Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
olayýnýzý tam bilmediðim için öðrenmek açýsýndan þunu soruyorum:
hudeybiye anlaþmasý bir ateþkes anlaþmasýmýdýr?yani öncesi bir savaþmýdýr?savaþmak için gidiliyorduda sonra hudeybiye denen yerde anlaþmamý yapýldý?umre amacýyla çýkýlmýþdýda kureyþliler müslümanlarý mekkeye sokmama sözü vermiþlerdi de umre yapma izni almak için yapýlmýþ bir anlaþmamýydý?
Selam, Hayir oncesi bir savas degil.Peygamber ve ashabi yola cikiyor Mekke'ye dogru. Hendek savasindan zaten maglup ayrilan Mekke'liler peygamberin savasa geldigini sanip, korkuyla kendileri teklif ediyorlar anlasma yapmayi.
Peygamber'de kabul ediyor ve yapiyor. Zaten el aman dileyene yapmamasi anormal olur. Cunku zulum adami degil. Yani ortada bir savas yok. Dolayisiyla ateskes anlasmasi da degil..
Ama bu anlasmadan once Medinelilere zorluk cikariyorlar, kurbanlari bekletiyorlar vb. Bu anlasmadan sonra bu tur olaylar yasanmiyor.
kureyþ diyince aklýnýza ne geliyor?tekbir organizayson mu?kabilelerden oluþmuþ devletçikler mi?bir anlaþma bozuldumu bütün herkesinmi o anlaþmayý bozduðu anlamýna gelir?yoksa anlaþmayý bozan kabileler bozucu olarak ayrý ayrýmý deðerlendirilmelidir?
osmanlý kurulmadan önce anadoluda bir sürü beylik vardý...ayný sistem arabistanda ozamanlar vardý.bir anlaþmaya birçok kabile taraf olur.anlaþmayý bozanlar ve sahip çýkanlar olur.hepsini ayný kefeye koyabilirmiyiz?
Selam,
630'a kadar anlasma bozan yok.Iki tarafta birbirine saygili. 630'da bir kabile kureysten, kalkip Huzaa kabilesiyle catisiyor. Huzaa kabilesi de Muhammed'e gelip sikayette bulunuyor kan bedellerini odemediler diye, bunlarla anlasmanin bozulmasini istiyor.
Bunun uzerine Muhammed, onlara haber gonderip bu yapilan olayin, anlasmayi ihlal ettigini acikliyor, savas edeceklerini bildiriyor. Mekke once kabul savas edelim dese de, sonradan fikir degistirip Ebu Sufyan'i araci yolluyor barisin devami icin, Muhammed'e .
Muhammed'de diyor ki hayir anlasma bozuldu siz bozdunuz, musluman olursan senin evine dokunulmayacak . Ebu Sufyan can korkusuyla musluman oluyor.Muhammed , git sehirdekilere soyle kim musluman olur da evine siginirsa onlara dokunulmayacak bu savasta diyor.
Ebu sufyan halki toplayip cabuk benim evime gidin diyor olayin icerigini anlatiyor. Halk oraya hucum ediyor(evine) korkudan.
Muhammed Mekke'ye geldiginde hicbir direncle karsilasmiyor. Sadece bir kucuk grup karsi koymak istiyor, daha Muhammed davranmadan adamlari hallediyorlar onlari. Mekke bu sekilde fethediliyor.
Yani savas yok. Kan dokmemis bile Muhammed. Kovalamis sadece.
Zaten Hudeybiye'den sonra muslumanlik hizla yayilmaya baslamis. Muhammed'in de babacan ve koruyan adaletli yaklasimdan dolayi kazandigi bir sempatisi var.
Bunun en belirgin ispati, Huzaa kabilesinin ondan yardim istemesi.
Zaten Mekke fethedilecek, bu kan bedeli de bunun bir nevi vesilesi oluyor. Cunku yapilan anlasmada, iki tarafta birbirine saldirmayacak sarti var. Adi ustunde baris anlasmasi.
Yok yani tarihte Muhammed'in savasi yok baska musriklerle..Son savasi Hendek.
__________________ sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
“"El-eŞHuru'l
hurum"daki "el"den de anlaşıldığı üzere bunlar herkesçe
bilinen, tanınan, göz önünde olan dolunaylardır. 22 Hazirandaki
"yaz dönencesi"ni izleyen dört dolunay. O dört dolunayın ilki
çilek renginde olup yılın en tanınan dolunayıdır; ötekilerle karıştırılması
imkansız:
Haziran 26: çilek dolunayı (çilek
renginde olduğu için)
Temmuz 26: kuru ot dolunayı (otların
kurumaya yüz tuttuğu zaman?)
Ağustos 24: darı dolunayı
Eylul 23: harman dolunayı”
Cin13:
Bu dolunay isimleri Amerikan yerlileri
tarafından konulmuş. Herbiri, isimlerini, o ayda gerçekleşen olaylardan
almış. Dolunay zamanı her yıl kaydığı için, sonradan alternatif
isimler de eklenmiş. İsimlere baktığımızda Amerikalı bir yerlinin
hayatından, Kuzey Amerika’nın günlük yaşamından, yıl içerisindeki
tarım döngüsünden, göl ve bozkırda geçen yaşamlarından kesitleri
görüyoruz:
Ocak: Kurt, Eski, Noel sonrası
Şubat: Kar,Açlık
Mart: Solucan, Karga, Kabuk
Nisan: Pembe,Çayır,Yumurta
Mayıs: Mısır ekme, Çim, Süt
Haziran: Çilek
Temmuz: Geyik, Fırtına, Ot
Ağustos: Yeşil mısır, Mersinbalığı,
Tohum
Eylül: Mısır
Ekim: Hasat
Kasım: Kunduz, Don
Aralık: Soğuk, Uzun gece
Bu insanların yaşamını özetleyen
bu isimlerden haziran dolunayına verilen “çilek dolunayı” ismi,
dolunayın kırmızı renginden dolayı
değil, çilek toplama zamanını belirttiğinden dolayıdır.
İlave olarak, nisan ayında dolunay
pembe, ağustosta yeşil, eylülde sarı olmaz.
İddia 2:
..........................
Burada ard arda gelen iki kızıl
dolunay arasındaki süre
tanımlanıyor. Dolunayların sayısı 12 olmuş ya da 13 olmuş,
konu o değil. Konu, iki kızıl dolunay arasındaki "süre"dir.
.............................
“"El-eŞHuru'l
hurum"daki "el"den de anlaşıldığı üzere bunlar herkesçe
bilinen, tanınan, göz önünde olan dolunaylardır. 22 Hazirandaki
"yaz dönencesi"ni izleyen dört dolunay.
O dört dolunayın ilki çilek renginde olup yılın en tanınan dolunayıdır;
ötekilerle karıştırılması imkansız.
.........................
ŞEHRU RAMAZAN en sıcak dolunay demek,
ki 21 Haziran’daki Yaz Dönencesini izleyen 0 ile 30 gün içinde
görülür. Uzaydaki ay o anda bulunduğu yer nedeniyle köz
gibi kızıl bir renge bürünür ve kavurucu yaz sıcaklarını haber verir.
Cin13:
Ay, Haziran’da uzayda nasıl bir
yerde duruyor ki kıpkırmızı,çilek rengine dönüyor acaba?
Hem Güneş,hem Dünya,hem Samanyolu sürekli hareket halindeyken üstelik..
Hazirandaki yaz dönencesini izleyen
dolunayların ilki ne çilek renginde, ne kızıl, ne kırmızı
olur. Diğer dolunaylardan hiçbir farkı
yoktur.
Bu yıl bir deneyin bakalım. Kızıl
Ay’ı görecek misiniz..
----------
Ay’ın kırmızı renkte görünmesi
şu nedenle gerçekleşir:
Kırmızı renk, enerjisi en düşük,
dolayısıyla frekansı en düşük görünür ışık kesitidir.
Atmosferimiz, uzaya göre daha yoğun bir ortam olduğu için, atmosfere
giren ışığın en yüksek frekanslı olan renkleri ( mor,mavi,yeşil
gibi) daha çok saçılıma uğrar. En az saçılan ve gözümüze ulaşan
renk ise kırmızı olur. Şafakta, güneş batarken kırmızı
renk görmemiz de aynı nedenledir. Işığın enerjisinin azalması
, kırmızı rengi oluşturur.
Ay, şu durumlarda kırmızı görünebilir:
Tam ay tutulması
Hava şartları uygunsa,
ufka yakınken
Meteorolojik şartlar.
(hava kirliliği ve bazı gazlar gibi)
Yani, her yıl dolunayın Haziran’da
kırmızı görünmesi gibi bir
döngü yoktur.
Şartlar oluşursa, bu kızıl dolunay
her ay görülebilinir.
-----------------------
Varsayalım ki bu kızıl dolunay her
ay görebileceğimiz bir olay olmasın, daha seyrek gerçekleşen bir
olaya bağlı olsun.Üstelik kesinlikle kızıl bir dolunayın
oluştuğu bir olaya.. Tam ay tutulmasına..
Bakalım, Hz.Muhammed zamanında kesinlikle
bir kızıl dolunay oluşturan tam ay tutulmaları Mekke’de ne zaman
gerçekleşmiş:
4 Mart 611
29 Ağustos 611
22 Aralık 614
16 Haziran 615
15 Nisan 618
9 Ekim 618
1 Şubat 622
28 temmuz 622
27 mayıs 625
19 Kasım 625
15 Mart 629
Elbette, görüldüğü gibi, tam
ay tutulması her yıl Mekke ya da Medine’den görülebilecek
şekilde gerçekleşmez. Gerçekleştiği zamanlar da yılın herhangi
bir ayı olabilir.
---------------
Bu kızıl dolunay terimi başka dini
metinlerde nasıl geçiyor acaba?
Joel 2:31 The sun shall be turned
into darkness, and the moon into blood, before the great and
terrible day of the LORD come.
Acts 2:20 The sun shall be turned into
darkness, and the moon into blood, before that great and notable
day of the Lord come.
Kızıl dolunay Hz.İsa’nın yeryüzüne
dönüş habercisiymiş...
yukarıdaki alıntı yazı cin13 arkadaşımız tarafından hazırlanmış olup kendi ricası ile eklenmiştir....
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Bu insanların yaşamını özetleyen bu isimlerden haziran dolunayına verilen “çilek dolunayı” ismi, dolunayın kırmızı renginden dolayı değil, çilek toplama zamanını belirttiğinden dolayıdır.
Merhaba asım kardeşim. Cin 13'e bu katkısından dolayı teşekkür ettiğimi lütfen iletir misiniz.
Yaz dönencesinden sonraki ilk dolunay, o tarihi izleyen 0 ile 30 gün içinde görünüyor. Cin 13'ün dediği gibi her dolunayın zamanı kayar; benim kızıl dolunay dediğim dolunayınki dahil. Örneğin 22 Haziran, 23 Haziran, 24 Haziran... 21 Temmuz.
Cin 13 abartarak nisan ayında dolunay pembe, ağustosta yeşil, eylülde sarı olmaz diyor. Ama lütfen biraz anlayış! Ben asla öyle bir iddiada bulunmadım. Dolunay renklerini abartıp karikatür yapmanın lüzumu yok.
Tamam, Cin 13 kardeşimiz bir dolunay uzmanı. Ben değilim. Ama çilek dolunayının ötekilerden ayırt edilebilecek kadar daha koyu olduğunu biliyorum.
-
Hz Peygamber zamanındaki ay tutulmalarıyla benim işlediğim konunun ise ilgisi yok.
Dolunaylara verilen adlar konusunda yazımda şunu demişim: Dolunaylar ortaya çıktıkları anın özelliğine göre anılabilir. Cin 13 kardeşimiz buna itiraz mı ediyor; özür dilerim, anlamadım.
Dolunaylara kızılderililerin, İngilizlerin verdiği adları sayın cin 13 okumuş. Tesadüf, ben de okudum. Bu adları ordaki seçenekler içinden aldım.
Değerli asım kardeşim, benim amacım dolunayları anlatmak değil; onlar hakkında kılı kırk yarmak hiç değil. 2:185'teki ŞeHR nedir, amacım onu anlatmak.
Mevcut meallere göre ŞeHR, süresi 28 gün olan "ay"dır. ŞeHR-i ramazanramazan ayı demekmiş. Hayır! Ramazan ay değil, aşırı sıcak demek. ŞeHR-i ramazankavurucu dolunay. Hz Peygamber döneminde Araplar süresi 28 gün olan "ay"a yarh diyordu. Buna kanıt olarak iki belge sundum.
Sarı ve yeşil ay konusu size yaptığım bir espri idi..
Önce şöyle diyorsunuz:
“Haziran 26: çilek dolunayı (çilek renginde olduğu için)”
Sonra şöyle:
“Dolunaylar ortaya çıktıkları anın özelliğine göre anılabilir.”
Evet,aynen öyle. Orta çıktıkları zamanın özelliğine göre adlandırılıyorlar. Ama iddia ettiğiniz gibi o dönemde kırmızı renkte, çilek renginde olduğu için değil. Çünkü böyle döngüsel bir renk değişimi yok!
Siz 2.iddianız ile ilgili yazılanları okudunuzmu? Buna bir cevabınız var mı?
Tekrar edeyim:
Hala, “çilek dolunayının ötekilerden ayırt edilebilecek kadar daha koyu olduğunu biliyorum” diyorsunuz. Nereden biliyorsunuz?
Bu yıl bir deneyin bakalım. Kızıl Ay’ı görecek misiniz..
İster adı çilek olsun, ne olursa olsun, 21 Haziran-21 Temmuz arasında gerçekleşecek olan dolunaylar kırmızı,kızıl, hatta daha koyu renk olmaz.
“21 Haziran’daki Yaz Dönencesini izleyen 0 ile 30 gün içinde görülür. Uzaydaki ay o anda bulunduğu yer nedeniyleköz gibi kızıl bir renge bürünür ve kavurucu yaz sıcaklarını haber verir.” Diyorsunuz.
Ben de tekrarsoruyorum:
Ay, Haziran’da uzayda nasıl bir yerde duruyor ki kırmızı renge dönüyor? Nasıl dönüyor? Nedendönüyor??
Ay’ın kırmızı renkte görünme şartlarını yazdım.Ancak o durumlarda kırmızı renkte görünür. Belirli dönemlerde gerçekleşen, böyle döngüsel bir durum asla yoktur.
__________________ Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
hasan abinin bu çalışmasını ilk okuduktan sonra, dolunaylar üzerine şöyle bir araştırma yapmıştım : boğaziçi üniversitesinin internet sitesinden aldığım verilere göre :
Yıl
Ay
Gün
Uzaklık(km)
UTC
EET
2008
Temmuz
18
18
398.657
07:59:00
10:59:00
2008
Ağustos
16
17
389.165
21:16:23
00:16:23
2008
Eylül
15
15
378.216
09:13:24
12:13:24
2008
Ekim
14
14
367.908
20:02:30
23:02:30
2008
Kasım
13
13
360.196
06:17:19
08:17:19
2008
Aralık
12
12
356.615
16:37:08
18:37:08
2009
Ocak
11
11
357.969
03:26:43
05:26:43
2009
Şubat
9
9
364.050
14:49:50
16:49:50
2009
Mart
11
11
373.601
02:37:42
04:37:42
2009
Nisan
9
9
384.659
14:55:49
17:55:49
2009
Mayıs
9
9
395.032
04:01:24
07:01:24
2009
Haziran
7
7
402.699
18:11:46
21:11:46
2009
Temmuz
7
7
406.137
09:21:24
12:21:24
2009
Ağustos
6
6
404.620
00:54:43
03:54:43
2009
Eylül
4
4
398.418
16:02:30
19:02:30
2009
Ekim
4
4
388.773
06:10:07
09:10:07
bir yıllık döngü içerisinde -örneğin 2008- ayın yeryüzüne EN UZAK olduğu zaman hasan abinin vurguladığı zaman. yani 18 temmuz.
ve 2009 yılına baktığımızda da yine ayın en uzak olduğu zaman 7 temmuz.
Fakat 18 temmuzdaki uzaklık, haziran ayından daha az...
dolayısı ile daha kızıl gözükme durumu, aynı zamanda uzaklık ile alakalı bir durum olduğundan -tüm diğer hava şartları aynı olsa bile- 2009 yılı için mayıs, haziran ve temmuz aylarındaki dolunay renk farklılıklarının ÇIPLAK göz ile izlenebilirliği oldukça zordur.
Acaba diyorum, renkten ziyade dolunay BÜYÜKLÜĞÜNE bir vurgu olabilir mi?
Sarı ve yeşil ay konusu size yaptığım bir espri idi..
Önce şöyle diyorsunuz:
“Haziran 26: çilek dolunayı (çilek renginde olduğu için)”
Sonra şöyle:
“Dolunaylar ortaya çıktıkları anın özelliğine göre anılabilir.”
Evet,aynen öyle. Orta çıktıkları zamanın özelliğine göre adlandırılıyorlar. Ama iddia ettiğiniz gibi o dönemde kırmızı renkte, çilek renginde olduğu için değil. Çünkü böyle döngüsel bir renk değişimi yok!
Siz 2.iddianız ile ilgili yazılanları okudunuzmu? Buna bir cevabınız var mı?
Tekrar edeyim:
Hala, “çilek dolunayının ötekilerden ayırt edilebilecek kadar daha koyu olduğunu biliyorum” diyorsunuz. Nereden biliyorsunuz?
Bu yıl bir deneyin bakalım. Kızıl Ay’ı görecek misiniz..
İster adı çilek olsun, ne olursa olsun, 21 Haziran-21 Temmuz arasında gerçekleşecek olan dolunaylar kırmızı,kızıl, hatta daha koyu renk olmaz.
“21 Haziran’daki Yaz Dönencesini izleyen 0 ile 30 gün içinde görülür. Uzaydaki ay o anda bulunduğu yer nedeniyleköz gibi kızıl bir renge bürünür ve kavurucu yaz sıcaklarını haber verir.” Diyorsunuz.
Ben de tekrarsoruyorum:
Ay, Haziran’da uzayda nasıl bir yerde duruyor ki kırmızı renge dönüyor? Nasıl dönüyor? Nedendönüyor??
Ay’ın kırmızı renkte görünme şartlarını yazdım.Ancak o durumlarda kırmızı renkte görünür. Belirli dönemlerde gerçekleşen, böyle döngüsel bir durum asla yoktur.
Merhaba cin 13 kardeşim.
Asım kardeşimize belirtmeye çalıştığım üzere ben dolunay uzmanı değilim; TEVBE SÛRESİNE GÖRE FETİH VE HAC ( http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=6290&PN= 1&TPN=36) başlıklı yazımda ele aldığım husus ise Bakara 185'teki "ŞeHR"in ne olduğudur. O bağlamda değindiğim DOLUNAYLAR yazımın yan konularından biridir; ana konusu değil.
Elbet bilgi toplarken dolunaylar hakkında ulaşabildiğim açıklamaları okuyup elimden geldiğince anlamaya çalıştım ve "çilek dolunayı"nın, öteki dolunaylardan daha koyu görüntü vermek gibi, seçilip tanınmasını sağlayan bir özelliği bulunduğuna ikna oldum.
Hala, “çilek dolunayının ötekilerden ayırt edilebilecek kadar daha koyu olduğunu biliyorum” diyorsunuz. Nereden biliyorsunuz?.
Dolunayların fotoğraflarını karşılaştırdığımda onun ötekilerden daha koyu olduğunu gördüm. Ordan biliyorum.
-
Yanılmış olabilirim elbet. Sizden rica etsem, beni aydınlatır mısınız: doğrusu, Hayrullah kardeşimizin aklına gelen midir? Size göre o dolunayın seçilip tanınmasını sağlayan nedir?
Takvim insanların işi; onlar tarafından düzenlenecek. Allah bir işin vaktini belirlerken beşerin yaptığı takvimlere bakmıyor; gökleri ve yeri yaratırken (9:36) güneşe ve dolunaylara vermiş olduğu düzene bakıyor.
Örneğin "Yedi YIL ekip biçeceksiniz..." diyor (12:47). Burada geçen YIL elbet güneş yılıdır çünkü ekim yapılan mevsimleri güneş belirler. Yine diyor ki: "Kavurucu dolunay"ı görenleriniz oruç tutsun (2:185). Ve diyor ki: Hac, bilinen dolunaylardadır (2:197).
Anlaşılıyor ki o düzende dolunayların güneş yılıyla uyumu sağlanmıştır. Ve güneş yılını esas alan takvimler için SABİT bir yılbaşı vardır. Ve KAVURUCU DOLUNAY anlamındaki ŞeHR-u Ramazân, insanların onu seçip tanımasını sağlayacak bir özelliğe sahiptir.
Hayrullahmeral: "dolayısı ile daha kızıl gözükme durumu, aynı zamanda uzaklık ile alakalı bir durum olduğundan..."
Hayır. Hiç alakalı bir durum değil.
---------
Bahsedilen ayette bir dolunaydan, ama diğerlerinden farklı bir dolunaydan bahsediyorsa, - bu konuda sizin sözünüze güveniyorum- yaz dönencesinden sonra gerçekleşen ve döngüsel olarak farklı olan bu dolunayın farkı ne büyüklük ne de renk olabilir.
Özetliyorum: Ay, doğal olarak, bir ay içerisinde Dünya'ya en yakın ve en uzak noktalarına en az bir kez ulaşır. Bu durumda, bir ay içerisinde de en az bir kez, Ay'ı en büyük ve en küçük haliyle görürüz. Bu bir ayırım noktası olamaz.
Peki, bir yıl içerisine ulaştığı en yakın nokta bir ayırım kriteri olabillir mi? Hayır. Örneğin,2010 'da Ay dolunay devresindeyken Dünya'ya en yakın noktaya Ocak ayında ulaşıyor. 2011 'de Mart'ta, 2012 'de Mayıs'ta. Bu durum da yine güneş yılı ile örtüşmüyor.
__________________ Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
ikincisi, güneş enerjisi değişmizken, biz sabah ve akşamları güneşi kızıl görüyoruz. Bunun bizim bulunduğumuz noktanın güneş ışınlarına olan AÇISAL durumu ile, bir bağlantısı yok mudur?
Bu açısal durum aynı zamanda bizim bakış noktamızın güneşe olan mesafesi ile ilgili bir durum değilmidir?
Örneğin yazları güneş DAHA parlak olur ve biz güneşe daha yakınızdır. Kışları ise güneş daha silik olur. Güneşe daha rahat bakabiliriz.
Bu durumun UZAKLIK ile hiç bir alakası yok demenizin, bilimsel olarak uzayda ışığın kırılmadığını ve enerji kaybetmeden atmosfere kadar geldiği TEORİSİ midir?
Peki yanı durum neden yıldızlar için geçerli değildir? Bu açıdan yıldızların renginin de güneş renginde olması gerekmez miydi?
Bahsedilen ayette bir dolunaydan, ama diğerlerinden farklı bir dolunaydan bahsediyorsa, - bu konuda sizin sözünüze güveniyorum- yaz dönencesinden sonra gerçekleşen ve döngüsel olarak farklı olan bu dolunayın farkı ne büyüklük ne de renk olabilir.
Merhaba. Anılan dolunay için Bakara 185'te ŞeHR-u ramazân deniyor.
RAMAZÂN kavurucu sıcak demek (Elmalılı). O halde dolunayımız "aşırı sıcak"tır. Öteki dolunaylar için Kuran'da böyle bir niteleme yok.
Yaz dönencesinden sonraki dolunayı özel yapan nedenler:
(1)Bu dolunay ötekilere oranla daha aşağıda bir yol izler; o yüzden beynimiz onu normalden büyük algılar.
the full-moon around the summer solstice... follows a lower path... compared to the rest of the year's full moons... for some reason our brains are wired to perceive such full-moons as larger than normal.
(2)Aşağı sarkan dolunayın ışığı atmosferin zerrelerinde dağıldığı için portakalımsı bir renk aldığı görülür.
the low-hanging full moon takes on an orange hue as a result of scattered moonlight in Earth's dusty atmosphere.
(3)Her kırmızı uyarı ışığı gibi bu dolunayın portakalımsı rengi "görsel uyarı"da bulunur; gözlem yapanlar, o yüzden, anılan dolunayın biçimsel ayrıntılarını daha kolay görürler.
For the same reason that warning lights are orange, this orange hue creates a strong visual response... and allows him/her to better see the shape and details of the moon than the normal
Cin 13 kardeşim, ben dolunay uzmanı değilim ki sizinle o konuyu bilimsel olarak müzakere dedebileyim. Açıklamanın sahibi "ayman"dır. Onun linkini verdim. İstiyorsanız siz konuyu "ayman"la müzakere edersiniz. Ya da en azından okursunuz.
Anılan kişi konuyu 6 bölümden oluşan bir makalede açıklamış; müzakereye açmış. 5814 katılım olmuş.
Ben sizin şu sözünüze cevap verebilirim:
Yaz dönencesinden sonraki ilk dolunay “daha aşağı” bir yol izlemez. Eğer böyle bir durum var olsaydı bile, bu durumda güney yarımkürede yaşayan insanlar için “daha yüksek” bir yol olurdu.
Bu itiraz "Gündüzün iki ucunda namaz kıl ve gecenin saçaklarında!" diyen Hûd 114'e gündüzün altı ay sürdüğü yerler adına yapılan itirazın aynısı. İtiraz Hûd 114'ü geçersiz kılmıyor.
Aşağıda Hayrullah Bey’in sorularına cevap verdim. Bu cevapların ait olduğu sorular Hayrulah Beytarafından silinse bile ileride okuyanlara faydalı olabilmesi için bu sorulara -soruları da yazarak- cevap veriyorum.
Soru: Yıldızları niçin beyaz renkte görürüz?
Cevap:Yıldızların tümünü beyaz renkte görmeyiz. Örneğin Çalgı takımyıldızındaki Vega mavi renkte, Orion takımyıldızındaki Betelgeuse kırmızı, Akrep takımyıldızındaki Antares kırmızı vb.. görünür.
Yıldızların renklerini belirleyen sıcaklıklarıdır. Günlük hayatımızda da farkedebileceğimiz gibi, soğuktan sıcağa renkler şu şekilde sıralanır : kırmızı, turuncu, sarı, beyaz, mavi. Bu durumda Vega, Betelgeuse’den daha yüksek yüzey sıcaklığına sahiptir.
Çıplak gözle baktığımızda, gözümüze beyaz görünen yıldızlara bir dürbünle bakarsak birçoğunun çeşitli renklerde olduğunu görürüz. Bunun nedeni, çıplak gözle baktığımızda yeterli ışığı alamayan gözlerimizin, dürbünle yeterli ışığı alarak renk konilerinin uyarılmasıdır.
Uzun poz süreli bir fotoğraf çekerseniz de tüm yıldızların renk renk olduğunu görebilirsiniz.
Güneş ışığının beyaz renkte olmasının bir diğer nedeni de kırmızıdan mora olan renk demetinin tümünü algılayan gözümüzün bu karışımı beyaz renkte görmesidir. Bir prizma yardımıyla, beyaz ışığı kırarak bu renk spektrumunu görebiliriz.
Soru:Güneş enerjisi değişmizken, biz sabah ve akşamları güneşi kızıl görüyoruz. Bunun bizim bulunduğumuz noktanın güneş ışınlarına olan AÇISAL durumu ile, bir bağlantısı yok mudur?
Cevap:Daha önce şöyle yazmıştım:
Ay, şu durumlarda kırmızı görünebilir:
Tam ay tutulması
Hava şartları uygunsa, ufka yakınken
Meteorolojik şartlar. (hava kirliliği ve bazı gazlar gibi)
Güneş’i kırmızı renkte görmemizin nedeni, Güneş’in ufka yakınken,ışınlarınınatmosfere girerken daha çok saçılıma uğraması. Bu nedenle açı ile ilişkili.
Soru: Örneğin yazları güneş DAHA parlak olur ve biz güneşe daha yakınızdır. Kışları ise güneş daha silik olur. Güneşe daha rahat bakabiliriz.
Cevap: Tam tersi. Yaz mevsiminde Dünya Güneş’e daha uzak olur. Mevsimlerin Güneş’e olan uzaklıkla hiç ilgisi yoktur.Kuzey yarımkürede Güneş’in en uzak olduğu noktada yaz mevsimi olmasının nedeni Güneş ışınlarının yeryüzüne daha uzun süre ve daha dik açı ile gelmesidir.Kuzey yarımkürede yaz mevsimi yaşanırken Güney Yarımküre ışınları daha kısa süre ve daha açılı aldığı için kış mevsimi yaşanır.
Soru: Bu durumun UZAKLIK ile hiç bir alakası yok demenizin, bilimsel olarak uzayda ışığın kırılmadığını ve enerji kaybetmeden atmosfere kadar geldiği TEORİSİ midir?
Cevap: Hayır. Teori kelimesini büyük harfle yazmanızın nedeni benim söylediklerimin ya da bilimin ortaya koyduklarının sadece birer “teori” olduğunu belirtmek için mi? Daha önce belirtmiş olduğunuz bilim ve akıl karşıtlığınız bana bunu düşündürttü.
Şunu söyleyeyim: Gerek bu sitede, gerek ülkemizde, hatta dünyada bu şekilde bilim felsefesi,bilim kuramı ve yöntemi hakkında kulaktan dolma ve hatta uydurma bilgilerle “fikir” belirten kişiler her zaman oldu, olacak. Teori, altyapısı,temeli son derece sağlam tezlerdir. Deney,gözlem ve öngörülerle birçok kez sınanmamış bir teze teori adı verilemez.Teori, mutlaka matematiksel tabana sahiptir.
-------------
Hasan Bey, konuşmamız bilimsel tespitlere göre mi devam edecek yoksa hayallere göre mi? Bana, nasıl oluyor da bu “aşağı yol” her yaz dönencesinden sonra gerçekleşiyor gösterebilir misiniz?
Yaz dönencesinden sonraki ilk dolunay “daha aşağı” bir yol izlemez. Eğer böyle bir durum var olsaydı bile, bu durumda güney yarımkürede yaşayan insanlar için “daha yüksek” bir yol olurdu. Herhalde siz bu ayetlerin sadece kuzey yarımkürede yaşayan insanlar için geçerli olduğunu savunmuyorsunuz?
Hala bu görüşünüzde ısrar ediyorsanız, koyabiliyorsanız lütfen astronomik ve fiziki kanıtınızı ortaya koyun, lütfen.
Edit: Hasan Bey, verdiğiniz bağlantının ilk sayfasında Ayman'ın iletilerini okudum. Sizin de kendisiyle aynı fikirde olduğunuzu düşündüğüm için soruyu size yönelttim. Değil misiniz? Siz dolunay uzmanı olmadığınıza göre bu soruyu belki de Ayman'a siz sormalısınız. Bu doğa olayı nasıl gerçekleşiyor diye..
Ben size bu uydurmanın neden bir uydurma olduğunu çok kısaca anlatayım,siz yine kendiniz bilirsiniz:
Güneş'in gökyüzünde tüm yıl boyunca çizdiği bir yol var. Buna ekliptik deniyor. Yaz ve kış mevsimleri de Güneş'in bu yolu ne kadar uzattığı ve kısalttığı ile ilgili. Yaz mevsiminde daha yükseğe çıkıyor, ışınları daha dik, kış mevsiminde daha alçakta, ışınları daha eğik.
Ay 'da ekliptikten en fazla 5 derece uzaklaşarak bu yolu takip ediyor..Yaz mevsiminde en yüksek, kış mevsiminde en alçak..Aynı Güneş gibi..Yani Ayman'ın söylediğinin tam tersi..
__________________ Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma