Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Son olarak etımolojık bilgilerıde verıyım,dıkkat çektığınız için sağolun ZULKARNEYN:IKI NESIL SAHIBI
Cevap basit,ZULKARNEYN IKI NESIL SAHIBI DEMEK,ESKI HINDISTAN VE INDUS MEDENIYETINE AIT TOPRAKLARDA YASAYAN ZULKARNEYN IKI NESIL SAHIBIDIR.YAHUDILERIN ATASI HINTLILERDIR
Hint ve İbrani isimlerin benzerlikleri erken dönem Avrupalı sömürgecilerin akıllarına epey takılmıştı. Yahudilerin aniden Arap çölünden peyda olmadıkları veya yakınlarda bir yerde okuduğum gibi uzaydan gelmediklerini, ama Tevrat'ta yazdığı gibi doğudan geldiklerini kabul edemeyen bu insanlar bunları kafalarından silerek bir şekilde kendilerine bunların rastlantı olduklarını ikna ettiler. Bu rastlantıların binlerce oluşu ve Hindistan'ın her köşesinde hortlaması buna engel olmadı.
Budistlere göre Abhiranlar "Abhiraca" konuşurlardı. Hindistan'da halen yaşayan esas proto-tipik Yahudiler de Abhiri denilen bir dili konuştuklarını iddia ederler. "Bharata'lı Natyasastra eseri de dili Abhiri veya Sabari olarak tanımlamıştır. Abhirilerin dileri Abhirca olduğu iyi bilinmektedir." (Çağlar Boyunca Yadavaslar - Yadavas Through the Ages, yazan Yadav Singh; Cilt II, sayfa. 4.) Yadav Singh'in bu fikri doğru olabilir. Günümüzde bile kökleri, İsrail toprağında bulunan İsrail'li Yahudilere "Sabaras" denilir
YECUC MECUC Etimolojik Tahlil
Kur’an-ı Kerim’de iki ayrı yerde geçen(17) Ye’cûc ve Me’cûc kelimelerinin kökü konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Ragıb el-Isfehanî ve İbnü’l-Manzur gibi dil alimlerine göre bu kelimelerin aslı Arapça; Zemahşerî, Fahreddin er-Râzî, Beydâvî ve Ebu’l-Bekâ’nın da içlerinde yer aldığı cumhura göre ise bu kelimelerin aslı Acem (başka dillerden Arapça’ya geçme)’dir.(18) Bu kelimelerin Arapça olduğunu söyleyenler, türetildikleri kökler konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Ebu’l-Hasan el-Ahfaş, hemzeli (Ye’cûc ve Me’cûc) ve hemzesiz (Yâcûc ve Mâcûc) okunmasının caiz olduğunu söylerken,(19) Abdurrahman b. Hürmüz el-A’rec ve İmam Asım bu kelimelerin asıl harflerinin hemzeli olduğunu belirtmişlerdir.(20) Kelimenin kökünün “evece”, “ecece”, “mecece” veya “yecece” olduğu söylenmiştir. Musa Carullah, Ye’cûc ve Me’cûc konusunda yazdığı risalede Mısır krallarına Firavun, Amalika hükümdarlarına Âcâc, Roma krallarına Kayzer, Habeş krallarına Necâşî dendiği gibi Türk hükümdarlarına da Kaan denildiğini belirtmekte, Gog kelimesinin bu sözcükle arasında bir yakınlık bulunduğunu kaydetmektedir. Türkçe kaan sözcüğünün Âramice Kohen kelimesinden türediğini, Gökhan kelimesinden de türemiş olabileceğini belirten Cârullah, hatta Kohen sözcüğü “Kaan”dan alınmış, sonra da bundan kehanet kelimesinin bile türetilmiş olabileceğini ifade etmiştir. Musâ Carullah, Türkçe’dekinin zıddına Samilerin lügatlarında Gog kelimesinin başka kullanımlarının bulunmaması ve Ahd-i Atik’te Magog ülkesinin hükümdarı anlamına kullanılmış olması bu kelimenin aslının Türkçe olduğunu güçlendirdiğini de belirtmektedir.(21) Musâ Carullah der ki: “Ahd-i Atik sahifelerinde “Yâ” nida harfidir. Asıl isin “Cûc” kelimesidir. Rivayetçi müfessirler, Ahd-i Atik ve Ahd-i Cedit ile Talmud’un masallarını tamamıyla taklit ettikleri halde Ye’cûc sözüyle cûc sözünün gayet açık olan farklarına hiçbiri dikkat etmemiştir.”(22) Bilimsel tefsirin öncülüğünü yapan müfessirlerden Kasımî ise Araplarca Kaf Dağı diye bilinen, Kafkas dağlarının arkasında Dağıstan bölgesinde bir dağ bulunduğunu, burada birine Akuk, diğerine Makuk adı verilen iki kavim yaşadığını, Arapların bunları kendi dillerinde Ye’cûc ve Me’cûc şeklinde ifade ettiklerini kaydetmektedir.(23) Tarihi bilgilere göre bedevi ve vahşi olan ve milattan önce dokuzuncu yüzyıla kadar batıda ve güneydeki ülkelere saldıran batıda Miğer, doğuda ise Tatar diye isimlendirilen bu kavim milattan önce altı yüz yıllarında Karadeniz sahillerinde iken Kafkas dağlarından güneye inerek batı asyaya hücum etmişlerdir. O devirde kuzeydoğu bölgesi bugünkü Moğalistan topraklarına tekabül etmekte olup, buranın gezginci kabilelerine Mongol adı veriliyordu. Kaynaklara göre Mongol’ün aslı Mongog veya Monçuk’tur. Her iki halde de bu iki kelime Me’cuc kelimesine çok yakındır. Yunanlılar da bunu Mîgak diye telaffuz etmişlerdir. Ayrıca Çin tarihinde Yavaşî adında bir kabilenin adından söz edilmektedir ki, bu kelimenin zamanla tahrif edilerek Ye’cûc şekline girmiş hali olabilir.(24)
TEVRAT VE İNCİLDE GOGLA MOGOG(MOĞOLLAR) SAVASÇI IKI KAVIM OLARAK BAHSEDER YUKARDAKİ BILGILERI DOĞRULAR.
Enbiya Suresi 95 Helâk ettiğimiz bir kente/medeniyete yaşamak haram edilmiştir. Onlar bir daha geri dönemezler.
Enbiya Suresi 96 Ye'cûc ve Me'cûc'ün önü açıldığı zaman onlar, her tepeden akın ederler.
Enbiya Suresi 97 Hak olan vaat yaklaşmıştır. İnkâr edenlerin gözleri birden donup kalmıştır. "Vay başımıza! Biz bundan gafil bulunuyorduk. Hayır, biz zalimlerdik." derler.
ELMALILI ORJINAL Hud Suresi 65 ama deveyi yere yıkıp kestiler. Sâlih dedi ki: "Yurdunuzda üç gün daha nimetlenin. Bu, yalanlanamayacak kesin bir vaattir."
BURDA BIR KAVMIN,MEDENİYETIN HELAKI ÖRNEK VERILIYOR,HZ ZULKARNEYN BU SEDDI YAPARKEN ONLARDAN İSTEDIĞI BEDEL ALLAHA TAM VE ŞİRKSİZ TESLIMIYETTİ,SURENIN ŞARTA BAGLI OLDUĞU VE ALLAHIN SINIRLARINI AŞTIKLARI ZAMAN HELAK OLACAKLARINI, ALLAHIN ARTIK BU MEDENİYETI KORUMAYACAGINI BIR SÖZ,VAAT OLARAK BILDIRDİ.
MESELA HUD 65 DE SEMUD KAVMI İÇİN VAAT GERÇEKLEŞTI DER, ALLAH ONLARIN SURESINIDE 3 GUN OLARAK VAAT,SÖZ VERMİŞTI.
Katılma Tarihi: 21 mart 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 33
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selamunaleyküm;
Hele şükür cevap yazabiliyorum. Öncelikle beni affedin ama forumun teknik olarak biraz geliştirilmesi gerektiğini foruma daha yeni üye olan biri olarak söylemeliyim. Hem ağır işliyor hemde bir saattir mesaj atmaya uğraşıyorum. Tam işte şimdi mesaj atabilirim dediğim an bir bakıyorum çevrimdışı olmuşum. Neyse bu küçük serzenişten sonra birde yeni bir başlık açamadığımı o yüzden meramımı bu başlık altında dile getireceğimi bildirmek isterim. Çünkü merak ettiğim mevzuya en uygun başlık olarak bulabildiğim konu bu.
Merak ettiğim bir konu var. Eski medeniyetler üzerine düşünüyorum ve bazı kaynaklar da okuyorum şöyle bir şeyle karşılaştım, ya da bilmiyorum benim bilgim eksik olabilir: İnkalar olsun, siyahi yerli halklar olsun hep beyaz insanları kendilerine tanrı olarak edinmişler. Bunun yanısıra eski yunanintanda olsun ya da diğer fenikeliker, batılılar işte İslam ve diğer dinlerden önce yaşamış insanlar olsun hep yanlış ve değişik inançların peşindeymişler. Yani dünyadan haberleri yokmuş, doğmuşlar kendilerine göre bir dine inanmışlar ve ölmüşler gibi. Onlara bir peygamber gittiğiyle ilgili hiç bir kaynak yok. Yani sanki kimse onlara Müslümanlıkla ilgili hiç bir şeyden bahsetmemiş gibi.
Bunlarla ilgili tarihlerde bunların inançları yazıyor ama bir peygamber gelip gelmediği konusundan hiç bahsetmiyor. Mesela yunanlıların zeusu vardı osu busu vardı diyor ama Allah inancını yaymak için bir peygamber gelmiş miydi o konudan kimse bahsetmiyor. Bu insanların durumu nedir acaba? Allah elbette bu insanları başı boş bırakmış olamaz. Onlara da bir peygamber göndermiş midir? Ya da bu insanların bu dünyadan, Tek Tanrılı dinlerden habersiz halleri nedir? Bu konu çok sık kafama takılıyor. Ya da benim öğrendiklerim, okuduklarım taraflı yazılmış tarih midir? Geçmişte batıya gelen peygamberler de, ne biliyim Mayalar olsun İnkalar olsun Yunanı olsun onları uyaran ve Allah yolunu öğütleyen peeygamberlerde gelmiş miydi? İşin en can alıcı ve benim kafamı en çok karıştıran, bu yüzden de sizlere sorma gereği duymama neden olan nokta şu: Bu insanların dünyadan haberi yokmuş gibi yaşayışları bir şey bilmediklerinden değilde kendi tercihlerinden dolayı mıydı? Yani onlara peygamber geldi fakat yalanlayıp kendi inançlarını tercih ettiler ki bildiğim kadarıyla böyle çok kavim ya da topluluk var ki Kur'an bunu teyit eder. Ya da mesela İnkaları ele alırsak zaten dünyanın henüz keşfedilmeyen bir yerinde yaşıyorlardı ve inançlı insanların dahi onlardan haberi yoktu, ama onların da kendilerince bir inanç sistemi vardı. Yani bu onların bilgisizliklerinden kaynaklanıyordu. İslami inancıma göre bunun mümkün olmadığını elbette biliyorum ve sizden bir açıklama, aydınlatıcı bir bilgi bekliyorum.
Şimdiden Allah razı olsun. Cevaplarınızı bekliyeceğim.
öncelikle eğer safbilgi takma adlı arkadaş, başka bir takma ad ile bu forumda yazmıyorsa, gerçekten büyük kayıp, yasaklı olması.
ikinci konu olarak, zülkarneyn kıssasında geçen güneşe karşı örtüsü/gölgesi olmayan kavimin uzakdoğulular olduğu bence çok açıktır. Zira ten rengi, çekik göz gibi özellikler türlerin bulundukları habitat şartlarına uyum sağlamaları için ortaya çıkan özelliklerdir.
Uzakdoğulular, medeniyetin gelişmediği zamanlarda güneşe karşı korunamamışlar ki, gözleri çekikleşmiş. Ayrıca kapalı toplum oldukları da, çekinik karakterleri çoğunluk olarak taşıdıkları için bir kanıttır. (korunma talebi) zira korelilerin genelinin kulak memeleri yapışık. çekinik karakterdir. Başka kavimler ile kaynaşmamışlar ki, bu özellik baskın olarak popilasyonlarında görünmektedir.
Keşmekeş arkadaşım,
hoşgeldin....sorunla ilgili düşüncelerim aşağıdadır :
iyiliği emredip, kötülükten alıkoyan, bulunduğu kavim içerisinde doğru şeyleri destekleyip, kavminin/ çevresinin kötü alışkanlıklarına karşı mücadele eden herkes birer elçidir. Elbette bunlar, Allah katında derece derecedir. zira biri bir sokak ile mücadele eder, diğeri dönemin en zalim hükümdarını öldürür...
davud a.s. demiri yoğurur, yine insanlık yararına kullanır...
sonra başka insanlar gelir, bu teknoloji ile zulm yaparlar....
Gerek Kitab-ı Mukaddes ve İncil’deki, gerekse Kur’an’daki anlatıma göre Ye’cüc ve Me’cüc’ün ortak özelliği akıncılık, istilacılıktır.
Dolayısıyla, bu iki sözcüğün çağrıştırdığı güç bir ordunun gücüdür. Bu
durumda “Yecüc” ordu komutanı, “Me”cûc” de onun askerleri anlamındadır.
Dikkat çeken bir diğer nokta da, bu sözcüklerin “yakıp yıkma, atıp
saçma” sözcüklerini çağrıştıran kelimelerle Arapçalaşmış olmalarıdır.
Ye’cüc ve Me’cüc’ü belli bir tarihe ve coğrafyaya sıkıştırmak
yanlıştır. Her devirde ve her bölgede Ye’cüc Me’cüc olabilir. Geçmiş
devirde Büyük İskender ve ordusu Ye’cüc Me’cüc idi. Anadolu’yu
istila/feth eden Alpaslan ve ordusu da Anadolu halkı için Ye’cüc ve
Me’cüc idi. Bizansı istila/feth eden Fatih ve ordusu Bizans için, bugün
Irak’ı işgal/istila eden Amerika ve müttefikleri de İslam dünyası için
Ye’cüc ve Me’cüc’dür. Afganistan’ı, Çeçenistan’ı, Filistin’i,
Vietnam’ı, Mısır’ı, Libya’yı, Fas’ı, Tunus’u istila edenler de hep
Ye’cüc ve Me’cüc’dür.
hakkı yılmaz
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Katılma Tarihi: 21 mart 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 33
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sana kesinlikle katılmıyorum asım. Kur'an'ı baz alaraksa bu söylediklerin kesinlikle doğru değil. Tamam o tarz işgaller elbette zalimlik ve zulüm olabilir ama yecüc ve mecüc çok farklıdır. Bir kere Kur'an da yecüc ve mecüc'ün bir sedin ardında kapalı olduğu ve gün gelince o sedin yıkılacağı yazılır.Ve o zamanın kıyamete yakın bir zamanda gerçekleşeceği de bildirilir. Şimdi tutup her önümüze gelen zorbayı yecüc ve mecüc ilan etmek bana pek mantıklı gelmiyor. Yecüc ve mecüc'ün mahiyetini ise Allah'tan başka kimse bilemez, gün gelir onların da kim olduğu ortaya çıkar.
yecuc ve mecuc kavmi modern insan degildir.zulkarney firkasinda anlatilan kavimlerin hic biri modern insan degildir.mesela kendilerini gunesten koruyamayan kavim ev yada siginak yapmayi bilmeyen magarada yasayan sicaktan korunmak icin suya giren bir kavimdir.yecuc ve mecuc ise modern insan gibi konusamayan sadece inilti cikaran bir kavimdir.bilime baktigimizda yari insanlarin modern insanla 15 bin sene yasadigi hatta onlarla sosyan iliskilere girdigi bildirilir.yecuc ve mecucun ustundeki seti vakti gelince ALLAH yerle bir edecek.en dogrusunu ALLAH bilir..
Kıymetli arkadaşlar,bana göre yecüc ve mecüc,çinlilerdir.orada set olması da bunu çağrıştırmaktadır.Bu set sebebiyle şimdilik dünyaya saldırmadıkları gibi bir fikir bazılarına göre saçmalık gibi geliyor.set sebebiyle olmadığına bende inanıyorum.Buradaki set çinlilere işaret eden sadece bir işarettir.akın akın saldıracakları çokluğu ifade etmektedirki,dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip olmaları bunu doğrulamaktadır.Nüfusu 2 milyara yaklaşmış bir çin,dünya için bir tehdittir.Şimdiye kadar öyle uzun boylu bir saldırı yapmamış olmaları bundan sonra saldırmayacakları anlamına gelmez.Şimdiye kadar saldırmamış olmaları Komünizm nimeti sayesinde olmuştur.pekçok yorumcu arkadaş belki bu sözüme tepki gösterecektir ancak ben bunu bilinçli olarak yazıyorum.Niçin mi?Şayet Şimdiye kadar Çin'de Komünizm değilde kapitalizm egemen olsaydı,yani Çin'in gelir kaynaklarını sadece bir grup çinli egemenliği altına alıpta diğer çinlileri aç bırakmış olsaydı bu isyan mutlaka gerçekleşecekti ve bir savaşa dönüşüp nice setler ve ülkeleri yerle bir edip bambaşka bir uzakdoğu coğrafyası oluşacaktı,oysaki Komünizm sayesinde yani nimetlerin eşit paylaşımı sayesinde çinliler aç kalmaktan ve dolayısıyla settin yıkılması olayından insanlık kurtulmuş oldu,ama tabiki şimdilik böyledir.Fakat gidişat Komünizmin yıkılıp hızla kapitalizme doğru giden bir Çinle karşı karşıyayız ki bu tehlikenin yakın olduğunu gösteriyor.Kapitalizmle veya sömürgeyle çinliler aç kalacak ve işte set o zaman yıkılacak.Dünyadaki savaşların yüzde doksanı açlık sebebiyle olduğuna göre,2 milyar nüfusun sadece bin kişinin tok olup,1milyar 990milyon kişinin aç kalmasının doğuracağı savaşın çıkacağını bilmek için kahin olmaya gerek yoktur.Ayetteki sınırı aşmak ifadesinin de nimetlerin paylaşımının bozulacağına işaret olduğuna inanıyorum.En doğrusunu Allah bilir.
Çinliler Olduğuna İşaretler:
1-kendileri için bir (güneşi)siper kılmadığımız bir kavim üzerine doğmakta iken buldu.(ifadesi ülkenin genişliğini ve ormanlığını gösterir.) 2-İki seddin arasına kadar ulaştı, onların (sedlerin) önünde hemen hemen hiç bir sözü kavramayan bir kavim buldu.(çinlilerin lisanlarının zorluğunu ve ruhsal hallerindeki inatçılığı işaret etmektedir.) 3-Bu dedi, Rabbimin rahmetinden bir lütuf. Rabbimin vaadettiği zaman gelince bu seti dümdüz yapar, yerle bir eder ve Rabbimin vaadi de gerçektir.(bu set fiziksel anlamda çin setti,iktisadi anlamda gelir seviyesindeki eşitliği ve dolayısıyla oraya komünizme işarettir.) 4-Biz o gün onları bırakırız, dalgalar halinde birbirlerine girerler. Sura üflenince hepsini bir araya toplarız.(kıyamet yaklaştığında bu eşitliğin bozulacağını ve büyük bir savaşın çıkacağına işaret eder.En doğrusunu Allah bilir.)
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma