HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: kuş dili ve Kuran... Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
kuranadavet
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 31 ekim 2006
Gönderilenler: 27
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı kuranadavet

kuran'da,bir kuşun Tanrı elçisi hz.süleyman'a şunları söyledigi aktarılmaktadır;

Derken uzun zaman geçmeden geldi ve dedi ki: "Senin kuşatamadığın (öğrenemediğin) şeyi, ben kuşattım ve sana Saba'dan kesin bir haber getirdim.""Gerçekten ben, onlara hükmetmekte olan bir kadın buldum ki, ona her şeyden (bolca) verilmiştir ve büyük bir tahtı var."Onu ve kavmini, Allah'ı bırakıp da güneşe secde etmektelerken buldum, şeytan onlara yaptıklarını süslemiştir, böylece onları (doğru) yoldan alıkoymuştur; bundan dolayı onlar hidayet bulmuyorlar."Ki onlar, göklerde ve yerde saklı olanı ortaya çıkaran ve sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı bilen Allah'a secde etmesinler diye (yapmaktadırlar)."O Allah, O'ndan başka ilah yoktur, büyük Arş'ın Rabbidir." (neml suresi,22-23-24-25-26)

kuran'da,süleyman peygamber'e bütün bu sözleri söyleyen "hüdhüd" adlı bir kuş oldugu bildirilmektedir.hüdhüd adlı kuş,bunları süleyman peygamber'e kendi dilince,cikleyerek söylemiştir.

hüdhüd adlı kuşun bu ciklemelerinin anlamını diger duyanlar degil,yalnızca Süleyman, Davud'a mirasçı oldu ve dedi ki: "Ey insanlar, bize kuşların konuşma-dili öğretildi ve bize her şeyden (bol bir nimet) verildi. Gerçekten bu, apaçık bir üstünlüktür." (neml suresi,16)

diyen süleyman peygamber anlamıştır.bu kuşun o ciklemeriyle,süleyman peygamber'e söyledikleri,kuran'da arapça'ya çevrilerek,araplara aktarılmıştır ki,araplar anlayabilsin.bu kuşun,kuşça ciklemelerini,arap dilindeki karşılıklarını,kuran'ın yukarıda aktardıgımız ayetlerinde okuyoruz ve bu kuşun dilinde kuran'da geçen çok önemli şu kavramların,kuşça karşılıklarının bulundugunu görüyoruz;

"nebi,ihata,vücud,melik,arş,arz,azim,ALLAH,amel,şeytan,secde ,rab,zinet,hidayet,sema,
alem,ilim....."

evet,kuran türkçe'ye çevrilemez diyenlerin,türkçe'de bir karşılıkları yoktur,dedikleri kuran'da yer alan bu arapça kavram adlarının hepsinin karşılıkları,bir kuşun dilinde ciklemeler biçiminde vardır.kuran böyle söylüyor.arapça Allah sözcügünün kuran'dan 1500 yıl önce yaşayan bir kuşun ciklemelerinde dahi kavramsal bir karşılıgı varmış.kuran'daki "rab" sözcügünün kavramsal karşılıgı bile varmış bir kuşun dilinde.öyleyse (kuran'ın her asra hitap eden farklı manaları ile,harfi bir meal ve TERCÜME gibi kısır bir DİLDE nasıl ifadesini bulacak) diyenler utanmalıdırlar.çünkü kuran'a göre,kuran'da geçen arapça kavram adlarının,kuşların dillerinde bile cikleme biçiminde birer karşılıkları vardır.bu kuş,Tanrı elçisi süleyman'a,süleyman'ın dilinde seslenmiyor.arapça'da seslenmiyor,o yalnızca kendi kuş dilince şakımaktadır.süleyman kuş dilini bilmiyor olsa,bu kuşun ne dedigini anlayamayacaktır.kuran'a göre kuşların düşüncesinde bile kavram olarak bulunan dinsel deyimlerin,türk düşüncesinde kavram olarak karşılıgı yoktur,diyenler,türkleri kuşlardan bile geri sayıyorlar demektir.türk dilinin ugradıgı en büyük saldırı,kuran'da kuşların düşüncesinde kuşça karşılıklarının birer kavram olarak yaşadıgı sergilenen kimi dinsel deyimlerin,türklerin düşüncesinde,türkçe birer karşılıkları yoktur,kandırmacası ile,türk diline arapça-farsça sözcüklerin doldurulmasıdır.

kuşkusuz ki,türk beyni,kuşların beyninden gelişkindir.yetkindir.her kim ki,kuran'da geçen kavramların türkler'in düşüncesinde kavramsal karşılıkları yoktur,derse, o ki,türkler'in kavrayışını kuşların kavrayışından bile aşagı gördügünü söylemektedir...ancak bu en yalın gerçegin "arab'ı rablaştıran" din bilgiçlerince,(ya da bilimsel kisveye bürünenlerce) beyinleri yıkanan türklere yeniden kanıtlanması gerekiyor.çünkü türkler,kendi dillerinin kuşların dillerinden bile yetersiz,kendi beyinlerinin kuşların beyinlerinden bile küçük olduguna kandırılmış bulunuyorlar.bu kandırma işlemi,uzun geçmiş boyunca,agızlardan "Allah" sözcügünü düşürmeyen,ancak TANRI'DAN gerektigi gibi çekinmeyen,"arab'ı rablaştıran" din adamlarınca gerçekleştirilmiştir.

kitaptan alıntıdır.



__________________
hz.muhammed (s.a.v)der ki;"sizler,insanları mallarınızla memnun edemezsiniz,onları güzel yüz ve güzel huyla hoşnut edersiniz"
Yukarı dön Göster kuranadavet's Profil Diğer Mesajlarını Ara: kuranadavet
 
muhliskul
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 nisan 2007
Yer: Australia
Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı muhliskul

Kuran'in diger dillere layikiyla olduktan sonra mutlaka cevirilmesini zaruri kilan Kuran ifadeleri akli selim insanlarca kolayca anlasilmaktadir.

Ama ben malesef cikcikceye vahyin cevrilebilecegi konusunda ikna olamadim.Kuran ayetlerinin cikcikcesini bilen arkadaslar varsa, bir nusha da ben rica ediyorum.Bizim hudhude okuyacagim. Gariban kus dogru yolu bulsun.Hatta varsa miyavca ve havhavcalarini da mutlaka isterim. Bu ne komedi Allah'im .Insanlar ayetlerden neler anliyorlar.

Kuran kissalarini anlamadan ordan bir anlayis gelistirmek sakincalidir. Kuran kissalarindaki anlatimlarin gerceklesis tarzlari uzerine calismalar mevcuttur, kolaycilik yerine biraz goz nuru dokerek ilim tahsil edelim.

Kuran'i -hakli olarak - baska dillere cevirerek onu anlasilmasini arzu edenler, oncelikle kendileri Kuran'i anlamak icin caba sarfetmelidirler.Samimi insanlar boyle davranir.

Kuran baska dillere cevrilmelidir,cunku Kuran'in rehberligine butun insanlik muhtacdir.Yalniz sunu acikca soyleyim ki; Kuran tercumesini irkci amaclar guderek savunanlarin Kuran diye bir sorunlari yoktur. Kuran'in Turkce'ye tercumesi Turk irkciligindan kaynaklanmamalidir.
Arap hayranligi ne kadar yanlissa Arap dusmanligi da, bir o kadar yanlisdir.

Kuran'in indirilen orjinalinin arapca olusu ve yapilacak her tercumede esas alinmasi gerektigi, ilmi bir hakikattir.Bazilari irkci duygularindan oturu bunu bir turlu hazmedememektedir.

Turkce veya diger dillerdeki tercumeler surekli yenilenecektir ama Arapca metin ayni olarak ele alinacaktir.

Saygiyla

Yukarı dön Göster muhliskul's Profil Diğer Mesajlarını Ara: muhliskul
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Hakkı YILMAZ’ın  konu hakkındaki yorumu:

Süleyman peygamber, kurtlar-kuşlar, cinler, şeytanlar, rüzgar vs. malzemeleriyle, hakkında en fazla efsane uydurulan  kimsedir. Tabii babası Davud  peygamber de aynı sayılır. Bunun nedeni Kur’an’ı iyi tanımamaktır. Ki bunlar Kur’an’daki müteşabih (birbirine benzer bir çok anlamla ifade) anlatımları dikkate almamadan kaynaklanmaktadır.  Mecazlar hakikat yapılarak binlerce safsata efsane üretilmiştir. Bunların detayı inşallah Sad ve Neml surelerinin tahlilinde verilecektir.

Kuşların teftişi: Neml suresi 20. ayette teftiş edilen mecazi anlam itibariyle kuşçulardır. Yani Süleyman ordusuyla sefere çıkacağı zaman yol boyunca av, muhabere ve su ihtiyacını karşılamak için kullanacağı kuşları sevk ve idare eden görevlileri teftiş etmiştir. Kuşların ve kuşçuların sefere hazır olup olmadıklarını kontrol etmiştir.

Bu mesajlara vesile olan yazıda da belirttiğimiz gibi “kuş” ve “hudhüd” sözcüklerinin hakikat manalarını itibare almak mümkün değildir. Böyle durumlarda sözcüklerin Mecaz anlamına yönelinir.

Mailinizde “… 16. ayette Hz. Davut ve Süleyman’a kuşlarla iletişim kurabilme imkanının verildiğinden bahsediliyor” diyorsunuz. Ayeti okurken iyi dikkat etmemişsiniz, zihninizdeki eski kırıntılar sözcükleri anlamaya engel olmuş.  Söz konusu ayette “bize kuşların mantığı öğretildi” ifadesi vardır. Bu tek taraflı bir olaydır. Davud ve Süleyman kuşların hal ve hareketlerinden seslerinden kuşların demek istediklerini, özelliklerini keşfedebilmişlerdir. Biz bunları yazılarımızda belirtmiştik. Davut ve Süleyman kuşların mantığını biliyorlardı ama kuşlar Davut ve Süleyman’ın mantığını bilmiyorlardı. Kısacası bu tek taraflı ve sınırlı bir anlayıştır. Ayrıca “kuşlar” ifadesinden “yeryüzündeki tüm kuşlar” anlamını çıkarmak yanlıştır. “3-4 kuş” anlamı  çıkarmak yeterlidir.

Bu gün de insanlar kuşların, yunus balıklarının, kedi , köpek gibi hayvanların ses ve kuyruk hareketlerinden bir manalar çıkarabilmektedirler. Biz buna bazı insanlar “ kedi, köpek mantığını biliyor” diyebiliriz. Mesela bu kardeşiniz de tavukların mantığını bilir. Ben çiftçi bir aile çocuğu olduğumdan bunu annem ve babamdan öğrendim. Tavuk gıdaklıyorsa onun yumurtladığını biliriz. Onun gıdaklaması yumurtladığını ilan etmesi ve yumurta reklamı yapmasıdır. (!) İnşallah, “mantık ve kelam” sözcükleriyle ilgili detayı Neml suresi tahlilinde vereceğiz.

Yine malilinizde “kuşların dilinin öğretilmesi niye gerekliydi?” diyorsunuz. Gerekli olduğundan vahy ile Allah tarafından öğretilmiş değildir. Davud, kuşların mantığını dağ hayatı yaşarken gözlemleriyle öğrenmiştir. Süleyman ise babası Davud’dan öğrenmiştir. Bu bilgilerini de hayatlarını ve hizmetlerini kolaylaştırmak amacıyla sivil ve askeri durumlarda  değerlendirmişlerdir.

Gelelim karıncaların konuşmasına: Davut ve Süleyman kuşların mantığını öğrenmişlerdir ama karınca gibi haşaratın mantığını  da öğrenip öğrenmediklerini bilmiyoruz. Biliyordu diyemeyiz. Karınca kuş değildir. (bazıları uçan karıncaları kuş kategorisine sokmaya uğraşmıştır)

Neml suresinde  konu edilen karınca ve karınca vadisine gelince, detay Neml suresi tahlilinde  verilecek olmasına rağmen kısaca ifade edelim: Söz konusu kaınca da bir insandır!

Nemle. Tekil bir sözcük. Müzekker ve müennesi aynı kelimeyle söylenir. Ama burada başındaki fiil müennes olunca, bu sözcüğü dişi olarak anlamak zorundayız. Neml Vadisindeki halktan bir bayan; herhangi biri veya  onların kraliçesi, yöneticisi olabilir. Mutlak surette insan. Bir düşünün, Hadi Süleyman  mucize olarak karıncanın dediklerini duymuş olsun. Peki karınca gelenin Süleyman  ve ordusu olduğunu, ve kendilerini ezip perişan edeceklerini nasıl bildi? (ortada mucize filan yok.) Süleyman orada Karınca Vadisi halkının bayan yöneticisi ile neler görüştü, konuştu bunu bilemiyoruz. Onlar bize anlatılmamış. Yalnız görüşmelerden sonra, Karınca Vadisinin bayan yöneticisi halkına, “yoldan çekilip Süleyman ve ordusuna karşı çıkılmayacağı kararını” duyurmuştur.

Neml/Karınca Vadisi: Jirben ile Asklân arasında bir bölgenin adıdır.. (Tac-ul Arus 20/ 286)

Neml Vadisi Halkı: Türkiye’deki “Peri Bacaları” gibi oyma, taş ve toprak içinde yaptıkları evlerde yaşayan halk. “Neml” sözcüğünün  sözlük anlamlarından biri de çukur kazmaktır. Karınca evini toprağı kazarak yaptığı için bu isim ile adlandırılmıştır.Yine Tac ül Arus’ta açıklandığına göre “Mazîn” sözcüğü karınca yumurtası demektir. Ama aynı zamanda bir kavmin de adıdır. Bu gün dünyanın her yerinde bunlara benzeyen, kuş, haşere, ağaç, kaya adlarıyla isimlenmiş bir çok kavim, kabile ve oymak bulunmaktadır. Hatta kırsalda her yerleşim alanında bunlara çok rastlanır. Bunlar mecâzi, müteşâbih anlatımlardır. Bir örnek de ülkemizden vereyim. “Sarıkanaryalar” sözcüğü “sarı renkli kanarya kuşlarını” ifade etmeyip bir “futbol takımını” ifade eder. Gazetelerde “sarıkanaryalar” yazısını okuyanlar bundan sarı renkli kuşları değil “futbolcuları” anlarlar.

“Kuşların mantığı”, “hüdhüd” ve karıca vadisindeki karıncalar ile ilgili anlatımı “mucize” gözüyle görmek ve Allah’ın kudretiyle ifade etmeye yeltenmek yanlıştır. Bu olaylarda mucizenin gerek ve anlamı yoktur. Tüm İslam bilginlerinin tespitlerini aşağıda bildiriyoruz. Mucizeyi bu şartlar da görün ve anlayınız:


1- Mucize, Allahu Teâlâ`nın fiili olmalıdır. Çünkü Allah, fâil-i muhtar`dır; yani dilediğini yaratır. Ancak, kendi tarafından yaratılan bir fiilin doğruluğunu tasdik eder. Meselâ,  Musa`nın elindeki asayı yılana çevirmek, İsa`nın ölüyü diriltmesi gibi mucizelerdeki fiiller, Hak Teâlâ’nın irade ettiği ve yarattığı fiillerdir. Bunların peygamberlere nisbeti mecazîdir.

2- Mucize, bilinen tabiat kanunları ve âdetler üstü bir harika olmalıdır. Ancak o zaman o fiil Allah katından bir tasdik derecesine ulaşır. Tabiat kanunlarına ve kâinatın normal nizamına göre meydana gelen (güneşin doğması gibi) hadiselerde fevkalâdelik özelliği yoktur.

3- İtiraz edilmesi imkansız olmalıdır. Çünkü icâz`ın fonksiyonu, karşı çıkan muarızların aczini ortaya koyarak onları susturmaktır.

4- Mucize, Allah`ın tasdikine bir delil olarak, peygamberlik iddiasında bulunan zatın elinde meydana gelmelidir.


5- Gösterilen mucize peygamberin iddiasına, yani yapacağını ilân ettiği şeye uygun olmalıdır. İddiasına uymayan başka bir harika gösterse, mucize sayılmaz.

6- İddiasına uygun olarak gösterdiği mucize, kendisini tekzip ederek yalanlamamalıdır.

7- Mucize, iddiadan önce veya çok sonra olmamalı, peygamberlerin sözünü (iddiasını) müteakip hemen meydana gelmelidir (el-Cürcânî, Şerhu`l-Mevâkıf, III, 177-179).

Bu şartlar dikkate alındığında, Davut ve Süleyman peygamberle ilgili anlatılanlar mucize olarak değerlendirilemezler.

Bilvesile selamlar… Allah’a emanet olunuz! Hakkı Yılmaz  14 07 2006




__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
Semazen
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 ocak 2006
Gönderilenler: 679
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Semazen

Alperen Yazdı:

Hakkı YILMAZ’ın  konu hakkındaki yorumu:

........Mailinizde “… 16. ayette Hz. Davut ve Süleyman’a kuşlarla iletişim kurabilme imkanının verildiğinden bahsediliyor” diyorsunuz. Ayeti okurken iyi dikkat etmemişsiniz, zihninizdeki eski kırıntılar sözcükleri anlamaya engel olmuş.  Söz konusu ayette “bize kuşların mantığı öğretildi” ifadesi vardır. Bu tek taraflı bir olaydır. Davud ve Süleyman kuşların hal ve hareketlerinden seslerinden kuşların demek istediklerini, özelliklerini keşfedebilmişlerdir. Biz bunları yazılarımızda belirtmiştik. Davut ve Süleyman kuşların mantığını biliyorlardı ama kuşlar Davut ve Süleyman’ın mantığını bilmiyorlardı. Kısacası bu tek taraflı ve sınırlı bir anlayıştır. Ayrıca “kuşlar” ifadesinden “yeryüzündeki tüm kuşlar” anlamını çıkarmak yanlıştır. “3-4 kuş” anlamı  çıkarmak yeterlidir.

Bu gün de insanlar kuşların, yunus balıklarının, kedi , köpek gibi hayvanların ses ve kuyruk hareketlerinden bir manalar çıkarabilmektedirler. Biz buna bazı insanlar “ kedi, köpek mantığını biliyor” diyebiliriz. Mesela bu kardeşiniz de tavukların mantığını bilir. Ben çiftçi bir aile çocuğu olduğumdan bunu annem ve babamdan öğrendim. Tavuk gıdaklıyorsa onun yumurtladığını biliriz. Onun gıdaklaması yumurtladığını ilan etmesi ve yumurta reklamı yapmasıdır. (!) İnşallah, “mantık ve kelam” sözcükleriyle ilgili detayı Neml suresi tahlilinde vereceğiz.


Merhaba,

İlgilenenlerin maNTıK ile NuTuK arasındaki kesin ilişkiyi dikkate almalarını ve MANTIK'UT-TAYR'ın zengin açılımlarını bu yönden araştırmalarını öneririm.. Gayretli ve saygıdeğer bir araştırmacı olmakla beraber Sn. Hakkı Yılmaz'ın bu nevi çetrefilli konularda kullandığı analitik formatı sağlıksız buluyorum ve benimsemiyorum..

Selam ve Sevgilerle,

Neyzen_Semazen

Yukarı dön Göster Semazen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Semazen
 
isimsiz
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 02 haziran 2010
Gönderilenler: 137
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı isimsiz

Merhaba

 

Hakkında en fazla efsane uydurulan peygamberlerden biridir Süleyman Peygamber. Bunun nedeni, onun kıssalarının, adının geçtiği ayetlerin olağanüstü/gerçek dışı şekillerde yorumlanmaya/anlaşılmaya elverişli olmasındandır. Listenin en başında da kuşlar ve karıncalar geliyor.

 

[Neml/16]: Süleyman Davud’a varis oldu. Ve dedi ki: “Ey insanlar! Bize kuşların mantığı öğretildi ve bize her şeyden verildi. Şüphesiz bu, kesinlikle apaçık bir lütuftur.”

 

Mentıkattayr (mentıka et-tayr), “kuşların mantığı” demektir. Meallerde görülen “kuşların dili” çevirileri esas manayı yansıtmaktan uzaktır. Süleyman Peygamberin kuş mantığını bilmesi ise, kuşları gözlemleyerek onlardan etkilendiğini, onların hâl ve hareketlerini tanıdığını, onları anladığını (dil bakımından değil) gösterir.

 

[Neml/17]: Ve Süleyman için cinden (yabancılardan), insden (yerlilerden) ve kuşlardan orduları toplanıp yönetiliyorlardı/yönlendiriliyorlardı.

 

Ordudaki bir gruba/birliğe “kuşlar” denilmesinin nedeni, grubun kuşlardan esinlenerek oluşturulmasından/adlandırılmasından ve onların birtakım özelliklerini göstermelerinden olmalıdır. Bana göre bu grup, keşifcilerden / gözlemcilerden / habercilerden / casuslardan oluşmaktadır. Bu grup/birlik sayesinde diğer ülkelerde/yerlerde neler olup bittiği hakkında bilgi sahibi olunabilmektedir. Nitekim bu gruptan biri olan Hüdhüd’ün bu çerçevede iş yaptığı Neml/22-29 ayetlerinden anlaşılmaktadır.

 

[Neml/18-19]: Nihayet karınca vadisine geldikleri zaman, bir karınca: “Ey karıncalar! Meskenlerinize girin ki, Süleyman ve orduları şuurunda olmaksızın sizi kırıp geçirmesin.” dedi. Bunun üzerine [Süleyman], onun sözüne gülerek tebessüm etti ve dedi ki: “Rabbim! Beni, bana ve ana-babama verdiğin nimetine şükretmeye ve hoşnut olacağın salihi işlemeye yönelt ve rahmetinle beni salih kullarının arasına kat.”

 

Buradaki “karınca vadisinde yaşayan karıncalar” ise; Türkiye’de yaşayan “Türkler”, Ankara’da yaşayan “Ankaralılar”, köyde yaşayan “köylüler” den farksızdır. İnsanların, yaşadıkları yerlerin adlarıyla çağrılmaları gayet doğaldır.

 

En doğrusunu elbette Allah bilir.

 

Selam

 

Yukarı dön Göster isimsiz's Profil Diğer Mesajlarını Ara: isimsiz
 
savasen
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 24 eylul 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 331
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı savasen

Selam,

Ömer Rıza Doğrul Çevirisi:

Neml 18:
“Nihayet Neml vadisine vardılar. Neml kabilesine mensup bir kadın: Ey Neml’liler, dedi, yuvalarınıza giriniz ki Süleyman ile ordusu, farkına varmadan, sizi çiğneyip ezmesinler.”

Ömer Rıza Doğrul'un ayete düştüğü not:

“ Neml vadisi, karıncalar deresi demektir. Fakat bunu bu şekilde tercüme etmek doğru olamaz. Tacülarus, (vadi) kelimesinden bahsederken Neml vadisinin Jirbin ile Asklan arasında olduğunu, Nemle’nin, karınca yumurtaları manasındaki Mazin gibi kabile ismi olduğunu anlatır. (Kamus) da da Nemle’nin bir kabile olduğunu tasrih edilir. (kamus), Bark kelimesinden bahsederken Abrika, Nemle’nin sularıdır, der.” (1947, II, 601).

Neml 19 Çevirisi: “(Süleyman), onun [Neml kabilesine mensup bir kadının (İ.K)] sözünden tebessüm ederek (memnuniyetle) güldü ”

Ömer Rıza'nın düştüğü dipnot:

“ Eskiler burada bahis mevzuu olan “Neml”i karınca olarak telakki eder ve Hazreti Süleyman’ın karınca dilinden anladığını söylerler.”

 

“Hazreti Süleyman, anlaşılan Neml kabilesinin silaha sarılmayarak sulhu iltizam etmelerinden, yurtlarına çekilmelerinden memnun olmuş ve onun için gülümsemişti.”


Neml 20-21: “Süleyman kuşları yokladı da: Hüdhüd’ü niçin görmüyorum. Bir yere mi savuşup gitti? dedi (6). Bana apaçık bir mazeretle gelmedikçe onu muhakkak ki en ağır cezaya uğratacağım, yahut öldüreceğim”


Dipnot:  “Buradaki Hüdhüd, çavuşkuşu değil, bir adam adıdır. Arap muharrirleri Himyer hükümdarlarından birinin Hudad namını taşıdığını söylerler. Bu kelime, Hüdhüd’ün hemen hemen tıpkısıdır. Bu da Hazreti Süleyman’ın memurlarından biriyle konuştuğunu sarahaten gösterir. Hazreti Süleyman gibi kudretli, satvetli bir hükümdarın bir kuşu şiddetli cezalara çarptırması, aklın kabul edemeyeceği bir iş olduğu gibi çavuşkuşu gibi bir kuşun tevhid akidesini izah ve ifade etmesine de imkan yoktur.” (1947, II, 601).





__________________
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir.
Birbirini anlamayan...
Can Yücel
Yukarı dön Göster savasen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savasen
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats