Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Nisa 102 deki salat öyle bişey olmalıki savaşın ana unsurlarından olsun. Savaşın ana unsurları nelerdir? Onların bir listesini yapar mısınız. Lütfen.
Taktik,starteji,sadakat,kararlılık,amaç vs.
Sözünü ettiğiniz iki olayda savaşın asli unsurlarından değildir. Benim sözünü ettiğim bir sürü olay var; yalnızca iki değil. Sizin kastettiğiniz, hangi iki olay?
Namaz ve ders..
Müminlerin savaşının tamamı zaten maneviyet içerir, ilaveten namaza ihtiyaç yoktur. Müminlerin cephede namaz kılmaları onların Allah'a sığınma ihtiyacı içinde olmaları yüzündendir.
Yani size göre iki rekat namaz sırasında Allaha sığınacak sonrada silahlara öyle mi?Tıpkı günde beş vakit uygulayanlar gibi.Namaz kıldığı sürenin dışını Allaha özgüleyememe hastalığı..Ve buna bağlı olarak yaptığı her kötü eylemin namazla temizleneceğine inanıp bugünkü utanç verici fotoğrafı oluşturanlar gibi..
Onların Allah'a sığınma ihtiyacı içinde olmadığına niçin siz karar veriyorunuz; bıraksanız kendileri karar verseler? Bakın, Çanakkale'de savaşan askerler kendileri karar verip namazlarını kılmışlar. Sahiden birilerine sormaları mı gerekiyordu ihtiyacımız var mı yok mu diye?
Bu ümmet salatın hakkını veremediği için o durumlara düştüler..Sorarım size o savaşın imamı(Komutanı) kimdi?
Sayın dermanbeg, cevaplarınızdan anlaşıldığına göre savaşın ana unsurları: taktik, starteji, sadakat, kararlılık, amaç vs olup namaz ve ders bunların içinde yok. Her halde sizin gibi bir profesyonelin sahip olabileceği bilgiler bunlar. Çünkü ben amatörüm ve benim bilgi dağarcığımda bunlar yok. Bu durumda bana susmak düşer.
*
Soru: Müminlerin Allah'a sığınma ihtiyacı içinde olmadığına niçin siz karar veriyorunuz; bıraksanız kendileri karar verseler?
Cevap: ?
Soru: Bakın, Çanakkale'de savaşan askerler kendileri karar verip namazlarını kılmışlar. Sahiden birilerine sormaları mı gerekiyordu ihtiyacımız var mı yok mu diye?
Soru: Müminlerin Allah'a sığınma ihtiyacı içinde olmadığına niçin siz karar veriyorunuz; bıraksanız kendileri karar verseler?
Cevap: ?Ben cevaplıyorum ama siz yazdıklarımı okumuyorsunuz sanırım.Allaha sığınma ihtiyacı içinde değiller demedim.Bunun yolu "namaz"mıdır onu tartışıyoruz.
Soru: Bakın, Çanakkale'de savaşan askerler kendileri karar verip namazlarını kılmışlar. Sahiden birilerine sormaları mı gerekiyordu ihtiyacımız var mı yok mu diye?
Cevap: ?Doğrudur.Ama tartışmamız bu değil.Siz bir asker olarak gayrimüslim birinin müslüman askerlerin komutanı olmasını nasıl karşılıyorsunuz?Bu konu onlar için de en az "namaz" kadar önemli olmalı değilmiydi?Böyle "namaz" mı olur imam kafir cemaat müslüman!!
Bir soruda benden size gelsin:Sizin Salat'a "namaz" demenizle camideki Ahmet amcanın elindeki boncuklara "tesbih" demesinin Kuran açısından ne farkı var?
Nisa 102 deki salat öyle biþey olmalýki savaþýn ana unsurlarýndan olsun. Savaþýn ana unsurlarý nelerdir? Onlarýn bir listesini yapar mýsýnýz. Lütfen.
Sözünü ettiðiniz iki olayda savaþýn asli unsurlarýndan deðildir. Benim sözünü ettiðim bir sürü olay var; yalnýzca iki deðil. Sizin kastettiðiniz, hangi iki olay?
Müminlerin savaþýnýn tamamý zaten maneviyet içerir, ilaveten namaza ihtiyaç yoktur. Müminlerin cephede namaz kýlmalarý onlarýn Allah'a sýðýnma ihtiyacý içinde olmalarý yüzündendir.
Onlarýn Allah'a sýðýnma ihtiyacý içinde olmadýðýna niçin siz karar veriyorunuz; býraksanýz kendileri karar verseler? Bakýn, Çanakkale'de savaþan askerler kendileri karar verip namazlarýný kýlmýþlar. Sahiden birilerine sormalarý mý gerekiyordu ihtiyacýmýz var mý yok mu diye?
Sevgi ile,
Hasan Akçay
Sevgili hasakcay,
Burada birsey sormak istiyorum size;
Konu hep Canakkale Savasi ustunden gidiyor ve o ruh uzerinden yorum yapiliyor.
Halbuki peygamberin toprak almak(varolan toprak haritasina sahip cikmak
babinda) amacli bir savasi olmamistir bildigim kadariyla... Mekkeyi fethi bile ozunde bu amacli degildir. Dinin kalesi amaclidir.
O'nun amaci, dinen islamiyetin yayilmasidir veya inancindan oturu kendine saldiran musrik ve kafirleri yildirmaya yoneliktir.
Yani yoksa, hadi ben su bolge topraklarini alayim seklinde bir istemi olmamistir.
Bu gozle bakarsak sayet;
Oradaki mumin'in zaten Allah'a siginmaya(namaza) ihtiyaci yoktur.
Ama Canakkale'dekinin ihtiyaci vardir, can korkusu vardir, cunku bu sekilde ogreti almistir buyugunden...
Zira yapilan eylem Canakkale savasi tarzinda ulke korumasi amacli savas degil, Allah'in dinini koruma ve yayma savasi.. Yani maddi bir seye tekabul etmiyor.
Eger inanmissa o mumin zaten Allah yolunda sehid olacak diye daha cok olmek ister diye dusunuyorum.
Konuya hep Canakkale savasi uzerinden yaklasiliyor ve anlam kayiyor gibime geliyor bana.. Yani Canakkale'deki asker isteyerek namaz kilabilir bunda beis yoktur cunku can korkusu vardir. Allah'a siginir.
Yani Allah yolunda olmek baska birseydir(ayet geregi), toprak icin olmek baska birseydir. Arada amac farki vardir, diye dusunuyorum.
Oysa Allah dini ve yayilmasi amacli bir savasta mumin zaten olmek icin can atar. Degil ki can korkusu.. Yaniliyor muyum?
Cunku Kuran'daki sehitlik kavramiyla, gunumuzdeki sehitlik kavrami farkli seyler seklinde anliyorum. Siz ne dersiniz sevgili hasakcay?
__________________ sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Namaz kılmayı başka sözlerle de anlatmaya çalıştım. Örneğin Allah'a başvurmak, Allah'la buluşmak, Allah'la iletişim kurmak...
Hepsinin ortak yanı inanırların o rituel yoluyla "Semi'nâ ve Ata'nâ-Duyduk, itaat ederiz!" diyerek İslamiyetlerini Allah'a sunmalarıydı.
İslam hakkındaki bilgisi benden kat kat üstün olan ve araştırmacı tavra sahip bir kardeşimiz dahi yanlış anladı; "Allah'la buluşmak"tan şirk anlamı çıkardı.
Ben de etten kemiktenim; alındım. "Semi'na ve ata'na" diyorum; bunu göre göre nasıl söylersiniz bunu?" dedim. Özür diledi.
Ama sütten ağzım yandı bir kere; yoğurdu üfleye üfleye yiyorum. Namaza Allah'a sığınmak diyorum. Bu ifade biraz daha zor kötüye yorulabilir diye. Ama bakın, bu da "ölümden korkmak" ya da "toprak kaybetmekten korkmak" diye yanlış algılanabiliyor.
"Allah'a teslim olmak" diyeyim isterseniz. Allah'ın elçisi Muhammed dahil, yediden yetmişe ve doğumdan ölüme, herkes muhtaç onu yapmaya.
Çanakkale'de savaşanların bir şeylerden korktukları için namaz kıldıkları ise aklımın ucundan dahi geçmedi. Ölmekten elbet korkmuşlardır; kim korkmaz? Ama o başka namaz başka. Allah'la iletişim kurmak için, O'na sığınmak için, "Semi'nâ ve ata'anâ" diyerek O'na muti olduklarını belirtmek için kıldılar resimdeki o namazı.
Benim açıklamaya çalıştığın SALÂT belli. Nisâ 101-103'teki uygulama. Onun "Allah'a sığınmak"tan başka bir şey olması mümkün değil. Sayfa 111'de bunu kendimce açıklayıp kanıtladım.
Her halde okudunuz. Ama o kadar kolay konu dışına çıkılıp pek çok şey kıyıya köşeye sürükleniyor ki görme fırsatı bulamamış ta olabilirsiniz.
Eğer gördüyseniz o iletimde yaptığım açıklamaları ve ortaya koyduğum kanıtları eleştirir misiniz. Lütfen.
İbrahimizm kardeşimizin aşağıda açıkladığı görüşlerine, ayrıntı sayılabilecek bazı çekincelerim varsa da, katılıyorum.
Şu haliyle kılınan namazların yanlış eksik fazla bir
tarafları yoktur.5 vakit olarak kılınanlar da,3,2 kılınsa
da ne bunların vakitlerinde nede sayılarında bir hata
yoktur.Çünkü;
Namaz Allah'ı anmaktır,Allah'a sığınmaktır,Allah'a söz
verişlerdir.devam ile,
kiliselerde havralarda diğer tüm ibadethanelerde cem
evlerinde kılınan namazlarında herhangi bir eksiği
yanlışı hatası yoktur.
İslam Allah'a şekilsel secdeyi de yasak
etmemiştir.Şekilsel rukuyu da yasak etmemiştir..
İnsanın Allah'ı anması hep övülmüş önerilmiştir.
Namaz hakkındaki olumlu düşüncelerim bunlar,olumsuza
gelince,ortada tek sorun var..
bu sorun salat sorunudur..toplumların ibadetlerinde bir
sorun yok ama salat anlayışları sakat diyemeyeceğim çünkü
gerçek anlamda, toplumda bir salat anlayışı yok..hasıl
olmamış veya hasıl olanı da zaman içinde yitirmişler zayi
etmişler....
gerçek anlamda salatın nidüğüne vakıf olan bir kişinin
aynı zamanda şekilsel secde ruku vs yapmasınında hata
tarafı yok,çünkü sonuçta bu Allah'a duadır..anmaktır..
Ancak ne var ki zayi edilen salatın yerine bu ritüel
yerleşmiş...namazlara dokunmamalı..ritüelle,salatın
farkının anlaşılması gerek..ben şöyle anlıyorum..
ritüel ve salat kendin için.
salat toplum için.
namaz kılmak diğerine iyilik değilse eğer kendine bir
iyilik ama salat hem kendine hemde diğerine bir amel.
Namaz kýlmayý baþka sözlerle de anlatmaya çalýþtým. Örneðin Allah'a baþvurmak, Allah'la buluþmak, Allah'la iletiþim kurmak...
Hepsinin ortak yaný inanýrlarýn o rituel yoluyla "Ata'nâ ve semi'na-Duyduk, itaat ederiz!" diyerek Ýslamiyetlerini Allah'a sunmalarýydý.
Ýslam hakkýndaki bilgisi benden kat kat üstün olan ve araþtýrmacý tavra sahip bir kardeþimiz dahi yanlýþ anladý; "Allah'la buluþmak"tan þirk anlamý çýkardý.
Ben de etten kemiktenim; alýndým. "Ata'na ve semi'na" diyorum; bunu göre göre nasýl söylersiniz bunu?" dedim. Özür diledi.
Ama sütten aðzým yandý bir kere; yoðurdu üfleye üfleye yiyorum. Namaza Allah'a sýðýnmak diyorum. Bu ifade biraz daha zor kötüye yorulabilir diye. Ama bakýn, bu da "ölümden korkmak" ya da "toprak kaybetmekten korkmak" diye yanlýþ algýlanabiliyor.
"Allah'a teslim olmak" diyeyim isterseniz. Allah'ýn elçisi Muhammed dahil, yediden yetmiþe ve doðumdan ölüme, herkes muhtaç onu yapmaya.
Çanakkale'de savaþanlarýn bir þeylerden korktuklarý için namaz kýldýklarý ise aklýmýn ucundan dahi geçmedi. Ölmekten elbet korkmuþlardýr; kim korkmaz? Ama o baþka namaz baþka. Allah'la iletiþim kurmak için, O'na sýðýnmak için, "Ata'ana ve semi'na" diyerek O'na muti olduklarýný belirtmek için kýldýlar resimdeki o namazý.
Benim açýklamaya çalýþtýðýn SALÂT belli. Nisâ 101-103'teki uygulama. Onun "Allah'a sýðýnmak"tan baþka bir þey olmasý mümkün deðil. Sayfa 111'de bunu kendimce açýklayýp kanýtladým.
Her halde okudunuz. Ama o kadar kolay konu dýþýna çýkýlýp pek çok þey kýyýya köþeye sürükleniyor ki görme fýrsatý bulamamýþ ta olabilirsiniz.
Eðer gördüyseniz o iletimde yaptýðým açýklamalarý ve ortaya koyduðum kanýtlarý eleþtirir misiniz. Lütfen.
Baslik cok hizli aktigindan, ozellikle alinti yapiyorum ki gorebilesiniz diye..
Evet bende Nisa suresindeki ayetlerden bahsediyorum zaten.. Ama siz onlara Canakkale Savasi ruhuyla yorumlamistiniz.
Ben de diyorum ki Canakkale'deki askerin Allah'a siginmaya ihtiyaci var cunku can korkusu var. Ortadaki Allah adina yapilan bir savas degil.. Toprak parcasi icin yapilan bir savas..
Oysa Nisa'daki olay Allah dinini yaymak ve ayakta tutmak icin yapilanlardan bir ilk.. Yani inancindan oturu, saldirilan bir insanlarin profili.. Ki ayet acikca anlatiyor, inkari yapan kufre sapmislar diye..
Bu sebeple Nisa'daki askerin veya kisinin, Allah'a siginmaya ihtiyaci yok.O zaten inanmis. Sehit olmaya hazir.Bunda hicbir cekincesi yok. O zaten Allah dinini yaymak ve yasatmak icin olumu goze almis.
Benim irdelemek istedigim bu kisimdi. Ama siz savas profili ile acikladiginizdan (makalenizde) kisilerin eylemini Allah'a yakinlasmak olarak nitelendirebilirsiniz Canakkale'yi...
Ama Nisa'da boyle bir durum soz konusu degil. Allah zaten benim yolumda olen sehittir diyor cunku.. Ordaki insanin arzusu olsa olsa o mertebeye ulasmak olabilir. O kisi zaten Allah'la beraber. Kufre sapmis degil, inkar etmis degil..
Bu yuzden Nisa'daki insanin Allah'a siginmak gibi derdi olamaz. O canindan korkmuyor cunku, sonucta sehit dusmek var ve uzulmesi gerekilen birsey degil, aksine can atilan birsey..
O kisi orda namazi filan dusunmez bence..Derdi sehit dusebilmektir diye dusunuyorum.
Belirtmek istedigim buydu.
#Tekrar donup kacirdigim bir mesajiniz var mi diye kontrol edecegim sevgili hasakcay..
__________________ sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Þu haliyle kýlýnan namazlarýn yanlýþ eksik fazla bir
taraflarý yoktur.5 vakit olarak kýlýnanlar da,3,2 kýlýnsa
da ne bunlarýn vakitlerinde nede sayýlarýnda bir hata
yoktur.Çünkü;
Namaz Allah'ý anmaktýr,Allah'a sýðýnmaktýr,Allah'a söz
veriþlerdir.devam ile,
kiliselerde havralarda diðer tüm ibadethanelerde cem
evlerinde kýlýnan namazlarýnda herhangi bir eksiði
yanlýþý hatasý yoktur.
Ýslam Allah'a þekilsel secdeyi de yasak
etmemiþtir.Þekilsel rukuyu da yasak etmemiþtir..
Ýnsanýn Allah'ý anmasý hep övülmüþ önerilmiþtir.
Namaz hakkýndaki olumlu düþüncelerim bunlar,olumsuza
gelince,ortada tek sorun var..
bu sorun salat sorunudur..toplumlarýn ibadetlerinde bir
sorun yok ama salat anlayýþlarý sakat diyemeyeceðim çünkü
gerçek anlamda, toplumda bir salat anlayýþý yok..hasýl
olmamýþ veya hasýl olaný da zaman içinde yitirmiþler zayi
etmiþler....
gerçek anlamda salatýn nidüðüne vakýf olan bir kiþinin
ayný zamanda þekilsel secde ruku vs yapmasýnýnda hata
tarafý yok,çünkü sonuçta bu Allah'a duadýr..anmaktýr..
Ancak ne var ki zayi edilen salatýn yerine bu ritüel
yerleþmiþ...namazlara dokunmamalý..ritüelle,salatýn
farkýnýn anlaþýlmasý gerek..ben þöyle anlýyorum..
ritüel ve salat kendin için.
salat toplum için.
namaz kýlmak diðerine iyilik deðilse eðer kendine bir
iyilik ama salat hem kendine hemde diðerine bir amel.
Selam,
Cok guzel bir konuya deginmissiniz. Tesekkurler.
Elbette insan amuda kalkmis vaziyette de, Allah'i ovup yuceltebilir.
Depremde ,enkaz altinda bekledigi gun sayisinca da bunu yapabilir.
Bahsettikleriniz "salat toplumsaldir, namaz bireyseldir" sozunu cagristiriyor bana..
Ki namazin bireysel olduguna dair Kuran'in diger aciklamalari mevcut.. Ornegin, her namaz kilanin cenneti garantilemeyisi gibi..
Herkes namaz kilmayabilir ama herkes salat yapabilir. Bir de boyle ayricalik cikiyor karsimiza..
Fakat belli ayetlerde tikanmis haldeyiz su ara..
__________________ sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Baslik cok hizli aktigindan, ozellikle alinti yapiyorum ki gorebilesiniz diye..
Evet bende Nisa suresindeki ayetlerden bahsediyorum zaten.. Ama siz onlara Canakkale Savasi ruhuyla yorumlamistiniz.
Ben de diyorum ki Canakkale'deki askerin Allah'a siginmaya ihtiyaci var cunku can korkusu var. Ortadaki Allah adina yapilan bir savas degil.. Toprak parcasi icin yapilan bir savas..
Oysa Nisa'daki olay Allah dinini yaymak ve ayakta tutmak icin yapilanlardan bir ilk.. Yani inancindan oturu, saldirilan bir insanlarin profili.. Ki ayet acikca anlatiyor, inkari yapan kufre sapmislar diye..
Bu sebeple Nisa'daki askerin veya kisinin, Allah'a siginmaya ihtiyaci yok. O zaten inanmis. Sehit olmaya hazir. Bunda hicbir cekincesi yok. O zaten Allah dinini yaymak ve yasatmak icin olumu goze almis.
Benim irdelemek istedigim bu kisimdi. Ama siz savas profili ile acikladiginizdan (makalenizde) kisilerin eylemini Allah'a yakinlasmak olarak nitelendirebilirsiniz Canakkale'yi...
Ama Nisa'da boyle bir durum soz konusu degil. Allah zaten benim yolumda olen sehittir diyor cunku.. Ordaki insanin arzusu olsa olsa o mertebeye ulasmak olabilir. O kisi zaten Allah'la beraber. Kufre sapmis degil, inkar etmis degil..
Bu yuzden Nisa'daki insanin Allah'a siginmak gibi derdi olamaz. O canindan korkmuyor cunku, sonucta sehit dusmek var ve uzulmesi gerekilen birsey degil, aksine can atilan birsey..
O kisi orda namazi filan dusunmez bence..Derdi sehit dusebilmektir diye dusunuyorum.
Belirtmek istedigim buydu.
#Tekrar donup kacirdigim bir mesajiniz var mi diye kontrol edecegim sevgili hasakcay..
Merhaba sasha kardeşim. Bir önceki iletimde şunu belirtmiştim: (Allah'a sığınmak diye dile getirdiğim) ifadenin "korkmak"la zerrece ilgisi yok.
"Allah'a teslim olmak" diyeyim isterseniz. Allah'ın elçisi Muhammed dahil, yediden yetmişe ve doğumdan ölüme, herkes muhtaç onu yapmaya.
Rica etsem alıntıladığım bu iletinizdeki sözlerinizin doğruluğunu, yazımda belirttiğim görüşler açısından, bir daha gözden geçirir misiniz.
Benim anılan iletim şu idi:
Namazın Kuran'da, dolayısıyla Allah'ın dininde bulunmadığını öne süren mümin kardeşim! "Namaz var mı yok mu"nun cevabı Nisâ 101-103'te. Oradaki SALÂT eğer namaz ise Kuran'da namaz var. Ben oradaki "salât"tan söz ediyorum.
Bakın, "arazi"deki o SALÂT siz ne olsun isterseniz hop o oluvermez.
O kadar çok şeye yoruyorsunuz ki onu. Kuran dersi diyorsunuz; motivasyon, İslamî yaşam, düşmanın TAKİP edilmesi, o savaşa dair özel emir ve talimatların öğretilmesi...
Bu keyfîlik hoş gürülebilirdi eğer CEPHE kavramını gözardı etmeseydiniz. Ama siz onu da keyfinizce dershane yapıp çıkıyorsunuz.
Oysa CEPHE denen o can pazarı ders alıp ders verdiğiniz değil, can alıp can verdiğiniz yerdir. Orada siz ve düşmanınız iki gladyatörsünüz. Siz onları gafil avlamaya çalışıyorsunuz, onlar sizi. Düşmanınız ilk fırsatta ani bir baskınla üzerinize çullanacak. O yüzden Allah 102'de uyarıyor; salâtı dahi önlemlerinizi alıp silahlarınızı yanınızda tutarak yerine getireceksiniz:
Kafirler isterler ki ود الذين كفروا silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olun da لو تغفلون عن اسلحتكم وامتعتكم ani bir baskınla üzerinize çullansınlar فيميلون عليكم ميلة واحدة
Yani sel baskınında bir salın üzerine çıkan felaketzedeler ne ise savaşta araziye çıkan siz osunuz.
Bakın, o salın üzerinde namaz kılıp Allah'a sığınıyorlar ama siz ders işlemeye kalkarsanız, hani derler ya; "Koyun can derdinde, kasap et derdinde!" Siz o kasap olursunuz.
Doğrudur: cephede motivasyon olur. Ama 102'deki SALÂT motivasyon değil; yoksa Allah 101'de "Kafirlerin size saldıracağından korkuyorsanız salâttan geri durmanız caizdir!" demezdi.
Motivasyondan geri duran, savaşta yenilir; ölür.
Komutan cephede askerlerini motive eder ama yeni ayetler öğretip ezberleterek değil, onlara daha önce öğrenip benimsemiş oldukları "kutsal değerler"i anımsatarak.
Tıpkı idam mahkumuna verilen TELKİN gibi. Mahkuma, "Rabbine gidiyorsun. O seni anlar ve bağışlar!" denir. RAB kavramı yeni değildir o mümin için. Mümin Rabbini zaten bilir.
Artı, mahkum infaza RAZI olduktan sonra bir de namaz kılıp Allah'a sığınır. Yani motive olmak başka, Allah'a sığınmak başka.
Ve ŞEHİDLİK kutsal değerlerden biridir.
Hz Peygamberin silah arkadaşları şehadetin bedelini ve ödülünü anlayıp "Kabul!" demek suretiyle attılar adımlarını İslama. O, önşart idi. Ve o andan itibaren hep bildiler; "arazi"de salât ederken de biliyorlardı; kavram yeni değildi.
Çünkü şehidlik ahret inancının getirisidir. İman edenler bilirler ki öldükten sonra Allah onları yeniden diriltecek ve ödüllendirecek. Şehid, işte bunun gerçekliğine canını vererek tanık olan kişidir.
Âl-i İmrân 140: İnsanlar arasında günleri böyle dönüştürürüz Biz. Çünkü Allah inananları bilecek ve onlardan şehidler edinecek.
Şehidlik kavramı elbet bu ayet inmeden önce de biliniyordu. Ayet onu kayda geçirdi; o kadar.
Nisâ 102’deki uygulama işte o şehadete RAZI olan inanırların salâtıdır. Onlar zaten motive olmuş, "Duyduk, itaat ederiz!" diye tekmil verip Allah’a sığınıyorlar şimdi. Tıpkı sel baskınına uğrayan inanırların o salın üstünde Allah’a sığınmaları gibi. Namazdır o.
Ders ise araziye çıkmadan önce "cephe gerisi"nde yapılır. Akıl var, iz'an var. Say ki yeni ayetler Bakara 222-223'tür. Onları mı öğretip ezberleteceksiniz CEPHE denen can pazarında?
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma