Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Size daha önce yazdığım ve Rahmanın elçisine verdiği görev ve yetkiyi açıklayan ayetleri tekrar okumaya davet ediyorum. Ama unuttum siz o ayetleri anlayamazsınız, Siz bu sözlere kulaklarınızı tıkamış beşerin rivayetlerine kulaklarınızı ve gönlünüzü açmıştınız. Burada Rabbin söylediğinin sizce bir önemi yok, çünkü beşerin ciltlerce dolusu kitapları daha iyi açıklıyor, fakat farkında değilsiniz bu kitaplar tüm bu ayetlerin tersini söylüyor ve kendi dinlerini yaratıyorlar.

  Sayın arkadaşım bu soruyu daha öncede sormuştunuz ben izah etmiştim. Peygamberimiz Rabbin ayetlerini yanlız sözle tebliğ etmekle değil, onları ilmiyle sözleriyle ikna ederek kabul ettirmekle de görevliydi. Hatırlayın bu yollarda nice canlar gitti nice savaşlar yapıldı. Nasıl olurda bunları basit bir işmiş gibi gösterip kendinizce yetkilerle donatırsınız, bunu hiç düşündünüzmü? Daha önce söylediğim gibi sizi inancınızla başbaşa bırakıyorum. Mahşer günü peygamberimiz ne söyleyecekmiş onu bir hatırlayın isterseniz.( Benim ümmetim KURANI devre dışı bıraktılar.) Bakın siz anlaşılmaz bir kitap yapıp nasıl da beşerin peşine takılmışsınız. İşte o güzel peygamberimiz bunlardan bahsediyor.

  SİZİN DİNİZİ SİZE, BENİM DİNİM BANA. Saygılarımla Halukgta

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Gerçekten bazı şeyleri kavrayamadığınızı düşünüyorum. Yaşınız kaç bilmiyorum ama cevap vermemdeki amacım belki faydam dokunur diyedir bilmenizi isterim. Bakın sözleriniz sizi onaylamıyor farkında değilsiniz.( peygamberin görevi ORTAK AKIL olup bu bölünmeyi ve ayrılığı ortadan kaldırmak değil mi?) İşte bu sözünüzde haklısınız. Eğer peygamberimize uymuş olsaydınız, bizlere tebliğ ettiği ayetler içinde sakın bölünmeyin sözlerini iyi anlardınız. Bölünmeyin dediği halde sırf menfaat ve çekişmeler sonucu mezheplere bölünüp dini kurana göre değil, toplanan rivayetlere göre yaşamaları sonucunda güzelim İslam dini parçalanıp bölünmüş ve her mezhep kendince topladığı ve diğerleriyle çelişen hadislerin peşine düşmüşlerdir. Hani nerede birlik ve beraberlik? İşte bölünmek istemiyorsanız peygamberimizin yolunda olduğunu söylüyorsanız, Kurana uyacaksınız. Kuran ayetlerini lütfen hatırlayınız ne diyor Rabbim bizlere?

İbrahim Sur.52.ayet: İşte bu, onunla uyarılsınlar, Allah'ın tek ilah olduğunu bilsinler, aklı ve gönlü işleyenler de ibret alsınlar diye, insanlara yöneltilmiş bir tebliğdir.

Enam sur. 104. ayet:  Gerçek şu ki, size Rabbinizden gönül gözleri gelmiştir. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi zararına... Ben sizin üzerinize bekçi değilim.

Enbiya 10: Yemin olsun, size bir Kitap gönderdik ki, öğüt ve uyarınız/zikriniz/şerefiniz yalnız ondadır. Hâlâ aklınızı çalıştırmayacak mısınız?

Kalem 52: Hâlbuki o (Kur'an) bütün akıllı âlemler için bir öğüttür.

Abese 11–12: Hayır; çünkü o (Kuran), bir öğüttür. Artık dileyen, onu 'düşünüp-öğüt alsın.

   Yukarıdaki ayetlere benzer onlarca ayet yazabiliriz. Ne diyor bu ayetlerde Rabbim bizlere?( aklı ve gönlü işleyenler de ibret alsınlar diye, insanlara yöneltilmiş bir tebliğdir.) Sayın arkadaşım eğer siz benim aklım ve gönlüm işlemiyor diyorsanız zaten bu ayet sizi kapsamıyor demektir. Diğer ayetinde ne diyor?( size Rabbinizden gönül gözleri gelmiştir. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi zararına.) Allah kuranı bizler için gönül gözü olarak gönderdim diyor. Onunla görmeye çalışanın kendi yararına olacaktır. Yok onun gözüyle görmeyen zaten gerçekleri görmeyecek zararına olacaktır diyor. Daha nasıl açıkça söylesin Yüce Rabbim? Bakın lütfen şu sözlere. (Yemin olsun, size bir Kitap gönderdik ki, öğüt ve uyarınız/zikriniz/şerefiniz yalnız ondadır.) Sizlere öyle bir kitap gönderdim ki öğüdünüz ve uyarınız yalnız ondadır dediği halde siz neler söylediniz bir düşünün lütfen. Hangi sözlere gönlünüzü açtığınızı hatırlayın. Ben size Rabbin sözlerini hatırlatıyorum siz bana onun karşısında beşerin sözlerini söylüyorsunuz. Kuranın akıllı âlemlere öğüt olduğunu söyleyen rabbimin sözüne neden kulak asmıyoruz da beşerin yalanlarına uydurulan kılıflarla savunmalar yapıyoruz? Sizce şu sözler anlaşılması zor bir kitabımı tarif ediyor? (Hayır; çünkü o (Kuran), bir öğüttür. Artık dileyen, onu 'düşünüp-öğüt alsın.) Bu kitap için Rabbim ne diyor siz ne diyorsunuz? Siz aklınıza müracaat etmeyip beşere müracaat ediyorsunuz sizce Rabbin önerdiği yolla sizin yolunuz bu ayetlere göre kesişiyor mu? Evet diyorsanız size yolunuzda iyi yolculuklar demekten başka sözüm olamaz. Rabbim sizi bu kitaptan sorumlu tutacağım dedikten sonra, nasıl olur bu kitap hakkında çekişmeye girersiniz? Bu rabbin adaletini sorgulamak olur lütfen iyice düşününüz. Size en son bir ayet hatırlatmak istiyorum bu ayet üzerinde iyice düşünün.

Bakara 176: Bu böyledir. Çünkü Allah, Kitap'ı hak olarak indirmiştir. Kitap'ta çekişmeye girenler, bütünden uzaklaştırıcı bir kopuşun tam içindedirler.

Ne dersiniz Kitapta çekişmeye girerek, aslında bu sözden Rabbim şunları kastediyor, ya da kuranda her şey yoktur O özet bilgidir gibi sözler kuranda çekişmeye girmek değil de nedir? Rabbim gönül gözlerimizi açık kullarından eylesin, yoksa beyazı siyah görmek işten bile değildir. SAYGILARIMLA Halukgta

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

"Bunu söylerkende amacım hadisleri gelenekleri toptan reddetme değil, Halukgta nın dediği gibi kuran süzgecinden geçirmek olduğudur"

Sevgili Mustafa,aslında daha önce değerli Haluk kardeşimizede söyledim,bu "Kuran süzgecinden geçirme" mantığıda gereksiz.

Şöyle ki;eğer bir şeyi Kuran süzgecinden geçireceksek o zaten Kuranda var ki onunla kıyaslıyoruzdur!Hakikisi varken sahtesini teste tabi tutmak gereksiz bir eylem değilmidir?Örneğin.eğer 5 vait namaz Kuranda varsa dışarıdan hadis aramak niye?Eğer yoksa yine aramak niye ki?

Selamlar..

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

mustacanta Yazdı: sevgili dermanbeg ismimi neden desifre ediyosun:)))) Burdaki süzgeç hadisleri toptan reddetmeyenler içindir. Binlerce hadis arasında nasıl bir ayrım yapabiliriz. hadis hadisi çürütüyorsa o hadisi eleyebiliriz ama ya ikisinden birinin doğru olma ihtimali. mesela güzel ahlaka yönelik hadisleri neden reddedelim. Kuranda beş vakite ulaşamıyoruz şu anki bilgimizle, o zaman ben diyorunki beş vakitle ilgili hadislere şüpheli yaklaşalım. Yani Kuranı hadis testine değil, hadisleri Kuran testine tabi tutarsak daha iyi olacağı kanaatindeyim. Selamlar..

Vallahi ben masumum,biri öyle dedi bende ona uydum.Gözü çıksın şu taklitçiliğin:)

Değerli arkadaşım,hadisin hası Kuranda değil mi?Allah Rab/mürebbidir,yani herşeyi yeteri kararda verendir.Güzel ahlakla ve salatla ilgili tüm hadisler Kuranda yeterince ve kararınca mevcuttur.Yani başka kapılara gitmeye gerek yoktur..Ki,şüphe duyalım ya da duymayalım..!

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Değerli arkadaşlarım hadisler, sözler, bilgiler bir konuyu açıklamaya değil örnekleme yoluyla yaşanılmıştan fayda sağlamak için gerekli tali, yani yan bir unsurdur. Hiç bir zaman aslın, özün yerini tutamaz. Okulda öğretmenlerimiz bir konuyu anlatırken izah ederken hayatta geçen verdiği bazı örneklerle karşısındaki bazı insanların daha iyi anlamasını sağlayabilir. Bakın bazı insanların diyorum. Eğer anlatılmak istenen konuyu anlatmada faydası varsa neden kabul etmeyeyim.  Burada işin özü hakkında hiç bir katkı yapmamak şartıyla yanlız izah ederken ikna amacını taşımak şartıyla kullanılan yardımcı unsur olarak bakmalıyız. Bu bilgileri de tastikleyen kuran olmak şartıyla. Burada gerçek güç, danışman, alınacak rehber, danışman yanlız  kurandır. Onu anlatırken kullanacağınız, faydası olabilecek enstürmanlar her ne olursa olsun faydalı olacaktır. Hadis diye aktarılan bilgiler kuranın gerçek yaşanmış bir olayını anlatıyorsa benim başımın üstünde yeri vardır. Doğru bilgileri reddetmek akla ve mantığa uymaz. Yeterki dine ilaveler yapmasın onun koymadığı bir hükmü koymasın. Peygamberimizin yaşantısını ve örnek hayatını anlatan onca güzel örnekleri neden reddedeyim? Bizler taş devrinde yaşayan insanları araştırıp neler yapmışlar anlamaya çalışıyorsak peygamberimiz devrinde olup bitenleri neden öğrenmeyeyim? Bakın orada geçen bilgiler dirki bugün başörtüsünün Allah emri olmadığını bazı aklı ermeyen ve inat edenlere çok daha iyi anlatabiliyoruz. O devirde eğer başörtüsü allah emri olsaydı ve peygamberimiz bu ayetlerden kadın başını örtmelidir emrini alsaydı, müslüman olan cariyelerin hala başını açık gezdirmelerine müsade edebilirmiydi? Birlikte kadın erkek abdest alan hadisler bazı aklı evvellere anlatıldığında kafalarında en azından soru işaretleri bırakıyor. Demek ki saçın görülmesi kolların açık olması günah değilmiş demeye başladılar, ama daha itiraf edemiyorlar. Tüm bu gerçekleri araştırıp bulmalıyız inkarda israr edenler e bu gerçekleri gözler önüne sermek gerçek müslümanın görevi olmalıdır.. SAYGILARIMLA halukgta