Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Değerli arkadaşlarım bugün kurandan araştırmaya çalışacağımız konu, rahman elçisine kuranda olmayan, Rabbin açıklamadığı bir konuda hüküm verip vermeyeceği ve yine Kuranın açıklamadığı yiyecekler konusunda haram koyma yetkisinin olup olmadığını anlamaya çalışacağız. Konuya başlamadan önce Rabbin elçisine nasıl bir görev verdiğini, yani peygamberlik görevinin tanımını iyice anlamamız gerektiğini düşünüyorum. Bu konudaki ayetleri hatırlayalım.
Hac suresi49: De ki: "Ey insanlar, ben sizin için, açıklayıcı bir uyarıcıdan başkası değilim."
Gaşiye 21: Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın.
Enam 48: Biz o gönderilen elçileri, müjdeciler ve uyarıcılar olmaktan öte bir şey için göndermiyoruz. İman edip hayrı ve barışı yerleştirenlere korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar.
Araf sur.188: De ki: "Ben kendi nefsime, Allah'ın dilediğinden başka ne bir yarar sağlayabilirim ne de bir zarar verebilirim. Eğer gaybı biliyor olsaydım iyilik ve güzelliği elbette çoğaltırdım. Bana kötülük dokunmamıştır bile. Ben, inanan bir topluluk için bir uyarıcı ve müjdeciden başkası değilim.
Kehf Suresi 56.; Biz, elçileri sadece müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Küfre sapanlar ise batıla yapışarak onunla hakkı kaydırmak için uğraşıyorlar. Onlar, ayetlerimi ve uyarıldıkları şeyleri eğlence edindiler.
Yukarıdaki ayetlere baktığımızda Yüce Rabbim elçisine verdiği görevi apaçık belirtiyor. Lütfen dikkatlice özetleyelim.
(ben sizin için, açıklayıcı bir uyarıcıdan başkası değilim, Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın. Biz o gönderilen elçileri, müjdeciler ve uyarıcılar olmaktan öte bir şey için göndermiyoruz. Ben, inanan bir topluluk için bir uyarıcı ve müjdeciden başkası değilim. Biz, elçileri sadece müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz)
Yukarıdaki apaçık sözlerden, Rabbin elçisine verdiği görev ve görevin tanımı sanırım anlaşılıyor. Şimdide verdiği bu görevi konusunda nasıl uyarılarda bulunuyor ve dikkatini çekiyor birde onlara bakalım.
Nahl 64; Bu Kitap'ı sana yalnız şunun için indirdik: Hakkında ayrılığa düştükleri şeyi onlara iyice açıklayasın ve Kitap, iman eden bir topluluk için kılavuz ve rahmet olsun.
Rad 40: Ya onlara vaat ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana gösteririz yahut da seni vefat ettiririz. O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer.
Enam 50. Onlara şunu söyle: "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vah yedilene uyarım ben!" Sor onlara: "Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?"
Cin Suresi 21.ayet. De ki: "Şüphesiz ben, size ne zarar verebilir ne de fayda sağlayabilirim."
Enam suresi 57. ayet: De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur.
Maide suresi 49 Sen de aralarında, Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma.
Maide Suresi 67. Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez.
Yunus Suresi 15. Ayetlerimiz onlara açık-seçik parçalar halinde okunduğu zaman, bize ulaşmayı ummayanlar şöyle dediler: "Bundan başka bir Kuran getir yahut bunu değiştir." De k: "Onu kendiliğimden değiştirmem benim için söz konusu olamaz. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum. Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabından korkuya düşerim."
Hakka Suresi 44; eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi, 45 Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık. 46 Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik.
Şimdide yukarıdaki ayetleri anlamaya çalışalım. Nahl 64. ayette (Hakkında ayrılığa düştükleri şeyi onlara iyice açıklayasın) diyor Rabbim. Acaba burada bahsettiği açıklama ilaveler yapma anlamında mı, yoksa eski inançlarından vazgeçmeyen topluma ayetleri güzel bir şekilde, Rabbin verdiği ilimle ikna ederek anlatma anlamında mı? Zaten ayetin devamında bakın ne diyor?(Kitap, iman eden bir topluluk için kılavuz ve rahmet olsun.) O günkü toplumun kabul etmek istemediği yeni din ve yeni kitap, peygamberimizin özel çabaları ile anlatılmış ve izah edilerek kabul ve ikna edilmiştir. Zaten hiçbir kılavuz zor anlaşılır değildir, önemli olan topluma vereceği örneklerle ikna etmektir. Günümüzde bile bu şekilde toplum yönlendirilmiyor mu? Rad40. Ayette Rabbim elçisine dönerek, sen tebliğ et senin görevin tebliğ etmektir, hesap sorması bana aittir diyor. Yine enam 50. ayette,( Yalnız bana vah yedilene uyarım ben.) diyor peygamberimiz. Cin suresi 21. ayetten alacağımız kıssadan hisseler bana göre çok fazladır. Peygamberimiz bizlere hitaben (Şüphesiz ben, size ne zarar verebilir ne de fayda sağlayabilirim.) Şimdi düşünelim bizler peygamberimize o kadar yetkiler veriyoruz ki rabbin vermediği, bunları saymak istemiyorum. Ama Rabbim bakın bizlere ne söylemesini istiyor? Ben size ne fayda sağlayabilirim nede zarar verebilirim. Hatırlayın dine ilaveler yapabileceğini, hüküm verme, şefaat yani bağışlama yetkisinin olduğunu söylemiyor muyuz? Yine hatırlayın Muhammet 19. ayeti, Rabbim peygamberimize, kendi günahların için dua et dediği halde bizler Rabbim yalnız benden şefaat dileyin dediğini unutup neden peygamberimizden şefaat diliyoruz? Apaçık hükmü ben veririm demesi bizlerin neden dikkatimizden kaçıyor da, beşerin sözlerini hiç unutmuyoruz? Allah elçisine sen sana indirdiğimle kullarıma hükmet dediği halde, nasıl olurda kuranın dışından hüküm verme yetkisi vardır peygamberimizin diyebiliriz? Maide suresi 67. ayet bakın apaçık ne anlatıyor bizlere? (Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun.) Allah açıkça elçisine sana indirdiğim kuranı tebliğ et, bunu yapmazsan görevini başaramadı sayarım demesi, Kurandan başka hiçbir hüküm koyucu olmadığını göstermiyor mu? Yunus suresi 15. ayette açıklanana bakar mısınız lütfen.(." De ki: "Onu kendiliğimden değiştirmem benim için söz konusu olamaz. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum.) Bu sözleri sanırım izah etmeye gerek yok, çünkü her şey çok açık. Hakka suresi 44. ayet apaçık resulüne ihtarda bulunurcasına, bazı lafları Allah sözüdür diye ortaya sürseydi onun önce sağ elini, sonra canını alırdık demesi bizlerin hiç mi dikkatini çekmiyor da, kuranın birçok ayetinde elçisine uyun ve o ne verdiyse alın sözlerinden, dine hükümler koyabilir, kuranda olmayan helal haramlar yapabilir diyebiliriz? Hani bizim söylemediğimiz bir sözü bizim diye söyleseydi canını alırdık onun diyordu, bunu hiç düşünmüyor muyuz? Kuran dışından hükümler verilmiş olsaydı, Rabbim sizleri Kurandan hesaba çekeceğim der miydi?
Şimdide Rabbim kuran için neler söylüyor onları hatırlayalım.
Nahl89. ayet; …..Sana bu Kitap'ı indirdik ki her şey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun.
Enbiya suresi 10. ayet; Andolsun, size (bütün durumlarınızı kapsayan) zikrinizin içinde bulunduğu bir Kitap indirdik. Yine de akıllanmayacak mısınız?
Duhan Suresi 58.ayet; Biz o Kuran'ı senin dilinle/senin diline kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alabilsinler.
Araf Suresi 3. (Ey insanlar), Rabbinizden size indirilene uyun ve O'ndan başka velilere uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!
Yukarıdaki ayetlere benzer onlarca ayet vardır ki bizleri kurana yöneltir ve başka hiçbir kaynaktan bahsetmez. Apaçık Rabbinizden indirilene yani Kurana uyun dedikten sonra, Kuran dışından hükümlerin helal ve haramların olabileceğine inanmamız ne kadar doğru olur? Allah ayrıntılı açıklayıcı diyor biz sanki HÂŞÂ Rahmanla inatlaşırcasına, ayrıntılı değil diyebiliyoruz. Bizler için rehber ve öğüt olan bir kitapta hiçbir şey eksik olmaz. Bize öğretilenleri kuranda bulamadığımızda ne yazık ki yaptığımız yanlış, bakın işte demek ki kuranda her şey yokmuş dememizdir. Rahman bizlere tebliğ etmediği bir konudan asla hesaba çekmeyeceğini söylemiştir.
Şimdide aşağıdaki ayetleri anlamaya çalışalım, acaba bu ayetlerde Allah elçisine helal ve haram koyma yetkisini mi verdiğini anlatıyor, yoksa yukarıda izah ettiğim ve birçok örneklerini yazdığım elçisine gönderdiği ve tebliğ etmesini istediği kitaplarda yazılı olanlardan mı bahsediyor, onu anlamaya çalışalım.
Tevbe 29: Kendilerine kitap verilenlerden, Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulü’nün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini (İslam'ı) din edinmeyenlerle, küçük düşürülüp cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar savaşın.
Araf 157: Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılmış bulacakları ümmî peygambere uyarlar; o onlara iyiliği emreder, kötü ve çirkinden onları alıkoyar. Güzel şeyleri onlara helal kılar, pis şeyleri onlara yasaklar……
Maide 5: Bugün size temiz olan şeyler helal kılındı. (Kendilerine) Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. ……
Tevbe suresi 29. ayette yazan, Allahın ve resulünün haram kıldığını tanımayan sözünden ne anlamalıyız? Yazdığım onca ayetten yola çıkarak, rahman elçisine verdiği görevde sana indirdiğimle insanlara hükmet diyordu hatırlayalım. Burada anlatılmak istenen eğer başkadır dersek en büyük yanlışı yaparız. Allah kendisine asla eş koşmaz, asla görevin bir kısmını başkasına vermez. Burada Allahın haram kıldıkları başka, elçisinin haram kıldıkları daha başka şeylerdir dersek, rabbe şirk koşmuş oluruz, böylece kuran ayetleri arasında Allah korusun çelişki yaratırız. Allahın haram kıldığını elçisi bizlere nakletmiştir. Araf 157 dede aynı konu işleniyor. Allahın gönderdiği kitapları, elçileri vasıtasıyla topluma naklederler ve o toplum Allahın elçilerine uyar. Elçileri de Rahmandan aldıkları bilgilerle toplumu uyarır onları iyiliğe yönlendirir kötülükten men ederler. Yine Rabbin indirdiği kitaplardan tebliğ ederek güzel şeyleri helal kılar çirkinden men ederler topluma bunu anlatırlar diyor. Dikkat edin burada Allahın elçileri kendi kafalarından yapmıyor bunları Tevrat ve İncil de yazılı olanlardan yapıyorlar. Maide 5. ayette aynı, bugün temiz olanlar bizlere helal kılındı diyor. Peki, bunları nasıl açıklıyor acaba ben özet yaptım gerisini elçim sizlere açıklar mı diyor? Gelin onlara da bakalım. Önce yazacağım ayeti çok iyi düşünelim bakın kesin kanıtı olmayan sözlere inananlara rabbim nasıl kızıyor?
(Mümin sur.56: Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın, Allah'ın ayetleri hakkında münakaşa edenler var ya, hiç şüphe yok ki, onların kalplerinde, asla yetişemeyecekleri bir büyüklük hevesinden başka bir şey yoktur. Sen Allah'a sığın. Kuşkusuz O, işiten ve görendir.)
Bu ayeti çok iyi düşünelim, günümüzde kuranın açıkladıkları dışında hükümlerin ve yine kuranın açıkladıkları dışında helal ve haramların olduğunu söyleyenlerin kuran gibi kesin delili var mı? Cevabı herkes kendisi kendi nefsine versin. Bu ayette peygamberimizin kuranı tebliğinde kendi inançlarından vazgeçmeyen, ısrar edenlere sesleniyor ve sen Allah a sığın diyor. Şimdi gelelim kuranda Rahman haram ve helal konusunda bizleri nasıl bilgilendiriyor? Aşağıdaki ayetleri lütfen iyice düşünelim, Rahman benim Kuranda açıkladıklarımdan başka benim elçimde helal ve haram koyma yetkisi mi var diyor, yoksa yalnız bu yetki benim mi diyor?
( Enam Suresi 145. De ki: "Bana vahyolunanlar içinde, bu haram dediklerinizi yiyecek birine yasaklanmış bir şey bulamıyorum. Yalnız şunlardan biri olursa başka: leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o bir pisliktir- Allah'tan başkası adına boğazlanmış bir murdar."…..)
(Yunus Suresi 59. De ki: "Ne oldu size de Allah'ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir haram yaptınız bir de helal?" De ki: "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?")
(Maide Suresi 87. Ey iman sahipleri! Allah'ın size helal kıldığı şeylerin temiz ve güzel olanlarını haramlaştırmayın; azıp sınırı aşmayın; Allah azıp sınırı aşanları sevmez.)
(Araf sur.32. ayet: De ki: "Allah'ın kulları için çıkardığı süsü, güzel, temiz ve tatlı rızıkları kim haram etmiş?" De ki: "Dünya hayatında onlar, inananlar için de var. Kıyamet gününde ise yalnız inananlar içindir onlar." Bilgiden nasipli bir topluluk için biz, ayetleri böyle ayrıntılı kılıyoruz.)
(Hac sur. 30: İşte böyle. Kim Allah'ın yasaklarına saygılı olursa bu, Rabbi katında kendisi için çok hayırlı olur. Karşınızda okunarak açıklananlar hariç, tüm hayvanlar size helal kılınmıştır. Artık putların pisliğinden, yalan sözden uzak durun.)
(Nahl Sur. 116. ayet; Yalan düzerek Allah'a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle "Şu helaldir, şu da haramdır!" demeyin. Yalan düzerek Allah'a iftira edenler kurtulamazlar.)
Yukarıdaki ayetleri okudunuz sizce açıklananların dışında, haram koyma yetkisini elçisine verdiğini mi anlıyorsunuz? Bakın ne diyor rabbim?( De ki: "Ne oldu size de Allah'ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir haram yaptınız bir de helal?" De ki: "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz.) Siz bu cümlelerden haram helal koyma yetkisinin yalnız ve yalnız Allah ın kendisinde olduğunu anlamadınız mı? Apaçık bu sözleri söyleyen Rabbim kuranın başka bir yerinde bunun tersini söylermi? Haram koyma izni Rabbim de olmasa Allah mı izin verdi der mi? Bunları yapanlara da kızarak, Allaha iftira etmek olduğunu söylüyor. Sizce hac suresi 30. ayetinde açıklanan bu cümleden sizler ne anlıyorsunuz? (Karşınızda okunarak açıklananlar hariç, tüm hayvanlar size helal kılınmıştır.) Doğrusu bu açıklamadan sonra söyleyecek bir şey ben bulamıyorum. Nahl suresi 116. ayeti tekrar hatırlayınız.( Yalan düzerek Allah'a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle "Şu helaldir, şu da haramdır!" demeyin.) Bakar mısınız lütfen apaçık sözlere. Kuranda açıklanalar haricinde, helal ya da haram diyenlere bakın Rabbim ne diyor? Yalan söyleyerek Allaha iftira atıyorlar. Doğrusu yaptığımız yanlışları görünce geçmişte yaptıklarım için Rabbim e yalvarıyorum, af diliyorum. Rabbim affetsin.
Sizlere bir örnek daha vermek istiyorum, acaba Rabbim bu ayetteki olayı neden kuranda zikrediyor ve örnek gösteriyor bizlere lütfen onu düşünelim.
Tahrim Suresi 1. Ey Peygamber! Allah'ın sana helal kıldığı şeyi, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek neden haramlaştırıyorsun? Allah Gafur’dur, Rahîm'dir.
Ayeti dikkatle okuyup düşündüğünüzde hemen şöyle bir soru geliyor akla. Acaba peygamberimizin aile içinde ne olduğunu dahi açıklamadığı, izah etmediği bir konuda bir helale haram demesini ve Rabbin elçisini uyarmasını neden bizlere anlatmıştır? Bu soru bence çok önemli. Neden Allah elçisinin bu olayını bizlere anlatmış olabilir? Sanırım sorduğumuz sorunun cevabı yalnız bu ayette bile var. Allahın helal dediği bir şeye, Allah elçisi bile haram diyemez. Yani helal ve haram koyma yetkisi yalnız rahmanındır. Bakın bu konuda ikaz etmese peygamberimizin eşleri topluma, Allahın elçisi bizlere bunu haram dedi diyebilirlerdi. Düşünebiliyor musunuz bu hatanın olmasını bile rabbim engellemiştir.
Sizlere bir ayet hatırlatıp düşünmenizi rica ediyorum.
Şura suresi 10. ayet: Herhangi bir şeyde ihtilafa düştüğünüzde onun hükmü Allah'a bırakılır. İşte budur Rabbim olan Allah! Yalnız O'na güvenip dayadım; yalnız O'na yönelirim ben.
Yukarıdaki ayet ne anlatıyor olabilir sizce? Çok dikkatle düşünelim ve kuranın diğer ayetleri ile bağlantı kuralım. Peygamberimiz yaşıyor ve sağken, her hangi bir konuda sorunumuz olduğunda, hatta bir karar verdiğinde ona uymamız gerektiğini açıklıyordu hatırlayınız. Peki, burada herhangi bir konuda ihtilafa düşüldüğünde neden peygamberinize müracaat edin demiyor? Demek ki artık Peygamberimiz yaşamıyor sağ değil ki böyle söylemiş. İşte bu ayet üzerinde çok düşünmeliyiz. Elimizde kuran var fakat bizler bir türlü anlaşamıyoruz, peki neden bu durumda başka bir kaynağa bakın demiyor da, Onun hükmünü kararını Rabbinize bırakın diyor? Ayetin devamın dada Yalnız ona güvenip dayanırım ben diyor. Bu ayet üzerinde her Müslüman iyi düşünmelidir.
Gerçekten günümüzde bizler, rabbin gönderdiği rehber üzerinde o kadar oynamalar ve değişiklikler yapma çabasına girmişiz ki, adeta peygamberimizin tebliğ ettiği İslam’dan eser kalmamış. Bakın Rahman bizleri nasıl uyarıyor?
Hac sur. 8.ayet: İnsanlar içinde öylesi vardır ki, Allah konusunda ilimsiz, kılavuzsuz ve aydınlık getiren bir kitaba sahip olmaksızın mücadele edip durur.
Hatırlayın, kuran dışından bunlar Allah katındandır dediğimiz onca konular vardır ki, delilsiz mesnetsiz inanmaya yolunu seçeriz. Kendimize sormamız gerekmez mi, bizlere kuran dışından gelen hükümler helal ya da haramların garantisini veren kimlerdir? Acaba bu kitaplar Allah katından aydınlık bir kitaba sahipler mi de bunlara bizler hiç kuşku duymadan inanıyoruz? Doğrusu işimiz çok zor. Eğer aklımızı bir kenara koymuşta birilerinin akıllarına güvenir olmuşsak, sanırım bu yolun doğru yol olduğunu kimse garanti edemez.
Sizlere son bir ayet daha hatırlatmak istiyorum. Diyelim ki yukarıda söylediklerimde ben yanılıyorum. Rabbim bizleri yalnız Kurandan hesaba çekmeyecek ve günümüze kadar gelen kuranın hüküm koymadığı konularda hükümler koyan birçok hadislerden de sorumlu tutacaktır diyelim. Acaba bizleri yaratan O Yüceler Yücesi rabbim bizlere şöyle seslenir miydi?
Zühruf Suresi 44 Gerçek şu: Bu Kuran sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız.
Bu yazdıklarım benim kurandan anladıklarımdır. Bende bir insanım hata yapabilirim, ama ben bilmediğim bilginin, sözlerin ardına düşerek riskimi artırmak yerine, Rabbin sarılın ve sorumlu olduğunuz kitap kurandır dediği kitaba sarılıp, okuyun, düşünün emrini yerine getirip, onu anlamaya çalışıyorum. Rabbim yanlışlarımı affetsin. Dilerim Rabbim cümlemizin gönül gözünü açık, gözleriyle bakan değil gören, kulları arasına bizleri alması dileklerimle. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
|