Bütün yönlerin sahibi olan Allah’a secde ederek başlıyorum!
Ey âlemlerin Rabbi! Sen bizlere yardım et.
İçi samimiyet dolu olanlara sesleniyorum!!!!!!! Nasıl bir ateşle oynuyoruz! Allah bizi doğru yola iletsin.
Salâtı/namazı yok kabul ettiğinizde, beraberinde abdest, kıble, hac, Mescid, kıyam, rüku, secde, Kabe gibi kavramları ve uygulamaları yok kabul etmeniz gerekir. Bu yok kabul etme nerelere varacak? Gelip Kuran’ın olmayışına kadar dayanacak, Allah korusun!
Aslında tarihsel argümanlar ve İslam toplumunun namazı, bize kadar getirdikleri gün gibi aşikar, bazı şeyler vardır ki istense de değiştirilemez, Kuran’ın bize kadar getirilmesi! Evet, Kur’an Allah tarafından yine Allah’ın koyduğu bir yasayla korunarak bize kadar gelmiştir. Bu yasa “mütevatür” yasasıdır; toplumların yalan ittifakı kurma imkanı bulamadıkları ve her bağımsız kanaldan gelen ve kalabalıkların bir birine aktararak günümüze kadar taşıdıkları haberdir. İşte namaz bizlere böyle uygulanarak, mescitler inşa ederek gelen sağlam haberdir.
Ama ben size buradan değil yine Kuran’dan deliller sunmaya çalışacağım inşallah.
Şimdi deniyor ki salat/namaz yok, tek tek ele alalım.
Kıyam:
Namazları ve orta namazı koruyun. Tam bir saygıyla Allah'ın huzurunda kıyam edin.(2 Bakara 238)
"Bana hiçbir şeyi ortak koşma; tavaf edenler, orada kıyama duranlar, ruku edenler ve secdeye varanlar için Evimi temiz tut" diye İbrahim'i Kabe'nin yerine yerleştirmiştik. (22 Hacc 26)
Rüku:
Ey inananlar, rükû' edin, secde edin, Rabbinize ibâdet edin, hayır işleyin ki umduğunuza eresiniz. (22 Hacc 77)
Onlara: "Rükû' edin" dendiği zaman rükû' etmezler. (77 Mürelat 48)
Sizin veliniz, ancak Allâh, Elçisi ve namazlarını kılan, zekâtlarını veren, rükû'a varan mü'minlerdir. (5 Maide 55)
Namazı kılın, zekatı verin; rüku edenlerle birlikte rüku edin. (2 Bakara 43)
"Ey Meryem! Rabbine gönülden boyun eğ, secde et, ruku edenlerle birlikte ruku et." (3 Ali-imran 43)
Aslında bu ayetler her şeyi anlatıyor, ama anlamak istemeyenlere ne tesir eder. Rukuya tevazuluktur fiili bir şey değildir diyenlere, 38/24 ayette geçen Davut a.s (“rüku ederek (ve harra) yerlere eğildi”) ifadesini nasıl manipüle edecekler merek ediyorum doğrusu? Sakın (ve harra) kelimesini de başka tarafa çekmesinler, çünkü çok kötü yakalandılar, 7/143 ayette (“Musa baygın vaziyette (ve hara) yere yığıldı”) ifadesi başka tarafa çekilecek bir yanı yok. Herhalde bayılan biri tevazu göstermez değilmi?
Davud dedi ki: "Vallahi, senin birtek koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana zulmetmiş. Zaten ortaklardan birçoğu, birbiri aleyhine haksızlık ve zulme sapar. İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar böyle değildir. Ama onlar da pek azdır." Davud, kendisini imtihan ettiğimizi düşündü; hemen Rabbinden af diledi, rüku ederek (ve harra) yerlere eğildi ve Allah'a yöneldi. (38 Sad 24)
7/143 …Musa baygın vaziyette (ve hara) yere yığıldı. … 2/125 – 9/112 - 22/26,77 – 48/29
Şimdi sevgili dostlar başka söze ne hacet!
Ama ben devam edeceğim inşallah, şimdi çok uzatıp sıkmayayım bundan sonrakiler de abdest, seferde ve binekte namaz, Mescid, mescidi haram, kıble ve hac konularını işleyeceğiz inşallah.
Allah’a emanet olun.
|