Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

 8. seyhlerin Vahiy Almasi

seyh Efendi: Allahu Teala Hz. Musa 'nin annesine vahyetmedi mi? Ayet-i kerimede

söyle buyuruluyor:

"Musa 'nin anasina: Onu emzir diye vahyettik." (Kasas28:7)

Ahmet Efendi: Allahu Teala ariya bile vahyetmistir, insana niye vahyetmesin.

Bayindir: O ayetlerde gecen vahiy kelimeleri ilham anlamindadir. Bu tavrinizla siz cok

tehlikeli bir cerceve cizdiniz. Önce seyh Efendi 'yi Hz. Peygamber sas'in varisi yaptiniz. sonra

ona vahiy geldigini ifade etmek istediniz. sonuc olarak seyh efendi, Allahu Teala 'ni gaybini

bildirdigi peygamberler gibi olup cikiverdi. Halbuki, peygamberler gaybi bilmezler.

Allahu Teala Hz. Peygamber sas'e söyle söylemesini emrediyor:

"De ki: Ben size, Allah 'in hazineleri benim yanimdadir demiyorum. Ben gaybi da

bilmem. size, ben bir melegim de demiyorum. Ben, sadece bana vahyolunana uyarim. De ki:

Kör ile gö ren hic bir olur mu? Hic düsünmez misiniz?" (En 'am 6:50)

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

9. Peygamberlere VarisOlma

seyh Efendi: Evliyaullah Peygamberin varisidir. Peygamberlere olan seyler onlara da

olur.

 Bayindir: Peygambere varisolma meselesinin iyi anlasilmadigi görülüyor. Bilindigi gibi

eskiden peygamberlik halkasi kopmadan devam ederdi. Mesela Hz. ibrahim as, Hz. Lut as

'in amcasi, Hz. ismail ve ishak as'in babasi, Hz. Yakup as'in dedesi idi. Ayni yerde birkac

peygamberin oldugu da olurdu. Hz. Yahya asHz. Zekerriya as'in ogludur ve Hz. isa as

'dan 10 yil büyüktür. Bunlarin ücü de Kudüs'te yasamis peygamberlerdir. Gecmis

devirlerde insanlarin karsisinda, onlari Allahu Teala 'nin yoluna cagiran, mucizeler gösteren

ve kendisine inanmaya davet eden peygamberler eksik olmuyordu. Hz. Peygamber sas'in

dünyaya seref vermesinden önce bir süre peygamberlik kesilmisti. sonra peygamberlerin

sonuncusu olarak Hz. Muhammed sasdünyayi nurlandirmistir.

Peygamberlerin mucizeleri vardir. Mucize bir sahsin peygamber oldugunu isbat

belgesidir. Bu sebeple bir peygamberden mucize istenmesi yadirganacak bir sey degildir. O

peygamber ölünce Allahu Teala yeni bir peygamber gönderiyor ve o yeni peygamber

yeni mucizelerle kendinin hak peygamber oldugunu isbatliyordu.

Hz. Peygamber sas'in mucizesi Kur 'an-i Kerim 'dir. Kur 'an ile muhatap olan herkes

onu getiren kisinin bir peygamber olamsi gerektigini anlar. cünkü o, bir insanin yazabilecegi

bir kitap degildir. Bu aynen Hz. isa as'in Allahu Teala 'nin izniyle ölüleri diriltmesi, kus heykeli

yapip Allahu Teala 'nin izniyle üfürünce canli bir kus haline gelmesi; Hz. salih as'in Allahu

Teala 'nin izniyle kayadan bir deve cikarmasi gibi insani etkileyen bir mucizedir. Ama kusun

ucmasindan, dirilen kisinin tekrar ölmesinden ve devenin kesilmesinden sonra gelen

insanlar icin artik bunlar birer mucize olma özelligini yitirmis, tatli birer hikaye halini almis olur.

Yani bunlar devamliligi olan mucize degildir.

Ama Kur 'an-i Kerim 'in mucizeligi süreklidir. Onun dünyanin neresinde, kim okur ve

manasini anlarsa bunun bir insan eseri olmayacagini ve onun getiren kisininin de bir

peygamber olmasi gerektigini kavrar. Allahu Teala Kur 'an-i Kerim 'i korumayi bizzat

üstlenmis oldugundan artik kiyamete kadar Kur 'an mucizesi devam edecektir. Hz.

Peygamber sas'e inanma mecburiyeti de onunla birlikte devamli olacaktir. Bu sebeple artik

tekrar bir peygamberin gelmesine ihtiyac kalmamistir.

iste Hz. Peygamber sas'e varisolacak ulemanin yapacagi sey, Hz. Peygamber sas'e

vahyedilmis olan Kur ' an 'a ve vahy-i gayr-i metluv olan Hadis-i seriflere uymak ve Kur 'an-i

Kerim 'e aciklayarak insanlari ona ve onu getiren peygambere inanmaya cagirmaktir.

Peygamber sas'e varisolan kisilerin mucize veya keramet göstermelerine ihtiyac yoktur.

cünkü insanlari kendilerine inanmaya cagirmiyorlar ki böyle bir seye ihtiyaclari olsun. insanlari

davet ederken ihtiyac duyacaklari mucize zaten ellerinde vardir. O Kur 'an 'dir.

Onlarin görevi kendilerini peygamber makamina koymak degildir. Eger Kur 'an 'in

disina cikarlarsa o zaman peygambere varisolma kimligini kaybetmis olurlar. Ama

görüyoruz ki, bazi seyhler kendilerini öne cikariyor, peygamberlik makamindan ötesine talip

bulunuyorlar. Tecelli olayinda, dagin ve Hz. Musa ancak müritler makaminda kalabiliyor.

siradan bir müslüman olmak, diger müslümanlar gibi ibadetlerinizi yapip islerinize

devam etmek neyinize yetmiyor ki, kendinizi Allah ile kul arasinda bir makam tayin etme

ihtiyacini duyuyorsunuz?

Ahmet Efendi: Biz seyhmizi bir insan olarak kabul ediyoruz, ama farkli bir insan. O

diger insanlar gibi degildir.

seyh Efendi: Allahu Teala ayette: "De ki, hic bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" diye

buyurmuyor mu?

Bayindir: Tamam, bir ögretmen olarak, bir hoca olarak saygi görün. cünkü iyi bir

seyh, iyi bir ögretmendir. Devamli bilgilerini tazeleyen, bilmediklerini ögreten, yasayisla örnek

olmaya calisan bir ögretmen olmalidir. Allah ile kul arasinda bir kisim manevi makamlarda

nereden cikti?

Neden siz kendinizi öne sürüyor ve insanlarin size baglanmasini istiyorsunuz? Bu

davranisinizin sonuncunda kendilerinde bir takim üstünlükler oldugunu zannetmeye

basliyorsunuz. Kendinizi öne sürdügünüz icin size inanan insanlar sizi kutsallastirmaya

calisiyorlar. Madem ilmi üstünlükten bahsediyorsunuz, simdiye kadar hangi islam alimi böyle bir iddiada bulunmustur? Hangi sahabinin böyle bir davranisi vardir?

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

 10. Batin ilmi

seyh Efendi: seyhlerin sahip oldugu ilim batin ilmidir. Bu herkese verilmemistir. Ebu

Hureyre ra söyle demistir: "Ben Resulallah sas'den iki kab dolusu ilim aldim. Bunlardan

birini size naklettim. Digerini de nakletmis olsaydim boynumu vururdunuz."iste ilmimiz bu

ilimdir.

Bayindir: Ebu Hureyre ra 'nun naklettigi ilmi kimden aldiniz? Kaynagi, delilleri ve

dayanagi olmayan sey nasil ilim olabilir?

seyh Efendi: Kehf suresi 'nde gecen Hz. Musa asile Hz. Hizir as'in arkadasligi

sirasinda Hz. Musa olaylarin gercek yüzünü göremedigi icin itiraz etmisti. Hizir as'in ilm-i

ledünnü oldugu icin meselelerin ic yüzüne vakif oluyordu. Ayette "Ona, kendi katimizdan

bir ilim ö gretmistik." (Kehf 18:65) buyrulmaktadir. iste ilm-i batin, ilm-i ledün bu ilimdir.

Bayindir: Hz. Hizir as'la beraber olan Hz. Musa asbu ilmi ögrenemiyorda siz

nereden ögrenebiliyorsunuz? Hz. Hizir as'a ögretilmis olan bu ilmin size de ögretildiginin

delili nedir?

seyh Efendi: Ebu Hureyre ra 'nun sözü nedir?

Bayindir: Ebu Hureyre ra 'nun az önce gecen sözünü kasdediyorsunuz. Onun nesi

delildir? su asagidaki nakilleri dikkatle degerlendirin de lutfen kendinizi bir takim hayallere

kaptirmayin. Bir kisinin daha faziletli olmasi, görüsünün daha isabetli oldugu anlamina

gelmez. Ashabin en faziletlisi Hz. Ebu Bekir ra 'dur. Asagidaki olayda Hz. Peygamber sas'in,

bir konuda Hz. Ebu Bekir ra 'nun görüsünün tercih ettigi fakat bunun yanlis oldugunun

ortaya ciktigi görülmektedir.

Hz. Ömer ra anlatiyor: "Bedir savasi 'nda esirler alininca Hz. Peygamber sasHz. Ebu

Bekir ve Hz. Ömer 'e "Bu esirlerle ilgili görüsünüz nedir"? diye sordu. Hz. Ebu Bekir ra dedi

ki: "Ey Allah 'in nebisi, bunlar amca ogullarimiz ve soydaslarimizdir. Onlardan fidye almani

uygun görüyorum; böylece kafirlere karsi güclenmis oluruz. Belki Allahu Teala ileride

onlara müslüman olmayi nasip eder."

Hz. Peygamber sas"senin görüsün nedir Hattaboglu" diye sordu. Dedim ki, "Hayir,

vallahi ya Rasulallah, ben Ebu Bekir 'in görüsüne katilmiyorum; benim görüsüm sudur; izin

ver onlarin boyunlarini vuralim. Akil 'i (kardesi) Ali 'ye birak boynunu vursun, su akrabami da

bana birak boynunu vurayim. cünkü bunlar küfrün liderleri ve ileri gelenleridir."

Hz. Peygamber sasEbu Bekir ra 'nun görüsünü benimsedi, benim görüsümü

benimsemedi. Ertesi gün geldim bir de gördüm ki Hz. Peygamber sasile Ebu Bekir ra

oturmus agliyorlar. Dedim ki: "Ya Resulallah, söylesene, sen ve arkadasin nicin

agliyorsunuz? Eger aglamaya deger görürsem ben de aglarim, eger aglamaya deger

görmezsem sizinle aglar gözükürüm." Hz. Peygamber sasbuyurdu ki: "Arkadaslarinin fidye

alnimasi yolunda bana sunduklari görüse agliyorum. cünkü onlara azabin su agactan

daha yakin bir sekilde geldigi bana gösterildi. "Yeryüzünde düsmanini ezmedikce hic bir

peygamberin esirler almasi dogru olmaz. siz gecici dünya malini istiyorsunuz. Halbuki

Allah öbür dünyayi diliyor. Allah güclüdür, hakimdir. Eger daha önceden Allah tarafindan

verilmis bir hüküm olmasaydi aldiklarinizdan ö türü size azab dokunurdu." (Enfal 67:68)14

Demek ki, olaylarin arkasindaki gercegi Hz. Peygamber sasde Hz. Ebu Bekir ra da

görememistir. cünkü bunlarin her ikiside insandir ve faziletli olmalari yanilmalarina mani

olmaz.

Ne kadar üstün bilgiye ve fazilete sahip olursa olsun herkesin yanilabilecegi dsüncesi

her görüsün tenkide tabi tutulmasina yol acmis ve islam 'da ihtilafli her meselenin daima

Kitap ve sünnet isiginda cözülmesine sebep olmustur.

Hz. Ömer ra minberden söyle seslenmisti: "Ey insanlar, Hz. Peygamber sas'in

görüsü dogru idi. cünkü Allah Taala ona gercegi gö steriyordu. Bizim görüsümüz ise sadece

zan ve sorumluluk altina girmekten ibarettir."

Hz. Ebu Bekir ra bir konuda Allahu Teala 'nin kitabinda ve Hz. Peygamber sas'in

sünnetinde bir hüküm bulamazsa kendi görüsüne göre ictihad yapar ve söyle derdi: "Bu

benim gö rüsümdür. Dogruysa Allah 'dandir. Yanlis ise bendendir. Allahu Teala 'nin beni

bagislamasini dilerim."

Hz. Ömer 'in katibi "Bu, Allah 'in ve Ömer 'in görüsüdür." Diye yazinca Hz. Ömer

dedi ki, "Ne kö tü söz sö yledin; de ki, Ö mer 'in gö rüsüdür, eger dogruysa Allah 'tan yanlissa

Ö mer 'dendir."

Hz. Ömer ra bir kisiyle karsilasmis ve ona, ne var ne yok diye sormus, o da Ali ve

Zeyd söyle bir hüküm verdiler demisti. Bunun üzerine Hz. Ömer, "Eger ben olsaydim su

sekilde hükmederdim" dedi. Adam dedi ki, "senin hükmetmene ne engel var, yetki senin

elindedir." Hz. Ömer ra dedi ki, "senin meseleni eger Allah 'in kitabina ya da Rasulallah sas

'in hükmüne dayandirsaydim bunu yapardim. Ama meseleni görüse dayandiramiyorum,

görüs belirtme hakki ortaktir. Benim görüsüm Ali 'nin ve Zeyd 'in görüsünü degersiz hale

getirmez."

Ebu Yusuf ve Hasan b. Ziyad, Ebu Hanife 'nün söyle dedigini nakletmisler: "Bizim su

ilmimiz bir görüstür. Kim bundan daha güzelini getirirse kabul ederiz."

Ma 'n bin isa el-Kazzaz demistir ki, imam Malik 'in söyle dedigini isittim, "Ben sadece bir

insanim, hata yaptigim da olur, dogruyu buldugum da. Gö rüsüm üzerinde düsünün, kitap ve

sünnete uygun olani alin, kitap ve sünnete uygun olmayani da birakin."16

imam Malik sik sik söyle söylerdi: "Bizimkisi bir zandan ibarettir. Kesin bir kanaate

varamayiz."

Ahmed bin Hanbel 'in söyle dedigi rivayet edilmistir: "safii 'nin görüsü, Malik 'in

görüsü, Ebu Hanife 'nin gö rüsü, bunlarin hepsi bana gö re bir gö rüstür ve benim yanimda

ayni degerdedir. Delil sadece nakiller (Kitap, sünnet ve icma) dir."18

Yukarida gecen Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Ebu Hanife ve Ahmed bin Hanbel batin

ilmine sahip degillerdi. cünkü onlardan hic biri olaylarin arkasindaki gercegi görebildigi

iddiasinda olmamistir. Aksine böyle bir durumun olmayacacini acikca ortaya koymuslardir.

Bedir esirleri olayinda, vahiy gelmedigi zaman Hz. Peygamber sas'in de ayni durumda

oldugu bize gösterilmektedir. Ama sizler cok asiri gidiyor, Hz. Musa ve Hizir olayinda Hz.

Musa 'nin ve Hz. Hizir 'in davranislarini yanlis degerlendirmesinden hareketle sizin Hz. Hizir

gibi olaylarin arka planini görebildiginizi ve Hz. Musa 'nin Hz. Hizir 'a yaptigi itirazlar gibi size

itiraz edilmemesi gerektigini konusmalarinizda tekrarlayip duruyorsunuz. Bu batil düsünceleri

ne zaman terkedeceksiniz.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

11.  Bazi Tasavvuf Kitaplari

Bayindir: Tasavvufi bir tefsir olmak üzere yazilmis Ruh 'ul Furkan tefsirinde cok hatalar

ve hurafeler vardir. Onlarin ayiklanmasi mümkün gözükmüyor.

Ahmet Efendi: Oradaki bilgilerden her birisi güvenilir kaynaklarda nakledilmistir.

Bayindir: Kaynak gösterilen kitaplarin bir cogu ortada yoktur. Hurafelerle dolu bir

kisim kitaplarin, batil iddialarinin ardindan verdikleri kitap isimleri kaynak gösterilmistir. Bu,

gece odun toplayan kisinin davranisidir. Toplanan odunlar arasinda zehirli bir yilanin

olabilecegi düsünülmemistir. Yapilan nakillerden bir örnek vereyim:

Yusuf suresi 'nin 24. Ayetinde söyle buyuruluyor:

"Andolsun ki, kadin ona meyletti. Eger Rabbinin burhanini gö rmeseydi o da kadina

meyledecekti..."

Bu ayetin tefsirinde ekseri müfessirler, Allah dostlarinin tasarruf ve imdadini (gücünü

ve yardimini) aciklamistlardir. Müfessirlerden Kessaf dogruluktan ayrildigi ve itizal (Mutezile

Mezhebinin) görüsleriyle vasiflandigi halde Yakup as'in ruhaniyetinin, saskinligindan

parmaklarini isirmis oldugu halde Yusuf as'a gözükerek "O kadindan sakin" dedigini

aciklamistir.

 simdi olayin gercegine, Kessaf tefsirinde ne dendigine bakalim: "Ayette gecen burhan

su sekillerde de aciklanmistir:

Yusuf asbir sesduydu, "Aman kadina yaklasma!" diye, ama aldirmadi. ikinci kez

duydu, beriye cekildi ama Hz. Yakup asparmaklarini isirmis halde görünceye kadar bir

seyden etkilenmedi..."

Kessaf 'ta bu görüs sahipleri icin ayni su ifadeler yer almaktadir:

"Bu ve bunun gibi seyler hurafeci zorbalariin tutunduklari seylerdir. Allahu Teala 'ya

ve peygamberlerine iftira bunlarin dini olmustur..."20

Eger Kessaf tefsirinde bir kere göz gezdirilseydi bu sözün tefsir alimlerine ait olmadigi

görülür ve o cirkin ifade oraya alinmazdi. Ama su nakli Kessaf tefsirinin kendinden degil

hurafelerle dolu kitaplardan alindigi icin bu duruma düsülmüstür. Bunu Yusuf suresinde

bulunan baska ayetlere de aykiri oldugu hic mi düsünülmedi? Bir ayette söyle buyuruluyor:

"(Yakup) Onlardan yüz cevirdi ve kederini icine gö merek "Vah Yusuf 'um vah!" dedi.

Üzüntüden iki gö züne de ak düstü." (Yusuf 84)

Bu olay, Hz. Yusuf 'un, Misir 'a gelen ve henüz kendini tanimamis olan kardesleri

arasindan Bünyamin 'i uydurma bir hirsizlik olayi bahanesiyle alikoymasindan sonra

olmustur. Alikoyanin Hz. Yusuf oldugunu bilemediginden Bünyamin 'in kaybiyla Hz. Yakub

'un üzüntüsü daha da artmisti. Eger Hz. Yakup oglu Yusuf 'un Misir 'da oldugunu bilseydi

böyle üzülür müydü?

Tasavvufla ilgili olarak elimizde bulunan kitaplarin bir cogunda böyle batil, hurafe ve

uydurma seyler bulunmaktadir. Bu gibi seyler, Kur 'an ve sünnete göre tenkid edilip

sorgulanmadigi icin kas yapalim derken göz cikarilmaktadir. Bu davranis devam ederse

tasavvufun en büyük düsmani sizler olacaksiniz cünkü bunu hurafelerle dolu bir sistem

olarak takdim etmeye devam ederseniz tasavvufun islam ile ilgisi bu günkü hristiyanligin

gercek hristiyanlikla ilgisi gibi olacaktir.

 sonuc

son olarak sunun bilinmesini isterim ki, tarikata da tasavvufa da karsi cikmiyorum.

Benim karsi ciktigim tarikat ve tasavvuf semsiyesi altina sokulan hurafeler ile Kur 'an ile

sünnete acikca aykiri olan davranislardir. Bu davranislar hangi ad altinda yapilirsa yapilsin,

bunlara karsi cikmak her müslümana farzdir.

Bir hocanin etrafinda toplanip bir gurup olusturmak, Kur 'an ve sünnete uygun

olarak islam 'i yasamak sadece takdir edilecek bir davranistir. Böyleleri, kendi hocalarina bir

takim manevi makamlar vermeye, onu Allah ile kendi aralarinda vesile ve vasita kilmaya,

insanlari Kitap ve sünnete cagirma yerine hocalarina baglanmaya cagirirlarsa iste bunu

kabul etmek mümkün olmaz.

sorulari hazirlayip cevaplari münazara eden:

  Diyanet isleri Baskanligi istanbul il Müftülügü Fetva Dairesi Baskani

 Doc. Dr. Abdullaziz BAYINDIR

Yayina hazirlayan:    Ebu Abdullah

www.salaf.de

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

son olarak sunun bilinmesini isterim ki, tarikata da tasavvufa da karsi cikmiyorum.

Benim karsi ciktigim tarikat ve tasavvuf semsiyesi altina sokulan hurafeler ile Kur 'an ile

sünnete acikca aykiri olan davranislardir. Bu davranislar hangi ad altinda yapilirsa yapilsin,

bunlara karsi cikmak her müslümana farzdir

Bir çuval inciri berbat etmek diye buna denir işte. Ne demek karşı çıkmıyorum. Madem karşı çıkmıyorsun ne diye bu kadar laf ediyorsun iş olsun diyemi.

Tasavvuf=1200 senden beri vahdeti vucud inancıyla kendini ilahlık makamına oturtan deccallerin kurmuş oldukları tuvaletlerde (tarikatlar) insanları kendilerine kul köle yaptıkları azılı islam düşmanı batıl bir din dir.

Bırakın tasavvufun içerirdiği inançları ve pratikleri, kelime olarak bile tasavvuf yunan kökenlidir.

Theo =ilah, sophia = bilgi,inaç.

Yani yunan ilah anlayışı

Nasılki phiosophia türkçeye felsefe olarak devşirilmişse, theosophia da tasavvuf olarak devşirilmiştir

A sından Z sine kadar batıl olan tasavvufun T sine bile karşıyım.Sen Allahın pislik diye tanaımladığı şirk düşüncelerini allayıp pulllayıp islami donenlerle meşru gşstermeye çalışacaksın milleti kandıracaksın. Sonrada kalkıp insanlara bunu islamın BATIN kısmı diye yutturacaksın!!! Yokya . E tabi karşınızda ki herkesi salak zannetiniz galiba Aklını GİZEMLİ,LİK SAPLANTISINA satmış olanlar belki kanabilir ama, Allahın kitabına teslim olanları asla kandıramazsınız.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Teşekkürler radyoman.

Bu alıntıyı yaptığın çok iyi oldu. Bu forumu izleyen tarikatçı arkadaşlar lütfen bu alıntıyı dikkatlice ve birkaç sefer okusun.

Haydi bizler mezhepçi değiliz o yüzden bizlere itimadınız yok bakın Abdülaziz Bayındır Sünni bir düşünür. Hem de Diyanette görevli, Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi bir şahıs. O da sizlerin sapkınlıklarınıza şiddetle karşı. Demek ki sünni inanca göre de tarikatçıların uygulamaları yanlış.

Tarikatçıların yaptıkları ne Kur'ana uygun, ne sünnete uygun, ne de hadislere uygun. Uyguladıkları şeyleri ne Hz. Muhammed yapmış, ne ashabı yapmış, ne de onlardan sonraki kuşak...

Bu apaçık bir sapkınlık değil de nedir?

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

  selam

arkadaşlar yazı güzelde tabi bayındır hocanında dediği gibi onlarla görüşmek ve onlarla sohbet etmek ve onların yanındayken söylemediği  bazı sözleri onlar yazıya eklemişler yani onların yanındayken onlarda kusur görmemişler ama sonra nefsinin hevasına uyup güya eksiklikleri anlatmışlar .

diğer taraftan da bazı arkadaşlar kendi kayıtlarına uymayan her anlayış ve inancı dışlayan bir yapıya sahip

her insana allah dogru ve yanlış yolu göstermiş ve seç deyip onların karşılığında ceza ve mukafat alacagını bildirmiş bırak allah kime ne verecekse versin ama kulda bu yetki yok ona göre hareket edersek

daha iyi olur.

  (onu biz indirdik yene onu biz koruyacağız ) yani allahın kimseye ihtiyacı yok.kendikendinize gelin güyey olmaya gerek yok

resulullah sallallahu aleyhi vessellem e dahi sen tebliğ et hidayet allahtan onları sen hidayete erdiremezsin diye bir çok ayet var sizde bilirsiniz

                                                                                   selamlar

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selâm Radyoman Dostum

Allah C.C razı olsun..

Umarız tasavvufu bir şey sanan dostlara bir fikir verebilir bu alıntı yazın..

Cinlerin maskarası ve yetiştirmesi olan bu "hasta şeyhler" için daha çook yazılarımız olacaktır inşaaAllah..

RZi,,, Amin

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

isteyen arkadaslar bu kitabi ve abdulaziz bayindirin diger kitaplarini www.suleymaniyevakfi.org  adresinden  indirebilir

diger kitaplarida cok guzel tavsiye ederim

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

ARKADAŞIM GÖNDERMİŞ OLDUĞUNUZ YAZI İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.

ANCAK ŞUNLARI YAZMAK İSTEDİM : ALLAHU TEALA ÖNCELİKLE İNSANLARA AKIL FİKİR VERMİŞ. BU NEDENLE NE YAPARASAN YAP ÖNCE MANTIĞINI KULLANMAN GEREK. BENDE BİR TARİKATA BAĞLIYIM AMA SENİN BU ALINTI YAZILARDA BELİRTİĞİN GİBİ BİR ŞEYLE KARŞILAMIYORUM. İNSAN NASIL Kİ BİR ŞEYLER ÖĞRENMEK İÇİN OKULA GİDERSE BİZDE BAZI ŞEYLERİ ÖĞRENMEK İÇİN BURAYA GİDİYORUZ. MÜRŞİT BİZLER İÇİN SADECE BİR ÖĞRETİCİ ONUN YAŞAYIŞ TARZINDAN ÖRNEK ALMAK İBADETİN DÜZGÜN VE DOĞRU BİR ŞEKİLDE YAPILMANISI ÖĞRENMEK VS. GİBİ YANİ AMAÇ ÖĞRENMEK. ŞU ZAMANDA BİR ÇOK GENÇ EĞLENCE YERLERİNDE ESRAR EROİN İÇKİ KUMAR GİBİ KÖTÜLÜKLER PEŞİNDE İKEN NE MUTLU Kİ ALLAH DOSTLARI İLE BİRLİKTE VAKİT GEÇİRENLERE. BİZLER ZATEN SADECE ALLAH DUA EDER ONA HAMD İLE TESBİH EDERİZ. SADECE ONDAN YARDIM DİLER SADECE ONA İBADET EDERİZ DEDİĞİM GİBİ MÜRŞİT BİZLER İÇİN SADECE BİR ÖĞRETİCİDİR. LÜTFEN BİR KUNU İÇİN FİKİR DE BULUNURKEN HERKESİ GENELLEMİYELİM HERKEZİN TARİKATLERE GELİŞ AMAÇLARI FARKLI OLANLAR OLABİLİR. NAKŞ DEMEK EĞİTİM VE İLİM VERMEK DEMEK YANİ ADINDA BİLE BELLLİDİR AMAÇ EĞİTİMDİR. BUNLARIN HEPSİ İÇİN AYNİ GENELLEMEYİ YAPMAK BENCE ADALETSİZLİK OLUR. 

 ALLAH HEPİNİZDEN RAZI OLSUN.