Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Prof. Dr. Neset Cagatay'in eserlerinden birinde, bu ustte bahsettiginiz sorularin cevabini bir sure once bulmustum.
Belki tartismaya yarari olur.
Buna gore;
Araplar sadece ay yili kullanmamislardir. Hicretten 200 yil once salt ay yilindan ay-gunes yilina gectikleri yazilidir.( Matamatikci Beyruni/ Asar-i Bakiye isimli kitabi..)
Buna gore Kuran'in indigi donemde, kullanilan ay-gunes yilidir. Sadece ay yili degildir. Fakat birtakim vecibeleri yaparken(hac panayir zamanlari, Kabe ziyareti vs.) kullandiklari olcu, ay'in hareketlerine baglidir.
Araplar takvim kelimesinin karsiligi olarak genelde "Tarih" kelimesini kullanmislar. Bu kelime ise koken bakimindan sami dili uclu kokune dayanir (v-r-h) "Yerah" sozcugu ise Ibranicede karsilik olarak "ay"kelimesine/ anlamina denk gelir.
(Dogru olup olmadigini, etimoloji ile ilgilenenler kontrol edip bilgi verebilirlerse iyi olur.)
Bugunku ay adlarindan once eski cagda kullandiklari ay adlari;
Mutamir/ (Bu ay Safer/1 ayi yerine kullanilir. Bugunku Safer ayi da Safer 2 olarak bilinir.)
Nacir
Havvan
Bussan
Hantam veya Hanam
Zabba veya Zubbi
Al-Asamm
Adil
Nafik
Vagl
Huva
Burak
Buna gore, Araplarin ay-gunes takviminde ve ayni zamanda Yahudi takviminde yilin baslangici sonbahardir.
Islamiyete gecisten sonra, bu ustteki aylarin lakaplari ay adi olarak kullanilmistir bazisinda.. Orn; Al asamm- Recep , Saban -Adil gibi..
Araplarda 4 mevsim eskiden beri bilinir. Yil, bizdeki gibi 12 aydir. 24 saatlik dilime "yevm", geceye "Leyl", gunduze ise "Nehar" derler.
Haram aylari Nesee denilen bazi kisiler, savas zamanlarina gore keyfe keder degistirdiginde, degistirilen aydan sonraki gelen ay, haram sayilirdi.
Su andaki aylarin adlari zaten bilinmekte..
Sayin Mermus'a katilmadigim taraf,
Sumer veya Babil'deki takvimden tamamiyle etkilenmis olamazlar, zira o takvimlerde salt 2 mevsim yoktur. Astronomi'de ilerilerdir, Babil'liler bu nedenle ay ile daha fazla ilgilenmislerdir.
Sumerde de geri kalan diger iki mevsimin(ilkbahar ve sonbahar) ortaya cikisi bir kisim dini-geleneksel rituellere baglidir. Tanrilarin evlenmesi gibi ornegin.. Bir baska deyisle o zamanki dinin uygulanisi bir anlamda tarim senliklerine baglidir.
Tanrilar evlenmesse, bolluk ve bereket olmaz. Ornegin, Dumuzi, her bahar mevsiminde yeryuzune cikar ve karisiyla birlesir. Bilesmesse, toprak urun vermez bereket olmaz.
Kuran'a iliskin ise yilin 2 mevsimden olmadigi gayet asikardir. Zira bir yaratilis bahsi sadece Kureys'i degil, tum Kuran'i baglar.
Yer henuz olu iken(hicbir sey bitmemisken) Allah yagmur gonderir. Tohumlar filizlenir. Aksini dusunmek hokus-pokuscu bir yaraticiyi tanimlamaktir. Yani hokus-pokus, buyrun size elma agaci seklinde..
Bugun en temel bilgimiz ile biliriz ki, genelde bir tohum pat diye yaz ortasinda meyve vermez. Oncesinde ciceklenir, yagmur yer, ondan sonra yaz donemi meyvesini olgunlastirmaya ugrasir ve zamani gelince toplanir.
Sadece Araplar bazinda veya Kureys bazinda alsaniz da,iklim bazinda yasanmasa da ilkbahar-sonbahar gereklidir bir anlamda, zaman kavrami icin.
Ki Araplarda da rebi, harif, sita, sayf da eskiden beri bilinir.
__________________ sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Görüldüğü üzere 4 mevsimi benimseyen Araplar için de SAYF ilkbahar idi; KAYS:yaz, HARİF: sonbahar, ŞİTA: kış.
Çağatay'ın bu yanılgıya düşmesinin nedeni haram ayların yıl içindeki yerlerinin oynak olmasındaki yanlışı göz ardı etmesi olabilir.
Gerçek şudur:
HARAM DOLUNAYLAR (eşhurul hurum) sıcak yaz mevisimine aittir. O dört dolunayın her birinin ilk on gününde Mekke'nin geneleksel "panayır"ı (ticarî hac) kurulurdu. Araplar kışın ve ilkbaharda yaptıkları ticarî yolculuklarda elde ettikleri malları o panayırda satıp ekmek paralarını kazanırlardı.
Yazın o ekmek teknesi işleyip dururken Kureyşliler ona arkalarını dönüp uzak ülkelere gitmiş ve aç kalmayı seçmiş olabilir mi?
Kureyş sûresi:
Kureyşi KIŞ ve ilkbahar yolculuklarına bu evin Rabbi alıştırdığı için Kureyş o Rabbe tapsın. Açtılar; doyurdu onları; korku içinde idiler, güvene kavuşturdu. Li îlâfi kureyşin (1) îlafihim rıhlate'ş ŞİTÂİ ve's sayf (2)...
Kur'an'ın IX. Süresinin (Tevbe suresi) 37. ayetinde ayların 12 olduğu,bunlardan dördünün "haram" yani savaş yapılamaz kılındığı yazılıdır. Bu kutsal aylar: yılın son iki ayı olan Zilkade, Zilhicce ile, gelen yeni yılın ilk ayı Muharrem ve 7. ay olan Receb'dirler.
Yani dört "haram ay"dan biri olan Receb alıp başını gitmiş. Daha önce* anlatmaya çalıştım; Kuran'a aykırıdır bu. Çünkü Kuran'ın "haram aylar"ı ardardına gelirler.
Tevbe sûresi.
Allah ve elçisinden kendileriyle andlaşma yaptığınız müşriklere ültimatomdur (1). Yeryüzünde dört dolunay dolaşın -Fesîhû fi'l ardı arbeate eşhur (2)...
Görüldüğü gibi müşriklere dört dolunay süre tanınıyor. Dört haram dolunay.
(İnananlar!) Haram dolunaylar çıkınca müşrikleri nerde bulursanız öldürün - Fe izâ 'nsalahe'l eşhru'l hurûmu fe'ktulû'l müşrikîne haysu vecedtumûhum (5)...
Dört dolunay için ateş kesmeye andlaşırsanız ardardına dört dolunaydır o andlaşmanın süresi; üç dolunay şimdi, dördüncüsü sonra olmaz.
Sevgi ile,
Hasan Akçay
___________________________________
*Hicrî takvimin esas aldığı kamerî yılın "haram aylar"ından Zilkade, Zilhicce ve Muharrem birbiri ardına gelir ama Recep çeker başını gider. Ve araya hiçbiri haram olmayan bir sürü ay girer.
Kuran'a aykırı bu laçkalığı neden görmez insanlar?
Prof.Neset Cagatay, sadece Arap'lari incelememis, tum donem toplumlarini zaman/takvim nezdinde ele almis.. Bu nedenle haram aylara iliskin dikkat etmesi beklenemez zaten..(Kuran ayetlerini, sizler gibi yorumlamaya calismamis zira kelime kelime) Onemli olan, 4 haram aydan bahsetmis olmasi.. Bahsetmemis olsaydi yanlis bilgi diyebilirdik.
Sonucta 4 mevsimin o donemde de bilindigini soylemis Cagatay, ki sizin verdiginiz linkte de, Prof.Cagatay isimleri karsilik bazinda yanlis vermis olsa da bunu dogruluyor. Yani 4 mevsim bir sekilde biliniyor.
Sayin Mermus, Araplarin sadece iki mevsimi baz almis olabileceklerinden bahsetmisti , ustte okursaniz.
Ilaveten;
Sevgili haktansapmaz ustte eski ay adlari vs. iliskin bir soru sormustu, faydali olabilir gerekcesiyle girdim, Prof.Cagatay'a ait, o bilgileri..
Bu yuzden haram aylarin arka arkaya sabit dizilimini birebir dikkate almamasi normal. Dolayisiyla size gore yanlis bilgi olmasi da dogaldir. Cunku siz arka arkaya sabit sekilde geldigini ileri suruyorsunuz.
Oysa Cagatay da, yil boyunca yapilan ticaretlerden sonra,haram aylarda Hicaz'a gelindigini, Hicaz'daki Ukaz bolgesinde( ayinin baslangicindan Zilkade20.sine degin) hem ticaret, hem de toplumsal sorunlarin cozuldugunu,sosyal etkinliklerin yapildigini ardindan Mecenne panayirina, oradan da Zulmecaz'a varildigini anlatiyor ve diyor ki; Zilhicce ayinin 10. gununde Mekke'de toplanilip hac yapilirdi. Demek ki haram aylarin tamami Kabe'nin hemen yaninda gecmiyor bu bilgiye gore..
Kureys'liler cephesinden bakacak olursaniz, Ticaret, nerede, hangi ayda canliysa haram aylarda oraya gitmeleri kacinilmazdir. Cunku yoresel panayirlarin tamami haram aylarda kuruluyor.
Insanlar Kabe'nin yanibasinda degilse, Kureys'lilerin insanlarin cok oldugu (ticaret sebebiyle ve toplumsal sebeplerle) yere gitmeleri de gayet normaldir. Atiyorum insanlarin tamami Ukaz'da iken, Mekke'lilerin Kabe'nin dibinde beklemeleri biraz anlamsiz.. Mallarini satacaklar ki para kazansinlar.
Ama ben sizin aciklamanizdan, sanki tum insanlarinharam aylarda(istisnasiz her haram ayin ilk 10 gununde) Kabe yakinina geldigini anliyorum. Cunku siz ardisira dizilmesi gerektigini soyluyorsunuz haram aylarin.. O halde size gore insanlar, her dolunay, ilk on gune yetisebilmek icin habire dort donmeliler ada icinde.. Bu biraz mantiksiz degil mi?
Kaldi ki uzak ulkelere gitmiyorlar haram aylar doneminde.. Cagatay'a gore, Haram aylar basladiginda Hicaz'da toplaniyorlar.
Uzak ulkelere yil icinde gidiyorlar zaten, ama haram aylarda degil..
Ayrica, Gercek sudur ki demissiniz, bu sebeple bir sorum olacak size.. Anlayamadim cunku mazur gorun.
Her haram ayin, ilk 10 gunune dair deliliniz nedir ? Veya hangi ayet?
__________________ sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Her haram ayin, ilk 10 gunune dair deliliniz nedir? Veya hangi ayet?
Mekke için tek geçim kaynağı: TİCARET* (14:37)
TİCARET yapılarak yerine getirilen HAC "panayır"dır (28:27).
Dolunayda başlayıp hilalde sona erdiğine göre 10 gün sürer (2:189, 2:184).
Başka ayetler de var elbet ama uzatmak istemiyorum.
Sevgi ile,
Hasan Akçay
____________________________
*TİCARÎ HAC = MEKKE'NİN GELENEKSEL HALK PAZARI
Onların bu yılından sonra, بعد عامهم... Ortak koşanların Mescidi'l-Harâm bölgesindeki son yılı demek bu (9:28). Bu yıl dahil, daha önce ticarî hac için orda bulundular, tamam. Ama bundan sonra yasak!
Yasak edilen, aslında "ticarî hac"dır. Çünkü ortak koşan alıcılar ve satıcılar ticarî hac bölgesine artık giremiyecek. Alıcıları ve satıcıları yasaklanan pazar, kapanır.
Ama hani derler ya, Allah bir kapıyı kaparsa başka bir kapıyı açar. Başka bir kapı: dinî hacda ekmek parası için çalışmak caizdir (2:198).
Ticarî hac böylece sona erer. Peki, ne zaman başlamıştı?
HUCCET (6:149): kanıt. Kesin kanıt (ال حجة البالغة) Allah'tadır; isteseydi herkesi yola getirirdi. HÂC (2:258): tartışmak. Rabbi hakkında İbrahim'le tartışanı (حاج ابراهيم) gördün mü? HAC (28:27): halk pazarı, panayır. Sekiz HAC (ثمانيحجج) bana çalışmana karşılık... HAC (3:97): dinî hac. O evin haccedilmesi (حجالبيت) Allah'ın insanlar üzerindeki hakkıdır...
İbrahim nebi ailesinin bir kısmını ekin vermeyen vadideki "muharrem ev"in yanına yerleştirdi (14:37). Onların geçimini sağlaması için Rabbine yakardı.
Allah en başta İbrahim nebibin halkını, sonra orda oturan her halkı, örneğin Muhammed nebinin Kureyşini kış ve ilkbahar yolculuklarına alıştırdı (Kureyş sûresi):
Kureyşi kış ve ilk bahar yolculuklarına bu evin Rabbi alıştırdı; Kureyş o Rabbe tapsın. Açtılar doyurdu onları; korkuyorlardı, güvene kavuşturdu.
Mekke'liler o yolculuklarda elde ettikleri malları Mescidi'l-Harâm bölgesinde dört yasak dolunay süresince açık olan büyük pazarda sattılar ve ekmek paralarını kazandılar.
Kureyş suresinde "alıştırmak" ile ilgili bir kelime göremiyorum.
Meallere bakarsanız oldukca farklı öeviriler göreceksiniz.
Bazıları bir "ANLAŞMA" dan söz etmiş ki, bunlar nisbeten daha doğru bir çeviriyi yakalamışlar ancak "Alıştırma" hangi kelimeye ithaf olunur?
İLAF kelimesi ile ilgili 5-6 sayfa çncesinde bir Link vermiş ve görüşünüzü sormuştum.Sanırım gözünüzden kaçtı.
İLAF, ilk olarak resulün büyük dedesi Haşim tarafından Bizansdan aldığı "EMAN" sonucu yapıldı.Ardından Yemen ve İrandanda emanlar alındı ve bir ANLAŞMALAR ZİNCİRİ ile KUREYŞ ve Müttefikleri İMTİYAZLI SERBEST TİCARET hakkı elde etti ve KIŞLARI Yemene,Baharda ise Sureye (Bizans kontrolünde) Ticaret Kervanları ile mal taşımaya başladı. Kureyş suresinde ki İLAF bunu anlatıyor. Bununla birlikte İLAF anlaşması başka bazı önemli hükümlerde barındırıyordu: -En önemlisi Sermayesi olmayan veya yetersiz olan insanların da Kervanlara katılması ve onlarında zaman içinde birikime sahib olması vardır. -Ayrıca Ukaz panayırında HAKEM HEYETLERİ de incelenmeye değer... Bunlar "Günün şartlarını" dolaysı ile Kuranın ilk muhattablarının Ayetleri nasıl anladıkları konusunda bizlere fikir verir. Muhammedin Haticenin kervanına dahil olması ve sonrasında işi ele almasıda İLAF ile yakından ilgilidir.
TEMİM ile ilgili linkde daha fazlası vardı...
selam ile...
__________________ Haşr -10
"Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru.
Rabbimiz, sen şefkatlisin, Rahimsin,"
Kureyş suresinde "alıştırmak" ile ilgili bir kelime göremiyorum.
Meallere bakarsanız oldukca farklı öeviriler göreceksiniz.
Bazıları bir "ANLAŞMA" dan söz etmiş ki, bunlar nisbeten daha doğru bir çeviriyi yakalamışlar ancak "Alıştırma" hangi kelimeye ithaf olunur?
İLAF kelimesi ile ilgili 5-6 sayfa çncesinde bir Link vermiş ve görüşünüzü sormuştum.Sanırım gözünüzden kaçtı.
İLAF, ilk olarak resulün büyük dedesi Haşim tarafından Bizansdan aldığı "EMAN" sonucu yapıldı.Ardından Yemen ve İrandanda emanlar alındı ve bir ANLAŞMALAR ZİNCİRİ ile KUREYŞ ve Müttefikleri İMTİYAZLI SERBEST TİCARET hakkı elde etti ve KIŞLARI Yemene,Baharda ise Sureye (Bizans kontrolünde) Ticaret Kervanları ile mal taşımaya başladı. Kureyş suresinde ki İLAF bunu anlatıyor. Bununla birlikte İLAF anlaşması başka bazı önemli hükümlerde barındırıyordu: -En önemlisi Sermayesi olmayan veya yetersiz olan insanların da Kervanlara katılması ve onlarında zaman içinde birikime sahib olması vardır. -Ayrıca Ukaz panayırında HAKEM HEYETLERİ de incelenmeye değer... Bunlar "Günün şartlarını" dolaysı ile Kuranın ilk muhattablarının Ayetleri nasıl anladıkları konusunda bizlere fikir verir. Muhammedin Haticenin kervanına dahil olması ve sonrasında işi ele almasıda İLAF ile yakından ilgilidir.
TEMİM ile ilgili linkde daha fazlası vardı...
selam ile...
Merhaba UlulEbsar dost. Nasılsınız?
İLAF kelimesi ÜLFET ile aynı kökten. Yaklaştırmak, alıştırmak. Ama bu, internetten edindiğim bilgidir; yanlış olabilir. Öte yandan size göre
Yemen ve İrandanda emanlar alındı ve bir ANLAŞMALAR ZİNCİRİ ile KUREYŞ ve Müttefikleri İMTİYAZLI SERBEST TİCARET hakkı elde etti ve KIŞLARI Yemene, Baharda ise Sureye (Bizans kontrolünde) Ticaret Kervanları ile mal taşımaya başladı.
Aynı şeyi söylüyoruz. Kureyş kış ve ilkbaharda mal taşıyıp ithal ve ihrac işleri yapmak için Yemen ve Suriye gibi uzak ülkelere yolculuklar yapma imkanına sahipti. Önemli olan bu gerçektir. Kureyş sûresinde açıklandığı üzere bu imkanın o evin Rabbince sağlanıyor olması ise kevnî anlamda olup o imkanı uygulamaya dökenler insanların kendileridir.
Ayrıca, o yolculuklar yalnızca kışın ve ilkbaharda yapılıyordu. Bundan anlaşılan, Kureyş Mekke'de yazın kurulan panayırı kaçırmıyordu.
Başka bir foruma astığım bir iletimi meramımı anlatmama yardım eder umuduyla buraya aktarıyorum:
2008, 2009, 2010’nun "yasak dolunaylar"ı, الاشهرالحرم - el eşhuru'l hurum:
…. 2008__ ……….. 2009_ .... 2010-----
1: Tem 18 ……….. Tem 7 ....... Haz 26
2: Ağus 16 ……….. Ağus 6 ..... Temmuz 26
3: Eylul 15 ………… Eylul 4 ...... Ağus 24
4: Ekim 14 ………… Ekim 4 ...... Eylul 23
Mekke’nin geleneksel panayırı (ticarî "hac"cı) 2, 3, 4. yasak dolunayların her birinin ilk on gününde kurulurdu. Bu on günler aynı zamanda dinî haccın da vakitleriydi. Yani ticarî ve dinî haclar Tevbe 28’e kadar birlikte uygulandı (9:17,18,19).
Tevbe sûresinden benin anladığıma göre inananlar Miladî 630’a ait
1. yasak dolunayın başında Mekke’ye girdiler
2. yasak dolunayda HAC yaptılar, ki bu "الحجالاكبر - el haccı'l ekber" idi. (9:3)
2. yasak dolunayın 10’undan bir iki gün sonra Huneyn’de savaşıp üstün geldiler.
4. yasak dolunayın ilk 10 gününden sonra cehennemî sıcaklar hâlâ sürüyorken Tebuk Seferine çıktılar. O yüzden, 9:81'de anlatıldığı üzere, münafıklar inananlara "Bu sıcakta sefere çıkmayın!" diyerek çelme takmaya yeltendiler. "Oysa cehennemin ateşi dahasıcaktır, nâru cehennemeeşeddü harrâ."
Tevbe 28 her halde o esnada indi ve panayır geleneğine son verildi. O yıldan sonra Mekke panayırı bir daha kurulmadı; başka bir deyişle, dinî hac artık ticarî hacsız uygulandı.
"Yasak dolunaylar"ın ilkinde hacca gidilmiyor çünkü oruç zamanıdır (2:185). O dolunayda hacca gidilirse Allah'ın kefaret orucuyla ilgili buyruğu hükümden düşer (2:196).
Öteki yasak dolunayların her birinin ilk on günü hac vaktidir. Yani bir yılda üç seçenek var.
İlk haccın vakti 2. yasak dolunayın ilk on günüdür ve bu hac, yılın ilk haccı olduğu için HACCI EKBER adını alır.
Teşekkürler Hasan hocam,umarım sizde afiyettesinizdir?
Oruca bu yıl ne zaman başlasınız? ve şu Günleriniz Oruçlu mu geçiyor?
Elbette cevap vermek zorunda değilsiniz...
Alıntı:
Buna göre 2010’nun oruç ve hac tarihleri:
Haz 26-Tem 4: oruç
Tem 26-Ağu 5: (büyük) hac
Ağu 24-Eyl 4: hac
Eyl 23-Ekim 4: hac
Bu tabloya göre 3 kez hac mı yapılması gerekiyor?
Bilinen anlamda ki hac ile bunun mümkün olmadığı açık.
O halde nasıl anlamalıyız?
Benim Haccetmekten anladığım;
Kelimenin kökenini de dikkate alıp,şu an bu sitede yaptığımız şey HACdır. Konuları derinlemesine araştırmak,karşılıklı fikir alış-verişinde bulunmak. Bilenlerin,bilmeyenleri bildiklerini aktarması. Sözün en güzeli ile soruları cevaplaması... Sistemi=Ed-Dini=El Beyti Ayakta tutan sütunları güçlendirmek Hacdır. Bu şekilde kendimize bir kıble oluşturmuş oluyoruz. Haccı Ekber ise düzenli aralıklar ile BİRARAYA gelmek, farklı ortamlarda bulunanların toplanması. Hac tekamul için,yani insanın olgunlaşması için gerekli...Ayrıca bir standart oluşturmak ve ayrıldıktan sonra herbir inanırın RESUL vazifesi ile ORTAK KARARLARI halkınaüEhline iletmesi gerekir. Bilinçli bir toplum oluşturulur. Bunlar elbette benim şahsi görüşlerim olup, ancak beni bağlar. En doğrusunu Rabbimiz bilir.
selam ile...
__________________ Haşr -10
"Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru.
Rabbimiz, sen şefkatlisin, Rahimsin,"
Oruca bu yıl ne zaman başlasınız? ve şu Günleriniz Oruçlu mu geçiyor? İçinde yaşadığım ortamda herkes ne zaman başladıysa o zaman başladım. Şu anda oruçluyum.
3 kez hac mı yapılması gerekiyor? Hayır bu üç dönem birer seçenek. İsteyen, 26 Haziran-4 Temmuz döneminde yapar hac ibadetini isteyen öteki dönemlerin birinde.
Kelimenin kökenini de dikkate alıp, şu an bu sitede yaptığımız şey HACdır. Konuları derinlemesine araştırmak, karşılıklı fikir alış-verişinde bulunmak.
Kelimenin kökenini dikkate aldığımda benim anladığım, HÂC karşılıklı fikir alış verişi olamaz. Çünkü fikir alış verişinde bulunan insanlar dostça davranırlar; oysa TARTIŞMA anlamına gelen HÂC (حاج) o tartışmanın İNATLAŞMA şeklinde ve düşmanca yapıldığını dile getiriyor.
Kelimelerin listesi aşağıda. Lütfen tıklayın ve حاج kelimesinin önünüze konan ayetlerdeki anlamını inceleyin. Doğru anlamı göreceksiniz Allah isterse. Ama ben yanılıyor da olabilirim. Öyle ise nerde yanıldığımı lütfen açıklar mısınız.
Örnek olarak ilk kelime olan "etuhâccûnena - اتحاجونن"yı ben tıklıyorum. Bakara 139.
De ki:
"Allah bizim de rabbimiz sizin de. Siz hâlâ O'nun aleyhinde bizimle inatlaşıyor muzunuz?"
O insanlarla fikir alıp vermek bir yana her hangi bir şekilde konuşmak bile mümkün değil. Ayetin devamı bunu açıkça ortaya koyuyor: Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız size! (ve lena e'mâluna ve lekum e'mâlukum - ولنااعمالناولكماعمالكم)...
Allah ne diyorsa o diyorsunuz. Kuranda çok önemli noktaları yakalıyorsunuz. Ama tevatürden vazgeç-e-miyorsunuz? Bana göre namaz yok.SALAT var. Siz iki vakit olduğunu iddia ediyorsunuz.Saygı duyuyorum: Buna rağmen 5 vakit kılıyorsunuz. Neden? Çünkü "ne olur ne olmaz" mantığını güdüyorsunuz.Yada o mantık tarafından güdülüyorsunuz. O halde bu kadar insana bu düşünceleri neden açıklıyorsunuz? Meşhur Dolunay ile başlanması gereken Orucu Hilalle neden başlatıyorsunuz.O halde Yılın en sıcak zamanında başlaması gerekirken neden KIŞ günü oruç tutuyorsunuz?Neden? Kınanmaktan mı çekiniyorsunuz? yoksa tesbitlerinizden emin değilmisiniz?
Hac iki farklı düşüncenin çarpışmasıdır. Bizim geldiğimiz gezegende harfler yok.Semboller var.Haccın sembolüde sıfır içinde + dır. Düşüncelerde birer enerjiden ibaret.Termodinamiğin 0,1 ve 2. yasalarına tabidir.Bu şu demek; Düşüncelerde + dan -ye doğru hareket eder.Dengeye ulaşana kadar da Akış durdurulamaz.Haccedmeye olumsuzluk yükleyen sizin soyut bakış açınızdır. Haccetmenin arabcada/kurancada ZITTI nedir? Bunu açıklarsanız manzara netleşecektir.
Saygılarımla... UlUlelbab
__________________ Haşr -10
"Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru.
Rabbimiz, sen şefkatlisin, Rahimsin,"
tevatürden vazgeç-e-miyorsunuz? İbadî alanda HÂC değil hoşgörü yanlısıyım. Allah'a sığınma ihtiyacını ne zaman duyarsam o zaman namaz kılma hakkım var eğer siz de izin verirseniz.
O hakkımı kullanarak bir günde bazan yalnız iki, bazan beş vakitten fazla namaz kılıyorum. Sabahı ve akşamı FARZ niyetine, ötekileri NAFİLE.
Kişisel takılmanızı da hoş görürüm. Ama bana zaman kaybettirir. Onun için ilkin kişisel sorunuza cevap vermemeyi bile düşündüm ama sonra nedense "Boş ver!" dedim. Hata ettiğimi anlıyorum.
HÂC kelimesinin Kuran'daki anlamını dışlıyorsunuz. Özür dilerim ama bu dışlamanın gerekçesini anlamadım. Evet, Kuran'daki HÂC düşmanca inatlaşmadır. Eğer bu dediğim yanlışsa doğrusunu öğrenmek isterim. Ama doğru olduğu halde hâc adı altında düşmanca inatlaşma tavsiye edilirse onu anlamam. Allah ne diyorsa o.
Bu iletinizdeki üslubunuzun bende bıraktığı izlenim: HÂC yapıyorsunuz. Bu yazışmayı sürdürürsek benim müzakere yanlısı dostum "hâc"dan yana bir düşman olup çıkacak. Buna razı değilim. Onun için şimdilik
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma