1.CİHAN HARBİNDEN SONRA NİYE BİR KÜRDİSTAN KURULMADI?
Emperyalistler Ortadoğu'da sınırları çizerek bir sürü ulus devlet oluştururken “Kürtlerin yaşadığı topraklar da Kürdistan Cumhuriyeti olsun” deselerdi, buna kim mani olabilirdi?
Musul ve Kerkük konusunda İngilizlerle çatışmayı göze alamayan Türkiye mi?
Fransız müstemlekesi olan Suriye ve İngiliz sömürgesi olan Irak mı?
Emperyalizmin ağında inim inim inleyen İran mı?
O dönemin şartlarında emperyalistler bölgede istedikleri düzenlemeyi hiçbir mukavemetle karşılaşmadan yapabilecek durumdaydılar.
Bağımsız bir Kürdistan da kurdurabilirlerdi, Kürtlerin yaşadığı toprakları bir bütün olarak Türkiye'ye, Suriye'ye, Irak'a veya İran'a da verebilirlerdi.
Bu iki seçenekten birini tercih etmediler.
Üçüncü bir seçenekte karar kıldılar.
Kürtlerin yaşadığı toprakları dört ülke arasında paylaştırdılar..
Sözkonusu ülkelerde kurulan/ kurulmakta olan/kurulacak olan ulus devletlerin ister istemez Türk, Arap ve Fars milliyetçiliği yapacaklarını, dolayısıyla etnik sorunların doğacağını bilerek yaptılar bunu.
Ve, sınırların 'kritik' yapısı yüzünden birbirine karşı mütemadiyen müteyakkız olması gereken bölge devletlerinin, birbirlerini Kürtler üzerinden sabote etmeye çalışacaklarını bilerek yaptılar.
Her ulus devlet kendi Kürtleriyle dalaşsın ve komşu ulus devletlere karşı o devletlerin dalaşma halinde olduğu Kürtleri kullansın diye yaptılar.
Muhammed Velid Rıdvan diyor ki: “Ümmet-i Muhammed'in ana omurgasını Araplar, Türkler ve Kürtler teşkil ediyor (bunlara Farsları da dahil etmeliyiz-ha). Ana omurganın sağlam olması için bu halkları ayıran sınırların kalkması lazım.”
Kürtlerin yaşadığı topraklar bizim birleşme noktamız.
Türkler, Araplar, Farslar ve Kürtler bu topraklarda birleşiyor.
Ne çekiyorsak, birleşme noktasının ayrılma noktasına dönüşmesinden çekiyoruz.
Emperyalistlerin çizdiği sınırlara isyan ederek “Afrika ülkeleri yok, Afrika var!” diye haykıran Gambiya Cumhurbaşkanı Hacı Yahya Cammi'den ders almalı ve böyle bir şuurun önce Dicle-Fırat havzası, sonra bütün Ortadoğu ve nihayet bütün İslam dünyası çapında oluşması için gayret sarf etmeliyiz.
MİT Müsteşarı Emre Taner'in sözlerini tartışarak varacağımız yer üstad Sezai Karakoç'un işaret ettiği “Dicle-Fırat Federasyonu” ve ötesi değilse, hiç tartışmayalım, kendimizi yormayalım, vaktimizi boşa harcamayalım.
YENİ ŞAFAK --Hakan ALBAYRAK