Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba
Sayin Saffet Metin, kendisi hakkindaki bilgilere ulasmanin kisitlandigi bir kimseyi, saglikli olarak tartismamiz pek mumkun olmasa gerek.
Bunun haricinde batililasmanin bizzat saray tarafindan baslatildigi dogrudur. Kilik kiyafet,sanat,yonetim bicimi ve diger alanlarda reformlar yuzunden bircok padisah kellesini veya tahtini kaybetmistir. Ilber Ortaylinin asagida detaylarini kaydettigim kitabi bu konulara guzel izahlar getirmektedir.
Osmanlı modernleşmesi otokratik bir modernleşmedir. İç ve dış gelişmeler, hayatının son kırk yılında imparatorluğu, bu otokratik modernleşmeden anayasal bir monarşiye kadar sürükledi. İmparatorluk genç cumhuriyete parlementarizm, siyasal parti, basın gibi siyasal kuramları miras olarak bıraktı. Cumhuriyet ilk anda eğitim sistemini, üniversiteyi, yönetim örgütünü, mali sistemini imparatorluktan miras aldı. Cumhuriyet devrimcileri bir Ortaçağ toplumuyla deği, son asrını modernleşme sancıları ile geçiren imparatorluğun kalıntısı bir toplumla yola çıktılar. Cumhuriyetin radikalizmini kamçılayan ögelerinden biri de yeterince radikal olamayan Osmanlı moderleşmesidir. Bugünkü Türkiye'nin siyasal-sosyal kuramlarındaki sağlamlık ve zaafın bilinmesi, son devir Osmanlı modernleşme tarihini iyi anlamakla mümkündür. Geçmişle geleceği birarada düşünmek ve tartışmak. Aslında bu tartışma farklı açıdan ve farklı yollarla yapılsa da her kişinin alışkanlığıdır. İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, bu tartışmanın bir unsuru olarak 19. yüzyıl tarihimiz için genel bir giriştir."
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayın Muhliskul,
Görüşlerinize aynen katılıyorum.
Osmanlı Modernleşmesi bürokraside , üst yapıda falan öyle monşerler yetiştirmiştir ki, bugün bizim diplomatlarımız bile onların fransızcaları, zerafet ve nezaketleri yanında köylü gibi kalır.
Halide edip gibi eğitimli bayanlar yetişmiş bu ülkede.
Ama hep elit kesimin insanları.
Halka yaymak için insanları biraz zorlamak gerekiyor.
İşte bu zorlamayı yapmıyor Osmanlı.
En zorlayıcı fikir veya teşebbüs Sultan Abdülaziz in sadrazamı Ali paşanın (öl. 1871) Fransız Medeni Kanunu Code Civil i tercüme ettirmesidir. Ama Muhalefetten uygulatamamıştır.
Her halde zaten içerde Rumlar, Sırplar, Bulgarlar yeterince muhalefet, buna birde yeniliklere direnecek Türk halkını eklemiyeyim düşüncesidir. Düşünün bir Şeyh Said vari isyanın bu şekilde çıktığını. Arapların bundan isyan ettiğini falan.
Osmanlı bunu siyasi sebeblerle ertemiştir.
Yoksa çok dindar bir imparatorluk olduğundan değil.
Atatürk ten evvel İttihat ve Terakki partisinin programında ve fikirlerinde bunlar vardır.
Atatürk bir küskün ittihatçıdır. 1908 de aralarından ayrılmıştır ve bunun tarihimize çok olumlu etkileri olmuştur. Aşırı ittihatçıları sevmeyen ve Aşırı ittihatçılarca da sevilmeyen bir liderdir. Ama fikirleri ittihatçılarla paralellik gösterir. ( Sn. Erol Şadi Erdinç ten aldığım fikirler)
Sonuçta Atatürkle ilgi olarak şöyle bir yanılgılar vardır.
Atatürk'ün devrimlerini , ondan önce kimse düşünmedi. O olmaya idi bu devrimler olmazdı. Ondan başka kimse düşünmedi.
Hayır. Bu iddia yanlıştır.
Artık o konuma gelmişti. Zaten İttihatçılarda Atatürk yerine kendi adamlarını geçirerek bunları yapacaklardı. Yani başa geçecek ittihatçı bir yönetim Atatürkün yaptıklarının hepsini yapacaktı.
Atatürk müfritleri yok etti, kendine bağlı ittihat ve terakkinin has adamları ile (ör. Celal Bayar) çalıştı.
Celal Bayarın kurduğu ve Yönettiği Demokrat parti, İttihatçıların ekonomik hayallerinin bir çoğunu yaptı.
İttihat ve terakki nin 20. yüzyılın başlarında Fransa ile Osmanlı İmp. karşılaştıran bir raporu vardır. Neleri yaparsak ne kadar zamanda 1900 lerin başının fransa sının seviyesine ulaşırız.
100 senede yani 2000 yılında 1900 lerin fransasının seviyesine ulaşırız çıkmış. Bugün 1970 lerin başındaki fransanın seviyesindeyiz.
Yani Atatürk, Menderes, Demirel, Özal ve Tayyip Erdoğan dönemleri gerçekten Türkiyenin depar attığı dönemler.
Herkese selamlar.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
bir kapitalistle konuşurken atatürkün sosyalist yapısını,
bu liste böyle uzar gider, sonra malzeme çıkar örümcek beyinliler bilsin atatürk imanlı imiş eeee, la havle ya ne günlere kaldı haydi kutlayalım bari cennetten yerini de hazırladık paşamızın!!, veya hadi cehennemde yerini hazrılayalım da cennette yerimiz genişlesin, vur Allahım kafamıza kafamıza vur belki, geçmişe gömdüğümüz kafalarımızın yönü değişir, örümcek kafalılar, modern zihinler, herkesin ölçütü kendi kabulü, denetlenemeyen tarihle denetim mekanizmaları kurmak ne kadar da sağlam bir beyt asla örümceğinkine benzemiyor.
Musa (A) ve Fir'avn arasında geçen konuşmanın bir bölümü:
Taha 51: [Firavun:] “Peki” dedi, “ya önceki kuşakların durumu ne oldu?”
Taha 52: [Musa:] “Onlar hakkındaki bilgi yalnızca Rabbimin katında, (O'nun, toplumları bağlı kıldığı) yasalar örgüsünde [yazılı]dır; benim Rabbim asla yanılmaz ve asla unutmaz.”
__________________ En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir.
Birbirini anlamayan...
Can Yücel
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayın savaşen ,
yazınız bir kırgınlık ifadesimi. ?
Ben bu işi Allaha bıraktım. Atatürk hakkındaki kararı Allah versin mi?
İçimde bu dönemi eleştiri arzusu var da, hani ters bir şeyler yazarsak başımıza iş alırız korkusumu ?
lütfen biraz daha somut olun.
Sayın Malik bin Nebi,
Atatürk imanlıdır. Siz Avrupada dinde reformu ve Protestanlığın ne olduğunu bilmeden, Türk müslümanının durumuyla karşılaştırmadan, adamın neler yapmak istediği hakkında en ufak bir tahmininiz olamaz.
Atatürk akılcıdır. Siz Avrupada Aydınlanma 1780 ler. dönemini ve bunun çağdaş dünyaya etkilerini bilmeden bu konuda edeceğiniz laflar havada kalır. Ayrıca Laiklik kavramını hiç mi hiç anlayamazsınız.
Atatürk serbest piyasa ekonomisinden yanadır. Hiç bir zaman sosyalist olmamıştır. 1929 ekonomik krizi ve 1939-1945 ikinci dünya savaşı Bazı bakımlardan Türkiyenin şansı, bazı bakımlardan şansızlığıdır.
Şansıdır. Batı dünyası birbiri ile uğraşmaktan , Türkiye ile uğraşamammıştır.
Şansızlığıdır. Aynen bugünkü ekonomik kriz nasıl ekonominin gelişimini etkiliyorsa, o zaman da etkilemiştir.
Siz keynesyen politikaları bilmeden Atatürkün Devletçiliğini anlayamazsınız. Sermaye birikiminin yetersizliği, Ayrıca dünya siyasi konjönktürünün uygun olmaması nedeniyle ta özal döneminin ortalarına kadar uygulanmıştır. Özalla birlikte Türk ekonomisi Neo Klasik anlayışla yönetilmektedir.
Tabii sosyalizm o dönemde Rusyanın da desteği ile dünyada yaygın bir görüştü. Aydınlar arasında yaygındı. Bürokrasi içinde de yer bulmuştu. Bu kadroların bir takım hareketleri, politikaları oldu (ör. Köy Enstitüleri gibi)
Ama ne Atatürk ne İnönü hiçbir zaman sosyalist olmadı.
Herkese selamlar .
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Sağduyu Tanrısızlığın İlmihali
Jean Meslier
KAYNAK YAYINEVİ
Aydınlanma Çağı'nın filozoflarına esin kaynağı olan Jean Meslier bir
rahipti. Yani, Fransa'nın Turan Dursun'u... Tüm dinleri kıyasıya
eleştirdi. İnsan düşüncesiyle temas ettiği her noktada dini ideolojiyi
yerle bir etti. Elyazmaları, Paris'te gizlice elden ele dolaştırıldı. O
günün parasıyla 10 altın Lui'ye kapışıldı. Meslier'nin düşüncelerini
yayma mücadelesi verenlerin başında gelen Voltaire, 'Hiçbir şey,
Meslier'nin kitabından daha etkili olamaz' diyor. Ünlü filozoflardan
D'Alambert'in ifadesi ise şöyle: 'Dışardan az görünen kuvvetiyle bu
derece etki yapan yalnızca top barutunu tanıyorum. Jean Meslier'nin
kitabı top barutuna benziyor.'
bu kitabın arkasındaki tanıtım yazısı...
kitabın basında
1928'de ATATURK'UN TALİMATİYLA YAYIMLANAN KİTAP
yazıyor...
kitabin 1928 deki adı AKLİ SELİM mis
BU KİTAP HAKKINDA BİLGİSİ OLAN VARMI...?
ben bu kitap hakkinda su bilgiyi bulabildim
Ünlü materyalist Abdullah Cevdet tarafından Türkçe'ye tercume edilen ve
Atatürk'ün emriyle 1928 yılında Arap alfabesiyle, 1929'da da Latin
alfabesiyle Devlet Matbaası'nda bastırılan kitap, adından da
anlaşılacağı üzere, tam bir tanrısızlık anlayışı ile yazılmıştır.
Kitabın muhtevası hakkında bir fikir vermek için, bazı konu
başlıklarını sıralamak, sanırım yeterli olacaktır:
Bir Allah'a İnanmak Gereksizdir; En İyisi Onu Hiç Düşünmemektir
Din, Safdillik Üzerine Kurulmuştur
Her Din Bir Saçmalıktır
Din, Cahilleri Mucizeyle Kandırır
Güneşe Tapmak, Bir Ruha Tapmaktan Daha Az Akla Aykırıdır
Dinin Gereksizliğini Kanıtlayan Şey, Anlaşılmasının Olanaksız Olmasıdır
İhtiraslara Karşı Din, En Zayıf Engeldir
Din, Ahlakı Felce Uğratır
Dinin Ne Kadar Aykırı ve Kötü Olduğu Ne Kadar Tekrar Edilse ve Kanıtlansa Azdır
...
Bu ve benzeri fikirlerle dolu olan kitap, materyalist ve pozitivist
anlayışın fikirlerini çok açık ve galiz bir dille ifade etmektedir.
Pozitivizmin babası olan Voltaire de zamanında, bu kitabın basılıp
yayılması için büyük çaba sarfetmiştir. Bu şekilde ateizmin
savunuculuğunu yapan kitaplara, değişik zamanlarda ilmî cevaplar
verilmiştir; mesela ülkemizde bu felsefenin temsilcilerinden olan Turan
Dursun'un dört kitaptan oluşan Din Bu serisine, Prof. Dr. Süleyman Ateş
tarafından, Gerçek Din Bu adlı iki kitapla cevap verilmiştir.
Kitapla ilgili ilginç olan bir nokta da, değişik zamanlarda, Atatürk'ün
dine ne kadar büyük önem verdiğini ispat etmek için sık sık öne
sürülen, onun emriyle Elmalılı Tefsiri'nin ve Tecrid-i Sarih adlı hadis
kitabının basılmış olduğu gerçeği ile, yine onun emriyle bastırılan bu
kitap arasındaki dine yaklaşımdaki terslik ve zıtlıktır. Abdullah
Cevdet, kitabı Atatürk'e ithaf etmiş ve ona imzalı bir nüshasını hediye
etmiş, Atatürk de kitabı, bazı yerlerini çize çize, dikkatle okumuştur.
Bu kitap, baştan sona dine hakaretlerle doludur. Dinin ne kadar
anlamsız bir kurum olduğu görüşü, kitabın tamamında hakim bir görüştür.
kaynak http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35815& amp;KW=sa%F0duyu
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayın Asım,
Turan Dursun aslında enteresan adamdır.
Adamın Tahsili İlkokul. Ondan sonra şu köyde, bu dergahta şu hocada falan ilim toplamış kişi. Hayatı ile ilgili bir röportaj okumuştum. İşte şu ilim. Kim iyi biliyor. Konyanın bilmemne köyünde bilmemkim hoca. Oraya gider , aylarca talebelik eder öğrenir. Bilmemne ilmi. Kim biliyor. Adıyamanda X köyünde Y hoca. Oraya gider onu öğrenir. Çocukluğundan beri Kürt medreselerinde ki hocalardan ders alır.
Adam Kureyş arapçasını, Türkiyede en iyi bilen kişi. Diyanet bile görüş soruyor. Sanırım diyanette çalışmış. Müftülüğe kadar yükseldimi bilmiyorum. Ben şimdi araştırmadan kafamda onun hakkında kalmış yüzeysel bilgilerden cevap veriyorum.
Sonuçta Kur'andaki, Hadisteki, gelenekteki, gerçek hayattaki bilgilerin karışımı adamda müthiş bir tepki meydana getirdi. Gitti Ruhunu Şeytana sattı. Resmen saçmaladı. Dini inkar eder bir hal aldı.
Yani adam ilkokul üzerine ortaokul, lise eğitimi alsaydı üstüne formel bir ilahiyat bilgisi alsaydı. Bu ilimleri bu ilahiyat bilgisinin üzerine araştırma gibi alsaydı. Sonuç farklı olurdu.
Çünkü bu eğitimler entellektüel eğitim. Eğitimciler bilir. Çocuk şu sınıfta şöyledir, psikolojisi şudur. Şunu öğrenir falan. Ona göre bir disiplinde verilir.
Medrese eğitimi entelektüel bir eğitim değildir.
Sonuçta adam, aklıyla bildikleri, gördükleri arasında kalınca tepkisi aşırı olmuş. Bu tepki bireysel kalsaydı bir şey olmazdı, ama bu konularda toplumsal faaliyetlere girişince başına asla tavip etmediğim kötü şeyler geldi.
Ben buna ilkokul tahsilinin bu ağırlığı çekmemesi olarak bakıyorum. Bu terazi bu sikleti (ağırlığı) çekmedi.
Şimdi Volter falan Fransız ihtilali öncesi Katolik kilisesi düşmanı bir yazar. Bunun sebeblerini Fransız ihtilalinin sebeblerinde aramak lazım.
Fransada halk köylüler, şehirliler, Büyük toprak sahipleri, Kilise ve Kral diye ayrılıyordu.
Yönetime kral, Büyük toprak sahipleri (lord, dük, kont, baron, marki vb.) ve katolik kilisesi hakimdi. Şehirliler ve köylüler eziliyordu.
Şehirliler, banker, tüccar, armatör, fabrikatör ama uyduruk bir toprak sahibi kadar değerli değil.
Sonuçta bu sınıfsal mücadele de bir şehirli olan Volter , toprak sahiplerinden yana tavır koyan kiliseye kızıyordu. Bundan dolayıda kiliseye de, dine de saldırıldı.
Hristiyanlıkta din ile ilgili problemler en çok katolikkilisesinde oldu. Örneğin Protestan memleketlerde din ile ilgili büyük problem yaşanmadı ama Katolik kilisesi ile her zaman problem yaşandı. Fransız ihtilalinden sonra Laiklik prensibi kabul edildi ve çok sıkı uygulandı.
Bazı aydınlanmacıların dine ve kiliseye karşı tavrı çok serttir. Ama kilise de bunu hak etmiştir.
Her aydınlanmacı dinsiz olacak diye bir kural yoktur. Örneğin Amerikan aydınları falan dindardır. (protestan mezhebinin rahatlığı sonucu) Ama Katolik kilisesinin tutumu yüzünden Fransız aydınları , hep mesafeli olmuş ve ilişkiler laik felsefe üzerinden yürümüştür.
Olay budur.
Osmanlının tanzimat döneminde aşırı bir ıslahat yapılmış, ama dini ilgilendiren, halkın din ile alakasını kurduğu (ör. Evlenme, boşanma)konularda asla bir şey yapılamamıştı. Bu işler Cumhuriyet dönemine kaldı. Bunların yapılması lazımdı. Kim gelse onu yapacaktı.
Yapan kişi halkın yobaz takımı tarafından tepki görecekti. Sonuçta geldi yaptı ve Tepki de gördü. Homurtu halen devam ediyor.
Herkese selamlar,
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Katılma Tarihi: 06 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 148
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
saffet bey saygılar!
Virgüllerle ayırmış olduğunuz konu başlıklarını,düşüncelerini yazan arkadaşların bilmediği daha tatlı bir anlatımla 'analiz edemediği' vehmine kapılırsanız sağlıklı bir iştişare ortamı olmaz.
Asım arkadaşın ufak bir yazıyla özetlemeye çalıştığı kitaba eleştirinizi yada konu hakkındaki fikrinizi açık bir şekilde ifade etmektense konudan uzak bir yaklaşım sunmuşsunuz.
*Geleneğin yapmış olduğu eklemeleri (bağnazlık,yobazlık ne derseniz deyin), din adına geçmişteki insanların dini yorumlamalarını, dini bir tabu haline gelmesini Kuran'ın yardımına başvurarak eleştirip, rahatlıkla dinin sınırları dışına çıkarmayı başaran "kuran-i akıl" , **gördüğüm kadarıyla teslimiyetse(müslümanlık) tam teslimiyet,tüm beşer görüşlerinden dini arındırarak "hanif" olarak, rehber olan kitabı beşeri olan aklın himayesinde (düzenin) güncellemeye (yamamaya) çalışıyor. Bizden istenen gerçekten bu mu?
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma