Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Sevgili takva, benim burda yazma aracım kimseyle polemiğe
girmek değil. Sırf hitap tarzınızdan(alaycı) dolayı sizi
eleştirebilirim. Onun dışında ben de bu düzenin(filmin)
tam da ortasındayım sosyal meselelere normal bir
insanınkinden daha fazla ilgiliyim. Ayrıca firavunla bir
karşılaşmam olmadı..
Bahsedilen-eleştirilen konular hepimizin eleştirisidir.
Yanlış bişey varsa yanlıştır. SEvgili evrensel yazmaya
kalınca eminim herkesin yazacağı çok şey vardır ama
bunlar bilinen durumların tespitinden öteye
gidememektedir. Dilerseniz bundan sonra aklınıza gelen
çözüm yollarını-önerilerini tartışalım. Nasıl bir dünya
hayal ediyoruz?
Katılma Tarihi: 13 ocak 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
canımın ciğeri helbette sen bizim için çok önemlisin mustacanta. seni selamlarım hanif dostum.
ben düşündüğümü yazarım alaycılık yok üslübüm belki ağır. ama insanlar ölüyor açlıktan o zaman ağır olacaksın. kanun kanun değil hukuk hukuk değil. adalet bir kaç kişinin tekelinde sosyal yaşam para üzerine kurulmuş. hertürlü iyiliğin önüne engel konmuş. kimler koymuş. bir bakın yaşamı yaşamaz hale getirdiler. öyle değil sen belki biliyorsun belki de anlam bakımından zayıfsın. ama bu firavunlar at oynatıyorlar. her yeri kuşatmışlar. aslın da taşın gediği bu ama öylesine kamufilaş olmuşki kimse o düzeni görmüyor. kuranın baştan sona ayetleri bunu üzerine bina edilmiş. allah başkalarınaaaaa kulllllllllllllllll olmayacaksınızzzzzzzzzzzzzzz... diyor. ben sizi rızıklandırıyorum ama onlar çeşitli ayak oyunları ile rıskını elinden alıp sana serumla az az veriyorlar.
peki ne yapalım da bu düzeni değiştirelim maalesef bu düzen değişmez. öylesine organize olmuşlarki bildiğiniz gibi değil. bakım bunlar olurmu herkez düşünsün.
herkez heryerde yaşayacak sınırlar kalkacak. ülke kavramı yok olacak. fabrikalar kapanacak bankalar yok olacak. faiz bitecek. ekini olan olmayana verecek . üzümü olan olmayana verecek. iki elbisesi olan diğerine verecek. evlerini kiraya veren ler olmayanlara dağıtacak. topraklar müşterek olacak herkez heryerde ekip biçecek. kendisi için imkanı olan ürünü ordan karşılayacak. fazlasınıda ekip biçmeyene kendisi götürecek eliyle verecek. ve ondan kendi ihtiyacı olan şeyi para vermeden alacak. insanlar sadece başkaları için yaşayacak resulü ekrem BUYURDU: komşusu açken tok yatan bizden değildir.
evet dostlar bunların olasılığı sıfırdır. bundan ben çıkıpta gelin hanif olun desemde bir demesemde.
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
"..herkez heryerde yaşayacak sınırlar kalkacak. ülke kavramı yok olacak. fabrikalar kapanacak bankalar yok olacak. faiz bitecek. ekini olan olmayana verecek . üzümü olan olmayana verecek. iki elbisesi olan diğerine verecek. evlerini kiraya veren ler olmayanlara dağıtacak. topraklar müşterek olacak herkez heryerde ekip biçecek. kendisi için imkanı olan ürünü ordan karşılayacak. fazlasınıda ekip biçmeyene kendisi götürecek eliyle verecek. ve ondan kendi ihtiyacı olan şeyi para vermeden alacak. insanlar sadece başkaları için yaşayacak resulü ekrem BUYURDU: komşusu açken tok yatan bizden değildir.
evet dostlar bunların olasılığı sıfırdır. bundan ben çıkıpta gelin hanif olun desemde bir demesemde."
Sevgili Takva,eğer dünyayı kurtaran adam rolüne soyunursak dediğin gibi bu kurtuluşu sağlamak olanaksızdır.Ama kendimizi ve ehlimizi kurtarmayı hedefliyorsak bu pekala mümkün.Senin sözünü ettiğin fabrikaları zaman zaman geziyorum ve oraları iyi bilirim.Geldiğimde yüreğim burkulur.Artık o fabrikaları kapatamayız o karayollarını iptal edemeyiz.Ama kendimizi bunlara bağımlı olmaktan kurtarabiliriz.Kısaca,senin "asla olmaz" dediğin yaşamı kendi ölçeğimizde Allah dilerse gerçekleştirebiliriz.Bizler Allaha şükürler olsun bunun çabası içindeyiz uzun yıllardır.Ve çok ciddi adımlarımız var.İnşaallah belli bir kıvama ulaşınca sizleride beraber yaşamamız noktasında davet edeceğiz.Asla umutsuz olmamak lazım.Bu yazım diğer başlıkta sevgili İbrahimizm kardeşimizin "ne yapabiliriz" sorusunada yanıttır.Selam ve sevgiler..
Bir fabrika dusunelim...! Ben sahibiyim fabrika benim uzerime ve iscilerimin ayni anda,yani onlar yaptigi is kadar para alicaklar goturu gibi acele yok baski yok eger 100 liralik is yaptisa isterse ceker gider zorunlu ise yarin devam eder aydinlik/gun oldukca. Gece isine/vardiyasina kesinlikle karsiyim. Iscimi bir zamanin icine ve sabit paraya kitlemiyorum ben sahibi oldugum fabrikanin kontrolucusu/yonetimdeyim iscilerime denk para aliyorum butun ciktilardan girdilerden vergilerden sonra ihtiyacimdan fazla olan parayi ihtiyac sahiplerine oncelikle aileden baslayarak kendimden arindiriyorum luxe kacmiyorum.gerek yok iki arabam var eger iki arabam ihtiyacimsa benimdir eger bir tane hayli yeter ise ikincisine gerek yoktur.yuktur.
disarida piyasa ne olursa olsun sen hammadde alip uretip malini satabiliyorsan senin sistemin doner ama onu yapacak baba yigitler yok iste ama ticaret musvetteleri riba alisveris gibidir diyorlar.
aklınıza gelen çözüm yollarını-önerilerini tartışalım. Nasıl bir dünya hayal ediyoruz?
Selam mustacanta,
İşte herşey burada başlıyor...
Nasıl bir dünya hayal ediyoruz?..soru güzel..!
cevap:Yaşam içerisinde eksik olan ve engellenen şeyler'in ortadan kaldırılması için bilinç devrim'i-nin gerçekleştirilebilmesini hayal ediyorum/ediyoruz..!
Peki yaşamımızda eksik olan şeyler nelerdir?
Adalet,özgürlük,barış,huzur,mutluluk,uyum vb..!
İşte bilinç bizler'e bunlar'ın yeniden kurulması ve ayakta tutulması(salat'ı ikame)için enerji verir..!
Bu bilinç ile ancak barış yurdu imar edilebilir..!
Peki bunlar'ı nasıl gerçekleştireceğiz?
Alemler'in efendisinin yol gösterici işaretler'ini yaşayarak/yaşatarak...!
İşaretler'in(kitab+kainat kitabındaki ayetler)okunup-yaşanıldığı zaman bir çok karanlıkta kalan ve çözüm öneriler'i bekleyen onca sorun çözülmüş olacak ve hem bu yaşamda hemde diğer yaşamda mutluluğu elde etmiş olacağız...!
Alemler'in efendisinin Ayetler'ini yaşayan bireyler her türlü kederden/dertten emin bir şekilde(beyt'e giren emniyette olur(!)..)yaşamlar'ını idame eder ve bu hal'in diğer kişilercede yaşanılmasını(salat'ın ikame edilmesi)sağlayarak barış yurdunu imar'ı adına güzel eylem ve davranışlarda bulunulmasını sağlarlar...!
Yani yaşadıklar'ının diğer kişilercede yaşanılmasının HAYAL'ini kurarlar...!
Salat'ı ikame eden kişi-ler kendiler'i ve çevreler'iyle barış içinde yaşama gayreti gösterirler..!
Barış ve mutluluğun(cennet yurdunun yaşanması)için neler'in yapılması gerektiği Elçiler'in yol haritalar'ında açıkça belli olan ayetlerde gizlidir..!
Ayetler'in yaşanılmasını sağlayan kişiler(teslim olanlar)tüm olumsuzluklar'ın engellenmesi(salat bilinci engeller)adına eylem ve davranışlarda bulunur ve bunlar'ı pratiğe dökmenin/döktürmenin hayal'ini kurarlar..!
İşte bunlar Rabler'inden bir kılavuz üzeredirler ve asla mutsuzluğa ve ümitsizliğe kapılmazlar...!
İşte doğru yolda olanlar bunlardır..!
Bu yönü ile Salat bilinci çok önemlidir..!
Ancak bu bilinç içerisinde olanlar barış yurdunun imarını sağlayabilir/sağlatabilirler...!
Salat bilinci sürekli aksiyonerliğe iter bizler'i ve pratik çözümler'in bulunmasında yardımcı olur..!
Bu konuda yazılacak-söylenecek o kadar çok şey vardırki aslında ama kısa ve öz olarak değinmeye çalıştım acizane...!
İşte ben böyle bir bilinç'in sergilenmesinin hayal'ini kuruyorum...!
Sevgiler değerli kardeşim...umarım sıkmamışımdır..!
__________________ BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
Günümüzde işçilik,hem köleliğe yol açar hemde kendi
kuyusunu kazar..bakıyorum şöyle çevreye;marketler ağzına
kadar dolu,mağazalar tıka basa dolu,keza pazarlarda öyle
ve en önemlisi de zenginin kasası hiç boşalmıyor..o
zaman aklıma şu soru geliyor..
Tüketime yaramayan üretimin amacı nedir?
Ürettiniz bol bol ne varsa,eee?şimdi ne olacak?
Üretim haddiyle fazla ve bu durumda artık üretimden ve
üretilenlerden para kazanılmadığında,o malı üreten
işçiler,işletme para kazanamadığı gerekçesiyle kapı
dışına..
ne oldu şimdi?bu üretim fazlasını kim tüketecek?
buyrun..?
sorun çok fazla çalışarak üretim fazlası mı meydana
getirmek ve bu olduğu için mi insanlar işsiz kalıyorlar?
yani bu şekilde işverene günde doğmuş olmuyor mu?mevcut
iş yokluğundan oluşan işsizliği kendi lehine çevirme
suretiyle?..
o zaman çözüm daha az çalışın..evet az çalışın üretim
fazlası olmayı versin..böylece emeğiniz değerlensin..
işin aslı şu ki,sabahın köründe kalk,sersemlemiş durumda
yola düş sonra işe var ve her zaman ki gibi bin bıkkın
halde çalış,akşamı iple çek,hatta p.tesiden itibaren
cumayı hayal et..
eee?geriye ne kaldı?yani bunun için mi geldik dünyaya?
durmadan dinlenmeden çalışmaya..ki bunun sonuçları da iyi
görünmüyor..halk açısından..
birileri dayatmış efenim günde 8 saat çalışacaksın ve
kurallar bu diye..yav bana ne sizin o uyduruk
kurallarınızdan,..bana göre bir insan 10:30 da işe
başlamalı ve 14:30 da da paydos etmeli..zaten öğle yemeği
sorunu da böylece ortadan kalkmış olacak..sonra bu emeği
değerli adam gidip hayata
karışacak,düşünecek,fikredecek,insan olduğunun ne anlama
geldiğini öğrenecek..
bir sistem dayatmışlar ve sonra öğretileri de işin içine
katmışlar...efenim çalışmak ibadettir diye..hı hı?
öyledir..çok çalışmaktan emeğinizi üç otuza satmaktan
bitik haldesiniz,akşam geldiğinizde bedenen bitik veya
zihnen bitik halde,robotlaşmış vaziyette çayınızı
yudumlarsınız..
İnsanlığı kendi uyduruk öğretilerle yönete durmuşlar
durmadan..insan faktörünü göz ardı ederek..çok çalışmanın
ibadet olduğunu falan sanmıyorum,bana göre o insanı hem
insanlığından hem neden varımlarından
uzaklaştırıyor..neden çok çalışıyorsunuz?cevap aç
kalmamak için?..oldu mu?elbet olmadı..cevap şu
olmalıydı;emeğimiz değersiz olduğu için çoık çalışıyoruz
çünkü birileri bunu bize öğretti..kuranda geçen öğle
uykusunu bile iklime şartlandırdık..da tamam elbet etkisi
var da peki öğle uykusu alan adamlar bu boşluğu nekadar
zamanda dolduruyorlar?önemli olan bu...
yani 8 saat bir yerde çalışmak zorunda olmak bana göre o
insan için tam bir bezginlik sebebidir,daha işe
başlamadan bir yorgunluk bir bitikliğe sebep olur..az
değil tam 8 saat..sonra yemekti çaydı falan derken nerden
baksanız bir adam bir iş için yol 1 saat,1,5 saat
yemek,çay molası,8 saat çalışma=10,5 saat ora için
hapsolmaktadır..bunun ne akılla ne mantıkla uzak yakın
alakası yok..pazartesi günü olupta bezgin olmayan adam
görmedim daha,p.tesi sendromu :)
hem emek değersizleşecek,hem yaşama vakit ayrılamayacak
hem tüketim gücün olmayacak..tam saçmalık..kardeşim sabah
uykumu alamamışım,sabahım köründe ne işi..?
__________________ Konfüçyüs:"Bir Devlet aklın ilkelerine göre yönetiliyorsa, düşkünlük ve yoksulluk yüz karasıdır.Bir Devlet aklın ilkeleriyle yönetilmiyorsa,o zaman da, zenginlik ve şan şeref utanç verici şeylerdir."
Ben direkt işçiliğin köleliği konusunda yorum yapmak istiyorum. Başlıktı zaten çeken beni.
Osmanlı dönemindeki köleliği araştırdığımda, bir başkası altında çalıışan herkesin köle olduğunu düşünüyorum yani şöyle diyelim; Bugünkü işçilik kavramı MODERN KÖLEliktir benim düşünceme göre. Bu yüzden osmanlı zamanında modern kölelik uygulandığını düşünmüşümdür hep :)
Şimdi direkt karşı çıkacaklar olacaktır ben hemen açıklayım neden böyle düşündüğümü. Şimdi köle deyince aklımıza direkt olarak özgürlüğünü kaybetmiş, hiçbir hakkı olmayan insanlar gelir. Ömür boyuda köle olarak yaşanır ve acı çekerler...vs Tabi köle deyince akla hemen hemen herkesin batıdaki köleler canlanıyordur kafasında eminimki :D Ben bu batının köleliğinden bahis etmiyorum , bizlerdeki kölelikten bahis ediyorum. Farklı noktalar olsada günümüz işçiler ile çok ortak noktası var.
Müslümanlarda Köle; Gönüllü ya da başka bir şekilde ele geçilir yani özgürlük kaybediliyor. Gönüllüsüde olur mu derseniz evet olur. Kafkasyadakiler bilhassa, kız çocuklarını saraya vermek isterlermiş sırf belki birgün valide sultan olur diye :D (misal). Bir köle asla ömrü boyunca köle kalmaz kendi istemediği sürece. 7 ila 9 yıl hizmet süreleri vardır(ten renklerine göre değişiyor). Hizmet süreleri boyunca maaş alıyorlar artı sahiplerinin onlara verdikleri hediyeler. Genelde zengin itibarlı bir koca(ben cariyeleri örnek alıyorum daha çok) evlendiriliyorlarki çeyizde çeyiz hani. Oldu evlenmek istemedi süresi doldu azad oldu. Emeklilik maaşı + ev. Köleye sahibi kötümü davranıyor? Köle kaçarak bir köle tüccarına gidip durumu anlatıyor ve o tüccarda onu başkasına satıyor eski sahip hak iddia edemiyor. Köleye eziyet etmek yasak. Onu giydirecek(kıyafetlerde öyle yırtık pırtık değil batıdakilerinki gibi malum cariye kıyafetlerini bilirsiniz ama öyle binbirgece masalındaki harem kadınları gibi de değil),yedirecek,bakacak ,sağlığı bozukca gereken yapılacak ve iyi davranacaksın. En önemlisi EĞİTİLİYORLAR. Cahilde değiller yani. Özel birşeye yetenekleri var ise onada yönlendriliyorlar. Köle azad olsa da eski sahipleri ile bağı koparmıyor, ev ahalisi gerektiğinde yardıma koşuyorlar. Devşirmeleride köle sayabilirsiniz. Onlarda aslen köledir ama devletin kölesidir ama görünürde pek belli olmaz bu.
İşçi: Maddi bir gücü olmadığı için afadersiniz EŞŞEK GİBİ bir patronun altında çalışmak ZORUNDADIR. Seçim hakkı olamaz kendi işini açamayacak insanların. Gönüllü olarak hizmetlerini sunarlar gerek devlete gerekse özel sektörlere. Maaş alırlar ve çalışma süreleri içerisinde prim gibi durumlar söz konusu olabiliyor bazı işlerde. Belli bir yıl çalışma süreleri var sonra emekli olunup emekli maaşı alıyorun. İş koşullarımı kötü? Daha iyisini bulabiliyor isen gidersin başka işe bulamıyorsan katlanmak zorundasın. Özel sektörde bazı iş verenler meslek eğitimleri verir ama o kadar. Seni yedirir(sadece öğle yemeği) ama giydirmez. sigortan sayesinde sağlık sorunu hal oldumu yırttın ama o sigorta primide senin maaşından ödeniyor.....vs
İkisi arasındaki ortak noktaları görüyorsunuzdur şahsen kölelerin durumu daha iyi :D zira sahipler daha insaflılar günümz patronlardan :p :p Bu arada yanlış anlama olmasın köleliği savunup yüceltmiyorum sadece bir noktaya parmak basıyorum. Bu arada köleler ile ilgili bahis ettiğim şeyler masal hikaye değil TAMAMEN RESMİ BELGELİ KAYITLI bilgilerdir.
İşçi: Maddi bir gücü olmadığı için afadersiniz EŞŞEK
GİBİ bir patronun altında çalışmak ZORUNDADIR. Seçim
hakkı olamaz kendi işini açamayacak insanların. Gönüllü
olarak hizmetlerini sunarlar gerek devlete gerekse özel
sektörlere.
Eşşek gibi çalışmak,hangi anlamlara gelebilir?
Çalışma saatlerinin fazlalığı
İş koşullarının ağır olması
Düşük ücret
sanırım bunlar,daha da eklenebilir belki ama ilk aklıma
gelenler bunlar..
Çalışma saati fazla olan hayattan kopmuştur,bir nevi
canlı robot haline gelmiştir.
İş koşulları ağır olanlar ise zaten vaktinden evvel
ruhsal ve bedenen çökerler,onlarda üsttekinden farksız.
Düşük ücret sahipleri ise velev ki çalışma koşulları
rahat olsun fark etmez,onlarda ruhsal olarak bitmişliğe
ek olarak bedenen zaten bitmişlerdir..
Elleri yüzleri toz toprak içinde olsun veya olmasın,tüm
kaygıları işi olan,ruhsal ve fiziken bitmiş adamlara hala
şu söyleniyor;çalışmak ibadettir..çalışmak ibadet falan
değildir,sadece kontrollü olarak gereklidir..üç beş
soytarının önümüze koyduğu saçma sapan kurallara uymak
ibadet falan değildir,
o zaman şöyle denir;efenim sevdiğin işi yap..yav sana ne?
yaparım veya yapmam..düşünüyorum ben şimdi;insanlar neden
bezmişler çalışmaktan..hele p.tesi,millet bir
suratsız,bir suratsız sorma gitsin..ee?para
kazanıyoruz..kes!
kuralların yasaların kölesi olmuş,birde karşıma geçip
ibadettir diye sayıklıyor ama patronun yedi sülalesini
aklından kaç kere geçirdiğini söylemiyor..sanki çok
çalışınca işçinin kileri dolacak..?daha perşembeden o
suratının akrep ve yel kovanı karşılıklı neden
yükseliyor?hele cuma oldu mu?ovvv..surat 10 a 10
var..ve akşam mesai bittiğinde,bırakıldıkları için
sevinçle tepişen danalar gibi hoplaya zıplaya,suratınıza
o en güzel hoşçakalları takarak uçuyorsunuz..öyle ya sizi
kimse tutamaz artık..çünkü yarın tatil..p.tesi görürüm
seni çok çalışmayı erdem sanan seni keçi..
hafta sonu tatilde ne yapacaksın?
eşşek gibi gezeceğim,evet eşşeklikten kurtulamadın ki bir
türlü..sonra işin içine dinide katıp karıştırırlar hele o
din adamı denen soytarılar yok mu?
Allah boş oturanı sevmez..eeee?başkaaaa?
Allah haksızlığa susup koyun olanı sever mi peki?
İlim çinde olsa gidip alın denmiş..bu cümle ne anlatıyor?
kurallara uy ve daha ve daha çok çalışı mı?yoksa otur az
soluklan ve düşününü mü?düşün ki neye geldin?düşün ki
neden varımı sorgula..
sanki bu medeniyeti ahrete taşıyacağız yav..bir tarafta
din adamları bir tarafta burjuvalar hele bir tarafta tam
asalaklar..öbür tarafta köprüler ve yollar ve onların
yoksul yapıcıları..
__________________ Konfüçyüs:"Bir Devlet aklın ilkelerine göre yönetiliyorsa, düşkünlük ve yoksulluk yüz karasıdır.Bir Devlet aklın ilkeleriyle yönetilmiyorsa,o zaman da, zenginlik ve şan şeref utanç verici şeylerdir."
eşşek gibi çalışma lafı yanlış anlaşıldı tabi cümlenin gelişi ile ben yani istesekte istemesekde kendi işimizi kuramadığımız için(para olmadığını farz ederekten) istesekte itemesekte başkalarının işçisi olarak çalışacağız. zorunluluk bu. Yani iş koşulları iyi olsun kötü olsun fark etmez.
Ne yazık ki işgüzarlar sayesinde,hayata gözlerini açanlar
daha 10 yaşına gelmeden bu zorunluluklarla
karşılaşıyorlar..onların zorundalığı ne kadar acı veriyor
insana,
peki ya bizlerin?zorundalıkları..birileri güneşi ve
solunan şu havayı pay edememişler hala,ilginç..demek ki
uyanamadılar galiba,güneşten yararlanma vergisi ve hava
soluma vergisi adı altında..ama toprağa gelince çok güzel
pay etmişler..hiçkimsenin olmasa da hazinenin hakkı ama
kimsenin değil,hazinenin hakkı ama herkesin..güzel
yutturmaca..babalarının ezelde malı idi ya,onlara kaldı
ya,bunlara da kalır elbet..
eşşek gibi çalışma kavramı aslında yanlış,yanlış yerden
gidiyoruz,şöyle olmalıydı;eşşek yerine konma..
yani genelin davranışı,insana nasıl zorundalık olabilir
ki?ama içlerine kaynamışsan ve kopman mümkün görünmüyorsa
yapacak pek bir şeyde görünmüyor ufukta..ve asıl şunu
söylemeliyim;kendilerine ait iş yerleri olanlar, gördüğüm
kadarıyla başkalarına çalışanlardan daha fazla
çalışmaktalar,daha fazla emek harcamaktalar..yani asıl
itibariyle,kendi işini yapıyor olmakta pek çözüm değil
saatler açısından..çünkü mevcut parasal sistem bir yerde
onları böyle davranmaya mecbur kılıyor..
ben bir üst yazımda ve daha evvelkinde şunu
söylemiştim;ortada bir zorundalık var ve bu insanın
zoruna gidiyor..her ne kadar zoruna gitse de,birileri
tarafından oluşturulmuş bu yaşam kuralları ve şeklini
eninde sonunda kutsuyorlar..
sürekli üret,üret,üret..ama nereye kadar?bunu yaparken
nereye varılmak isteniyor ki?herkese daha bol ve ucuz
meta sağlamak için mi?sanmıyorum,ne kadar bol olursa
üretim ne kadar fazla olursa,bu halkın faydasına bir tarz
değil..çünkü emek ucuzluyor,sonra dış pazarlar
aranıyor,sen kendi memleketinde en halis domatesi
yiyemiyorsun onu dış ülke halkları yiyor..zaten üretim
fazlasını burada eritmek derdi yok kimsenin,onlar dış
pazarlarda tüketim gücü arıyorlar...
ama zaten saçmalık baştan aşağı her yandan akıyor..emek o
kadar ucuzlamış ki,insan yaşamı kimsenin umurunda bile
değil yani 580 lirayı tek kişi veya aile olup olmamasına
bakmadan ve mevcut şartlar fiyatlarda umursanmadan bir
insana teklif etmenin adı zulümden başka bir şey
değildir...mantık bunu almıyor kabul etmiyor..bu ücretin
içinde mecburi giderleri saymadık bile..bunun adı devlet
yönetmek falan değildir,demokrasi adı altında oligarşi
yönetimini uygulamaktır..milletin sırtına sadece bunlar
binmemiş ki,kendi müstahdemlerinide milletin sırtına
bindirmişler..insanları yoksul bırak,her tarafa yüksek
duvarlar ör ama her yere bir karakol kur,profesyonel ve
çabuk hareket edebilen bir ordu yerine,hantal ve şişkin
bir ordu yaşat,sizi yönetiyoruz adı altında kendi
güvenliğimi en üst düzeyde sağla ama bunu yaparken de
kendi bünyeni şişirdikçe şişir..bu halkı iliklerine kadar
sömüren biri varsa oda devletin kendisidir..yani o
seçkinler gurubunun ayakta durmasını sağlayan yapılar..
Bünyesinde kaç milyon insan şu veya bu vasıfla
çalışmaktadır..ne garip..işverenin kim?işverenim
devlet,yani halk..iyi ama halk nasıl işveren olsun ki
kendisi zaten zor durumda..olsun,onların gönlü
zengindir..tayyipin kızı veya oğlu idi sanırım
evlenirken 5000 polis güvenliği sağladı..ne hakları var
buna ya..?sen kimsin ki hangi hak! ile bu milletin
parasıyla,rızası dışında işverdikleri elemanları
kullanıyorsun?bu devletin işi mi?kendi özel işin..eee?
velhasılı millet kendi güdücülerinin ayakta kalması için
birşeylerin zorunda yoksa kendi hayrı için değil..Allah
bilir.
__________________ Konfüçyüs:"Bir Devlet aklın ilkelerine göre yönetiliyorsa, düşkünlük ve yoksulluk yüz karasıdır.Bir Devlet aklın ilkeleriyle yönetilmiyorsa,o zaman da, zenginlik ve şan şeref utanç verici şeylerdir."
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma