Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 19 haziran 2007 Yer: Finland Gönderilenler: 55
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
sağol radyoman elinesağlık..küçük bir ilave yapmak isterim..
ilk ayet olarak bilinen alak suresinde oku emrinin karşılığı olarak...
peygamber "ben okuma bilmem" gibi uydurma bir cevap vermemiştir.bu geleneğin eklemesidir peygamber kurtarmak ve vahyin allahtan olduğuna inandırmak için halbuki buna gerek yok..
düşünsenize allah peygamberin okuma yazma bilmediğini bilecek ama cebraili gönderip "okusun" dedirticek...ben buna gülerim..tıpkı bir öğretmenin bir öğrencisinin cahil olduğunu bilerek ona oku demesi gibi.
olayın aslı ikra kelimesinde...çağırmak manasında gelen bu kelimeye karşılık peygamber şunu söylemiş olabilir
ne okuyayım---nasıl çağırayım...
mekkedeki müşriklerin durumunu bilerek bu soruyu sormak gayet mantıklı...çünkü neyi nasıl yapacağınızı bilmiyorsunuz..öldürülebilirsiniz..
işte bu 5 ayet bize şunu gösteriyor ki..
insanı bir alaktan yaratan okuma yazma öğreten kalem tutmayı öğreten sonsuz kerem sahibi bir allah var..
işte insanları bu allaha islama tevhide çağır..git ve insanları bu dine çağır...
işte alak suresi tevhidi hareketin başlangıcını bu şekilde gösterir..
bir duruş bir hareket bu şekilde başlamıştır..
zaten o dönemde ebu cehil ki lakaba ebu hakemdir ki kendisi mekke döneminde bu zamanın yargıtay başsavcısı gibi bir adam..zeki ve kültürlü..onun cehaleti bilerek inkar etmesinden geliyor..bu adamın bu konumda olduğu bir yerde peygamberin okuma yazma bilmemesi imkasız hele hele amcanız ticaret adamı ise!!!!!!!!!!
Beni de bu konuda araştırmaya iten Ankebut 48. ayet idi.
"Okuryazar değildin" diye yanlış olarak çevrilen Ankebut 48. i Muhammed Esed
şöyle çevirmiş.
Çünkü, [ey Muhammed,] sen bu [vahyin gelmesi]nden önce herhangi bir ilahî
kelâmı okumuş ya da onu kendi ellerinle yazmış değildin; öyle olsaydı,
[sana vahyetmiş olduğumuz] hakikati çürütmeye çalışanlar, insanları [onun
hakkında] kuşkuya sevk edebilirlerdi.
Beni bu konuda peygamberimizin okur yazar olduğu yönünde
düşündüren hususları madde madde sıralamam gerekirse:
1) İlk vahyedilen Alak suresindeki "Yaratan rabbinin adıyla oku"
ayetiyle ilgili rivayetin de şüpheli oluşu. Bu konuda şüpheye neden olan en
bariz husus, Cebrail tarafından üç kere "oku" vahyinin gelmesi ve bunların
Kuran ayeti olarak sayılmaması??? Elif Lam Ra gibi vahyedilen harfler bile
Kuran'da var iken, bu ayetten önce gelen üç tane oku ayetinin(!) neden Kuranda
olmadığını düşündüm taşındım çözemedim. Allahtan, rivayetlere göre çeviri
yapanlar bu ayeti yorumlarken parantez içinde (oku oku oku) yazma
küstahlığında bulunmamışlar!
2) el-ümmi kelimesinin "mekkede doğup büyümüş" ve "tevrat ve incille
alakası olmayan" gibi anlamları olmasına rağmen (örnek ümmül-kura)
meal/tefsircilerin rivayetlerin etkisinde kalarak bunu "okur yazar olmayan"
olarak çevirmesi. Bu şekilde çeviriyi tembellik olarak görüyorum. Zira bu iş
daha detaylı araştırılabilir. Fakat insanlar işin kolayına kaçmışlar, kaçarken
büyük ihtimalle şunları düşünmüşler.
a) Bakalım yüzlerce uydurma hadisin de bulunduğu hadis havuzunda
ümmilikle ilgili bir hadis var mı? aaa evet varmış. demek ki ümmilik okur yazar
olmayan demekmiş. O halde öyle tefsir edeyim.
DOĞRULUĞU ASLA KANITLANAMAYACAK OLAN Hadislere göre tefsir yapmak ne kadar
doğrudur bu tartışılır. Bence doğru değildir.
b) Tefsiri yapan kişi: "peygamberimiz okuma yazma bilmiyorsa ve buna
rağmen Kuran indirilmişse bu büyük bir mucizedir, Heey, yaşasın, dinimle ilgili
yeni bir mucize buldum" psikolojisine girmiş olabilirler.
Halbuki gerçek mucize zaten ankebut suresinde (48) iyice belli edildiği gibi
peygamberimizin tevrat ve incil okumamış olmasına rağmen aynı anlatımda aynı
makamdan başka bir kitap vahyine elçi oluyor olmasıdır. Yani o kitaplarda
yeralan peygamber kıssalarını, emirleri vs. bilmiyor ve ÇOKTANRILI bir muhitte
yaşıyor iken tevhidden ve onların kitaplarındaki kıssa ve emirlerden bahsetmesi
yeterince büyük bir mucizedir. Ayrıca başka şekilde düşünüldüğünde Tevrat ve
İncilde peygamberimizin çıkacağı YER olan MEKKE de açıkça belli edilmiş
olabilir. Ama tefsirciler bu mucizeyi yeterli büyüklükte bir mucize olarak
görmemiş olacaklar ki ümmiliği rivayete dayanarak okuryazar olmama şeklinde
yorumlama kolaylığına kaçmış olabilirler.
3) Peygamberimizin ticaretle uğraşmış olması. O dönemde Arapçada
RAKAMLAR mevcut değildi. ve hesap aracı olarak harfler kullanılmaktaydı.
Rakamlar peygamberimizin ölümünden daha sonra Arapçaya dahil olmuştur.
4) Peygamberimizin bir köyde, ufak bir yerde değil bir şehirde yaşıyor
oluşu (okur yazar istatistiklerine göre farkediyor)
5) Peygamberimizin Mekkenin hakim ailelerinden birine, Kureyş kabilesine
mensup oluşu (okuryazar istatistiklerine göre farkediyor)
6) Peygamberimizin erkek olması (okuryazar istatistiklerine göre
farkediyor)
7) Arapçanın okuma yazmasının öğrenilmesinin Arapça bilen bir Araba göre
çok kolay bir şey oluşu. Şu an Suudi arabistanda 4 işlem için harf değil,
rakamların kullanılmasına ve bizdeki gibi zorunlu eğitim uygulaması
olmamasına rağmen okur yazar oranı %80'dir.
8) Peygamberimizin ümmiliğinin Kuranda ehli kitaba karşı olarak söylenen
bir kavram olduğu ve mekkeli müşriklere karşı peygamberimizden bu şekilde
bahsedilmediği dikkatimi çekti. Şimdi ümmiliği tefsirciler gibi yapıp okur
yazar olmama şeklinde düşünsem zaten peygamberimiz sağır da değildir herhalde.
Hristiyanlar/Yahudiler buna itiraz edip "yahu okumadıysan duymuşsundur bizim
papaz/haham efendiden" diye bir itiraz öne sürebilirlerdi. Böyle bir şey
diyemediklerine göre bu "EL ümmi"lik "ehli kitapla alakası olmayan" veya
Mekkeli/anaşehirli anlamına gelen ümmiliktir diye düşündüm. Aşağıda
listeleyeceğim ümmilikle ilgili ayetlere bakarsanız daha iyi anlarsınız.
Kuran'ın kendisi ümmiyi açıklıyor, neden Kuranda bu kadar açık yeralan bir
konuda rivayetlere bakma gereği duyuyoruz onu anlamış değilim.
KURANDA GEÇEN ÜMMİLİK İLE İLGİLİ AYETLER
Bakara: 78.Bunların (Yahudilerin) bir de ümmî takımı vardır; Kitab’ı
(Tevrat’ı) bilmezler. Onların bütün bildikleri bir sürü kuruntulardır. Onlar
sadece zanda bulunurlar.
Ali imran: 20.Seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: “Ben, bana uyanlarla birlikte kendi
özümü Allah’a teslim ettim.” Kendilerine kitap verilenlere ve
ümmîlere de ki: “Siz de İslâm’ı kabul ettiniz mi?” Eğer İslâm’a
girerlerse hidayete ermiş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse sana düşen şey
ancak tebliğ etmektir. Allah, kullarını hakkıyla görendir.
75."Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen, onu sana
(eksiksiz) iade eder. Fakat onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet
etsen, tepesine dikilip durmadıkça onu sana iade etmez. Bu da onların,
“ümmîlere karşı (yaptıklarımızdan) bize vebal yoktur”
demelerinden dolayıdır. Onlar, bile bile Allah’a karşı yalan söylerler.
Araf: 157.Onlar, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı buldukları Resûle, o
ümmî peygambere uyan kimselerdir. O, onlara iyiliği emreder,
onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri helâl, kötü ve pis
şeyleri haram kılar. Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır. Ona
iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura
(Kur’an’a) uyanlar var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
Kasas: 59.Senin rabbin 'ana yerleşim merkezlerine' (ümmiha) onlara
ayetlerimizi okuyan bir elçi göndermedikçe şehirleri yıkıma uğratıcı değildir.
Ve biz ehli (halkı) zulmeden şehirlerden başkasını da yıkıma uğratıcı değiliz.
Cuma: 2.O, ümmîlere, içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan,
onları temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderendir.
Hâlbuki onlar, bundan önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.
3.O resulü, ümmîlerden olup da henüz onlara katılmamış
bulunan başka kimselere de gönderdi. O'dur Azîz, O'dur Hakîm.
Sizce burada (Cuma suresinde) okur yazar olmayanların kendilerine kendi
içlerinden gönderilen peygamber mi denmek istenmiştir yoksa ana şehirlilere
kendi içlerinden peygamber mi denmek istenmiştir yoksa ilahi bir kitabı
olmayanlara mı denmek istenmiştir? Okuryazar olanlara anlamında kullanılmadığı
kesin değil mi anlatımdan?
Bu madde madde yazdığım hususlar sebebi ile peygamberimizin okur yazarlığı
konusunda tüm tefsircilerin aksine olarak ve Hakkı Yılmazın görüşüne yakın
olarak düşünüyorum. Tabi ki en doğrusunu Allah bilir.
ben aranıza yenı katıldım ama.. okumayı bildiği zaten belli bunu kanıtlamak için neden bukadar zaman harcadınız anlaşılmıyor.inanacak ruha sahip bir insan bir ayet bile olmadan bunu anlar. umarım vardır bi bildiğiniz ama analitik zekanızı getirisi sıfır detaylarla meşkul edip hayatı kaçırmayın :)
__________________ hikmet anlayışlı adamın önündedir;fakat akılsızın gözü dünyanın uçlarındadır.
selamlar,kıymetli dostlarım, yukarıdaki yorumlarda ümmi kelimesiyle ilgili 5 görüş ortaya atıldı,bunlar: 1-anakentli,merkezli olan. 2-anasından doğduğu gibi olan. 3-ehli kitap olmayan 4-halkın bağrından çıkan 5-avamdan olan. şimdi bu anlamlardan hangisinin en sağlıklı anlam olduğunu anlayabilmemiz için sağlamasını yapmak bence uygun olacaktır.bunun içinde ilk vahyedilen ayetlere bakalım. Alak Süresinden: 1,2.''Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alak”dan yarattı.'' 3.''Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.'' 4,5.''O,kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.'' 6,7.''Hayır, insan kendini yeterli gördüğü için mutlaka azgınlık eder.'' 8.''Şüphesiz dönüş ancak Rabbinedir.''(Diyanet İşleri Yeni Meali) Görülüyorki burada peygamberin okuma yazma bilmediği belirtilmiyor,aksine ''oku''diyerek başlamış olması onun okuma bildiğinin açık delilidir.Muhatap Hz.Muhammed(as)olduğuna göre ''kalemle yazmayı öğretendir''ifadesi kullanıldığına göre Peygamber efendimizin yazmayı bildiğinede işaret eder.o halde Ankebut; 48:''Sen şu Kur’an’dan önce hiçbir kitap okumuyor ve onu sağ elinle yazmıyordun. (Okuyup yazsaydın) o takdirde batıl peşinde koşanlar, şüpheye düşerlerdi.'' şimdi yukarıdaki ayetlerle ankebüt48.ayetin mealinde bir çelişki olduğu açıkça görülmektedir. ''sağ elinle yazmıyordun'' ifadesi sol eli ile yazabildiğine işaret eder.ama hiçbir kitap okumuyordun ifadesi zaten çelişkiyi kendi içinde barındırmaktadır.sol eliyle bile yazma yeteneği olan birinin okumaması abestir,anlamsızdır.yazmayı bilen insan niye okuyamasınki?.okumayı bilmeyen yazmayıda bilmeyebilir.ama yazmayı bilen okumayıda bilir.mealin kendisi,içinde çelişki barındırmaktadır ve bu mealin düzeltilmesi çok yerinde olur kanaatindeyim. selamlar,sevgiler.
Katılma Tarihi: 29 nisan 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 188
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam
''sağ elinle yazmıyordun'' ifadesi sol eli ile
yazabildiğine işaret eder.ama hiçbir kitap okumuyordun
ifadesi zaten çelişkiyi kendi içinde barındırmaktadır.sol
eliyle bile yazma yeteneği olan birinin okumaması
abestir,anlamsızdır
Araplarda sağ el, kuvvet ve şerefin sembolü...
kişinin önemli bir yeri olduğunu belirtmek için "fulanun
minni bil-yemin/o benim sağ kolum"...
sol el zayıflığın ve zilletin sembolü...
kişinin önemsiz bir yeri olduğunu belirtmek için "fulanun
minni bi'l şimal/O benim sol kolumdur"..
sağ el/ güç, iktidar, sahip olunan şey, yapabildiği,
sahip olunan...
ankebut/48
ve ma kunte tetlu min kablihi min kitabin
ve la tehuttuhu bi yeminike izen lertabel mubtılune.
sen ondan önce kitaptan okumuyordun ve o nu kendi
kendine/kendi sahip olduğun birikim,ilminle/kendi
bildiklerinden yazmıyorsun, öyle olsa batıldakiler şüphe
ederlerdi....
sağ el ile yazmıyordun sol ile yazıyordun demenin bir
mantığı yok...doğrudan sen o nu sol elinle yazıyordun
demek varken neden sağ ile yazmıyordun densin ve ordan
sol ele işaret edilsin...üstelik hangi elle yazdığının ne
önemi var da "sağ elinle yazmıyordun" ifadesi
kullanılsın...
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma