Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Öncelikle şahsımı "Kur'an bağlısı" Şerefi ile tanımlama iltifatınız için çok teşekkür ederim.
Ancak haketmediğimi itiraf etmeliyim.Anlayabildiğimiz ve içselleştirebildiğimiz kadar. Ve tüm bunları Hayatta TATBİK edebildiğimiz kadar Kur'an bağlısı olabiliyoruz. Ayrıca kuran BAĞLISI olmalıyız ama Kuran BAĞIMLISI olmamalıyız. Umarım bu sözde yanlış yorumlanmaz.Yanlış anlaşılmaya müsait bir söz..
Ümmet?Kuranı bir kenara attı... Uyananlar? Kurana baktı ama bir daha kafasını kaldırmadı.Bilinclenenler? Şimdi Kurandan aldığımız İLHAMla Gökyüzüne,GÜneşe,Yıldızlara,Aya bir daha bakma zamanı. İnsanoğlununun ceseti toprağa gömmeyi bir Kargadan öğrenmiş olması ve bunun Kur'an da anlatılıyor olması ne Kargayı kutsallaştırır,ne de Toprağa gömmeyi Farzlaştırır.
Daha öncede belirttiğim gibi o an veyahut şimdi,toprağa gömme hadisesi en Mantıklı yöntem olsada bu ilerde değişmeyeceği anlamına gelmez.
Bundan daha iyi bir yöntem bulunamadı şuana kadar.Bulunmasıda mümkün değil,çünkü Allahın yönteminde hiçbir zaman değişim olmaz ve Allahın boyasından daha iyi boya vuracak hiçbir yöntemde bulunamayacaktır.Kuran hayatın her dönemine aynı oranda etki eder.Başarısızlık Kurandan değil insanlardan kaynaklanmaktadır.
Yöresel olarak değişmesi de bizler tarafında tuhaf/günah karşılanmamalı.
Ama yöre sakinleride en azından Ademin katil oğlu kadar hassas olmalılar değil mi?
Asıl bu tip tepkiler Kur'anın Evrenselliğinin kabulune zarar veriyor.Bu tip dogmalar değiştiği gün
"Din elden gidiyor Ahali" diye dizlerini döven bir Nesil bırakmamalıyız dünyada.
Bu dogma değil Allahın önerdiği uslup.Asıl dogma Allahın tabiatını izlemeyip kendi kafalarından hükümler uydurmalarıdır insanların.
Yapmamız gereken Kıssadan Hisse çıkarmak,Hüküm değil. kıssanın özü: KARDEŞ KANI Dökme!!!
Kardeş kanının dökülmeyeceğini Ademin oğlu zaten biliyor.Bilmediği ölüsünü ne yapacağı.Kıssa buna bir çözüm sunuyor ve daha başka şeylere..
Binlerce yıldır bu dersi almayıp başka yönlere bakmak insanlara Dünya savaşları çıkartmaktan alıkoymadı.
Oluk oluk kan aktı.
Ayrıca İnsanoğlunun binlerce yılda Akıl melekelerinin aynı kaldığını düşünmek büyük bir hata olsa gerek.
Neden?Aynı Allahın elinden çıkmadık mı?Aynı sınava sokulmadık mı?Üstelik Cennetin en iyi yerlerinde önceki ümmetlerin öncüleri bu günkülerden daha kalabalık olacaklar.
Ben Evrim teorisi ve onun saçma tartışmalarına girmek istemiyorum.
Ancak herşeyin değişime ayak uydurması ve uyduramayanın sahneden çekilmesinin
Klasik bir söz ama bencede değişen insan değil malzemedir.(İnsanın ürettikleri anlamında)Bu zaruri uyum senın sandığın gibi bizi öne çıkarmıyor maalesef oyalıyor,saptırıyor.Bu çok önemli bir konu ciddi anlamda düşünmeni öneriyorum..
Sunnetullahtan olduğunu görmek için yeterli Zekaya sahibim.
Kur'an daki Kıssalardan hüküm çıkartmayı bırakmanı,
mevcut çıkarımlarınıda gözden geçirmeni,seni sevdiğim için istiyorum Abi.
Bende tam tersini senden istiyorum değerli kardeşim Metehan..
sayın evrensel, ben çoğu zaman ateistlerle konuşurum ve senin dediğini derler "kuranı muhammed kendi yazdı" diye, ben de onlara derim ki " hımm demek ki sizinle aramızdaki tek fark o Kitabı "yazabilecek" tek varlığın yani Tanrı'nın adının biz Allah olduğunu söylüyoruz, siz ise Muhammed ve insan kılığında gezdiğini".. sana da aynısını söylemek zorundayım, kusura bakma.
arkadaşlar,
habil ile kabil'in kıssasının üç tane ana mesajı olduğunu düşünüyorum:
1- o ikisi, insanlığın hikayesinin özetidir, Allah'a teslim olup tezekka edenler yani arınanlar, bir de teslim olmayıp tebbeüş şehevat olanlar yani heva ve heveslerinin peşine takılıp gidenler. imtihanın sonucu bu iki tiptir.
2- bu dünyanın tek anlamı "imtihandır" ve Allah ancak muttakilerden kurbanı kabul edecektir. oradaki kurban ise ellerimizle doldurduğumuz imtihan kağıdımızdır.
3- cesedi mezara gömmek ise: tevbe etmek, Allah'a dönmek ve teslim olmak için en günahkar insanın bile nefes aldığı sürece imkanı vardır. ( zümer 53-54-55-56 )
Kurbanlarımızı ( yani hayatımızı ) Allah'a sunalım, ama Habil'in dediğini hiç unutmayalım " Allah ancak muttakilerden kabul eder "
"Kurban" bayramımız mubarek olsun.
selam ve muhabbetle.
__________________ yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
"3- cesedi mezara gömmek ise: tevbe etmek, Allah'a dönmek ve teslim olmak için en günahkar insanın bile nefes aldığı sürece imkanı vardır. ( zümer 53-54-55-56 )"
Sevgili Ebukerem,senin mecazi yorumuna saygı duyuyorum.Ancak ayetlerin mecazi boyutu olacağı gibi birde fiziki boyutu var.Eğer böyle anlamazsak Kuran somut anlamda hayatımıza yansımayan bir mecaz kitabı olur çıkar.Ki,nitekim böyle anlayanlarda mevcuttur.
Şimdi ortada bir ölü var ve bu aynı zamanda fiziksel bir gerçek.Eğer sınavı kendi ellerimizle dolduruyorsak "Adam sende ne yaparsan yap"diyemeyiz.Kuranın bu fotoğrafını ciddiye almak zorundayız.
Ancak üzülerek belirtmek isterim ki bu forumda hala Kurdu,kuşu,ağacı,yağmuru,bulutu Allahın ayeti saymayanlar önemli bir çoğunluğa sahiptir.Dolayısıyla bu işaretlere Kuran ayetleri gibi bakılmamakta ve malesef küçümsenmektedir.Buda fotoğrafı tam çözmemizi engelleyen bir unsur olmaktadır.
Forumun en bilge kişilerinden biri "eğer bunlar dediğiniz gibi olsaydı köylüler en iyi Kurancı olurlardı"dediğini üzülerek anımsatmak isterim.Oysa bugün ilahiyat fakültelerinde Kuran derslerine giren bir çok prof.Buradaki gencecik arkadaşlarımız kadar bile Kuran üzerine açılım getirememektedirler.
Önemli olan ayetlere yaklaşım biçimimizdir.Köylü sahip olduğu ayetleri sürekli aşağılar ve hor görür bu durumda bunlardan bir öğreti almaları mümkün olur mu?Oysa Ademin oğlunun önünde sergilenen fotoğraf her daim tarlalarında yaşanmaktadır ama onlar karganın mısırlarına vereceği zararı gözlemlemektedirler sadece.
Hanifim diyen insanların bir araya gelememesinin temel sebeplerinden biride Allahın ayetlerine karşı bölücü ve küçümseyici davranmalarıdır.İlahi malzemelerin tamamını görmeyi arzulamadıkça iki yakamız biraraya gelmeyecektir.Kuranın evrenselliği tartışmasıda bu eksik bakıştan kaynaklanmaktadır başkaca bir niyet yoksa.Çünkü henüz yeryüzünde Kuranın kılavuzluğunda ayetlerin/malzemelerin tamamına sahip bir topluluk bilinir olmadı genel anlamda.Ki,görelim bakalım evrensel mi yöresel mi?
Lütfen olayı elmanın üzerinde "Allah" yazıyormuş diyenlerin sakat mantığına indirgemeyin.Selamlar..
sayın evrensel, ben çoğu zaman ateistlerle konuşurum ve senin dediğini derler "kuranı muhammed kendi yazdı" diye, ben
de onlara derim ki " hımm demek ki sizinle aramızdaki tek fark o Kitabı "yazabilecek" tek varlığın yani Tanrı'nın adının
biz Allah olduğunu söylüyoruz, siz ise Muhammed ve insan kılığında gezdiğini".. sana da aynısını söylemek zorundayım,
kusura bakma.
arkadaşlar,
habil ile kabil'in kıssasının üç tane ana mesajı olduğunu düşünüyorum:
1- o ikisi, insanlığın hikayesinin özetidir, Allah'a teslim olup tezekka edenler yani arınanlar, bir de teslim olmayıp
tebbeüş şehevat olanlar yani heva ve heveslerinin peşine takılıp gidenler. imtihanın sonucu bu iki tiptir.
2- bu dünyanın tek anlamı "imtihandır" ve Allah ancak muttakilerden kurbanı kabul edecektir. oradaki kurban ise
ellerimizle doldurduğumuz imtihan kağıdımızdır.
3- cesedi mezara gömmek ise: tevbe etmek, Allah'a dönmek ve teslim olmak için en günahkar insanın bile nefes aldığı
sürece imkanı vardır. ( zümer 53-54-55-56 )
Kurbanlarımızı ( yani hayatımızı ) Allah'a sunalım, ama Habil'in dediğini hiç unutmayalım " Allah ancak muttakilerden
kabul eder "
"Kurban" bayramımız mubarek olsun.
selam ve muhabbetle.
selam dost ebukerem,benden sana ancak iyilik ve güzellik ulaşır,
Kıssalar dan nasıl çıkarımlar yapmamız gerektiğini Sözün en güzeli ile anlatmışsın.Allah senden razı olsun.
Ben bugün tüm hırslarımı,kıskançlıklarımı,nefret ve nefsimin hevalarını
Üzerlerine Allahın Adını anarak boğazlıyorum.
Unutmayalım ki " Allah ancak muttakilerden kurban kabul eder " ve onları yakınlaştırır.
"Yakınlaşma" bayramımız mubarek olsun.
__________________ Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
"Ben defaatle kur'anın muhammedin okumaları olduğunu ve daha önceleri mevcut olan suhuflarında kur'an (okumalar)oldğunu ve bunun yaşam varoldukça değişerek ve güncellenerek farklı isimlerle ama aynı özü taşıyan kişilerle devame ttirileceği düşüncesini taşıyor ve paylaşıyorum.Aynız amanda muhammedin öğretilerine tüm kalbimle sahip çıkıyorum.Onu atmıyorumki bunca eleştiriyi hakedeyim"
Allahtan bağımsız bir Muhammed!Zaman zaman doğru okudu bazen de salladı,taraftar toplamak için buna mecburdu sana göre!!Eğer sen Kuranın Rabbinin yorum gücünü farkedebilseydin bunun bir beşer uyarlaması olmadığınıda farkederdin.Ama dediğim gibi maksadın imtihan dışına çıkmak,bu durumda seni beride tutmak bize vazife değil.Belkide bu durumun yaşaman gereken bir süreçtir.Bu sebeple tartışmayı uzatmayı gereksiz buluyorum.Selamlar..
Muhammedin bazen doğru okuduğunu bazende salladığını hangi cümlemden çıkardın?
Geçmiş iletilerim içerisinde onca sorum oldu.Hangibirisini cevaplama zahmetine kalkıştın?
Yazı içerisinde kullandığım bazı cümlelerimi cımbızlayıp alakası olmayan cevaplar vermeniz sizce etik bir davranışmıdır?
Söylemediğim birşeyi söylüyor göstermeniz sizce ne kadar doğrudur?
İkide bir imtihanı iptal etme girşimimden bahsediyorsun.Hangi cümlem buna müsait yazarmısın?
Kimse Allah tan bağımsız değildir.O bizim hayatımızın asıl kaynağıdır.Tüm varlıklar onunla beraber kozmik bir yolculuğa çıkarlar.Biz evrenin gayrisi değil aynisiyiz.Muhammed de bu taşlardan birisidir.O sürekli evrenle bütünleşen bir hal içerindeydi ve alemi öylece tasavvur ediyordu.
Sizler Tanrı hakkında birşeyler söyleyip dururken bunu hangi hal üzere yazdığınızı merak ediyorum.Her toplum Tanrı hakkında söylenen gelen bir takım argümanlarla düşünür ve zihinsel gelişim sürecini sekteye uğratır/bununlada kalmaz onu dumura uğratır.
Tanrıyı siz çok iyi tanıyıp analttığınızı sanıyorsunuz.Ama sadece yolun başındaki merdiven basamaklarındasınız.
O kimsenin tasavvur edebileceği bir anlatım içerisinde olamaz.Onun hakkında anlatılanlar ceviz kabuğunu doldurmayacak nitelikte anlatımlardır.Her ziihin tasavvur edebildiği kadar anlam yükler ve kelimeleştirir.
Örneğin;Ağaç durumunda ,nesne,gözlerimin önünde ve evrensel sözleşme ile kelime,ağaca yükleniyor.Ama ''Tanrı''kelimesi sözkonusu olduğu zaman kelimenin yükleneceği herhangi birşey yok.!Hiçbir referans olmadığı için de her insan ona ait kendi görüntüsünü yaratabiliyor.Tüm dünyadaki farklı görüntülerin çzilmesi de bundan ibarettir.Bu yüzden kelimeler bizi fazlasıyla yanılsatabilir.
Şimdi Muhammed bunu kendi zihinsel okumalarıyla sembolize ederek rabbi ve sistemini anlatımyoluna girmiştir.Sizin kaçırdığınız şey araçlarla yolların çizilip anlatılması esnasında bunun onun ne kadar görüntüleyip anlattığıdır.Bu muhammedde olsa kim olursa olsun onu anlatmak görüntülere nesnel içeriklere indirgemek asla mümkün değildir.
Muhammedin yaptığı tıpkı diğer üzt zeka sahaiplerinin yaptığı gibi süreci izlemek onu müşahade alanı içerisinde değerlendirmek olmuştur.Sistemi doğru ukumayı başarmışlar ve toplumlarını bu hakikatlere çağırmışlardır.
İnsanların ekseriyeti yanlış gelenekleri içinde boğulup kalırlar.İşte Elçiler bu süreci terse çevirmek için gayret gösterirler.
Allah, evrendeki her şeyi her an yeniden yaratmaya devam etmektedir.
Allah'ın yaratması süreklidir. Her yaratma taptazedir ve her insan bu dünyaya tertemiz olarak gelir.İnsanlar İçinde yaşadıkları çevrenin etkisiyle ya artı yada eksi kutuplarda gidip gelirler.
Allah kendilerine duyu organları, anlayış, akıl vermişken; evren/tabiat/doğa ve evrensel okumalar onları açık açık inanmaya çağırırken onlar inanmamakta direnirler veya atalarından gelen yanlış şeylere inanırlar.
Dolayısıyla Elçiler bu inanç ilkelerini toplumları içerisinde canlı tutmayı sürdürüler.Kimileri bu ilkelerden gerisin geriye döner.Bu ilkeleri yerine getirenler ise hayatlarını cennete çevirirler.
Zaman içinde Allah ile imân ahitleşmesini unutanlar, Allah'ın her an yaratmakta olduğu şu evrendeki milyonlarca varlık ve olaydan bir ibret çıkartamayanlar, onun elçilerine uymayanlar elim bir şekilde cezalandırılıyor.Her toplum kendi elleriyle yaptıklarını tadıyor.Sistemin işleyişi böyle devam edip gidiyor.Değişen yalnızca isimler oluyor.
Kendi özbenliklerine yabancılaşmayanlar sistem içerisindeki yerlerini bulacaklardır.
İşte bizlerde bu sürmekte olan yaratılışı ve işleyişi ibrahim gibi merak ediyor ve kalbimizin tatmin olması ve yerleşmesi adına gayretlerimizi sürdürmeye çalışıyoruz.
Dermanbeg,
Sorular anlam arayışımız içerisindeki yerimizi bulma adına araç oldukları için büyük önem arzetmektedirler.
__________________ BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
Sufilerin cevabı :Ben(tanrı) bir hazineydim bilineyim diye yarattım.(kutsi hadis)diyorlar
özerinde düşünüldüğünde çok sakat bir anlayış gerekirse analizine gireriz(sakatlığı farkedemiyenler için)
Sufiler bu sekilde dusunmezler sevgili hatirlatici.. Dusunurlerse sufi olmazlar. Hazineydim bilineyim diye yarattim denilirse, Allah'i insan yaratmis olur. Oysa insan fanidir. Insanin bittigi yerde Allah da biter. Oysa boyle birsey yoktur.
Sufiler boyle dusunseydi, Mevlana bir omru, kendi icine donerek O'nu aramak, O'na ulasmakla, O'na ulastigi noktada da kendini bulmaya harcamazdi.
Sufiler
bu sekilde dusunmezler sevgili hatirlatici.. Dusunurlerse sufi olmazlar. Hazineydim bilineyim diye
yarattim denilirse, Allah'i insan yaratmis olur. Oysa insan fanidir. Insanin bittigi yerde Allah da biter.
Oysa boyle birsey yoktur.Sufiler boyle dusunseydi, Mevlana bir omru, kendi icine donerek
O'nu aramak O'na ulasmakla, O'na ulastigi noktada da kendini bulmaya harcamazdi.
"3- cesedi mezara gömmek ise: tevbe etmek, Allah'a dönmek ve teslim olmak için en günahkar insanın bile nefes aldığı sürece imkanı vardır. ( zümer 53-54-55-56 )"
Sevgili Ebukerem,senin mecazi yorumuna saygı duyuyorum.Ancak ayetlerin mecazi boyutu olacağı gibi birde fiziki boyutu var.Eğer böyle anlamazsak Kuran somut anlamda hayatımıza yansımayan bir mecaz kitabı olur çıkar.Ki,nitekim böyle anlayanlarda mevcuttur.
Şimdi ortada bir ölü var ve bu aynı zamanda fiziksel bir gerçek.Eğer sınavı kendi ellerimizle dolduruyorsak "Adam sende ne yaparsan yap"diyemeyiz.Kuranın bu fotoğrafını ciddiye almak zorundayız.
Değerli dost Dermanbeg,
tabiki, ben sadece çok bilinen ön planından bahsedildiği için arka planından ne anlayabildiğimi belirmek istedim.
İnsan Kitabı-Kainat Kitabı-Vahiy Kitabı beraber okunduğunda Rabbimizin imtihanı başarmamız için sunduğu tüm imkanları, O'nun açıkladığı tesbih içerisinde kullanmış ve hem Kitaba hem Hikmete ulaştırılmış olacağımızı düşünüyorum, Allah'ın dilemesi, izni ve yardımı ile.
selam ve muhabbetle.
__________________ yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
TANRI BİZ İNSANLARI NE İÇİN YARATTI1- Kendisine kölelik yapalım diye kim daha iyi kendisine
kölelik yapacak diye sınamak akabinde cezalandırmak veya mukafatlandırmak için2- Tanrının kölelere ve sınamaya
ihtiyacı yok var olmak bir nimettir şereftir bu tanrının bize bir ikramıdır hediyesidir yapımıza yerleştirdiği
yetilerle ahiret yapımızı oluşturalım diye yarattı. ?<!--
google_ad_section_end -->
Alllah biz insanları ne için yarattı? Soru bu...Bazılarına göre çok Tehlikeli bir sorgulama.
Söz konusu bazıları bu tür sorular beyinlerini kemirirken,bilinclerinin derinliklerinde
"cezalandırıcı",şedit ve cebbar Allah tahayyulu nedeni ile sürekli bastırma ihtiyacı içindedirler.
Bu konular tartışılıncada en çok tepkiyi göstermek sureti ile Rahatlama hissederler.
Kısacası Allahtan çok Allahcılık yapmaya çalışır böylelikle "altlarından ırmaklar akan cennetlerden" köşe kaptıklarını
zannederler.
Oysa Akıl sorgulamak zorundadır.Saf ve Temiz bir Aklın yolu Dosdoğru Allaha çıkar.
Akıl Pragmatik bir Algoritmaya sahibtir.
Kısacası Faydacıdır.Sorgulamaya bilerek yada bilmeyerek hep "Ne işe yarar?" sorusu ile başlar.
O nedenle Doğada ki herşeye,"ne işime yarar,Nasıl Faydalanabilirim" gözüyle bakar.
Bu hayatta kalabilmesi için gereklidir.Ancak İSLAM aşırılığı benimsemez.
Dost ve Akrabaya ve kardeşine dahi "ne işime yarar" mantığıyla bakmayı yerer,yasaklar.
Aslında soru şu olmalıydı;
İNSAN NE İŞE YARAR? Böylece NE İÇİN YARATILDIK? sonucuna doğru bir yön belirlemiş oluruz.
Tabiatta hiçbir Zerre dahi yok ki,bir işe yaramasın.Yüce Programlayıcı herşeyi en ince ayrıntısı ile belli bir nizam,
hesap ve düzen dahilinde yaratmıştır.Onda kusur hiç kimse bulamaz.
Nitekim Mülk Suresi 3 v 4 te bunu şöyle açıklıyor:
67-3
Ellezî halaka seb'a semâvâtin tibâkan, mâ terâ fî halkır rahmâni min tefâvutin, ferciıl basara hel terâ min futûrin.
Birbiriyle uyum ve ahenk içinde yedi gökleri yaratan da O'dur. O Rahman'ın yaratışında/yarattıklarında herhangi bir
uyuşmazlık, aykırılık, çelişme göremezsin. Bir kez daha bak! Bir çatlaklık, bir uyuşmazlık görüyor musun?
67-4
Summerciıl basara kerreteyni yenkalib lieykel basaru hâsien ve huve hasîr
Sonra bakışı iki kez daha döndür! Umudunu kesmiş olarak döner sana göz. Utanmış, bitkin düşmüştür o.
Doğada Aslan aslanlığını yapar,Çakalsa çakallığını.Gezegenler bir yörüngede akar.
Aslan avını seçerken işini tesadüfe bırakmaz .Çakalda öyle.Doğal seleksiyon denilen "Ayıklamayı" yaparlar.
Besin zincirini koparmadan önce en zayıf halkayı hedefler.
Bu yaralı bir Ceylan yahut topal veya hastalıklı bir tavşandır çoğu zaman.
Oysa insanoğlu öylemidir?
O nefsini tatmin için en güçlüyü yenmek ister.En zoru başarmak,takdir edilmek,kendini tatmin etmek ister.
Hep DAHA ÇOK olsun ister.Tok bir Aslan kolay kolay kimseye saldırmaz.Ama insan saldırır.Çok daha Vahşi olabilir.
Derisi ne işime yarar,Kemiği ne işime yarar?Dağ ne işime yarar,Taş,Toprak ne işime yarar? Hep bu sorular vardır
aklında.
Doyduktan sonra Şükretmez.İnce Sanat eserleri yapar,Dağları oyar,Şehirler kurar kendisini Tatmin için.
Peki İNSAN NE İŞE YARAR?
Çok uzatmayacağım Zira sonra BİRİLERİ okumadan geçiyor:)
Can alıcı bir noktaya temas edip ara vereceğim;
25-77 Kul mâ ya’beu bikum rabbî lev lâ duâukum, fe kad kezzebtum fe sevfe yekûnu lizâmâ
Furkan 77
De ki: "Duanız/davetiniz yoksa, Rabbim sizi ne yapsın?
Yalanladınız; bu yüzden azap kaçınılmaz olacaktır."
__________________ Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma