Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 11 ocak 2009 Yer: Micronesia Gönderilenler: 474
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam :)
Öncelikle diger bir konu başlıgı olan ,salat-namaz-hac
konularının tartışıldıgı bölumden zayıflık
edip,hiddetlenip,birşeylere TEPKİ olarak sadece o
başlıktan istifa etmiştim.
Orada konuya açıklık getiren Malik kardeşime
teşekkürler...
Hiç böylesi güzel insanların biraraya geldiği
Hanifdostlar bulduğum yerden çeker gidermiyim?
Kovsanız da bir yere gitmem:) Sizin için üzgünüm
Allah Metehan denen bir Huysuz Adam
yaratmış,çekeceksiniz başka çare yok :)
Yine öncelikle konuyu açan değerli kardeşime teşekkürle
başlayayım...bu konu benimde kıt aklımı kurcalar
dururdu...
Sevgili Aliaksoya sormadan yazısını,daha doğrusu bir
Makale niteliği taşıyan,kıymetli yazısını,kendisine
sormadan Word Dokumanına kopyalayıp Arşiv Harddiskime
attım.Helal etmesini rica ediyorum.
Baştan sona dikkatle okuyup faydalandım.Birtek aşagıdaki
ayrıntı olarak nitelenebilecek kısıma takıldım:)
"Bu çoğunlukla “iç ses” olarak belirir. İç
ses bazen nefsani olguları da içerir. Bu da insanın
şeytanının, yani heva ve hevesinin sesidir. -
İlginçtir ki, ama hayır ama şer, iç ses kişinin kendi
dilindedir. Hiç bir Türk’ün iç sesi mesela Arapça
değildir. - Bu iki yönlü iç ses, akıl ve vicdan
süzgecinde ayrışır. Akıl ve vicdan sahibi, işitici,
görücü insan neyin doğru neyin yanlış olduğunu
bilir."
Şimdi yazının tamamından yukarıda da belirttiğim
gibi"ziyadesi ile faydalandım" Ancak benim sorgulayıcı
beynim nankordur ve yine de itiraz edeceğine,çekinmeden
itiraz eder.
Ben çocukluk yıllarımın büyük bölümünü farklı ülkelerde
geçirmiş bir Türküm.
İnanın bana bırakın iç sesi,birçok Rüyamı Almanca ve
başka dillerde gördüğümü bilirim.
Dolaysı ile yukardaki kırmızı tesbitinize katılmıyorum.
Asıl önemli sorum şu:
Bize kendi öz dilimizde tebliğ edilmediğine göre;
Biz Türkler ve bilimum Avrupa-Asya-Afrika halklarının
durumu tam olarak nedir? Sorumlumuyuz-Değilmiyiz?
Yani mesela denilebilir mi ki; Size Mükemmel Arabca
bilen kullar gönderdik ve kuranı çevirdiler.Mesulsunuz?
Bu bağlamda henüz medeniyetin ulaşmadığı-kaldımı
bilmiyorum-bir topluluğun sizce durumu nedir?
__________________ "Allah dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz"
Sen hiç bilip anlamadığın bir dilde rüya gördün yahut iç ses işittin mi ? Yahut böyle bir şey olsa dahi senin için ne anlam ifade eder ?
Sana hayır yahut şerden neyi emreder ?
Eğer Allah bir dili bir başka dile çevirecek kullar yoluyla dini tebliğ etmeyi sünnet kılacak olsaydı, bir tane peygamber, bir tane kitap gönderir, onu muhafaza eder, sonra bu dili diğer her dile çeviren "kullar" vasıtası ile diyeceğini eriştirirdi...
Vahiy, muhatap toplumun müdahale edilmesi gereken girinti ve çıkıntılarına "tam olarak" nüfuz eder ve sonra o toplumdan iman edenleri, eriştirmek istediği şey her ne ise ona eriştirir.
Toplumların "girinti ve çıkıntıları" dediğim şey, her toplumun kendi tarihsel, bölgesel, toplumsal vs. koşullarından oluşan "gerçek / eylemli" durumudur. Vahyin gayesi, bu gerçek / eylemli duruma özgün ve o gerçeklik içindeki toplumsal olanaklar temelinde ortaya çıkar.
Bu nedenle sevgili Malik'in değindiği gibi, O'nun diktiği gömlek en güzel olarak hangi topluma dikti ise ona uyar. Burada "toplum", bir ırk, sınıf vs. değildir. Belli bir zamanda, belli bir yerde aynı havayı / ortamı soluyan, aynı sorun ve beklentileri paylaşan insanlardır.
Ali'ye dikilen gömleği, o gömleğin ne hikmetle, ney esas alınarak dikildiğini gözetmeksizin Veli'ye giydirmeye çalıştığınızda üç türlü sorun ortaya çıkar.
Ya Veli'ye küçük gelir, bunun orasına burasına yama yaparsınız. Burada sorun "yama" yı da eşsiz terziye (Allah'a) nisbet ederek / kutsallaştırarak "yalan" söylemektir.
Ya Veli'ye büyük gelir, bir bölümünü kesersiniz (neshedersiniz).
Ya da muhtemelen gömleğin aslına atfedilen "evrensellik" yüzünden Veli'yi gömleğe uygun hale getirmek için orasını burasını sıkıp, sıkıştırır, orasından burasından çekiştirirsiniz.
Tevrat ve İncil'de bulunan "vaftiz" ritüeli uydurma değilse, Allah'ın " Biz Allah'ın boyası ile boyandık deyin" emrini nasıl anlamak lazım ?
Yakmalık sunu sunulması ritüelini nereye yerleştirmek lazım ?
Yoksa Allah, bazen evrensel bazen lokal mi vahyediyor ?
Kendinizi Afrika'da yağmur ormanlarında yaşayan, kitap nedir, iman nedir bilmeyen biri olarak düşünün. Ne ile sorumlu kılınacaksınız ?
Allah kimin neyi bildiğini, kimin de neyi bilmediğini, kimin isteseydi neyi bilebilecek olduğunu en iyi bilendir.
Allah kimin neyi neden istediğini, neden istemediğini de bilir.
Bütün mesele, bildikleriniz ve imkanlarınız dahilinde karşılaştığınız durumlara ne tepki verdiğinizdir.
Esenlik dileklerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Katılma Tarihi: 11 ocak 2009 Yer: Micronesia Gönderilenler: 474
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam,
O halde şöyle bir tesbit yapabilirmiyiz?
Sembolizm her ne kadar Hiristiyan kültüründe daha çok
kullanılmış olsada,insan zihninin "büyük
resmi" algılayabilmesi için çok önemlidir.Bu tesbitten
yola çıkarak;
Adem ve Hava nın aldatılması sonucu çıplak kalan
insanoğlunun yegane koruyucusu TAKVA ELBİSESİ dir.
Nitekim ayetlerle de sabit.
İşte bu takva elbisesinin amacı zahiren soğuk-sıcaktan
korumak iken,aslında kötülük-fahşiyattan korumaktır.
Peki bu Takva elbisesini hazır konfeksiyon,dikilmiş hali
ile temin edebiliyormuyuz? Bana sorarsanız Hayır.
Akılbali olan insan,kendisine sunulan AKIL İĞNESİ ile,
bir kumaşı kendisi dikmesi gerekiyor.
Peki bu KUMAŞ nedir? Kumaş SALATtır.İpliği ZEKATtır.
Dikiş dikmek bizatihi SALİHAT
Şimdi siz belli bir birikim ile ya bu kumaşı alır-işler
örtünürsünüz-korunuzsunuz.Yada fahşiyatla kirlenir-
lekelenirsiniz.AVUF ve TEVVAB olan size Temiz bir DUŞ
alma imkanını sonuna kadar sunuyor.Temizlenmezseniz
HASTAlanacagınız zaten kesin sonuç.
Tekrar TAKVA ELBİSESİNE dönelim;
Namaz bana göre bu elbise üzerinde işleyebileceğimiz
küçük bir NAKIŞ tan ibaret!
Kimsenin diğer kimse üzerinde sökük-yırtık arama hakkı
yok ken,Takva elbisesi üzerine nacizane işlediği bir
minik nakışlada Alay etme hakkı yoktur!
Sonuçta bir DEFİLE varki biz ona YEVMIDDIN diyoruz.
O gün tüm TAKVA ELBİSELERİ Yuce Rabbin beğenisine
sunulacak.O gün Podyumda kimi nakışlı,kimi yırtık,kimi
çıplak... bir TEK irade tarafından Not alacak.
Takva Elbisen beğenilirse ne ala...
Hadis ve içtihatlarda olsa olsa bu Takva elbisesinin ucu
kopmuş KUŞAĞI olur ki,bu kuşakta zaten kıyafeti üstünden
kayıp,düşenlere lazım:)
Bize düşen AKIL İGNESini kırmadan güzel güzel dikişe
devam etmek,beğenilir ümidi ile.
Esenlikler dilerim....
__________________ "Allah dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz"
__________________ Ölüm her aklına geldiğinde Ah edip vah edip inleme Bu halinle tanrıyı incitmiş olacaksın Ecel kapını çaldığı zaman Evi telaşa verme O geldiği zaman Sen gitmiş olacaksın...
Katılma Tarihi: 17 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selamlar!
İyilikten, barıştan, adaletten ve merhametten yana
olan, fıtratı temiz hayatın fotoğrafını doğru okuyan insanlar, haber nereden
gelirse gelsin, ister ilahi olsun ister beşeri olsun isterse karma (Kur’an
hadis) karışık olsun, doğrusunu ayıklar ve doğru okur. Anlayacağını/anlayacağı
kadarını anlar ve yaşar zaten bununla mesuldür.
Allah’ın ayetleri gönderdiği vahiylerle/Kuran’la sınırlı
değildir, gelen vahiler hayatın doğrularını düzene koymak içindir. Gelen vahiyler
hak üzere yaşamak isteyenlere işleyen yasaları düzene koyma kılavuzudur. Kur’an
hayatı kullanma kılavuzudur desek yeridir. Kur’an’ın amacı insanlar arasında temiz
ahlakı inşaa etmektir.
Kur’an bütünlüğüyle kimse tarafından tam
anlaşılamaz, eğer bütünlüğüyle tam anlaşılsaydı beşere meydan okumazdı “bir
benzerini getirin” diye…
Ömer, Ali ve Ebu bekr bunların aralarında anlama
algılama farkı vardı, olması çok normal, algılama kişinin ne kadar iyi bir insan
olmasıyla alakalıdır. Bu grafiği çık yukarı resule kadar, in aşağı bedeviye
kadar, bu zikzak devam eder.
Kur’an anlaşılır bir kitaptır, bu anlaşılırlık
kişilerin kendine yeteceği kadarını barındırması anlamındadır, yoksa bütün bir
kitabı anlarım anlamı değildir.
Selam ve dua ile.
__________________ Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
İyilikten, barıştan, adaletten ve merhametten yana
olan, fıtratı temiz hayatın fotoğrafını doğru okuyan insanlar, haber nereden
gelirse gelsin, ister ilahi olsun ister beşeri olsun isterse karma (Kur’an
hadis) karışık olsun, doğrusunu ayıklar ve doğru okur. Anlayacağını/anlayacağı
kadarını anlar ve yaşar zaten bununla mesuldür.
allah razı olsun sizden...
bizim buralarda bir söz vardır...
küstüğüm dağın odununu yakmam...
küstüğüm çeşmenin suyunu içmem...
diye...
küsmüşler tarihe atalara ...
barıştıralım diye uğraşıyoruz ...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
__________________ Ölüm her aklına geldiğinde Ah edip vah edip inleme Bu halinle tanrıyı incitmiş olacaksın Ecel kapını çaldığı zaman Evi telaşa verme O geldiği zaman Sen gitmiş olacaksın...
__________________ Ölüm her aklına geldiğinde Ah edip vah edip inleme Bu halinle tanrıyı incitmiş olacaksın Ecel kapını çaldığı zaman Evi telaşa verme O geldiği zaman Sen gitmiş olacaksın...
abi kur'an nasıl indi bilmem de yazıyı okuyunca "inme" geldi kalbime :))),
güzel kalbin ve abi şefkatinen ötürü esirgenesin, düğünde baş köşede yerin hazır:), tebliğ net konusunda şaka yaptığından emin olmam lazım:)), hemen kontrole giriyorum:)
baş köşe demişken aklına başka bir şey gelmesin, yıkım ekibinin baş köşesini kasttettim:), tüm kardeşlerimizin başımızın üstünde yeri var yoksa.
__________________ Ölüm her aklına geldiğinde Ah edip vah edip inleme Bu halinle tanrıyı incitmiş olacaksın Ecel kapını çaldığı zaman Evi telaşa verme O geldiği zaman Sen gitmiş olacaksın...
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma