Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İletinin son şekli:
Namazın Kuran'da, dolayısıyla Allah'ın dininde bulunmadığını öne süren mümin kardeşim! "Namaz var mı yok mu"nun cevabı Nisâ 101-103'te. Oradaki SALÂT eğer namaz ise Kuran'da namaz var. Ben oradaki "salât"tan söz ediyorum. Bakın, "arazi"deki o SALÂT siz ne olsun isterseniz hop o oluvermez. O kadar çok şeye yoruyorsunuz ki onu. Kuran dersi diyorsunuz; motivasyon, İslamî yaşam, düşmanın TAKİP edilmesi, o savaşa dair özel emir ve talimatların öğretilmesi... Bu keyfîlik hoş gürülebilirdi eğer CEPHE kavramını gözardı etmeseydiniz. Ama siz onu da keyfinizce dershane yapıp çıkıyorsunuz. Oysa CEPHE denen o can pazarı ders alıp ders verdiğiniz değil, can alıp can verdiğiniz yerdir. Orada siz ve düşmanınız iki gladyatörsünüz. Siz onları gafil avlamaya çalışıyorsunuz, onlar sizi. Düşmanınız ilk fırsatta ani bir baskınla üzerinize çullanacak. O yüzden Allah 102'de uyarıyor; salâtı dahi önlemlerinizi alıp silahlarınızı yanınızda tutarak yerine getireceksiniz: Kafirler isterler ki ود الذين كفروا silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olun da لو تغفلون عن اسلحتكم وامتعتكم ani bir baskınla üzerinize çullansınlar فيميلون عليكم ميلة واحدة
Yani sel baskınında bir salın üzerine çıkan felaketzedeler ne ise savaşta araziye çıkan siz osunuz. Bakın, o salın üzerinde namaz kılıp Allah'a sığınıyorlar ama siz ders işlemeye kalkarsanız, hani derler ya; "Koyun can derdinde, kasap et derdinde!" Siz o kasap olursunuz. Doğrudur: cephede motivasyon olur. Ama 102'deki SALÂT motivasyon değil; yoksa Allah 101'de "Kafirlerin size saldıracağından korkuyorsanız salâttan geri durmanız caizdir!" demezdi.
Motivasyondan geri duran, savaşta yenilir; ölür.
Komutan cephede askerlerini motive eder ama yeni ayetler öğretip ezberleterek değil, onlara daha önce öğrenip benimsemiş oldukları "kutsal değerler"i anımsatarak.
Tıpkı idam mahkumuna verilen TELKİN gibi. Mahkuma, "Rabbine gidiyorsun. O seni anlar ve bağışlar!" denir. RAB kavramı yeni değildir o mümin için. Mümin Rabbini zaten bilir.
Artı, mahkum infaza RAZI olduktan sonra bir de namaz kılıp Allah'a sığınır. Yani motive olmak başka, Allah'a sığınmak başka.
Ve ŞEHİDLİK kutsal değerlerden biridir.
Hz Peygamberin silah arkadaşları şehadetin bedelini ve ödülünü anlayıp "Kabul!" demek suretiyle attılar adımlarını İslama. O, önşart idi. Ve o andan itibaren hep bildiler; "arazi"de salât ederken de biliyorlardı; kavram yeni değildi.
Çünkü şehidlik ahret inancının getirisidir. İman edenler bilirler ki öldükten sonra Allah onları yeniden diriltecek ve ödüllendirecek. Şehid, işte bunun gerçekliğine canını vererek tanık olan kişidir.
Âl-i İmrân 140: İnsanlar arasında günleri böyle dönüştürürüz Biz. Çünkü Allah inananları bilecek ve onlardan şehidler edinecek.
Şehidlik kavramı elbet bu ayet inmeden önce de biliniyordu. Ayet onu kayda geçirdi; o kadar.
Nisâ 102’deki uygulama işte o şehadete RAZI olan inanırların salâtıdır. Onlar zaten motive olmuş, şimdi "Duyduk, itaat ederiz!" diye tekmil verip Allah’a sığınıyorlar. Tıpkı sel baskınına uğrayan inanırların o salın üstünde Allah’a sığınmaları gibi. Namazdır o.
Ders ise araziye çıkmadan önce "cephe gerisi"nde yapılır. Akıl var, iz'an var. Say ki yeni ayetler Bakara 222-223'tür. Onları mı öğretip ezberleteceksiniz CEPHE denen can pazarında?
Sevgi ile,
Hasan Akçay
__________________ hasanakcay.net
allahindini.net
|