Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhaba Metehan kardeşim.

Acı söyleyen dostlara herkes gibi benim de ihtiyacım var. Örneğin Siz kendinizi tekrar etmekten bıkmadınız belki ama okuyucu, dilim varmiyor söylemeye, "Bozuk Plak" gibi görmeye başladı sizi. 

Bunu gözönünde tutacağım, Allah isterse.

Ama artık aynı noktadan milim dahi geri adım atmamanız olayı kilitledi. Evet. Bakın, Abdurrahman hocamla "hasanakcay.net"teki müzakeremiz de cephede salât konusunda kilitlendi.

Bundan beni sorumlu tutmayı bırakın lütfen. 

Bazan burda da başıma kakıldığı üzere ben asker kökenliyim. Ve bir CEPHE ortamını yaşadım. Ordan biliyorum. Silahlı çatışma hep olacak diye bir kural yok ama her an başlayabilir; o yüzden her an tüyleriniz diken diken beklersiniz.

Bir komutan gelse "Hadin Kuran dersi vereyim size!" dese her halde bakışlarımızla derisini yüzerdik onun.

Ama namaz başka. Sabah ezanları okunurken hâlâ orda olsaydım mataramdaki suyla abdestimi alır, bir kapının girintisinde namazımı her halde kılardım. Çünkü Allah'a başvurmaya ihtiyacım vardı. Ve ortaokuldan beri namaz kılıyordum. Lisemiz mescidliydi. İmkan olduğu sürece namazımı  kıldım. 

Nisâ 101-103'teki ortam tipik bir cephe ortamı. Her an bir düşman baskını bekleniyor, ميلة واحدة. Yani uyarı yukardan. Bu kadar gerçek. Bunu görün.

Salâtın "1 kıyam + 1 secde"lik o uygulaması ders olamaz. Cephede, Kuran dersi dahil, hiç bir ders olmaz. Allah'a SON DAKİKA baş vurusudur yapılan. Yani namaz.

Devam edelim inşallah. Sevgi ile.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

"Salâtın "1 kıyam + 1 secde"lik o uygulaması ders olamaz. Cephede, Kuran dersi dahil, hiç bir ders olmaz. Allah'a SON DAKİKA baş vurusudur yapılan. Yani namaz."

Merhaba Hasan hocam!

فلتقم طائفة منهم معك . Şunu anlatamadım galiba: Bu ifade; "onların bir bölüğü seninle beraber ayakta dursun" değil, "onların bir bölüğü (olduğun yerde) seninle beraber olsun/ bulunsun" dır. Sizi ikna edemeyeceğimi bile bile son bir kere daha bu gerçeği söylemek istedim.

Hakikaten 1 ayakta dikilme + 1 yüz üstü yere kapanma yok ayette. kıyam burada duruştur, kalıştır sadece. Bakınız, 22/26'daki "el-qâimîn" de, "2/125'teki "el-'âkifîn" gibi aynı anlamda gelmiş ve bir yerde, "bir şeyde bulunanlar/ikamet edenler"dir, ayakta dikilenler değil. Ayrıca "Âkif" kelimesinin bu anlamı için 22/25'e baka bilirsiniz.

Muhabbetle. 

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Değerli Ebukerem kardeşim, isteğiniz üzere AYN_KEF_NUN maddesinin içinde yer aldığı ayetlerle ilgili çalışmayı yaptım, umarım yrarlı olmuştur.

Sözlük anlamları:

A-‘Alé cer edatı ile birlikte; …e yapışmak, tutunmak, …den ayrılmamak, kendini bşe vermek, hasretmek…

B-Fî cer edatıyla; …de sürekli kalmak, mukim olmak, inzivaya çekilme, kendini soyutlamak…

C-‘An cer edatı ile; …den alıkoymak, …e bırakmamak, uzak tutmak…

D-‘Âkif (ç: ‘âkifûn/’âkifîn): ‘Âlé ile …e tutkun, düşkün, tiryaki, meşğul, kendini adamış.

Madde olarak birkaç türev şekliyle Kuran’ın şu ayetlerinde geçer:

1- Fiil olarak: “YE’KİFÛNE” ‘alé ile. 7/138.: Ye’kifûne ‘alé esnémihim: İlahlarına tutkunlar, düşkünler vs. (bak mad.A)

2- İsmi fâil olarak: “El-‘âkif” fî ile. 22/25: … el-‘âkiku fî..: … içinde mukim olan…

3- “       “      “     : “‘Âkifen” ‘al” ile. 20/97: … zalte ‘leyhi ‘âkifen: Sürekli meftun olduğun/taptığın ilahına bir bak!

4- Çoğul ismi fail olarak: “’âkifûn” fî ile. 2/87: … ve entum ‘âkifûne fî-l-mesécid:

Mescitlerde/eğitim oturumlarda bulunurken…

5- “        “       “      “    : “‘Âkifûn” lém ile. 21/52: et-temésîlu-l-lelletî entum lehé ‘âkifûn: Tutkunu olduğunuz/prestij ettiğiniz/taptığınız putlar…

6- “        “       “      “    : “’El-‘âkifîn”. 2/125: …”vel-‘âkifîne”: … içinde ikamet edecek/tutku ile sarılacak/gereklerine uyacaklar için… (22/26’daki el-qâimîn ile aynı…

7- “        “       “      “    : “El-‘âkifîn” ‘âlé ile. 20/91: …len nebraha ‘âleyhi ‘âkifîne hatté... :… ona olan düşkünlüğümüzü/bağlılığımızı …e kadar devam edeceğiz/ ona tapmayı sürdüreceğiz…

8- “       “        “      “    : “El-‘âkifîn” lém ile. 26/71: … fe nezallu lhé ‘âkifîn: … onlara bağlılığımızı sürdüreceğiz.

9- İsmi mef’ul olarak: “Me’kûfen” (‘an ile). 48/25: … me’kûfen en yeblığa mehillehu: …yerine varmaktan alıkoymak…

Muhabbetle.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Abdurrahman abim,

çok teşekkür ederiz. Allah razı olsun.

selam ve muhabbetle.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam Metehan abi,

bildiğin gibi bu konuda ( salat-zekat ) bir araştırma yapıyorum kendimce naçizane. istiyorum ki tamamlayayım içime sinsin sonra yayınlayayım, üzerine öyle konuşalım. biraz daha zamana ihtiyacım var, değerli Abdurrahman abinin bu son iki katkısı da epey işime yarayacak, Allah razı olsun.

Rabbe yakınlaşmak ancak, YÖNELMEK + TESLİM OLMAK + VAHYE UYMAK + SÜREKLİ BİR YAŞAM TARZI HALİNE GETİRMEK ile yani TAKVA ile mümkün benim anladığım kadarı ile. TAKVA'nın da kazanımının soyut planda ve somut planda iki yönü var Vahiy'de gösterilen ve içimize kodlanmış halde. şimdilik üzerinde olduğum yol bu, hayırlısı ile bir bitireyim üzerinde hep beraber tartışırız inş.

selam ve muhabbetle.