halukgta Uzman Uye
Katılma Tarihi: 25 eylul 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 425
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bir kardeşimiz Çok güzel bir ayeti hatırlatmış ve bu konudaki düşüncelerimi sormuş, ona teşekkür ederim. Bende ayrı bir başlık olarak yazmamın daha isabetli olacağını düşündüm.
Bu ayeti daha iyi anlayabilmek için üç farklı meali yazdım, önce onları okuyalım daha sonrada Allah ın izniyle anlamaya çalışalım, bakalım burada Rabbim ne söylüyor
Diyanet Meali. Bakara 27: Onlar, Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozan, Allah’ın korunmasını emrettiği bağları (iman, akrabalık, beşerî ve ahlâkî bütün ilişkileri) koparan ve yeryüzünde bozgunculuk yapan kimselerdir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
Ali Bulaç meali. Bakara 27: Ki (bunlar) Allah'ın ahdini, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozarlar, Allah'ın kendisiyle birleştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarırlar. Kayba uğrayanlar, işte bunlardır.
Elmalı meali. Bakara 27: Onlar ki, söz verip antlaştıktan sonra Allah'a verdikleri sözü bozarlar. Allah'ın birleştirmesini emrettiği şeyi (iman ve akrabalık bağlarını) keserler ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte zarara uğrayanlar onlardır.
Ayete baktığımızda daha önceden Rabbim e verilen ama daha sonra tutulmayan bir sözden bahsediyor. Bunun neler olabileceğini düşünelim. Demek ki hepimiz bu Dünyada daha yaratılmadan Yaratıcımıza bir söz vermişiz, ona iman edeceğimize dair. Şöyle düşünülebilir, biz bu verdiğimiz sözü hatırlamıyoruz. İşte bu soruya da verilecek cevap vardır. Allah bu sözümüzden dolayı yaratılışımızın özünde yatan, ruhumuzun derinliklerinde bir inanç bir iman duygusu yerleştirmiştir, adeta yüce Rabbin varlığını hatırlayasın ve bilesin diye. Bu yaratılışımızda bizimle birlikte vardır. Fakat bu gizlenmiş duyguyu, daha açıkçası fıtratımızdaki bu iman duygusunu, bizler aklımızla, mantığımızla ve Rabbin gönderdiği peygamberler, kitaplar sayesinde su yüzüne çıkarmak, bizlerin kendisine bırakılmıştır, İmtihanımızın özü de burada yatmaktadır. Bu gizli duyguyu ortaya çıkarmak için uğraşmayan, nefsine yenik düşen, rabbim e verdiği sözü tutmayandır.
Ayeti anlamaya devam edelim. Allah acaba neyi insanlarla birleşmesini onlarla bir bütün olmasını istiyor da, bu bozguncular, sözünden dönenler bunu engellemeye çalışıyorlar, şimdide bunu birlikte düşünelim ve anlamaya çalışalım. Ayetin devamında ise bu buluşmayı, birleşmeyi engellerler ve yeryüzünde bozgunculuk, düzensizlik adaletsizlik yaparlar diyor. Ne olabilir insanlarla buluşmasını engelledikleri şey? Sanırım okurken anladınız elbette, Rabbin bizlere bir düzen getirmek, adaletli bir yaşamı sunmak, Dünyada barışı hüküm kılmak ve bizlere bir rehber, gönül gözü olması adına gönderdiği KUR’AN ile insanlığın arasına girip, Rabbin kulları ile buluşmasını engellemekten başka ne olabilir. Parantez içine bu kelimenin anlamını açıklamak bunların iman, akrabalık, beşerî ve ahlâkî bütün ilişkiler olduğunu yazma gereği duymuşlar ayeti meal edenler. Fakat bahsettiklerinin hepsi ve daha binlercesi KUR’ANIN HÜKÜMLERİ DEĞİLMİ ZATEN? Demek ki sözünde durmayan bu zalimler, fıtratına aykırı hareket eden bu bozguncular, amaçlarına ulaşabilmek için insanlığın KUR’AN ile buluşmasını ellerinden geldiğince engelliyorlar. Doğrusu bu insanlar amaçlarına, o pis emellerine ulaşmadılar mı dersiniz? Hatırlayınız bunu yapmanın birçok yolu yok mu, şeytanın yardakçıları inanmış insanlara da vesvese verip onları da amaçlarına alet edip, aynı şeyi yaptırmıyorlar mı? Kur’anı herkes anlayamaz, onu veli insanlar anlar dediklerinde ve buna inandıkları zaman, kim ilk önce kur’ana müracaat eder? Yanlış yapma, yanlış anlama korkusuyla elbette kimse bakmaz. Peki, nerelere bakar? İşte Allah korusun koskoca bir bilinmeyen, dipsiz bir kuyu? Kur’anı Türkçesinden okuma günahtır dediklerinde, ne yapmış oluyoruz bu durumda? Kur’an ile insanları buluşturmaktan uzaklaştırıyoruz. Demek ki bunu kimler yapıyorsa Yüce Rabbime söz verip de, sözünden cayanlardır. İnsanlar yaptıkları yanlışların farkında değillerdir, eğer aklını çalıştırmıyorlarsa. Allah aklını çalıştırmayanlara bakın neler söylüyordu hatırlayalım.
Enfal 22; Çünkü yeryüzünde debelenenlerin Allah katında en kötüsü, akıllarını işletmeyen sağır-dilsizlerdir.
Rad Sur.19: Rabbinden sana indirilenin hak olduğunu bilen kişi, kör olan biriyle aynı mıdır? Sadece aklı ve gönlü işleyenler düşünüp ibret alır.
Muhammet 24: Peki bunlar, Kur'an'ın anlamını inceden inceye düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpler üzerinde o kalplerin kilitleri mi var?
Demek ki Allah katında en kötü insan aklını kullanmayan insan olduğu çok açık söyleniyor. Yine Allahın kitabından aklını ve gönlünü kullananlar ibret alacağını söylüyor. Yine Yüce Rabbim kur’anı inceden inceye düşünüp anlayacaklarını, eğer anlamadıklarını söylüyorlarsa, onların kalpleri üzerinde kilitleri olacağını hatırlatıyor. Şükürler olsun Rabbim e. Elbette tüm bu ayetler kur’anın MUHKEM yani dinin anası olan ayetlerdir, bunu da hatırlatırım. Çünkü müteşabih ayetler, dine hüküm koyan dinin temeli olan ayetler olmayıp, zamanla ilim adamları tarafından bulunacak ayetlerdir.
Tüm bunları düşünürken yine Yüce Rabbin bir ayeti geldi aklıma. Bazı insanlar her nedense kendi inançlarını, hiç sorgulamazlar. Kur’an ile karşılaştırma gereği bile duymazlar, doğru yolda olduklarını zannederler, ama karşısındaki insana erdemli olmayı öğütlerler. Kendi yanlışlarına davet ederler farkında bile olmadan. İşin ilginci bu insanların elinde apaçık kur’an olduğu halde, onu anlayarak okumadıklarından olsa gerek, beşerin sözlerine kanarak, ben kur’anı anlayamam dedikleri için, anlamadan okumanın faydasını görmediklerinden, aklımızı kullanma fırsatını da kaçırmış oluyoruz. Bakın Rabbim bu insanları nasıl uyarıyor?
Bakara 44. Siz kendinizi unutarak diğer insanlara erdemli olmayı mı öğütlüyorsunuz -hem de ilahi kelamı okuyup durduğunuz halde? Siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız?
Yüce Rabbim sen o kadar güzel bir rehber, güneş, gönül gözü göndermişsin ki, biz beşerin kara gözlüklerini takıp gezdiğimiz için, hiç bir şeyin farkına bile varamıyoruz. Ne olur bizleri affet. Bizlerin taktığımız o kara gözlüğü çıkarmamıza yardım et ki, senin güneşinden istifade edelim. Yoksa beşerin zehriyle için için kahrolacağız, senin huzurunda da kaybedenlerden olacağız, Rabbim sen bizleri koru, yardım et bizlere ki, yaptığımız yanlışların farkında olalım.
SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
|