Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bu makalede sizlere yine çıkan bir kitabı tanıtacağım.
Kitabın ismi: “İslam, eşitlik ve sosyal adalet”
Yazarı: Muhammed Nur Denek…
Yeni kuşak yazarlardan Muhammed Nur Denek’in ilk kitabı olan “İslam,
eşitlik ve sosyal adalet”, daha önce “İslam’ın özü
adalet” olarak basılmış. Genişletilmiş yeni baskıyla bu ismi
almış.
Esere Prof. Cem Somel de bir sunuş yazmış. Bir yerinde şöyle diyor:
“Bu eser, yurdumuzda Müslüman emekçilerin, Müslüman geçinen siyasi
ekiplerin sınıfsal duruşunu fark ettiği, maddî ve manevî felaketlerin
sınıflı toplum düzeninden kaynaklandığını tartışmaya başladığı bir
zamanda yayınlanmaktadır. Kitap emekçilerin dinî ve siyasî düşüncelerini
berraklaştırmaya katkı yapacaktır. Eser, Ali Şeriatî yaklaşımına
Türkiye’den bir katkıdır…” (s. 9).
Birinci bölümde “tevhid ve şirk” anlatılıyor.
İlk bakışta klasik bir başlık gibi görünse de tevhid ve şirke
getirdiği yorum alışılmışın dışında. M. Nur Denek şöyle diyor:
“İslam peygamberi, Allah’tan başka ilah yoktur deyince, niçin köle
pazarları sarsılmaya, kölelerin fiyatı düşmeye başlıyor? Çünkü köleler
ve ezilmişler, her şeyden önce kurtuluşun bu sözde olduğunu anlıyorlar…
Bunlar niçin alimlerden, bilginlerden ve filozoflardan daha erken
tevhidi anlıyorlar? Çünkü günümüzde tevhid sözü felsefîdir. Felsefe,
kelam okumamız lazım ki anlayabilelim! Ama köleleri ve yalın ayaklıları
hareket geçiren tevhid, bu dünya hayatı ile ilgili bir yön; tarihsel ve
toplumsal bir yön taşımıştır. Şirke karşı antitez ve zıtlık taşımıştır.
Böylece Tarih boyunca bütün insanların eşitliğini sağlamaya
çalışmıştır…” (s. 24).
Tarihsel mücadele, dine karşı din, adalet (İslam’ın özü),
mustaz’aflar (ezilenler), insanın halifeliği, insan toplum ilişkisi ara
başlıklarıyla devam eden birinci bölüm “İslam ekonomisinin
kuralları” başlıklı bölümle, günümüzde şiddetle ihtiyaç
duyduğumuz “İslam’ın sosyal adalet ilkelerini” genişçe
ele alıyor.
Kur’an’ndan ilgili ayetler sıralanıp izah edildikten sonra İslam’ın
mülk ile ilgili prensiplerini şöyle sıralamış:
1- “Toprak ve tabiî kaynaklar kimsenin şahsi malı olamaz.
2- Kişi toprak ve tabiî kaynaklar üzerinde, ancak onları topluma
verimli ve yararlı bir şekilde kullanırsa, üretmiş olduğu ürenler ve
mallar üzerinde toplumun haklarını gözetirse kullanım hakkına sahip
olabilir.
3- İnsanların ihtiyaçlarından fazla sermaye, para, altın, mülk
biriktirmesine izin verilmez. Mal ve sermaye (kapital) biriktirme
sınırsız olursa mal ve sermaye sahipleri aşırı güçlenirler ve hayatın
zaruri kaynaklarını tekellerine alarak toplumun diğer fertlerini zor
durumda bırakırlar…” (s. 52).
İslam’ın infak ve paylaşım ile ilgili emirlerini ayet ve hadislerle
sıralıyor. Hz. Ali’nin konuyla ilgili hikmetli sözlerine kaynaklar
ışığında yer veriliyor. İslam’ın faizciliği nasıl ve neden yasakladığını
anlatıyor. (s. 53-64).
“İslam sermaye (mal) biriktirmeyi yasaklar” başlıkla
bölümde, konu, Hz. Peygamber’den onlarca hadis aktarılarak da
temellendiriliyor. Sayabildiğim kadarıyla sadece bu bölümde 50’ye yakın
hadis var. (s. 64-81).
Hz. Ali’nin Nehcu’l-Beleğa’sından aktarılan birkaç örnek:
“Her zaman fakirlerden yana ol, çünkü Allah onlardan yanındadır, asla
sömürücü zenginin yanında olma, çünkü Şeytan onların yanındadır…” (s.
75).
“Adamlığın en üstün derecesi malı mülkü esirgemeyerek kardeşleriyle
geçinmesi ve her halde onlarla eşit olmasıdır…”, (s. 75-76).
“Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah yoksulların geçimini,
zenginlerin mallarında takdir buyurmuştur. Hiçbir yoksul aç kalmaz ki
zengin onun hakkını vermiş olsun. Yüce Allah zenginlerden bunun hesabını
soracaktır…” (s. 75-76).
İkinci bölüm “Adaletin yolu devrim” başlıklı bölümle
başlıyor. Adaletin sağlanmasının ancak devrimci bir mücadele ile mümkün
olacağı tesbiti yapılarak bunu yolu üç maddede şöyle sıralanıyor:
1- “Sömürgeci, servetperest, iktisadî ve siyasî tağutların
zulümlerine boyun eğmeyerek, onların sömürgeleri ve köleleri olmayı
reddetmek.
2- Toplumda zalimler, sömürgeciler, müstekbirler vb. tarafından
mahrum ve mustaz’af bırakılmış olan insanların ezilmişliklerinin,
sömürülmüşlüklerinin farkına varmak.
3- Emekleri ve hakları gasbedilen, mahrum bırakılan, zulme
uğrayan, zayıf ve fakir bırakılmış olan kimselerle bir araya gelerek
sömürüyü ortadan kaldırmak için mücadele etmek…” (s. 84)
Aynı bölümde dinî zihinde neredeyse unutulmuş olan mülkiyet meselesi
ve özellikle de kapitalizm konusu, Kur’an’dan ayetler sıralandıktan
sonra şu şekilde tespit edilmiş:
“Kapitalizm ve kapitalistler aleyhine bunca ayet ve hatta müstakil
sure olmasına rağmen bu konuyu örtbas ettiler ve dini özünden, toplumsal
adalet temelinden uzaklaştırdılar.” (s. 89).
“Sınıfsal mücadele” başlıklı bölümde zenginleşerek
kendilerini toplumdan ayıranlar teşrih ediliyor. İslam’ın zenginliği
asla üstünlük olarak kabul etmediği, aksine zenginleşmenin toplumu
yıkan, sınıflaştıran, adalet ve huzuru ortadan kaldıran bir pislik
olduğu, Hz. Peygamber’in toplumların huzurunu yok eden dünyaperest mal
sahiplerinin ve onlara karşı müminlerin takınması gereken tavrı çok net
olarak açıkladığı anlatılıyor ve Tırmizi’de geçen şu çarpıcı rivayet
aktarılıyor:
“Benden sonra bir kavim gelecektir ki çeşitli nefis yiyecekler,
çeşitli elbiseler giyecekler, güzel kadınlar alacaklar, kıymetli atlara
(arabalara) binecekler, onların içi az şeyle doymayacak, çok şeye de
kanaat etmeyecekler, onların bütün gayreti dünya için olacak, dünyaya
tapacaklar, her şeyi dünya için yapacaklardır. Bu sebeple benden vasiyet
olsun ki! Sizden, sizin çocuklarınızdan onları kim görürse onlara selam
vermesin, hastalarını sormasın, cenazelerinin arkasından gitmesin,
onların büyüklerine hürmet etmesin. Bunları yerine getirmeyen kimse
İslam dinini yıkmakta onlara ortak olur…” (s. 95).
“İktidar, sermaye ve din işbirliği” başlıklı bölümde
ise, adı geçen bu üçlünün tarih boyunca nasıl işbirliği içinde olduğu
anlatılıyor. Bunun en tipik örneği olarak da hemen sonraki bölüme
“Firavun, Karun ve Haman” başlığı konulmuş. Bu bölümde Firavun, Haman,
Karun, Kabil, Mele, Rahip, Ruhban, Mütref gibi Kur’an’da daha çok “üsttekileri”
anlatan kavramlar üzerinde durulmuş. Dinî zihinde pek görülmeyen
Kur’an’a dayalı sınıfsal analize giriş olarak gayet güzel olmuş.
“Zafer adalete inananlarındır” başlıklı bölümle
kitabın ikinci bölümü de sona eriyor. Burada da daha çok bitiriş
cümleleri ve temenniler yer alıyor:
“İnsanlık, dinin afyon yüzünden çektiği kadar hiçbir şeyden
çekmemiştir. Çünkü tarih boyunca dinin iki yönü olmuştur; insanları ya
köleleştirmiş ya da özgürlüğe kavuşturmuştur. Çünkü din hem öldürür hem
diriltir, hem uyandırır hem uyuşturur, hem kölelik bağlarını
kuvvetlendirip kölece görüşlere meyyal kılar, hem de özgürlük ateşini
yakar, tam bağımsızlığı öğretir…” (s. 117).
Kitabın sonunda “Ehl-i Beyt kaynaklarında zenginlik karşıtı
rivayetler” başlıklı bir de ek var. Kitap boyunca genellikle
Sunnî kaynaklar kullanılırken bu bölümde konuyla ilgili Şiî rivayetlere
de yer verilmiş. Gayet orijinal olan bu bölümden de birkaç örnek:
“Üzerinde bulunan fazlılık malın çak az bir kısmını vermekten
çekinen kimse ne mu’mindir ne de muslim” (Vesâilu’ş-Şia, c.2,
s.5).
“Kim, bir servet elde eder ve cimrilik yaparak Allah’ın o servetteki
hakkını ödemez, onu mal haline getirerek süslü püslü bir hayata dalarsa
Allah’ın azabını hak eder ve Kur’an’da acıklı azapla haber verilen
kimselerden olur…” (Yescitu’l-Şia, c.2, s. 4).
“Her kim ölür ve geriye dirhem ve dinar bırakmazsa, hiç kimse ondan
daha zengin olarak cennete giremez…” (el-Bihar, 71/267/17).
***
Görüldüğü gibi Muhamed Nur Denek’in “İslam, eşitlik ve sosyal
adalet” kitabı 124 sahife olmasına rağmen dolu dolu. İslam’ın
sosyal adalet dilini oluşturmada çok önemli bir boşluğu dolduruyor.
Doğrudan Kur’an’dan ayetler, Hz. Peygamberden hadisler, Sunnî ve Şiî
kaynaklardan rivayetlere dayanıyor. Böylece İslam’ın kendine özgü bir “sosyal
adalet” dili olduğunu gözler önüne seriyor. Bu dilin çağımızda
anti-kapitalist bir karakterde nasıl tezahür edeceğine dair bize güçlü
deliller sunuyor. İslam’ın adalet, eşitlik, kardeşlik ve paylaşımcı
dilini özgün kaynaklarla gerekçelendiriyor ve besliyor.
Giderek artma ve yayılma eğilimi gösteren bu akımın böylesi yerli
teliflere şiddetle ihtiyacı var.
Muhammed Nur Denek kardeşimi çalışmasından dolayı tebrik ediyorum.
Yaz kitapları listesine bunu da alın, ufkunuzu açacak, yepyeni kapılar
aralayacaktır.
*İslam, eşitlik ve sosyal adalet, Muhammed Nur Denek, Phonix
yayınları, Haziran 2010, Ank. Tel: 0 (312) 419 97 81
eliaçık
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
|