Toplumsal olaylara bakış açısının genisligi sizi ya sayfalarca yazı yazmaya, saatlerce konusmaya iter ya da iki cümleyle konuyu kestirip atmaya. Bu konuda iki cümle ile verilen cevaplar da ister istemez arkasında onlarca soruyu barındıracak keskin ve sert ifadeler içerebilmektedir.
Yaklasik 20 yıldır -Yüksekögrenim esnasında kürt ve türk kardeslerle beraber geçen 7 yıllık dönem dışında- kürtlerle içiçe yaşıyorum.Bu dönemde kürtlerle yasamanin devlet katinda ayri bir bedeli olduğunu, çatışmaların yoğun olduğu bir bölgede kürt olmamanın ya da türk olmanın yaşanılan acıları azaltmadığını tecrübe ettim.
Sokakta çarşıda ya da evde yapılan sorgulamalar esnasında insanların "ben kürt değilim" diyecek kadar bir tehlike ve korku psikolojisi içinde yaşadıklarını "kürt değilsen kürtlerin içinde ne işin var" şeklinde verilen cevaplara bizzat şahit oldum.
Bu dönemde, Liderlige soyunan insanın bir halkı sosyalist kültüre nasıl adapte edebildigini, yüzlerce yıllık islami geçmisi olan bir ırkın insanlarının hangi sebeplerle liderlerinin -sosyalist, laik, kafir ya da müslüman olduguna bakmadan- pesinde kostuklarını, devletin bu ise bir avuç eskiya mantıgıyla yaklasarak, özellikle müslümanlara (türk-kürt ya da arap) karsı sürdürdügü zulümden taviz verip doğu problemine mantıklı yaklasmaktansa Apo'yu türk halkına "cia ajanı, mit ajanı, amerikan usagı" tanıtmasında basarılı oldugunu, 90-2000 yılları arasında doguda askerlik görevini yapan insanların neredeyse tamamına yakınının neden türklerden mütesekkil oldugunu, problemin 2000 li yıllardan sonra artmasıyla doğuya sevkedilen askerlerin yoğun olarak neden kürt ve araplardan oluştuğunu, pkk'yı benimsemeyen kürtlerin islami kimliklerini ve dogudaki müslüman potansiyelini hizbullah adı altında cani bir kimlige nasıl dönüstürdüklerini, hizbullahın ortaya çıkmasıyla kürtlerin islami kimligini ayakta tutan medrese alimlerinin nasıl ortadan kaldırıldıgını, sosyalist bir kürdü müslüman bir kürde hangi sebeplerle yeglediklerini gözlemleme firsatım oldu.
Arı islami kimliğinizden şüphe duymuyorsanız sosyalist kürt-devlet ya da kemalist türk çatismasina (pkk-asker çatismasi degil) objektif olarak yaklastiğınızı iddia edebilirsiniz. Bu baglamda, arap ya da başka bi ırktan olmanız gözardi edilirse dahi sizin kürt milliyetçisi olmanız ya da sosyalistlerin söylemini kullanmanız mümkün degildir. Aslında bu cümleyi bana kurdurtan sebepleri bir türlü anlamış değilim.
Zannediyorum Bilinçsiz marksistler, dini eleştirme adına dinden bahseden aydınlarını hangi mantıkla dinci ve gerici olmakla suçluyorlarsa,- örneğin Allah'ın 99 ismini irdeleyen ve bu isimleri derin (!) görüşleriyle evrimin kanunlarına uydurmaya çalışan Kıvılcımlı'nın sosyalistler tarafından topa tutulması- aynı sorun bizim müslümanlarda da bulunmaktadır. örneğin Ümmetin birliğini gündemde tutmak amacıyla şii-sünni inancını ya da çarpıtılarak bir kısmı statükonun mezhebine dönüştürülen sünniliği konu edinmek şii olarak itham edilmenize fazlasıyla yetmektedir.
Sosyalist kürtlerle kemalist türkler arasinda bir fark görmüyor ve iki grubu da Allah'in düsmani olarak görüyorsanız kemalistlerin baskisi sonucu ve Öcalan'in yönlendirmesiyle sosyalistlesen -ki bu kürtler için asla mazeret olamaz- insanlarin gün geçtikçe kemalistlerin rüyalarini kabusa dönüstürmelerini, türk-kürt çatismasi ekseninde degerlendirmek yerine kemalist laiklerin belası bağlamında ele alırsınız.
Kolay zamanlarda, müslümanları sürekli baskı altında tutan, sadece türk degil Türkiye'de yasayan bütün halkları, dinden uzaklastırıp batılılastırma yolunda hiçbir gücünü esirgemeyen, medyasını aralıksız olarak bütün dünya müslümanlarına hakaret etme, asagılama aracı olarak kullanan, halklar arasındaki dini bagı zayıflatıp dolaylı olarak türk-kürt milliyetçiligini güçlendiren, Avrupa'yı, avrupai yasam tarzını sürekli gündemde tutarak müslümanları gericilikle suçlayan, tek kelimeyle Batı'nın usagı rolüne soyunan din düsmanlarının, statükonun, kemalıst laiklerin zor zamanlarda vatan-bayrak edebiyatı yaparak, Türkiye kültürüne, dinine sahip çıkmalarını, is zora girince sagduyu çagrıları yapmalarını ve müslümanların gözlerini boyamalarını bir müslüman olarak tahammül etmek güçtür.
Aynen Kıbrıs meselesinde oldugu gibi 30 yıl boyunca kıbrıslıları batılılaştırmak, her türlü ahlaksızlıgı, içkiyi,kumarı, fuhsu, batılı yasam tarzını yaymak uğruna elden gelen her türlü imkanı kullan, ardından yetkinin ve mevkinin elinden kayıp gittiğini farkedince de vatan-millet-din sloganlari at.
Müslümanların bu konuda uyutulmasına da tahammül etmek mümkün değildir
Batılılaşan insanın toprağı da batılılasmıştır, kutsallığını kıyamete dek sürdürecek bir kaç karış toprak varsa o da Mescidi Aksa, etrafı, Mekke, Medine'dir. Bunlar haricindeki toprak bütünlüklerini, ümmetin bütünlüğüne tercih etmek islami bir kaygıdan ziyade milliyetçi bir tutumdur, milliyetçilik ise İslam'da cahiliyye ile beraber tarihe gömülmüştür. Ümmet ya da bu bağlamda müslüman türk-müslüman kürt birliginin saglanmadığı yerde toprak bütünlügünü savunmak, toprak bütünlüğü uğruna bir halkı tümden yoksaymak ya da bir halkı sürekli baskı altında tutmak müslümanlarin degil ırkçıların, halksız ve haksız devletlerin işidir.
Statükonun bekçileri olan kemalistler, neredeyse yüzyıllık bir süre boyunca bu ülkede müslümanları ezmek ve dinden uzaklaştırmak dışında bir faaliyetleri olmadıysa, kürtleri de baskiları sosyalistleştirerek kendilerine bela etmişlerse, ben tercihimi onlara dua etme yerine beddua etme tarafinda kullanırım.
Her durumda ezilen, sıkıntılara katlanan, zulme uğrayan yine müslümanlar olmaktadır. Bu durumda refah ve mutluluk içinde yüzen kemalistleri, sosyalistler rahatsiz etmisse biz müslümanlar olarak geçmişi veya şu anda devam zulümleri gözardı ederek sosyalistler karsisinda kemalistlere taraf olamayız. Bu çatismanin bir tarafinda sosyalist kürtler diger tarafinda müslüman türkler olduğu iddia ediliyorsa, müslüman kürtlere haksızlık edilmiş kemalist türklerin ekmegine de yağ sürülmüş olur. Çünkü Öcalan’ı ve dolaylı olarak kürt sosyalizmini ortaya çıkaran nedenlerin tamamı kemalist türk solcularından kaynaklanmıştır. Bu nasyonal sosyalistler ülkeyi yağmalamaya devam ederken, kürtler karşısında kemalistlerin yanında yer almak aptalca bir ırkçılık taassubudur.
Statüko, varoldugu günden beri kuruldugu sistem üzerinde varligini sürdürmeye devam ettirmek dışında bir amaci olmadı. Bu baglamda, hangi sebeplerle ayakta duruyorsa o sebeblerin kaynagini sürekli olarak canli tutmaya çalışır. Statüko nezdinde, türk arap ya da kürd bir sey ifade etmez. Onun için sadece iki grup vardir; Kemalistler ve kemalist olmayanlar.
Kemalist olmayanlardan laik kürtleri müslüman kürtlere, milliyetçi türkleri ve sosyalist kürtleri müslüman türklere ve araplara tercih eder. Hemen belirtelim 85 yilinda Öcalan'in emri dışında kendi intikam duygusu dogrultusunda 33 silahsız askeri pusuya düsürerek eylemi baslatan ve kalıcı barışa büyük bir darbe indiren Sakık, bugün kemalistler tarafindan el üstünde tutulmakta ve yazar olarak piyasaya sürülmektedir. Bu ülkede Islam'i potansiyelin geçmisi yüzyillar öncesine dayandigindan simdiye kadar statükonun en büyük ve ilk sorunu müslümanlardi.
Zalimlerin kör ve basiretsiz oldugu gözönünde bulundurulursa, Öcalan'in varligini gösterdigi ilk yillarda onu müslüman kürtlere karsi bir koz olarak gördüklerini anlamak zor değildir, sonuç da sosyalist kürt her zaman için müslüman kürde tercih edilirdi. Ama bugün geldigimiz noktada isler tersine dönmüs durumda. Artık nerdeyse müslüman kürtleri bir arada tutacak bir alim ya da müslüman kürt aydin kalmamıştır. Müslüman türk aydinlar da bir iki tanesi hariç, olayi terör-halk baglaminda ele almaya çalismaktadirlar. Oysa konu, Yunanistanda, Bulgaristanda, bazi slav ülkelerinde, Irak'da yasayan müslümanlara gelince bu halkların türk olduklarini ön plana çikarmaktan geri kalınmıyor ve orada yasanilan zulümleri sayfalarca anlatılabiliyor. Ama yanibaslarindaki ulus, gördügü zulümlerden dolayi sadece 30 yıllık bir süre içinde hızla dinden uzaklasarak bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde sosyalistlesiyor.
Ehemmiyeti fazlasıyla hakeden bu toplumsal olayı irdelemek ve sebeplerini araştırmak yerine kürt sorununun gündeme gelmesine bile tahammül edilememektedir. Sorun sadece türk aydınlarında değil elbet. Kürt halkının da en büyük problemi çözümü sosyalizm, demokrasi, halkların kardeşliği gibi fikirlerde arayan laik kürt aydınlarının gün geçtikte artan etkileridir. Baskı altında tutulan müslüman bir halk, kendi içinden haklarını savunacak müslüman bir aydın ya da lider çıkaramayıp çözümü sosyalist liderlerin elinde buluyorlarsa, bu durum onlar için utanç vericidir. Kürtler dışındaki müslümanları kastederek “kürtlere yapılan zulümler konusunda seyirci kaldınız” diyerek İslama ve müslümanlara küsmek, ardından dine küfreden insanların peşinde koşmak Allah katında bir mazeret olmayacaktır. Batı’da medrese geleneği ortadan kaldırılmasına rağmen, doğudaki medreseler hâlâ faaliyetlerini devam ettirebilmektedir. Bu medreselerden mezun olan alimler tolumsal sorumluluklarını ifa edip kemalistlerin ateşinden sosyalistlerin ateşine doğru sürüklenen halka kendi nurlarını sunabilseydiler ya da kürt halkı bu alimlerin peşini bırakmasaydı gidişat bugün çok daha farklı olacaktı. Buna rağmen olayın seyrini değiştirebilmek yine başta kürt halkı olmak üzere hem türk halkında hem de diğer müslüman halklardadır.
Yeterki çözüm türkler tarafından kemalistlerin, kürtler tarafından sosyalistlerin merkezi etrafında düşünülmesin.
Ütopya ve hakikatlerden degil, toplumsal gerçeklerden bahsediyorsak üzerimize doğru gelen ateşi görmezden gelemeyiz. Che Guevara, sahneye ilk çiktigi yillarda emperyalistler, bilimsel sosyalistler ve Kübanin mevcut yönetimi tarafindan, hapishane kaçkini, romantik anarsist, ütopik devrimci eskiya olarak lanse edildi. Taki silah sesleri Havana'da duyulmaya baslandigi ve bir köle konumunda birakilan seker tarlalari isçileri, tercihlerini Che'den yana kullanana dek. Amacim Öcalan-Che gibi su anda mantiksiz olan bir karsilastirmaya gitmek degildir. Sosyalist Öcalan'i kahraman pozisyonuna yükseltmek de degil. Ki buna araplar ya da türkler degil kürtler karar veriyor zaten. Ama baski altinda tutulan bir halki, kisiligi ve yapisi ne olursa olsun bir lideri mumla neden aradigini ögrenebilirsek, Öcalan’a Cia ajani, üniversite terk eşkiya gibi çocukça yaklasimlar sergilemek yerine Doğu sorununa daha sağlıklı yaklasabiliriz, artık yaklaşmamız gerekir.
25 yıllık süre boyunca düşük yoğunluklu savaş olarak nitelendirilmeye başlayan çatışmalardaki en büyük zararı başta türk-kürt halkı olmak üzere bütün ülke halkı görmesine rağmen bu çatışmalarda maddi-manevi menfaat sağlayan tek grup varsa o da kemalistlerdir. Her iki taraftan da ölü-yaralı sayısı arttıkça bu gruptakiler koltuklarına daha emin, huzurlu ve güven içinde yapışmış ve maddi servetlerini gün begün artırmışlardır. OYAK'ın önlenemeyen ya da bilinçsiz halk tarafından ivmelendirilen yükselişi bu çatışmaların özeti mahiyetindedir. oğluna, eşine ya da babasına ağıt yakan her türk anası, çaresizlikten dolayı generallere olan sadakatini ister-istemez artırmaktadır. Bu acılı anaların kızları, başörtülerinden dolayı okul önlerinde bekletiliyorsa da, generaller ölü erkek çocuklarını kapı dışarı edecek kadar vicdanlarını daha doğrusu akıllarını henüz yitirmediler!
Öcalan'a kürtlerin dışında kimsenin sempati duymaması varolan sorunu hafifletmiyor. Sadece nüfus artışını gözlemleyen bir insan bile sorunun gittikçe büyüdüğünü farkeder. Statüko bu sorunu geç farkettiyse de 94-96 yılları arasında hayata geçirdiği ÇATOM (çok amaçlı toplum merkezleri), TOKAP (toplum kalkındırma projesi), YİBO (yatılı bölge okulları) gibi projelerle doğu nüfusunun önüne geçmeye çalışmış ama bugün geldiği noktada başarıya ulaşamadığını görmüştür. Son 20 yıl boyunca artan nüfus, aynı oranda problemin ne kadar büyüdüğünü gözler önüne sermektedir. Avrupai yaşam tarzını dolaylı olarak aile planlamasını kendi halkına empoze etmede başarılı olan statüko, bugün türk nüfusunun kürt nüfusu karşısında gittikçe eridiğini çaresiz bir şekilde izlemektedir. Türklerle kürtler arasındaki dini bağı yeniden kurmak yerine zannediyorum 12 nüfuslu bir kürt ailesinden 50 ya da 100 yıl sonra doğacak kürtlerle 5 nüfuslu bir türk ailesinden 100 yıl sonra oluşacak türklerin sayısını hesaplıyor ve umutsuzca yerine oturuyordur.
Ne olacak? Bu sorunlar içinde büyüyen bir kürt ailesi, yüzyıl sonra yüzbin (her nesil arasında 20 yıl olduğu gözönünde bulundurulursa) kişi olarak statükonun karşısına dikilecek. Aynen 2020'lerde ortaya çıkması muhtemel olan imam-hatip neslinin kemalistlerin tahtlarını sallayacağını öngörmek gibi. Kemalistler, müslümanlara karşı fazlasıyla cesur olduklarından, müslümanların menfaatine olan herşeyi bir çırpıda ve her türlü yöntemle ortadan kaldırmayı çok iyi bilmektedirler.
İmam-hatiplerin önünü kanları ve canları(!) pahasına kestiler. Oysa konu laik, sosyalist kürtler olunca aralarında varolan dinsizlik bağı biraz geri adım atmalarına neden oluyor, ama görüleceği üzere bu geri adımlar bugün olduğu gibi yarın da kemalistler için bir beladan başka bir şey olmayacaktır. Malthusçuluğun Allah belasını versin! Biz, tebaalarının fazla nüfusuyla övünen bir Peygamber’in ilettiği dinin mensubuyuz. Müslüman kürt nüfusuyla ya da müslüman türk nüfusuyla övüneceğimiz yer de bu gün sosyalistlerin ve kemalistlerin elinde yokluğa doğru sürüklenen halkların artan nüfusunu problem olarak görmek zorunda kalıyoruz. Müslüman türk halkı sosyalistlere duyduğu kin ve nefreti kemalistlere karşı beslemediği, müslüman kürt halkı da kemalistlere olan kinlerini sosyalistlere karşı beslemediği müddetçe bize felaket tellallığı yapmaktan başka bir şey kalmıyor.
Eğer bu probleme bir müslüman kimliğiyle yaklaşmayacaksak felaketin sonu ya kürtlerin tamamen sosyalistleşmesi ya da kemalist ve milliyetçilerin ve de sosyalsitlerin katliamına dönüşmesi olacaktır. Olaylara duygulu yaklasmakta bir beis yok ama, olaylari statükonun gözleriyle okumanin da bir mantigi ve adaleti yok. Bu gün Kürtlerin büyük bir çogunlugu Öcalan'in fikir dünyasini bilmeden yada bilme geregi duymadan Pkk'yi savunabiliyorlarsa ve bu isin sonunda dinlerini kaybedeceklerini bilmiyorlarsa, türklerin büyük bir çogunlugu Öcalan hakkinda fikir sahibi olmadan pkk'yi salt terör örgütü olara görüyorlarsa hem türkleri hem de kürtleri aydinlatmak bize düser. Bu ülkede Öcalan'i ajan olarak tanitmak sanildiginin aksine fayda degil zarar getirmiştir. Çünkü bu iddianin hiçbir gerçekligi ve somut bir delili olmadı, olmayacak. Oysa sosyalist olarak tantitilan bir Öcalan, müslüman kürtlerde anti-pati uyandirir, hem bunun inkar edilecek bir tarafi da yoktu. Kaleme aldığı kitaplardan bir paragraf alintilamak iddia için yeterli fazlasiyla delil teskil eder.
Yunan, Roma mitolojisinden fazlasiyla yapılmış örneklemeler- sosyalistlerin genel karakteri- Islam'a, Hz. Ibrahim ve Hz. Peygamber'e kurnazca yaklasimlar, kürtlerin dini geçmisi hakkindaki saptirmalar, müslümanlar ve Allah kavrami hakkindaki evrimci görüsleri.. evet bütün bunlar kürtlere aktarılabilir(di). Oysa Kemalistler Apo'nun kisilik yapisini bildiklerinden onun müslümanlara ne gibi zararlari olacagini çok iyi bilmekteydiler. Sustular, sustular,sustular. Taki kürt halkı ikiye bölünene dek.
İşte bu aşamadan sonra doğudaki islami potansiyeli tamamen yoketmek için kürt halkını birbirine karşı kırdırdılar.
Samimiyetinden şüphe olmayan müslüman kürtleri, hizbullah adı altında sosyalist kürtlere karşı kullandılar. İşlenen cinayetlerin haddi hesabı olmadı. Hayatı islami ilimleri öğretmek ve öğrenmek olan medrese alimleri, din adına hem kendi cemaatlerinden olmayan müslümanları öldürmeye başladılar hem de sosyalist kürtlerle bir savaşa giriştiler. Kemalistlerin zevkle izlediği bu manzarada olan sadece müslüman kürtlere oldu. Beykoz operasyonundan hemen önce hazırlanan canice altyapılar, kemalistlerin müslümanlara karşı işlediği cinayetlerde ne kadar pervasız olduklarını gösteriyordu.
Cesetler bir bir açığa çıkarılıyor, ekranlara yeni kayıp haberleri yansıyordu. Bazı değerli alimler ve müslümanlar yine bu hengamede ortadan kaldırıldı ardından cesetleri ortaya çıkarıldı. Ardından Beykoz’daki gövde gösterisi, bir devletin topyekün bir eve baskısı, zafer naraları, umut operasyonları, boynu bükük müslümanlar, suçluluk psikolojisi içinde bırakılan müslümanlar. Bu dönemde doğu müslümanlarına artan kin, pkk’ya beslenen kini gölgede bırakacak nitelikteydi. Adeta sizin dincilerinizden de müslümanlarınızdan halkçılarınızdan da adam olmaz denilmekteydi.
Biz müslümanız, sosyalistlere olan bakışaçımız ne ise kemalistlere de aynı açıda olmalıdır. Yapılması gereken müslüman kürt halkı ile müslüman türk halkı arasındaki maddi ve manevi bağları güçlendirmek olmalıdır. Kemalistlerin belası haline dönüşen sosyalist kürtleri müslüman kürtlerden ayırt etmeden topyekün kürtlere karşı müslümanlar olarak gövde gösterisinde bulunmak halklar arasındaki düşmanlığı artırmaktan ve müslüman kalabilen kürtlerin de sosyalizme ya da dinsizliğe doğru kaymalarından başka bir faydası(!) olmayacaktır. Bu durumda tek mutlu kalabilecek ve kendilerine zarar gelmeyecek olan grup yine kemalistler olacaktır. Başlarına ördükleri belayı bırakalım kendileri halletsinler. Halledeceklerini de sanmak yanlışlıktır. Türk solu ya da kürt solu. Sn. İslamoğlu’nun dediği gibi her ikisi de laiktirler her ikisi de İslam’ı reddederler. Her ikisi de jakoben, tepeden inmeci ve toplum mühendisliğine dayalı bir siyaseti önceler. Her ikisi de ulusçudur. Her ikisi de "pozitivist, materyalist ve laik" bir insan tipi üretmeyi amaçlar.
Konunun başlığına tersinden bakarak son noktayı koyalım;
Kemalistler, Sosyalistler, İslam düşmanlarıdırlar. Oyunlarına katılmayalım
Tevfik ogurel
Qurannesli Mail Grup