Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Namazın nefsine uymayı nasıl önlediği ı ve onu kontrol etmekte nasıl fayda gösterdiğine başka bir açıdan yaklaşmaya çalışacağm.
Öncelikle nefis neler ister. Nefis yemek yemek , güvende olmak ve üremek ister. Nefis kontrol edilmezse bu ihtiyaçlar saldırganlık ,oburluk ,azgınlık olarak bizim karşımıza çıkar. Asıl tehlike ise nefis iradeyi bypass ederek kontrolü ele alabilir. İşte bu da insanı insan olma mertebesinden uzaklaştırır.
Nefis sürekli istemek gibi bir yanlışa düşer .Temel ihtiyaçlarda aşırıya gidilir ve iyilik ve güzellikten eser kalmaz.İşte namaz burada nefsi kontrol etmenin en temel yoludur.
Namaz insanın nefsinin etkinliğinin yükseldiği anlarda insanın iradesini kontrol eden ve dizginleyen bir jandarmadır diyebiliriz..
Bazı anlar vardır insanın kafasında fırtınalar eser. Buna “beyin fırtılanması” diyelim. Bu insanın fıtratından gelen bir şeydir. Bu fırtılanma sırasında insanın iradesinde zayıflama olur. İnsanın aklına bir çok kötü olay ve tehlike gelir. Bu fırtılanma şeytan içinde büyük bir fırsattır. Bu iradenin zayıf olduğu anlarda dilediği gibi insanın kalbine istediği düşünceyi fırlatır. Eğer kendi kendini bilmiyorsan ve kendini kontrol etmezsen şeytanın attığı düşünceye kendini kaptırır gidersin. Allah ın sözleri yerine , şeytanın sözlerine uyarsın. Yavaş yavaş bu düşünceler içini kaplar.Şeytan senin hocan olur ve o da seni kendi yolunda bir asker olarak yerleştirir. Hani biz ona düşman olacaktık ama. Namaz işte bu anları kontrol ederek ,bu fırtılanmayı hakka uygun bir hale getirerek insanı şeytanın bu tür hilelerine karşı korur.
Şüphesiz ki namaz insanı kötülükten uzak tutar.
Ancak şu anda kılınan namaz şekli bu saydıklarımın aksini yapmaktadır. Çünkü sen kafanı namaz sırasında boşaltmaya çalışıyorsun . Sonuçta bir fikir ve amaç doğrultusuna yönelmemiş düşünce , şeytanın emrine girer.Şu andaki genel durum aynen şöyle. Namazda akıllarına bir şey gelmesin diye hızlıcana namaz kılıyorlar.. Kafalarını boşaltmaya çalışıyorlar.. Bu insanın sürekli düşünce üretmeye çalışan fıtratına aykırıdır. İşte bunu yapan insanların en önemli özelliği gerçek hayatta en ufak sinir bozucu duruma karşı koyamamaları. Düşünce üretememeleridir. Çünkü bu durum insanın kafasını süngere çevirir, düşüncesi kıt bir et yığını olursun. İşte bu küçüklerden bu dallama büyüklerin yetişmesinin bir nedeni de budur.
İnsanın fıtratı günün çeşitli vakitlerinde asabiyet artışları gösterir. Bunun temelde kendi nefsinin ihtiyaçlarını karşılaması ile ilgisi vardır. Bunlar kısaca beslenme ,barınma ve üreme diyelim. Bunların insanın hayatta kalmasını sağlayan temel etkenlerdir. Yada Yüce Allah ona yapacağımız ibadet vakitlerine bazı hikmetlerde koymuş diyebiliriz.
Birinci ve en köklü değişme Fecr vaktini takip eden zamanda yaşanır. Bu zamanda insanın bütün işlevlerinde değişiklik meydana gelir. Bunlar nelerdir
Birincisi uyanmak için çeşitli hormonlar salgılanır. Bununla etkileşimli olarak insanın psikolojisinde büyük çaplı değişim gözlenir. Nedir bunlar peki ?
1.Aşırı sinirlilik ve bununla gelen korku durumu. Bunun amacı sabah olmuş ve güvenlik gereksinmeleri ortaya çıkmıştır.İlk iş olabilecek bütün kötü durumları göz önüne alıp buna göre planlar yapmaktır. Bu da en ufak bir etkinin katlanarak insanın gözünde büyümesi demektir. Eğer kontrol edilmezse bu zamanda çok fazla kavga gözlenebilir.çünkü insanın hisleri ona bir çok şeyi güvensiz gösterir. Buda insanın önlem almasını gerektirir.
2. Beden yeni bir güne hazırlanmıştır.Bu hazırlıklar bedenin bütün kaynaklarını inanılmaz bir hızla tüketmeye başlar. Sonuç olarak tekrar bu açığı gidermek için beden çok hızlı bir şekilde açlık hissi duyacaktır.Bu da uyandıktan itibaren yaklaşık yarım saat sonra gözlenir.
3.Üreme ihtiyacı.Bu da sabah koşullarını değerlendirmek için iyi bir uyumdur.. Bu da yaklaşık uyandıktan itibaren yarım saatle devam eden üç saat içinde hissedilebilir.
İşte bu denli köklü değişiklikler günün hiçbir saatinde bu kadar hızlı ve güçlü hissedilmez. Bu nedenlerle de bu saatlerde kendini kontrol edebilmek , insanın kendine verebileceği olası zararları azaltacaktır.Bu olası zararlar konun başında anlatılmıştı
İkinci değişme: Bu ikinci değişme öğlen saatine rastlar. İnsan sabahki çalışmalarının karşılığını alır ve günün ikinci bölümüne kendini hazırlar. Bu hazırlık nasıl olur?
1.Tekrardan enerji takviyesi tabi ki . Sabahtan öğlene kadar yapılan çalışmadan sonra günün temel öğünü gerekli. Çünkü sabah ancak kısa süreli ve yetersiz bir besin alınmıştır. Ve bundan sonrada dinlenme fırsatı bulunamamıştır. İş bu nedenden sağlam bir beslenme ve dinlenme gerekli. İşte bu sayede öğlen vaktinde açlık hissedilir ve bu hissin giderilmesi şarttır , aksi takdirde asabiyet baş gösterir. Eğer karşılanmazsa bu asabiyet sayesinde günün ikinci vaktinde diğer bireylerden daha fazla agresiv yapıyla bu eksiklik kapatılmaya çalışır.
2. Uyku hali. Bu da dinlenme gereksiniminden kaynaklıdır. Aynı zamanda gün ortasının sıcağından korunmaya da faydası vardır.
3.Tekrar gune hazirlanma.Bu da aynen sabah ki boyutta olmasada ufak bir asabiyet degisikligine gereksinim duyar. Ancak vucut gun boyu hareketli ve degisim cok fazla olmadigi icin ,farketmesi zordur. Beden bunu daha iyi tolere eder. Ancak bu kontrol edilmezse ilerki saatlerde yorgunluga sebebiyet verir.
Iste gunduzun ortasindan sonra kilinan namaz bu degisimin bekcisidir. Bunu kontrol etmemizi saglar. Bunun vaktide yemekten sonra ve uyku durumunun hemen sonrasidir. Bu uyku halinden aynen sabahki gibi abdestle cikilir ve Allah a siginilarak yardim dilenir. Bu da asaabiyetin artisini duzenler ve nefsin kontrol disina cikmasini önler.
Gelelim 3. vakite.
Bu da aksam 8 gibi ( en azindan bende boyle). Bu saatte aksam hazirligi diyelim.
1. Son yemek henuz yenmemisse yenmesi icin aclik hissi olusur. Eger daha once 2 saat icinde yenmisse olusmaz.Bu yemek gece vücudun yenilenmesi için kullanılır .Artanı ise depolanır..
2. İnsanda konuşma yeteneğinde artış belirir. Sosyalleşme vaktidir. Ailenin birbirini bilgilendirme vaktidir aslında.
3. ve hafıza . Hafıza ve diğer bir çok zihinsel yeteneklerde artış belirir. Günlük olaylarla ,bilinen şeyler arasında çok iyi bağlantılar kurulur. Bu vakit günün hesabının yapılması için en ideal vakittir. Olaylar tek tek “istemsiz” olarak hatırlanır , sonraki güne hazırlık yapılır. Eğer üzerinde düşünülmek istenirse , düşündüğünüz ve aklınıza gelen şeylere sonraki günlerde baktığınızda aynen şöyle diyeceksiniz.. “Bunları ben nasıl akletmişim!” Bu zihin durumunun oluşumu bu bahsi geçen vakitle başlar.
Buraya kadar üç vakitten bahsettik. Bu üç vakit güneşe yada vakte bağlı olmayan 3 vakittir. Gün yüzü görmesenizde insan bu üç vakitten geçer..
Allah Kuranda bizi halden hale sokacağını ve kendi dışınızda ve içinizde ayetlerimizi göstereceğini söylemiş.
Şimdi bir de güneşe bağlı ayetlere gelelim..
Güneş pek çok insanın fark etmediği ölçüde insan hayatını etkiler. Güneş ışığı insanın vücut saatini düzenleyici etkiye sahiptir. Vücut saatini güneş ayarlar. Her gün bu süreç devam eder. Neden ayar gereklidir peki.
En önemli neden insanın vücut saati tam olarak 24 saat değildir. 23 ile 25 saat arasında değişir. Eğer her gün ayar yapılmazsa bir aylık bir süre sonunda yukarıda anlatılan vakitler ters düz olur.Insan tam uyuyacağı vakit uyanma moduna geçer. Bütün dengeniz bozulur.
Bu ayarın her gün yapıldığı vakit kuşluk vaktidir. Bu saatte güneş ışığı miktarı en yüksek seviyeye çıkar. Ve insan gözü-bedeni ışık şiddetinde ki değişimleri algılayarak tümüyle otomatik olarak saati 1 saat ileri yada geri alabilir. Bu ayarlamada Fecr vaktinin ektisinin olduğunu söyleyenlerde vardır.
İşte Fecr vaktinin ve kuşluk vaktinin önemi buradan ileri gelmektedir. Ayıca bu yüksek ışığın depresyon gibi hastalıklarıda önleyici etkisi varmış.
Bu sabah vakitleri anlayacağınız bedenin şahit noktası , gündüz gece meleklerinin! değiştiği zamandır diye algilasakta ayni manaya gelir.
Şimdi gelelim Güneşe bağlı vakitlere .
1. Fecr .. Bu vakit gün doğumundan önce başlar , ve gün doğumuyla sona erer. Eğer sabah bu saatte uyanılmışsa bu saat daha önce bahsi geçen 1.vakitle aynı ana denk gelir.
2. Gün batımı (İşa) … bu vakitte gün batımıyla başlar ve karanlık tümüyle bastırıncaya kadar devam eder. Bu vakit yılın dönemlerine göre 3.vakitten önce yada sonra olabilir. Hatta 3. vakitle çakışabilir .
Yaz vakitleri ..
1.vakit…….sabah
2.vakit …….öğle
3.vakit. …….ikindi
4.İşa……….akşam
Kış vakitleri
1.vakit ….sabah
2.vakit…..öğle
İşa……….akşam
3.vakit…..yatsı
Geçiş dönemleri (güneşin yaklaşık saat 7 gibi battığı vakitler)
Bu zaman insandan insana değişebilir
Namaz konusunda ki fikrime gelince. Günlerin ne kısa ne uzun olduğu bazı dönemlerde işa ve üçüncü vakit birleştirilerek üç vakit kılınabilir yada birleştirilmeden yaz ve kış vakitlerinin ikisinede uyulurak 5 vakitte kılınabilir diye düşünüyorum . Kişisel tercihe kalmıştır.
__________________ Zülkarneyn, “Bu, Rabbimin bir rahmetidir. Rabbimin vaadi gelince onu yerle bir eder. Rabbimin vaadi gerçektir” dedi.
|