Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bugün sizlerle paylaşmak istediğim konu, daha öncede birçok kez yazdığım başörtüsü konusu olacak. Bir sitede yazdığım başörtüsü konusu ile ilgili bir yazıma cevap veren, çok değerli bir kardeşim, yazıma uzun bir cevap vermiş, kendi düşüncelerini de yazarak katıldığı konulardan sonra, kendi çekincesini belirtmiş. Bakın yazıdan bir alıntı yapmak istiyorum, önce onun ne anlatmak istediğini ve tereddütlerini iyice anlayalım ki, gerçek doğruyu bulabilelim.
(Ayet zaten hali hazırda kullanılmakta olan başörtüsünü tastik ediyor(kullanımını doğruluyor), kullanmaya devam edin diyor ve kullanım şekline açıklık getiriyor. Tıpkı namaz farz deyip nasıl kılınacağını tarif etmesi gibi. Başka bir tabirle``örtüyle sadece başlarınızı örtmeyin, göğüs yırtmaçlarını da örtün`` sizde araştırırsanız çok net bilgi sahibi olacaksınız, cahiliye döneminde çoğunluk kadın sıcaktan korunmak için başını örtüyor fakat örtüsünü koynundan sırtına doğru bırakıyordu. Böylece göğüs bölgeleri açıkta kalıyordu. Bence ayet uygulamaya şekil vermiş gibi görünüyor. )
Şimdide ayeti iki değişik mealden yazalım ki hatırlayalım.
Nur sur.31: Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler……..
Nur sur.31: Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını/ırzlarını korusunlar. Süslerini/ziynetlerini, görünen kısımlar müstesna, açmasınlar. Örtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar……..
Burada geçen Arapça sözcük HIMAR kelimesi ve günümüzde başörtüsü Allah emridir diye söylenen ve kurandan delil gösterilen tek kelime. BİR DAHA TEKRAR EDİYORUM BAŞÖRTÜSÜ EMRİNİ KURANDAN ÇIKARMAYA ÇALIŞILDIĞI TEK KELİME. Dikkat ederseniz iki düşünce hâkim, birisi diyor ki buradaki hımar sözcüğü başörtüsü anlamındadır, bir diğer düşüncede hayır bu kelime kuranın içinde dahi, bu kelimenin kökünden türetilen tüm anlamların hepsi, mecaz anlamlar dâhil örtü anlamında kullanılmıştır. Ben bunun detayına girmek istemiyorum, benim yapmak istediğim arkadaşımın söylediği, başörtüsü daha öncede Allah emriydi onun için bu kelimeyle bu cümleyle onu devam ettirin demek istiyor sanırım dediği, anlamı üzerinde durmak istiyorum. Bu kelimenin başörtüsü anlamında kullanıldığını varsayarak ve arkadaşımın bana yazdığı cevabında bahsettiği ;( .Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.) sözünden bizler, Rabbin kadının başını örtmelidir emrini de veriyor aslında diyebilir miyiz, onu Kuranın bütününü düşünerek anlamaya çalışalım Allahın izniyle.
Değerli arkadaşımın bana yazdığı şu düşüncesini önce ele alalım. (Ayet zaten hali hazırda kullanılmakta olan başörtüsünü tastik ediyor(kullanımını doğruluyor), kullanmaya devam edin diyor ve kullanım şekline açıklık getiriyor. Tıpkı namaz farz deyip nasıl kılınacağını tarif etmesi gibi.)
Doğrusu bu düşünce geleneksel İslam’ın düşüncesi ve başörtüsünün farz oluşu aynen bu sözlerle anlatılıyor. Şimdi birlikte kuranın bütününü düşünelim. Allah ayetlerini açık seçik ve detaylı gönderdiğini birçok ayetlerinde söyler. Ayrıca nice örnekleri değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız der. Hemen bu sözleri hatırlayalım ve yukarıdaki cümleye bakalım.( Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.) Burada geçen hımar sözcüğünün örtü anlamında değil de, başörtüsü anlamında kullanıldığını var saydığımızda, kuranın başka hiç bir yerinde kadın başını örtmelidir yazmadığı gibi, imasını bile yapmamıştır Allah. Dikkat edin imasını diyorum zaten açıkça asla söz etmemiştir. Hani ayetlerde nice örnekleri değişik ifadelerle verdim diyordu? Bakın bu ayetlerin hiçbirisine uymuyor. Bu konuyu da geçtik. Değerli kardeşim şöyle bir örnek vermiş.( Tıpkı namaz farz deyip nasıl kılınacağını tarif etmesi gibi. Başka bir tabirle``örtüyle sadece başlarınızı örtmeyin, göğüs yırtmaçlarını da örtün.)
Şimdide yukarıdaki sözleri değerlendirelim. Allah kuranda örneğin bizlerin sorumlu olduğu namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek gibi temel konuların, İbrahim peygamberden bu yana tüm insanlara farz kıldığını açıklıyor. Arkadaşımızın da söylediği gibi namaz kılın, oruç tutun, hacca gidin diyerek üstü kapalı değil en ince detaylarına kadar bizlere açıklık getiriyor. Hiçbir zaman, zaten daha önce farzdı onun için sizde namaz kılın ya da oruç tutun sözleriyle değil, açıkça izah ederek bizlere bilgiler veriyor. Düşünün namaz kılarken okuyacağımız duanın ses tonunu bile bizlere iletiyor. Oruç konusunda da orucun ne zaman başlayacağı ve biteceği izahını yaptığı gibi, nelerin orucu bozacağını da anlatıyor. Tam burada düşündürücü bir detayı ve açıklamayı da söylemek isterim. Örneğin daha önceki kitaplarda oruç emrini Rabbim verirken, oruç gecelerinde cinsel ilişkinin yasak olduğunu, fakat şimdi bundan vazgeçtiğini bile bizlere anlatıyor. Hac konusu da yine bizden önceki tüm insanlara farz olduğunu açıklayan rabbim, en ince ayrıntısını dahi veriyor. Hac görevini kaç günde bitirebileceğimiz açıklamasını yaptığı gibi, orada tıraş olmamız gerektiğini, kurban kesilmesini, hatta hatta çok ince bir ayrıntı olarak ziyaret etmemizde sakıncası olmayan safa ve Merve tepelerinin ziyaretinden dahi bahsediyor. Şimdi sormak isterim eğer nur suresi 31. ayetinde arkadaşımızın söylediği ve şuanda geleneksel İslam anlayışının kabul ettiği gibi (Ayet zaten hali hazırda kullanılmakta olan başörtüsünü tastik ediyor(kullanımını doğruluyor), kullanmaya devam edin diyor.) diyebilir miyiz? Allah daha önce farz olan bahsettiğim tüm ibadetler konusunda, çok ama çok geniş izahatlarda bulunurken, kadının başının örtülmesi daha önceden farz olsaydı, yani rabbim kadın başını örtmelidir emrini verseydi, sizce bu cümleyle üstü kapalımı verirdi? Yukarıda hac konusunda çok ince bir detay verdim, ne diyordu Rabbim? Safa ve Merve tepelerini ziyaret etmenizde bir sakınca yoktur. Çok dikkatle düşünelim lütfen, bir sakıncası yoktur diyor ve her türlü ihtimali bile bizlere izah ediyor. Ama bizler çıkıyoruz, bir cümle içinde geçen ve cümlenin yüklemi, yani anlatmak istenen yapılması gereken konuyla hiçbir ilgisi dahi olmayan bir emri, sanki emirmiş gibi kabul edebiliyoruz. Yani kuranın açıkça hüküm verdiklerine iman etmek yerine, kendimiz verilmeyen hükümler çıkarıyoruz Allah bizleri affetsin.
Şimdi kuran ışığında tekrar düşünelim. Demek ki zaten başın örtülmesi daha öncede farzdı demek, kuranın izahına ve anlatımına tamamen ters bir düşünce. Allah daha öncede farz olan konuların tümü hakkında çok ince detaylara kadar açıklamalarda bulunuyor, hatta çıkardıkları konularda olduğundan bahsediyor örnekler veriyor, ama başın örtülmesi konusunda açık olarak söylenen hiçbir cümle tek bir sözcük yok. Tek delil hımar sözcüğünün örtü anlamında değil, başörtüsüdür kavgasından çıkarılan bir yorum. Dikkat edin emir demiyorum yorum. Acaba Rabbim hükümlerini kuranda açık ve detaylımı verdiğini söylüyordu, yoksa yoruma dayalı herkese göre değişen bir anlatımla mı bizlere anlatıyordu? Bu sorunun cevabını kurandan tekrar bakacağız.
Bir örnek daha vermek istiyorum, bir kelimeden yola çıkılarak, tıpkı başörtüsünde olduğu gibi ve kuranın tümünü asla düşünmeden ve kurandan destek almadan yapılan yorumdan, Allahın hiç bahsetmediği bir hüküm çıkarmanın, İslam âlemine verdiği zararı hatırlatmak istiyorum. Önce ayeti yazalım.
(Bakara 222: Sana âdet halini de sorarlar. De ki: "O, insana rahatsızlık veren bir haldir. Hayızlı oldukları sırada kadınlardan uzak durun ve onlar temizleninceye kadar kendilerine yaklaşmayın. İyice temizlendiklerinde, Allah'ın emrettiği yerden onlara gidin." Şu bir gerçek ki Allah, çok tövbe edenleri sever, iyice temizlenenleri de sever.)
Yukarıdaki ayeti okudunuz, lütfen hiçbir etki altında kalmadan bu ayette anlatılmak isteneni aklımızla, fikrimizle özgürce düşünür müsünüz? Sanırım şunu anlamanız gerekir öyle yaptıysanız. Kadının bu hali ona rahatsızlık veren bir durumudur, bu durumda cinsel ilişkiye girmeyiniz. Bu durum bittikten yani kanama geçtikten, kadın iyice temizlendikten sonra cinsel ilişkiye girebilirsiniz. Bu ayetten kadın bu haldeyken namaz kılamaz, ya da oruç tutamaz anlamlarını çıkarabilir misiniz? Ya da aslında (İyice temizlendiklerinde) sözünden Rabbim kadını bu halinde pis sayıyor gusül abdesti almalıdır, oruç tutamaz diye anladınız mı? Bu haldeki kadın ibadet edemez gibi anlamlar çıkarabilir misiniz? Hani Rabbim nice örnekleri değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız diyordu ne oldu? Birileri HÂŞÂ Rabbim in kuranda açıklamayı unuttuğu, detaylarını vermediği bir sözümü tamamladı? Hâlbuki Kuran, Rabbin asla unutkan değildir diye de açıklamıştı ve bizleri uyarmıştı. Demek ki bu yöntemle kurandan hükümler çıkarmaya çalışırsak, İslam ı yaşarsak hem kurana ters düşeriz, hem de Allahın indirdiği dini beşerin dini haline dönüştürürüz.
İşte aynı zihniyet hem başörtüsü konusunda yani Nur suresi 31. ayette, hem de Bakara suresi 222. ayette kadının ay halinde ibadet edemez emrini ve kadının başını örtmesi Allah emridir deyip, ne yazık ki kendileri hüküm vererek, dini bulandırmışlar ve açıkça Rabbin vermediği hükmü vererek hüküm çıkarmışlardır. Hatırlayın iki ayette de aynı zihniyet ve düşünce, bir kelinin arkasında olan gizli anlamdır diyerek ve bunu herkesin anlayamayacağı, veli insanların anlayacağı da anlatılmaktadır. Düşüne biliyor musunuz Rahman bakın ne diyor?
(Enam suresi 57. ayet: De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur.)
Şimdi soruyorum hüküm yalnız benimdir, ayırt edip çözüm getiren yalnız benim diyen Rabbime karşı, bizlere kuranda daha önceleri de farz olan, her türlü ibadet ve yasaklar konusunda çok net açıklamalar yaptığı halde ve asla dolaylı bir anlatımla değil, aynı konuda değişik ifadelerle açık ve detaylı örnekler verdiğini söylemesine rağmen, kadının başının örtülmesinden, ay halindeki kadının ibadet edemeyeceğinden asla bahsetmemesine rağmen, nasıl olurda bizler bir kelimeden yola çıkarak, kuranın bütününü hiç düşünmeden yasaklar ve hükümler çıkarabiliriz ve söylenenlere inanabiliriz?
Karar ve yorum sizlerin, yukarıdaki tüm açıklamalarımı bir tarafa koyun, yazacağım aşağıdaki ayetler üzerinde lütfen hiçbir tesir altında kalmadan düşünün. Rabbim ayetlerinde bizlere acaba açık ve net mi seslenmiş öğütler vermiş ona bakalım? Her konuda örnekler vermiş mi? Bizler kuranı anlayamaz mıyız? Ayetlerde gizli şifrelerle bazı yasaklar vermiş olabilir mi, lütfen ayetler ışığında özgür irademizle düşünelim. Eğer bu ayetlere göre kadın saçının örtülmesi ve ay halindeki kadın ibadet edemez hükmü ayetlerde dolaylı anlatılabileceğini ve bunların her kez tarafından anlaşılmayacağı anlatılıyorsa, o zaman tüm bunları savunanlar haklı, ben düşüncemde haksızım demektir. Yok, eğer ayetlerde bahsedilenlere göre, bu iki konuda kuranda farz olsaydı açıkça anlatılırdı ve detaylı bahsedilirdi, bu ayetlere göre kadının başını örtmesi ve ay halindeki kadının ibadet edememesi hükmünü çıkarmamız mümkün değildir diyerek, bu ayetlerden bunlar anlaşılıyor diyorsanız, lütfen artık Kuran gerçeklerini görelim ve açıkça bunları söylemekten çekinmeyelim. Şunu unutmayalım aşağıdaki ayetlere iman ettiğini söyleyen bir insan, bunların tam tersini söyleyen bir zihniyetin sözlerine inanıp, Allahın açıkça vermediği hükümlere inandığında, yazdığım ayetlere inandığını söylemesi asla geçerli olmayacaktır sanırım. Çünkü batıl ile hak yan yana asla birlikte olamaz.
Araf Suresi 52 . Yemin olsun ki, biz onlara, ilme uygun biçimde, ayrıntılı kıldığımız bir Kitap getirdik. İnanan bir topluluk için bir kılavuz, bir rahmettir o.
Nahl 89:……. Sana bu Kitap'ı indirdik ki her şey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun.
Nisa Suresi 174. ayet; Ey insanlar! Size Rabbinizden apaçık, çok parlak ve güçlü bir kanıt gelmiştir. Biz size, her şeyi açık seçik gösteren bir ışık gönderdik. 175. ayet; Allah'a inanıp O'na sarılanları O, kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak ve onları kendisine ulaşan dosdoğru bir yola kılavuzlayacaktır.
İbrahim suresi 52. ayet; İşte bu, onunla uyarılsınlar, Allah'ın tek ilah olduğunu bilsinler, aklı ve gönlü işleyenler de ibret alsınlar diye, insanlara yöneltilmiş bir tebliğdir.
İsra suresi 89. ayet; Yemin olsun, biz bu Kuran'da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.
Kehf Sur54. ayet; Yemin olsun, biz, bu Kuran'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır
Ne dersiniz bu sözleri, ayetleri bizlere ileten Yüce Rabbim, kadın başını örtmelidir, kadın ay halinde ibadet edemez emrini, açık bir şekilde değil de, ima ederek bir cümlenin içine gizli anlamlarla gizleyerek, ayrıca diğer konularda olduğu gibi açıklık getirmeden verebilir mi? Herkesin anlayamayacağı bir şekilde ayetlerini gönderip yalnız özel insanların anlayacağı şekilde izah eder mi? Hiçbir velinin ardına düşmeyin dediği halde bizleri başkalarına muhtaç edermi? Her insan yapacağı şeylerden kendisi sorumludur. Allah kuranda bireye hitap ederek ayetleri düşünmemizi ve aklımızı çalıştırmamızı emreder. Eğer hala atalarımızın inancını kuran ayetlerinin üstünde tutmaya çalışıyor da, eski alışkanlıklardan vazgeçemiyorsak, sanırım Rabbin bu konudaki uyarısını dikkate almıyoruz demektir.
Burada yazdıklarım benim kurandan anladıklarımdır, yalnız beni bağlar. Benim yapmak istediğim sizleri Kuranı anlayarak okuyup, ayetlerin üstünde düşünmeye davet etmektir. Bizlere düşen şimdiye kadar öğretilenleri doğrulamaya çalışmak yerine, rabbin doğrularını anlamaya çalışmamız olmalıdır. Kuranın açık hüküm vermediği hiçbir konuda Rabbin hesap sormayacağını artık bilmeliyiz. Bunun tersini söyleyenlere de şunu söylemeliyiz?
Zühruf Suresi 44 Gerçek şu: Bu Kuran sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız.
Rabbim bizleri bu kitaptan sorumlu tutacağını söylüyorsa, asla başka kitaplardan hesaba çekmeyecektir. Bunun tersini söylemek KURANA ve RABBİME şirk koşmaktır unutmayalım.
Rabbim gözleri ile bakan değil gören, kulakları ile işiten değil duyarak anlayan, gönlü kuran aşkını tatmış ondan vazgeçemeyen, kulları arasına bizleri alması dileklerimle. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
|