Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
İslam
hem özel mülkiyete izin verir hem de paylaşımcı sistemi uygun
görür.Yani İslam,kapitalizmin ve sosyalizmin iyi unsurlarını içinde
barındıran bir sistemdir.Kötü unsurlarını ise haram sayar.Örneğin özel
mülkiyete izin vererek insanlığın maddi gelişimine imkan sağlar,diğer
yandan da zekat müessesesiyle de paylaşımcılığı getirmiştir.Ama
kapitalizmdeki paraya tapınmayı da sosyalizmdeki devlete tapınmayı da
haram saymıştır.İslam her yönüyle güzel bir dindir.Ancak maalesef
İslamın ibadet esasları dışındaki kuralları ve sistemleri uygulanmadığı
için bu insanlar nimetlerinden de faydalanamıyor,kapitalizmin sömürgeci
pençesinde boğulup gidiyorlar.Kurtuluş İslam'da.
Gazze'de
BM binalarına ve personeline saldıran israil'e karşı pamuk prenses olan
ve hiçbir yaptırım kararı almayan BM'den adaletli bir karar beklemek
safdillik olur.Tarih boyunca BM,Siyonizmin bir yan kuruluşu gibi
çalışmış ve bütün davranışlarıyla bunu göstermiştir.Aslında BM'den
çıksak çok iyi olur.İslami Birleşmiş Milletlere acilen ihtiyaç var.
ya
bir gün sis bahane,birgün yağmur bahane,birgün çobanlar bahane.Bu
bahanelere daha ne kadar madde eklenecek bilinmiyor.Ya bunlar bu
milletle dalga mı geçiyorlar bilmiyorumki.Teröristler niye hiç bahane
bulmadan saldırıyorlarda siz niye bu kadar bahaneler üretiyorsunuz.Sizin
gücünüz onlardan daha mı zayıfki?.Hani biz asker iken komutanlarınız
hep söylerdi,asker uyumaz,asker üşümez.asker sızlanmaz,asker bahane
bilmez.evet gariban çocukları için miymiş bunlar?Asker uyumaz
ama,generaller uyuyabilir,veya baheneler üretebilir mi demeye
çalışıyorsunuz?Hani dünyanın en güçlü ordusu Türk ordusuydu?Ya artık bu
bahanelerden gına geldi.Kısacası ya o paşalar istifa etsin,ya da
görevden alınsın.Daha fazla bahaneler duymak istemiyoruz.Mehmetçiğin
yanındayız.Onlar cansiperane erkekçe savaştılar.Ama paşalar için aynı
şeyi söyleyemiyorum.
Bu
ne saçmalık yaw.Haberin anlattığı doğruysa,mahkeme adama haksızlık
yapmış.İki kişi adamı öldürmek için saldırıyor,adam da kendini savunmaya
geçiyor:Bunun neresi kasten adam yaralama oluyormuş,ne kadar saçma bir
karar.Buna resmen nefsi müdafa derler.Bildiğim kadarıyla son çıkan
yasalara göre nefsi müdafanın cezası bile yok.Bu yargıçlar hukuk
dağıtacağına hukuksuzluk dağıtıyor.O sebeptende ortalık çetelerden
geçilmez oldu.O yaşta adamı hapse atmaktan zevk mi alıyorlar.Yazıklar
olsun.Dedemizede geçmiş diyorum.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine dava
açsa davayı kazanır.Birde o yargıçlar hakkında tazminat davası açsında
bir daha saldırıyla,nefsi müdafa olayını birbirine
karıştırmasınlar.Nefsi müdafa insanların en doğal hakkıdır.
Bir
dağ başında bir karakol düşünün ve PKK tarafından saldırıya uğramış
durumda,onlar ne yapacak.Öyleya askeri kurallara göre emirsiz bir
silahı,omuzuna bile atamıyorsan,ne olacak.Böyle bir
durumda,onbaşı,çavuştan,çavuş,astsubaydan,astsubay,subayda n,subay
albaydan,albay tümgeneralden,tümgeneral generalden emir alıp ateş etmeye
öylemi başlayacak.Böyle bir saldırı anında yukardan bir emir gelene
kadar herhalde bütün askerlerinizi kaybetmiş olursunuz.inanıyorumki
mehmetçiğin zayiatlarının en büyük sebeplerinden biri de budur.Oysaki
ben dağda bir asker olsam ve biri bana ateş etse,hiçkimseden emir
beklemeden bende ona misilleme yaparım kendimi ve karakolumu korumaya
çalışırım.Herhalde çatışma falan bittikten sonrada emirsiz hareket
ettiğim için bir güzel ceza keserler bana.Ya böyle saçmalık olur
mu?Genelkurmayın bu konuyu acilen masaya yatırması lazım.Böyle bir
durumda emir falan beklenmeden derhal savunma pozisyonuna geçilmesinin
gerekliliğinin askerlere öğretilmesi ve açıklanması lazımdır.
Dinimize
Göre bir erkeğin birden fazla kadınla evlenmesine izin veren Kur'andan
bir delile rastladım.Nisa Suresi 3.ayet.Burada da erkeklere çok evlilik emredilmemiş,Sadece
izin verilmiş.Bu izin konusundaki tefsirlerin bir kısmını da okudum.Bana
gayet mantıklı gerekçeler olarak geldi.Örneğin bir hanımınız var ve siz
onu çok seviyorsunuz,Fakat onda bir hastalık zuhur etti ve ailesine
karşı vazifelerini yerine getiremez oldu.Bu durumda erkeğin onu boşama
hakkı ortaya çıktığı halde onu boşamayıp 2.bir hanım alıp ailenin
ihtiyaçlarını onun vasıtasıyla karşılamasının hangi sakıncası
olabilir?.Bence bu yöntemle hem eşinize olan sadakatinizi devam ettirme
şansınızı yakalamış oluyorsunuz,hem de ailenin düzenini sağlama şansını
yakalamış oluyorsunuz.bence çok mantıklı bir yöntem.Laik hukukun bu meseleyi bile çözemediği veya böyle bir durumda olumsuz bir yönlendirmeye ve bir yuvanın dağılmasına teşvik edecek hükümler getirdiği ortadadırki bunu cenabı Allah asırlar önce adil kurallara bağlamış ve imkanlar sunmuştur.Ha bu arada onuda
belirteyim,çoğu yorumcu bunu söylüyor.Erkeğe verilmiş böyle bir
hak,kadına niçin verilmemiş diye soruyorlar?Veya bu niçin zina sayılıyor
diye soruluyor,aslında biraz derin düşünseler bunun cevabını da
bulabilirler.Bence bunun 3 önemli sebebi vardır.1.si erkeğin
kıskançlığının aşırı boyuta yani şiddet boyutuna çıkarıp,cinayet
işleyebileceği için.Buna meydan verilmemesi için kadınların aynı anda birden fazla evliliği caiz
görülmemiştir.2.Sebebi Soyun karışmaması için.Bir kadın farzedinki bir
gün içinde birden fazla erkekle birlikte olduğu zaman bundan doğacak
çocuğun hangi babadan meydana geldiği nasıl bilinecek.DNA testleri bile yüzde yüz sonuç veremiyor.Yani bir çocuğun babasını bilme ve miras haklarının gaspedilmemesi içindir.3.sebebi de Dinimizde kadına da boşanma hakkı
tanınmıştır.Boşanıp istediği bir erkekle evlenme hakkı zaten vardır,onun
için birden fazla erkekle evli olmasını gerektireceği bir şey yoktur.Allah bir şeye izin vermişse mutlaka onlarda
insanoğlu için dünyevi ve uhrevi hikmet ve faydaları olur.Müminler böyle inanır.Faydasız bir
şeye Allah izin vermez.Mesela Allah içkiyi haram kılmış,sağlığınıza
zarar verir diye,Allah kumarı haram kılmış,malınıza zarar verir
diye.Allah doğru olmamızı istemiş nefsimizin ve toplumumuzun ilerlemesi
için.O hep bizim iyiliğimizi istiyor.Ona sonsuz şükürler olsun.Selamlar,sevgiler.
arastırmaktan
daha büyük marifet,gelir dağılımında denkliği,adaleti sağlamak
marifettir.Türkiye bu konuda galiba bu dengesizilikte 1.gelir.Nasıl
mı?Ağır işlerde çalışanlar hafif maaş alırlar,masabaşı işlerde
çalışanlar onlara göre biraz daha fazla maaş alırlar.Tuvalet
temizleyenlerle,paspas çekenlerle,tozun toprağın içinde
çalışanlarla,masabaşında çalışan insanların gelirleri nasıl eşit
olabilir?Zaten eşit almıyorlarki?kolay iş yapanlar fazla,zor işleri
yapanlar daha az maaş alıyorlar.
sonrada bizim bu kanun yapıcılarımız adaletten doğruluktan
bahsederler,Eh huzuru mahşerde bu haksızlıkların hesabını onladan bu
mazlumlar ve mağdurlar bunun hesabını sorarlar herhalde.Dünyada
soramıyorlar,ama ahirette bunların hesabı mutlaka onlardan sorulacaktır.
Bu
partisel bir olay değil,Kısa ve Uzun Vadeleri olan siyasetlerle
çözülebilir.Bu işin AKP ve açılımlarla ilgisi yoktur,çünkü Türkiye'de
AKP den ve açılımlarından önce de terör vardı.Onun için Terörün Bitmesi
için bir vatandaş olarak benim önerilerim şunlardır.1-Türkiye'de
paramızın pisi pisine dışarıya giden muslukları kapatılmalıdır.Örneğin
İMF'ye borcumuz olmadığı halde borcumuz varmış gibi yıllardır onlara
haraç veriliyor.İMF'ye borcumuz yoktur,alacağımız vardır.2-Yabancı
ülkelerden borç alımı yasaklanmalıdır.Kendi yağımızla kavrulacak
üretimler geliştirmeliyiz.Bütün sanayi mallarını kendimiz üretir hale
gelmeliyiz.3-Özgürlükleri geliştirmeliyiz,ancak şiddet kullanımına ağır
cazalar getirmeliyiz.Şiddet kullananlara karşı terörle mücadele
timlerine geniş yetkiler verilmelidir.İnsan öldürenlere idam cezası
getirilmelidir.4-Gelir dağılımında sınıfsal ve bölgesel uçurumları
kaldırmalıyız.Devlet,eşitliği her konuya yaymalıdır.5-Siyasi suç kavramı
ortadan kaldırılmalı,şiddet kullanmadığı ve şiddeti teşvik etmediği
sürece her fikir serbest olmalıdır.5-Bütün Okullarda Din Dersleri ve
Ahlak dersleri zorunlu ders olmalı ve herkes kendi dinini öğrenme ve
anlatma hakkına sahip olmalıdır.6-Şehirlerdeki keşmekeşliğin önlenmesi
ve şehre göçü zayıflatmak için köy hayatını güçlendirici projelere
devlet destek vermelidir.Bütün okullara ve camilere lojman yaptırmalı ve
buralara görevli gitmesini teşvik etmeli,mahrumiyet bölgelerinde görev
yapanlara en az 200 lira fazla maaş ödemelidir.
Evet bu haberi okuyunca demekki o
arkadaş yalnız değilmiş dedim,buna benzer bir garabeti de bir tanıdığım
kimse yaşamıştı.15 sene kadar Anadolu'da köylerde,mahrumiyet
bölgelerinde imamlık yapmıştı.Bu çilekeş arkadaş bıkmadan yorulmadan hem
imamlık yapıyor hem de aydın gençler yetiştiriyordu.Dinin nasıl
suistimal edildiğini,yozlaştırılmaya çalışıldığını,bu konularda
Diyanetin duyarsızlıklarını hatta zaman zaman bu yozlaşmaya katkı
sağladığını vaazlarında dile getiriyor halkı da aydınlatmaya
çalışıyordu,bir vaazını da ben bir köy camisinde dinlemiştim o zaman
kendi kendime vay dünya vay,senin gibi bir alim köylerde nasıl
harcanıyor dedim,üstelik kendisi de hafızdı.Tabii bu arkadaş heyet
raporlu hastaymış,fakat yine de halkı aydınlatmak için gece gündüz vaaz
verip irşat görevini yapıyordu,nihayet vaazlarına diyanet daha fazla
tahammül edemedi,görevinden alıp işinden etmek için birileri düğmeye
basmıştı bile.Bereket versinki heyet raporundan dolayı bu işi
yapamadılar,Diyanetin yönetmeliklerine göre iş değiştirme durumunda
kalan bir görevli alt kademeye verilemiyormuş,fakat Diyanet bu
yönetmeliği çiğneyerek üstelikte arkadaşın heyet raporu olduğu
halde,bunu Kur'an Kursu Hocalığına değil Hademeliğe verdiler.Ona tuvalet
temizlettiler.Kendileri de masa başında fetva kesmeye devam
ediyorlar.İşte Diyanetin adaleti buymuş demekki dedim kendi kendime.Ona
bir vaaz hocalığı veremezler miydi sanki,kendileri gibi düşünmeyenleri
afaroz edemese de tuvalet temizletiyorlar.Sonrada vaaz kürsüsüne geçip
bol keseden ahkam kesiyorlar.Bu durumlarına şu atasözü çok
yakışıyor.''Ele verir talkını kendi yutar salkımı.''
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma