Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
57. Ve bulutu üstünüze gölgelik yaptık ve size kudret helvasıyla bıldırcın indirdik: "Rızık olarak size verdiklerimizin, en temizlerinden yiyin. " Dedik. Onlar zulmü bize yapmadılar, onlar kendi benliklerine zulmetmekteydiler.
58. Şöyle demiştik: "Girin şu kente; orada, dilediğiniz yerde bol bol yiyin. Kapıdan secde ederek girin ve `affet bizi` deyin ki, hatalarınızı bağışlayalım. Biz güzel davranıp, güzellik üretenlere daha fazlasını veririz. "
59. Ne var ki zulme sapanlar, bir sözü kendilerine söylenmiş olandan başkasıyla değiştirdiler. Bu- nun üzerine biz, bu zalimler üstüne, ürettikleri kötülüklere karşılık olarak gökten bir pislik indir- dik.
60. Bir zamanlar Musa, toplumu için su istemişti de biz, "değneğinle şu taşa vur" demiştik. Taştan hemen oniki göze fışkırmıştı. Her bölük insan kendilerine özgü su kaynağını bilmişti. "Allah`ın rızkından yiyin, için; yeryüzünde bozgunculuk yaparak şuna buna saldırmayın. " demiştik.
61. Siz şöyle demiştiniz: "Ey Musa, biz bir tek yemeğe asla dayanamayız; bizim için Rabbine dua et de bize yerin bitirdiklerinden, baklasından, acurundan, sarmısağından, mercimeğinden, soğanından çıkarıversin. "Musa şöyle demişti; "Siz daha aşağı bir nimete daha üstün bir nimeti mi değişmek istiyorsunuz? İnin bir kasabaya; istediğiniz sizin olacaktır. "Ve üzerlerine zillet, eziklik ve yoksulluk damgası vuruldu, Allah`tan bir gazaba çarpıldılar. Bu böyle oldu, çünkü onlar Allah`ın ayetlerini inkar ediyor ve haksız yere peygamberlerini öldürüyorlardı. İstan ettikleri için böyle oldu. Sınır tanımıyor, azgınlık yapıyorlardı.
Burada İsrailoğulları kendileri için özel olarak üretilmiş olağanüstü gıda olan Kudret Helvası`nı beyenmeyip, daha düşük kalitedeki diğer yiyeceklere yönelmek istiyorlar.
Bazılarına bu ilk bakışta "çeşitlilik ve zenginlik istemek" gibi gelebilir". Ama hayır, yüz çeşit çadır, bir lüks villa veya şato etmez. Yüz çeşit çadırı seçerseniz bir şatoya karşılık, zenginliği değil, fakirliği ve ızdırabı seçmişsiniz demektir.
"Daha aşağı bir nimeti, daha üstün olana değişmek" insanların kendine zulmetmesidir.
Ve mutluluğu, hazzı bırakıp, ızdırabı ve zulmü seçmek sapmadır.
Yani insanların kendine zulmetmesi erdem değil, zalimliktir.
Bu yüzden hem kendimiz, hem de tüm insanlık için iyiyi, güzeli ve mutluluğu seçmeliyiz.
Ahirette cennete gitmenin yolu, bu dünyada da kendimize ve insanlığa güzellikler sunmaktan geçiyor.
Tabii ızdırap ve kötülükten uzak durmaktan da geçiyor diğer bir deyişle.
Kuran "insanların gerçek çıkarlarının" ne olduğunu gösterir" ve "bu çıkarlara ulaşabilmenin, kalıcı kurtuluşu elde edebilmenin yollarını gösterir. "
Bazı fedakarlık gibi gözüken emir ve yasaklar da aslında uzun vadede hem bu dünyada hem de ahirette hazzı-çıkarı sağlayan isteklerdir.
Satranç oynayanlar iyi bilir, bir veziri yem olarak verip birkaç hamle sonra rakibinizi mat edebilirsiniz. İşte orada o veziri almak aslında rakip için o anda kazanç gibi gözükse de birkaç hamle sonra büyük bir ızdıraba dönüşecektir onun adına.
İşte Kuran böyle tuzaklara karşı insanları uyarır, "mat etme" yani nihai kazanç ve ızdıraptan kurtulma yollarını gösterir.
16 Eğer yolda, kıvamında yürüselerdi, onları bol bir su ile suvarırdık,
17 Ki onları, onun içinde imtihan edelim.
Kim Rabbinin zikrinden/Kur'an'dan yüz çevirirse Rabbi onu, gittikçe
yükselen bir azaba sokar.
Sebe Suresi
18 Biz onlarla, içini bereketle
dolduğumuz kentler arasında, sırt-sırta vermiş kasabalar oluşturduk;
Bunlar arasında gidiş-gelişler belirledik. "Geceleri ve güdüzleri,
güven içinde gezip dolaşın oralarda." dedik.
19 Ama onlar, tutup şöyle dediler:
"Rabbimiz, seferlerimizin arasını uzaklaştır!" Böylece kendilerine
zulmettiler de biz de onları efsaneler haline getirdik; hepsini
darmadağın ettik. İşte bunda, gereğince sabreden, yeterince şükreden
herkes için elbette ibretler vardır.
Selamlar kıymetli Emre_1974tr kardeş,Bakara61'in Yaşar Nuri Öztürk meali daha mantıklı bir meallendirme olmuş.aynen aktarıyorum.''Siz şöyle demiştiniz: "Ey Mûsa, biz bir tek yemeğe asla dayanamayız; bizim için Rabbine dua et de bize yerin bitirdiklerinden, baklasından, acurundan, sarmısağından, mercimeğinden, soğanından çıkarıversin." Mûsa şöyle demişti: "Siz daha aşağı bir nimete daha üstün bir nimeti mi değişmek istiyorsunuz? İnin bir kasabaya; istediğiniz sizin olacaktır." Ve üzerlerine zillet, eziklik ve yoksulluk damgası vuruldu, Allah'tan bir gazaba çarpıldılar. Bu böyle oldu, çünkü onlar Allah'ın ayetlerini inkâr ediyor ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. İsyan ettikleri için böyle oldu. Sınır tanımıyor, azgınlık yapıyorlardı.''buyurulmuştur.Burada Musa israiloğullarını soğan,sarımsak gibi nimetleri istediği için suçlamıyor,sadece soruyor ve taleplerini yerine getiriyor.Çünkü onlarda Allah'ın nimetleridir.Allah'ın nimetlerini talep ettiği için kimse suçlanamaz.O halde buradaki suçlama nedir?Buradaki Allah'ın israiloğullarını suçlaması azgınlık yaparak haksız yere peygamberlerini öldürmeleridir. Peki burada bir durum daha belirtilmiş oda zillet ve yoksulluk damgası vurulması.Bunun sebebini Cenabı Allah belirtmiş midir?Evet ayette bunun sebebi de belirtilmiştir.O da nedir?Sınırı aşmaları,Sınırı aşmak ne demektir.Allah'ın ayetlerindeki adalet ilkelerini ihlal ederek nimetleri adil paylaştırmamalarıdır.Bu ayettende anlaşılacağı üzere bir toplumdaki fakirliğin en büyük sebeplerinden birisi nimetlerin toplumda adil paylaşılmamasıdır.En doğrusunu Allah bilir.Selamlar,sevgiler. Not:Yaşar Nuri'nin bu mealinde bir hata gördüm oda şudur.Ayette Mısır kelimesi geçtiği halde bu kelimeyi aynen aktarmamış kasaba olarak aktarmış.Onada dikkatinizi çekerim.
örneğin bir manava gittik,ve dedikki:''manav amca,bana 3 kilo domates,3 kiloda patates''verir misiniz?Diye sorduk,Manav Amcada bize:''Evladım,ucuzundan mı pahalısından mı,yani iyisinden mi?diye sorabilir.Bunu sorması seni suçlamak anlamına da gelmez,nimeti kötülemek anlamınada gelmez.İşte Musanın sorusu da buna benzer bir soru tarzıdır.Ama tercümelerin çoğu o kadar hatalı yapılmışki,sanki insanların Allah'tan soğan,sarımsak gibi nimetleri istemeleri yanlış bir şeymiş gibi aktarılıyor.Bunlar yanlış meallendirme ve cümle kurma hatalarıdır,yoksa ayetlerin hatası değildir.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma