Yazanlarda |
|
mistikbalim Uzman Uye
Katılma Tarihi: 17 agustos 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 401
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
MÜNAZARA bazan münaŞAKA bazan münakaşa ama kırmadan iki kişinin inceliğide aslında azizlikten yürekten tebrikler ve teşekkürler
__________________ bekir
dediğin gibi Allah'ım
aynen; yar, rab...
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Değerli Malik Kardeşim,
http://www.yenifilm.org/september-dawn-eylul-safagi-turkce-d ublaj.html
hediyen için teşekkürler...yiğenin hazirunlar arasında bulunamadığı için izleyemediğinden, benim de gerçekten merak ettiğim yorumlarını veremedim...izledikten sonra inşaAllah.
izlerken bir kaç cümle not almaya fırsatım oldu:
(hızlı geçtiğinden bazı cümleler yüzde yüz aynen olmayabilir...)
yıl : 1857...
yer: ameriKAN
alabildiğim notlar :
-Piskopos benim... neyi ne zaman ne yapacağıma ben karar veririm...sakın tartışma Canıtın(oğlum)...sadece yap!...
-Peygamber dün gece bana geldi...
-dün gece bir rüya gördüm...Tanrı bana bütün Mormon olmayanların lanetli olduklarını söyledi...Mormon olmayanların bütün kadınlarını ve çocuklarının hepsini öldürün dedi...
-Mormon olmayanlar ölmeli...
-( oğlum!) Peygamber ve havarilerine kayıtsız şartsız teslim olacağına dair ettiğin yemini unuttun mu?
-havariler benim temsilcim olarak seçildi.
-tüm göçmenlerin ölmesi gerekmektedir.
-bu emirleri sorgulama hakkını nereden buluyorsun?
-İsa, şunu demek istememiştir...
evet, bu cümleler ve gerçekte de yaşanmış bir hadise olan bu görüntülerde hakikaten ibret alınacak yerler var...ateizm'in, deizm'in, sekülarizm'in vs.vs. üreme ve yetişme ortamları ( kilise yapısı... Tanrı ve Peygamber'i OKUYUŞ, onlara bakış ve yorumları...)hakkında bize çok önemli ipuçları vermektedirler kanaatindeyim.
Muhabbetle
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|
Yukarı dön |
|
|
malik bin nebi Uzman Uye
Katılma Tarihi: 24 kasim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 439
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Muhterem,
Ne diyim ki sana yüreğin gibi akıbetin olsun, ahiretin olsun,
Düşünüşüme olumlu yönde etki eden en önemli şeylerden birisi de sık sık yurt dışına çıkmam ve farklı kültürlerden, dillerden, dinlerden düşüncelerden insanlar tanıma fırsatı bulmamdı,
Bunun dışında filimler gidemediğim yerlere tanıyamadığım kültürlere götürür.
Belgesellerin nerelere kadar götürdüğünü henüz saptayamadım :)
Neye nerden ve nasıl baktığınızdır esas olan, hep de bundan korkmuşumdur, Bu yüzden önce kendimi reddetmeye zorlarım beynimi, sonra kendimi onaylamaya zorlarım, sonra da ne reddetmek ne de onaylamak adına sorular sıralarım zihnimde,
Mormon bebeklerinin öldürülmesini nuh'un duası ile kıyaslıyorum,
Piskoposun Elçi gibi gördüğü adamın " Tanrı hanımınla evlenmemi istedi" olayını Zeyd ile kıyaslıyorum,
Piskoposun vergi toplamasını, Allaha ve muhammededir ganimetler ayeti ile kıyaslıyorum,
Mormon olmayanların lanetli oluşunu müşriklerin pislik oluşu ile kıyaslıyorum,
Pantol giyindiği için öldürülen kadın, insanları kurtarmak için onların kanını akıtan mormonlar, İsanın kendini feda etmesi diğer insanların günahını temizlemicek diye inanan ve insanların günahkar halleri ile kanımı akıt dediklerini düşünen mormonlar,
Ben bu yandan baktığım için mi doğru adam nuh ve muhammed ve yine buradan baktığım için mi kötü mormonlar,
Birinde sordum adamın biri hanımını razı edecem diye kendisine helal olanları haram kılmış ne dersin bu adama, sapık derim dedi, ötekine sorum ne dersin kılıbık derim dedi,
Böyle soru olmaz, hayat böyle sorular ile akmaz, böyle cevap da olmaz,
İnsanı kesinlikle labaratuara sokamazsınız, labaratuara girmeyen insan kendisine söylenen sözü de labaratuara sokmaz zira söz söylendiği an kendisi için söylenen durum zaten o İnsanın şahitlik alanında idi, lakin biz o doğal gözlem alanındaki sözü alıp, aynı koşullarda bir gözlem ortamı yaratmaya ve farkında olmadan labaratuara sokuyoruz,
Piskoposun emir aldığı heyet piskoposa yaşadığı toplumda O'na öyle bir iktidar vermiş ki,
Ve insanlar öyle yetiştiriliyor ki, "Gizem" ,,,,
Canıtının kardeşi mesela abi, küçüklükten beri öyle işlenmiş ki, ağlaya ağlaya öldürüyor masumları ve kardeşine yalvarıyor öldür beni diye, bir yanı isyan ediyor ama öbür yanda Tanrı, tanrı yanlış yapmaz, ama perde gerisinden vahiy almak kolay değil tabi, bir perde ile batıl öteki perde ile hak ortaya çıkıyor o yüzden kim ne derse desin ne söylerse söylesin kaldırmalı perdeleri, ve müşahade etmeli perde gerisinde konuşan tanrı mı yoksa fısıldayan şeytan mı,
Görünmeyen bir güç, size görünür bir adam vasıtası ile emirler sunuyorsa ne yapabilirsiniz ki,
Ki daha sonra görünür gücün yandaşlarına nasıl karşı gelebilirsiniz ki,
Mormonları nasıl ikna edebilirsiniz ki yaptıklarının yanlış olduğuna "İman" etmişler, "gaybe iman", ve bir defa gaybten gelen sese güvenleri kayboldu mu, gaypten ses getirenlere güvenleri kalmadı mı ikinci defa gaipten bir ses getirene nasıl inansınlar ki,mormonlara hayatın sebep ve sonucunda yapmamaları gerektiğini anlatırsak bir daha o insanlara nasıl olur burası da gaipten gelen iman ettiğimiz bir şey diyebiliriz,
İnandığın yaratıcı öyle bir zincir ile donatmış ki beni, bir diğerine sebep öteki bir sonrakine, perde gerisinden aldığım direk aldığımla ahenk içinde olmalı elçi aracılığı ile aldığım önceki ikili ile uyumlu olmalı, işte bu yüzden Yap/Et diyenlere "Neden", "Bu böylediyenlere" "Nasıl" sorusunu sormak elimizdeki en büyük silah belkide,
Vahiy hayatın, hayat ahiretin müteşabihidir,
Birisi vahiy diye evrendeki işleyiş, hayattaki akış dışında bir şey söylüyorsa, biri ahiret diye hayattan kopuk ve bağımsız bir şey söylüyorsa, "gönüller var görmeye"
Ki işte bu sebepten dolayı yatatıcı sadece elçilerle konuşmaz,(şura 51) bütün insanlarla konuşur ki bir birlerine karşı delilleri olabilsin, aralarında geçiş noktaları ile ahengi yakalasınlar.
İşte bu sebepten dolayı Muhammed Tanrıyı tekeline almamıştır,
Ve işte bu sebepten dolayı olmayarak biz Tanrıyı Muhammedin tekeline, Vahyi 1400 sene evveline hapsetmişizdir.
Canıtınla konuşmadığına inanılan Tanrının, sadece elçi josef ile konuştuğuna inanılırsa, Piskoposun sözlerine karşı gelen Canıtının Tanrıya karşı gelmiş hain olduğu düşünülür,
Türküde diyordu abi, dere yataklarının değiştiği türküde " Ya katlim ya ihanetim" bu durumda Canıtın ya katli ya da ihaneti bilemezler bir başka yol olduğunu,
Esenlikler diliyorum canım kardeşim iy ki varsın,
Sevgi/Saygı/Muhabbetlerimle
Yigenimin filim ile neler not alacağını merakla bekliyorum, galiba senden önce O'nunla çay içicem ben :)
__________________ bildiklerimizle değil yaptıklarımızla, ellerimizin neleri ile değil hayatlarımızın nasılları ve nedenleri ile,,,
Beni bir yere oturtmaya çalışmayın,çünkü ben bir yerde oturmuyorum, sadece yürüyorum
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Değerli Dostum,
MAVİ yazılar senin:
Neye nerden ve nasıl baktığınızdır esas olan, hep de bundan korkmuşumdur, Bu yüzden önce kendimi reddetmeye zorlarım beynimi, sonra kendimi onaylamaya zorlarım, sonra da ne reddetmek ne de onaylamak adına sorular sıralarım zihnimde, .
aslolan nereden bakıldığıdır tabiki. nereden bakıldığı, nasıl bakıldığı ve en önemlisi neye dayanarak bakıldığıdır...yoksa, Kur'an "eşhedu en " demeyi bırakınız yasak etmeyi bilakis şahidliğin gereği sayar... fakat tabiki ve eğer ki, her insanın sonsuz heva ve heveslerine( Furkan 43), nefsi ve nefsani isteklerine, emellerine, birbiriyle çatışan hedef ve ilkelerine göre yapılacaksa, yani iş bunlara kalacaksa, ( ki bugünkü dünyanın hali buna benziyor...) ne ak'a ak, ne karaya kara , ne Hak'ka hak ne batl'a batıl deme birlikteliği sağlanır, ne adalet tesis edilir, ne açlar doyurulur...Furkan= Kur'an yok sayılırsa , Furkan adına din adamları(! ne demekse...)veya din adamları dışında kim olursa olsun, şahsi/ keyfi/ hevaî isteklerini ilahi bildirim veya insanî bildirim imiş gibi dünyaya sunarsa ; işte ortaya açlıkla pençeleşen bir milyar ikiyüz milyon sefil durumda ; sekizyüz milyon insan da obezite olan insan çıkar ortaya...ve bırakınız bu durumu düzeltmeyi, vahşi ötesi kapitalizmin ve sermaye'nin tamamen beşeri olup hiçbir dayanağa dayanmayan pragmatist hevaî fikirleri doğrultusunda (ki kendilerine sorsanız, haklıyız diyeceklerdir...)bu aç ve bitap durumdaki sefil insanları her türlü deneylerinde kobay olarak bile kullanabilmektedirler...
izlediğimiz filimdeki olay yani katliam, Yüce Allah'ın emirleri doğrultusunda yapılmıyor...hilafına yapılıyor...katliam emrinin sahibi Yüce Allah veya Peygamberi değil...incil değil bu emrin kaynağı...bu katliamların faturasını onlara çıkarmak ve gide gide:
belirli bir ilahî dinsel bilgi sistemini nasılsa fıtrî kodlarımızda yaradılışımız ile birlikte içimizde taşıyoruz ve bu bilgi sisteminin kod'larını aklımız yoluyla deşifre edip( Yüce Allah'ın gönderdiği vahye hiçbir ihtiyaç hissetmeksizin...) sırat-ı müstakime / dosdoğru yola biz insanoğluinsanların ulaşabileceğini düşünüyorsan, bunun büyük bir yanılgı olacağına inandığımı belitmek zorundayım kardeşim...böyle bir şey olamaz...Değerli Ebukerem kardeşimin de söylediği gibi, tesbihi kopartarak olumlu, adil, insanî, imar'a yönelik hiçbir yere varılamaz...varılsa varılsa ancak birbirine sarılmış zannedilen / elfef olmuş milyarlarca farklı tip ve çeşitteki keşmekeşler'e varılır, başka bir şeye değil kardeşim...
Ey Rab, sen göklerin Rabbisin, yerin Rabbi ise benim diyen insanların ( filimde izlediğimiz piskoposun söylediği cümleler bu cümleden farksız, çünkü: gerçekte Yüce Allah'a dayanak / istinad yapılmadan, O'nunla BAĞ kurulmadan söylenen sözler ve yapılan çirkin ameller var orada...)
peki Yüce Allah'ı ve bize gönderdiği mektubu hayatımızdan kovup atarsak ne olur? nereye varırız?
işte varılan yer:
bir milyar ikiyüz milyon açlıkla pençeleşen insan + sekizyüz milyon obezite insan + dünya gelirlerinin yüzde doksanını elinde tutan yüzde beş insan + yeraltı kaynakları gasp edilebilsin diye kafalarına fosfor bombaları atılan milyonlarca insan + dünyamızı ikiye bölecek şiddete ulaşmış ve her an kullanılmaya hazır tutulan nükleer bombalar + saniye de bilmem kaça çıkmış tecavüz , cinayet ve gasp mağdurları + medeniyetin (!) beşiği diye lanse edilen avrupa'nın tam ortasındaki daha çok yakın zamanda yapılan soykırımlar, katliamlar, onbinlerce kadına yapılan tecavüzler...
yanılmıyorsam fizilal'de uzun bir süre önce okumuştum: mealen şöyle diyordu :
tağut, Yüce Allah'ın vahyini hem red eder, hem de vahyini benimsemekten-uygulamaktan insanları MEN eder...bunu yaparken de ben böyle söylüyorum dan ziyade, arkasına sığındığı put'ların/ putlaştırdıklarının arkasından( kendisi gözükmeyecek şekilde...) insanlara seslenir ve bu sözlerin kendisine değilde işte bu Yüce varlığa / zatlara (put'lara) aid olduğunu söyler. kendisinin yeryüzünü ıslah etmekten başka bir derdi olmadığını da ilave eder...Yüce Allah, böylelerinin yalan söylediklerini Kur'an'da bize söylemektedir kardeşim.
diyorsun ki:
Mormon bebeklerinin öldürülmesini nuh'un duası ile kıyaslıyorum,
Piskoposun Elçi gibi gördüğü adamın " Tanrı hanımınla evlenmemi istedi" olayını Zeyd ile kıyaslıyorum,
Piskoposun vergi toplamasını, Allaha ve muhammededir ganimetler ayeti ile kıyaslıyorum,
Mormon olmayanların lanetli oluşunu müşriklerin pislik oluşu ile kıyaslıyorum,
Pantol giyindiği için öldürülen kadın, insanları kurtarmak için onların kanını akıtan mormonlar, İsanın kendini feda etmesi diğer insanların günahını temizlemicek diye inanan ve insanların günahkar halleri ile kanımı akıt dediklerini düşünen mormonlar,
Ben bu yandan baktığım için mi doğru adam nuh ve muhammed ve yine buradan baktığım için mi kötü mormonlar, .
( eğer söylediklerini yanlış anlamıyorsam...)yaptığın bu kıyas ve kurduğun bu ilişiklerin yerinde olmadığını, temelsiz/ delilsiz/ mesnetsiz ilişikler olduğunu, ( uyduruk rivayetler bizi ilgilendirmediğine göre...), İSlam ile yani Kur'an ile alakasız olduğunu söylemek zorundayım kardeşim...bu söylediklerini açıp somutlaştırırsan belki daha iyi anlaşılacak ve daha rahat da konuşma imkanı çıkacaktır...yanılmıyorsam Ebukerem kardeşim de senden bunu istemişti.
çıkmak zorundayım, daha sonra devam ederiz inşaAllah.
ilah'lığı / Rab'lığı gereği, hayatımızın elzemî bir şekilde müdahili olan Yüce Alllah'ın satır satır yazılmış Vahiy mektubunu, kainat kevni Ayetini ve insan Ayetini aynı anda ve birlikte okumak / okuyabilmek; güncel yaşam pratiğimizi bununla yoğurmak...doğa Ayet'leriyle birleşmek...onlarla birlikte bütün anlamlarıyla kıyam-rüku ve secde etmek...kainat kevni Ayet'leri içinde uyum içinde bulunan ve bu Ayet'lerle bozuşmayan, onların içinde acaip kaçmayan ve farklılığıyla aralarında sırıtmayan bir insan Ayeti olmak/ olabilmek...
işte bütün mes'ele budur değerli dostum...
bitirmek zorundayım...
devam etmek üzere inşaAllah
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|
Yukarı dön |
|
|
malik bin nebi Uzman Uye
Katılma Tarihi: 24 kasim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 439
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Muhterem,
One minute diyorum :),
yaptığım kıyaslar ve demeye çalıştığım,
Yanlış olanın neden yanlış olduğunu bilmek doğruya delil olmaz,
Doğru diye bilinenin de neden sorusu ile nasıllığını elde edilmeli ki,
Perde açılsın fark ortaya çıksın,
Bir "ön kabul" ile bir mesele ele alınırsa hangi mesele olursa olsun "ön kabul" neyse O'na göre bir renk elde edilir,
Mormonlar hakkın sesidir, Mormonlar doğru adamlardır ön kabulü otomatik olarak yaptıklarını da doğru kılacaktır,
Bu durumda ön kabul neticesinde doğru olan, muhammed ile ön kabulle doğru olan mormonlar aynıdırlar,
Ama aslolan meseleye kendiliğinden yaklaşmak ve ön kabullerden uzaklaşmak.
Esenlikler diliyorum,
Sevgi/Saygı/Muhabbetlerimle
__________________ bildiklerimizle değil yaptıklarımızla, ellerimizin neleri ile değil hayatlarımızın nasılları ve nedenleri ile,,,
Beni bir yere oturtmaya çalışmayın,çünkü ben bir yerde oturmuyorum, sadece yürüyorum
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
yaptığım kıyaslar ve demeye çalıştığım,
Yanlış olanın neden yanlış olduğunu bilmek doğruya delil olmaz,
Doğru diye bilinenin de neden sorusu ile nasıllığını elde edilmeli ki,
Perde açılsın fark ortaya çıksın,
Bir "ön kabul" ile bir mesele ele alınırsa hangi mesele olursa olsun "ön kabul" neyse O'na göre bir renk elde edilir,
Mormonlar hakkın sesidir, Mormonlar doğru adamlardır ön kabulü otomatik olarak yaptıklarını da doğru kılacaktır,
Bu durumda ön kabul neticesinde doğru olan, muhammed ile ön kabulle doğru olan mormonlar aynıdırlar,
Ama aslolan meseleye kendiliğinden yaklaşmak ve ön kabullerden uzaklaşmak.
Değerli Kardeşim,
benim de demek istediğim, mormonların doğru adamlar olduğuna dair olan ön kabul, ilahi mahreçli, yani Allah orijinli değil...beşer aklının ürünü, yani tamamen beşer mahreçlidir...onların yaptığı katliamı ne Yüce Allah tasvip eder ne de jozef...bunu demek istedim ben de.burada İncil'in veya Peygamber'in bir suçu yok ki, faturayı onlara kesip, Yüce Allah'ın Rab'liğini / müdahilliğini yeryüzünden kaldıralım da, yerine beşeri heva ve heveslerimizi oturtalım...işte bunu söylemek istemiştim değerli kardeşim.
Muhabbetle
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Değerli Kardeşim,
ve , benim Yüce Allah'ın bize göndermiş olduğu korunmuş mektup ile ilgili ön kabullerim , tasdikim, inancım ve imanım var...Yüce Rabbimizin sadece göklerle ilgilendiğini, yeryüzü ile yarattıktan sonra artık BOŞLAYIP ilgilenmediğini, indirdiği kitabın da artık bugün için güncelliğini kaybettiğini kabul etmem mümkün değil. böyle bir ilahlık da yarım İlahlık anlamına geleceği için zaten kabul edilemez. Yüce Allah'a ve kitabına imanım gereği bir ön kabulle bakarım...bana göre doğru olan da budur. o kitabı herhangi biri değil, beni , seni ,hepimizi yaratan Yüce Allah göndermiştir. elbette gereklidir ki göndermiştir...komple kainatın ğalıkı olan Yüce Allah'ın boş bir iş yapacağı varsayılamaz. imanım gereği , makuliyet gereği , kanaatim ve inancım budur değerli kardeşim.
ve o mektup'da( mektubun adı ister incil olsun ister Kur'an) farklı görüş veya dinden olan insanları bırakınız katletmeyi, kendi inandıklarımıza zorlamak bile yoktur..." la ikrahe fiddiyn "= dinde zorlama yoktur...
BAKARA 256:
Muhammed Esed |
: |
Dinde zorlama yoktur. Artık doğru ile yanlış, birbirinden ayrılmıştır: O halde, şeytani güçlere ve düzenlere (uymayı) reddedenler ve Allah'a inananlar, hiçbir zaman kopmayacak en sağlam mesnede tutunmuşlardır: Zira Allah her şeyi işitendir, her şeyi bilendir. |
Muhabbetle
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|
Yukarı dön |
|
|
mustacanta Ayrıldı
Katılma Tarihi: 18 aralik 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 198
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İndirilenler belli dönemlerde ve belli insanlar için ve
belli insanlar tarafından...
Sunulanlar herkes için..
Öyleyse insan ne(y)den sorumludur? Sunulanlardan..
bunlar nedir? akıl ve kalp(vicdan), (ve diğer yeti
yetenekler)
Belkide asıl soru şu:
bil(ebil)menin gücü olarak akıl, bildiklerimizin
doğruluğu için vicdan nereye kadar ölçüdür. Bunlar için
nihai amaç mushaflardaki bilgiler ve ölçülermidir..
Hayatın bütün gizemi mushaflardaki harf ve harekelerde ve
lugatlerdeki anlamlarda mı gizlidir?
Yoksa mushaflar kendi dönemleri için bilebilmenin ve
doğruluğun ölçülerimidir? (evrensel ahlaki değerlerin
dışındakiler için)
Gökten kendiliğinden inen bilgilermidir yoksa elçiler
yaşadıkları sorunlar için gerekli çözümleri el-ilah ve
el-kitaptan (yerden) aparmışlarmıdır.
eğer yaratıcı sadece o dönem için resulun evindeki
sorunlara dahi çözüm önerilerinde bulunuyor ise, biz
bugun elimizdeki mushafın içinden bir türlü çıkamıyor
isek sorun bizde değildir.
Suç kimin?
Kuranın mı? Yaratıcının mı? Peygamberin mi? kitabı
okuyanların mı?
1-Eğer kuranı okuduğum gibi anlayamıyorsam suç benim
değildir..
2-Eğer kuran okunduğu gibi anlaşılmıyorsa suç kuranın
değildir...
3-Eğer yaratıcı olduğu gibi kabul edilmiyorsa suç onun
değildir...
4-Eğer peygamberin mücadelesi geçmişte anlaşılmamış ve
bugunde anlaşılmıyorsa suç onun değildir...
Tersten gidelim..
Eğer peygamber(4) yaratıcıdan(3) gelen emirleri okunduğu
gibi anlaşılır bir şekilde bana mushafla iletemediyse(2)
suç benim(1) değildir kardeşim..
Ben bana sunulanlardan sorumluyum, bir dönemde
indirilenden değil.. İndirilenlerden de faydalanırım
bişeyler aparabilirsem diye kendi kitabım için..;
bunlarda
- ahlaklı olmaktan başkası değil,
-adaleti gözetmekten başkası değil,
-bağımlılıklarından\köleliklerinden\egondan\putlarından
kurtulup özgür olmaktan başkası değil,
-kendini gerçekleştirebilmekten başkası değil,
-amellerinin sana, diğer insanlara yada doğayla barışık
olması ve iyilikle fayda sağlamasından başkası değil...
Sonuç mu?
Gönül rahatlığından başkası değil..
Konu için teşekkürler...
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sana da teşekkürler, bu paylaşımın için.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|