Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Değerli Takva, öfkeni anlıyorum, neden öfkelendiğini de..
Sebebi elbet biliyorum.. hani şu kahrolası algı..
Şimdi googleye kuranda ara yaz ve site karşına çıkınca oraya da ''suçlu'' yaz.. ve gelen ayetlere bak..
Bazen illegal legal derim, yani yasadışı yasal.. yasadışının yasal olarak yasa koyucu tarafından yasallaştırılması..
Allahın nimetleri bu kadar bol iken, çoğunluğa ''sanki Allah cimri'' imajını verdiren bu illegal legal düzen olmasın sakın.. onlar dediler ki; ''Allahın iki eli de bağlıdır''
Yaradanın imajıyla bile oynar dururlar.. bunun adı nedir?
SUÇ.. Bura için diyeyim, bura sistemi suçludur, sistemden nemalananlar suçludur, sistemi sistem yapanlar suçludur.. ettiğimiz küfürlerin işte sebebi bu..
ama gel gör ki, buraya bile yazan ancak 2 kişi.. çünkü asli suç, sistemde değil, sisteme uyamayanlarda görülüyor.. değişimin dönüşümün imkansız olacağını düşünüyorlar.. yine çünkü, onlar suç sahiplerini suçlu değil, sıradan görüyorlar.. yani, ortada suç ve suçlarının sonucu var.. bir adam 1 eğitici kitabı bile almaktan yoksun bırakılmışsa ve 1 adam tüm yaşamı ev ile iş arası tüketmeye zorlanmışsa ve onun avanesi de ve onun da onun soyları da İNSAN yerine konulmamışsa... yine yani,
1 adam ve onun yemesi içmesi sosyal hayatı gezmesi tozması mülk edinmesi mutluluğu eğitimi aydınlanması GEREKSİZ görülmüş ve hatta değil gereksiz zorunlu görülmüşse, görülüyorsa.. o göz sahipleri suç sahipleridir.. Allahın nimetini fukaralara yedirmemek için erkenden kalkan bu suç sahipleri, bu insanlara gadr öfke besleyen soysuz takımı, tv den pis pis sırıtarak ve hatta baş ve işaret parmaklarını insanların gözlerine adeta sokarak birbirine sürten ve sistem tıkır tıkır işliyor diyebilen bu Allahsızlar, suçlu olduklarının farkına vardırılmalıdır.. inleyenlere de inlemek yerine, bu farkındalık fark ettirilebilmelidir.. şimdi bir bakmalı kitaba yine..
''bahçe sahiplerinin bahçesi gece neden yandı da kapkara kesildi'' çünkü onlar suçu üstlenmiş kabullenmiş suç sahipleriydiler..
beteri elbet şu: onlar bahçelerinin ürünlerini diğer emekler üzerinden elde etmişken, kendilerini her ihtiyaçtan beri görmüşken.. onların varlıklarına imrenen yoksullar, sadece imrenmekle yalanmakla yetindiler.. ta ki buı zamana kadar.. o yoksunlar neden yoksun olduklarını, neden ezildiklerini sorgulamadılar, sisteme bir şekilde entegre oldular ve gidişat HAYAT o sandılar... sanıyorlar.. işte bu nedenle sevgili Takva, sen de kendi kendine konuşuyormuyum yav derken acep çok mu sığ yazdım da ondan da bir eleştiri bile almadım dedin.. alakası yok.. Gözlerin yeterince keskin.. saygılarımla
__________________ "Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
Katılma Tarihi: 13 ocak 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selamlar. sevgili prangasiz.
yada değerli dostum. şimdi insanlar. öylesine asimile omuşlarki çıkışın asla olmayacağını hatta benim bile bu düzenden nemalanıp onun nimetini yiyip. ona nankörlük ettiğimi söylüyorlar. bazılarıda hadi sen bir eko düzen getir. yada nasıl olmalı. diye acayip acayıp sorular soruyorlar. çaresizliğin fotosu. gerçekten allah inanmayım diye direnen bir topluma öylesine bir bela veriyorki. insanlar kendi elleri ile kendilerini helak ediyor. evet belki ben bir kapite yılanının fabrikasındayım ve asgari ücret alıyorum ama bu benim onu eleştirmemi engellemez. çürümüş düşüncelerimi harakete geçirmemi. ve birilerinin bunu değiştireceğini. bilmem.hele birde allah diyorsun namaz kılmıyorsun oruç tutmuyorsun hacca gitmiyorsun. diyorlar namaz kılanlara etmediğin küfür kalmıyor. adam sen neden namaz kılmıyorsun diyor. bende ona diyorumki gel sana 1 milyar verdim. diyorum .. aldınmı parayı yok. hadi ordan sende nerde para diyor bende ona sende nerde iman diyorum. ne farkı var bak demekle bir şey olmuyormuş. yapmak lazım getirip 1 milyar parayı vermek lazımmış. sen de bunu anlayacak kafa nerde. zındıkkkkkkkkkk. bunu anlattım senelerce kötümü yaptım. aşırı kominist oldum neden halka indim diye eşitlik dedim diye aslında benim için komunizimde kapitenin gölgesidir. diğeri sermayedara haklın mülkünü veriyor ötekide devlet yapıyor kimseye yedirmiyor. ziğniyeti birbirene denk. allah da diyorki yer insan için nimetler onlar için. her türden nimeti insana ayağına serdim birbirinize iyi davranın. tek bir ümmet olun. ama insan denen yamyam yok bu dediklerin bize ters. biz çeşitli ayak oyunları yapıp. insanların nimetlerini gözlerinin içine baka baka alacağız. bunu da allah rızası için yapacapız. dediler. kuran ayeti : öldükten sonra dirileceğimizide sanmıyoruz eğer dirilirsek allah bundan dağa iyisini verir. bize.
bakın aldanmalar nasıl allah ne diyor. neden kuran da kıssanın anası diye bağçe sahip lerinin başına gelenler anlatılıyor. bir oku be hacı bahçe dedinmi senin aklına ne geliyor. etrafi tel örgü ile çevrili. hertürlü diş tehtidlerden uzak. yanlızca mal sahibinin değilmi. şu kapitenin de aynı değilmi. etrafı hukuk ana yasa bacı yasa . töre ahlak kuralı. trafik kuralı. ne biliyim borçlar kanunu. ne biliyim mükiyet hakkı. ne biliyim fabrikatör hakkı. diye kuşatılıp bahçe yapımamışmı. ey gariban bunların hangisi sana hangi garibana hangi miskine.. hangi miskin o hukukdan o yasandan yararlanır. da bir farikatörden ne biliyim bir godomandan hakkını alır. git mahkeme orda diyor. hadi git bakalım. sende bir avukat. oda devlet tutmuş. paran yok bahçe duvarını aşamazsın . karşıda 10 avukat senin tutuğun avukata da godoman diyorki ssen bu davadan ne alırsın. 10 milyar alsana 20 milyar çekil git. nerde miskinin adaleti. hukuku nerde. bahçe duvarına takılıyor. kalıyor.. içeri giremezsin. onların bahçesi. onlar orda ekip biçiyor... işte ben bunları anlarım. yoksa yüce allah tarım sektörünün dertlerini o insanlığın kurtuşluş yaşayış ezeli ebedi bu dünya diğer dünya için gönderdiği kitabına yazmadı. ama anlayan anlar.....
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
Antalya’da bir alışveriş merkezinden bebek
mamasının da aralarında yer aldığı bazı maddeler çaldığı iddia edilen
26 yaşındaki kadın, tutuklandı.
Güncelleme:14 Ocak 2011 18:13
Genç kadın, 11 aylık bebeğiyle birlikte cezaevine girdi.
İddiaya
göre, Antalya’da, 11 aylık bebeği M.T.A ve arkadaşı S.Y. ile Uncalı
Mahallesi’ndeki bir alışveriş merkezine giden 26 yaşındaki S.A,
marketten bebek maması, turşu, zeytin, sucuk ve şampuan aldı.
Malzemeleri kasaya götürmek yerine gizlice bebek arabasına koyduğu öne
sürülen kadın, marketten ayrılmak üzereyken, kendisini gören bir
çalışanın müdahalesiyle yakaladı.
Market yöneticilerinin şikayeti
üzerine gözaltına alınan S.A, çıkarıldığı mahkeme tarafından
tutuklanarak 11 aylık bebeğiyle Antalya L Tipi Cezaevine konuldu. S.A.
ile arkadaşı S.Y. de tutuklandı.
S.A’nın avukatı Mustafa Taşbaş AA
muhabirine yaptığı açıklamada,müvekkilinin çaldığı belirtilen toplam
303 lira değerindeki malzemelerin markete iade edildiğini, market
yetkililerinin de kadından şikayetçi olmadıklarını belirterek, "Suç
teşebbüs aşamasında kaldı. Ancak müvekkilim, "Açıktan hırsızlık"
suçlamasıyla tutuklandı. CMK 102. madde çerçevesinde, ağır cezalık
sanıklar serbest bırakılırken, eşinden boşanma aşamasındaki, maddi
sıkıntısı yaşayan ve bebeği için mama çaldığı öne sürülen annenin
tutuklanması üzücü" dedi.
Beyoğlu'nda,
'aç oldukları' gerekçesiyle bir depodan çokokrem, çikolata ve bisküvi
çaldıkları öne sürülen 3 genç, ilk duruşmada tahliye edildi.
Beyoğlu 9. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada sorgulanan tutuklu
sanıklardan A.T. (17), Ramazan nedeniyle 7 Aralık 2001 tarihinde
sokaklarda arkadaşı E.Ü. (18) ile davul çalarken bazı çocukların
ellerinde bisküvi paketlerini gördüklerini, sorunca da kapısı açık bir
depoyu gösterdiklerini söyledi. Ertesi gün yine sahura doğru davul
çaldıklarını, bu sırada arkadaşları M.R.G.'nin (17) de kendilerine
katıldığını belirten A.T., "Saat 03.00 oldu. Karnımız acıkmıştı. Depo
aklımıza geldi. Davul çaldığımız yere yakın olduğundan depoya gittik.
Yiyeceğimiz kadar çokokrem, çikolata ve bisküvi aldık. Elimizdekilerle
yürürken bir polis ekibi tarafından durdurulduk. Kaçmadık. Bize
sorulunca, bisküvileri depodan karnımız acıktığı için yemek amacıyla
aldığımızı söyledik" diye konuştu.
Sanık M.R.G., ablasının evinde yemek yediği için tok olduğunu
belirterek, "Arkadaşlarım, biraz çikolata ve bisküvi aldılar. Benim
karnım toktu. Ancak yardım olsun diye ben de elime bir kutu aldım" dedi.
M.R.G, üzerinde bulunan tornavidayı "Koltuk işiyle uğraştığım için
ablamın kapısını tamir etmiştim. Tornavida o nedenle üzerimde
bulunuyordu" diye açıkladı. E.Ü. de arkadaşlarıyla aynı savunmayı
yaparken, avukatlar Filiz Kostak ile Hasan Terazioğlu, müvekkillerinin
yaşlarının küçük olduğunu belirterek, tahliye edilmelerini istedi.
Hakim, Cumhuriyet Savcısı'nın da aynı yönde görüş bildirmesi
üzerine, sanıkların yaşları ve çalınan yiyeceklerin değerinin az
olmasını dikkate alarak, 3 gencin de tahliyesine karar verdi. Duruşma,
dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için ertelendi.
Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı'nca hazırlanan iddianamede, üç gencin
'kilit kırmak suretiyle hırsızlık' suçundan 1 yıldan az olmamak üzere
hapisle cezalandırılması isteniyor.
neymiş? demek ki kilit kırılmayacakmış.. kilitleri kırmadan aman.. kalemle hocam
__________________ "Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
italya'da napoli'nin kenar mahallelerinden birinde, bir cafe-bar da,
espressolarımızı içiyorduk. içeri giren müşterilerden biri, barmene "due
caffee, uno sospeso" (iki kahve, biri askıda) dedi, iki kahve parası
verdi, bir kahve içip gitti, barmen de tezgahın üzerinde asılı duran
çiviye bir küçük kağıt astı. biraz sonra içeri iki kişi girdi. onlar da
"due caffee, uno sospeso" (iki kahve, biri askıda) dediler, üç kahve
parası verdiler ve iki kahve içtikten sonra gittiler. barmen "askı"ya
yine bir küçük kağıt astı. bunun gün boyu böyle sürdüğü anlaşılıyordu.
bir süre sonra kahveye, üstü başı biraz eski, püskü, belli ki yoksul bir
kişi girdi ve barmene "un caffee sospeso" (askıdan bir kahve) dedi.
barmen hemen bir kahve hazırladı ve yeni müşterinin önüne koydu. yoksul
kişi kahvesini içtikten sonra para ödemeden çıktı, gitti. barmen ise
tezgahın üzerindeki askıya taktığı kağıtlardan birini kopardı,
parçalayıp çöp kutusuna attı.
bu gözlemimizin sonunda, gözlerimizi yaşartan, fakat kesinlikle örnek
almamız gereken bir "italyan toplumsal terbiyesi" öğrendik : yardım
etmek için insanların gereksinimlerini belirlerken, yalnızca yaşamsal
gereksinimlerle sınırlı kalmak zorunda değiliz. bir napolili için,
yaşamsal olmasa da kahve, günlük yaşamda önemli bir yer tutmaktadır.
kahve içebilecek kadar parası olmayan kişilere yardım edebilecek
düzeydeki kişiler, kendileri bir kahve içerken, fazladan bir kahve
parası daha ödüyorlar. yardım ettiği kişiyi görmedikleri için bu kişiler
de daha mutlu oluyorlar, kimden geldiğini bilmedikleri bu ikramı kabul
eden kişiler ise huzurlu oluyor. yardım eden ile alan arasında, bu
caffe-bar'daki garson gibi, köprü görevi yapan kişilerin ise güleryüzlü
ve sevgi dolu olmaları gerekiyor. içeri giren yoksul bir kişinin "bana
askıda kahve var mı?" diye sormasına gerek bırakmamak için "askıda kahve
olduğunu" belirten kağıt parçalarını kolaylıkla görünebilen bir yere
asmak ise bu olgunun çok zarif bir bölümünü oluşturuyor.
http://www.mcozden.com/hd043_askidakikahve.htm
İşte Sarmaşık derneği böylesi bir sistem ile çalışıyordu....Yardım
alanın rencide edilmediği,yardım eden ile alanın birbirini
tanımadığı,yardım alanın insanlık onurunun hala saklı tutulduğunu aldığı
her aylık yardımda iliklerine kadar hissetiği bir sistem....AKP'nin
valileri bölgede resmen belediyeler ile savaşıyor,böldüler
memleketi.....Vali devlet demek,belediye Kürt demek....saflar bu kadar
net yani....
__________________ "Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
İSTANBUL - İstanbul Valisi Muammer Güler,
İstanbul Valiliği Afet Yönetim Merkezi'nde düzenlediği basın
toplantısında, yaşanan sel felaketiyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Güler,
'yağma' ifadesinin 'amacını aşan bir tabir olduğunu' dile getirerek,
'yağma'nın 'zorla, şiddet ve baskı kullanarak malın talan edilmesi'
anlamına geldiğini söyledi.
Aşırı
yağış sonucu yaşanan sel sonucunda Bağcılar, Bahçelievler,
Küçükçekmece, Silivri, Başakşehir'de, hatta bir kısmı da dışarıdan
geldiği tespit edilen bazı grupların saçılan malları 'açıktan hırsızlık
yapmak' suretiyle haksız mal edindiklerini anlatan Güler, bu kapsamda
108 kişinin gözaltına alındığını, Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddeleri
gereğince hırsızlık suçundan adli işlem başlatıldığını bildirdi.
alttan aynen bu gibi ufak ve fare gibi hızlıca yazılar geçer.. geçerde neden? geçirmek için olmasın sakın.. kampanya sahibi bir büyük patron ama zihniyeti ufacık hergelenin.. fare beyniyle yaşıyor..
Bu dünyada öylesi aç yaşayan insanlar var ki, Tanrı onlara ancak bir somun ekmek suretinde görünebilir. Mahatma Gandhi
http://www.youtube.com/watch?v=D5apeOiF5MM&feature=relat ed
__________________ "Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
Tunus Cumhurbaşkanı Zine al-Abidine Ben Ali düştü. Tüm dünyada şu an
ilk haber olarak yer alan Tunus Cumhurbaşkanı’nın düşüşü ve ülkeden
kaçışı ülkenin Batılı müttefikleriyle komşularını endişeye düşürmüşe
benziyor. Ben Ali’nin düşüşünü anlayabilmek için ise olayların
sıralanışını bilmemiz gerekiyor.
Tunus’ta sokak gösterilerinin fitili 17 aralıkta üniversite mezunu işsiz bir gencin kendini yakmasıyla başladı.
Üniversite mezunu Muhammed Bouazizi’nin geçinmek için sattığı
meyve-sebze ürünlerine izni olmadığı gerekçesiyle polis el koydu ve
hemen sonrasında Bouazizi kendisini yaktı. Bu olayın ardından Kuzey
Afrika ülkesi Tunus’un pek çok yerinde yüksek enflasyon ve yüksek
işsizlik nedeniyle halk sokaklara döküldü. Bouazizi’nin yaptığı gibi
birkaç benzer hadise daha yaşandı.
ASIL SORUN BEN ALİ
17 aralıktan bu yana yaşanan sokak gösterileri giderek etkisini ve
çapını artırdı. Ülkede pek çok üniversiteli işsizin bulunuyor oluşu ve
temel gıda maddeleri üzerindeki yüksek enflasyon Tunus halkını sokağa
iten nedenlerin görünen sebepleri. Ancak asıl sorunun ülke yönetimini
1987’den bu yana elinde tutan ve Arap aydınları tarafından diktatör
olarak lanse edilen Cumhurbaşkanı Ben Ali olduğu konusunda pek az kesim
şüphe duyuyor. Ben Ali’nin eylemler başladığından bu yana sokak
göstericileri için yasaların katiyyet ve kuvvetle uygulanacağını
belirtmesi göstericileri daha da kızdıran gelişmelerin başında yer
alıyor.
Paris merkezli Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu gösteriler boyunca 66 kişinin polis kurşunları ve darpıyla can verdiğini açıkladı.
Süreç içerisinde Ben Ali’nin demir yumruğunun sembolü olarak gösterilen
İçişleri Bakanlığı binasına pek çok kez saldırı girişimi olduysa da
polis ve son olarak Tunus ordusu bunları engelledi. İçişleri
Bakanlığından bir yetkili olaylar sırasında polisin güç kullanan
göstericiye karşı kendini savunma hakkı olduğunu açıkladı. Ne yazık, bu
açıklamalar ülkemize de pek uzak değil. Gösteriler sırasında Tunus’lu
avukatların eylemleri de görünen o ki çok etkili olmuşa benziyor. Pek çok gösterici ve avukat eylemler sebebiyle polis tarafından hapse atılıp işkence gördüklerini açıkladılar. Bunlar ise ülkede demir yumruk olarak gösterilen Ben Ali’nin baskıcı ve polis rejimini daha da zor duruma sokmuşa benziyor.
SEÇİM HİLESİ VE POLİS RÜŞVETİ
1987’de yönetime gelen Ben Ali tam bir baskı ve polis rejimi kurmakla itham ediliyor. 23
yıl içinde yapılan bütün seçimlerde Ben Ali’nin oyları bir kez olsun
%89’un altına düşmedi. Bu da onun baskıcı rejiminde seçim hileleri
kullanıldığının kanıtı olarak gösteriliyor. Geçtiğimiz hafta 2014
seçimlerinde aday olmayacağını ve eylemcilerin taleplerini inceleyeceği
sözünü verdi. Buna rağmen Ben Ali’nin bu sözleri göstericiler ve Arap
aydınlar tarafından bir zaman kazanma metodu olarak algılandı. 13 Ocak
günü Cumhurbaşkanı Ben Ali yönetimini sürdüremeyeceğini anlayınca bir
televizyon kanalına çıkarak Tunus halkına sonsuz taviz verdi ve gerekli
her türlü özgürleştirme politikalarını devreye sokacağını, şu an ki
hükümeti ilga edeceğini ve son olarak da 6 ay içinde genel seçimlerin
yapılacağını açıkladı. Ancak bu tavizler halkın radikalliğini daha da
artırdı ve bugün akşam üzerinde Tunus Başbakanı Muhammed Ghannouchi,
Cumhurbaşkanı Ben Ali’nin görevlerini yerine getirememesinden dolayı
ülke yönetiminin liderliğini geçici olarak ele aldığını duyurdu.
Aslında, Başbakan Ghannouchi de Ben Ali’nin yakın çevresinde yer alan
biri budan dolayı Ghannouchi, eylemcilerin ateşini düşürmek için ilk
olarak birleştirici ulusal söylemlerde bulundu: “Tunus’un erkekleri ve kadınları vatansever duygularınızı ve ruhunuzu koruyun!” Bu söylem Başbakan’ın da büyük bir korku içinde olduğuna işaret ediyor.Burada gösterileri yapan ve Arap aydınları tarafından "ortasınıf" olarak adlandırılan göstericilerin ne tavır alacakları ve ne kadar radikal olacakları çok önem teşkil ediyor. Sokaklarda
bazı eylemcilerin Che Guaevera resimleri taşıdığı iddiası doğruluk
taşıyorsa Tunus’ta halk radikalliğini ve kararlığını korursa bir devrim
olabilir izlenimi doğuruyor.
FACEBOOK VE TWİTTER
Olaylar esnasında göstericilerin İran’daki gibi en çok Facebook ve
Twitter üzerinden haberleştikleri anlaşılıyor.Ülkede henüz hiçbir resmi
ağızdan çıkmasa da sosyal paylaşım ağlarında olaylar “Yasemin Devrimi”
olarak niteleniyor. Öte yandan, Wikileaks belgelerinin belki de ikinci
devrimci yanı ortaya çıkmışa benziyor. Zira, belgeler de yer alan Tunus
yönetiminin yolsuzluk yaptığı iddiaları eylemciler tarafından
eylemlerinin meşru taraflarından biri olarak gösteriliyor.
30 yıl öncesinde son bulan Arap aktivizminin yeniden ortaya çıktığını
düşünebilir miyiz? Arap halkının, egemenlik iddiasını güçlendiren bu
olay Ortadoğu’da diğer Arap ulusları etkileyebilir zaten Tunus’ta yer
alan sorunlar diğer Kuzey Afrika ülkelerinde de az farklılıklarla
bulunuyor. Bu durum, Arap liderleri, ABD’yi ve İsrail’i mutlak surette
endişelendirecektir. Tunus’ta eylemciler şimdiden post-Ben Ali döneminin
çok sesli planlarını yapmaktalar ve bu bile ortadoğuyu tedirgin
etmektedir.
Tunus Devlet Başkanının halk ayaklanması
sonrası ülkeyi terk etmesi diğer Arap ülkelerini korkuttu. Cezayir,
Mısır ve Ürdün başta olmak üzere birçok Arap ülkesinin güvenlik
önlemlerini artırdığı belirtiliyor.
15 Ocak 2011, 11:51 Anadolu Haber
Yıllardır halklarını sömüren ve yolsuzluk bataklığına batmış olan Arap
diktatörleri Tunus’taki gibi halk devrimi korkusu sardı. Mısır, Cezayir
ve Ürdün başta olmak üzere birçok Arap ülkesinin güvenlik önlemlerini
üst düzeye çıkardığı bildirildi.
Bazı Arap ülkelerinde eylemciler, Tunus'ta Cumhurbaşkanı Zeynelabidin Bin Ali'nin ülkeyi terk etmesiyle sonuçlanan hükümet karşıtı protestoları
memnuniyetle karşılarken, bu başkaldırının, baskıcı rejimlere sahip
olmakla suçlanan diğer ülkelerde benzer değişim umudunu doğurduğunu
düşünüyor.
Dün internette,
sosyal paylaşım siteleri Twitter ve Facebook'un yanı sıra blogları
dolduran binlerce mesajda, Tunus halkı kutlanırken, çok sayıda kişi,
profil resimlerine Tunus bayrakları koydu.
DİĞER ARAP ÜLKELERİ DE DEVRİM BEKLİYOR
Mısır'da 30 yıldır iktidarda bulunan Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek liderliğindeki rejime karşı onlarca Mısırlı eylemci,
Tunus'un Kahire Büyükelçiliği önünde dans ederek, "Bin Ali, Mübarek'e,
onun için de bir uçak beklediğini söyle" sloganları attı.
Mısırlı insan hakları eylemcisi
Hüssam Bahgat, Tunus'ta hükümetin düştüğüne ilişkin haberlerden
gözlerini alamadığını ve halkının da bir gün aynı şeyi yapabileceğini
umduğunu söyledi.
Bahgat, "Tunus ile ilgili önemli olan şey,
rejim günler önce tam anlamıyla sarsılmaz görünüyordu ve sonunda tek
bir Batı ülkesi parmağını sokmadan demokrasi üstün geldi" diye konuştu.
Hüssam Bahgat, Tunus'taki olayların, liderlerin sıklıkla bir
ömür boyu iktidarda kaldığı bir bölgede muhalefet liderlerinin
güvenini artıracağını belirterek, "Tunus'ta olanlar, Mısır'da değişim
amacına hayal edilmeyecek ivme kazandıracak" dedi.
Sudanlı
muhalif lider Meryem El Sadık da Tunus'taki isyanla ilgili karmaşık
duygular içinde olduğunu ifade ederek, Cumhurbaşkanı'nın iktidardan
gönderilmesinden ötürü heyecanlı, kendi halkının aynısını yapmamasından
ötürü de üzgün olduğunu söyledi.
Mısır'ın
liberal muhalif Kifaye (Yeter) Hareketi'nin, başkent Kahire'deki Tunus
Büyükelçiliği önünde bir gösteri yaparak, Tunus Cumhurbaşkanı
Zeynelabidin Bin Ali'nin ülkesini terk etmesini kutladıkları
bildirildi.
Mısır'da Arapça ve İngilizce yayın yapan El
Mısri El Youm gazetesinin haberine göre, Zamalek semtindeki Tunus
Büyükelçiliği binası önünde toplanan 50 kadar Kifaye Hareketi mensubu,
Mısır'da da Tunus benzeri bir değişikliğin olması çağrısında bulundu.
Bazı
muhalif kesimlerin de desteğini alan gösteride, katılımcılar Mısır
Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'i kastederek "Gelecekteki sensin" diye
slogan attı.
Kahire'de yaşayan bazı Tunuslular'ın da
gösteriye katıldıkları öğrenilirken, Kifaye Hareketi, Mısır'da, iktidar
karşıtı sert muhalefeti ile tanınıyor ve zaman zaman işsizlik, zamlar ve
insan hakları konularında protesto gösterileri düzenliyor.
TUNUS HALKI TARİH YAZDI
Tunus’ta tarih yeniden yazıldı. Bir aydır süren protesto
gösterilerinin ardından halk, sonunda Bin Ali’yi devirmek üzere sokağa
çıktı. Cumhurbaşkanı Zeynelabidin Bin Ali’nin halka seslenerek ‘daha
fazla özgürlük’ vadetmesine rağmen başkentte sokağa dökülen 5 bin kişi
devlet başkanının istifasını istedi.
İçişleri Bakanlığı önünde
toplanan binlerce kişi, ‘Ali defol’, ‘Oyun bitti’ şeklinde sloganlar
attı. Protestocuların arasında İlerlemeci Demokrasi Partisi Genel
Sekreteri Maya Jribi de vardı : “Tunuslular sokaklarda ve korkmuyor.
Onlar artık özgürlük, eşitlik ve adalet istiyor.”
Polis,
göstericileri dağıtmak için büyük çaba harcadıysa da başarılı olamadı.
İşsizlik, yolsuzluk ve siyasi baskı nedeniyle sokaklara dökülen halk,
amacına ulaştı : “Biz sadece iş istemiyoruz. Aynı zamanda yolsuzlukların
ve akrabalara yapılan iltimasında son bulmasını istiyoruz.” “23 yıldır
omuzlarımızdaki bu baskı ve adaletsizlikten kurtulmamız gerekiyor. Biz
bu diktatörden kurtulmalıyız artık.” “Bu mesajım dünyadaki tüm insanlara, diktatörlerden korkmayın. Diktatörlerden korkmayın.”
Olayların
fitili ise geçtiğimiz Aralık’ta yoksulluğa ve fakirliğe karşı tepkisini
göstermek isteyen 26 yaşındaki bir gencin kendini yakarak intihar
etmesiyle başladı. Muhammed Buaziz adlı genç ölümüyle ülkede eşi benzeri
görülmemiş bir protesto dalgasının yayılmasına da öncülük etmiş oldu.
Katılma Tarihi: 13 ocak 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selamlar.
arap diktelerinin sonu gelir. de gelen gideni aratır. bu hep böyledir. şu an arap ülkelerinde baştakilerin hemen hemen hepsi dikte. en yakın tarihde ırak da da bir dikte vardı saddam.. asıldı ve öldü. peki bu saddamı kim dikte yaptı yada diğerlerini neden baştakiler diktetör. nedeni yeni sınırların çizilmesi. birinci dünya savaşından sonra bu devletler var oldu. kapitenin yeni düzeninde insanlar devlet sınırları içersinde olacak. ve sınırları belirli olacak. millet millet ayrılacak türkiyeli. suriyeli ıraklı. yunan macar vs... böylece millet kavramında devlet kavramını yada ulus kavramını benim seterek insanlar ayrı ayrı bin bir parça olacak. kapite bir taraftan sınırı çizilmiş ülkeler yaparken diğer taraftanda bir kısmını cahil bir kısmını da cahillerin çalıştırılması için alim yaptılar. cahil tarafta yaşayan toplumların. yönetiminide. dikte rejimlerin ellerine teslim ettiler. hertürlü refahlarını sağladılar. ki toplumun başkaldırlarını böyle diktelerin sayesinde kanlı bir şekilde bastırdılar. cahil sayılan orta doğu devletleri. dikte rejimler sayesinde bir birlerine düşman oldu. ve sınır ihlalleri kalktı. yanı başında bir katliyamı diğeri olağan karşıladı. başların birbirine düşmanlıklarını devlet halkı canı ile ödedi. ödüyor.
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
Katılma Tarihi: 13 ocak 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selamlar ..
kıyamet onların hiç ummadıkları yerden gelecek. kap itlerinin (kapitenin ) kurduğu düzen bir gün insanlara fayda vermez cevap veremez hale gelecek. ve her kez geçmişinin akibetini sorguluyacak. bu düzen yandaşlarını helaka sürükleyecek.
insanlar madde ile var olacağını sanıyor. oysa benim dedikleri biriktirdikleri başkasına kalıyor. o ölüyor başkası yiyor ölüm apaçık gerçek ken insanlar bunu bir türlü kabul etmiyor. kapitenin kurduğu düzenin en başında ahiret inancı olmamasıdır.
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma