Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam, yazi bana ait degil,alintidir
Vakitli salatın taa en başından incelemeye bakalım ve görelim olayın aslı ne imiş
Nisa 95 Ya eyyühellezine amenu iza darabtüm fi sebilillahi fe tebeyyenu ve la tekulu li men elka ileykümüs selame leste mü’mina tebteğune aradal hayatid dünya fe indellahi meğanimü kesirah kezalike küntüm min kablü fe mennellahü aleyküm fe tebeyyenu innellahe kane bi ma ta’melune habira
Gelin beraber çevire çevire gidelim;
4:94 Ey o tüm emin olanlar/iman edenler Allah yolunda seyahat ederseniz/Allah mesajını iletirseniz daha sonra iyi araştırın/iyi anlayın ve selam/barış/huzur diyene dünya hayatının menfaatleri için sen iman etmemişsin demeyin zira Allah indinde ganimet bol, evvelden siz de öyleydiniz, Allah cömertlik etti de sizi emin kıldı, bundan dolayı iyi araştırın,gerçekten Allah ne ederseniz haberdardır.
Görüldüğü gibi olayın taa başında zulme uğrayan ya da gerçeğin farkına varan insanlardan oluşan peygamber ve çevresi Allah’ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi ulaştırmak için seyahate çıkıyorlar. Öyle ki bu ulaştırma hizmeti için Allah’ın sünneti budur ki her elçiyle beraber olanlardan alınmıştır bu ancak çoğunluk bu hizmeti engellemiştir…Şöyle ki;
2:27 Ellezine yenkudune ahdellahi mim ba’di misakih, ve yaktaune ma emerallahü bihi ey yusale ve yüfsidune fil ard, ülaike hümül hasirun
27. Ki antlaşmadan(misak) sonra Allah’a verdikleri sözü/sundukları bağlılığı tutmazlar/bozarlar ayrıca Allah’ın ulaşmasını emrettiğini alıkoyarlar/durdururlar ve yerde bozukluk/huzursuzluk yaparlar; işte kaybedenler onlardır.
bu ayetlerde de görüldüğü gibi Allah müminlere bu kutsal iletiyi yeryüzüne iletmeleri için emir vermiş ve karşılığı olarak ta güzel ödüllerin(ecir) vaadi verilmiştir. İşte bu kişiler bu iletilmesi emredilen şeyi iletmek üzerine yeryüzünde seyahate çıktıklarında, dere tepe geçtiklerinde karşılaştıkları insanlar hakkında ön yargılı olmamaları istenmiştir. Barış sözcüğünü kullananların gayri mümin olarak adlandırılmamasını istemiştir. Çünkü o kişinin daha sonradan iman edip etmeyeceğini ancak Allah bilir. Kişi zalimlik yapmıyorsa yani barış içinde yaşamayı emrediyorsa bu kişi gayri mümin ilan edilmemiştir. Öyle ki bu yolculuk sadece iletiyiiletmek için değil zalimlere karşı savaşmak için de olabilir. Gelelim bir sonraki ayete;
4: 95 La yestevil kaidune minel mü’minine ğayru ülid darari vel mücahidune fi sebilillahi bi emvalihim ve enfüsihim feddalellahül mücahidine bi emvalihim ve enfüsihim alel kaidine deraceh ve küllev veadellahül husna ve feddalellahül mücahidine alel kaidine ecran aziyma
4:95 İman edenlerden özürü olmamasına rağmen oturanlar Allah yolunda malları ve benlikleri ile çaba gösterenler ile bir olmaz, zira Allah malları ve benlikleri ile gayret gösterenleri/zorluklara direnenleri oturanlardan derece bakımından üstün tutar, öyleki Allah tümüne güzellik vaad eder ancak çaba gösterenlerin ödülü oturanlardan daha üstündür.
Görüldüğü gibi cihadın tanımı da ayetlerde anlatılmıştır. Cihad insanlara yaratılışta verilen sağlıklı(fıtri) yapının korunması için gayret göstermek ve zorluklara karşı direnmektir. Bu bedensel ve ruhsal sağlık için sağlığı korumak olabileceği gibi, otoriter firavnların zulmüne karşı savaşarak toplumsal sağlık için de olabileceği gibi, yerküre sağlığının örneğin ormanların yok oluşunu engellemek için de olabilir. Bunun için Allah’ın bu yeryüzündeki bozukluğun(fitne) giderilmesi konusunda gönderdiği emir ve öğütler iletilmek zorundadır. Müminler bu görevi üstlenmekte ve Allah ile antlaşma(misak) yapmaktadırlar. Allah yolunda gayret gösterenlerin, zorluklara direnenlerin ödülleri ise bir sonraki ayette belirtilmiştir.
4:96 Ondan dereceler, bağışlanma, rahmet(şevkat); öyle ya Allah bağışlayan ve rahimdir.
Daha sonra
4:97 İnnellezine teveffahümül melaiketü zalimi enfüsihim kalu fime küntüm kalu künna müstad’afine fil ard kalu e lem tekün erdullahi vasiaten fe tühaciru fiha fe ülaike me’vahüm cehennem ve saet mesiyra
Gerçektir ki melekler onlar nefslerine(benliklerine) zulmederken ruhlarını aldıklarında/vefa ettiklerinde/üstten baktıklarında derler: -ne içindesiniz?-, derler ki: -biz yerde eziliyorduk/çaresizdik-, derler: Allah’ın yeri geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya oralara. İşte bunların barınağı cehennemdir. Ne kötü dönüş yeridir o.
4:98 İllel müstad’afine miner ricali ven nisai vel vildani la yestetiy’une hiyletev ve la yehtedune sebila
4:98 Erkeklerden, kadınlardan ve çocuklardan çareye gücü olmayan ve yol(Allah yolu) bulamayanlar müstesnadır.
4:99 Fe ülaike asellahü ey ya’füve anhüm ve kanellahü afüvven ğafura
4:99 Ki işte ümit edilir Allah onları affeder öyle ki Allah affeder, bağışlar
4:100 Ve mey yühacir fi sebilillahi yecid fil erdi mürağamen kesirav veseah ve mey yahruc mim beytihi mühaciran ilellahi ve rasulihi sümme yüdrikhül mevtü fe ad vekaa ercuhu alellah ve kanellahü ğafurar rahiyma
4:100 Ayrıca kim Allah yolunda hicret ederse yeryüzünde, varıp sığınarak karşı harekete girişecek çok yer bulur; geniş bir imkân da bulur. Ve her kim, evinden/beytinden Allah’a ve resulüne hicret niyetiyle çıkar da kendisine ölüm yetişirse onun ödülünü vermek Allah’a düşer. Allah Gafûr’dur,Rahîm’dir.
4.101 Ve iza darabtüm fil erdi fe leyse aleyküm cünahun en taksuru mines salah in hiftüm ey yeftinekümüllezine keferu innel kafirune kanu leküm adüvvem mübina
4:101 Ve yerde yolculuğa çıkarsanız sonra nankörlerin/kafirlerin size fitne/bozukluk/tuzak kurmalarından endişe ederseniz salattan/söylevden kısmanızda size bir günah yoktur, gerçekten nankörler/kafirler sizin apaçık düşmanınızdırlar
Bu noktaya gelindiğinde salatın iletilmesi gereken bir şeyin insanlara duyurulduğu bir eylem olduğunu anlarız. İletilen şey müminlerin söz verdikleri kafirlerinse bu iletilmesi gereken şeyin iletilmesini engellemke için her türlü pisliği yaptığı şeydir. Nedir sizce bu? Tabi ki insanlara gerçekleri anlatmaktır ve insanlara topluca durumlarını açıklamak, uyarmak, nutuk çekmektir. Ancak bu söylevi bozmak için nankörler/kafirler hazır beklemektedirler. Bunun için Allah bu eylemi kısaltmanızda size bir zarar yoktur demektedir. Size güncel örnek verelim, Atatürk 19 Mayıs harekatı ile çeşitli illerde kongreler yapmıştır ancak yakalanma korkusu ile bunu yapmıştır. Bu durumu aynen buna benzetebilirsiniz.
4:102 Ve iza künte fihim fe ekamte lehümüs salate feltekum taifetüm minhüm meake vel ye’huzu eslihatehümv fe iza secedu felyekunu miv veraikümv velte’ti taifetün uhra lem yüsallu fel yüsallu meake vel ye’huzu hizrahüm ve eslihatehüm veddellezine keferu lev tağfülune an eslihatiküm ve emtiatiküm fe yemilune aleyküm meyletev vahidehv ve la cünüha aleyküm in kane bi küm ezem mim metarin ev küntüm merda en tedau eslihateküm ve huzu hizrakümv innellahe eadde lil kafirine azabem mühina
4:102 Ve sen içlerindeysen sonra söylevi/bağlılığı sunma merasimini(biat etme) yerine getir, onlardan bir taife seninle dursun ve silahlarını da edinsinler sonra onlar secde ederken/itaatlarini taktim ederken(yani; biz işittik inandık sen resulsün, artık sizinleyiz…) diğerleri arkanızda beklesinler. Sonra henüz bağlılıklarını sunmayanlar gelsin ve seninle bağlıklarını sunsunlar onlarda temkinli olup silahlarını yanlarına alsınlar. Nankörler öyle arzu ederler ki emtianızdan ve silahlarınızdan gafil olasınız da aniden baskın yapsınlar. Eğer yağan yağmur veya hastalık durumu eziyet olursa silahlarınızı bırakmanızda bir günah(zarar) yoktur. Ancak yine de alarmda(hızır) olun, gerçekten Allah nankörler için rezil edici bir ceza hazırlar.
4:103 Fe iza kadaytümüs salate fezkürullahe kiyamev ve kuudev ve ala cünubiküm fe izatme’nentüm fe ekiymüs salah innes salate kanet alel mü’minine kitabem mevkuta
4:104 Ki salatı/zikr toplantısı/ söylevi yapmanızın ardından Allah’ı anın ayakta ve otururken ve yanlarınız üzere sonra rahata ermenizin ardından salatı ikame edin/zıkr toplantısı/söylevi yerine getirin gerçekten salat müminlere belirli bir zaman aralığı yazılmıştır.
Waw-Qaf-Ta = zaman olarak belirlenmiş/belirtilmiş/sınırları belirlenmiş bir şey, zaman-süre-vakit atamak tayin etmek, zaman/vakit ölçüsü (örneğin, mevsim). Lexicon Arabic
İşte yapılması gereken eylem belirli vakitlerde değil, süresi kısaltılan bu eylem rahata erildildiğinde tam süresi boyunca yapılacaktır. Yani kısaltılan eylem gerçek süresine uzatılacaktır.
İnsanlar bu süre boyunca peygamberden Allah yolunda gayretin nasıl yapılacağını öğrenmektedirler. Toplumsal sağlığı bozan fitneci nankörleri kovalamaktadırlar. O zalimlerin tepesine binmek için peygamber emirleri anlatmakta müminlerin misakını almaktadır…Fıtrat(sağlık-istenen standart) çizgisine teğetlenmek için gereken kulluk görevlerini öğrenmektedirler…
Ve sonraki ayetlerde bu durum nankörler, içlerinden benliklerine uyanların durumu,ihanet edenlerin durumu v.s anlatılmaktadır.
Salat toplantıları fecr ve işa yapıldı yani sabah akşam ve bu zıkr toplantılarında Muhasmmed ayetleri tebliğetti,şura yapıldı,biat yani bağlılıkalındı,savaş ve devlet komutanıda olan nebıyl beraber itaatler yani secdeler sunuldu.
Dua ederken,dilerken,Allaha niyazda bulunurken,Kuran okurken öğüdü anlamak misak için ilk şarttır,ne dediğini bilmeden arapça kelımeler söylemek sağlıksız bir diyalogtur, af buyrun ama Papua Yenigıneye telefon açıp ordaki yerel halktan biriyle lisan konuşmaya benzer,Allahın dili ise yoktur,her kavme değişik dillerde bir çok tebliğ,ayet gelmiştir.
Kuranda ismiyle sadece fecr ve işa salatları geçer,Muhammed ayetleri tebliğ ederek öğüt veren görevli bir elçi idi,Hud 114 gıbı ayetler incelenirse salatı duzenleme emri bize değil Muhammededir,dolayısıyla şu an şahsına inen diğer asyetler gıbı hukmu yoktur.bu salatlarda Muhammed mumınleri toplamış,tebliğ yapmıştır,ayetleri okumuştur,bu teslimıyet,bağlılık için biat alınan salat toplantılarıdır.Cuma gunu araplarda yoktur,arube gunu vardır,yevm Kuranda gun dışında zaman anlamı ilede geçer.
Salat, sally kökunden gelir,peşınden gitmek,takip etmek anlamı taşır,elçinin tebliğine uyulucak ,islam evinde bir aıle yapısı gıbı sıkı bir bağlılıkla peşinden gıdılecek,bağlılık,misak ayakta tutularak,öğüt icra edılecektır.
Bu savaş,daha doğrusu bu seyahat”ler,islamın tanıtım ve tebliği için,islamın ilk yıllarında Hz.Muhammed ve arkadaşlarının Mekke”nın mahallelerinde,Mekkenin çevresindeki yerleşim yerlerinde yaptıkları bir tanıtım ve davet çalışmasıdır.Günümüz tabiri ile,yasa dışı gösterilerdir.
Mekke ve çevresine hakim siyasi otoritenin engellemelerine rağmen,peygamber ve arkadaşlarının yaptığı tanıtım ve davet çalışmalarıdır.Peygamberin yaptığı bu çalışmaların,Mekkeli müşrikler ve Mekke”ye hakim siyasi otorite tarafından engellenip,yasaklandığını Alak suresinden açıkca anlıyoruz.Alak Suresinden,ilk zamanlar bu davetleri Hz.Muhammed”in tek başına yaptığını ve Muhammed”in bu çalışmalarını engellemek için,Mekke meclisinin karar çıkarttığını ve çıkarttıkları kararın uygulamaya konduğunu,gene Alak Suresinden anlıyoruz.
Gene ayni Sureden,meclisin kararına rağmen,Hz.Muhammed”in çikan karara itaat etmediğini,secde”ye,yani görevini yapmaya devam ettiğini de,açıkca anlıyoruz.
Muhammedın namazı engellenemez,bir şekılde 4 duvar arasında kılar ama yaptığı tebliğ ve elçilik vazifesi,bağlılığı,misakı icra engellenir.Bu engelleyen meclis Mekkedeki mecıdı haram yani haram meclistir,müşrıklerın meclisi,şura topluluığudur.Bu meclis Allah adınna hukum verıp,dın uydurmaktadır,onlarda Allaha ınanmakta sadece aracı koymaktadırlar,kutsal kurban taşları ıle rıtueller yapmakltadırlar,baş putları dogurganlık iftıra ettıklerı Allahın dişil yazılışı Allattır.
Sen, namaz kıldığında kulu (bundan) engelleyeni gördün mü? Sen, salatı ikame ederken kulu (bundan) engelleyeni gördün mü?
12. Ne dersin, ya o (engellenen kul) hidâyet üzere ise; ya da takvayı (Allah’a karşı gelmekten sakınmayı) emrediyorsa!?
13. Ne dersin engelleyen, Peygamberi yalanlamış ve yüz çevirmişse!?
14. O Allah’ın, her şeyi gördüğünü bilmiyor mu?
15, 16. Hayır! Andolsun, eğer vazgeçmezse, muhakkak onu perçeminden; o yalancı, günahkâr perçeminden yakalarız.
17. Haydi, taraftarlarını çağırsın.
18. Biz de zebânileri çağıracağız.
19. Hayır! Sakın sen ona uyma; secde et(itaat et,uy) ve Rabbine yaklaş.
Ben,bu sureden ve bu surenin tasvir ettiği olaylardan,Hz.Muhammed”in bu çalışmalarına devam ettiğini ve kısa süre içinde kendisine bir çok insanın inanıp,katıldığını ve böylece hareketin güç kazandığını anlıyorum.
Yukarıdada bahsettiğim üzere bu salatlar Muhammedin ayetleri,tebliğ attiği ,misak(bağlılık) anlamında biat aldığı,Allahın anıldığı,öğüdünün anlatıldığı salatlardır,salat bıtıncede Allahı zıkretmeye yatarkende devam edın dıyerek ilgili ayet bu salatın zikr,söylev toplantısı olduğunu açıklıyor,cuma salatı ıle ılgılı verdiğim bılgılerde fecer ve işa yani sabah ve akşam Muhammedın toplantı (cumua) salatları duzenlediğini ortaya koyuyor.Salat yani Muhammedın tebliği,Kuran tefekkürü,toplantı zikri bitincede yani tum gun Allahın öğütlerini hatırlamalı,haramı helali bılmeli,öğütlerini icra yani bağlılığıu ikame etmeliyiz,salatı dosdoğru ıkame budur,kitaba sımsıkı sarılarak olur.Secde yani itaat, kutsal kurban taşı önunde 5 vakıt yere kapanarak değil,Allah kelamının öğütlerine itaat ederek olur.
Araf 7:170 Kitab’a sımsıkı sarılıp salatı dosdoğru ikame edenler var ya, işte biz böyle iyiliğe çalışanların ecrini zayi etmeyiz
ALLAHIN İMAN EDENLERE VERDİĞİ ÖĞÜT ABDEST
Cunuplukten temızlenme, aklın örtülu olduğu halın bıtmesıdır yanı sehvet halının.Tum vucut yıkama abdesti sunnılerın Emevı zamanı yozlaştırdığı abdesttir.Gelenekçi anlayışda sarhoş kişi duada okur,sacma mantıksız dıleklerde bulunabılır Allaha olan bu duasında ve ayrıca Kuranı sarhoş yada sehvet halınde ıken okuyup mısakta yanlış yorumlar yapabılır.
Kişi eger su bulamanışsa elbette temiz bir toprakla elını dırsegını sıvazlama seklınde yıkama yapacaktır.Ayrıca tuvalet kelımesınden namazı bozan hallerı çıkarmak sadece zorlama yorumdur.Mesela Edip Yuksel’e ve bazı mezheplere göre göre yellenme,kan ve cırılplak olarak namaz kılma, namaz bozmazken,baska mealcıye göre bozar.
Oysa Allah nımetı tamamlamak istıyor,mısakta yanı ayetlerın okunmasında zıhın açıklığı istıyor,sız sarhoş bırıyle antlaşma yaparmısınız?Ertesi gun sözlerını hatırlamaz…
(SÂD suresi 29. ayet) Bereketli bir Kitap bu; sana indirdik ki onu, ayetlerini derin derin düşünsünler ve öğüt alabilsin temiz özlüler.
04:43 Ey iman edenler, sarhoşken ne dediğinizi bilinceye kadar; cünüp iken de -yolcu olmanız hariç- guslünüzü edinceye kadar salata yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz hacet yerinden gelir veya kadınlara dokunmuş da(şehvet sarhoşluğu) su bulamazsanız o zaman temiz bir toprağa teyemmüm edin; niyetle yüzünüze ve ellerinize sürün. Gerçekten Allah çok affedici ve günahları bağışlayıcıdır.
04:44-45-46 Kendilerine Kitap’tan nasip verilenlere baksana! Sapıklığı satın alıyorlar ve sizin de yoldan çıkmanızı istiyorlar.Allah düşmanlarınızı sizden daha iyi bilir. Gerçek bir dost olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah kâfidir.Yahudilerden bir kısmı, (Allah’ın kitabındaki) kelimeleri esas mânâsından kaydırıp; dillerini eğerek ve dine saldırarak, «Sözünü işittik, emirlerine isyan ettik, dinle, dinlemez olası ve râinâ (bizi gözet)» diyorlar. Halbuki onlar, «İşittik ve itaat ettik; dinle ve bize de bak» deselerdi bu, kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lanetlemiştir. Artık onlar, pek azı müstesna, iman etmezler.
Abdest ayeti ile peygamberin Kuran’ı tebliğ ve müminlere öğüt için düzenlediği salatlara ( Hud 114 te anlatılan fecr ve işa toplantı salatları)söylev / bağlantı için iştirak kuralları verilmiştir. Allah söyleve katılanların temiz olmasını ve ne dediği bilir durumda olmasını istemektedir. Çünkü sarhoş olarak söyleve katılan kişi Allah’ın sözlerini,okunan ayetleri anlamakta güçlük çekebilir veya onları alaya alabilir,yanlış yorumluyabılır,kelımelerı kaydırabilir. Bu hadiseden önce elleri, yüzü, vs… yıkamak da zihni açmak ve algılamayı kolaylaştırmak içindir,teyemmum şartı da elektıriği atmaya,bılınci açmaya yönelıktır, yoksa kişinin ne dediğini bile bilmeden papağan gibi tekrarlayacağı birkaç dua için böyle bir şeyin istenmiş olmasının elle tutulur bir yanı yoktur.Zaten devamındaki 4:44-45-46 ayetlerde kitabın sözlerıyle alay eden,kelımelerın yerlerını kaydıran örtulu zıhnıyetlere dıkkat çeker.
Bir başka dikkat edilecek husus ayetin “sarhoşken namaz kılmayın” değil “namaza yaklaşmayın” demesidir…
KAF suresi 19. ayet) Sonunda ölüm sarhoşluğu gerçekten gelmiştir; işte senin kendisinden kaçıp durduğun şey budur.
Âyette geçen “Sükârâ” ifadesi, sadece alkol türü nesnelerle sarhoşluğu kapsamaz. “Sukr” terimi, geniş anlamıyla insanın zihinsel melekelerini tam olarak kullanmaktan alıkoyan herhangi bir zihinsel uyuşukluk durumunu ifade eder. Yani bu, aynı zamanda uyuşturucu kullanma veya sersemleme yahut şehvet yoluyla aklın geçici olarak dumanlanması ve mecazi olarak ‘uyku sersemliği’ şeklinde tanımlanan durumlar için de geçerlidir. Açıkça normal muhakemenin şaştığı veya ortadan kalktığı her türlü durum demektir.
Sarhoşluğun (zihin bulanıklığının) nedeni sadece içki değildir. Bir çok nedenle insanın aklı başından gider, kontrolu kaybeder. Kur’ân’ı Kerim’de bunun örnekleri verilmiştir. Mesela:
Âşagıdaki ayette bahsedilen sarhoşluğun nedeni ölüm korkusudur, içki değildir.
Hıcr suresi âyet 14, 15:“Üzerlerine gökten bir kapı açsak da oradan yükseliyor olsalardı kesinlikle şöyle diyeceklerdi: “Bizim gözlerimiz döndürüldü, bakışlarımız sarhoş edildi. Belki de biz büyüye çarpıtılmış bir toplumuz.”
Mesela Musa ve buyuculerle ılgılı ayette bahsedilen gözlerinin sarhoşluğunun nedeni sihir, göz boyamadır, içki sarhoşluğu değildir..
Hıcr suresi âyet 72:“Senin ömrüne yemin olsun ki onlar, kendi sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı.”
Bu ayette konu edilen sarhoşluğun nedeni içki, uyuşturucu değil şehvettir. (Konu Lut kavminin sapıklığıdır.
Hacc suresi âyet 1, 2:
“Ey insanlar! Rabbinizden korkun. Çünkü kıyamet saatinin zelzelesi gerçekten çok büyük bir şeydir.Onu göreceğiniz gün her emzikli kadın emzirdiğinden vazgeçer ve her gebe kadın taşıdığını düşürür. Sen o gün insanları sarhoşlar halinde görürsün; oysaki onlar sarhoş değillerdir, Ama Allah’ın azabı çok şiddetlidir.”.
Buradaki sarhoşluğun nedeni de kıyamet depreminin meydana getirdiği korkudur.Sarhoşluk/zihin bulanıklığı sadece içki içmekle olmuyor, başka nedenlerle de oluyor. Yukarıda sunduğumuz Maide suresinin 43. âyetinde “Sarhoşluk/zihin bulanıklığı” herhangi bir kayda bağlanmadan mutlak olarak “sarhoşluk/zihin bulanıklığı” olarak ifade edilmiştir. Bizlerin bu mutlak ifadeyi, sadece içki sarhoşluğu olarak anlayıp ona göre amel etmemiz gerçeğe aykırıdır.Sarhoşluk halı aklı ve ıradeyı örten durumlar için kullanılmıştır.Aklı örten ,dua ve Allah ıle olan her türlü baglanıtıda,salatta,duada kişiyi hataya açık hale getıreceği için Allah tarafından bu durumdan kurtulduktan sonra salata yaklaşmamız emredılmıştır.Cunuplukten temizlenme ihtılam halınden kurtulmaktır.Cunupken yanı ıhtılam halındeyken veya bu duruma yakın bır haldeyken,kışının aklı örtuludur,dua etme,Kuran okuma bunlardan uzak durulmalıdır.Su ıle elıyuzu yıkayıp elektiriği atma,kendıne gelme en hızlı çözumdur,verilen öğüt budur.
05:06 Allah size zorluk çıkarmak istemiyor. Ancak sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor ki, şükredebilesiniz.
Allah gunahtır,haramdır dememiş,zorluk istemıyorum ama uzerınızdeki nımetımı tamamlıyayım şeklınde ögut vermiş,dua ederken,Kuran ayetlerını anlayıp,yorumlarken bılincın açılması,elektrığın atılması ve temiz olunmasıyla elbetteki Kuran okuma daha saglıklı ve daha verımlı olacak nımet tamamlanacaktır.Her an Allah ıle baglantı halındeyız ve huzurundayız,O Semidir,Basirdir,salat insanın tum yasamıdır,yasam içerisınde temız olmak Allahın ılkel çöl araplarına ve bizlere ögududur.
Su hem temızler,elektrığı atar aynı toprakla teyemmumde olduğu gıbı,hemde bılıncın açılmasına yardımcı olur.Temizlik imandan gelir.Mesela adetten temizlenmek yani tahır olamak,adet halının bıtmesıdır,5:06 da geçen cunuplukten temızlenmekte cunupluk halının bıtmesı,su veya toprak yardımıyla elektrığin atılıp, kışının aklının örtülu olduğu sarhoşluk durumundan çıkması ve zıhnın açılmasıdır.
05:06 Ey iman edenler, salata kalkıtığınızda , yüzlerinizi, dirseklere kadar; ellerinizi yıkayın; başlarınızı ve topuklara kadar ayaklarınızı meshedın. Eğer cünüpseniz iyice temizlenin(bu halden kurtulun). Eğer hasta veya yolculukta iseniz veya biriniz hacet yerinden gelmişse ya da ihtılam olup(şehvet sarhoşluğu) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprakla teyemmüm edin, niyetle o topraktan ellerinize ve yüzlerinize sürun.Allah size zorluk çıkarmak istemiyor. Ancak sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor ki, şükredebilesiniz.
05:07 Allah’ın size olan nimetini, “Duyduk ve kabul ettik” dediğiniz zaman sizi bununla bağladığı (O’na verdiğiniz) sözü hatırlayın ve Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, kalblerin içindekini bilmektedir.
Aynı şekılde 05:07 de Kitap mısakına ve ayetleri dinleyenlerin duyduk ve kabul ettık dıyerek verdıklerı mısaka dıkkat çeker,mumınler Allah kelamını,mısakı dınlerken,kabul ederken açık bır zıhınle doğru anlamalı ve yorumlamalıdır.Kişi eger cünüpse ve aklı örtuluyse su ıle elektrığını atmak ve bılıncını yerıne getırmek için ıyıce temızlenecektır.
NUR 41 E lem tera ennellahe yüsebbihu lehu men fis semavati vel erdi vet tayru saffat küllün kad alime salatehu ve tesbihah vallahü alimüm bima yef’alun Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah’ı tesbih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi salatını ve tesbihini bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyle bilir.
Esasen salata yöneldığinizde demek hayata yaşantıya girdiğiinizde demekti,hayat vahyi ikame,fıılıyata gecırmedir..Müminin sabah kalkması salata kalkmasıdır, bu da sabah veya her yataktan / oturmaktan kalkışta olur.Her kalkış salatadır,önce zihnen sonra bedenen her yönden tamamen önce sen temiz olmalısın mesela bir tebliğde bulunacaksan,güzel ve hayırlı bir işe girişeceksen eger.İman eden kişinin yaşantısı,her anı zaten salattır.Tuvalet,lavabo …vs temizlik imandan gelir.
BURDAKİ SALATI NAMAZ DIYE YORUMLAYANLARA SORUYORUM:
SARHOŞKEN KURAN OKUNUR MU? YADA OKUNAN BİR TOPLANTIYA KATILIP AYETLER ÜZERİNE YORUM YAPILIR MI?
NE DEDİĞİNİ BİLMEZ HALDEYKEN DUA EDILIR MI?
Abdest ayeti Maide suresinde gelmiştir. Namazın farziyeti ise en açık şekilde Nisa suresinde geçer, nüzul sırası bakımından Maide suresi Nisa suresinden sonra gelir. Bundan önce peygamberimiz namazı abdestsiz mi kılmış ya da kıldırmıştır?? Eğer abdest ve alınış şekli biliniyorsa bu konuda ayette açık tarife gerek yoktur.Ancak ayette abdest alırken hangi uzuvların yıkanacağı da açıklanmıştır??????
Salatı namaz algılayanlar,sarhoşken Kuran okumayada açık kapı bırakırlar.Oysa bu ayetteki salat,dua,Kuran okuma,toplantı söylevlerınde ayetlerı dınleme hepsını kapsar.Allah bılnç açıklığı istemektedır.El yuz yıkama,teyemmum ıle elektrığı atma açıktır. Ordaki salatı ıkame namazdır diyerek sarhoşken Kuran okunur,ayetler yorumlanır,Allaha sarhoşken sacmalayarak dua edılıre açık kapı bırakabılırmiyiz?
SALATI NAMAZ ANLAYANLARA BİR SORU DAHA SIZCE NAMAZ KILINMIYACAKSA KIŞI TUVALETTEN SONRA SU BULAMAMIŞSA TOPRAKLA TEYEMMUM SEKLINDE ELINI DIRSEĞİNİ YIKAMASIN MI?TABIKI HAYIR BURDAKİ SALAT YASAMIN KENDISIDIR,KURAN BİR ÖĞÜTTÜR
SECDE:İtaat etme,uyma,kabul etme
KIYAM:Ayağa kalkma,Bir işe girişme, kalkışma, teşebbüs etme,Allah için başkaldırma
RUKU: tevazü etmek,Alçak gönulluk göstermek
SALAT :Risalet,vahiy,öğüt,bağlılık,sevgi ile destek,irtibat
İKAME ETMEK: Ayağa kaldırmak , yeniden diriltmek , icra etmek
SALATI İKAME ETMEK: Bağlılığı,desteği,öğüdü icra etmek
|