Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhba sevgili sasha,
Eğer geçmişe doğru kendimizi sarmaya kalkışırsak makaraya dolanırız :)
Tarih boyunca bazı düşünceler etraflarına hakim duruma gelmiş ve o düşünceyi benimseyenler diğer kişilerce o yörenin ve o düşünceyi temsil edenin lakabıyla adlandırılmıştır.
Meseleyi anlamak adına bir takım adlandırmaları geçmişle sınırlandırmak çok yanlış olacaktır.
Geçmişte onların isimlerinin israil veya bir başka şey olması durumu hiç değiştirmeyecektir.Burada asıl dikkati çeken konu aynı mantığın günümüzde sürdürülür hale getirilmesidir.Vahyi kendilerine gelen öğretilerle sınırlandıranlar ve kendilerini ayrıcalıklı bir konum içerisinde görenler yukarıda belirttiğim eleştirinin içerisinde yer alanlardır.Kimsenin bir ayrıcalığı yoktur.İsimler değişsede öz değişmiyecektir.Ama geçmişteki öğretilerde yerilen davranışlar devam etmektedir.Önemli olan isimlere künyelere takılmadan öz'e sahip çıkmak ve o'nu hayatımızın merkezine oturtmak olacaktır.Geçmiş kavimlerin bunu layıkıyla yerine getirmediklerini MUHAMMEDİN ÖĞRETİLERİNDE GÖRÜYORUZ.
Geçmişte yaşayan öğreti mensuplarını ''edaussalat'eleştirisiyle karşı karşıya bırakıyor.
Terk edilen şeyin ne olduğunuda günümüzdeki insanlara bakarak görebilirsiniz.Onlar bıraktı ama biz bırakmadık laflarıyla onu geçiştirip duruyoruz.Şu anda tüm öğreti mensupları salatı yitirmiş durumdadırlar.
Eğer salatı yitirmiş durumda olmamış olsalardı;dünya yaşanılır bir hale gelecekti.
Zengin ile fakirin arasındaki uçurum bu kadar açılmayacaktı.
İnsanlar komik rakamlarla çalıştırılmayacak ve geçim derdi ile başbaşa bırakılmayacaktı.Geçim derdi ile başbaşa bırakılan bir toplumdan sağlıklı işler beklemekte yerinde olmayacaktır.
Dünyanın bir çok yerinde kan akmayacak ve silah tüccarları koca göbeklerini ovuşturamıyacaklardı.
Firavunlar ve nemrutlar farklı isimlerle görevlerini yerine getirirken inanç mensubları bunların karşısında sessiz kalmayacaklardı.
Ülkemizde ve dünyada çocuklar ve kadınalr istismar konusu haline getirlemiyecek ve bunlardan bir takım kişiler nemalanamıyacaktı.
Ekolojik denge bozulmayacak ve insanlık cehenneme doğru sürüklenmiyecekti.
Ve daha nice örnekler sıralanabilir.
İşte salatın yitirilmesi bu denli vahim bir durum almıştır.
İnsanlar bu bilinçten yoksun bırakılmışlardır.
Bize düşen salatı yitirenlere çağrıda bulunmaktır.
Bu işide muslihler yükleneceklerdir.
Neredesiniz ey muslihler?
Neredesiniz ey muvahhidler?
Neredesiniz isnanlık bu kadar acı çekerken?
Haydin hanifler görev başına...
__________________ BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
|