HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: INSIDE THE KORAN Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
batın
Yeni Uye
Yeni Uye


Katılma Tarihi: 14 ocak 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 14
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı batın

Hoşbulduk Hasan Akçay

Bu başlığı görünce önceden okuduğum arap dili hakkında bir yazı aklıma gelmişti.Belki faydalı olur diye asmak istedim.

Bu tür şiirler'i özellikle arapça veya ingilizce googleden aratabilirsiniz.Mutlaka bir çoğuna rastlanabilinir.Ben bulduğum bazı şiirleri size sunmak istiyorum.

Adnan Durmaz tarafından yazılmıştır.

Çöl...
Bedevi özgürlük...
Kum tanelerinin arasında savrulan bir yanık gözyaşı,bir derin "ya leyli" değil mi hayat..
Çöl kadar ölü ve sessiz,çölde batan gün kadar dingin,çöl kadar kımıltısız...
Çöl kadar öfkeli ve acımasız değil mi...
Bir o kadar derin...
Çöl gecesi kadar gizemli değil mi aşk,öylesine yıldız sağanağı...
Ve ay kadar aydınlık...

Kum taneleri gibi savrularak yaşardı orada insan.Yüzyıllar önceydi.Cahiliye adı verilen zamanlardı.Mekke`yi çevreleyen yüzlerce kabile,belirli zamanlarda Kâbe`ye gelip,orada duran kendi putlarına tapınır,bayram ederdi.Şiir yarışmaları yapılır.Beğenilen şiirler Kâbe duvarlarına asılırdı.Delikanlılar sokakta genç kızlara laf atacakları zaman,bir şairin adını söyler,böylece o şairin en ünlü dizesini söylemiş olurlardı.Genç kızlar ,adı anılan şairin o dizesini anında bilirdi çünkü.Onlar da aynı yolla,bir şairin adını söyleyerek yanıt verirlerdi âşıklarına.Saray şairleri kasidenin bütün incelikleriyle şehirli şiirler yazarlardı.Çöl şairleri ise başlı başına ,fırtınalı yaşamlarıyla birer serüvenciydi çöl ahalisi arasında.

Akîmû benî ummî sudûra matıyyikum
fe`innî ilâ kavmin sivâkum le-emyelu

("Ey anamın oğulları! Yola hazırlayın bineklerinizi
Bensiz gidin, çünkü başka bir oymaktadır benim gönlüm")

dizelerinin şairi, Ezd kabilesinden eş-Şanfara`dır.Çöl yaşamının ,insanlıktan uzak bedevi yaşam biçiminin tipik temsilcisi eş-Şanfara ..Kitaplarda söylenir ki:" Çocukluğunda esir alınmış ve Salamân kabilesi tarafından büyütülmüştü. Sonraları, işlediği bir suç dolayısıyla kendisinin o kabileden olmadığını anlayınca, onlardan öç almaya yemin etmiş ve onları öldürmek için birçok kez teşebbüste bulunmuştu. Ümidini yitirince, kabile ile olan bütün bağlarını koparıp, herhangi bir kabilenin himayesine girmek yerine, çölde dolaşmaya başlamış ve orada maceradan maceraya sürüklenmiştir. Ünlü şiirinde karşılaştığı tehlikeleri anlatmaktadır: Kurt, sırtlan ve panterler arasında açlık, mahrumiyet ve tabiatın sertliklerinden neler çektiğini; bütün bunlara rağmen "kadınları dul ve çocukları da yetim bırakarak" bu macera dolu hayatını nasıl devam ettirdiğini anlatmaktadır. Anlatıya göre, Salamân kabilesinden 100 kişiyi öldürmek için şerefi üzerine yemin etmişti: Ancak 99 kişiyi öldürdükten sonra kabile tarafından yakalanarak öldürülmüştü. Rivayete göre yere konan kafasına sert bir tekme atan düşmanlardan birisinin ayağı tehlikeli bir biçimde yaralanmış ve aldığı yaradan ötürü de ölmüştü. Böylece eş-Şanfara, ölümünden sonra yüzüncü kişiyi de öldürmekle yeminini yerine getirmiş oluyordu." . Şairler aynı zamanda çöl yaşamının içinde dolaşan,hatta yağmalara katılan kişilerdi.Serüvenleri zamandan zamana ,diyardan diyara anlatılırdı .
Saray şairlerine gelince,prenslerin ,soyluların gözüne girmek için Arap şiirinin tüm incelikleriyle dizeler döktürenler çoktu tabii.Ama bilindik anlamda yalakalık şairleri olarak kalıplaştırmak olanaksız onları.Net çizgilerle ayrılmış değil çöl ve saray şairleri.

Şiir yarışmaları yapılırdı.İşte o yarışmalarda en çok beğenilip de Kabe`nın duvarlarına asılan yedi şair ve "Muallakat-ül Saba"(Yedi Askı) denilen şiirleri,zamanımıza kadar gelmiştir.

Muallakat-ül Saba şairleri içinde anılmadan geçilmeyecek olan IMRU`L-KAYS, bende apayrı bir yere sahiptir. Güney Arabistan kabilelerinden Kinde`ye mensup ; Yemenin eski kralları soyundan gelen IMRU`L-KAYS...
"IMRU`L-KAYS İBN HUCR (Ö. yaklaşık 540) bulunmaktadır. Büyükbabası Haris, Kinde kabilesinin reisi olup Orta ve Kuzey Arabistan kabileleri ittifakını kontrolü altına almıştı. Gassânî ve Lahmî prenslerinin güçlü bir rakibiydi: VI. yüzyılın başında Irak`a girip Hıra Kralı III. Munzir`i tahttan indirmiş ve Hira`yı bir süre yönetmişti. Hâris`in ölümünden sonra kabileler arasındaki güçlü ittifak dağılmış ve oğlu (İmru`l-Kays`ın babası) Hucr, sadece Orta Arabistan kabilesi olan Benû Esed`i yönetimi altında tutabilmiştir.Rivayete göre Kral Hucr, oğlu maceracı prens şairi sarayından kovmuş, böylece genç prens, sürekli, bir kabileden diğerine gitmek suretiyle derbeder bir yaşam sürmeye başlamış, bu yüzden el-melik ed-dıllîl ("yolunu şaşıran kral") diye lakaplandırılmıştır.
Çöl ki, ne geceler leylayı Leyla etmiş,Mecnun`un narına yakmış
Ne Kays`lar Mecnun olmuş da çöllere düşmüştür
Aşkı da bir başka türlüdür çölün
Rüzgarı da yakıcıdır
Kaysı Mecnun eden çöl yaşamı içinde,bir deli ozandır İmru`l Kays.Göğü açık bir risaledir çölün,yeri sonsuz bir serüven deryası.Oradan oraya savrulan kum zerresidir şair.İşte bu gezginci,çölü,saraya yeğlemiş yaşamın bir yerinde,babasına karşı bir ayaklanma olur İmru`l Kays`ın.Babası bir hain hançerle göçer gider bu dünyadan. Kabarır İmru`l Kays`ın Arap damarı,öç yollarına düşer. Ancak, isyancıları Hıra Kralı Munzir himaye edince ,intikam alması kolay olmayacaktır Yurtsuz Kral`ın.İ.Ö.530 yıllarıdır,Yurtsuz Kral ,Bizans`a kadar gider,kendisini iyi karşılayan Bizans İmparatorundan ,intikamını alması yolunda yardım sözü alır.Gerçekten de,ilginçtir onun yaşamı.Önce sarayları terk edip,sonsuz şiirle buluşmaya gittiği çöl,sonra intikam sözü için düşülen uzun yollar,yolculuklar.Yaşlanmış olmalıdır.Aslında kendi olanları için kullanmaktır niyeti İmparatorun, İmru`l Kays`ı. onu Filistin eyaletine geçici vali olarak atamıştır. Şair, oraya giderken Ankara`da aniden ölmüştür. Raviler şöyle rivayet ederler ki,İmparator, kızına âşık olduğu için İmru`l-kays`a zehirli bir elbise armağan ederek, onu öldürmüştür.
"Bu mutsuz prensin şiirleri, macera dolu yaşamını doğru bir biçimde yansıtmaktadır. Maceralarını dile getirirken, tabiat olaylarını betimlemedeki ve aşkın incelikle anlatmadaki becerisini göstermek için önemli fırsatlar elde etmiştir. Cahiliyle dönemi Arap şiirinin en önemli temsilcisi olmakla ün yapmıştır. En tanınmış kasidesi şöyle başlar:

Kıfâ nebki nün zikrâ habîbin ve-menzili
bi-Sıkti`l-Iivâ beyne`d-Dehûli fe-Havmeli

("Dehûl ve Havmel arasında, Sıktu`l-livâ`da
Durunuz, ağlayalım anısına sevgilinin, yurduna".)"

İsmet Zeki Eyuboğlu,İmru`l Kays`ın ünlü şiiri için şöyle diyor:
"Bu uzun şiir hangi toplumun ürünü olursa olsun, hangi dile çevrilirse çevrilsin, özünü korur, içerdiği sorunla bütünlüğünü sürdürür. Şiirde geçen özel adları kaldırın, yerlerine başka ulusların dillerinde bulunanları koyun önemli bir değişikliğin olmadığını görürsünüz. İşte şiiri yaşatan bu değişmeyen özdür. Bu öz ozana Arap dilinde verildiğinden şiir de o toplumun diliyle yazılmış, o dilin konuşulduğu ortamı yansıtmaktadır. Özel adlar değiştirilerek yabancı bir dile çevrilen bu şiiri inceleyen bilgili, duyarlı bir araştırıcı, daha ilk bakışta dipdiri bir insan sorunuyla karşı karşıya geldiğini, yaşama biçiminden, insan davranışlarından bu şiirin doğum yerini sezmekte pek güçlük çekmez. Şiirin içeriği toplumu veriyor." Diyor.

Sözü Usta`ya,Îmrü`l-Kays`a bırakalım.

Analım, ağlayalım, sevgiliyi, yurdunu , -
Durun Sıkttulıva`da, Dahul`den Havmel`e, Tudıh`tan Mikrat`a uzayan yerde...

Ordadır güney yellerinin kumlarla örtüp
Kuzey yellerinin açtığı izler.
O kırlarda, o sulak yaylımlardadır daha
Karabiber gibi gübreleri ak geyiklerin.
Arkadaşlar bağlarken yüklerini ben ağlardım
Dikenler arasında, durdurur da bineklerini
«.Ağlama, kendine gel,» derdi bana yoldaşlarım.
Ağlamaktır ilacım, var mı başka bir yer
Ağlayıp inleyecek bu silik izler üzerinde,
Eski sevgililer yolunda, Mesel Dağı`nda
Ümmülveyris`e, komşusu Ümmürrebab` a?
Söyle bir ayağa kalkınca o çifte sevgili, karanfil
Gibi misk kokuları gelirdi rüzgârla.
Öyle boşanmıştı ki gözyaşlarım göğsüme
Islanmış kılıcımın sırımı bile.
Ne güzel, ne mutlu günlerini gördün onların
Hele ne gündü Dareti Cülcülde geçen.
O gün kurban etmiştim kızlara bineğimi,
Ne güzelmiş eyşamı develerine yükleyişleri.
Birbirine sunardı kızarmış etinden kızlar,
İpek gibi bembeyaz top top yağları devemin.
O gün ben de binmiştim Uneyze`nin devesine,
Uslu durmadım yanında, çıkıştı, «İner yürürüm,
Yapma, yaraladın devemi ib îmriülkays,» dedi, bana.
Eğilmişti mahfe bizimle bir yana.
Sür, bırak yularını devenin, dedim kovma beni,
Toplayım o güzelim yemişlerini.
Ne kızlar, kadınlar, gebeler, emzikliler görmüşüm,
Yaşına basmış boncuklu bebeklerden ayırmışım.
Emzirirken ağlayan bebeğini yarısıyla
Gövdesinin, altımda oynardı öbür yarısı.
Bir gün yakındı yüksekçe bir tepede,
İlgim kalmamış artık seninle, dedi, boşuna.
Ey Fatıma, gel etme, bu nazı bırak
Güzellikle ayrılalım ayrılacaksak.
Bir yanım, bir davranışım varsa sevmediğin

 

Gönlümü çıkar gönlünden, at.
Ölürüm aşkınla sanma senin
İşlemez içime pek, aldanma, yıkmaz beni.
Gözlerin vurur gibidir kirpiğinin
İki okuyla yaralı gönlümü besbelli.
Ben, nice kadınların tadına bakmışım
Kimsenin bilmediği, giremediği bir çadırda.
Beni öldürmeye can atan gözcüler arasından
Geçip varmışım onların yanına.
Tam da göğün ortasındaydı Ülker o sıra
Bir kadın belindeki süslü kuşak gibi.
Bir gömlek giymiş inceden, uyur görünürdü
Ona gittiğim gece, beklermiş beni demek.
«Vallahi kurtuluş yok,» dedi, senden
«Geçeceğe de benzemiyor azgınlığın hani...»
Çıkardım dışarı, sürüyordu kumda eteklerini,
Tiftik harmaniyenin, silmek için izlerini.
Çıkmıştık oymağın dışına
Geçince art arda dizili kum tepelerini
Elattım yanlara dökülü saçlarına, çektim,
Eğildi, sokuldu, o ince belli tombul bacaklı.

Bembeyaz ten, et de yumuşacık, üstelik sıkı,
Karın düzgün, gerdan, göğüs pırıl pırıl.
Yok, tatlı bir sarıya çalar teni, ak değil,
El değmemiş inciler gibidir sedefte.
Kaçınır benden, görünürdü gülerken inci dişleri
Bakardı çevreye yavrulu Vecre ceylanı gibi.
Ak geyik boynuna benzerdi boynu,
Ancak öyle uzun, süssüz de değildi yaa.
Ne süstür arkasında siyah saçları,
Salkım salkım hurmalar gibi buram buram
İç içe, önden topuz arkadan akardı
Örgü Örgü kimi de dağınık tel tel
Hem yumuşak, hem ince bir de güzelim bel,
Hurma fidanı bacaklar boğumlu, dolgun, sıkı.


Uyumuş kuşluğa dek, yatağında misk tanecikleri.
Uyur kuşlukla da kuşak sarınmadan.
İshil dalına, Zaybi`nin ak kum kurduna
Benzer güzelim yumuşacık parmakları
Bir rahip ışıldağıdır yüzü pırıl pırıl
Aydınlatır çevresini boyuna.
Olgunluk çağındadır o güzel, micvel giyen
Kadınlarla dir giyen kızlar arasında.
Geçmiş artık erkeklerin ergenlik çağı bende,
Yaş ilerlemiş, oysa gönül geçmiyor senden
Teptim nicesinin öğütlerini, yüz çevirdim,
Ne onların sözü gelir aklıma ne senden geçmek.
Deniz dalgaları gibi kara geceler
Çökmüş üstüme, acılar, üzüntüler yüklü.
Dedim genişleyen, daralan,
Uzayan, kısalan, yayılan geceye:
Açıl ey uzun gece, doğsun gün
Oysa sabah da senden uğurlu değil.
Ne gecesin sen bağlanmış yıldızların
Kat kat urganlarla Yezbül Dağı`na sanki.
Kımıldamasın diye Ülker yıldızı
Keten iplerle sımsıkı bağlanmış kayalara.
Nicelerine yardım etmişim saygı göstermiş
Ellerinden tutmuşum, iyilikler dilemişim.
Ayr`ın yerleri gibi ne çorak oylumlar
Geçtim, aç kurtlar uluşurdu ağlaşan kumarbaz
Çocukları gibi. Dedim uluyan kurda:
Elim boş benim de senin gibi, doyunuruz
Buluruz yiyecek bir şey, böyle yaşar
Yolumuzda gidenler, yetinir azla.
Daha kuşlar uçuşmadan sabahları, tüysüz
Güçlü atımla avlanır, vururum yabanları.
Bilir yerine göre atılmayı atım, çekilmeyi,
Hızlıdır yüksekten inen sel gibi, güçlüdür.
Kayar dolgun sağrıları üstünde doratımın
Bir kayadan yağmur suları dökülür çene palanı.
Coşar, koşar birden ökçelenince karnı,
Kaynayan bir kazan gibi fokurdar göğsü.
Tozu dumana kalan, yüzer gibi koşan atlar
Yorulur da yeniden güçlenir, hızlanır atım.
Uçar ağır binicilerin giysileri, yeğnik çocuk
Duramaz, kayar atımın üstünden koşarken.
Ses verir bir çocuğun ipli fırfırı gibi
Öylesine hızlı gider, kolay mı kolay.
Geyik böğürlü, deve bacaklı,
Kurt koşuşlu, tilki yavrusu sıçrayışlı.
Tepeden tırnağa güzel, güçlü, örter düzgün
Kuyruğuyla bakınca dolgun bacak aralarını.
Sırtı düz, kaskatı taşa benzer karpuz
Çiğitlerinin, kokulu nesnelerin döğüldüğü.
Saldırıp göğüslemiş av sürüsünün öncülerini
Kınalı, taranmış sakala dönmüş kanlı yelesi.
Birden çıktı karşıma bir sürü yaban sığırı
Devar`ı dolaşan kızlar gibi toplanmış dişileri.
Dağıldı birden dişiler, bir kızın boynundan
Düşen, süslü boncuklu, gerdanlık gibi.
Yetiştim sürünün öncülerine,
Bir yere toplanmıştı kaçamayanlar.
Terlemeden, yorulmadan atım bir atılışta
Ulaştırdı beni sürünün yanına...
Dilinmiş, doğranmış etler, pişmiş
Kimi tencerede, kimi küllü korlar üstünde.
Doyulmaz bu ata bakmaya, görülmez güzellikleri
Bütün, yalnız hayran olur kalır insan.
Eyerli, gemli, dört ayaküstünde durur
Karşımda, yanımdan ayırmam onu.
Görüyor musun şu taca benzeyen yüksek
Bulutun parlayışını, sana gösterdiğim?
Aydınlatır çevreyi onun ışığı bir rahibin
Fitilli zeytinyağı lambası gibi.
Bekledim yoldaşlarımla Daric`le Uzeyb arasında
Bir yağmur yağsın diye bir süre,
Sağdan yağar Katan, soldan yağar
Sıttar`dan Yezbül`e değin yerleri sular.
Yağmur yağıyor Kuteyfe`ye bir buluttan
sökülüyor, sürükleniyor ağaçlar tepe taklak.
Kaçırmış Kanan`a düşen serpintileri bile
Çevrenin bütün yaban keçilerini.
Kırılmadık bir hurma dalı komamış Teyma`da
Taştan, kerpiçten yapılar kalmış yalnız ayakta.
İri yağmur damlalarından Sebir Dağı deve
Tüyü çizgili aba giyen bir şeyhe benzemiş.
Müceymir Tepesi sularla çör çöpten
Bir kirmene döndü şimdi.
Renk renk çiçekler açmış Gabiyt Ovası`nda
Yemenli çerçinin sattığı dokumalar gibi.
Biberli şarap içmişçesine cıvıl cıvıl ötüşüyordu
Erkenden ovada çobanaldatan kuşları,
Adasoğanı köklerine dönmüş geceden
Sulara karışan yaban leşleri...

Kim bilir,Ankara`nın neresinde,sonsuzluğu uyuyor şimdi ozan.

İmru`l Kays`ın dizelerinde gördüğümüz yaşam aşk ve serüven,acı, çapkınlık, ne kadar insancadır.Orada sevişen ,acı çeken,dünyanın her hangi bir yerindeki insandır. İmru`l Kays`ın sevişmesindeki doğallıkla,İsa`dan 2000 yıl önce ,şarkılarında tanrıları bile seviştiren Sümerlerin aşk şarkıları arasında bir fark yok gibidir.S.N .Kramer,"Sümer şarkılarıyla,Tevrat`takiler arasında,konu,stil kelimelerdeki benzeyişe açık bir örnek de Şarkılar Şarkısının ilk dört mısraıdır,onlarda sevilen krala(belki Süleyman olabilir) "kızların aşkı" o "beni odasına götürdü", "senin ağzının öpücüğü ile öp beni", "aşkın şaraptan daha iyidir" şeklinde hitap etmektedir. Kızlar tarafından söylenen bir şarkıda: "Biz sende yücelecek neşe bulacağız, senin sevgilini şaraptan daha çok öveceğiz" denmektedir. Bu mısraların benzerlerini kral Şu-Sin`in (İ.0. 2000ler) sevgili gelini tarafından söylenen aşk şarkısında buluyoruz. Bu şarkı şöyle:

Güvey kalbimin sevgilisi,
Senin neşen hoşdur bal tatlısı,
Arslan kalbimin sevgilisi,
Senin neşen hoşdur bal tatlısı.

Beni büyüledin sen, karşında titreyerek durayım,
Güvey, senin tarafından yatak odasına götürüleyim,
Beni büyüledin sen, karşında titreyerek durayım,
Arslan, senin tarafından yatak odasına götürüleyim.

Güvey, seni okşayayım,
Benim değerli tatlım, bal ile yıkanayım (?),
Yatak odasında bal dolu,
Senin güzelliğinle neşelenelim,
Arslan, seni okşayayım,
Benim değerli tatlım, bal ile yıkanayım (?).

Güvey benden zevk alıyorsun,
Anneme söyle, o sana lezzetli şeyler (?) verecektir,
Babama söyle, sana hediye verecektir.

Senin ruhun-ruhunun memnun olacağı yeri biliyorum,
Güvey evimizde sabaha kadar uyu,
Senin kalbin-nereden memnun olacağını biliyorum,
Arslan evimizde sabaha kadar uyu.

Sen, sen çünkü beni seviyorsun,
Arslan, lütfen beni okşa,
Bey, tanrım, benim iyi perimin beyi,
Enlil`in kalbini memnun eden Şu-sin`im,
Beni okşa lütfen.


Senin yerin bal gibi tatlıdır, lütfen elini koy ona,
Gişban- gibi, elini götür üzerine,
Gişban- .......... elbisesi gibi üzerine elini kapa."

Günümüzden yaklaşık 4000 yıl önce söyleniyordu bu şarkılar.Zaman nasıl da hızlı akıyor değil mi.An andan kopuyor,soluk soluktan.Zamandan zamana en sıkı bağ şarkılarla şiirlerle kuruluyor.Ne taç ne taht, ne makam ,ne mevki, ne de saltanatlar, zamanlar arasında bağ kuramaz.Binlerce yıl önceki insanla yürekten bağlar kuruyoruz ,şarkılarla ,türkülerle.Çoğu zaman ölmüş milletlerden geriye şiirler kalıyor ve biz onlarda kendimizi buluyoruz ansızdan.

İmru`l Kaysın acıklı öyküsünün arasında yaşadığı çöl serüvenleriyle,Sümerli ozanların şarkıları arasındaki bağ başka zamanlara ve yerlere de uzanıyor elbet.

Köftenin Kadın Budunu ,tatlının Dilberdudağını ,kadıngöbeğini yapan Anadolu insanının her türlü halk edebiyatı ürünleri içinde yer alan erotik öğeler,kadın ve erkek arasındaki ilişkinin hiçbir aşamasını ayıp olarak kabul etmez.Sevişme tüm evrenin temel bir yasası olarak vardır bizim halk edebiyatımızda. Söz konusu sevişme olunca da kullanılan dil ,dünyanın en zengin dillerinden biri olan Türkçenin bütün incelikleriyle kullanılır;hem de hiç zorlanmadan.Kimi zaman yoğun bir erotizmi,şiirin potasında eritip bir duygu seline dönüştürür,çoğu zaman muzip bir gülümseyiş vardır dizeler arasında.Dağın göğsü ve eteği vardır,pınarın gözü ve ayağı.Cinsel isteklerini davranışlarıyla dile getirmeye,"yeşillenmek" deniyor çoğu yerde,aşka düşmeye ise "yanmak". Emirdağ bölgesinde,güzel olan her şeye "kadın" deniliyor:Kadın oğlum,kadın kızım,pek kadın olmuş deniliyor.Bir yanda "Lep demeden leblebiyi anlamak "diyoruz,Nevşehir`de "avurdunu domaltmasından Ömer diyeceğini anlamak" diyorlar.
(Burada söylemeden geçemeyeceğim bir şey var:Halkımız buldozere ad yakıştırıyor,bakıyor ki yolları düzeltip düzlüyor,"yoldüzer" deyiveriyor. Ülkemizin sorumlu kişileri "Sakat" diyorlar,Sakatlar haftası falan kutlanıyor,sonra "sakat" adlandırmasını birileri "sakat" bulmuş olmalı ki,bundan vaz geçiliyor.Yerine "Özürlü" geliyor.Özür,kabahat,kusur anlamında kullanılıyor bildiğimiz gibi.Yanlış bir davranış olunca "özür dilerim" diyoruz.Özürlülerin özrü ne ki,onlara özürlü deniliyor.Bu kez bundan da vaz geçilip,engelli sözcüğü kullanılmaya başlanıyor.Ne yapalım,her zaman onlar en doğrusunu bilir(!). )
Neyse,biz konumuza geri dönelim.Anadolu insanı ,kadın erkek arasında sevgi sevişme cinsellik konularında, atasözünden,manisine, türküsünden, sövgüsüne kadar son derece yaratıcı olmuş,sayısız ürün üretmiştir.
Ahmet Şükrü Esen`in Anadolu Türküleri adlı kitabından rastlantı aldığım şu dizeler bilinen sansür kurallarının halkımız arasında "kıymet-i harbiyesi"nin olmadığının belgesi gibi.

Tüfengim omuzumda
Armalar boğazımda
Uyudum uyandım ki
Gül memeler ağzımda

Ah hovarda çapkın yârim
Ettiğin günahları
Boş deftere yazayım

Martinim atılmıyor
Bahalı satılmıyor
Şu uzun gecelerde
Yalınız yatılmıyor

Hovarda çapkın yârim
Sen söyle ben yazayım
Ettiğin çoğa vardı
Boş deftere yazayım

Mendilim salkım saçak
Alçak boylusun alçak
Sana derler küçücük
Sen doldurursun kucak

Hovarda çapkın yârim
Sen söyle ben yazayım
Ettiğin çoğa vardı
Boş deftere yazayım

Köşe başı meyhane
Asmadandır kapısı
Ben gözüme almışım
Hemi dam hem mahpusu

Hovarda çapkın yârim
Sen söyle ben yazayım
Ettiğin çoğa vardı
Boş deftere yazayım

Mendilim dalda kaldı
Gözlerim yolda kaldı
Yıkılaydın meyhane
Sarhoşum nerde kaldı

Hovarda çapkın yârim
Ak göbeğin altında
Kaldı benim nazarım

Deniz dibi otl`olur
Ergen koynu tatl`olur
Dul kişiye,varanlar
Ölmez ama dertli olur

Hovarda çapkın yârim
Ak göbeğin altında
Kaldı benim nazarım

Kamayı çektim kından
Gel yakından yakından
Koynundaki memenin
Ben gelirim hakkından

Hovarda çapkın yârim
Ak göbeğin altında
Kaldı benim nazarım

Bizim halk edebiyatımızda,bu tarz ürünlerin toplanması durumunda sanırım ciltlerce kitap oluşur. Sevişmeyi kuşkusuz çok daha açık ama bir o kadar da yalın ,sanatlı,pornografiden uzak sözlerle ifade etmiştir Anadolu insanı.Burada bir nokta koyup,tarihin gerilerinde ,bir başka yerden, başka bir ozana selam verelim.

 


Kimse sevgi nedir bilmeyen bu toplumda
Okusun yazdıklarımı.birebir öğütlerim
Bak nasıl evirir çevirir küreklerle yelkenlerle
Oynak gemiyi gemiciden öğrenmeli bu yolla
Araba sürmeyi arabacıdan sevişmeyi sevenden

Bu dizeler,günümüzde herhangi bir şairin kaleminden çıkmış olabilir.Dünyanın neresinde ve ne zaman olursa olsun,birileri," sevgi nedir bilmeyen bu toplum"dan yakınıyor.Latin ozanı Ovidius,İÖ.43-İ.S.18 yılları arasında yaşamış,Aşk Sanatı adlı kitabını dilimize kazandıran Usta İsmet Zeki Eyuboğlu , Onun şiirlerinin buram buram Anadolu koktuğunu ,açık sözlülüğü yüzünden Karadeniz kıyısında Romi`ye sürüldüğünü belirtiyor. "Ovidius`u bir çağın,bir yörenin ozanı olarak değil de bir davranışın bir tutumun taşıyıcısı bir görüşün aydını diye ele alıp anlamak anlatmak gerekir. " diyor Eyuboğlu.

Yıkmış demektir yaptığını kendi eliyle
Aşırılık değildir öpüşten sonra işi sürdürmek
Utanılacak bir yönü yoktur onlarca bu işin
Severek katlanır baskıya kadın göster gücünü
Yürekten isterler ezilmeyi, sıkılmayı

Kitabının Aşkta Başarı Yolu adlı ilk bölümünden aldığımız dizelerdeki gibi,aşk sevgi ,sevişme üzerine öğütler ,bilgiler verip,yol gösterir.Kimi zaman da evrensel yorumlara girişir.Kadın ve erkek arasında aşkın ve sevişmenin,doğanın ,doğmak ve ölmek kadar zorunlu bir yasası olduğunu,utanacak bir şey olmadığını söylerken,Usta,bu gün bir yerlerde yaşayan bir insandır sanki.Sevgiyi Koruma adı verdiği bölümdeki şu dizelerle ne kadar da bizdendir:

Bak güvercinler döğüşür, gagalaşır, sevişir,
Mırıltılar çıkarır, oynaşır okşarlar birbirlerini...
Düzensiz, gelişigüzel bir yığındı evren,
Başlangıçta, ne yıldızlı gök, ne karalar,
Ne denizler birbirinden ayrılmıştı.
Gökler, yerler, yerden çıkan sular iç içe
Girmiş, kaynaşmış bir yumaktı.

Bu biçimsiz yığından ayrılmış, doğmuş
Evrenin kesimleri, ormanları yabanlar,
Gökleri kuşlar kaplamış, yer almış
Akışan sularda balıklar.
Boş kırlarda* dolaşıp duruyordu kişi-soyu.
Çok güçlü, dayanıklı yaratılıştaydı kişiler.

Ormanlar ev, otlar besin, yapraklar yataktı.
Çağlarca tanımazdı kimse kimseyi.
Azgın bir sevişme duygusu uyanmış, getirmiş
Bir araya kadınla erkeği, dendiğine göre.
Öğretmensiz öğrenmişler sevişmeyi birbiriyle.

Venüs kendiliğinden göstermiş bu yolu:
Kuş tanır sevip birleşeceği dişiyi,
Suların ortasında bulur balık eşini,
Geyik geyiği arar, yılan yılanla birleşir.
Köpek köpekle görür işini,

Bizim edebiyatımızda,özellikle de Karac`oğlanımızda ,özellikle de adı bilinmeyen ortaklaşa edebiyatımızın türkülerinde ne çok benzerleri vardır bu dizelerin

Kimi zaman da ,kızlara öğütler verir,görgü kuralları ,eski deyişle "adabımaşeret " öğretir Ovidius:

Sakın elden geldikçe gülmekten.
Kendiliğinden öğrenmeli kız gülmeyi,
Bir yakışmadır, süstür gülmesini bilmek.
Gülerken çok açma ağzını, çukurlar açılsın
İki yanağında, öylesine gül, görünmesin
Diş etleri, örtsün dudakların dişlerini,

Kahkahalarla sallama böğürlerini.
Tatlı olsun, kulak okşasın, çınlasın gülüşün.
Sevilmez yüz buruşturan, cırlak ses çıkaran,
Ağzı bozuk bir kadın. Güzel gülmeyi de,
Ağlamayı da kadınlar iyi bilir sanırım.
Bir sıpanın değirmende anırmasına benzer

Sevişmenin doğallığı içinde,ne kadını kayırır ne de erkeği,Evrensel bir olgu olarak görmesinden olmalı ,kafasında kalıpları yoktur Ustanın.Aşağıdaki bölüm zamanımızda da geçerli değil mi.Robotik toplumda beyni yıkanmış ya da zorla kalıplara sokulmaya zorlanan insanın acı yazgısı,görev bilinciyle sevişmek;yani en güzel insan davranışlarından biri olan sevişmenin ölümü.


Tiksinirim sevişirken armağan verir gibi
Davranan, bunu bir görev sayan, üstten bakan
Kadından, istemem tadı duygusu görev kokanı..
Kadın için görev değil bu bence, yaşamadır.
Deli eder beni ezdikçe kadın iniltileri,

Ovidius Usta evrensel bir olgu olarak ele alıyor sevişmeyi.Ve inancı gereği tanrısal yanını da vurguluyor.


Koç koyuna biner, atlar ineğe boğa,
Kıvrık burunlu keçi keçiyi döller,
Onu çeker içi, yarar geçer ırmakları, yanan,
Kızışan kısraklar, birleşmek için koşar,
Gider uzaklarda duran aygırların ardından.
Sen daha onultucu araçlar bul, kadının
...............................................
Ben böyle çağırırken türkümü birden
Çıkageldi Apollo, altın yaldızlı bir kaval
Oynatıp duruyordu parmaklarının arasında.

Defne tutuyordu bir elinde, çevrelemiş
Kutsal saçlarını defneden başlığı,
Bir yalvaç görünümü vardı onda, dedi ki bana:
Sen ey sevgi öğretmeni, al getir öğrencini
Tapmağıma, bir yazı vardır orada kutlu,
Bilinir bütün yeryüzünce, söylenir.

«Kendini bil» der bütün kişilere..
İş becerir sevgi yolunda kendini bilen,
Kendi gücüyle görür bütün işleri.
Bilsin değerini kime güzellik vermişse doğa.
Kimin ak, ışıl ışıl derisi, göğsü, omuzları
Varsa açık dursun, göstersin kendini boyuna..

Susmasın gittiği yerde tatlı konuşan,
Türkü söylesin sesi güzel olan,
İçmesini bilen içsin, toplantının tadını
Kaçırmasın çenesi düşük, sözü çekilmez,
Okumasın yazdıklarını, türkülerinin tadı
Tuzu olmayan bir ozan, bozmasın şöleni.
Böyle kurmuş düzeni Phoebus, git yolundan.

Homeros öncesi çağda ,bilge engin bilgi ve deneyimiyle geleceği de görmesi gereken kişiydi . Yunanistan`da Hacıların uzun yollar kat ederek geldiği Delphoi tapınağındaki "kendini bil" (gnothi seauton ) sözü ise ,hep geleceği merak eden insana ,geleceği bilmek için kendini bilmek gerektiğinin vurgulanması gibidir.Kuşkusuz Kendini bilmek,yalnızca o kültür ve inanca ait bir söz değil,kuşkusuz dünyanın her kültüründe benzer anlamda sözler vardır;ancak Koca Yunus`un

ilim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir
sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır

dizeleri bizim kültürümüzde çok başka anlamlar taşır.

Ovidius,güleç bir orta yaşlı olarak konuşur dizelerinde hep ve kendini bilmek kavramını,kendi güçlerini tanımakla eş anlamlı kullanır aynı gülümseme içinde.Ovidius`un şiirlerini dilimize kazandıran İsmet Zeki EYUBOĞLU,Anadolu özellikle de Karadeniz türkülerine benzetiyor onun türkülerini.Gördüğümüz gibi pek de haksız değil.

Ozanlar yaşadıkları zamanın ,toplumun ve o toplum içinde yaşadığı koşulların damgasını taşıyor.Söz duyguyu dile aktarırken ,şairin yaşadığı atmosferdeki şiir geleneğini ölçüt olarak alıyor.Bazıları o ölçüleri aşıp,tüm zamanların ölçüleri üzerinde evrensel şiirin tahtına oturuyor.Ne yazık evrensel şiirin tahtına oturan dizeler,çoğunlukla geride acı dolu yaşamlar ve serüvenler bırakıyor.Çoğunlukla da o ozanlar binyıllar sonra okunduklarını bilmiyorlar.

Sözün ucu aşka ,güzele,sevişmeye uzanınca verilebilecek sayısız örnek bir yana,atlanılmayacak bir ozan daha var.Kim mi? Elbette ki,Karac`oğlan. Söz burada ancak onunla tamamlanabilir.


Ala gözlerini sevdiğim dilber
Seni görmeyeli göresim geldi
Altın kemer sıkmış ince belini
Usul boylarını sarasım geldi

Küçücüksün güzel etme bu nazı
Ciğerime bastın ateşi közü
Başına sokmuşsun gülü nerkisi
Yüzünü yüzüme süresim geldi

Aladır gözlerin siyahtır kaşın
Aradım cihanı bulunmaz eşin
Yaylanın karından beyazdır döşün
Uzanıp üstüne ölesim geldi

Karac`oğlan der ki bilirim seni
Adadım yoluna kurban bu canı
Koynunda beslenen ayvayı narı
Çözüp düğmelerin deresim geldi
S.N.

Dermek: Toplamak.
Adamak: (Kurban adamak): Yerine gelen bir dilek için, her hangi bir
din ulusuna ya da Tanrıya kurban kesmeye söz vermek. Kesilen
kurbana da adak denir.


Sabahınan bir taş attın
Kırdın belimi belimi
Bir gececik misafirdim
Tanrı zalimi zalimi

Yüksek uçar engin konar
Kötünün dalına döner
Kız atasın bende yanar
Çıkmaz yalımı yalımı

Her bahçede selvi bitmez
Muhabbet serimdem gitmez
Uzatırım kolum yetmez
Kırdın kolumu kolumu

Her bahçede bitmez söğüt
Dertliye kâr etmez öğüt
Kız sevdana düşen yiğit
îster ölümü ölümü

Karac`oğlan der bakarım
Malım mezata dökerim
Daha der ki dur bakalım
Bu kız deli mi deli mi

(Gökyüzü Mavi Kaldı`dan)
Dal: Arka, dalına döner: Arkasında dolaşır.


Selam olsun aşka sadık olana
Selam olsun aşka mahcup olmayana
Selam olsun aşkı ne taç,ne mevki,ne mal-mül ve hiçbir maddi değerle karşılaştırmayana
Selam olsun aşkı zamanlar ötesinden bu güne taşıyana
Selam olsun aşkı yarına taşıyacak olana
Aşka selam olsun

 

 

 


Kaynaklar:

Anadolu Türküleri,Ahmet Şükrü Esen,Araştırma ve dizinlerle yayına hazırlayanlar,Pertev Naili Boratav,Nihat Özdemir,İş Bankası yay,1986

Geçmişin Yaşama Gücü,İsmet Zeki Eyuboğlu,Adam yay,İst,1982

Karac`oğlan,İlhan Başgöz,Indiana Üniversitesi Türkçe Programı yay,3.baskı, Pan yayıncılık, 1992,İstanbul

Klasik Arap Literatürü,Ignace Goldziher,İmaj yay,Ank,1993

Şiir Dili ve Türk Şiir Dili, Prof.Dr.Doğan Aksan,Engin yay,Ank,1995

Tarih Sümerde Başlar,S.N.Kramer (çev:M.İlmiye Çığ ),T.T.K. yay ,Ank,1995


Türkçenin Gücü, Prof.Dr.Doğan Aksan,Bilgi yay,Ank,1993 (3.baskı)

Yeryüzü Şiirinin Eşiğinde Ovidius,Aşk Sanatı,Çev.İ.Z.Eyuboğlu,B.F.S yay



__________________
Rabbimiz ! Biz Sana dayanıyoruz ve Sana yöneliyoruz. Dönüş Sana’dır..(mümtehine/4)
Yukarı dön Göster batın's Profil Diğer Mesajlarını Ara: batın
 
batın
Yeni Uye
Yeni Uye


Katılma Tarihi: 14 ocak 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 14
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı batın

Lütfullah YAVUZ tarafıdnan hazırlanmıştır.

ﺔﻴﺒﻌﺸﻟا ةﺪﻴﺼﻘﻟا  Şi'b Kasidesi

Mekke'nin o zamanki sosyal dokusunu anlatması

açısından önemlidir. Kasidenin giriş bölümünde Mekkelilerin hac

ibadetine bir düğün havası içinde kutsi bir neşveyle baktıkları

anlatılıyor. Bu kasideden Kureyşlilerin sadece putperest olmadı-

ğını, eski Mekke büyüklerinin ortak aklının esas alındığını görü-

yoruz. Ayrıca Mekke'de özel bir emniyet biriminin olmadığını,

hırsız ve çapulcuların bir evi bastığında komşuları tarafından

kurtarıldığını öğreniyoruz. Eğer komşu kötü biriyse, duymazlık-

tan geldiğini anlıyoruz. Bu ve benzeri mücadeleler bu kasidede

anlatılmıştır.

Sadece bu kaside değil, o dönemde yazıldığı rivayet edilen bü-

tün şiirler, o zamanki Arap toplumunun anlaşılabilmesini sağla-

yan en önemli kaynaklardır. Hz. Ömer, : "Şiir, (bu) kavmin ilmidir.

Onların bundan daha doğru ilmi yoktur" diyerek şiirin önemini

ifade etmiştir36. Taha Hüseyin'in "Fi'ş-Şi'ri'l-Câhili" adlı eserinde

ﺔﻴﺒﻌﺸﻟا ةﺪﻴﺼﻘﻟا Şi'b Kasidesi1-

ِلِذﺎَﻋ ِلﱠوَﺄِﻟ ﻲِﻧْذُأ ﺎَﻣ ﱠﻲَﻠﻴِﻠَ ;

/

ِﻞِﻃﺎَﺑ َﺪْﻨِﻋ ﺎَﻟَو ﱟﻖَﺣ ﻲِﻓ َءاَﻮْﻔَ&# 65212;ِ

Ey iki can dostum! Haklı olsun haksız olsun, ilk tenkit edene

karşı, kulağım yassı bir taş değildir.

2-

ٍﺔَآْﺮِﺸ& #1616;ﺑ َﺲْﻴَﻟ َيأﱠﺮﻟا ﱠنإ ﱠﻲَﻠﻴِﻠَ ;

/

ِﻞِﺑﺎَﻠَ ﺒْﻟا ِرﻮُﻣﺄْﻟ ا َﺪْﻨِﻋ ٍﻪَﻨْﻬَﻧ ﺎَﻟَو

Ey iki can dostum! İstişareyle varılmayan ve tül gibi(şeffaf) ol-

mayan görüş, hiç şüphesiz vesveseli işlerden sayılır.

3-

َو

ْﻢُهَﺪْﻨ& #1616;ﻋﱠدُو ﺎَﻟ َمْﻮَﻘْﻟ& #1575; ُﺖْﻳأَر ﺎﱠﻤَ

/

ِﻞِﺋﺎَﺳَ ﻮْﻟا َو ىَﺮُﻌْﻟا ﱠﻞُآ اﻮُﻌَﻄَﻗ ْﺪَﻗ َو

Bu kavimde sevgi olmadığını, bütün kulpları ve araçları kopar-

dıklarını gördüğümde,

4-

ىَذﺄْﻟا َو ِةَواَﺪَ 5228;ْﻟﺎِﺑ ﺎَﻧﻮُﺣَر ﺎَﺻ ْﺪَﻗ َو

/

َﺮْﻣأ اﻮُﻋَوﺎَ& #65219; ْﺪَﻗ َو

ِﻞِﻳاَﺰُ& #65252;ْﻟا ﱢوُﺪَﻌْﻟ ا

Bize açıkça düşmanlık ve eziyet yaptıklarını, bizden ayrı du-

ran düşmanın emrinde olduklarını,

5-

ًﺔﱠﻨِﻇأ ﺎَﻨْﻴَﻠَ ﻋ ﺎًﻣْﻮَﻗ اﻮُﻔَﻟﺎَ ﺣ ْﺪَﻗ َو

/

ِﻞِﻣﺎَﻧﺄ ;ْﻟﺎِﺑﺎَ᥽ 6;َﻔْﻠَﺧ ﺎًﻈْﻴَﻏ َنﻮﱡﻀَﻌَ

Töhmet altında olan ve arkamızdan, öfkelerinden dolayı par-

maklarını ısıran insanlarla bize karşı antlaşma yaptıklarını,

6-

ٍﺔَﺤْﻤَﺳ َءاَﺮْﻤَ&# 65204;ِﺑ ﻲِﺴْﻔَﻧ ْﻢُﻬَﻟ ُتْﺮَﺒَ

/

ِلِوﺎَﻘَ&# 65252;ْﻟا ِثاَﺮُﺗ ْﻦِﻣ ٍﺐْﻀَﻋ َﺾَﻴْﺑأ َو

(Bunları görünce neredeyse onlara saldıracaktım ama) esnek

esmer (mızrağıma) ve krallardan miras kalan keskin beyaz (kılıcı-

ma) tutunup sabrettim.

7-

ﻲِﺗَﻮْﺧإ َو ﻲِﻄْهَر ِﺖْﻴَﺒْﻟ ا َﺪْﻨِﻋ ُتْﺮَﻀْﺣ& #1571; َو

/

ِﻞِﺋﺎَﺻَ ﻮْﻟﺎِﺑ ِﻪِﺑاَﻮْ& #65179;أ ْﻦِﻣ ُﺖْﻜَﺴْﻣ أ َو

Yakınlarımı ve kardeşlerimi Kâbe'nin yanına getirdim.

Vasilelerden18 oluşan örtüsüne tutundum.

8-

ُﻪَﺟﺎَﺗِ ر َﻦﻴِﻠِﺒْ ﻘَﺘْﺴُﻣ ﺎًﻌَﻣ ﺎًﻣﺎَﻴِ

/

ِﻞِﻓﺎَﻧﱡ ;ﻞُآ ُﻪَﻔْﻠَﺣ ﻲِﻀْﻘَﻳ ُﺚْﻴَﺣ ىَﺪَ

Hep beraber ayaktaydık. Büyük kapısına yönelmiş haldeydik.

Nafile adak yapanın yemin etiği yerin yanında.

9-

ْﻢُﻬَﺑﺎَ آِر َنوُﺮَﻌْ&# 65207;ﺄْﻟا ُﺦﻴِﻨُﻳ ُﺚْﻴَﺣَو

/

ﻟا ﻰَﻀْﻔَﻤِ

ِﻞِﺋﺎَﻧ َو ٍفﺎَﺳإ ْﻦِﻣ ِلﻮُﻴﱡ

İsaf ve Naile19 (heykelleri tarafından) gelen sellerin aktığı ve

uzun saçlıların20 binek hayvanlarını oturttukları yerde (Alah'a dua

için durduk).

10-

ﺎَﻬِﺗاَﺮ َﺼَﻗ ْوَأ ِدﺎَﻀْﻋﺄ ْﻟا َﺔَﻤﱠﺳَﻮ ;ُ

/

ِﺲﻳِﺪﱠﺴ᥼ 7;ا َﻦْﻴَﺑ ًﺔَﺴﱠﻴَﺨ ;ُ

ِلِزﺎَﺑ َو

Orada 6 ile 9 yaş arasında olan itaatkâr (hayvanların) pazıları

veya boyun kökleri (kurbanlık oldukları belli olsun diye) damgalı-

dır.



__________________
Rabbimiz ! Biz Sana dayanıyoruz ve Sana yöneliyoruz. Dönüş Sana’dır..(mümtehine/4)
Yukarı dön Göster batın's Profil Diğer Mesajlarını Ara: batın
 
batın
Yeni Uye
Yeni Uye


Katılma Tarihi: 14 ocak 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 14
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı batın

11-

ًﺔَﻨﻳِز َو َمﺎَﺧﱡﺮﻟ ;ا َو ﺎَﻬﻴِﻓ َعْدَﻮْﻟ&# 1575; ىَﺮَ

/

ِﻞِآﺎَﺜَ& #65228;ْﻟﺎَآ ًةَدﻮُﻘْ&# 65228;َﻣ ﺎَﻬِﻗﺎَﻨ ;ْﻋﺄِ

Boyunlarında sedef, mermer ve süslerden yapılmış, hurma

salkımları gibi (sallanan) gerdanlıkları görürsün.

12-

ٍﻦِﻋﺎَﻃﱢ ;ﻞُآ ْﻦِﻣ ِسﺎﱠﻨﻟا ﱢبَﺮِﺑ ُذﻮُﻋَأ

/

ِﻞِﻃﺎَﺒِ ﺑﱟﺢِﻠُﻣ ْوَأ ٍءﻮُﺴِﺑ ﺎَﻨْﻴَﻠَ

(Şöyle dedim): "Kötülük için bize saldıran ve bir batılda ısrar

eden21 herkesten, insanların Rabbine sığınırım.

13-

ٍﺔَﺒﻴِﻌَ ﻤِﺑﺎَﻨَﻟ ; ﻰَﻌْﺴَﻳ ٍﺢِﺷﺎَآ ْﻦِﻣ َو

/

ِلِوﺎَﺤُ&# 65255; ْﻢَﻟ ﺎَﻣ ِﻦﻳﱢﺪﻟا ﻲِﻓ ٍﻖِﺤْﻠُﻣ ْﻦِﻣ َو

Bize gizli düşman olup bizi kabahatli göstermek için koşturan-

lardan. Bizim iddia etmediğimiz bazı şeyleri dinimize katanlardan

(Allah'a sığınırım).

14-

ُﻪَﻧﺎَﻜَ ﻣ اًﺮﻴِﺒَﺛ ﻰَﺳْرَأ ْﻦَﻣ َو ٍرْﻮَﺛ َو

/

ِلِزﺎَﻧ َو ٍءاَﺮِﺣ ﻲِﻓ ﱟﺮِﺒِﻟ ٍقاَر َو

Sevr dağına, Sebir dağını yerine yerleştirene, sevap için Hıra

dağına çıkıp inenlere (sığunırım)22.

15-

ِﻣ ِﺖْﻴَﺒْﻟ ا ﱢﻖَﺣ ِﺖْﻴَﺒْﻟ ﺎِﺑ َو

َﺔﱠﻜَﻣ ِﻦْﻄَﺑ ْ

/

ِﷲﺎِﺑ َو

:

ِﻞِﻓﺎَﻐِ ﺑ َﺲْﻴَﻟ َﷲا ﱠنإ

Mekke'nin göbeğindeki Kâbe'ye ve Kâbe'nin hakikatine (sığını-

rım). Ve Allah’a (sığınırım) ki Allah (olanlardan) habersiz değildir.

16-

ُﻪَﻧﻮُﺤَ ﺴْﻤَﻳ ْذإ ﱢدَﻮْﺴُﻤ ْﻟا ِﺮَﺠَﺤْﻟ ﺎِﺑ َو

/

َﻨَﺘْآا اَذإ

ِﻞِﺋﺎَﺻﺄ ;ْﻟا َو ﻰَﺤﱡﻀﻟﺎ¡ 6;ﺑ ُﻩﻮُ

Kuşluk ve ikindi vakitlerinde önünde insanların yığılıp el-yüz

sürdükleri Hacer-i Esved'e (sığınırım),

Lütfullah YAVUZ

Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, IX (2009), sayı: 1

316

17-

ًﺔَﺒْﻃَر ِﺮْﺨﱠﺼﻟا ; ﻲِﻓ َﻢﻴِهاَﺮ& #1618;ﺑإ ِﺊِﻃْﻮَﻣ َو

/

ِﻞِﻋﺎَﻧ َﺮْﻴَﻏ ﺎًﻴِﻓﺎَﺣ ; ِﻪْﻴَﻣَﺪ َﻗ ﻰَﻠَ

Terliksiz, yalın iki ayağına karşı rutubetli hale gelen kaya üze-

rindeki, İbrahim'in (a) ayak izlerine (sığınırım),

18-

ﺎَﻔﱠﺼﻟا ﻰَﻟإ ِﻦْﻴَﺗَو& #1618;ﺮَﻤْﻟا َﻦْﻴَﺑ ٍطاَﻮْﺷأ َو

/

ِﻞِﺛﺎَﻤَ ﺗ َو ٍةَرﻮًﺻ ْﻦِﻣ ﺎَﻤِﻬﻴِﻓ ; ﺎَﻣَو

Safa’ya kadar iki Merve arasında yapılan yürüyüşlere, ikisi

arasındaki suretlere ve heykellere (sığınırım).

19-

ٍﺐِآاَر ﱢﻞُآ ْﻦِﻣ ِﷲا َﺖْﻴَﺑ ﱠﺞَﺣ ْﻦَﻣ َو

/

ِﻞِﺟاَر ﱢﻞُآ ْﻦِﻣ َو ٍرْﺬَﻧ يِذ ﱢﻞُآ ْﻦِﻣ َو

Allah’ın evini hacceden her binitliye, her adak sahibine, her

yayaya (sığınırım),

20-

َﻋ اَذإ ﻰَﺼْﻗﺄْﻟ ;ا ِﺮَﻌْﺸَﻤ ْﻟﺎِﺑ َو

ُﻪَﻟ اوُﺪِ

/

ِﻞِﺑاَﻮَ& #65240;ْﻟا ِجاَﺮﱢﺸﻟ ا ﻰَﻀْﻔَﻣ ﻰَﻟإ ٍلﺎَﻟإ

Yöneldikleri zaman Meş'ar-i Aksâ'ya (Arafat'a) ve birbirine kar-

şı gelen sel yataklarının sonundaki İlal (tepeciğine sığınırım),



__________________
Rabbimiz ! Biz Sana dayanıyoruz ve Sana yöneliyoruz. Dönüş Sana’dır..(mümtehine/4)
Yukarı dön Göster batın's Profil Diğer Mesajlarını Ara: batın
 
batın
Yeni Uye
Yeni Uye


Katılma Tarihi: 14 ocak 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 14
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı batın

21-

ًﺔﱠﻴِﺸَﻋ ; ِلﺎَﺒِﺠْ& #65247;ا َقْﻮَﻓ ْﻢِﻬِﻓﺎَ ﻗْﻮَﺗ َو

/

ْﻳﺄْﻟﺎِﺑ ; َنﻮُﻤﻴِﻘ ُ

ِﻞِﺣاَوﱠ& #65198;ﻟا َروُﺪُﺻ يِ

(Hacıların) ellerini binitlerinin göğüslerine dayayıp, akşam vak-

ti dağların üzerinde yaptıkları vakfelerine (sığınırım),

22-

َﻰﻨِﻣ ْﻦِﻣ ِلِزﺎَﻨَ&# 65252;ْﻟا َو ٍﻊْﻤَﺟ ِﺔَﻠْﻴَﻟ َو

/

ِلِزﺎَﻨَ&# 65251; َو ٍﺔَﻣْﺮُﺣ ْﻦِﻣ ﺎَﻬَﻗْﻮَ ﻓ ﺎَﻣ َو

Cem (Müzdelife) gecesine ve Mina'daki konak yerlerine.

(Mina'nın) üstündeki mukaddes yerlere ve konaklama yerlerine

(sığınırım),

23-

ُﻪَﻧْﺰَﺟ أ ُتﺎَﺑُﺮْ& #65240;َﻤْﻟا ﺎَﻣاَذإ ٍﻊْﻤَﺟ َو

/

ِﻞِﺑاَو ِﻊْﻗَو ْﻦِﻣ َﻦْﻋَﺰْﻔ َﻳ ﺎَﻤَآ ﺎًﻋاَﺮِ

Sağnak yağmurdan korkuyormuş gibi cins Arap atlarının hızla

geçtikleri vakit, Cem'e (sığınırım),

24-

ﺎَﻬَﻟ اوُﺪَﻤَﺻ اَذإ ىَﺮْﺒُﻜْ& #65247;ا ِةَﺮْﻤَﺠ& #1618;ﻟﺎِﺑ َو

/

ِلِدﺎَﻨَ&# 65184;ْﻟﺎِﺑﺎَ& #65260;َﺳأَر ﺎًﻓْﺬَﻗ َنﻮﱡﻣُﺆَ

(Şeytanın) başına iri taşları atmak için (hacıların) üzerine yü-

rüdükleri vakit Büyük Cemre'ye23 (sığınırım),

25-

ًﺔﱠﻴِﺸَﻋ ; ِبﺎَﺼِﺤْ& #65247;ﺎِﺑ ْﻢُه ْذإ َةَﺪْﻨِآ َو

/

ِﻞِﺋاَو ِﻦْﺑ ِﺮْﻜَﺑ ُجﺎﱠﺠُﺣ ْﻢِﻬِﺑ ُﺰﻴِﺠُ

Hısab (bölgesinde) akşam vakti, geçmelerine Bekr b. Vail hacı-

larının izin verdiği Kinde (kabilesine sığınırım).

26-

َﻟﺎَﻌَﻤَ ﺘْﺟا ﺎَﻣ َﺪْﻘَﻋ اﱠﺪَﺷ ِنﺎَﻔﻴِﻠ َ

ُﻪ/

ِﻞِﺋﺎَﺳَ ﻮْﻟا ِتﺎَﻔِﻃﺎ َﻋ ِﻪْﻴَﻠَﻋ اﱠدَر َو

(Bunlar, çeşitli) vesilelerin gereği olarak görüş birliğine vardık-

ları ve reddettikleri hususlarda sözleşme yapan, iki antlaşmalı

(kabiledir).

23 Cemre sözlükte "köz" anlamındadır. Ateşten yaratılan İblis'in üzerinde dur-

duğu mekan, elbette köz gibi sıcak olacaktır. Orası taşlanırsa şeytan da taş-

lanmış olacaktır.

27-

ﺎَﺒﱡﻈﻟا َﻊَﻣ ِحﺎَﻣﱢﺮﻟ ;ا َﺮْﻤُﺳ ْﻢِﻬِﻤْﻄ َﺣ َو

/

ِهِذﺎَﻔْ&# 65255;إ َو

ِﻞِﺑﺎَﻧﱡ ;ﻞُآ ﻲِﻘﱠﺘَﻳ ﺎَﻣ ْ

(Silahsız oldukları halde) kılıçları ve esmer mızrakları kırmala-

rına, ok atan herkesin korktuğu şeyi gerçekleştirmelerine (sığını-

rım).

28-

ِﻪِﺣْﺮَﺳ َو ِلﺎَﺴِﺒْ& #65247;ا َلْﻮَﺣ ْﻢِﻬِﻴْﺸ َﻣ َو

/

َﻮَﺠْﻟا ِمﺎَﻌﱠﻨﻟ ;ا َﺪْﺧَو ِﻪِﻗِﺮْﺒ ِﺷ َو

ِﻞِﻓا

Serh ve şibrık ağaçlarının etrafında çevik deve kuşlarının sek-

tiği gibi, aslanların etrafında yürümelerine (sığınıyorum).

29-

ٍﺬِﺋﺎَﻌِ ﻟ ٍذﺎَﻌَﻣ ْﻦِﻣ اَﺬه َﺪْﻌَﺑ ْﻞَﻬَ

/

ِلِذﺎَﻋ َﷲا ﻲِﻘﱠﺘَﻳ ٍﺬﻴِﻌُﻣ ْﻦِﻣ ْﻞَه َو

Bir sığınanın bundan sonra sığınacağı bir yer var mı? Allah’tan

sakınıp (müşriklerin yaptıklarını) yanlış bulup (bize) sığınma sağ-

layacak yok mu?

30-

ﺎَﻨﱠﻧأ ْﻮَﻟ اوﱡدَو َو اَﺪْﻋﺄْﻟ ا ﺎَﻨِﺑ ُعﺎَﻄُ

/

ِﻞِﺑﺎَآ َو ٍكْﺮُﺗ ُباَﻮْﺑأ ﺎَﻨِﺑ ﱡﺪَﺴُ

Bize karşı olan düşmanlara itaat ediliyor. Onlar bize Türk ve

Kabil (oğullarının) kapılarının bile kapatılmasını arzu ediyorlar.

31-

ًﺔﱠﻜَﻣ ُكُﺮْﺘَﻧ ﷲا ِﺖْﻴَﺑ َو ْﻢُﺘْﺑَﺬ َآ

/

ِﻞِﺑَﻼَﺑ ﻲِﻓ ْﻢُآُﺮْﻣ& #1571; ﱠﻻإ َﻦَﻌْﻈَﻧ َو

Allah’ın evine yemin olsun ki işiniz sıkıntıya girmedikçe Mek-

ke'yi terk edip ayrılacağız diye boşuna ümitlendiniz.

32-

اًﺪﱠﻤَﺤُ ﻣ ىَﺰْﺒُﻧ ِﷲا ِﺖْﻴَﺑ َو ْﻢُﺘْﺑَﺬ َآ

/

ِﻞِﺿﺎَﻨُ ﻧ َو ُﻪَﻧوُد ْﻦِﻋﺎَﻄُ ﻧ ﺎﱠﻤَﻟ َو

Allah’ın evine yemin olsun ki Muhammet'le olursak yenileceği-

mizi düşünmekte yanıldınız. Henüz biz onun uğrunda mızrak ve

ok kullanmadık.

33-

ُﻪَﻟْﻮَﺣ َعﱠﺮَﺼُﻧ ﻰﱠﺘَﺣ ُﻪُﻤِﻠْﺴ ُﻧ َو

/

ِﻞِﺋﺎَﻠَ ﺤْﻟا َو ﺎَﻨِﺋﺎَﻨ ;ْﺑأ ْﻦَﻋ َﻞُهْﺬَﻧ َو

Biz çocuklarımız ve hanımlarımızdan vazgeçip onun etrafında

yere serilmedikçe onu teslim ederiz (zannetmeyin).

34-

ُﻜْﻴَﻟإ ِﺪﻳِﺪَﺤْ ﻟا ﻲِﻓ ٌمْﻮَﻗ َﺾَﻬْﻨَﻳ َو

ْﻢ/

ِﻞِﺻﺎَﻠﱠ ;ﺼﻟا ِتاَذ َﺖْﺤَﺗ ﺎَﻳاَوﱠﺮ ﻟا َضﻮُﻬُ

Demir (zıhlar ve silahlar) içindeki bir kavim, su kaplarının al-

tından su develerinin kalktığı gibi size ayaklanmadıkça,

35-

ُﻪَﻋْدَر ُﺐَآْﺮَﻳ ِﻦْﻐﱢﻀﻟا ; وُذ ىَﺮُﻳ ﻰﱠﺘَﺣ َو

/

َﻜْﻧﺄْﻟا َﻞْﻌِﻓ ِﻦْﻌﱠﻄﻟا ; َﻦِ

ِﻞِﻣﺎَﺤَ ﺘُﻤْﻟا ِ

Bir omzu düşük zalim birine yapıldığı gibi, bu kin sahibi de,

aldığı darbeden dolayı, pis (kanının) üzerine, kapandığı görülme-

dikçe,

36-

ىَرأ ﺎَﻣ ﱠﺪَﺟ ْنإ ِﷲا ُﺮْﻤَﻌَﻟ ﺎﱠﻧإ َو

/

ِﻞِﺛﺎَﻣﺄ ;ْﻟﺎِﺑﺎَ᥽ 6;ُﻓﺎَﻴْﺳ 1; ْﻦَﺴِﺒَﺘ ْﻠَﺘَ

Allah’a yemin olsun ki, eğer benim gördüğüm hal devam eder-

se, hiç şüphesiz kılıçlarımız örnek insanların kanlarına karışacak.

37-

ٍعَﺪْﻴَﻤ& #1614;ﺳ ِبﺎَﻬﱢﺸﻟ ;ا ِﻞْﺜِﻣ ٍئِﺮْﻣا ﱢﻒَﻜِ

/

ِﻞِﺳﺎَﺑ ِﺔَﻘﻴِﻘَ ﺤْﻟا ﻲِﻣﺎَﺣ ٍﺔَﻘِﺛ ﻲِﺧأ

Yakıcı yıldız gibi olan ulaşılabilir bir efendinin, güvenilirliğin

kardeşi, hakikatin himayecisi olan aslanın eliyle (bunu yapaca-

ğız.)24

38-

ﺎًﻣﱠﺮَﺠُ ;ﻣ ًﻻْﻮَﺣ َو ﺎًﻣﺎﱠﻳأ َو اًرﻮُﻬُ

/

ِﻞِﺑﺎَﻗ َﺪْﻌَﺑ ٌﺔﱠﺠِﺣ ﻲِﺗﺄَﺗ َو ﺎَﻨْﻴَﻠَ

Aylarca, günlerce, yıl boyu, , bize karşı (Hz. Muhammed) hep

böyle olmuştur). Gelenin ardından bir hac mevsimi daha gelir.

39-

اًﺪﱢﻴَﺳ َﻚَﻟ ﺎَﺑأ ﺎَﻟ ٍمْﻮَﻗ ُكْﺮَﺗ ﺎَﻣَو

/

ِﻞِآاَﻮُ&# 65251; ٍبْرَذ َﺮْﻴَﻏ َرﺎَﻣﱢﺬﻟ ;ا ُطﻮُﺤَ

Ey babası olmayan kişi! Korunması gerekenleri gözeten, çirkin

konuşmayan ve işini başkasına bırakmayan bir efendiyi bir kav-

min terk etmesi nasıl olur?

40-

ِﻪِﻬْﺟَﻮ ِﺑ ُمﺎَﻤَﻐْ& #65247;ا ﻰَﻘْﺴَﺘْ ﺴُﻳ َﺾَﻴْﺑَأ َو

/

ِﻞِﻣاَرَ&# 65156;ِﻟ ٌﺔَﻤْﺼِﻋ ﻰَﻣﺎَﺘَﻴ ;ْﻟا ُلﺎَﻤِ

Çok az beyaz (lider) vardır onun gibi. Onun yüzü suyu hürme-

tine buluttan su istenir. O yetimlerin elinden tutar, dulların ise sı-

ğınağıdır.



__________________
Rabbimiz ! Biz Sana dayanıyoruz ve Sana yöneliyoruz. Dönüş Sana’dır..(mümtehine/4)
Yukarı dön Göster batın's Profil Diğer Mesajlarını Ara: batın
 
batın
Yeni Uye
Yeni Uye


Katılma Tarihi: 14 ocak 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 14
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı batın

41-

ٍﻢِﺷﺎَه ِلﺁ ْﻦِﻣ ُكﺎﱠﻠُﻬْ ﻟا ِﻪِﺑ ُذﻮُﻠَ

/

ِﻞِﺿاَﻮَ& #65235; َو ٍﺔَﻤْﻌِﻧ ﻲِﻓ ُﻩَﺪْﻨِﻋ ْﻢُﻬَ

Haşim ailesinden helak olacaklar ona sığınır. Onlar onun ya-

nında nimet ve iyilikler içindedirler.

42-

ُﻪُﻄْهَر َو ٌﺪﻴِﺳَا ىَﺮْﺟأ ْﺪَﻘَﻟ يِﺮْﻤَﻌَ

/

ِﻀْﻐُﺑﻰَ ﻟإ

ِﻞِآﻵﺎَﻧ ﺁ ﱠﺰَﺟ َو ﺎَ

Ömrüme yemin ediyorum! Esid25 ve grubu bize olan kinlerini

devam ettirdiler. Yiyecek olanlara bizi parçalayı verdiler.

43-

اًﺪِﻟﺎَﺧ َو اًﺪﻴِﺳَا ﺎﱠﻨَﻋ ٌﻢِﺣَر ْتَﺰَ

/

ِﻞِﺟﺎَﻋ ُﺮﱠﺧَﺆُﻳ ; ﺎَﻟ ٍءﻲِﺴُﻣ َءاَﺰَ

Yakın akraba olmanın (manevi şahsiyeti) bizim için Esid'in ve

Halid'in cezasını kötü bir şekilde, ertelenmeksizin, hemen versin.

44-

ٌﺬُﻔْﻨُﻗ َو ﺎَﻨْﻴَﻠَ ﻋ ْﻊَﺑْﺮَﻳ ْﻢَﻟ ُنﺎَﻤْﺜُ& #65227; َو

/

ِﻞِﺋﺎَﺒَ ﻘْﻟا َﻚْﻠِﺗ َﺮْﻣأ ﺎَﻋَﺎﻃأ ْﻦِﻜٰﻟَو

Osman26 bize kol kanat germedi, Kunfüz de. Lakin o ikisi o ka-

bilelerin emrini dinlediler.

45-

ْﻢِﻬِﺛﻮُ ﻐَﻳ ِﺪْﺒَﻋ َﻦْﺑا َو ﺎًّﻴَﺑأ ﺎَﻋﺎَﻃأ

/

ِﻞِﺋﺎَﻗ َﺔَﻟﺎَﻘَ ﻣ ﺎَﻨﻴِﻓ ﺎَﺒُﻗْﺮَ ﻳ ْﻢَﻟ َو

Übeyy'e ve Abdiyeğûs'larının oğluna itaat ettiler de, bizim le-

himizde söz söyleyen hiç kimsenin sözüne kulak vermediler.

46-

َﻤَآ

ٍﻞَﻓْﻮَﻧ َو ٍﻊْﻴَﺒُﺳ ْﻦِﻣ ﺎَﻨﻴِﻘَﻟ ; ْﺪَﻗ

/

ِﻞِﻣﺎَﺠُ ﻳ ْﻢَﻟ ﺎًﺿِﺮْﻌُ ﻣ ﻰﱠﻟَﻮَﺗ ﱞﻞُآ َو

Ebu Tâlib B. Abdilmuttalib'in "Kaside-i Şi'biyye"si Üzerine

Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, IX (2009), sayı:1

319

Sübey' ve Nevfel'den27 de kötülük bulduk. Hepsi bizden

yüzçevirip kaçtı, bize hoş davranmadı.

47-

ﺎَﻤُﻬْﻨِ ﻣ ُﷲا ِﻦِﻜْﻤُﻳ ْوأ ﺎَﻴَﻘْﻠُ ﻳ ْنﺈَ

/

ِﺑﺎًﻋﺎَﺻ ; ﺎَﻤُﻬَﻟ ْﻞِﻜَ

ِﻞِﻳﺎَﻜُ ﻤْﻟا ِﻞْﻴَ

Eğer bunlar (harp meydanında) yere yıkılırlarsa veya Allah bu

ikisine karşı bize imkân verirse, ödeşen biri nasıl ölçerse, bunlara

öyle sa' ölçeceğiz (bize yaptıkları işkenceyi onlara yapacağız).

48-

َﺮْﻴَﻏﻰَ ﺑأ وٍﺮْﻤَﻋ ﻮُﺑأ َكاَذ َو

ﺎَﻨِﻀْﻐُ

/

ِﻞِﻣﺎَﺟ َو ٍءﺎَﺷ ِﻞْهأ ﻲِﻓ ﺎَﻨَﻨِﻌْ ﻈُﻴِ

Ve şu Ebu Amr... Bizi koyuncuların ve devecilerin arasına de-

fetmek istiyor. Bizi kızdıracak bir iş yapmadan duramıyor.

49-

ٍﺢَﺒْﺼُﻣ َو ﻰًﺴْﻤُﻣ ﱢﻞُآ ﻲِﻓ ﺎَﻨِﺑ ﻲِﺟﺎَﻨُ

/

ﱠﻢُﺛﺎَﻨِ ;ﺑ وٍﺮْﻤَﻋ ﺎَﺑأ ِجﺎَﻨَ

ِﻞِﺗﺎَ

Akşamladığı ve sabahladığı her yerde bizim dedikodumuzu

yapıyor. Yap bakalım ey Ebu Amr, tuzak da kur.

50-

ﺎَﻨﱠﺸُﻐَ ;ﻳ ْنإ ﺎَﻣ ِﷲﺎِﺑ ﺎَﻨُﻤِﺴْ ﻘُﻳ َو

/

ِﻞِﺋﺎَﺣ َﺮْﻴَﻏ ًةَﺮْﻬَﺟ ُﻩاَﺮَﻧ ْﺪَﻗ ﻰَﻠَ

Bir de bize gelip "Billahi aldatırsam" diye yemin ediyor. Evet!

Biz onu açıkça, arada perde olmadan görebiliyoruz.

51-

ٍﺔَﻌْﻠَﺗ ﱠﻞُآ ﺎَﻨُﻀْﻐُ ﺑ ِﻪْﻴَﻠَﻋ َقﺎَﺿأ

/

ِلِدﺎَﺠَ&# 65252;َﻓ ٍﺐُﺸﺧأ َﻦْﻴَﺑ ِضْرﻷا َﻦِ

Bize olan kini ona, Ahşebeyn dağları arasındaki yüksek arazi-

lerin hepsini ve dağ tepelerindeki köşkleri dar etti.

52-

ﺎَﻨَﺗْﻮَ ﺒَﺣ اَذﺎَﻣ ِﺪﻴِﻟَﻮْ ﻟا ﺎَﺑأ ْﻞِﺋﺎَﺳ َو

/

ِﻞِﺗﺎَﺨُ ﻤْﻟﺎَآ ﺎًﺿِﺮْﻌُ ﻣ ﺎَﻨﻴِﻓ َﻚِﻴْﻌَﺴ ِ

Ebu'l-Velid'e, tuzak kurmak amacıyla ayrılıp aleyhimize çalış-

mak suretiyle, bize ne zarar verdiğini sor.

53-

ِﻳأَﺮِﺑ ُشﺎَﻌُﻳ ْﻦﱠﻤِﻣ ًأَﺮْﻣا َﺖْﻨُآ َو

ِﻪ/

ِﻞِهﺎَﺠِ& #65169; َﺖْﺴَﻟ َو ﺎَﻨﻴِﻓ ُﻪُﺘَﻤْﺣ َر َو

(Ey Ebu'l-Velid), sen aramızda görüşüne uyulan ve merhamet

gören bir kişiydin. Sen bunu bilmiyor değilsin.

54-

ٍﺢِﺷﺎَآ َلْﻮَﻗ ﺎَﻨِﺑ ْﻊَﻤْﺴَﺗ َﻻ ُﺔَﺒْﺘُﻋ أ

/

ِلِوﺎَﻏَ&# 1583; يِذ ٍﺾِﻐْﺒُﻣ ٍبوُﺬَآ ٍدﻮُﺴَ

Ey Utbe! Gizli düşmanlık eden birinin bizim hakkımızda söyle-

diklerini dinleme. Hiç çekemeyen, çok yalancı, nefret eden ve belalı

birinin...

55-

اوْﻮَﻋْﺮ& #1614;ﺗ َو ْﻢُﻬْﻧَﺮ ُﺟْﺰَﺗ ْﻢَﻟ ْنإ ُﺖْﻔِﺧ ْﺪَﻗ َو

/

ِﻞِﺑَﻼَﺒ ْﻟا ىَﺪْﺣإ َﻚْﻨِﻣ ﻰَﻘْﻠَﻧ َو ﻲِﻗَﻼُ

Eğer sen onları hiç engellemez ve söz dinlemezseniz korkarım

ki sen de biz de üzüntü verici bir olayla karşılaşacağız.

56-

ﺎًﺿِﺮْﻌُ ﻣ َﻲﱢﻨَﻋ َنﺎَﻴْﻔُ& #65203; ﻮُﺑأ ﱠﺮَﻣ َو

/

ِلِوﺎَﻘَ&# 65252;ْﻟا ِمﺎَﻈِﻋ ْﻦِﻣ ٌﻞْﻴَﻗ ﱠﺮَﻣ ﺎَﻤَآ

Ebu Süfyan benden yüz çevirip geçip gitti. Sanki büyük Yemen

krallarından bir kral gibiydi.

57-

ُﻪﱠﻧأ ِﺢِﺻﺎَﻨُ ﻤْﻟا َﻞْﻌِﻓ ﺎَﻧُﺮﱢﺒَ ;ﺨُ

/

ِﻞِﺧاَوﱠ& #65194;ﻟا ِتﺎَﻣِرﺎ& #1614;ﻋ ﻲِﻔْﺨُﻳ َو ٌﻖﻴِﻔَ

Nasihat eder tarzda, çok şefkatli olduğunu bize haber veriyor.

Bir yandan ise girift pis işlerini gizlemeye çalışıyor.

58-

ﻰَﻟإ ﱡﺮِﻔَ

ِﻪِهﺎَﻴِ& #65251; ِدْﺮَﺑ َو ٍﺪْﺠَ

/

ِﻞِﻓﺎَﻐِ ﺑ ْﻢُﻜْﻨَﻋ ُﺖْﺴَﻟ ﻲﱢﻧأ ُﻢُﻋْﺰَﻳ َو

Necd'e ve oranın soğuk sularına kaçıyor, hem de "Sizden gafil

değilim" iddiasında bulunuyor.

59-

ٍةَءﺎَﺴَ&# 65251; ْﻦَﻋ ٌﻞِﻓﺎَﻏ َﻻ ْنأ ُﻢَﻠْﻋأ َو

/

ِﻞِﻃﺎَﺑ َو ﱟﻖَﺣ َﺪْﻨِﻋ ﱡوُﺪَﻌْﻟ ا َكﺎَﻔَآ

Biliyorum bize kötülük yapıldığını bilmeyen yok. Haklı da ol-

san, haksız da olsan senin hakkından düşman gelsin.

60-

ْﻢُﻜَﻠْﻴ َﻣﱠنإ ْﻢُﻜﱡﻠُآ ﺎَﻨْﻴَﻠَ ﻋ اﻮُﻠﻴِﻤَ

/

ِﻞِﻃﺎَﻬِ ﺑ ُحﺎَﻳﱢﺮﻟ ;ا َو ﺎَﻨْﻴَﻠَ ﻋ ٌءاَﻮَ

Hep birlikte üzerimize gelin bakalım. Rüzgârlar bol yağmurlu

olmuş farketmez, sizin saldırınız bize birdir.



__________________
Rabbimiz ! Biz Sana dayanıyoruz ve Sana yöneliyoruz. Dönüş Sana’dır..(mümtehine/4)
Yukarı dön Göster batın's Profil Diğer Mesajlarını Ara: batın
 
batın
Yeni Uye
Yeni Uye


Katılma Tarihi: 14 ocak 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 14
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı batın

61-

ٍةَﺪْﺠَﻧ ِمْﻮَﻳ ﻲِﻓ َﻚْﻟُﺬْﺧ أ ْﻢَﻟ ُﻢِﻌْﻄُﻣ أ

/

ِﻞِﺋﺎَﻠَ ﺠْﻟا ِتﺎَﻤِﻈْ& #65228;ُﻤْﻟا َﻚْﻠِﺗ َﺪْﻨِﻋ ﺎَﻟَو

Ey Mut'ım. İmdada çağırdığın gün de, o büyük ve ciddi sıkıntılı

işlerde de seni hiç yalnız bırakmadım.

62-

ٍةﱠﺪِﻟأ َكْﻮَﺗأ ْذإ ٍﻢْﺼَﺧ َمْﻮَﻳ َﻻَو

/

ِﻞِﺟﺎَﺴَ ﻤْﻟا ِمﻮُﺼُﺨْ& #65247;ا َﻦِﻣ ٍلَﺪَﺟ ﻰِﻟوأ

Aralıksız konuşan kişilerden oluşan, mücadeleci ve şiddetli

hasımların sana geldiği günde de.

63-

ًﺔﱠﻄُﺧ َكﻮُﻣﺎَﺳ َمْﻮَﻘْﻟ& #1575; ﱠنإ ُﻢِﻌْﻄُﻣ َأ

/

َﻣﻲﱢﻧإ َو

ِﻞِﺋاَﻮِ& #65169; ُﺖْﺴَﻠَﻓ ْﻞَآوُا ﻰَ

Ey Mut'ım. Bu insanlar bir planda seni kullandılar. (Kusura

bakma, seni hakemim yapamam). Ben ne zaman işimi başkasına

bırakmışsam kurtulamamışımdır.

64-

ﺎًﻠَﻓْﻮَ ﻧ َو ٍﺲْﻤَﺷ َﺪْﺒَﻋ ﺎﱠﻨَﻋ ُﷲا ىَﺰَ

/

ًﻠِﺟﺎَﻋﱟ ;ﺮَﺷ َﺔَﺑﻮُﻘُ

ِﻞِﺟﺁ َﺮْﻴَﻏ

Allah bizim için Abdişems ve Nevfel (oğullarının) cezasını en

kötü bir şekilde geciktirmeden acil olarak hemen versin.

65-

ًةَﺮﻴِﻌَ& #65207; ُﺾﻴِﻐَﻳ َﻻ ٍﻂْﺴِﻗ ِناَﺰﻴِﻤ& #1616;

/

ِلِدﺎَﻋﱡ& #65238;َﺣ ِﻪِﺴْﻔَﻧ ْﻦِﻣ ٌﺪِهﺎَﺷ ُﻪَ

Üzerinde adaleti tam gösterecek bir ibresi olan ve arpa kadar

şaşmayan hakkaniyet terazisiyle (tarısın da versin).

66-

اُﻮﻟﱠﺪَﺒ ;َﺗ ٍمْﻮَﻗ ُمَﻼْﺣأ ْﺖَﻬُﻔَﺳ ْﺪَﻘَ

/

ِﻞِﻃﺎَﻴَ ﻐْﻟا َو ﺎَﻨِﺑ ﺎًﻀْﻴَﻗ ٍﻒَﻠَﺧ ﻲِﻨَ

Bizi Halef oğullarıyla ve Ğaytalelilerin yerine koyan bir kavmin

akılları iyice adileşti.

67-

ٍﻢِﺷﺎَه ِﺔَﺑاؤُذ ْﻦِﻣ ُﻢﻴِﻤﱠﺼ᥼ 7;ا ُﻦْﺤَﻧ َو

/

ِﻞِﺋاَوﺄ& #1618;ﻟا ِبﻮُﻄُﺨْ& #65247;ا ﻲِﻓ ﱟﻲَﺼُﻗ ِلﺁ َو

Biz ilk sıkıntıları bertaraf eden öz be öz Kusay ailesinden ve

Haşim (oğullarının) üst tabakasındanız.

68-

ْﻢِﻬﻴِﻓ ِﺔَﻳﺎَﻘﱢ ;ﺴﻟا ُضْﻮَﺣ ﺎَﻨَﻟ َنﺎَآ َو

/َو

ِﻞِهاَﻮَ&# 65244;ْﻟا َقْﻮَﻓ َو ْﻢُﻬْﻨِﻣ ىَرﱡﺬﻟا ُﻦْﺤَ

Onların Sikaye havuzu bize aitti. Biz onların zirveleriydik,

omuzlarının üzerindeydik28.

69-

ﺎًﻣَد اﻮُﻜَﻔَﺳ َﻻَو ًﻼْﺣَذ اﻮُآَرْد 571; ﺎَﻤَ

/

ِﻞِﺋﺎَﺒَ ﻘْﻟا َراَﺮِﺷ ﺎﱠﻟإ اﻮُﻔَﻟﺎَ ﺧ َﻻَو

Onlar kin ve düşmanlık nedir, bilmediler. Kan akıtmadılar. En

kötü kabileler hariç, kimseye karşı durmadılar.

70-

ٍﺔﱠﻴِآَﺪ ْﻨِه ٍﺔَﻧﻮُﻨْ ﺠَﻣ ٍﺔَﻣأ ﻲِﻨَ

/

ِﻞِﻗﺎَﻋ ِﻦْﺑ ِﺲْﻴَﻗ ِﺪْﻴَﺒُﻋ ٍﺢَﻤُﺟ ﻲِﻨَ

Hintli deli cariyenin oğullarıyla Kays b.Âkıl'in köleciği Cumah

oğullarından başkasına (karşı durmadılar).

71-

اﻮﱡﺒَﻟأ َو اْﻮَﻟﺎَﻤ َﺗ ٌموُﺰْﺨَ&# 65251; َو ٌﻢْﻬَﺳ َو

/

ِﻞِﻣﺎَﺧ َو ٍﻞْﻤِﻃ ﱢﻞُآ ْﻦِﻣ اَﺪِﻌْﻟا ﺎَﻨْﻴَﻠَ

Sehm ve Mahzum (sülalesi) toplanıp nerede bir belalı veya ba-

yağı biri varsa bize saldırması için kışkırttılar.

72-

َﻧﺎَآ ُﻆِﺋﺎَﺷَ و

ٍﺐِﻟﺎَﻏ ِﻦْﺑ ﱢيَﺆُﻟ ﻲِﻓ ْ

/

ِﻞِﺣَﻼُﺣ ٍﺮْﻘَﺻ ﱡﻞُآ ﺎَﻨْﻴَﻟإ ْﻢُهﺎَﻔَ

Lüey b. Galib (oğulları) içinde düşük seviyeli bazıları vardı.

(Güya) şecaatli bir lider şahin onları bize sürdü.

73-

ْﻢُﻬﱡﻳأ َو ﻲﱢﻳأ ِﻦْﻐﱠﻀﻟا ; ُﻞْهأ ُﻢَﻠْﻌَﻴ َ

/

ﻮُﻠْﻌَﻳ َو َزﻮُﻔَ

ِﻞِﺋَﻼَﻗ ٍلﺎَﻴَﻟ ﻲِ

Kin sahipleri, ben mi onlar mı hangimizin kazanacağını, birkaç

gece zarfında kimin üste çıkacağını görecekler.

74-

ِﻪِﻔْﻴَﺴ ِﺑ ْﻢُﻬْﻨِﻣ َو ﻲﱢﻨِﻣ ْﻢُﻬﱡﻳأ َو

/

ِلُزﺎَﻨﱠ& #65176;ﻟا ُﺖْﻗَو َنﺎَﺣ ﺎَﻣ اَذإ ﻲِﻗَﻼُ

Karşılıklı inme vakti geldiğinde onlardan veya benden hangi-

miz kılıncıyla karşılayacak (görecekler).

75-

ﻮُﻤُﻬْﻨِ ﻣ َو ﻲﱢﻨِﻣ َبْﺮَﺤْﻟ& #1575; ﱡﻞَﻤَﻳ اَذ ْﻦَﻣ َو

/

ِﻞِﺋﺎَﻗ ِلْﻮَﻗ ْﻦِﻣ ِقﺎَﻓﺂْﻟ ا ﻲِﻓ ُﺪَﻤْﺤَﻳ َو

Ben mi, onlar mı, harpten usanan ve söz söyleyene ufuklarda

teşekkür edecek olan kim olacak?

76-

ﻰَﺼَﺤْﻟا َﺊِﻃَو ْﻦَﻣ ﱡﺮَﺷ ٍﻞْﻴَﻔُﻧ ُﻂْهَر َو

/

ِﻞِﻋﺎَﻧ َو ٍّﺪَﻌُﻣ ْﻦِﻣ ٍفﺎَﺣ ُمﺄْﻟأ َو

Nüfeyl'in grubu çakıl çiğneyenlerin en şerlileridir. Hazırlıklı ve

ayakkabısı olan birinden daha tehlikeli yalınayaklılardır.

77-

ُﺘْﻧأ ٍفﺎَﻨَﻣ َﺪْﺒَﻋ أ

ْﻢُﻜِﻣْﻮ َﻗ ُﺮْﻴَﺧ ﻮُ

/

ِﻞِﻏاَو ﱠﻞُآ ْﻢُآِﺮْﻣ& #1571; ﻲِﻓ اﻮُآِﺮْﺸ& #1615;ﺗ َﻼَ

28 Bu beyitten, Ebu Talib çocukken devamlı dedesi Haşim'in omzunda gezdiği,

hacılara takdim edilen kuru üzüm ve hurma şerbetinden istediği kadar içtiği

anlaşılmaktadır.

Ey Abdümenaf29 (oğulları)! Siz kavminizin en hayırlılarısınız.

Öyleyse her karışanı işinize karıştırmayınız.

78-

ﻢآﺮﻣأ ﷲا ﺢﻠﺼﻳ ﻢﻟ نإ ﺖﻔﺧ ﺪﻘ

/

ﻞﺋاو ﺚﻳدﺎﺣأ ﺖﻧﺎآ ﺎﻤآ اﻮﻧﻮﻜ

Eğer Allah işinizi düzeltmezse korkarım, Vail'in kötü olayların-

da olduğu gibi30, siz de aynı duruma düşeceksiniz.

79-

ﻮُﻤُﺗْﺰَ ﺠَﻋ َو ﻮُﻤُﺘْﻨِ هوأ ْﺪَﻘَﻟ يِﺮْﻤَﻌَ

/

ِﻞِﺻﺎَﻔَ ﻤْﻠِﻟ ٍﺊِﻄْﺨُﻣ ٍﺮْﻣﺄِﺑ ْﻢُﺘْﺌِﺟ َو

Ömrüme yemin olsun, o kadar zayıflatıldınız ve aciz düştünüz

ki sonunda yanlışlıkla eklemi kıran bir hareket yaptınız.

80-

ﻮُﻤُﺘْﻧﺄ ;َﻓ ٍرْﺪِﻗ َﺐْﻄَﺣ ﺎًﻤﻳِﺪَﻗ ; ْﻢُﺘْﻨُآ َو

/

ِﻞِﺟاَﺮَ& #65251; َو ٍرُﺪْﻗأ ُبﺎَﻄِﺣ َنﺎَﻟأ

Siz eskiden bir çömlek için odun toplar idiniz. Siz şimdi birçok

çömlek ve tencere için odun topluyorsunuz.



__________________
Rabbimiz ! Biz Sana dayanıyoruz ve Sana yöneliyoruz. Dönüş Sana’dır..(mümtehine/4)
Yukarı dön Göster batın's Profil Diğer Mesajlarını Ara: batın
 
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

korunan şeyin mushaf değil insan fıtratı olduğunu düşünüyorum...

fıtrattaki doğruyu hatırlama özelliği...

yani vicdan ...

yani zikr..


__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

batın Yazdı:

Bazı kelimeler beyaz çıktığı için okunamıyor.Bu yüzden yeniden alıntıyı kopyalıyorum.Düzeltmek isdimsede başaramadım.Çünkü çıkan sayfada hiç bir şey görünmemektedir.Adminlerden ayarlara bakmasını rica ediyorum.

------------------------

Selam Batın, hoşgeldin,

gözükmeyen kelimeyi "yanıt yaz" penceresinin üst tarafındaki butonları kullanarak hem koyulaştırıp ve hem de renklendirebilirsiniz. bahsettiğiniz ilgili yazınızdaki " şiirler " kelimenizde yaptığım gibi.

Muhabbetle

 



__________________
Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
batın
Yeni Uye
Yeni Uye


Katılma Tarihi: 14 ocak 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 14
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı batın

Hoşbulduk sn.Admin

Mevcut butonların hangi işleri gördüğünü biliyorum.Ama benim düzeltmek istediğim metin çıkmıyor.Çıkan yerde boş beyaz bir sayfa vardır.Sanırım ayarlarla alakalı birşey.yardımcı olursanız sevinirim.



__________________
Rabbimiz ! Biz Sana dayanıyoruz ve Sana yöneliyoruz. Dönüş Sana’dır..(mümtehine/4)
Yukarı dön Göster batın's Profil Diğer Mesajlarını Ara: batın
 
batın
Yeni Uye
Yeni Uye


Katılma Tarihi: 14 ocak 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 14
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı batın

Kasidenin geri kalan kısmını alıntılayıp kopyalıyorum.

Ebu Tâlib B. Abdilmuttalib'in "Kaside-i Şi'biyye"si Üzerine

 

81-

ِﻟ

ﺎَﻬُﻗﻮُﻘ ;ُﻋ ٍفﺎَﻨَﻣ ِﺪْﺒَﻋ ﻲِﻨَﺑ ْﺊِﻨْﻬَﻴ

/

ِﻞِﻗﺎَﻌَ ﻤْﻟا ﻲِﻓ ﺎَﻨُآْﺮَ& #65175; َو ﺎَﻬُﻧَﻻْ ﺬِﺧ َو

Büyüklerine isyan etmeleri, yardımsız bırakmaları ve bizi sığı-

naklara terketmeleri Abdümenaf oğullarına afiyet olsun!

82-

ﻮُﻤُﺘْﻌَ ﻨَﺻﺎَﻣ ْﻢُهﱠﺮَﺳ ٌمْﻮَﻗ ُﻚَﻳ ْنﺈَﻓ

/

ِﻞِهﺎَﺑ َﺮْﻴَﻏ ﺎًﺤِﻗﺎَﻟ ; ﺎَهﻮُﺒِﻠ َﺘْﺤَﺘَﺳ

Yaptıklarınızın sevindirdiği bazı insanlar olabilir. (Ama biliniz

ki) siz, sağması sakıncalı olan gebe develeri sağacaksınız.

83-

ﺎَﻧُﺮْﻣأ ُﺮَﺸْﻨُﻴ َﺳ ْنأ ﺎًّﻴَﺼُﻗ ْﻎﱢﻠَﺒَﻓ ;

/

َﺨﱠﺘﻟﺎِᥴ 9;ﺎَﻧَﺪْﻌ¡ 4;ﺑ ﺎًّﻴَﺼُﻗ ْﺮﱢﺸَﺑ َو

ِلُذﺎ

Kusay (oğullarına) bizim işimizin yaygınlaşacağını bildir. Onla-

ra, bizden sonra herkesin birbirine yardım etmeyeceğini müjdele.

84-

ٌﺔَﻤﻴِﻈَ ﻋﺎًّﻴَﺼُ ﻗ ًﻼْﻴَﻟ ْﺖَﻗَﺮَﻃ ْﻮَﻟ َو

/

ِﻞِﺧاَﺪَ& #65252;ْﻟا ﻲِﻓ ْﻢُﻬَﻧوُ& #1583; ﺎَﻧﺄَﺠَﻟ ; ﺎَﻣ اًذإ

Büyük bir felaket geceleyin Kusay (oğullarının) kapısını çalar-

sa, onlar bizi beklerken, (biz onlar gibi) deliklere sokulmayız.

85-

ْﻢِﻬِﺗﻮُ ﻴُﺑ َلَﻼِﺧ ﺎًﺑْﺮَﺿ اﻮُﻗِﺪُﺻ ْﻮَﻟَو

/

ِﻞِﻓﺎَﻄَ ﻤْﻟا ِءﺎَﺴﱢﻨﻟ ;ا َﺪْﻨِﻋ ﻰًﺳُأ ﺎﱠﻨُﻜَﻟ

Onlar evlerinin içinde dayağa maruz kalsalardı, biz (onlar gibi

yapmaz) çocuklu kadınlarının yanında herkese örnek olurduk.

86-

ْﺖّﻌﱠﻤَﺠ ;َﺗﱟيَﺆُﻟ ; ْﻦِﻣ ٌﺐْﻌَآ ُﻚَﺗ ْنﺈَﻓ

/

ِﻞُﻳاَﺰَ& #65175; ْﻦِﻣ ًةﱠﺮَﻣ ﺎًﻣْﻮَﻳ ﱠﺪُﺑ َﻼَﻓ

Eğer Lüey'den olma Ka'b kabilesi bir araya gelse, bir gün bir

şekilde kesinlikle onları dağıtacağız.

87-

ٍةَﺮﻴِﺜَ& #1570; ٍبﻮُﻌُآ ْﻦِﻣ ٌﺐْﻌَآ ُﻚَﺗ ْنإ َو

/

ِﻞِهﺎَﺠَ& #65251;ﻲِﻓ ﺎَﻬﱠﻧأ ﺎًﻣْﻮَﻳ ﱠﺪُﺑ َﻼَﻓ

Eğer Ka'b (oğulları) pek çok Ka'b (oğullarından) oluşsa bir gün

mutlak bilinmeyenlerin içinde olacaktır.

Abdümenaf, bütün hac organizasyonunu uhdesinde toplayan ve bu ibadeti

suistimallerden kurtaran Kusayy'ın oğlu, Haşim'in babasıdır.

Bu olaylarda basit bir hadise yüzünden pekçok kan akıtılmıştır.

 

88-

ىَﺬَﻘْﻟا ﻰَﻠَﻋ ﱠﻦُﻓِﺮْﻄ ;ُﺗ َﻻ ٍﺪَﺳأ ﻲِﻨَﺑ

/

اَذإ

ِﻞِﺋﺎَﻗ ُلَﻮْﻘِﻣ ﱢﻖَﺤْﻟﺎِ ;ﺑ ْﻞُﻘَﻳ ْﻢَﻟ

Ey Esed oğulları. Konuşan birinin dili hakkı söylemediği za-

man, asla bu rahatsızlığa göz yummayın.

89-

ُﻩﱡﺪُﻌَﻧ ; ٍﺖْﺧأ ِﻦْﺑا َو ٍﻖﻳِﺪَﺻ ﱡﻞُآ َو

/

ِﻞِﺋﺎَﻃ َﺮْﻴَﻏ ُﻪﱠﺒِﻏ يِﺮْﻤَﻌَ& #65247; ﺎَﻧْﺪَﺟَ و

Ömrüme yeminle söylüyorum. Biz arkadaş ve kız kardeşimizin

oğlu saydığımız insanlar az ve çoğu gurursuzmuş.

90-

ٍةﱠﺮُﻣ ِﻦْﺑ ِبَﻼِآ ْﻦِﻣ ﺎًﻄْهَر ﱠنأ ىَﻮِﺳ

/

ِلِذﺎَﺧ ِﺔﱠﻘَﻌَﻣ ; ْﻦِﻣ ﺎَﻨْﻴَﻟإ ٌءاَﺮِﺑ

Ancak Kilâb b. Mürre’den 3-5 yiğit, bizi yardımsız bırakma

saygısızlığına düşmediler.

91-

ٍبﱠﺬَﻜُﻣ َﺮْﻴَﻏ ِمْﻮَﻘْﻟ& #1575; ِﺖْﺧأ ُﻦْﺑا َﻢْﻌِﻨَﻓ

/

ِﻞِﺋﺎَﻤَ ﺣ ْﻦِﻣ اًدَﺮْﻔُ&# 65251; ﺎًﻣﺎَﺴُﺣ ; ٌﺮْﻴَهُز

Züheyr, iplerinden sökülmüş keskin bir kılıç gibi duran ve (so-

yu) yalanlanmayan, kavmimizin ne iyi bir yeğenidir.

92-

ﺎَه َو َﻦﻴِﺒﱢﻴَ ;ﻄُﻤْﻟا َﻦِﻣ ٌبﺎَﺒَﺷ

ٍﻢِﺷ

/

ِﻞِﻗﺎَﻴﱠ ;ﺼﻟا يِﺪْﻳأ َﻦْﻴَﺑ ِفﻮُﻴﱡﺴﻟ ;ا ِﺾﻴِﺒَآ

Mutayyiplerden ve Haşim soyundan gelen o gençler parlaklık

veren ustaların ellerindeki beyaz kılıçlar gibidir.

93-

ْﻢُﻬﱠﻧﺄَ ;آ ِﻪﻴِﻓ َنﺎَﻴْﺘِ& #65236;ْﻟا ىَﺮَﺗ ٍبْﺮَﻀِﺑ

/

ِلِداَﺮَ 5191; ٍﻢْﺤَﻟ َقْﻮَﻓ ٍدﻮُﺳُا يِراَﻮَﺿ

Onlara bir fiske vurulsa, gençlerini sanki küçük et parçaları

üzerindeki yırtıcı aslanlar gibi görürsün.

94-

َﺪَﻤْﺣﺄِ ﺑ اًﺪْﺟَو ُﺖْﻔﱠﻠَآ ْﺪَﻘَﻟ يِﺮْﻤَﻌَ& #65247;

/

ِﻞِﺻاَﻮُ& #65252;ْﻟا ﱢﺐِﺤُﻤْﻟ ;ا َبْ أَد ِﻪِﺗَﻮْﺧ إ َو

Ömrüme yeminle söylüyorum. Ahmed'i ve kardeşlerini devamlı

seven her insan gibi vecd içinde sevdim.

95-

ﻮُﻤُهﺎَﻤ َﻧ ٍﻞﻴِﻣ ُﺮْﻴَﻏ ٌماَﺮِآ ٌلﺎَﺟِر

/

ِﻞِﺻﺎَﺨَ ﻤْﻟا ُماَﺮِآ ٌءﺎَﺑأ ﱢﺮُﻐْﻟا ﻰَﻟإ

İkramkar ve yalpa yapmayan erkekler, cömert ve iyi hasletleri

olan babalar, onları en iyi olmaları için yetiştirmiştir.

96-

ٍﺪﱠﻤَﺤُﻣ ;ﱢﻲِﺒﱠﻨﻟ 75; ِﺮْﺼَﻧ ﻰَﻠَﻋ ُﻢﻴِﻗأ

/

ِﻞِﺑﺎَﻨَ ﻘْﻟا َو ﺎَﻨَﻘْﻟﺎ ;ِﺑ ُﻪْﻨَﻋ ُﻞِﺗﺎَﻗأ

Muhammed peygamberin yardımında ısrarlıyım. Onun için

mızraklarla ve atlarla savaşacağım.

97-

ﻲِﻤَﺘْﻨَ ﻳ ِﻞﻴِﻟﺎَﻬ ;َﺒْﻟا ﱢﻢﱡﺸﻟا َﻦِﻣ ﱡﻢَﺷأ

/

ِﺔَﻣْﻮَﺣ ﻲِﻓ ٍﺐَﺴَﺣ ﻰَﻟإ

ِﻞِﺿﺎَﻓ ِﺪْﺠَﻤْﻟ ا

Canlı ve cömert çekme burunlu efendilerden biridir. O şerefle-

rin çoğunda faziletli bir soya dayanmaktadır.

98-

ﺎَﻬِﻠْهﺄ ِﻟ ًﻻﺎَﻤَﺟ ﺎَﻴْﻧﱡﺪ᥼ 7;ا ﻲِﻓ َلاَز َﻼَﻓ

/

ِﻞِآﺎَﺸَ& #65252;ْﻟا ﱡبَر ُﻩﺎﱠﻟَو ْﻦَﻤِﻟ ﺎًﻨْﻳَز َو

Hala dünyada, layık olanlar için bir güzellik mevcuttur. Prob-

lemlerin (gidericisi) Rabbin görevlendirdiği kişi31 için bir süs vardır.

99-

ٍﻞﱠﻣَﺆُﻣ ;ﱡيأ ِسﺎﱠﻨﻟا ﻲِﻓ ُﻪُﻠَﺜَﻣ ْﻦَﻤَﻓ

/

ِﻞُﺿﺎَﻔﱠ ;ﺘﻟا َﺪْﻨِﻋ ُﻢِآﺎَﺤْ& #65247;ا ُﻪَﺳﺎَﻗ اَذإ

Fazilet yarışında, gerçek bir hâkim kıyaslama yapsa, insanlar

içinde beklentide bulunulan hangi kişi, onun benzeri olabilir?

100-

ٍﺶِﺋﺎَﻃ ُﺮْﻴَﻏ ٌلِدﺎَﻋ ٌﺪﻴِﺷَر ٌﻢﻴِﻠَﺣ

/

ِﻞِﻓﺎَﻐِ ﺑ ُﻪْﻨَﻋ َﺲْﻴَﻟ ﺎًﻬَﻟإ ﻲِﻟاَﻮُﻳ

Yumuşak huyludur, olgundur, adaletlidir, isabetsiz değildir. O

öyle bir İlah’ın dostudur ki, O ondan gafil değildir.

101-

ِﻩِﺮْﺼَﻨ ِﺑ ِدﺎَﺒِﻌْ& #65247;ا ﱡبَر ُﻩَﺪﱠﻳﺄَ ;ﻓ

/

ِﻞِﺻﺎَﻧ ُﺮْﻴَﻏ ُﻪﱡﻘَﺣ ﺎًﻨﻳِد َﺮَﻬْﻇأ َو

Kulların sahibi onu yardımıyla destekledi ve öyle bir din orta-

ya koydu ki onun gerçekliği32 kaybolmayacaktır.

102-

ٍﺔﱠﺒُﺴِﺑ ; َءﻲِﺟأ ْنأ َﻻْﻮَﻟ ِﷲاَﻮَﻓ

/َﺗ

ِﻞِﻓﺎَﺤَ ﻤْﻟا ﻲِﻓ ﺎَﻨِﺧﺎَﻴ ;ْﺷأ ﻰَﻠَﻋ ﱡﺮُﺠ

Vallahi çeşitli mahfillerde büyüklerimize kötü şeyler söyletecek

bir iş yapmamış olacak olsam33,

103-

ٍﺔَﻟﺎَﺣﱢ ;ﻞُآ ﻰَﻠَﻋ ُﻩﺎَﻨْﻌَ ﺒﱠﺗا ﺎﱠﻨُﻜَﻟ

/

ِلُزﺎَﻬﱠ& #65176;ﻟا ِلْﻮَﻗ َﺮْﻴَﻏ اًّﺪِﺟ ِﺮْهﱠﺪﻟا َﻦِﻣ

Her zaman, her halde, ciddi söylüyorum, şaka etmiyorum, ke-

sinlikle ona tabi olurduk34.

104-

ٍةَدﺎَﺴِ&# 65247; ٌماَﺮِآ ٌﻞْﺴَﻧ ﺎَﻨﱠﻨِﻜٰ ;ﻟَو

/

ِلُوﺎَﻄﱠ& #65176;ﻟا َﺪْﻨِﻋ َماَﻮْﻗﺄ& #1618;ﻟا ﻲِﻠَﺘْﻌَ ﻧ ْﻢِﻬِﺑ

Fakat biz büyük efendilerimize karşı iyi bir nesiliz. Biz güç ya-

rışında diğer kavimleri onlar sayesinde geçtik.

105-

ٌبﱠﺬَﻜُﻣ َﻻ ﺎَﻨَﻨْﺑا ﱠنأ اﻮُﻤِﻠَﻋ ْﺪَﻘَﻟ

/

ِﻞِﻃﺎَﺑﻷ ;ْا ِلْﻮَﻘِﺑ ﻲَﻨْﻌُﻳ َﻻَو ﺎَﻨْﻳَﺪَ ﻟ

Onlar da biliyorlar ki bizim çocuğumuz, yanımızda yalanlanan

biri değil. Boş sözlere de bakılmamalı.

106-

ْﻤَﺟ َدﱠﺪَﺒَﺗ ﻰﱠﺘَﺣ ﻮُﻤُهﺎَﻨ ْﻌَﻓَد

ْﻢُﻬُﻌ

/

ِﻞِهﺎَﺟ َو ٍغﺎَﺑ ﱡﻞُآ ﺎﱠﻨَﻋ َﺮﱠﺴَﺣ َو

Onların topluluğu dağılana ve herbir azgın ve cahil, bizden acı

bir darbe alana değin onlarla mücadele edeceğiz.

31 Bu beyitte Ebu Talip, Hz. Muhammed'in peygamberliğini kabul etmekte ve

"Mücadelenin içinde tatlı bir güzellik vardır" diyerek onu teselli etmektedir.

32 Ebu Talip burada İslam dininin hak olduğunu ikrar etmektedir.

33 Yaşlıların gençlere tabi olması o zamanlar ayıp karşılanıyordu.

34 Bu iki beyitten anlaşıldığı üzere Ebu Talip, hak peygamber olduğunu bildiği

halde yeğenine ittiba etmemiş, hak yolda olduklarını düşündüğü Kusayy,

Abdümenaf, Haşim ve Abdülmuttalib gibi kadim şeyhlerin dini üzere kalmış-

tır. Şahsi kemalatı için çalışmamış, gördüğü maslahata binaen ferağatta bu-

lunmuştur. Bu sebeple bazı âlimler onun imanının sahih olduğu görüşün-

dedir. Son nefeste şehadet getirdiğine dair rivayetler de vardır. Bkz: Mevlana

Şiblî, Asr-ı Saadet, Tercüme: Ömer Rıza (Doğrul), İstanbul, 1920, I, 271.

 

107-

ٍﺔَﻣوُرأ ﻲِﻓ ٌﺪَﻤْﺣأ ﺎَﻨﻴِﻓ َﺢَﺒْﺻﺄَ ﻓ

/

ِلِوﺎَﻄَ&# 65176;ُﻤْﻟا ُةَرْﻮَﺳ ﺎَﻬْﻨَﻋ ُﺮﱢﺼَﻘُﺗ ;

Ahmet artık içimizde öyle kökleşti ki ona saldıracak güçlülerin

saldırısı boşa çıkar.

108-

ﺎَهُدﻮُﻘ& #1614;ﻳ ِدﺎَﻴِﺠْ& #65247;ا َقْﻮَﻓ ِﻪِﺑ ﻲﱢﻧﺄَآ

/

ِﻞِﻃﺎَﺑﱢ ;ﻞُآ ﻰَﻟإ اﻮُﻏاَز ٍﺮَﺸْﻌَﻣ ﻰَﻟإ

Sanki onu atların üzerinde görüyorum. Onları her türlü batıla

sapmış topluluğun üzerine sürüyordu.

109-

ُﻪُﺘْﻴَﻤ َﺣ َو ُﻪَﻧوُد ﻲِﺴْﻔَﻨِ ﺑ ُﺖْﺑِﺪَﺣ

/

ِﻞِآَﻼَﻜ& #1618;ﻟا َو ىَرﱡﺬﻟﺎِ ﺑ ُﻪْﻨَﻋ ُﺖْﻌَﻓاَ& #1583; َو

Onun önünde kendimi kambur ettim ve onu korudum. Göğüs

kemiklerimle siper yaparak onu müdafaa ettim.

110-

ِﻩِﺮْﻣأ ُﻊِﻓاَر َﷲا ﱠنأ ﱠﻚَﺷ َﻻَو

/

ِلُدﺎَﺠﱠ& #65176;ﻟا َمْﻮَﻳ َو ﺎَﻴْﻧﱡﺪ᥼ 7;ا ﻲِﻓ ِﻪﻴِﻠْﻌُ ﻣ َو

Hiç şüphe yok ki Allah dünyada da mücadele gününde de

onun işini yüceltip yükseltecektir.35

 Sonuç

Bu kaside, Mekke'nin o zamanki sosyal dokusunu anlatması

açısından önemlidir. Kasidenin giriş bölümünde Mekkelilerin hac

ibadetine bir düğün havası içinde kutsi bir neşveyle baktıkları

anlatılıyor. Bu kasideden Kureyşlilerin sadece putperest olmadı-

ğını, eski Mekke büyüklerinin ortak aklının esas alındığını görü-

yoruz. Ayrıca Mekke'de özel bir emniyet biriminin olmadığını,

hırsız ve çapulcuların bir evi bastığında komşuları tarafından

kurtarıldığını öğreniyoruz. Eğer komşu kötü biriyse, duymazlık-

tan geldiğini anlıyoruz. Bu ve benzeri mücadeleler bu kasidede

anlatılmıştır.

Sadece bu kaside değil, o dönemde yazıldığı rivayet edilen bü-

tün şiirler, o zamanki Arap toplumunun anlaşılabilmesini sağla-

yan en önemli kaynaklardır. Hz. Ömer, : "Şiir, (bu) kavmin ilmidir.

Onların bundan daha doğru ilmi yoktur" diyerek şiirin önemini

ifade etmiştir36. Taha Hüseyin'in "Fi'ş-Şi'ri'l-Câhili" adlı eserinde

35 Kaside-i Şi'biyyenin es-Sîre'de bulunan kısmının Türkçeye tercümesi, es-

Sîre'nin çeşitli mütercimleri tarafından da yapılmıştır. Bunların bir kısmı

yüzeysel, bir kısmı ağdalı, bazan da yanlıştır. Biz tercümemizde bunlardan

istifade ettik ama makale boyutunu aşmamak için yanlış tercümelere işaret

etme gereği duymadık. Bu sebeple nüsha farklılıklarına da değinmedik. Da-

ha geniş araştırma yapmak isteyenler Altuncî'nin divanına ve mezkur ter-

cümelere bakabilirler.

36 Philip K. Hitti, Siyasi ve Kültürel İslam Tarihi, Çeviren: Salih Tuğ, İstanbul,

1981, I, 143; Rıza Savaş, İslamdan Önce Hicaz Bölgesindeki Araplarda Ta-

rih, D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, VII, İzmir, 1992, s: 265

dile getirdiği, cahiliye devri şiirlerinin umumen uydurma olduğu,

Emeviler döneminde bunlar siyaset, mezhep ve kabilecilik gibi

kaygılarla uydurulmuş olduğu37 görüşüne katılmıyoruz. Bizce

aksine kesin delil bulunmadıkça Ebu Talib'e ve diğer Cahiliye

şairlerine nisbet edilen beyitlerin tamamı, onlara aitmiş gibi de-

ğerlendirilmeli, bazı kuruntulara itibar edilmemelidir. Aksi tak-

dirde edebi değeri olan eserler gereği gibi yorumlanmaz. Sonuçta

bu İslam tarihi için bir yıkım olur, diyebiliriz.

37 Bkz. Taha Hüseyin, Cahiliye Şiiri Üzerine, Çeviren ve Notlandıran: Şaban

Karataş, Ankara-2003, s: 62 vd.

 

 



__________________
Rabbimiz ! Biz Sana dayanıyoruz ve Sana yöneliyoruz. Dönüş Sana’dır..(mümtehine/4)
Yukarı dön Göster batın's Profil Diğer Mesajlarını Ara: batın
 

<< Önceki Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats