zivasado Newbie
Katılma Tarihi: 14 kasim 2006 Gönderilenler: 7
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
SIRAYLA GIDERSEK;
1)Benim benim gibi dusunmeyenlere fikrimi ispat etme yahut,hata yaptıklarını dusunduklerıme (ama benim bakıs acıma göre ) hatadasınız demek gibi bir derdim yok (velevki onlar ne dusunduklarını anlatmayı bırakıp dıger dusuncelere taaruz etmiyorsa,yani burdaki dusuncee TASAVVUF YANLIŞTIR VE DELIILERI gıbı ŞU DOGRU ve GUZELDIR işte İSPATLARI degil) , siteyi inceledigimkadarıyla böyle bir kaygı ve gayret-cidal var.
2)Öyle dusuncelerle karsılasıyoruz ki ...diye soylemissiniz,ama yapılan tavırla eleştirilenden farkı kalmıyor.Hatta bir basamak altta duruyor,din budur boyle yapmayan cehennemliktir diyen bir H.Bektaş ,Hacı Bayram,Ahmed Yesevi yok ama ONLAR PUTPERES KAFIR diyen "insanları cennete ve cehenneme" diye tasnif eden cok bu doktirinde...Herkes kendi gayreti ile gidecekse cennet cehenneme öteki ile pek alakadar olmamalı.
3)Doktrin şudur kanımca diye baslıyan paragrafla birebir aynı fikirdeyim ama uygulama bu degil lutfen "mutasavvıf gecinenler putperest riyakar müşriktir sloganıyla yola cıkan bir eda oldugunu kabul edin ve dısardan bakan herkes bunu görür"Allah ve Resulunun Kuran-ı Kerim-i ve Ahlakı mihenk edildigi surece dogru yoldan sapılmaz BENCE (Ahlakı,yoksa ŞEKİLSEL SUNNETI degil HUYU İLE HUYLANMAK gerektigi kanısındayım ha huyu ile huylandıysa biri ondan sora sakal uzatmış uzatmamış pek muhum degil)
4)PEYGAMBER EFENDIMIZIN AHLAKI HULUK-UL AZIM dir ayet ile tespitli olarak...GUZEL AHLAK EFENDIMIZ S.A.V in AHLAKIDIR
5)ALLAH ADINA CANLI BOMBA OLAN VAR,O'NUN BUYRUGUNU CIGNEYEN VAR DIYE ALLAH ADINA DEYIP BIZ DE CIGNESEK COK MU diye anlasılıyor cevabınız EFENDIMIZIN USLUBUNA UYUYOR MU soruma verdiginiz cevap
6)Bence Peygamber Efendimiz kendimizle mukayese eder cumlelerle (o da kendinden sorumlu..)degil ALEMLERE RAHMET OLARAK YOLLANMIS RAHMETEN LIL ALEMIN,ALLAH VER MELEKLERINI ONA SALAT ETTIGI insalıgın kör kuyudan cıkması icin gönderilmiş KURTARICI diye bakmak lazım degil mi..Kuran Bize yeter diyenler KURAN -ı KERIM dedikleri HERŞEYIN RESULALLAHIN BU KURAN DIR DEDIGI SEYLER OLDUGUNU UNUTUYORLAR KURAN A UYAN ONU GETIRENIN AHLAKI ILE AHLKALANMALI
7)VEBALI KENDINEDIR DEYIP CIKIYORSUNUZ AMA ILAN EDILEN DOKTIRIN VAR VEBALI KENDINE ISE LAFI DA KENDINE KALSIN,SITEYI KURCALAYINCA ISLAM TARIHIND EMUTASAVVIF-ALIM ne denmisse sırf onlardan alıntı yapıp boyle putperest boyle şirkte DIYE KONUSMAYI DOKTRIN HATTA BELKI GÖREV EDINMIS COK KISI VAR
DUNYA TARIHINDE NE GUZEL ADAMDI DENILENLER ICINDE BOYLE DAVRANMISLARDAN PEK YOK
AMA dedigim gibi adı tasavvuf-derviş-tekke ne olursa olsun o tezgahta 1 tane GUZEL INSAN -MUMİN cıktıysa ki bence cıkmıstır ,(ve bu coook olasıdır NEDEN CIKMASIN) vebal bunu dıyen ve dıyende canakt tutan herkese gecer.Ayetle biliyoruz (Sure-i Şems) zulme susmak iştiraktir (zulum sadece eziyet etmek demek degil malum)
Selametle....
|
adalet Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 ekim 2006 Gönderilenler: 1195
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
ölüsevicilik fetişi üzerine bir yazı
...PATHOS: Yunanca'da "duygusallık", "aşırılık", "azápkárlık" anlamına gelir.
"Retorik" denilen belagát sanatında, muhatapları herhangi bir doğrultuda ikna etmek için onların hislerini etkilemek yöntemidir.
Mesafeli değil heyecanlı ve mantıki değil "asabi" bir ruh hali belirleyicilik taşır.
Efsaneler, nutuklar, marşlar, ilán-ı aşklar, çoğu kez bu eksen üzerinde yükselirler.
Ve, insanlar "rasyo" akılcılıktan ne kadar uzaktaysalar, "pathos" duygusallığa o kadar yakındırlar.
* * *
VİVA la muerte: İspanyolca "yaşasın ölüm" demektir.
İlk kez İç Savaş sırasında ási general Jose Milan Astray tarafından kullanılmıştır.
Hemen sonra da Frankocuların alámet-i fariká sloganına dönüşmüştür.
Aynı generalin "zekáya ölüm" diye de haykırmış olduğu eklenirse, "viva la muerte" şiarının "ölüm"ü yukarıdaki "pathos"la en çok bütünleştiren "özdeyiş" olduğu söylenebilir.
Her halükárda, "yaşasın ölüm" hissiyatçılığı "yaşasın hayat" akılcılığının zıddıdır.
* * *
NEKROFİLİ: Kadavralarla cinsel ilişkiye girmek sapıklığını tanımlayan kelime anlam kaymasına uğramış ve genel bir "ölü seviciliği"ni adlandırmak için kullanılır olmuştur.
Bu dürtü, insanları hayvanlardan ayıran "kendi cinsinden cansıza saygı" kültürünün kat be kat ötesine taşar.
Ölüyü yüceltir ve putlaştırır. Dokunulmazlıkla donatır.
Geçmişin Mısır firavunlarından günümüzün komünist şeflerine, cesedi cismanileştiren "mumya" bir yana, töresel tören ve anıtmezar, artık yaşamayanı "fetiş" kılar.
"Nekrofil" ölü seviciliği esas olarak otoriter ve totaliter toplumlara özgüdür.
* * *
İDOLATRİYA: Yine kadim Yunanca'dan inen sözcük bir resme, bir nesneye, bir fikre, bir kişiye tapınırcasına bağlanmak hal ve oluşunu tanımlar.
Pagan inançlara oranla akılcılığı ve mantıkçılığı ön plana çıkartan bütün semávi dinler bu dürtüyü tırpanlayabilmek için uzun ve zorlu mücadele vermişlerdir.
Ne var ki, Yahudiliğin mesih haham, Hıristiyanlığın aziz - ikona, Müslümanlığın dede - evliya gelenekleri "idolatriya"yla bayağı bayağı flört etmeyi hálá sürdürür.
Bunun laikleşmiş şekli ise bir pop şarkıcıyı "idol" kılmaktan; bir devlet adamını, bir siyaset önderini, bir ideoloji mûcidini putlaştırmaya, farklı biçim ve kimliklerde tezahür eder..(HADİ ULUENGİN)
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|
özzalim Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 16 eylul 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 98
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
2.Baskı
selam..
tasavvuf islamda yoktur,ruhbanlık emredilmemiştir,
insan kendini daha fazla emir ve
yasaklara şartlandırır, bu yasak değil,yasak olan bunu islamdan
saymaktır,
tasavvuf yahudi,hristiyan budist,hindu gibi inanış içinde bulunan milletlerin islama bulaştırdığı,islam dışılıktır,
sözde islam lehine batı oryantalistlerin yazmış oldukları da tasavvufu desteklemektedir,işin en azından burasında uyanmak lazım.
tasavvuf,belli bir anlam yükü taşıyan,belirli bir içeriği olan salt
ve yalın bir kavram olarak ele alınmamalıdır,tutarlı bir belirlemede
bulunabilmek için,kesinlikle bu ad yada kavramı olay,olgu ve oluşum
bazlarınada ayrı ayrı irdlemek gerekir,olay olarak tasavvuf;bir
görüngü,bir görüntü bir görünüştür,bilindiği gibi görünüşler,olaya
bakan kimselerin yorumlarıyla bağımlıdır,görünüş,olayla ilgilenen
kimsede ki değer yargılarına ve yerleşik sanılara,kanılara göre
biçimlenir,
islam aleminde hemen herkez,büyük çoğunluk çocukluk yıllarından
itibaren şeriat-tarikat-hakikat vurgusunu işite işite
yetişir,tasavvufun günü birlik dinden,şeriatten daha ileri düzeyde bir
dindarlık olduğunu kabule, bilinç altları şartlandırılmaktadır.
buna yol açan,veli menkibeleri türbe ziyaretleri rüyalar,kimi
psikolojik anlatımlar,şunlar ve bunlarla kurulmuş,geliştirilmiş ve
beslene duran bir iklim....
daha üst bir katmanda görünmek isteyenlerin,tasavvufi hikmetten söz
etmeleri, ehli tarik kimselerin düz düslümanlar karşısındaki
tafraları,eksik ve yanlışlarının bilincinde olan müslümanların bu
eziklik içinde yakalayamadığı ''tamamiyet''in özlemiyle acaba tarikat
mı? diye düşünmürken diğerlerinin tafrası karşısınd ''ben kim tarikat
kim?türü 2. bir ezikliğe yuvarlanmaları,özellikle de binlerce-kimbilir
belki de onbinlerce yıllık bir birikimin desteğinde insan psikolojisi
ve etkileme yöntemlerini iyi bilen dai/çağırıcı kimlikli
propagandistlerin çabaları da anılan ''iklim''e katılınca,düz
müslümanın gözünde,tarikat ve dolayısıyla tasavvuf çok
önemli,erişilemez,dil uzatılamaz,imrenilmesi gereken,en azından saygı
duyulacak bir kurum konumuna gelmektedir,işte tasavvuf bir olay
olarak,bir görüngü olarak budur;dinine daha iyi sarılma yöntemi..ustaca
sergilenen bir tablonun görüntüsü,
olgu olarak tasavvuf ise,kesinlikle,bu görülenden yada sanılandan
çok daha farklıdır,islamı daha iyi yaşayabilmek,kötülüklerden uzak
kalabilmek,Allah rızasına çok daha fazla yaklaşabilmek gibi
amaçlarla,zahid ve muttaki kimlikler edinmek üzere şu yada bu tarikatta
bulunanlardan hiçbirine herhangi bir inancı isnat etmeksizin ve
hiçbirinin dinsel duyarlılığıbna gölge düşürmeksizin ve hiç kimsenin
inanç ve ibadetleri konusunda yargıda bulunmaksızın hemen belirtelim ki
tasavvuf adına, islam tasavvufu da deniliyor olsa,Allahı tevhit
biçiminden,kurana bakış tarzına,peygambere iman konusundan ahiret
anlayışına varıncaya dek her bakımdan ve her alanda her yönüyle hz
muhammedin getirdiği islamdan daha başka bir islamdır ve bu başkalık
varlığa yönelik bakıştan bilgiye ilişkin değerlendirmeye dek her alanda
gözlemlenmekte hatta ibadet anlayışına kadar uzanmaktadır,olgu olarak
tasavvuf yani tasavvufun gerçeği,özü ''has oda''dakiklerin taşıdığı
iman, ketumiyet sebebiyle ve anlatılsada anlamaya takat getiremezler
gibisinden bahanelerle gizlenen temel inançlarla biçimlenen sistem bu
kendi deyimleriyle açıklandığında taşlanmalarını gerektirecek ilke ve
düşünceler,bunlara olan iman ve gerçekte insanlığın ortak mirası
üzerine peygamber varisi yazılmış bayrağı ellerinde sallayıp
durmalarına karşın velayeti nübüvvetten üstün sayıcı bir anlayışla
velayet sahibi olduklarını öne süren bu kimseler evet gerçekte
peygamber varisi değilde insanlığın ortak mirasının varisleri.Olgu
olarak tasavvuf ,işte böyle.
oluşum olarak tasavvufa gelince,tasavvuf bağlılarınca ilk sufiler
olarak tanıtılan müslümanların hayırlıları gerçekte ve gerçek bir süreç
bağlamında bir oluşum zincirinin ilk halkaları olmadıkları halde böyle
gösterilip,tüm müslümanların imrendiği ve öykündüğü kimlijkler olarak
tasavvuf propagandacılığı bağlamında birer ökse,tasavvufu savunma ve
aklandırma doğrultusunda ise;sığınak olarak işlevlendirilen bir konumda
değerlendirilmişlerdir,oysa bu hayırlı kimseler yönelik bu tutyumları
gerçek anlamda işten ve sadık bir izleyicilik değil ,strateji ve taktik
gereği baş vurulan bir sahiplenmedir,nitekim ,sufilerin yaptıkları ilk
iş bu izlerince gittiklerini öne sürdükleri kimselerin davranış ve
biçimlerini çarpıtarak benimsemek ve anlatmak olmuştur,günü birlik
yaşamda uyguladıkları kuran ve sünnete dayalı ölçüler sufiler eliyke
yorumlanarak,farklı içerikli bir yapıya oturtulmuştur,bu tasavvufun
oluşumu doğğrultusunda ki,birinci aşamadır ve bu aşamadaki yorumlarda
ki kurani kavramlar çift bir anlamlı bir görünüşe
büründürülmüştür,kuranda yada hadislerde geçiyor olmasından ötürü hiç
kimsenin karşı çıkmayacağı tersine dört elle sarılacağı kelimeler bu
yanıyla,ökse gibi kullanılmış ve yakalananlara da aynı kelimeyle
yüklenmiş daha yeni anlamlar aşılanarak,insanlar birer ikişer dönüşüme
uğratılmıştır,bir ağaca bir başkasından getirilen çubuğun aşılanması
gibi,gövde aynı olsada işte ağaç aşılanan çubuğa göre meyve verecektir
ve nitekim islam gövdesine yorumlar ve yorumlamalarla yapılan aşı
sonunda o gövdeden insanlığın ortak mirasının meyveleri fışkırmaya
başlamıştır,bu meyveler kesinlikle islamın değildir ve oluşum olara
tasavvuf bağlamında ilk başkalaşım bu noktada böyle başlamıştır,bu
olayı biz islamın diğer inançları tavsiye ederek özümlemesi diye
alamayız ,bu yöndeki düşünceleri doğru sayamayız,çünkü gövde islamın
olsada meyva onun değil,muhammed ümmeti muhammedi olmayan meyvelerden
gıda almaya başlamıştır,bu tutum izince gitmek değil belki kendi
verimlerini,bir başkasının açmış olduğu kanaldan yararlanarak diğer
insanlara ulaştırma eylemidir ve bu durumda izleyicilikten ve çok
kullanıcılık söz konusu edilebilir,oluşum olarak tasavbvufun oluşma
oluşma sürecinin ilk basamağında ki yorumlamanın hemen ardında
kavramlaştırma diye adlandırılması mümkün bir aşamaya
girilmiştir,aradaki fark şuradadır ki,ilkinde islamın günübirlik yaşama
ilişkin ölçüleri yorumlarlaiyeni anlamlara kaydırılıp,beyinler bu
doğrultuıda koşullandırılmışken 2.aşamada bu koşullandırılmış
beyinler,artık kabule hazır bulundukları,kimi yeni kavramların kapısına
iletilmişlerdir.
şirke bulaşmışlardan bir tane temiz adam çıkmaz..ancak Allah dilediğini temize çıkarır..
zivasado kardeşim dikkatlice okumuşsundur inşallah
''İNSANIN YÜCELİĞİ VE GUENONİYEN BATINİLİK...ZÜBEYİR YETİK
__________________ düşmanlarından nefret etme,yargılarını etkiler..
|