Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Özne: kafirler. 101'in devamı olan 102'yi okuyalım şimdi de:
Ve sen onların içinde iken - Ve izâ künte fî him
Onlarınkafirler olduğunda zerrece kuşku yok. Söylenen şu: Ve sen kafirlerin içinde iken
onlara salat ettir - fe akamte lehümü'l salât. Yani kafirlere salât ettir.
101'in son cümlesiyle 102'nin ilk cümlesini bir arada ve topluca yazalım:
Kafirler sizin apaçık düşmanınızdır. Sen onların içinde iken onlara salat ettir.
Onlarınkafirler olduğu gerçeğini değiştiremezsiniz. Yoksa Kur'an'ın yazarı Allah olmaz; siz olursunuz. O halde değiştirmeniz gereken salat kelimesi hakkındaki önyargınızdır.
Sevgiyle, Hasan Akçay
Hasan kardesim simi 101 sonundaki cumleyi 101 basindaki cumlelerden koparip 102 icinde bu cumleye anlam vermeye calisman bana zormalama meal geliyor. Simi 101 ayetin tamamina bakalim.
4/101 Ve iza darabtüm fil erdi fe leyse aleyküm cünahun en taksuru mines salah in hiftüm ey yeftinekümüllezine keferu innel kafirune kanu leküm adüvvem mübina
4/101 Yeryüzünde sefere çıktığınızda kâfirlerin size bir kötülük yapacağından korkarsanız namazı kısaltmanızda size bir vebal yoktur. Kuşkusuz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır. (elmalı meali)
Simdi sefere cikiyoruz, kiminle kafirlerle. Peki o kafirlerle sefere ciktigimizda ne yapiyoruz. Namazi kisaltabiliyoruz. Bu sefere ciktigimiz kafirler kimdir. Bizim apacik dusmanimiz. Kimle bu kafirlerle savasmak icin cikiyoruz, muslumanlarla.
Simdi 4/101 sonundaki cumleyi alip 102 yamarsan o zaman, kafirleere namaz elbet kildirmaz. Simdi 102 bir daha bakalim
4/102Ve iza künte fihim fe ekamte lehümüs salate feltekum taifetüm minhüm meake vel ye'huzu eslihatehümv fe iza secedu felyekunu miv veraikümv velte'ti taifetün uhra lem yüsallu fel yüsallu meake vel ye'huzu hizrahüm ve eslihatehüm veddellezine keferu lev tağfülune an eslihatiküm ve emtiatiküm fe yemilune aleyküm meyletev vahidehv ve la cünüha aleyküm in kane bi küm ezem mim metarin ev küntüm merda en tedau eslihateküm ve huzu hizrakümv innellahe eadde lil kafirine azabem mühina
4/102 Sen onların aralarında bulunup da onlara namaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında diğer bir kısmı arkanızda beklesin. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Eğer size yağmur gibi bir eziyet erişir veya hasta olursanız silahlarınızı bırakmanızda bir vebal yoktur. Bununla beraber ihtiyatı elden bırakmayın. Kuşkusuz Allah kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır. (elmalı meali)
Simdi burda iclerinde bulunduklarimiz, savasmak icin sefere ciktigimiz kafirler degil, kafirlerle savasmak icin Peygamber efendimiz ile birlikde sefere cikan sahabeler, Onlara icinde bulundugunda diyor. Yoksa kafirlerin degil.
nuri
__________________ A'raf 194 Allah dışındaki yakardıklarınız sizin gibi KULLARDIR , eğer iddianızda haklıysanız , hadi çağırın onlarıda size cevap versinler
4/101 Ve iza darabtüm fil erdi fe leyse aleyküm cünahun en taksuru mines salah in hiftüm ey yeftinekümüllezine keferu innel kafirune kanu leküm adüvvem mübina
4/101 Yeryüzünde sefere çıktığınızda kâfirlerin size bir kötülük yapacağından korkarsanız namazı kısaltmanızda size bir vebal yoktur. Kuşkusuz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır. (elmalı meali)
Simdi sefere cikiyoruz, kiminle kafirlerle. Peki o kafirlerle sefere ciktigimizda ne yapiyoruz. Namazi kisaltabiliyoruz. Bu sefere ciktigimiz kafirler kimdir. Bizim apacik dusmanimiz. Kimle bu kafirlerle savasmak icin cikiyoruz, muslumanlarla.
Simdi 4/101 sonundaki cumleyi alip 102 yamarsan o zaman, kafirleere namaz elbet kildirmaz. Simdi 102 bir daha bakalim
4/102Ve iza künte fihim fe ekamte lehümüs salate feltekum taifetüm minhüm meake vel ye'huzu eslihatehümv fe iza secedu felyekunu miv veraikümv velte'ti taifetün uhra lem yüsallu fel yüsallu meake vel ye'huzu hizrahüm ve eslihatehüm veddellezine keferu lev tağfülune an eslihatiküm ve emtiatiküm fe yemilune aleyküm meyletev vahidehv ve la cünüha aleyküm in kane bi küm ezem mim metarin ev küntüm merda en tedau eslihateküm ve huzu hizrakümv innellahe eadde lil kafirine azabem mühina
4/102 Sen onların aralarında bulunup da onlara namaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında diğer bir kısmı arkanızda beklesin. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Eğer size yağmur gibi bir eziyet erişir veya hasta olursanız silahlarınızı bırakmanızda bir vebal yoktur. Bununla beraber ihtiyatı elden bırakmayın. Kuşkusuz Allah kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır. (elmalı meali)
Simdi burda iclerinde bulunduklarimiz, savasmak icin sefere ciktigimiz kafirler degil, kafirlerle savasmak icin Peygamber efendimiz ile birlikde sefere cikan sahabeler, Onlara icinde bulundugunda diyor. Yoksa kafirlerin degil.
Nisa 101 ve 102'yi önceleri ben de böyle okuyordum çünkü mevcut meal ve yorumların etkisi altında idim; onları hiç sorgulamadan kabul ediyordum.
Öne sürülüyor ki namaz iki rekattır. Toplu kılınan namazlar bozulmadan devam ettirildiği için cuma namazının iki rekat olması bunu kanıtlar. Ve bayram namazı. Ve Arafat ile Müzdelife'de cem edilen namazlar.
Olabilir.
Ama bir de Nisa 102'de anılan "salat"ın bu görüşü pekiştirmek için kullanılması var ki orda biraz duralım.
Evet, deniyor ki Nisa 102'ye göre önce bir grup Müslüman, namazı Hz Peygamberle dikelerek başlatıyor; secdeye varıp tamamladıktan sonra arkaya geçiyor. Sonra başka bir grup namazını aynı şekilde kılarken (ilk grup göz kulak oluyor). Böylece gruplar birer rekat kılmış oluyor.
Neden bir rekat? Çünkü seferîdirler; artı, korku hali var. Kısaltılmış namazdır bu. Eh, kısaltılmış namaz bir rekat olunca tam namaz iki rekattır; namazlar bir vakitte iki rekat olacak.
İşte bu, "salat"ın önyargıya dayanan anlamını pekiştirmek için ve namazın iki rekat olduğunu kanıtlamak için Nisa 102'nin istismarıdır.
Oysa Nisa 102'de namaz "ritüel"i yok. Çünkü orada Hz Peygamber kafirlere salat ettiriyor. Kafirler namaz kılmaz!
Nerden anlıyoruz kafirlere "salat" ettirdiğini? Şu dilbilgisi kuralından:
Bir zamir kendisinden önceki en yakın ismi temsil eder. Örneğin bir dostunuz e-mailinde dese ki: "Dün romanı bıraktım, makaleyi okudum. Onu okumak öyle bir zevkti ki." Ne anlarsınız?
Zamir: onu. Zamirden önceki isimler: (1)roman, (2)makale. Zamire daha yakın olan isim: makale
Onu zamiri bu iki isimden hangisini temsil eder; yani dostunuz "romanı okumak zevk idi" mi diyor; "makaleyi okumak zevk idi" mi? Kesinlikle makaleyi.
Anılan ayetlerdeki zamir ve isimleri konuşmadaki ve dilbilgisindeki bu ölçüye vuralım. Cümlelerimiz:
Müslümanlar seferdedir. Kafirler Müslümanların düşmanıdır. Ve ey Peygamber! Sen onların içindesin. Onlara "salat" ettir.
Zamir: onların. İsimler: (1)müslümanlar, (2)kafirler. Zamire daha yakın olan isim: kafirler
Onların zamiri bu iki isimden hangisini temsil eder; yani Yüce Allah elçisine "Sen müslümanların içindeyken" mi diyor; "sen kafirlerin içindeyken" mi? Dolayısıyla "müslümanlarasalat ettir" mi diyor; "kafirleresalat ettir" mi?
Buna göre Nisa 101 ve 102'nin Türkçesi şöyle olabilir:
Yeryüzünde sefere çıktığınızda kâfirlerin size bir kötülük yapacağından korkarsanız "andlaşmalarınız"ı kısaltarak yerine getirmenizde size bir vebal yoktur. Kuşkusuz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.
Sen onların içinde iken "andlaşma"yı uygulat. Bir bölüğü, silahları yanlarında, seninle dursunlar; boyun eğdikten sonra arkanıza geçsinler. Sonra henüz "bağlılık" güvencesi vermemiş olan başka bir bölük, silahları ve diğer hazırlıkları yanlarında, seninle durup andlaşmaya bağlılıklarını göstersinler...
Ayetler önyargısız okunup konuşmanın ve dilbiliminin gerçekleri nazar-ı itibare alınırsa doğru meal budur.
Katılma Tarihi: 09 mart 2005 Yer: Antigua And Barbuda Gönderilenler: 362
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Hasan Akcay Yazdı:
........ Buna göre Nisa 101 ve 102'nin Türkçesi şöyle olabilir:
Yeryüzünde sefere çıktığınızda kâfirlerin size bir kötülük yapacağından korkarsanız "andlaşmalarınız"ı kısaltarak yerine getirmenizde size bir vebal yoktur. Kuşkusuz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.
Sen onların içinde iken "andlaşma"yı uygulat. Bir bölüğü, silahları yanlarında, seninle dursunlar; boyun eğdikten sonra arkanıza geçsinler. Sonra henüz "bağlılık" güvencesi vermemiş olan başka bir bölük, silahları ve diğer hazırlıkları yanlarında, seninle durup andlaşmaya bağlılıklarını göstersinler...
Ayetler önyargısız okunup konuşmanın ve dilbiliminin gerçekleri nazar-ı itibare alınırsa doğru meal budur
hasan dostum insaf ya. Hangi andlasmanin kisaltmasindan bahsediliyor. Andlasmanin kisaltmasi nasil oluyor. Gercekden Nisa 101 bitirmeyip sirf istedigin anlam cikmasi icin 102 ekleme yapisyorsun. Simdi Kafirler ile savasmak icin sefere cikiyoruz. Ne andlasmasi var burda. Adamlar ile vurusmaya gdiyoruz. Kafir denen adamlar ile anlasmamiz yok ki, sefer cikdik karsilastigimizda savacagiz. Olmayan anlasmayi nasil kisaltacagiz.
Bu seferde Resulun yaninda silah arkadaslari var apacik dusmanlari olan kafirler ile savasa gdiyorlar. Nisa 101 ve 102 de iki grup insan var.
1. Savasmak icin yola cikilan kafirler. Allah onlara apacik dusmaniniz diyor.
2. Peygamber ile birlikde yola cikan silah arkadaslari sahabeler.
Simdi bu iki grup insanda anlasalim once. Iki ayetdede.
Istede savasacagimzi birinci grup kafir ile savacagimiz yola giderken. Allah muslumanlara diyorki, iste o savacaginiz kafirlerin size kotuluk yapmasindan korkarsaniz salati kisaltiniz. Olay bu kadar basit. Hele Nisa 102 de daha ilginc bir yapi ortaya cikiyor.
kafir denen adamlar ile savasmaya gidiyoruz.Daha savasmadik andlasmayi uygultacagiz, bir grup silahlarini alacak, kafirler baslarini egecek, diger grup gelecek.Hasan dostum vallahi insaf cok zorluyorsun. Simdi elmalini tefsrinine bakalim. Simdi Nurinin kopyaladigi meal bakalim.
4/101 Yeryüzünde sefere çıktığınızda kâfirlerin size bir kötülük yapacağından korkarsanız namazı kısaltmanızda size bir vebal yoktur. Kuşkusuz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır. (elmalı meali)
Bu ayetde ayetin ilk cumlesi Sefere cikan Peygamber ve silah arkadaslarina hitap ediyor. ve sonra kafirlerin dusman oldugundan bahsediyor.
/102Ve iza künte fihim fe ekamte lehümüs salate feltekum taifetüm minhüm meake vel ye'huzu eslihatehümv fe iza secedu felyekunu miv veraikümv velte'ti taifetün uhra lem yüsallu fel yüsallu meake vel ye'huzu hizrahüm ve eslihatehüm veddellezine keferu lev tağfülune an eslihatiküm ve emtiatiküm fe yemilune aleyküm meyletev vahidehv ve la cünüha aleyküm in kane bi küm ezem mim metarin ev küntüm merda en tedau eslihateküm ve huzu hizrakümv innellahe eadde lil kafirine azabem mühina
4/102 Sen onların aralarında bulunup da onlara
namaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında diğer bir kısmı arkanızda beklesin. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Eğer size yağmur gibi bir eziyet erişir veya hasta olursanız silahlarınızı bırakmanızda bir vebal yoktur. Bununla beraber ihtiyatı elden bırakmayın. Kuşkusuz Allah kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır. (elmalı meali)
Peygamber kimin ile birlikde burda. kafirler ile savasa cikan silah arkadaslari ile birlikde.
__________________
43/44 Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.
Belki yanılan benim. Ama aklıma sürekli olarak o zamir-isim ilişkisi takılıyor. Yani Nisa 102'deki onların anlamına gelen "him"in Nisa 101'deki kafirler anlamına gelen "kâfirîn"i temsil ediyor olması.
Tabii aklım Nuri ve sen gibi gerçekten ölçülü kimselerin beni "insaf"a çağırmasına da takılıyor. Ayetleri tekrar tekrar okudum. I-ıh, him zamirini "müminler"in yerinde göemiyorum; kafirler demek o!
Lütfen siz de kendi açıklamanızı getirin ve bana yardım edin. Sorum şu: Nisa 101'de hiç isim yok, namevcut; o halde Nisa 102'deki him zamiri, namevcuthangi ismi temsil ediyor?!
İsim yok, siz zamiri var:
Sizyeryüzünde dolaşırken... Yüce Allah, elçisine sesleniyor. O halde siz öznesi Hz Peygamber dahil müminler demek. Bu durumda Nisa 102'deki izâ künte fî him, "sen sizin aranızda iken" anlamına geliyor. Hangi dil kuralına uyar bu, himsizin değil onların anlamına gelip dururken?
Hz Peygamber seferde bazı kafir kabilelerle hasım, başka bazıları ile müttefik olabilir. Ve müttefik kabileler ikirciklidir; İslam devletiyle yaptıkları anlaşmaya bağlı kalmıyacak izlenimi verebilirler. Hz Peygamber o ikircikli kafirlerin bağlılığını güvenceye almaya çalışıyordur. Olamaz mı?
Diyanet mütercimleri müminler kelimesini parantez içine alarak işin içinden sıyrılmaya çalışmışlar. Bir bakıma "Allah'ın sözü değil bu," diyorlar; "bizim eklediğimiz bir kelimedir."
Yani beşerî yorum. Tıpkı benim beşerî yorumum gibi.
Ama nedense insafsız ben oluyorum. İlahî ifadeyi dilin sözel ve kuramsal ölçülerine vuran da ben olduğum halde.
Nisa 101 ve 102 ile birlikte 103 ve 104'ü de incelersek SALAT edenlerin antlaşmalı kafirler değil müminler olduğunu görürüz.
Nisa 103. Korku halindeki namazı tamamlayınca, artık Allah'ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda, namazı tam bir biçimde yerine getirin. Namaz, müminler üzerine vakti belirlenmiş bir farz olmuştur. (YNÖ Meali)
Görüldüğü gibi SALAT'ın bu türü müminler üzerine farzdır, kafirler üzerine değil. Ve harp esnasında SALAT'ı kısaltarak ifa eden müminler SÜKUN halinde SALATLARINI tam olarak ifa ediyorlar.
İkame edilen Salat'ı namaz olarak algılarsak bunun yarımı ve tamı olabilir ama ya bunu bağlılık olarak ele alırsak? Bağlılığın yarımı ve tamı nasıl oluyor?
Hem savaş anında neden kısaltılmış yada yarım bağlılık istensin? Tam tersine savaş anında bağlılığın en büyüğü ve tamamı istenmez mi? En makul olanı bu değil mi?
Şimdi 104. ayete bakalım:
Nisa 104. Düşman topluluğu izlemekte gevşeklik göstermeyin. Siz sıkıntıya düşüyorsanız, hiç kuşkusuz tıpkı sizin gibi onlar da sıkıntıya düşüyorlar; ama siz, Allah'tan onların umamayacağı şeyleri umuyorsunuz. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.(YNÖ Meali)
Nisa 104'te de görüldüğü gibi 102. ve 103. ayette bahsi geçen kişiler müminler. Allah'ın müminlere savaş esnasında kafirlerle karşılaştıklarında takınacakları tutumu anlatmaya devam ediyor. Buradaki SALAT bağlılık anlamına gelse bile bu bağlılık antlaşmalı kafirlerden değil müminlerden isteniyor.
Saygılar
Nisa 102-103. Sen içlerinde olup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir grup seninle namaza dursun; silahlarını da alsınlar. Bunlar secdeye varınca, diğerleri arkalarında beklesinler. Sonra namaz kılmamış olan diğer grup gelip seninle birlikte kılsınlar. Dikkatli olsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler isterler ki, silahlarınızdan ve teçhizatınızdan habersiz olasınız da üstünüze bir çullanışla çullanıversinler. Eğer yağmurdan gelen bir sıkıntı varsa yahut hasta-yaralı iseniz silahlarınızı bırakmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Ama tedbirinizi alın, dikkatli olun. Allah, kâfirler için rezil edici bir azap hazırlamıştır.Korku halindeki namazı tamamlayınca, artık Allah'ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda, namazı tam bir biçimde yerine getirin. Namaz, müminler üzerine vakti belirlenmiş bir farz olmuştur.(YNÖ Meali)
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yazınızı okudum, Alperen. Teşekkür ederim. Açıklamanızdaki bazı hususlara katılamıyorum ama her birine şu anda tek tek cevap veremiyeceğim.
Dediğim gibi araştırıyorum. Şu andaki bilgime göre...
Salâtnamazdır; inanlara vakitli olarak farz kılınmıştır - inne’s salâte kânet ale’l mü’minîne kitaben mevkûta (4:103). Bunlar sabah ve akşamnamazları (24:58) olup günün iki tarafında ve gecenin saçaklarında kılınır -akımi’s salâte tarafeyi’n nehâri ve zülefen mine’l leyl (11:114).
Salât-i vusta ise, 2:238’den benim anladığıma göre, sorumlu davranışa venamazın içtenlikle kılınmasına bir yollamadır.
2:238’deki vustanın başka ayelerdeki türevleri:
toplumun içine dalanlar - fe vasatne bihî cem’a (100:5)
Sizi orta bir ümmet yaptık - cealnâküm ümmeten vasatan (2:143)
ailenizin ortalama yemek gideri - evsati tüt’ımûne ehliküm(5:89)
onların orta yolda gideni - evsat ühüm (68:28)
***
Salâtın buradaki müzakereye konu olan önemli başka bir anlamına gelince, kâlû belâ ifadesinin hatırlattığı bir ortamda Yüce Allah’a verdiğimiz bir söz var (7:172). İşte salât, kıyamlı-rükûlu-secdeli namazın dışında bir de "Allah bir!" diyeceğimize dair oortamda içtiğimiz ant(7:172) anlamına geliyor.
s.a hasan ilahi bilginin dediği gibi konuyu namazın nutuğunada getirdin eh güzel. keşke kuranı hobi olarak okumayı bıraksan da daha başka amaçlarla okusan Allahın dini daha fazla bulandırma
Allah kuranı okuyup ve onunla imanları artanlardan eylesin onun bize veerdiği yükü bilen ve dinlerini oyun eğlence yapmayan hafife almayanlardan eylesin selam
Değerli malikinnebi! Bakın, salât hakkındaki görüşümü şu andaki bilgime göre diye bir çekince koyduktan sonra belirtmişim. Bunun anlamı şu:
Bu açıklamam kesin inancımı değil şu andaki görüşümü yansıtıyor; aklı başında Müslümanların ikna edici yazılarını ve Kuran'ı okudukça görüşüm değişebilir.
Aklı başında Müslüman tanımına giriyorsanız size düşen nedir? İftira ve tekfir etmek mi, ikna olmamı sağlıyacak açıklamalar yapmak mı? Siz ne yazık ikinci yolu seçiyorsunuz:
namazın nutuğunada getirdin... İşte iğrenç bir iftira. Doğrusu, salatın kıyamlı-rükûlu-secdeli bir ibadet olduğudur ve ben bunu açıklamamda belirtmişim.
Allah kuranı okuyup ve onunla imanları artanlardan eylesin... Bu ise bir bakıma beni tekfir etmektir. Yani Kuran benim imanımı eksiltiyormuş. Pek, öneriniz? İmanınızın eksilmemesi için en iyisi siz Kuran'ı okumayın.
Ben yanılan belki benimdir dedim. Siz yanılanın siz olmadığınızdan emin misiniz? Eminseniz açıklayın; beni ikna edin; sevap kazanın.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma