HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Hükümleri ve Kavramları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Hükümleri ve Kavramları
Konu Konu: Rasul ve Nebi (2) Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Sinan_B
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 24 mart 2005
Yer: Germany
Gönderilenler: 95
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Sinan_B

Nebi – Rasul II


Kur'an-in belirledigi kriterlere göre:

1. Her Rasul yalnizca tek olan Allah'a kulluk etmekle emrolunmus, kavmine getirdigi ilk temel iletide budur.
2. Hic bir Rasul ne kendisi icin birsey iddia etmistir nede bir ücret talep etmistir.

3. Hic bir Allah'in Rasul'ü, kendisine Allah'dan beyyine verilmeksizin gönderilmemistir! Her Rasul istisnasiz beyyineler ile gelmistir.

NebiRasul veya XRasul seklinde diledigimiz kadar ayrim yapalim, Adam ben Allah'in Rasulüyüm diyorsa is bitti, bu kriterlere göre egrisi dogrusu muhakkak ortaya cikar.

Beyyineler Allah'in her türlü Ayetleridir. Allah her Rasulü'ne acik secik deliller vermistir, hic bir Rasul dayanaksiz bir topluma gitmemistir.

Beyyineler herkesce esit sekilde acik secik görüp algilanmasi zorunludur.

Herkesce esitce algilanmayan beyyineler, beyyine olamaz! Beyyineler sirf laf ile olmaz. Yok efendim, sancagim kilicim var, basimda mühür var ama sadece inananlar görebilir gibi safsatalara kanmayalim. Kur'an a bakarsaniz, Rasuller'in görev aldigi toplumlari, Rasullere inandiklari icin mi beyyinelere tanik oluyorlardi? Ne alaka?

Ayrica Beyyine kavramini yalnizca mucizevi olaylar ile dondurmak yanlis olur.
Allah'in indirdigi kutsal sayfalar, Kitaplar'da birer Beyyinedir. Kur'an-in 98. Suresinin adi da BEYYINE'dir.

Beyyine kavramini sirf mucizevi olaylara baglayip, ve bu mantigin dogal cikarimi olarak bazi Rasullerin Allah'dan Ayetler almadigini düsünmek, büyük bir yanlistir.
Bunun altini bastan cizelim!


Her Rasul, Allah'in vahyini teblig etmekle yükümlüdür


5. Maide - 67. Ayet:
Y[a] ayyuh[a] a(l)rrasoolu balligh m[a] onzila ilayka min rabbika wa-in lam tafAAal fam[a] ballaghta ris[a]latahu wa(A)ll[a]hu yaAA[s]imuka mina a(l)nn[a]si inna All[a]ha l[a] yahdee alqawma alk[a]fireen(a)


Meal: Ey Peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer yapmayacak olursan, O'nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz, Allah, kâfir olan bir topluluğu hidayete eriştirmez.
Not: Risalet, Elcilik görevidir. Risaleti duyurmamak, Elcilik görevini yerine getirmemek olur.

5. Maide - 99. Ayet: M[a] AAal[a] a(l)rrasooli ill[a] albal[a]ghu wa(A)ll[a]hu yaAAlamu m[a] tubdoona wam[a] taktumoon(a)

Meal: Rasul'e düşen, tebliğden başka bir şey değildir. Allah sizin açığa vurduklarınızı da gizlediklerinizi de bilir.


Peki bu hususta Nebi ve Rasul arasinda bir fark varmidir?

YOK!



42. Sura - 48. Ayet: Fa-in aAAra[d]oo fam[a] arsaln[a]ka AAalayhim [h]afee{th}an in AAalayka ill[a] albal[a]ghu wa-inn[a] i[tha] a[th]aqn[a] al-ins[a]na minn[a] ra[h]matan fari[h]a bih[a] wa-in tu[s]ibhum sayyi-atun bim[a] qaddamat aydeehim fa-inna al-ins[a]na kafoor(un)

Meal: Yüz çevirirlerse, biz seni onlar üzerine bekçi göndermemişiz. Sana düşen, tebliğden başka bir şey değildir. Biz insana, bizden bir rahmet tattırdığımızda, onunla sevinip şımarır. Kendi ellerinin hazırladığından bir kötülük başlarına sarılınca, bakarsın insan, alabildiğine nankörleşmiştir.

36. Yasin - 17. Ayet: Wam[a] AAalayn[a] ill[a] albal[a]ghu almubeen(u)
Meal: "Bize düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir."


Sura Suresinde konu dogrudan son Nebi olan Hz. Muhammed'dir selam olsun
Yasin Suresinde söz alan Rasuller ise, Kur'an-da Nebi olarak anilmayan Rasuller'dir. Bu da gösteriyor ki, bu hususta Nebi ve Rasul arasinda hic bir fark yok. Ayrica bkz: Nebi olarak anilmayan bir diger Rasul selam olsun
Hz. Hûd:"...benimle size gönderileni size bildirdim/teblig ettim(Ablaghtukum)..."(11.Hud-57) ve ayrica her ümmete teblig yapan bir Rasul gönderildigi Nahl Suresi 36. Ayet'te yaziyor.




Her Rasul bir müjdeci ve uyaricidir


2. Bakara - 213. Ayet: K[a]na a(l)nn[a]su ommatan w[ah]idatan fabaAAatha All[a]hu a(l)nnabiyyeena mubashshireena wamun[th]ireena waanzala maAAahumu alkit[a]ba bi(a)l[h]aqqi liya[h]kuma bayna a(l)nn[a]si feem[a] ikhtalafoo feehi wam[a] ikhtalafa feehi ill[a] alla[th]eena ootoohu min baAAdi m[a] j[a]at-humu albayyin[a]tu baghyan baynahum fahad[a] All[a]hu alla[th]eena [a]manoo lim[a] ikhtalafoo feehi mina al[h]aqqi bi-i[th]nihi wa(A)ll[a]hu yahdee man yash[a]o il[a] [s]ir[at]in mustaqeem(in)

Meal: İnsanlar bir tek ümmetti. Allah Nebileri müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdi; insanların ayrılığa düşecekleri hususlarda aralarında hüküm vermek için onlarla birlikte hak Kitaplar indirdi. Ancak Kitap verilenler, kendilerine belgeler geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden onda ayrılığa düştüler. Allah, inananları, ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izni ile eriştirdi. Allah dilediğini doğru yola eriştirir.


Dikkat edelim!, üsteki Ayette "Rasuller" demiyor Allah, "Nebiler"'den söz ediyor!
Peki yalnizca Nebiler'mi müjdeci ve uyaricidirlar?

Hayir!, Rasuller'de müjdeci ve uyaricidir:


18. Kehf - 56. Ayet: Wam[a] nursilu almursaleena ill[a] mubashshireena wamun[th]ireena wayuj[a]dilu alla[th]eena kafaroo bi(a)lb[at]ili liyud[h]i[d]oo bihi al[h]aqqa wa(i)ttakha[th]oo [a]y[a]tee wam[a] on[th]iroo huzuw[a](n)

Meal: Biz, Rasulleri sadece müjdeci ve uyarıcılar olarak göndeririz. Küfre sapanlar ise bâtıla yapışarak onunla hakkı kaydırmak için uğraşıyorlar. Onlar, ayetlerimi ve uyarıldıkları şeyleri eğlence edindiler.

2:113'de Allah Rasuller'den söz etmiyor, 18:56'da da Nebiler'den söz etmiyor.

Görüyoruz ki, bu acidan da Nebi ve Rasul arasinda hic bir fark yok.


Iskender Evrenesoglu ne diyor du? Veli-Rasuller arasinda fetret olmaz diyordu, Veli-Rasuller böylelikle Nebilerin gelmedigi dönemlerde de gelmisler, Insanlari uyarmislar. Mis.

Yalan söylüyor, Kur'an-dan isine geldigi gibi Ayetleri secip kendi iddiasina dayanak olarak kullanan bu sapik adam, insanlarin gözünün icine baka baka yalan söylüyor.




Rasuller arasi fetret vardir!


Iskender'in iddiasi:

- Her topluma, her irka kendi dilinde bir Rasul gönderilmistir; ki aralarinda fetret olmaz, Nebilerin gelmedigi dönemlerde, yani Nebilerin fetret döneminde Rasuller her zaman gelmistir

Diyor. Bakiniz simdi Iskender Efendinin bu iddiasini nasil cürütüyoruz. Önce son Peygamberimiz selam olsun Hz. Muhammed'le ilgili:

34. Sebe - 28. Ayet: Wam[a] arsaln[a]ka ill[a] k[a]ffatan li(l)nn[a]si basheeran wana[th]eeran wal[a]kinna akthara a(l)nn[a]si l[a] yaAAlamoon(a)

Meal:
Biz seni insanlara yalnizca müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik! Ama insanların çokları bilmiyorlar.

Insanlar'dan kasit kac insan veya hangi toplumlar dir?

Hic böyle cahilce bir soru olabilir mi? Peygamberimiz son Nebi olduguna göre, Insanlar'dan kasit, Kur'an la yüzlesen yer yüzünde ki bütün gelmis ve gelecek olan Insanlar'dir.

Tekrar Iskender'in yukarida ki iddiasina bakin ve simdi nakledecegimiz Ayetleri degerlendirin:

34. Sebe - 43 ve 44. Ayet: Wa-i[tha] tutl[a] AAalayhim [a]y[a]tun[a] bayyin[a]tin q[a]loo m[a] h[atha] ill[a] rajulun yureedu an ya[s]uddakum AAamm[a] k[a]na yaAAbudu [a]b[a]okum waq[a]loo m[a] h[atha] ill[a] ifkun muftaran waq[a]la alla[th]eena kafaroo lil[h]aqqi lamm[a] j[a]ahum in h[atha] ill[a] si[h]run mubeen(un)
Wam[a] [a]tayn[a]hum min kutubin yadrusoonah[a] wam[a] arsaln[a] ilayhim qablaka min na[th]eer(in)

Meal: Karşılarında açık deliller halinde âyetlerimiz okunduğu zaman o zalimler: «Bu, başka değil, sırf sizi atalarınızın taptığı tanrılardan men etmek isteyen bir adam.» dediler. Ve: «Bu (Kur'ân), başka bir şey değil, sırf uydurulmuş bir iftira» dediler. O kâfirler, hak kendilerine geldiği zaman: «Bu apaçık bir sihirden başka bir şey değil.» dediler.
Oysaki biz onlara, araştırıp ders alacakları kitaplar vermemiştik; daha önce kendilerine bir uyarıcı da görevlendirmemiştik/göndermemiştik.


A aaa, bakin gördünüz mü? Peygamber efendimizden önce kendilerine bir Uyarici gelmemisti!
NEZIR, uyarici demek. Iste Allah söylüyor bunu, hani Veli-Rasul adinda ne idü belirsiz birileri her devirde, her zamanda, her topluma, her irka, kendi konustuklari dilleri ile (bir Veli-Rasul) gelip toplumu dogruya, yani hidayete ulastiriyordu?

Not: Arsalna ifadesini bazen göndermek bazende görevlendirmek olarak tercüme ediyoruz, nitekim esas manasi "Elci olarak görevlendirmek" oldugundan, Elcilendirmek türkcemize uymuyor. Elciyi vazifeli kilmak, elci olarak görevlendirmektir. Zaten biz gönderildi olarak tercüme ettigimizde mantiken daha önce görevlendirilmis oldugunun ön kabulunu gözetmekteyiz!

Hz. Isa'dan sonra geldilerde Allah niye uyarici gelmemisti diyor? Kim dogrusunu söylüyor, Allah'mi yoksa Iskender mi? Hic süphesiz Yüce Allah dogru söyleyendir! Iskender Yalan söylüyor. Selam olsun, Hz. Isa ile Hz. Muhammed arasinda nereden baksak saglam bir besyüz yillik zaman gecmis olsa gerek. Bu besyüz yil icinde Hz. Muhammed'in yasadigi toplumuna hic bir Uyarici ugramadi mi?
 
Bu sorunun cevabi yukarida,  34:44. Ayette, yani HAYIR, gelmedi! Dikkat edelim, Allah, Rasullerin de birer müjdeci ve uyarici olduklarindan söz ediyor! Yalnizca Nebilere özgülenmemis; ve zaten aralarinda bu hususta ayrim yapmanin bir belirtisi, ölcegi bile yok! 34:44'de bakiniz, uyarici gelmemisti o topluma! Ister Nebi olsun ister Nebi olmadigini farzedelim. Kimse gelmemisti.

Daha bitmedi! Bakiniz Allah Maide Suresinde ne diyor:

5. Maide - 19. Ayet:
Y[a] ahla alkit[a]bi qad j[a]akum rasoolun[a] yubayyinu lakum AAal[a] fatratin mina a(l)rrusuli an taqooloo m[a] j[a]an[a] min basheerin wal[a] na[th]eerin faqad j[a]akum basheerun wana[th]eerun wa(A)ll[a]hu AAal[a] kulli shay-in qadeer(un)

Meal: Ey ehl-i kitab! Rasuller'in (fetret)arası kesilmiş olduğu bir zamanda size apaçık beyanda bulunur olarak Rasûlümüz geldi. "Bize ne müjdeci nede uyarıcı gelmedi" demeyesiniz. İşte size müjdeci ve uyarıcı geldi. Allah her şeye kadirdir.

Iste ispat ortada, Rasuller arasi fetret devri olabiliyor, olamaz diyen Allah'in sözlerini yalanlamis olur. Dikkat edelim, Nebi denmiyor, Rasuller sözkonusu! Bu Ayet, bir cok Ayet gibi, Iskender Hazretlerinin isine gelmeyecegi icin, Nebirasul olarak yorumlayip Kur'an i kendi sapikligina malzeme ediyor. Birazdan bununla ilgili baska Ayetler'de sunacagiz!

Hz.Isa'dan son Peygamberimize dek hic bir Rasul gelmedi! Üstelik Hz. Isa kendinden sonra Ahmed adinda bir Nebi'in degil, bir Rasul'ün gelecegini Insanlara müjdeledi:

61. Saf - 6. Ayet: Wa-i[th] q[a]la AAees[a] ibnu maryama y[a] banee isr[a]-eela innee rasoolu All[a]hi ilaykum mu[s]addiqan lim[a] bayna yadayya mina a(l)ttawr[a]ti wamubashshiran birasoolin ya/tee min baAAdee ismuhu a[h]madu falamm[a] j[a]ahum bi(a)lbayyin[a]ti q[a]loo h[atha] si[h]run mubeen(un)

Meal: Meryem oğlu İsa'nın da şöyle dediğini hatırla: "Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın Rasulüyüm. Benden önce Tevrat'ı tasdikleyici ve benden sonra gelecek Ahmet adında bir Rasul'ü müjdeleyici olarak gönderildim." Fakat İsa'nın müjdelediği elçi onlara apaçık deliller getirdiğinde: "Bu, katıksız bir büyüdür!" dediler.

Ve son olarak yine bir örnek, 28:46(....Senden önce kendilerine uyarıcı gelmeyen bir toplumu uyarman için, Rabbinden bir rahmet olarak gönderildin; belki düşünürler.)

Her devirde her kasabaya, her beldeye, her irka birer Rasul gönderildigi tutarsizdir. Bu iddia Kur'an la bagdasmaz, Kur'an-in bütünlügü esastir!; iste Ayetler(26:208, 28:59 ve 25:51). Sehirlerin anasi günümüzün tabiriyle Kentlerin merkezleridir. Ankara'ya Rasul geldiginde, diger illere bir Elcinin gelmesi gerekmiyor, bu sadece kaba bir örnektir.  Son Peygamber selam olsun Hz. Muhammed bütün insanliga gelmistir, sadece bir kentin merkezine degil!, bakin 1400 seneden beri bu Haber nasil yayildi ve günümüzde Dünyada Müslümandan, Islam'dan hic haberi olmayan bir Ülke görelim?

Allah Rasuller arasi Fetretten bahsediyor, daha önce hic bir Uyarici gelmemisti diyor, Hz. Isa bir Nebi'i degil toplumuna Ahmed adinda bir Rasul'ü müjdelemis, ama gel gelelim ki Iskender Efendi cok yaman oynuyor.

Iskender Evrenesoglu yalan söylüyor, Kur'an-i, Ayetleri, kendi sapikliginin geregi istismar edip konu ve kavramlari carpitiyor, isine gelmedigi Ayetler oldugunda iki yüzlülük yapiyor. Kur'an da Rasuller zümresinde Veli-Rasul adinda ayri bir zümre yok. Son üc dört Ayeti bir arada ele alsaniz bile Iskenderin acikca yalan söyledigi ortaya cikiyor.

Yazimizin bu bölümünü noktalamadan, önemli bir ayrinti daha var, buna mutlaka deginmeliyiz!

Hz. Mûsa'dan sonra Allah Rasuller gönderdigini, daha sonra Hz. Isa'yi görevlendirdigini söylüyor. Iskender Evrenesogluna göre Hz. Mûsa'dan sonra gönderilen Rasuller birer Peygamber degil, Veli-Rasuller imis. Biz simdi bu iddiayi cürütmekle beraber, Nebi ve Rasul arasinda bir fark olmadigini da birkez daha ortaya koymak isteriz:

2. Bakara - 87. Ayet: Walaqad [a]tayn[a] moos[a] alkit[a]ba waqaffayn[a] min baAAdihi bi(al)rrusuli wa[a]tayn[a] AAees[a] ibna maryama albayyin[a]ti waayyadn[a]hu biroo[h]i alqudusi afakullam[a] j[a]akum rasoolun bim[a] l[a] tahw[a] anfusukumu istakbartum fafareeqan ka[thth]abtum wafareeqan taqtuloon(a)

Meal: And olsun ki, Musa'ya kitap verdik ve ardi sira Rasuller gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya belgeler verdik, onu Ruhul Kudüs ile destekledik. Size bir Rasul nefsinizin hoşlanmadığı bir şey getirdikçe, büyüklük taslayarak, bir kısmını yalancı sayıp, bir kısmını öldürür müsünüz?


2. Bakara - 246. Ayet:
Alam tara il[a] almala-i min banee isr[a]-eela min baAAdi moos[a] i[th] q[a]loo linabiyyin lahumu ibAAath lan[a] malikan nuq[a]til fee sabeeli All[a]hi q[a]la hal AAasaytum in kutiba AAalaykumu alqit[a]lu all[a] tuq[a]tiloo q[a]loo wam[a] lan[a] all[a] nuq[a]tila fee sabeeli All[a]hi waqad okhrijn[a] min diy[a]rin[a] waabn[a]-in[a] falamm[a] kutiba AAalayhimu alqit[a]lu tawallaw ill[a] qaleelan minhum wa(A)ll[a]hu AAaleemun bi(al){thth}[a]limeen(a)

Meal: Mûsa'dan sonra İsrailoğullarının kodamanlar meclisini görmedin mi? Kendilerine gelen bir Nebi'e şöyle demişlerdi: "Bize bir kral gönder, Allah yolunda çarpışalım."
Dedi ki: "Üstünüze savaş yazılır da savaşmazsanız ne olacak?" Dediler ki: "Nasıl olur da Allah yolunda savaşmayız? Yurtlarımızdan çıkarıldık, oğullarımızdan uzak düşürüldük." Nihayet, üzerlerine savaş yazıldığında pek azı hariç yüz çevirdiler. Allah, zalimleri çok iyi bilir.


Hani Nebi olmayan Rasuller gönderilmisti? Hani nerede?

Devam ediyoruz:


2. Bakara - 247 ve 248. Ayet:
Waq[a]la lahum nabiyyuhum inna All[a]ha qad baAAatha lakum [ta]loota malikan q[a]loo ann[a] yakoonu lahu almulku AAalayn[a] wana[h]nu a[h]aqqu bi(a)lmulki minhu walam yu/ta saAAatan mina alm[a]li q[a]la inna All[a]ha i[st]af[a]hu AAalaykum waz[a]dahu bas[t]atan fee alAAilmi wa(a)ljismi wa(A)ll[a]hu yu/tee mulkahu man yash[a]o wa(A)ll[a]hu w[a]siAAun AAaleem(un)
Waq[a]la lahum nabiyyuhum inna [a]yata mulkihi an ya/tiyakumu a(l)tt[a]bootu feehi sakeenatun min rabbikum wabaqiyyatun mimm[a] taraka [a]lu moos[a] wa[a]lu h[a]roona ta[h]miluhu almal[a]-ikatu inna fee [tha]lika la[a]yatan lakum in kuntum mu/mineen(a)

Meal:
Nebileri onlara dedi ki
: "Allah, Tâlût'u size kral gönderdi." Şöyle konuştular: "O bizim üzerimizde nasıl saltanat kurabilir? Yönetimde biz ondan daha çok hak sahibiyiz. Ona bir mal genişliği de verilmemiştir." 
"Allah onu seçip size üst olarak gönderdi. Onu bilgi ve beden gücü yönünden üstün kıldı." Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah, mülkü genişletendir, her şeyi bilendir.
Nebileri onlara şöyle söyledi: "Onun mülk ve saltanatının belirtisi o Tabut'un size gelmesidir. Onun içinde Rabbinizden bir huzur, Mûsa hanedanının, Hârun hanedanının bıraktığından bir kalıntı vardır. Onu melekler taşır. Eğer iman sahipleri iseniz, bunda sizin için elbette bir ibret vardır."


Her Rasul müjdeci ve uyaricidir! Allah uyarici göndermedik diyorsa, Rasul gelmedi demektir. Dolayisi ile gelmeyen bir Rasul'ü geldi olarak ilan etmek, yalan söylemekten öte Allah'a karsi bir iftiradir!

Ve son naklettigimiz Ayetlerde de görüyoruz ki, Hz. Mûsa ve Hz. Hârun'dan sonra gönderilen Rasuller, Hz. Isa'dan önce gelen birer Nebi idi. Olmayan Veli-Rasul adinda bir takim sözde devrin imamlari degil! Allah Nebiler'den söz ediyor.




Her Rasul Din gününde sorguya cekilecek, sahitlik edecektir.


73. Muzemmil - 15. Ayet: Inn[a] arsaln[a] ilaykum rasoolan sh[a]hidan AAalaykum kam[a] arsaln[a] il[a] firAAawna rasool[a](n)

Meal: Firavun'a bir Rasul gönderdiğimiz gibi, size de, hakkınızda şahidlik edecek bir Rasul gönderdik.


4. Nisa - 159. Ayet: Wa-in min ahli alkit[a]bi ill[a] layu/minanna bihi qabla mawtihi wayawma alqiy[a]mati yakoonu AAalayhim shaheed[a](n)

Meal: Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona iman etmiş olmasın. Kıyamet gününde o, onlara şahitlik edecektir.
Not: Ayette sözü edilen, sahitlik edecek olan kisi selam olsun Hz. Isa'dir



4. Nisa - 41. Ayet: Fakayfa i[tha] ji/n[a] min kulli ommatin bishaheedin waji/n[a] bika AAal[a] h[a]ol[a]-i shaheed[a](n)

Meal: Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz, seni de bunların üzerine şahit getirdiğimiz zaman, bakalım bunların hali nasıl olacak?

Her ümmetten getirilen sahit, ümmetlere gönderilen Rasuller'dir.

7. Araf - 6. Ayet: Falanas-alanna alla[th]eena orsila ilayhim walanas-alanna almursaleen(a)

Meal: Kendilerine Rasul gönderilmiş olanlara soracağız ve gönderilen Rasullere de soracağız.

Ne sorulacagina dair örnek olarak 28:65'i verebiliriz. Dünyadayken kendilerine gönderilmis olan Rasuller'e ne cevap verdikleri soruluyor. Ayrica bakiniz:

43. Zuhruf - 44. Ayet:  Doğrusu bu Kur'an sana ve ümmetine bir öğüttür, ondan sorumlu tutulacaksınız.


11. Hûd - 54. Ayet: In naqoolu ill[a] iAAtar[a]ka baAA[d]u [a]lihatin[a] bisoo-in q[a]la innee oshhidu All[a]ha wa(i)shhadoo annee baree-on mimm[a] tushrikoon(a)

Meal: -Biz ancak ‘seni ilahlarımızdan biri çarpmış’ demekten başka bir şey demeyiz, dediler. -Ben, Allah’ı şahit tutuyorum. Ve Siz de şahit olun ki, ben sizin O’nu bırakıp koştuğunuz şirklerden uzağım.
Not: Ayette söz alip cevap veren kisi selam olsun Hz. Hûd. Ki Kur'an da Nebi olarak anilmayan bir Rasul'dür.


33. Ahzap - 45. Ayet:
-Ya Nebi!, biz seni bir şahit(sahiden), bir müjdeci(mubesshiran) ve bir uyarıcı(naziran) olarak gönderdik.



Her Rasul'e Ayetler verilsmistir!


Tabiat Ayetleri var, Olaganüstü Ayetler var, birde Kitap/Sayfa Ayetleri vardir.

Bir Rasul'ün topluma gidip, insanlara Allah'in mucizelerini gösterip geri cekilmesini, yada yalnizca postaci görevini yapmis oldugunu, insanlara hic bir Ayet getirmeyip, kagita alinmaksizin sirf Vahiy üzere Rehberlik yaptigini düsünmek, yanlistir. Allah'in her Rasul'ü mutlaka Ayetlerle gelmistir.

Ayetler insanlara neden verilir? Önce bu soruya cevap alalim:

- Temizlenip arinabilmemiz icin (3:164)
- Aklimizi isletmemiz icin (2:242)
- Düsünüp ögüt alabilmemiz icin (2:231, 7:26)
- Dogruya ve Güzele kilavuzlanmamiz icin (3:103)
- Bizlere bir Rehber, Kilavuz olsun diye (2:2, 5:44)
- Bize ibadet yollarimiz bildirilsin diye (2:128)
Allah'dan baskasina kulluk etmemek, Namaz, Abdest, Zekat, Oruc....(98:5, 5:6, 9:31, 2:185, 2:196, 2:83, 2:125, ...)

Elciler neden gönderilir?, birinci bölümden bu yana yazdiklarimiz esasen bu soruyu da cevaplamistir, kisaca:

- Insanlari müjdeleyip uyarsinlar diye (18:56)
- Insanlara Allah'in Ayetlerini bildirip, hesap gününe karsi uyarsinlar diye(7:35, 6:130)
- Elciler geldikten sonra, insanlarin Allah'a karsi "bize birsey gelmemisti" mazareti olmasin diye (4:165, 5:19)
- Elciler toplumlara örnektirler (33:21, 43:59, 60:4)
- aramizda ayriliga düstügümüz seyleri bize bildirmesi icin ve inananlara da dogru yol rehberi ve rahmet olmasi icin Elciye Zikr/Kitap verilmistir (16:64)
....


Kur'an da Nebi olarak anilmayan, fakat isimleri ile belirtilmis Rasuller var demistik.

Selam olsun, Hz. Hûd, Hz. Sâlih ve Hz. Sûayb.

Not: "Nebi olmayan Rasuller" gibi bir ifade Kur'an-da yoktur, ancak arastirmamizi sürdürebilmemiz icin bu tabiri kullanmak zorundayiz.



Soru: Sadece Kur'an-da Nebi olarak anilmayan Rasuller'in kavimleri mi helak edilmistir?

Hayir! Örnek, Nebi olarak anilan Hz. Nûh, Hz. Lût ve Hz. Ibrahim'in kavmide helak edilmistir(9:70). Bu hususta aralarinda hic bir fark yoktur.

Soru: Kur'an da ismi ile belirtilen ancak Nebi olarak anilmayan Rasuller hangi kavimlere gönderilmistir?

Hz. Hûd Âd kavmine, Hz. Sâlih Semûd kavmine ve Hz. Suayb Medyen, Eyke halkina gönderilmistir.(Suara Suresi)

Soru: Bu kavimler Hz. Nûh'dan öncemi yoksa sonra mi var oldular?

Tufanla birlikte Hz. Nûh'un kavmi helak edilmis, dünyada kurtarilanlarin disinda hic bir insan nesli birakilmamistir. Dolayisi ile bu kavimler Hz. Nûh'un zürriyyetindendir. Hz. Nûh'dan önce yasamis degiller idi. (71:26, 40:31)

Ve bu baglamda son Soru: Sözkonusu Rasuller'in Nebiler'den bir farki var mi?

Kur'an-in bütünlügüne göre aralarinda hic bir fark yok! Peygamberler arasinda Veli takma adiyla ayriyetten Rasuller zümresi yok! Sözkonusu Rasuller'in birer Nebi oldugunu daha sonra baska Ayetler'den ögreniyoruz.


57. Hadid - 25. Ayet: Laqad arsaln[a] rusulan[a] bi(a)lbayyin[a]ti waanzaln[a] maAAahumu alkit[a]ba wa(a)lmeez[a]na liyaqooma a(l)nn[a]su bi(a)lqis[t]i waanzaln[a] al[h]adeeda feehi ba/sun shadeedun waman[a]fiAAu li(l)nn[a]si waliyaAAlama All[a]hu man yan[s]uruhu warusulahu bi(a)lghaybi inna All[a]ha qawiyyun AAazeez(un)

Meal:
Yemin olsun, biz, Rasullerimizi açık-seçik delillerle gönderdik ve onlarla birlikte Kitap'ı ve Mizanı'da indirdik ki, insanlar adaleti ayakta tutsunlar/adaletle doğrulsunlar. Ve demiri de indirdik. Onda zorlu bir kuvvet ve insanlar için birçok yarar vardır. Allah bu sayede, kendisine ve resullerine, gayba inanarak kimin yardım edeceğini bilecektir. Allah Kavî'dir, Azîz'dir.


Kur'an da bazi Ayetler'de Kitap ve Hüküm, Kitap ve Hikmet, Kitap ve Mizan.... kavramlari Kitapla bir arada zikredilir. Bu demek degildir ki, Kitap ayri Hüküm ayri, Kitap ayri Hikmetler ayri, Kitap ayri Mizan/Ölcü ayri.... ve saire. Hayir! Bunlar hep Allah'in Ayetlerinin özelligidir.

NOT: Peygamberimizin Kur'an disi vahiy alarak Hikmetler ögrendigini iddia etmek acik bir sapiklik olsa gerek. Bu sapikligin bir devami olarak, birileri her zaman kendine bir mertebe hazirlayip insanlari saptirmistir. Tipki Iskender Evrenesoglu'nun yaptigi gibi. Kur'an-in bütünlügünü esastir!


Kisacasi Allah Ayetler vermeseydi, kim neye göre Hükmedecek, kim hangi Hikmeti kavrayabilecek, kim neye göre Mizani, insanlar arasi Yasalari belirleyecek, neye göre Adaleti saglayacak, nasil hükmedecekti? Insanlar dogru yolu bulamayacaklari gibi Allah'in rizasinida bulamazlardi.

19. Meryem - 58. Ayet: Ol[a]-ika alla[th]eena anAAama All[a]hu AAalayhim mina a(l)nnabiyyeena min [th]urriyyati [a]dama wamimman [h]amaln[a] maAAa noo[h]in wamin [th]urriyyati ibr[a]heema wa-isr[a]-eela wamimman hadayn[a] wa(i)jtabayn[a] i[tha] tutl[a] AAalayhim [a]y[a]tu a(l)rra[h]m[a]ni kharroo sujjadan wabukiyy[a](n)

Meal:
İşte bunlar Allah'ın kendilerine nimetler sunduğu Nebiler; Adem'in zürriyyetinden, Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan; İbrahim ve İsmail'in zürriyetinden ve doğru yola erdirdiğimizden, seçip beğendiklerimizdendirler. Rahman'ın ayetleri onlara okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.


57. Hadid - 26. Ayet: Walaqad arsaln[a] noo[h]an wa-ibr[a]heema wajaAAaln[a] fee [th]urriyyatihim[a] a(l)nnubuwwata wa(a)lkit[a]ba faminhum muhtadin wakatheerun minhum f[a]siqoon(a)

Meal:
Yemin olsun, Nûh'u ve İbrahim'i de Elcilikle görevlendirdik. Nübuvveti ve Kitap'ı bunların zürriyetleri arasına koyduk. O soylardan bir kısmı hidayete ermiştir. Ama onlardan çoğu, yoldan çıkmış olanlardır.


Belli isimlerin zürriyetleri arasina Kitaplar verilmisse, Ayetler hayli hayli verilmis demektir. Yoksa hangi Nebi olmayan Rasul insanlara nasil rehberlik yapacak idi?

Hz. Nûh ile Hz. Ibrahim birer Nebi'dir. Her ikisinin Nesline Kitap ve Nübuvvet verilmistir.
Ayetler ayri ayri sekilde selam olsun Hz. Adem Hz. Nûh Hz. Ibrahim ve Hz. Ismail'in zürriyetlerinden bahsetmekte. Egerki Hz. Nûh'un zürriyeti ile diger Zürriyetler kastedilmis olsa idi, ayri ayri zikredilmesinin bir geregi kalmazdi. Hz. Ibrahim'den öncede Nebiler var idi. Bunlardan birtanesi örnegin bizzat Hz. Nûh ve Hz. Nûh'un zürriyetinden gelen Rasullerdir.

1. Hz. Nûh
2. Hz. Hûd
3. Hz. Sâlih
4. Hz. Lût
5. Hz. Suayb

Isimlerini zikrettigimiz bu 5 Peygamberin konusunu ve konusmalarini dinleyelim ve aralarinda hic bir fark olmadigini görelim! Suara Suresi 105. Ayetten itibaren:

026.105 Ka[thth]abat qawmu noo[h]in almursaleen(a)
Meal: Nuh kavmi gönderilen Resulleri tekzib etti
Not: tekzip etmek = yalanlamak, yalanci saymak

026.123 Ka[thth]abat AA[a]dun almursaleen(a)
Meal: Âd, gönderilen Resulleri tekzib etti
Not: Âd, Hz. Hûd'un kavmi idi!

026.141 Ka[thth]abat thamoodu almursaleen(a)
Meal: Semûd gönderilen Resulleri tekzib etti
Not: Semûd, Hz. Sâlih'in kavmi idi.

026.160 Ka[thth]abat qawmu loo[t]in almursaleen(a)
Meal: Lût kavmı gönderilen Resulleri tekzib etti

026.176 Ka[thth]aba a[s]-[ha]bu al-aykati almursaleen(a)
Meal:
Eshabı Eyke gönderilen Resulleri tekzib etti
Not: Eshabi Eyke ve Medyen halkina Hz. Sûayb gönderilmisti.


Hz. Nûh
026.106 I[th] q[a]la lahum akhoohum noo[h]un al[a] tattaqoon(a)
Meal: Kardeşleri Nûh onlara: "
Sakınmaz mısınız?" demişti.

Hz. Hûd
026.124 I[th] q[a]la lahum akhoohum hoodun al[a] tattaqoon(a)
Meal: Kardeşleri Hûd onlara: "
Sakınmaz mısınız?" demişti.

Hz. Sâlih
026.142 I[th] q[a]la lahum akhoohum [sa]li[h]un al[a] tattaqoon(a)
Meal: Kardeşleri Sâlih onlara: "
Sakınmaz mısınız?" demişti.

Hz. Lût
026.161 I[th] q[a]la lahum akhoohum loo[t]un al[a] tattaqoon(a)
Meal: Kardeşleri Lût onlara: "
Sakınmaz mısınız?" demişti.

Hz. Suayb
026.177 I[th] q[a]la lahum shuAAaybun al[a] tattaqoon(a)
Meal: Şuayb onlara: "Sakınmaz mısınız?"
demişti.


Buraya kadar gördük ki, farkli bir söylem yok, devamina bakalim, neler diyorlar.

Hz. Nûh:
026.107 Innee lakum rasoolun ameen(un)
026.108 Fa(i)ttaqoo All[a]ha waa[t]eeAAoon(i)
026.109 Wam[a] as-alukum AAalayhi min ajrin in ajriya ill[a] AAal[a] rabbi alAA[a]lameen(a)

Hz. Hûd:
026.125 Innee lakum rasoolun ameen(un)
026.126 Fa(i)ttaqoo All[a]ha waa[t]eeAAoon(i)
026.127 Wam[a] as-alukum AAalayhi min ajrin in ajriya ill[a] AAal[a] rabbi alAA[a]lameen(a)

Hz. Sâlih:
026.143 Innee lakum rasoolun ameen(un)
026.144 Fa(i)ttaqoo All[a]ha waa[t]eeAAoon(i)
026.145 Wam[a] as-alukum AAalayhi min ajrin in ajriya ill[a] AAal[a] rabbi alAA[a]lameen(a)


Hz. Lût:
026.162 Innee lakum rasoolun ameen(un)
026.163 Fa(i)ttaqoo All[a]ha waa[t]eeAAoon(i)
026.164 Wam[a] as-alukum AAalayhi min ajrin in ajriya ill[a] AAal[a] rabbi alAA[a]lameen(a)


Hz. Suayb:
026.178 Innee lakum rasoolun ameen(un)
026.179 Fa(i)ttaqoo All[a]ha waa[t]eeAAoon(i)
026.180 Wam[a] as-alukum AAalayhi min ajrin in ajriya ill[a] AAal[a] rabbi alAA[a]lameen(a)


Mealler:

026:178 Ben size gönderilmiş, güvenilir bir Rasulüm
026:179 Artık Allah'tan sakının da bana itaat edin.
026:180 Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatım alemlerin Rabbine aittir.


Soru: Rasuller neden kendilerine itaat edilmesini istiyor? Nicin?
Rasulllerin sadece Teblig edip uyarmakla yükümlü olmadiklarini iste buradan da cok acik ve net olarak anliyoruz.

Not: Hic bir Rasul yalnizca aldigi Vahyi teblig etmekle kavimlere gönderilmedi. Bu cok yavan bir istir; Kur'an-in bütünlügüne göre ve zaten Vahyin amaciyla da bagdasmaz. Peygamberler, kendisine uyup itaat edenlere Allah'in verdikleri ile Rehberlik yapmistir, örnektirler. Konusunu ettigimiz kavimler helak edilmistir, Peki, Peygamber ve az sayida insan ondan sonra ne yapmistir? Peygamber yalnizca azabi müjdelemek icin mi geldi? Peygamber kendisiyle beraber kurtulan insanlara ne sekilde rehberlik yapti? Ayetler verilmeksizin rehberlik olur mu? Inananlara kuru kuru itaat emri verilmis olsa idi, Peygamber vefaat ettikten sonra bu insanlar ne yapacakti? Hadislere göremi hareket edeceklerdi?

Insanlar Allah'in verdigi Ayetler'den sorumludur. Allah Ayetlerini yalnizca Peygamberlerine göndermedi!


Kur'an da bazi Rasul'ün dogrudan Nebi olarak anilmamasi, Nebi olmadigini belgelemez. Tam aksini ortaya koyan Ayetler sunacagiz!


2. Bakara - 151. Ayet: Kam[a] arsaln[a] feekum rasoolan minkum yatloo AAalaykum [a]y[a]tin[a] wayuzakkeekum wayuAAallimukumu alkit[a]ba wa(a)l[h]ikmata wayuAAallimukum m[a] lam takoonoo taAAlamoon(a)

Meal:
Nitekim size aranızdan bir Rasul göndermişiz; size ayetlerimizi okuyor, sizi temizleyip arıtıyor, size Kitap'ı ve hikmeti öğretiyor, size, daha önce bilmediklerinizi öğretiyor.

Ayetler verilmeksizin temizlenip arinmak, Kitabi ve Hikmeti ögrenmek, daha önce bilinmeyenleri bilmek, olamaz. Bütün bunlar ancak Allah'in Ayetleri ile olur.

Bu arada: Siz saniyormusunuz ki, sonradan gelen bir Rasul, kendinden önceki Rasul'e verilen Kitabi yalnizca kuru kuru sözler ile tastikledi? Hz. Isa, Incil ile Tevrati tastikledi, Hz. Muhammed, Kur'an ile Incil ve Tevrati, önceki gelen Kitaplari tastikledi. Allah hic bir Peygamberini desteksiz dayanaksiz göndermez, kaldi ki mevzu tastidlemek oldugunda kendisine Ayetler verilmemis olsun! Allah'in yasasidir bu, degisme olmaz.


3. Ali Imran - 164. Ayet: Laqad manna All[a]hu AAal[a] almu/mineena i[th] baAAatha feehim rasoolan min anfusihim yatloo AAalayhim [a]y[a]tihi wayuzakkeehim wayuAAallimuhumu alkit[a]ba wa(a)l[h]ikmata wa-in k[a]noo min qablu lafee [d]al[a]lin mubeen(in)

Meal: Yemin olsun ki, Allah müminlere lütufta bulunup onları minnettar bırakmıştır: Kendi içlerinde onlara bir Rasul gönderdi, onlara Allah'ın ayetlerini okuyor, onları temizleyip arındırıyor, onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretiyor. Oysaki onlar, bundan önce açık bir sapıklığın tam içindeydiler.

Bir Rasul görev aliyorsa, diyebilirmiyiz ki: "Yalnizca vahyi teblig etmekle yükümlüdür?" Isin püf noktasi da burada: Allah'a iman edenler hayatlarina ne sekilde yön verip, ne sekilde davranip, ne sekilde Allah'in rizasini bulacaklarini, hak ve adaleti, yol ve yöntemi ne sekilde belirleyeceklerini nereden bilecekler?

Insanlara Rehber olacak, kilavuzluk yapacak, Ayetler verilmis olmasi gerekiyor.
Bizler kac sayfalik Ayetler, kime Kitap kime sayfalar verildigini tartismiyoruz. Bu bizim mevzumuz degil.


Acik secik deliller, yani Beyyineler genelde Mucizeleri, kanit olan isaretleri, delilleri kasteder. Ki Allah'in her türlü Ayetleri basli basina birer Mucizedir. Kisacasi siz, Ayet kavramini ne sekilde degerlendirirseniz, Ayet o sekilde karsiniza cikar! Kur'an-in bir cok yerinde "Ayetlerimizi/Ayetleri yalanladilar" söylemi vardir, bu ifadelerden yalnizca mucizevi olaylari anlayip yorumlamak bir hatadir. Kafirler yalnizca mucizevi olaylari yalanlamadi ki, Allah'in Peygamberlerine verdigi yazili Ayetleri de yalanladilar. Allah'in her Ayeti Allah'in varligina birligine birer delildir, isarettir, beyyine dir. Acikcasi Beyyine kavramini sadece mucizevi olaylar olarak yorumlarsak, bu genis kavrami daraltip dondurmus oluruz. Her Ayet bir Beyyine, her Beyyine bir Ayettir. Allah'in Peygamberlere verdigi sayfalar veya Kitaplar ise birer beyyine olmakla birlikte, insanlara bir yol gösterici, aydinlatici, temizleyici, arindirici, bilmeyenleri bildirici, kisacasi bir Kilavuzdur, bir Rehberdir. Bunu en iyi sekilde hayata gecirip insanlara örnek olacak kisi de Allah'in görevlendirdigi Peygamberleridir. Kur'an-in bütünlügünü esas alirsaniz, yalanlanip inkar edilen Ayetler'in yalnizca Mucizevi olaylar olmadigini anlarsiniz.

NÜBUVVET:    N - B -E "haber verdi" anlamındaki kelimenin fâili: "nebî", mastarı ise: "nübüvvet" gelir. Buna göre nebî: Haber getiren, nübüvvet ise "Haber getirme görevi" anlamındadır. Kur'an'da risalete göre daha az geçen bu kelime ve türevlerinin hemen hepsinin sadece "insan elçileri", yani peygamberleri ifade için kullanıldığını görüyoruz.(1)

Tekrar Ayetlere bakalim:

57. Hadid - 26. Ayet:
Walaqad arsaln[a] noo[h]an wa-ibr[a]heema wajaAAaln[a] fee [th]urriyyatihim[a] a(l)nnubuwwata wa(a)lkit[a]ba faminhum muhtadin wakatheerun minhum f[a]siqoon(a)

Meal:
Yemin olsun, Nûh'u ve İbrahim'i de Elcilikle görevlendirdik. Nübuvveti ve Kitap'ı bunların zürriyetleri arasına koyduk. O soylardan bir kısmı hidayete ermiştir. Ama onlardan çoğu, yoldan çıkmış olanlardır.

Hz. Ibrahim'in soyuna Peygamberlik verilmistir, selam.olsun. Hz. Ibrahim, Hz. Ismail'le Beyt'in temellerini yükseltiyordu(2:127):


2. Bakara - 128 ve 129. Ayet: Rabban[a] wa(i)jAAaln[a] muslimayni laka wamin [th]urriyyatin[a] ommatan muslimatan laka waarin[a] man[a]sikan[a] watub AAalayn[a] innaka anta a(l)ttaww[a]bu a(l)rra[h]eem(u)
Rabban[a] wa(i)bAAath feehim rasoolan minhum yatloo AAalayhim [a]y[a]tika wayuAAallimuhumu alkit[a]ba wa(a)l[h]ikmata wayuzakkeehim innaka anta alAAazeezu al[h]akeem(u)

Meal: Rabbimiz! İkimizi Sana teslim olanlardan kıl, soyumuzdan da Sana teslim olanlardan bir ümmet yetiştir. Bize ibadet yollarımızı göster, tevbemizi kabul buyur, çünkü tevbeleri daima kabul eden, merhametli olan ancak Sensin. Rabbimiz! İçlerinden onlara, senin ayetlerini okuyacak, kendilerine Kitap'ı ve hikmeti öğretecek, onları temizleyip arındıracak bir Rasul gönder. Sen, evet sen, Azîz'sin, tüm ululuk ve onurun sahibisin; Hakîm'sin, tüm hikmetlerin kaynağısın.


Tufan ile Hz. Nûh'dan önceki nesiller ve kendi kavmi yer yüzünden silinmisti. Insanlarin zürriyeti böylece Hz. Nûh'dan sonra devam etmistir.

Suara Suresinde sözü edilen kavimler, Nuh kavminden sonra(17:17) bir biri ardina var olan kavimler idi, birinin digerinin basina ne geldi, haberleri yok degildi!, örnek(7:65-69, 7:73-74, 11:89).
Bilhassa 11:89'a dikkat etmek gerekir, Medyen halkina görevlendirilen Hz. Suayb, Nuh milletinden, Ad, Semud ve Lut Milletine dikkat cekip, kendilerinden uzak olmadiklarini vurgulamaktadir, buda demektir ki, bu Milletlerin bir birlerinden ve akibetlerinin ne oldugundan haberleri var idi!

Bu topluluklar Hz. Nûh'un neslinden/zürriyetindendir. Dolayisi ile bu toplulukta görev alan Rasuller'e 6:89 ve 57:26'ya göre Nübuvvet görevi verilmis olmasi gerekiyor. Nebi olan Hz. Nûh'un zürriyetinden gelen kavimlere gönderilen Elciler birer Peygamber idi. Nebi olmayan Rasuller degil! Kur'an da zaten Nebi ve Rasul arasinda kesinlikle ayrim yapacak bir ölcü bile yok.

Tam askine, her defasinda iki kavram arasinda bir ayricalik olmadigini gösteren Ayetlere rastgeliyoruz:

43. Zuhruf - 6, 7 ve 8. Ayet:
-Wakam arsaln[a] min nabiyyin fee al-awwaleen(a)
-Wam[a] ya/teehim min nabiyyin ill[a] k[a]noo bihi yastahzi-oon(a)
-Faahlakn[a] ashadda minhum ba[t]shan wama[da] mathalu al-awwaleen(a)


Meal:
Biz, öncekiler için de nice Nebiler gönderdik. Onlara bir Nebi geldiğinde mutlaka onunla alay ediyorlardı. Biz, gücü-kuvveti onlardan daha üstün olanları da helâk etmişizdir. Öncekilerin örneği geçti.

Not!: "Öncekilerin örnegi gecti" sözü bizim yorumumuz degil, Ayetin icerigidir!

Nuh kavmi, Ad kavmi, Semûd kavmi, Ibrahim- ve Lût kavmi,
Medyen halki, Eykeliler..... helâk edildi! 

Hepsine Selam olsun:
Hz. Nûh, Hz. Hûd, Hz. Sâlih, Hz. Ibrahim, Hz. Lût, Hz. Suayb
.... 
Her biri istisnasiz birer Nebi idi.

Allah'in Elcilikle görevlendirdigi her Rasul birer Nebi'dir, her Nebi birer Rasul'dür.

Kur'an da bazi sorularin cevabi dogrudan verilir, bazi sorularin cevabi da dolayli sekilde verilir, baska Ayetler aciklik getirir, gönderme yapar, cevaplar, acik kapi birakmaz.

Kisacasi Kur'an-in bütünlügü esastir.

Sadece bir konu veya Ayetten yola cikarak fikir yürütmek yanlis sonuclara götürebilir ve malesef bir cok kisi Peygamberler arasi ayrim yaparak, git gide bu tür kavram ve konulara takilarak bir Peygamberin yerini almis ve sapitmistir.


Kur'an-in bütünlügüne göre Nebi ve Rasul arasinda hic bir fark yok. Birinci bölümden bu yana, Rasul ve Nebi'in bir birinden farkli birseyler yaptigini göremedik!

Tam aksini ortaya koyacak birden fazla Ayetler sunduk ve devam ediyoruz.



2. Bakara - 213. Ayet: K[a]na a(l)nn[a]su ommatan w[ah]idatan fabaAAatha All[a]hu a(l)nnabiyyeena mubashshireena wamun[th]ireena waanzala maAAahumu alkit[a]ba bi(a)l[h]aqqi liya[h]kuma bayna a(l)nn[a]si feem[a] ikhtalafoo feehi wam[a] ikhtalafa feehi ill[a] alla[th]eena ootoohu min baAAdi m[a] j[a]at-humu albayyin[a]tu baghyan baynahum fahad[a] All[a]hu alla[th]eena [a]manoo lim[a] ikhtalafoo feehi mina al[h]aqqi bi-i[th]nihi wa(A)ll[a]hu yahdee man yash[a]o il[a] [s]ir[at]in mustaqeem(in)

Meal:
İnsanlar bir tek ümmetti. Allah Nebileri müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdi; insanların ayrılığa düşecekleri hususlarda aralarında hüküm vermek için onlarla birlikte hak Kitaplar indirdi. Ancak Kitap verilenler, kendilerine belgeler geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden onda ayrılığa düştüler. Allah, inananları, ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izni ile eriştirdi. Allah dilediğini doğru yola eriştirir.

57. Hadid - 25. Ayet:
Laqad arsaln[a] rusulan[a] bi(a)lbayyin[a]ti waanzaln[a] maAAahumu alkit[a]ba wa(a)lmeez[a]na liyaqooma a(l)nn[a]su bi(a)lqis[t]i waanzaln[a] al[h]adeeda feehi ba/sun shadeedun waman[a]fiAAu li(l)nn[a]si waliyaAAlama All[a]hu man yan[s]uruhu warusulahu bi(a)lghaybi inna All[a]ha qawiyyun AAazeez(un)

Meal:
Andolsun biz Rasullerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın, dinine ve peygamberlerine gayba inanarak yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.


3. Ali Imran - 184. Ayet: Fa-in ka[thth]abooka faqad ku[thth]iba rusulun min qablika j[a]oo bi(a)lbayyin[a]ti wa(al)zzuburi wa(a)lkit[a]bi almuneer(i)

Meal:
Seni yalanladılarsa, senden önce de Resuller yalanlandı. Açık-seçik deliller sayfalar ve aydınlatıcı kitabı getirmişlerdi onlar.


35. Fatir - 25. Ayet: Wa-in yuka[thth]ibooka faqad ka[thth]aba alla[th]eena min qablihim j[a]at-hum rusuluhum bi(a)lbayyin[a]ti wabi(al)zzuburi wabi(a)lkit[a]bi almuneer(i)

Meal:
Seni yalanlıyorlarsa, onlardan öncekiler de yalanlamıştı. Resulleri onlara açık-seçik deliller, sayfalar ve aydınlatıcı kitap getirmişlerdi.



7. Araf - 35: 
Y[a] banee [a]dama imm[a] ya/tiyannakum rusulun minkum yaqu[ss]oona AAalaykum [a]y[a]tee famani ittaq[a] waa[s]la[h]a fal[a] khawfun AAalayhim wal[a] hum ya[h]zanoon(a)

Meal:
Ey âdemoğulları! İçinizden size ayetlerimi bildiren Rasuller geldiğinde, korunup hallerini düzeltenlere hiçbir korku dokunmayacaktır, tasalanmayacaklardır da.


6. En'am - 130. Ayet:
Y[a] maAAshara aljinni wa(a)l-insi alam ya/tikum rusulun minkum yaqu[ss]oona AAalaykum [a]y[a]tee wayun[th]iroonakum liq[a]a yawmikum h[atha] q[a]loo shahidn[a] AAal[a] anfusin[a] wagharrat-humu al[h]ay[a]tu a(l)dduny[a] washahidoo AAal[a] anfusihim annahum k[a]noo k[a]fireen(a)

Meal:
Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi bildiren ve bu günle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran Rasuller gelmedi mi? Derler ki: «Kendi aleyhimize şahitlik ederiz.» Dünya hayatı onları aldattı ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler.


16. Nahl - 43 ve 44. Ayet: Wam[a] arsaln[a] min qablika ill[a] rij[a]lan noo[h]ee ilayhim fa(i)s-aloo ahla a(l)[thth]ikri in kuntum l[a] taAAlamoon(a)
Bi(a)lbayyin[a]ti wa(al)zzuburi waanzaln[a] ilayka a(l)[thth]ikra litubayyina li(l)nn[a]si m[a] nuzzila ilayhim walaAAallahum yatafakkaroon(a)


Meal:
Biz senden önce de kendilerine vahyettiğimiz adamlardan/iki ayak üzerinde yürüyenlerden başkasını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun. Açık delillerle, sayfalarla. Sana da bu zikiri indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara açık-seçik bildiresin de derin derin düşünebilsinler.



Nebi ve Rasul'ün görev farki yoktur. Nebi Allah'dan Vahiy getirmisse(ki ister kutsal Sayfalar olsun ister Kitap, nihayetinde Vahiy bütünüdür!) kendisine Vahyolunani teblig edip hayata gecirmekle zaten Risalet görevini de üstlenmis oluyor. Ayni zamanda, bir Rasul Risalet görevini yerine getiriyorsa, daha önce bundan haberdar olup ne yapip ne yapmamasina yönelik Allah'dan Haber almis olmasi gerekiyor. Ki haliyle nübuvvet göreviyle yüzlesmis oluyor. Allah'dan haber alan bir Rasul, insanlari yalnizca uyarip, teblig etmekle görevlendirilmedi. Böyle bir iddia Kur'an'la bagdasmaz.

Kur'an-in bütünlügüne göre her Rasul bir Nebi, her Nebi bir Rasul'dür. Her Peygambere Ayetler verilmistir, hic bir Rasul Ayetler verilmeksizin gönderilmemistir.

Bazi Ayetler'de, Rasul ve Nebi, her iki kavram bir arada ifade edilmektedir, bunun gayesini en iyi Allah bilir.  Belki böylelikle Allah bazi insanlarin sapitmasini dilemistir?

Kanaatimizce, (özellikle Hac Suresi 52. Ayet) her iki kavramin bir arada ifade edilmesi( ...ne Rasul nede Nebi...) ya bir birini güclendirici veya aralarinda hic bir fark olmadigini göstertmek icin kullanilmistir. Eger Allah Hac Suresinde sadece Nebi veya sadece Rasul kavramini kullanmis olsa idi, bu sefer insanlar baska türlü sapitip, Rasullerin düsüncelerine Seytan karisabiliyormus, demekki Nebilerde böyle bir sey yok kanisina varacaklar idi(yada tam tersi Nebilerde var Rasullerde yok kanisi olurdu). 33:40'ci Ayette kanaatimizce yanlis yorumlaniyor, "Rasulullahi" ifadesi Hz. Muhammed'in yalnizca Allah'in Elcilik görevini yapiyor olmasini vurguluyor, Nebi ve Rasul arasinda bir fark oldugunu göstertmiyor ki!, adamlarinizdan hic birisinin babasi degildir demekle söylemler bir birini tamamliyor. 3:81'e gelince, orada ki sözkonusu Misak yalnizca Peygamberlerden alinmadi, Peygamberlere itaat edip, Allah'a iman etmis insanlar'dan da haliyle alinmistir bu Misak(neden Ayetlerin devami okunmazki? ayetin devamini okursaniz söz verenlerin sadakati ortaya cikacak!, Yahudiler Allah'a söz vermemismiydi? Son Peygamber gelipte ellerindekilerini tasdikleyince neden sözlerinden döndüler???????????), ikincisi, sonradan gelecek olan Rasul her zaman bir Nebi idi, nitekim gelipte öncekini tastiklemek ancak ve ancak yine Allah'in Ayetleri ile olur. Kuru kuru hangi Rasul geldi de öncekini tastikledi? Allah her zaman Ayetlerini yine gönderidig Ayetleri ile tasdikletmistir.

Kisacasi Kur'an-in bütünlügünü esas aldigimizda Peygamberlerin arasinda hic bir ayrim, ayricalik yok. Sünetullah'da degisme olmamistir, olmazda.

Bosu bosuna kimse bir Rasul beklemesin, Allah Yahudilere cikisiyor, Tevrat ellerinde iken Hakemmi ariyorlar diye, biz Müslümanlar büyük bir Nimet olan Kur'an-a kavusmusken daha hangi Rasul gelipte bizi dogruya iletecek?

Kur'an-in bütünlügünü göz ardi ettigimiz sapitmak pek mümkündür.

Kimilerine göre Kur'an-da kendilerine Kitap verilmis Peygamberlerin Nebi olarak anildigina isaretler var imis.... ancak saglam bir dayanak arz etmiyor ki. Etmiyor cünkü diger Rasuller baska Ayetler'de Nebi olarak anilmakta, ve hal böyleyken kime Kitap verilip kime verilmedigini Kur'an-dan cikartmak kesinlikle mümkün degil.  Bir yere kadar ayrim yaptik, ondan sonra? Ademogluna toplam kac Peygamber gönderildigini dahi bilmiyoruz, kaldi ki aralarinda, sınırlı bilgilere dayanarak ve Kur'an-in bütünlügünü gözetmeksizin: ayrim yapalim!? Bu vebalin altina biz girmek istemeyiz.

Acikcasi Peygamberler arasi her ne sekilde olursa olsun ayrim yapmak bizim haddimize degildir, kanaatimiz:

Her iki kavram'in es anlamli olup, ayni kisinin iki türlü sifati, tek kiside toplaniyor olmasidir.

En dogrusunu süphesiz Yüce Allah bilir!


Allah rizasi icin dogrusunu anlamaya calistik/calisiyoruz, hatalardan muaf tutulmadik, insaniz. Ayetlere dayanarak görüslerimizi belirttik.

"Iste biz yazdik bu konuda kapandi..." gibi bir iddiamiz yok. Tam aksine, hatalarimizi insaAllah düzeltip dogrusuna bakalim.


Allah razi olsun ve hamd olsun Subhan Allah'a.



Bakara - 136:  Şöyle deyin: "Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, onun torunlarına indirilene, Mûsa'ya ve İsa'ya verilene ve diğer Nebilere verilene inandık. Bunlar arasından hiç kimseyi ayırmayız. Biz yalnız O'na/Allah'a teslim olanlarız."

Bakara - 285: Rasul, Rabbinden kendisine indirilene inanmıştır; müminler de. Hepsi; Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, rasullerine inanmışlardır. Allah'ın rasullerinden hiçbirini ötekinden ayırmayız. Şöyle demişlerdi: "Dinledik, boyun eğdik. Affet bizi, ey Rabbimiz. Dönüş yalnız sanadır."

Nisa - 69: Allah'a ve rasule itaat eden kişilere gelince, bunlar, Allah'ın kendilerine nimet verdikleriyle beraberdirler. Nebilerle!, hak dostlarıyla, şehitlerle, hayır ve barışı sevenlerle. Ne güzel dosttur bunlar!
Yukarı dön Göster Sinan_B's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Sinan_B
 
sailamasr
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 23 nisan 2005
Gönderilenler: 543
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı sailamasr

selam selam

muhakkak buna da bir kulp takılacaktır. liste yapıp bunları sıraya koymak numaralandırmak sonrada parantezlerle desteklemek profesyonel bir çalışma gerektirir. maalesef iskenderde bu profesyonelliği görememekteyiz. çünkü eklediği parantezler MEAL üzerine; tutup bir kelimenin anlamını orjinalinden çevirmiyor,çeviremiyor.

sistemi şu şekilde işliyor, öncelikle eline sıkı bir meal alıyor (bol parantezli) sonra parantezleri kaldırıp kendi mantığına göre yeni parantezler ekliyor. savunması basit "mealde zaten parantez vardı"

sonra yapılan bu yeni meal, orjinalinden aynı anlam çıkarılması için arapça bilen müridlere veriliyor. ancak o da ne? söz konusu olan parantezli ayet orjinalinden sapmış durumda. eeee? efendi hazretleri şaşıracak değil ya. başlıyorlar bulmaca çözmeye.

kurandan bol parantezli bir ayet meali buluyorlar ve bunu ilk ayete göre değiştiriyorlar ve uygun bir kelime bulunduğunda da "farkedemediğimiz bir mucizesi daha" diyerek kendi icadları olan bu sisteme iman ediyorlar.

daha önceden başka türlü bir yorum mu yaptılar?

"çöpe at" diyemezler çünkü edip yüksel öyle dedi.

"overwrite oldu" diyemezler hans dedi

"ayetin başka başka işaret ettiği şeyler var" cümle alem zaten böyle diyor

"ancak bazı yüksek iman sahipleri ayetleri anlayabilir" cemaatler öyle diyor

"ayet üzerinde yorumda hata yapmak rahmettendir" bunu da hep şapa oturan hevesliler diyorlar

ellerinde kala kala sadece nebilik kaldı çünkü tüm bahaneler uydurulmuş ve kullanılmış durumda.o zaman işin içine VAHİY giriyor. çünkü o parantezin sorgulanmaması gerekli,"çarpılırsınız ha" diyerek paranteze iman etmemenin vahiyi ve kuranı reddetmek olduğunu söylüyorlar.

bir kere prangayı taktılar mı gerisi de geliyor. efendinin her yaptığında keramet aranır,topladığı paralar nereye gider hesabı sorulmaz. televizyon yayın hakkını neden aldı? sorulmaz. neden açılmasına izin verdiler? sorulmaz.

maalesef bu işler böyle arkadaşlar

selam selam

 

Yukarı dön Göster sailamasr's Profil Diğer Mesajlarını Ara: sailamasr
 
okyanu_s
Katilimci Uye
Katilimci Uye
Simge

Katılma Tarihi: 06 haziran 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 37
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı okyanu_s

 

 

 

resül ve nebi kavramlarının bir arada geçtiği bir kaç ayet var bunlardanbirisi

Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın resülü ve nebilerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir. ( ahzap 40)

   bu ayet resül ve nebi kavramlarının farklı olduğu kanıtlamak için yeterli değildir. Buradaki anlam tıpkı şu cümledekine benziyor. Ayşe hanım müdür değildir. Ancak O bir öğretmendir ve en iyi hocalarımızdan biridir. Bu cümlede tıbkı yukardaki ayet gibi aynı anlamda kullanılan ve fakat yazılışları farklı kelimeler vardır. Bu cümlede hoca ile öğretmen farklı şeylerdir diyemeyiz. Yukarıdaki ayette bu açıdan bakıldığında nebi ile resülün farklı şeyleri ifade ettiğinin bir kanıtı olamaz.

başka bir ayet

Kitapta, Mûsâ’yı da an. Şüphesiz o seçkin bir insan idi. Bir resül, bir nebi idi. (meryem 51)

bu ayette sanki resül ve nebi farklı anlamalara geliyormuş gibi görünüyor. Ancak bazı meallerde bu ayetin son kısmı " peygamber olan bir elçi idi şeklinde çevriliyor. 

Arapçayı bilmiyorum ama ifade bu şekilde ise yani -"peygamber olan bir elçi"- o zaman bu ayette resül ile nebinin farklı anlamlara geldiğini kanıtlamaz.

Ancak "bir resül ve bir nebi idi" şeklinde ise farklı anlamlarda olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu mihr'cilerin iddia ettiği gibi veli-resül'lerin varlıklarını kanıtlamaz başka anlama da geliyor olabilir. Nebi ve resül kelimelerinin nerede, kimler için ve ne zaman kullanıldığına çok dikkat ederek konu incelenmeli.

Diğer ayetlerde nebi ve resül arasında fark göremedim sadece meryem 51 aklımı karıştırdı. Arapça bilen arkadaşlar varsa bu ayetin tam olarak meali ne olduğunu yazabilirler mi.

Yukarı dön Göster okyanu_s's Profil Diğer Mesajlarını Ara: okyanu_s
 
Sinan_B
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 24 mart 2005
Yer: Germany
Gönderilenler: 95
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Sinan_B

Selam Okyanus.

Abi, görüsümce bu kavramlar arasinda, Peygamberlik acisindan hic bir fark yok. Aralarinda bir fark olsa bile bu fark yine Peygamber zümresi dahilinde olduguna inaniyorum, Peygamberler'den ayri bir zümreye isaret olmadigi gibi, saglam enufak bir delil bile yok.

Evet, Ahzap 40'da bende seninle ayni görüsteyim, oradaki söylem Peygamberin sadece Elcilik görevini yapiyor olmasini vurguluyor. Adamlarinizdan herhangi birisinin babasi degildir sözüne dogrudan atf var.

Rhashad Khalife (19. teorisinin mimari) ye göre Kur'an da, örnegin Meryem-51'de ki gibi RasulanNebiyyen kavramlarinin var olmasi, aralarinda bir fark oldugunun göstergesi imis.

Bu mantik dogru olsa idi, örnegin SiddikanNebiyyen kavrami da var Kur'an da. Peki Siddik olmayan Nebilerde mi var diye hakli olarak sormak gerekir? Bazisi özü sözü dogruydu da digerleri degilmiydi?

Allah'in Nebileri ve Rasulleri arasinda bir fark oldugunu kabul etsek bile, birinin Peygamber digerlerinin Peygamber olmadigi sonucu Kur'an-in bütünlügüne ters düser.

Sadece senin söylediklerine yönelik yazmadim Okyanus, genel konusuyorum.
Yukarı dön Göster Sinan_B's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Sinan_B
 
okyanu_s
Katilimci Uye
Katilimci Uye
Simge

Katılma Tarihi: 06 haziran 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 37
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı okyanu_s

 

Selam Sinan_B

Bende aralarında fark olduğunu zannetmiyorum. Ancak söylediğim gibi Meryem 51 kafamı karıştırdı. Peki bir şey sormak istiyorum SiddikanNebiyyen "sıkdık olan nebi" demek mi yoksa "bir sıddık ve bir nebi" mi demek. Aslında benim öğrenmek istediğim de bu nokta RasulanNebiyyan "resül olan elçi" şeklinde tercüme edilebilir mi. Bu şekilde tercüme edilirse zaten nebi ile resül arasında fark olduğuna bu ayet delil gösterilemez. Ancak "bir resül, bir nebi" şeklinde tercüme edilirse belki. Ama bu da onların iddea ettiği gibi veli-resüllerin varlığını kanıtlamaz. Resül ve nebi, peygamberlik zümresini temsil ediyor ve sadece peygamberler arasındaki bir farkı da belirtiyor olabilir(herhangi bir özellikten dolayı)

 

Yukarı dön Göster okyanu_s's Profil Diğer Mesajlarını Ara: okyanu_s
 
Sinan_B
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 24 mart 2005
Yer: Germany
Gönderilenler: 95
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Sinan_B

Selam Dostum.

RasulanNebiyye ifadesi nasil ingilizcede
Messenger-Prophet, almancada Apostel-Prophet seklinde tercüme ediliyorsa türkcemizde de farkli degil, yani Rasul-Nebi, Elci-Nebi...

SiddikkenNebiyye'de aynen bu sekilde, özü sözü dogru bir Peygamber, Siddik-Nebi...

Seninde dedigin gibi VeliRasul adinda bir takim zümreye isaret olmadigi gibi Kur'an-in hic bir yerinde ismine cismine delil bile yok.

Birde örnegin Araf Suresi 157. Ayette RasulanNebiyyelÜmmi kavrami var. Bu ifadenin tam dogru tercümesi nasil bende bilmiyorum ama, Ümmi kavrami dogrudan Nebi kavrami ile baglaniyor, Rasul olan Nebi, Nebi olan Ümmi seklinde bir anlam kazaniyor. Benim anladigim kadariyla tercümesi "Rasul olan Ümmi-Nebi" seklindedir; Nebi olan Ümmi-Rasul'e degil.

Böyle iki türlü kavramin bir arada ifade edilmesinini hikmeti nedir acaba? Mesela Kur'an-in bir cok yerinde "Kitap ve Hikmet" kavramlari bir arada anilir. Bu demek degildir ki, Kitap ayri Hikmet ayri! Kitap verilmeksizin Hikmet verilmez ki? Ayetler olmaksizin Hüküm de verilemez?

Kitap verilmeksizin de insana Hikmetler verilebilir seklinde itirazlar gelebilir. Oysa Allah her razi oldugu kuluyla konusmadigi gibi, Kur'an-da cokca vurgu yapilan Hikmet kavramida genelde Kitapla birlikte anilir, dogrudan Allah'in Ayetleri ile ilintilidir.

Kisacasi sahsi kanaatimce, böyle iki kavramin bir arada anilmasi, diger kavrami ya bir bakimdan güclendirip bir birinden ayrik olmadigini gösteriyor, yada diger kavram'in bir özelligine vurgu yapip, ön plana cikartmakta. En dogrusunu Allah bilir.

Tardu Arkadasimizin Rasul Nebi konusunda tesbitleri var ve devam ediyor. InsaAllah sonucunda oradan da hayirli tesbitlerde bulunur, dogruya bir adim daha yaklasmis oluruz.

Saygilar.
Yukarı dön Göster Sinan_B's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Sinan_B
 
okyanu_s
Katilimci Uye
Katilimci Uye
Simge

Katılma Tarihi: 06 haziran 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 37
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı okyanu_s

selam Sinan

Daha önceki yazılarını okudum aslında aşağıdaki alıntın herşeyi yeterince açıklıyor bence.

Alıntı:
Peygamberlere, Allah'dan önemli haber (vahy) aldýklarý için "nebi"; aldýklarý haberleri gönderildikleri insanlara bildirdikleri için de "resul" denir. Onlarýn en önemli görevi, kendilerine indirilen ilâhî vahyi teblið etmektir. O halde risaletin manasý Allah Teâlâ'nýn, seçtiði kullarýndan birini ilâhî hüküm veya þerîatini baþkalarýna teblið etmekle mükellef tutmasýdýr. Bu kelime, peygamber ile diðer insanlar arasýndaki alâkayý açýklamaktadýr. O da, irsal (gönderilme) ve elçilik kavramýdýr

Nebi'yi haber alan, resülüde haber veren manasında düşünürsek meryem51 deki düğüm de çözülmüş oluyor. Bu ayette peygamberin Allahtan haber alması ve aldığı haberi tebliğ etesi vurgulanmış oluyor.

Yukarı dön Göster okyanu_s's Profil Diğer Mesajlarını Ara: okyanu_s
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Bence (de) Resul ve Nebi kavramları madolyonun iki yüzü gibi.

İnsan nebi olmadan yani Allah'tan haber almadan Resulullah olamıyor, Resulullah olamadan yani Allah tarafından insanları Hakk yola davetle vazifelendirilmeden yada bu iş için (Risalet Görevi) belirlenmeden de nebi olma yani haberalma durumu olmuyor. Sonuçta ortaya çıkan gerçek şu: Nebiler de Resulullahlar da Peygamberdir. Veli-Resul ve Nebi-Resul diye bir ayrım asla sözkonusu değildir. Bu konudaki saptırmalar işi kılıfına uydurma, Cinlerin Risalet Nurlarındaki Vahyini Kur'ana zorla onaylatma amaçlıdır.

Saygılar

 



__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
Abdullah16
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 21 eylul 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 727
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Abdullah16

     Selam arkadaşlar.Bir aylık bir üye ve bu siteyi yeni tanıyan biri olarak sitedeki tartışma konularının hepsini okumaya ve dilim döndükçe(yoksa klavyem mi demeliyim?)birşeyler söylemeye çalışıyorum.

    Gördüğüm kadarıyla tartışmaların en seviyeli olduğu yer burası.Her ne kadar mahallenin delileri(Mİhrciler)buraya da girmişse de yine iyi.Ben de genel olarak her nebinin resül olduğuna inanıyorum.

     Yalnız her resülün nebi olduğu tam belirgin değil.19/51 ayeti belirsizlik takısı kullanılarak verilmiş.buna benzer ayetlerin yanında benim kafam şu sorulara da takılıyor.

   1-)Birçok ayet sizden ve içinizden resül diye başlıyor.Bence siz ifadesi Kur'anın ilk muhataplarının yanında bizi de kapsaması gerekmez mi?

       2-)2/151 ve 3/164 gibi ayetlerde sapkın olan toplumlara;Allah'ın ayetlerini okuyan,onları arındıran,Kitap ve bilgeliği öğreten,bilmediklerini öğreten bir resül(Belirsizli takısı var ikisinde de)gönderildiği açıklanıyor.

   Bu durumda biz çağımızın insanları salt Kur'ana çağıran müslümanları birer resül olamazmıyız?(Lütfen bu sorumu Kur'an dışı şeytani vahiylere çağıranları açıkça dışlayarak cevaplayın).En azından kelime anlamıyla da olsa böyle düşünemezmiyiz?      3-)Kitapla birlikte anılan Hikmet kelimesi,biz çağdaş (Bu çağda yaşayan anlamında)müslümanların yaşadığımız hayatı Kur'an ile birebir örtüştürüp doğru hüküm ve sonuna ulaşma anlamında kullanılabilir mi?    

 Evet sorularım şimdilik bunlar.İnşallah 17/53 ayetini gözeten cevaplar vermeniz dileğiyle,esen kalın.



__________________
''Eğer biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik,kesinlikle onun,Allah korkusuyla baş eğerek parça parça olduğunu görürdün..''Haşr:21
Yukarı dön Göster Abdullah16's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Abdullah16
 
Akik
Ozel Grup
Ozel Grup
Simge

Katılma Tarihi: 25 nisan 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 450
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Akik

Abdullah16 Yazdı:

         Yalnız her resülün nebi olduğu tam belirgin değil.19/51 ayeti belirsizlik takısı kullanılarak verilmiş.buna benzer ayetlerin yanında benim kafam şu sorulara da takılıyor.

  

Slm

Öncelikle Alperen Kardeşimi kutluyorum. Nebi ile Resul farkının özü en anlaşılır şekilde yazmışsın. Abdullah kardeşin takıldığı noktaya gelir isek:

Kur'ana bu konuda bir bütün olarak baktığımızda, "içinizden Resuller..." ifadesinden kastın, Nebilerin irsal vazifesinden bahsedildiğidir. Bu görev uğrunda çoğu kez yalanlandıkları, eziyet gördükleri ve hatta öldürüldüklerini anlıyoruz. Resul (alınan vahyi yayma görevi verilen) elçi, bunun için görevlendirilmiş (Vahy) almış olması gerekiyor. Nebilik = Seçilmişlik/irsal görevini yerine getirme payesidir. Bunun devamı olan ResullükVahyi yayma görevi) ise BU payenin/seçilmişliğin görevi/işlevidir.

İşte bu yüzden dedik ki: Hz Meryem ve Hz Musa'nın annesi eğer nebi/seçilmiş görevli olsalar idi, bu vahyi yayma görevlerinin olması/mücadele etmesi gerekirdi. Az önce yukarıdada belirttiğim gibi bu çok çetin bir görev olduğundan sürülmeler, eziyetler ve hatta öldürülmeler yaşandığından dolayı ve hele ki: o devri de göz önüne aldığımızda Neden Kadın Elçi olamazdı nın da cevabını anlamış oluruz.

Umarım anlatmak istediklerim kelimelerime yansımıştır.



__________________
Asaf'ın miktarını bilmez Süleyman olmayan. Bilmez insan kadrini alemde, İNSAN olmayan.
Yukarı dön Göster Akik's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Akik Ziyaret Akik's Ana Sayfa
 

Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats