Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 01 haziran 2010 Gönderilenler: 197
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayin takva81 ve sayin prangasiz
Sizin olmasi gereken ekonomik duzenle ilgili fikriniz nedir?
Adil paylasim diyeceksiniz belki de
Kabul ama nasil?
Sermayeyi kirmak paradan degil uretimden para kazanmak.
Yine tamam ama nasil?
Ekonomik sistem ile ilgili bir ongorunuz bir modeliniz var mi?
Bu modelinizde Kurani baz aliyor musunuz?
Sizce Kuran bu konuda ne oneriyor?
Modelinizle uyusuyor mu?
Sayin UlulEbsar acaba bu konuda ne dusunuyor?
Bir cevap birkac soz
Okumaktan keyif duyarim dostlarim
Slm
__________________ Ancak bir cehennem öğretebilir insana
Kırık ayaklarla cennete girilemeyeceğini...
Geçen tv gösteriyor, öğretmen adaylarını.. kimileri sözleşme, sözleşme diye diye geziyor.. kimileri gözler felfecir atanmayı umuyor..
neyse sonra bir şekil ile atanıyor vs.. ilk günler güzel derken, hemen aklına gelen geliyor.. KURALLAR..
saçın uzun gelme, almam ya da öyle bir keserim ki 1 numara olur kel gezersin vs vb..
eee ne öğrendin bugün?
şunu bunu ve sonra hoca dedi ki, hey sen! düzgün otur.. Allah Allah? sana mı?
evet bana..
her yerde böyle, VİRÜS..
pek anlatamıyorum ama sanırım şöyle; bir toplumun daha ufaktan gözünü açan öğretmenler olmalıydı.. ana baba, zaten cahil insanlar, ne sesleri çıkar ne akıllarına gelir.. ama öğretmen dedi mi öyle mi? tahsil görmüş adam, bilir.. bildiğini de öğretir.. ama işte öyle olmadı pek sanırım.. sanırım diyorum ya, aslında pek sanmıyorum da.. onlar cahil peki ya sen?.. öğretme, bilinçlendirme ve sonra seni de o çukura atsınlar da ordan bağır dur.. ATAMA, ATAMAAA... diye..
DARBECİLER YARGILANSIN 12 EYLÜL DÜZENİ SON BULSUN!
bulmasın yav.. adamlar zaten yazıktır ehtiyar..
ama bulsunlar da.. niye?
İşçiler, emekçiler ve gençler..
işte 30 yıldır bu faşist 12
Eylül Anayasası ile yönetiliyoruz. (yok canım ne alaka? anayasa değişti ya :) Bugünün gençleri 12 Eylül darbesini
doğrudan yaşamamış olabilir. Ama darbenin getirdiği baskıcı Anayasayı
iliklerine kadar hissediyorlar.
Çünkü halk denilen halk.. kendi yurtlarında (o da ne demekse artık..hani tapu olmaz ise çadırını bile yıkarlar ya ondan)
evet kendi yurtlarında göçmen, mülteci feci hale gelmiş, getirilmiştir.. 12 eylül anayasının esas temellerine (emek, hak) dokunulmamış, tırpanlı vaziyette durmaktadır.. VİRÜS BU.. ya da BU VİRÜS
İiliklere kadar hissediliyor.. taşeron ve sözleşmeli yavşaklığını, sendika grev haklarının gasbını hala KANUNEN yapıyorlar.. işte kim bilir bu 12 eylülcüleri yargılamak bundan önemli olsa gerek.. özalın bir lafı vardı.. ben zenginleri severim.. valla ben pek sevmemde ondan..
__________________ "Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
Sayin takva81 ve sayin prangasiz
Sizin olmasi gereken ekonomik duzenle ilgili fikriniz nedir?
Adil paylasim diyeceksiniz belki de
Kabul ama nasil?
Sermayeyi kirmak paradan degil uretimden para kazanmak.
Yine tamam ama nasil?
Ekonomik sistem ile ilgili bir ongorunuz bir modeliniz var mi?
Bu modelinizde Kurani baz aliyor musunuz?
Sizce Kuran bu konuda ne oneriyor?
Modelinizle uyusuyor mu?
Sayin UlulEbsar acaba bu konuda ne dusunuyor?
Bir cevap birkac soz
Okumaktan keyif duyarim dostlarim
Slm
Merhaba sevgili Hüseyin,
hani bende onu sormuştum ve gerçekten bilmediğimden dolayı idi ve demiştim; Vahyin ekonomi öneren bir yüzü yönü var mı diye? gerçekten bilmiyorum.. ve hala da cevap gelmiş değil..
ama benim düşüncemce sanırım şöyle olmalı:
yönetenler halkı kendilerine hizmetçi görmek yerine, kendilerini halka hizmetçi görmeliler, yani bir nevi değişim..
şimdi mevcut düzene bakınca gördüğüm şu; devlet sermaye sahiplerinin yani zenginlerin elinde ve seçim idi yunus idi, sadece orta oyunu.. halk her durumda da naneyi yemektedir.. oysa olması gereken şu; yığınlar sürü yerine insan olarak gözükecek..
şimdi asgari ücret alan adamın evinde neyi olur? hiçbirşeyi..ne cebinde karnını doyuracak parası ne umudu.. sistem sahipleri o kadar azıtmış ki işi, artık insanların ÇALIŞTIĞI HALDE AÇ KALMALARINA duyarsız kalıyorlar.. kardeşim, bu işyeri senin mi?
senin.. peki ya emek?
emek senin değil emek halkın.. sen her ne kadar işyerim değerli deyip böbürlensen de, emek olmadan aslında bir hiçsin.. bomboş fabrikaları onlara bırakıp, haydi yapın ne yapacaksınız görelim derseniz eğer, birşey yapamazlar.. onlar kendi arabalarının kapısını bile açmaktan acizdirler..
Emek değerlidir.. lakin, insanımıza belletilen şu; senin emeğinden ne olur, bak adama.. trilyonluk yerleri var.. yav var.. var olmasına da nasıl var?.. taşı döşeyen işçi, kömürü çıkaran işçi, binayı yolu yapan işçi.. İŞÇİDEN KASIT EMEK..
Emek, hak ettiği konuma ulaşırsa sömürü bitmese bile bitecek olur.. Halk emeği küçümsüyor, sermaye sahipleri de öyle.. yücelttikleri salt kendi bahçeleri ama bahçeye verilen emek hiçe sayılıyor..
adam fabrikasından bir malı satarken diyor ki, hemşerim bu malın maddesi var, işlenmesi var, işçiliği var.. 1 ise onu 3 yapıyor ve yaparken, işçinin emeğini de o malın içinde sayıyor ama gel gör ki, sattığı malda emeğe değer veren adam, o malın ortaya çıkış sürecinde emek sahibi olan emektarın emeğini hiç görüyor.. iki yüzlülük mü artık nedir bilmiyorum.. saygılarımla
__________________ "Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
Katılma Tarihi: 13 ocak 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selamlar.
bakıyorum açılmışsın sayın prangasiz.
evet belki bu sitede böyle yazıları kimse cesaret edip yazamaz. ağaç dururken bizler kökünü araştırıyoruz. kökten ağaca gitmeye çalışıyoruz. ve görmediğimiz ağaca köküne bakarak şudur budur. diye yorumlar yapıyoruz.
işte allahın nebisinin canını sıkan bunlardı.. neden birileri diğerlerine çalışıyor. neden insanlar. bazıları bazılarının tekelinde. neden insan yaşamı nın olmazsa olmazlarında bir bölüştürücü insanın elinde . bu adamlar kendileri haklarını bilmiyormu da birileri onlara bölüştürüyor. oysa yerde olanların hepsi insanlar için kim bunları insanların önünden çekip alıyor. sana bu kadar bana bu kadar. diye allahın nimetini insanlardan esirgiyor. ve şu kanıya varıyor. bu düzen böyle olmamalı. her hak sahibinin hakkı verilmeli. durun kızdım.. ALLAHIM O NAMAZCILARIN ZEKATÇILARIN BELASINI VERSİN SÜRÜM SÜRÜM SÜRÜNDÜRSÜ.. CEHENNEMİN DİBİNE YOLLASIN ... kuran nerde siz nerdesiniz. bu icat ettiğiniz dinin vebalini nasıl çekeceksiniz. o allahın kullarının hakkını nasıl vereceksiniz. bu din diye icat ettiğiniz. namazlamı yat kalk lamı.. yoksa 40/1 lemi yandınız hemde cayır cayır. kapite uşakları..
allah buyurdu işte benim dinim(ölçüm ) bu kim başka bir din(ölçü) getirirse ondan o asla kabul edilmeyecek. evet kapite dinine tabi olanların dinini asla kabul etmeyecek allah..
hz eba bekr(ebu bekir). çok zengin bir iş adamıydı. hurmalıkları davarları develeri emrinde bir çok adamı vardı. yani bir eli yağda bir eli bağda tabiri bu günkü kapite patrolarını aratmıyordu.. ve allahın ayetlerini nebiden dinledi ve dediki. verin benim bütün malımı servetimi insanlara meher bu benim diye gasp ettiklerim. halkın malıymış. bana bir geçimlik yeter. çünkü allah rıskı veren ve allahın nebisinin yar ve yardımcısı oldu.. o kadar malı mülkü ne için verdi.... yine kızdım.. ALLAH O NAMAZCILARIN MES ÜSTÜNE MESCİLERİN BELASINI VERSİN... şimdi biz müslimiz diyenlere bir bakın bunlarda kuran okuyor. nasıl okuyorsunuz. ne niyetle okuyorsunuz. siz neden hala biriktiriyorsunuz. tapulu yerleriniz. kat üstüne kat evleriniz. bankada dolarlarınız. ya hz ebu bekir deliydi ya da siz ondan dağa iyi anladınız. da o hata yaptı aslında kuran böyle demiyor. o salat varya aslında yat kalkta ibaret. infat ediyoruz. kuran kurslarına yadım ediyoruz. 1 tl başkada çıkmaz. hemde karun gibi bana bunları allah çalışmam sayesinde verdi. git sende çalış miskin miskin oturma ya ne! acı.. adam miskin olmuş .. önü arkası kuşatılmış hiç bir çıkış yeri yok. bir taraf devlet vatan toprağı diğer taraf tapulu bahçe sahiplerinin bahçe yok ozaman git bir karunun firavunun yanına sana yerin bitirdikerinden versin. ama kendi tasarrufu kadar versin mesela asgari ücret kadar. ite kaka kapiteye yem oldu allahın miskini. durun bir ayet yazayım...
Velâ yehuddu ‘alâ ta’âmi-lmiskîn(i)
Ve kayırmaz doyurmak üzere miskîni
işte bu ayet. maun süresinden... o miskinin hakkını nasıl vereceksin ... ey kapite uşakları... ey müslim onu oraya sen ittin sen neden sen başka kuran okuyorsun. yada işine geldiği gibi okuyorsun. yine..... kızdım... ALLAH O NAMAZCILARIN YAT KALK ÇILARIN ON REKATÇILARIN YİRMİ REKATÇILARIN BELASINI VERSİN .. SÜRÜM SÜRÜM SÜRÜNDÜRSÜN. CEHENNEMİN DİBİ YOLLASIN ... neyse devam ederim....
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
verin benim bütün malımı servetimi insanlara meher bu benim diye gasp ettiklerim. Takva yazdı
Estağfirullah hocam, himmet buyur... işte bende tam bunu diyecektim,demesine de, bir türlü iki sözün belini kırıp yazıya dökemedim.. sen bir cümle ile anlattın hepsini.. evet gasp.. tam isabet.. Bu arada değerli UlulEbsarın da sözlerini görmek istedik..
saygılarımla..
__________________ "Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
Katılma Tarihi: 13 ocak 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selamlar.
evet nerde kalmıştık. kapitalizm din. sermayeyi elinde bulunduran kapite yamyamları. bu sermayelerini çalıştıracak paraya para katacak insan gücüne ihtiyaçları var. bu kazanımları elde etmek için toplumların birlikte hareket ettiği. din ahlak ve epik kurallarının üstünde hafif rütüşler yaparak. kendi emellerine hizmet eder hale getiriyor. her dine zaruri kurallar koyarak. bir nevi insanların disiplinini din sayesinde kontrol altına alıyorlar. mesela cami denen eve benzer yerlerde. insanları bir kişiye itaate zorluyorlar. birlikte hareket. boyun bükme secde etme hareketlerini. topluma empoze ediyorlar. ha fabrikada birlikte çalışmak hada camide topluca boyun bükmek. itaat kar oluyorlar. birlik bilinci hafızalarına yerleşiyor. böylece sürü halinde nasıl hareket edecekleri. din kuralları ile benimsetiliyor. yani kapite camide itaate alıştırıyor. fabrikada devamını getiriyor. nasıl camideki imam onların yerine onlara sevap kazandırıyorsa.. bir fabrikatörde. onlara geçimlik sağlıyor. zorlayıcı hiç bir şey yok. imama uyanlar nasıl namazları bedavadan kabul oluyorsa. fabritöre uyanların hepside. rısıklanıyor.
ikinci din literetürü... bayramlar. yada dağa önce oruç denen açlık grevinden bahsedelim. kapite camide itaate alıştırdıkları sürüye. birde. az verdikmi sesleri çıkmasın diye din kurallarına müracaat ediyor. nedir bu oruç .. nasıl bir teşvik bir bilseniz. oruç ayı geldimi bütün iletişim ve görsel yayınlar. bir görseniz. mümin kesiliyor. orda kur'anlar burda dini söyleşiler. diğer tarafda orucun fazileti. diğer tarafta kesin va kati kuralları.. yok nahut tanesi kadar yirsen bozulur. oruçlu insan her türlü hakarete ve insani olmayan davranışlara oruçlu olduğu için sabretmeli. yoksa orucun fazileti gider. ya allahın yanıda bunlar ölçü aleti ile oturuyorlar ya ondan.. .... . neyse. bu propagandalar. bir ay boyunca devam ediyor. görseniz orucu tarif ediyorlar. ama gel görki kendi itaat kurallarını empoze ediyorlar.
olurda bu köleler. çalışıp çalışıp açkalmaktan gına gelirde. itaatden vaz geçerler. bu oruç terbiyesi sayesinde. biraz olsun geri dururlar. böylece kapitenin pardon islamın beş şartını insanları eğitiminde ve köleleşmesinde yardımcı unsur olarak kullanıyorlar.
hali vakti yerinde olan hac etsin. hac etmesi için insanları parasal gücünün olması gerekli. paranın birikmesi içinde sermayenin olması gerekli. sermaye olması içinde. altının gümüşün yığın yığın olması gerekli. evet kapite sermayenin işletilmesi olan bir koluda burda empoze ediyor. allah buyurdu : sana neyi infak edeceklerini söylüyorlar .. deki ihtiyaç fazlasını. şimdi ihtiyaç fazlasını infak eden biri nasıl olurda hac eder. demekki .. bunlar ya allahım sen bize böyle diyorsun ama biz hac edeceğiz bunları biz infak etmeyelimde. kabeye gidelim kapitenin pardon islamın şartı bu.. allah buyurdu: ey iman edenler. temiz olanı pis olanla değiştirmeyin. bu sizin için dağa hayırlı... ama gel görki kapite bir yolunu buluyor. haccıda kendi emellerinin dişlisi yapıyor.
devam edeceğim. klavyede iyi değilim yazmak çok uzun sürüyor.
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
Devlet, (Arapça: دولةDevlet) toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık.[1]
Hukukî açıdan devlet, genellikle unsurlarından hareketle tanımlanır. Buna göre devlet; "Ülke adı verilen belirli bir toprak üzerinde yaşayan insan topluluklarının bir egemenlik anlayışı ve hukuku içinde bir siyasi iktidar altında örgütlenmesidir." Bu tanımdaki unsurlar şunlardır:
Siyasi otoritenin tek merkezde toplandığı, merkezî otoritenin tek bir
anayasa ile sağlandığı devletlerdir. Yasama organının yaptığı kanunlar
bütün ülkede uygulanır.
Örnek:Danimarka,Fransa,İngiltere,İsrail,İtalya,İrlanda,Nor veç,Yunanistan,Türkiye
Birden fazla devletin kendi aralarında gerçekleştirdikleri bir
anlaşma ile birleşmeleri sonucu oluşan devletlerdir. İki şekilde
olabilir:
Konfederasyon:
Bağımsız devletler tarafından egemenliklerini koruma şartı ile
oluşturulan ve üye devletlere diledikleri zaman ayrılma hakkı tanıyan
karma devlet biçimidir. (günümüzde örneği yoktur, eskiİsviçre, Almanya ve ABD)
Federasyon:
Ortak bir anayasa altında birleşen devletlerin oluşturduğu devlet
biçimidir. Bu tip devletlerde ayrıca her federasyonun kendi anayasası,
yürütme ve yargı organları vardır. (Örn: Almanya ve ABD)Kanada ,Avusturya,İsviçre,Avustralya,Rusya
Bir birimin devlet olarak nitelendirilebilmesi için diğer devletler
tarafından tanınmasına gerek yoktur. Zira tanıma sadece uluslararası
alanda ilişki kurmak için gerekli bir işlemdir.
Bugün anladığımız anlamda devlet (Modern Devlet) 16. yüzyılda ortaya çıkmıştır.
Bütün toplumlar, bir devletin varlığı ile nitelenmezler. Avcı ve toplayıcı kültürler ve küçük tarım
toplumlarında devlet kurumları yoktur. Devletin doğuşu, insanlık
tarihindeki ayrıcı bir geçişi göstermektedir, çünkü devlet oluşumunda
söz konusu olan politik gücün merkezileşmesi, toplumsal değişim süreçlerinde yeni dinamikleri ortaya çıkarır.
Devlet siyasal bir birliktir. Bunun için her şeyden önce devleti
kuran bireyler arasında kültürel bir birliğin lazımdır. Ancak kültürel
birlik devletin yaşaması için yeterli değildir. Tarihte görülen bir çok
iç savaşlar kültürel birliğin devlet kurulmasında yeterli olmadığını
göstermektedir. Amerikan iç savaşının anayasal düzenin kurulmasının ne kadar gerekli olduğunu ortaya koyması ve savaş kültürü yerine hukuk devlet ilişkisinin kavranması açısından önemi büyüktür.
Devlet, çağdaş toplumlarda en önemli kurumdur. Siyasal kurumların en iyi örgütlenmiş olanıdır. Üstün bir yaptırım gücü, zorlama olanağı vardır. Polis, jandarma, ordu yanlızca devleti yönetenlerin emrindedir.
__________________ "Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
adresinden okuyabilirsiniz...ve diğerlerini de buradan:
http://mcuma.com/ekitap/
ÖNSÖZ
Henry David Thoreau (1817-1862), Massachusetts Devleti'ne bağlı Concord adlı
küçük bir kasabada doğup büyüyor, dört yıllık Harvard Üniversitesi'ndeki öğrenimle
birkaç kısa gezi dışında, bütün ömrü orada geçiyor. Harvard'ı bitirir bitirmez
bir ortaokula öğretmen oluyor ama, öğrencilere dayak atmadığı için okul yöneticileriyle
kavga edip ayrılıyor. Bir iki hafta süren öğretmenlik bu mesleğe bağlanmasına
yetiyor ve kardeşiyle birlikte özel bir okul açıyor. Zamanı için ileri bir
adım olan dayaksız eğitim sistemini uygulayan okulu büyük ilgiyle karşılanıyor.
Ne yazık ki, iki buçuk yıl sonra, kardeşinin ölümü üzerine Thoreau okulu kapatmak
zorunda kalıyor. Thoreau o sıralarda ünlü filozof Emerson'la tanışıyor ve bir
süre onun evinde kalıp yazmanlıktan bahçıvanlığa kadar her türlü işte çalışıyor.
Bir ara, köleliği sürdürüyor ve Meksika'ya karşı açtığı haksız savaşı durdurmuyor
diye Amerikan yönetimine kızıp onunla hiçbir ilişkisi olmadığını belirtmek
için vergi vermekten kaçınıyor ve bu yüzden hapse atılıyor. "Haksız Yönetime
Karşı" adlı yapıtı, bir gecelik hapisliğin verdiği öfkeyle yazıyor. Thoreau
bu kitapçıkta yurttaşlarına şu öğüdü veriyor: İnsan, toplumsal bir kurumun
haksızlık ettiğini görür ve buna içten inanırsa, karşı koymalıdır ona. Thoreau'nun
salık verdiği karşı koyma savaşsız, "bıçaksız kamasız" bir direnmedir.
Gandhi, sonradan satyagraha adını vereceği savaşsız direnme öğretisini bu yapıtçıktan
esinlenerek geliştirmiştir. Daha Cambridge'de öğrenciyken büyüsüne kapıldığı
bu yapıtı ana diline çevirip yurttaşlarına dağıtan Gandhi, Thoreau'nun öğretisini
Güney Afrika'da, sonra da 1914'te Hindistan'da uygulamış, büyük bir başarı
elde etmişti.
__________________ "Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma