HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an'da Dinde Olanlar/Olmayanlar
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an'da Dinde Olanlar/Olmayanlar
Konu Konu: ŞEKİLSEL SALAT KUR’ANDA YOK MU? Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Merhaba Abdurrahman Bey.

 

Ra'd 41: Görmüyorlar mı ki biz o yerküreye geliyor, onu uçlarından eksiltiyoruz. Allah hükmeder; O'nun hükmünü denetleyecek de yoktur. Hesabı çok çabuk görür O. (Y N Öztürk)

 

Benim anladığım, Allah’ın o yere gelmesi orada işlerin  Allah’ın programladığı şekilde yürümesidir. Örneğin Allah güneşin doğudan gelmesini programlamıştır; güneş doğudan gelir, hiç kimse onu batıdan getiremez (2:258).

 

Allah’ın o yeri uçlarından eksiltilmesini de buna yoruyorum. Ve gündüzle geceyi bir birinin üzerine  yuvarlamasını (39:5, 13:3), gündüzü geceden soyup almasını (36:37) - نسلخ منه النهار...

 

Yani dünya Kuranen portakal gibi yuvarlak* olup güneşin çevresinde dolanırken kendi etrafında da saat yönünde döner. Ve böylece Allah gündüzün aydınlığını gecenin üzerinden portakal soyar gibi soyup alır.

 

O kürenin uçları gün batımında eksilip gün doğumunda yeniden belirir.

 

Örneğin güneş bugün Ankara'da 16.40'ta batacak;  Konya'da 16.47, İstanbul'da 16.52. Gündüzün bu üç ucunda yerkürenin üç ucu eksilecek. Önce Ankalara'lılar görecek eksilmeyi, sonra Konya'lılar, en sonunda İstanbul'lular.

 

Ve hiç durmadan eksiliyor uçlar. Çünkü yerküremiz hiç durmadan dönüyor.

Sevgi ile,

Hasan Akça

_______________________

 

*Nâzi'ât 30 yorumu (Süleyman Ateş)

http://recepsimsek42.blogcu.com/kuran-da-evrenin-ve-dunyanin -sekli/4959587

 

Vel arda ba'de zalike dehâha: Ondan sonra Arzı dahv etti, buyurulmaktadır. Bir şeyi bir yerden bir yere götürmek anlamına gelen DAHV ve DAHY köklerinde bir yuvarlaklık anlamı da vardır. Çocukların topu yerde eşilen bir çukura düşürmelerine DAHV denir. Deve kuşunun yuva yapmasına, yatacağı yerdeki taşları temizlemesine İDHÂ dendiği gibi yumurtladığı yere ve yumurtasına İDHİYY denir. Lisânu'l-'Arab sâhibi İbn Manzûr bu kelime hakkında şu bilgiyi veriyor... Hasılı, DAHV döşemek, düzeltmek demek ise de sadece basit bir döşemek ve düzeltmek değil, yuvarlak olarak düzeltmek, döşemek anlamını verir ki bu âyetten Yer'in yuvarlak yaratıldığı anlamı çıkar. Bunun için biz, meâlde ayete "Yer'i yayıp yuvarlattı" anlamını uygun gördük.

 



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Hasan hocam, yukarıdaki açıklamalarınız için teşekkür ediyorum.

 

7/34: VE Lİ KULLİ UMMETİN ECELUN FE İZÂ CÂE ECELUHUM LÂYESTE’XİRÛNE SAÂATEN VE LÂ YESTEQDİMÛN – Her (inkarcı) milletin bir (hesabının görüleceği/ azap edileceği) bir zamanı vardır. Onların zamanı celince onu ne bir saat ileri nede geri alabilirler.

13/38: …Lİ KULLİ ECELİN KİTÂB – Her dönem için (Allah’ın ) bir hükmü vardır. (Veya, lafızların arasında takdim tehir olduğunu kabul edersek; Lİ KULLİ KİTÂBİN ECEL ŞEKLİNDE: Her hükmün bir zamanı vardır. Zamanı gelince Allah o azap hükmünü indiriveriyor).

     39: Allah dilediğini yeryüzünden siler dilediğini bırakır. Çünkü ana yasa O’na aittir (tüm yetki ve karar O’nundur).

     40: Kesinlikle, onlara vazettiğimiz azabın bazısını (dünyada olanını) sana göstereceğiz. Ve seni çekip aldıktan sonra da onlar bize dönecekler! Onun için sana düşen bunu onlara duyurman, bize de hesap görme düşer (onların hesabını biz göreceğiz.).

     41: Görmüyorlar mı bizim o yurda (o keferenin yurduna veya dünyaya)  nasıl geldiğimizi ve  etrafından/çevresinden nasıl eksilttiğimizi (görmüyorlar mı)? Allah hükmediyor ve hiç bir kimse/ hiçbir güç O’nun hükmünü iptal edemez ve O hesabı seri görendir.

Dikkat ettiyseniz, bu ayetlerin tümü korku dehşet ve tehdit içeriklidir. Devamındaki ayetler de öyle.

Allah dünyaya her taraftan geliyor ve milletler, şahıslar hakkında verdiği hükmünü infaz ediyor. Nice milletleri zamanı gelince yeryüzünden siliyor. Onları da bununla tehdit ediyor. Kendilerinden önce de kendileri gibi Allah’ın elçilerini tekzip eden nice milletleri nasıl yok ettiğini  hatırlatıyor (Ad, Semud, Lut kavimleri gibi).

 

Sizin anladığınız gibi ben anlamıyorum. Sizin, “Benim anladığım, Allah’ın o yerküreye gelmesi işlerin orada Allah’ın programladığı şekilde yürümesidir.” Şeklinde ifade ettiğiniz anlayışa kısmen katılıyorum. Şöyle ki: Allah yerküreye, milletlerle ilgili ezeli hükmünün zamanı gelince, azabıyla sevabıyla geliyor. İbrahim ile Firavun arasında geçen konuşmada İbrahim’in verdiği “Rabbim güneşi doğudan getiriyor, hadi sen de batıdan getir” örneğinin burada verilmek istenene uygun düştüğünü sanmıyorum. O örnek, daha çok “Göklerde ve yerde ve ikisi arasında olan her şey Allah’a ait, her şeye; güneşe aya, yıldızlara… hükmeden O’dur” tarzında bir örnek.

Saygı ile.

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Merhaba.

41: Görmüyorlar mı bizim o yurda (o keferenin yurduna veya dünyaya) nasıl geldiğimizi ve etrafından/çevresinden nasıl eksilttiğimizi (görmüyorlar mı)? Allah hükmediyor ve hiç bir kimse/ hiçbir güç O’nun hükmünü iptal edemez ve O hesabı seri görendir.

Neden veya? Yani Allah hangisinden söz ediyor; o keferenin yurdundan mı, dünyadan mı? Bunu aşağıdaki cümlenizde açıklığa kavuşturmuş olduğunuz düşünülebilir mi?

Allah dünyaya her taraftan geliyor ve milletler, şahıslar hakkında verdiği hükmünü infaz ediyor.



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Merhaba, 

"Görmüyorlar mı / ibret almıyorlar mı..."

Kuran'da "Arz"ın, yerine göre, hem dünya hem de "o ülke" için kullanılmış olduğu örnekleri var.

"Allah'ın arza geldi/gelir" ifadesi mecaz.

Cezalandırmak üzere o arza Allah geliyor ve o arzın üzerinde yaşayanlardan eksiltiyor. Yani Allah arza ceza olup geliyor. Nitekim, "Allah bir çok karyeyi helak etti/yok etti" derken, o şehri/kasabayı yok ettiği anlaşılmıyor. Yok edilen o kasabaların halkları. Karyeden kasıt karyede yaşayanlar. Arzdan/arzın doğusundan batısından, kuzeyinden güneyinden Allah'ın bir şeyler eksilttiği ve onların da bunu gördükleri falan yoktu. Kaldı ki, Allah yerkürenin etrafından gözle görülür bir şeyleri eksilttiğini biz de görmüyoruz. O gün o kafirler bunu nasıl göre biliyordu?

Allah "o arza geliyor" derken, o arzın hepsine geliyor ve "o arzın etrafından eksiltiyor" derken de, o arzın tümünden eksiltiyor. Siz neye dayanarak arzın uçları ile günün uçlarının aynı uçlar olduğunu iddia ediyor ve "etraf" çoğul iken "iki uçtur/ doğu ve batıda ufukta iki noktadır" diyorsunuz? Ankara için iki uç, İstanbul için iki uç... şeklindeki açıklama çabanız hikaye.

Saygı ile.

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Merhaba Abdurrahman hocam.

Madem üzerinde durduğumuz ayet 13:41'dir başka ayetlerden önce bu ayete bakmak zorundayız. Allah bu ayette "Dünyaya her taraftan geldiğimizi görmezler mi?" demiyor; "Dünyayı onun uçlarından eksilttiğimizi görmezler mi?" diyor اولم يروا انا ناتي الارض ننقصها من اطرافها

13:41'deki من اطرافها gelme eylemine değil eksiltme eylemine aittir ama ayetin alttaki iletinizde sunduğunuz versiyorundan من اطرافها  atıldığı için bu anlaşılmıyor: Görmediler mi bizim  geldiğimizi o arza... اولم يروا انا ناتي الارض .

Bir de ENNE NE'Tİ -انا ناتي- kelimelerini vurgulamışsınız, ben göreyim diye. Sanki onu görmüyormuşum ya da yok sayıyormuşum gibi. Hayır, o var. Ama sorun o değil. Sorun sizin, yerkürenin etrafından" ifadesini görmemiş olmanız.

Allah dünyaya her taraftan geliyor ve milletler, şahıslar hakkında verdiği hükmünü infaz ediyor.

Hayır. 13:41'in konusu Allah'ın insanlara değil "elArd"a ne yaptığıdır. Asıl vurgulanması gereken o olduğu halde siz Allah'ın "elArdı uçlarından eksiltmesi"ni gözardı ediyorsunuz.

Ayeti böyle değiştirmenizin gerekçesi ise siyakta şahısların infazından söz ediliyor olması. Oysa infaz uyarısı yalnızca bu ayetin siyakında değil Kuran'ın her yerinde var.

 

O genel uyarıyı yeryüzünün uçlarından eksiltilmesi gibi özel olayları dışlamamıza gerekçe yaparsak Kuran'daki bazı olayları dışlarız dışlamasına da iyi mi ederiz? Örneğin aynı genel uyarı Fetih 13, 14'te de var. Savaştan geri kalmış olan münafıkların Fetih 15'te dile getirilen sonraki özel tavırlarına o genel uyarıyı gerekçe yapıp göz yummamızı haklı kılar mı bu? 

 

*

 

Allah... "o arzın etrafından eksiltiyor" derken de, o arzın tümünden eksiltiyor.

 

Bu sizin iddianız. İddia olarak kaldığı sürece başım üzre yeri var. Ama "Allah'ın gerçeği bu!" derseniz ben almıyım (Argo kaçmayan bir ifade şu anda aklıma gelmiyor. Gerçi sizin "hikaye"niz kadar kaba değil ama yine de özür dilerim.)

 

*

 

Siz neye dayanarak arzın uçları ile günün uçlarının aynı uçlar olduğunu iddia ediyor ve "etraf" çoğul iken "iki uçtur/ doğu ve batıda ufukta iki noktadır" diyorsunuz? Ankara için iki uç, İstanbul için iki uç... şeklindeki açıklama çabanız hikaye.

 

Arzın uçlarını gündüzün uçlarından ayıramazsınız. Çünkü gündüz, yeryüzünün güneşe dönük olduğu zamandır yani gündüzün tanımında yeryüzü ile güneş ışıklarının birlikteliği var. Bunu ise güneşin karşısında "yerküre"nin kendi ekseni etrafındaki dönüşü sağlıyor. O yüzden güneşin batmasıyla birlikte arzın akşamki ucu da karanlığa karışıp eksilir. Allah "geceyi gündüzün üzerine yuvarlıyor"un anlamı bu (39:5) - yukevvirul leyle alen nehâr, يكور الليل علي النهار.

 

   

Daha önce bir Urfa türküsüne yollama yaparak anlatmaya çalıştım ki arzın "etraf"ı onun "uçlar"ıdır:  

 

Urfa'nın "etraf"ı dumanlı dağlar

Dışarım gülüyor aney içerim ağlar.

 

Urfa'nın "etraf"ını kentin orta yerine taşıyıp orayı dağ taş yapamazsınız. Yerkürenin etrafını da. Onları ortalayamazsınız; güneşi yerkürenin ta göbeğinde doğdurup batıramazsınız. "Allah güneşi doğudan getiriyor; hadi sen batıdan getir!" (2:258)

 

İKİ uç ve İKİDEN ÇOK uç ifadelerini de açıkladım:

 

Güneşin İstanbul gibi belli bir yerde yalnızca bir kez doğup bir kez batması sünnetullahtır, hikaye değil. 1 + 1 = 2. Lütfen! Ama size göre sahiden hikaye ise izin verin o iddianızı da almıyım efendim. 

 

İKİDEN ÇOK uç (etrafen nehâr - اطراف النهار) ifadesini ise yeryüzünün örneğin iki noktasında güneşin bir günde iki kez doğup iki kez batmasına yollama yaparak açıklamaya çalıştım. 2 + 2 = 4. 

 

Ankara + Konya + İstanbul gibi üç yerden söz etseydim şu denklemi kurardım: 2 + 2 + 2 = 6. 

 

Bu sayfanın sol ucunda da hiç durmadan dönen bir yerküre var. Bakar mısınız. Hiç durmadan dönüyor ve gün batımında hiç durmadan onun bir ucu eksiliyor. Öyle üç tane, milyon tane, milyar tane değil sınırsız sayıda uç var.

 

Güneşin Ankara, Konya, İstanbul'da üç ayrı saatte battığını hatırlattım; 16.40, 16.47, 16.52. Akşamleyin oralarda beliren, işte gündüzün toplam 3 ucu bunlar.

 

Ama bir günde o üç kentin her biri için gündüzün yalnızca iki ucu var: tarafeyin nehâr - طرفي النهار.

 

Gına gelmedi mi? Bıktırırcasına böyle bir daha bir daha anlatmak bile yetmiyorsa Abdurrahman Bey, artık bırakalım bu müzakereyi.

 

"Allah'ın elleri olmadığı gibi gündüzün iki ucu da olmaz; GÜNDÜZÜN İKİ UCU bütün gün anlamına gelir" iddiasını gerçekten ciddiye alamıyorum.

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay 



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Başka ayetlerden önce bu ayete bakmak zorundayız. Allah bu ayette "Dünyaya her taraftan geldiğimi görmezler mi?" demiyor; "Dünyayı onun uçlarından eksilttiğimi görmezler mi?" diyor اولم يروا انا ناتي الارض ننقصها من اطرافها  

 اولم يروا انا ناتي الارض   

 انا ناتي

Görmediler mi bizim  geldiğimizi o arza.

Bence de, artık bırakalım.

Saygı ile.

Şu iki ayete de dikkatinizi çekmek istedim:

21/44: EFELÂ YERAVNE ENNÂ NE'TİYE-LERDA NENQUSUHÂ MİN ATRÂFİHÂ; EFE HUMU-LĞÂLİBÛN? - Görmiyorlar mı bizim yere geldiğimizi (ve) etrafından eksilttiğimizi, onlar mı(bize  baskın gelecek?

50/4: Qad a'limnâ mâ yenqusu-l'ardu minhum Ve 'indenâ kitâbun hafîz - And olsun  yer/toprak ne eksiltiyorsa onlardan biz biliyoruz.  (her şeyin içinde) korunduğu kütük bizdedir/biz aittir.       

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
aliaksoy
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 05 subat 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 989
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı aliaksoy

Selam;

Salat tartışmasının dışında olmak üzere, arzın uçlarından eksiltilmesi meselesi, ayetleri bilimsel verilerle açıklayan görüşlerce;

1) Gezegenimizin kutuplar bölgesinde mevcut (ve bir görüşe göre git gide artan) basıklığa,

2) Yeryüzüne sonradan gök taşları / buz yüklü astroidler tarafından getirelen suyun miktarındaki artışlarla, karaların sular karşısındaki oranının azalmasına,

3) Yeryüzündeki su ve kara parçaları dengesinde iklim değişiklikleri sırasında su seviyesinin inişler ve çıkışlar gösterdiği devrenin su seviyesinin çıkış gösterdiği dilimine

işaret ediyor olarak açıklanabilir.

Ancak ben, Kuran'ın ilk muhataplarınca anlaşılamayacak durumda olan delil ve sözlerin onlar üzerinde hiç bir etki doğurmayacağı için göreceli olarak anlamsız olduğuna inanırım. Öncelikli anlam, ilk muhatapların anlamaları muhtemel kavramlar üzerine bina edilmelidir.

Zaten Kuran'ın ve tüm kutsal metinlerin tarihsel olduğuna inandığım için Kuran beyanının ilk muhataplarına verdiği anlam esas olmalıdır.

Bu nedenle, bu tarz ayetler her çağın keşiflerince başka başka yorumlanmaya müsaittir ve zorlamalarla yüzlerce çeşit anlam yüklenebilir.

Esen kalın. 


__________________
"(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Yukarı dön Göster aliaksoy's Profil Diğer Mesajlarını Ara: aliaksoy Ziyaret aliaksoy's Ana Sayfa
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Değerli Ali Aksoy merhab, nasılsınız?

Yerin etrafı yerin yüzü. İnsanlar yerin yüzünde yaşıyorlar. Allah yere geliyor, Allah yeryüzünde yaşayanlara geliyor. Allah'ın gelmesi de azabının gelmesi. Tabir caizse, Allah azap olup geliyor. Allah'ın yerin etrafından eksiltmesi de üzerinde yaşayanların hayatlarına son vermesidir. Ra'd 41 40'ın devamıdır. 40'ta Vadettiği cezayı kesinlikle vereceğini, Resulüne, onlara (dünyada) vereceği zazabı göstereceğini söylüyor, arkasından da (41'de) "görmediler mi..." uyarısında bulunuyor. 

hayırda kalın.

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Öncelikli anlam, ilk muhatapların anlamaları muhtemel kavramlar üzerine bina edilmelidir.

 

Haklısınız. İlk muhataplar Allah'ın elArdı, onun "etraf"ından eksilttiğini okuyunca ya da dinleyince ne anlamışlardı; tartışabiliriz. Ama taraf ve etraf* kelimeleriyle oynamamalıyız. Örneğin:

 

13:41'deki من اطرافها gelme eylemine değil eksiltme eylemine aittir ama ayetin alttaki iletinizde sunduğunuz versiyorundan من اطرافها  atıldığı için bu anlaşılmıyor: Görmediler mi bizim  geldiğimizi o arza... اولم يروا انا ناتي الارض .

Bir de ENNE NE'Tİ -انا ناتي- kelimelerini vurgulamışsınız, ben göreyim diye. Sanki onu görmüyormuşum ya da yok sayıyormuşum gibi. Hayır, o var. Ama sorun o değil. Sorun sizin, yerkürenin etrafından" ifadesini görmemiş olmanız.

Bundan önceki iletimin son cümlesini lütfen bu açıdan okur musunuz:

 

"Allah'ın iki eli, çok eli olmadığı gibi gündüzün de iki ucu, çok ucu olmaz; GÜNDÜZÜN UÇLARI bütün gün anlamına gelir" iddiasını gerçekten ciddiye alamıyorum.

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay

 

________________________________

 

*TARAF, ETRAF

 

Süleyman Ateş (Kur'ân-ı Kerîm Tefsîri):

Gündüzün iki tarafı, gece ile birleşen iki ucudur. Bu iki güneşin tam doğma ve batma zamanlarıdır... 

 

 

Ra’d 41 (Elmalılı tefsiri):

http://www.kuranikerim.com/telmalili/rad.htm

 

O inkârcılar görmüyorlar mı ki, biz kudretimizle yere geliyor onu  etrafından eksiltip duruyoruz. Yani, bizim mahvimizi ve isbatımızı kabul etmek istemiyen o inkârcılar, baksalar ya, yukarıda açıklandığı üzere, önce rahmet ve kudretimizle meddetmiş ve ayaklarının altına sermiş olduğumuz yeri aynı durumda bırakıyor muyuz? O serili yeri, üzerinde yaşadıkları o geniş toprakları, etrafından kudretimizle sarıp sıkıştırmıyor, onu eksiltmiyor muyuz? Daraltmıyor muyuz? O ilk medde karşılık onda cezirler yapmıyor muyuz? Veya çeşitli yeryüzü olayları ile onu aşındırıp parçalamıyor muyuz? Veya o kâfirlerin vatanlarını peyderpey çevresinden eksiltip durmuyor muyuz? Nüfuslarını, topluluklarını kırarak, dağıtarak, feyiz ve bereketlerini azaltarak, arazilerini, yurtlarını daraltarak, güçlerini ezikliğe, kemallerini noksana dönüştürmüyor muyuz? Yerdeki bu değişikliği veya vatanlarındaki bu daralmayı, bu sıkışmayı görmüyorlar mı? Allah, öyle bir hüküm ve hükumet yapar ki, O'nun hükmüne muakkıp yoktur. Onun verdiği hükmü, arkasından takip edecek, ona yetişip de onu değiştirecek, nakzedecek ve engelleyip ortadan kaldıracak hiçbir kuvvet, hiçbir devlet, hiçbir makam ve merci yoktur. Ve O, hızlı hesap görendir. Şu halde o hesap ve azap demleri çok uzaktır, belki bize hiç sıra gelmez şeklinde boş hayallere hiç kimse kapılmasın. O'nun hesabı da, azabı da bir anlık meseledir. Allah murad edince göz açıp yummadan geliverir.



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Tarafeyinnehéri ve zülefen minelleyl: Gündüzün iki ucu ve gece satleri...

 

Bu listede gündüzün iki ucu ve (onlara) yakın gece saatleri ne arıyor? Listelenen öteki "zaman ifadeleri"nden tamamen ayrı bunlar.

 

Bir: ZULEFEN MİNEL LEYL yalnızca gece saatleri değil gündüzün iki ucuna "yakın gece saatleri"dir. GÜNDÜZÜN İKİ UCU ise gün batımı ve gün doğumu demek.  

 

Gündüze yakın gece saatleri birer süre olduğu halde gündüzün iki ucu tur yani boyutsuz birer nokta.  

 

İki: Birbirlerinden elbet farklılar ama sabah-akşam, gece-gündüz, önce-sonra gibi iki zıt uçlu ikili zaman ifadeleri de değiller.

 

Bakın. Gündüzün iki ucundan biri, örneğin gün batımı ona bitişik gece saatlerine bırakın zıt olmayı; tam aksine, yakındır; daha doğrusu bitişik. Adı üstünde, ZULEF yakın demek.

 

ZULEF için tıklayın: زلف.

 

"Zulefen"le ilgili başka hususlar da var. Anlaşılan, onların söylenmesi gerekiyor. Devam edeceğim, Allah isterse.

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay

 

Bu kadar ısrarcı, inatçı olmasanız, illa da benim dediğim demeseniz!

Siz diyorsunuz ki: Tarafeyinnehâr= gündüzün iki ucu. Zulefen minelleyl/ de = gündüzün iki ucu. Yani şunu diyorsunuz: Gündüzün iki ucu =gündüzün iki ucu. "Tarafeyinnehâr; gündüzün iki ucu", dedikten sonra arkasından aynı anlama gelen "ve zülefen minelleyl; gündüzün iki ucu" demeye ne gerek var? Sabah ve akşamdeyince, sanasıl ki, sabah = akşam olmuyorsa, tarafeyinnehâr = zulefen minelleyl olmaz. Bu, "Bukraten ve esîlâ"nın hemen peşi sıra "bil'aşiyyi vel'ibkâr" demeye benziyor.  Bu da gayet tabi saçmalamak oluyor. Kuran'da saçmalık olmaz.

 

Sakin olun lütfen. Sakin olursanız hem okuduğunuzu doğru anlarsınız hem de benim saçmaladığım gibi sonradan pişman olacağınız bir iddiada bulumazsınız. Lütfen! Benim Abdurrahman Hocam bu değil.

 

Örneğin, gûya demişim ki Zulefen minelleyl/ de = gündüzün iki ucu. Asla. ZULEFEN MİNEL LEYL iki değil "(gündüzün iki ucuna) yakın gece saatleri"dir yani süre. Lütfen önce bu kırmızı alıntıdaki yanlışlarınızı sonra öteki yanlışlarınızı buna göre sakin sakin düzeltin.  

 

Yardım edeyim:

 

Gecenin akşamki "zulef"i gün batımında başlayıp "gasakil leyl"de sona erer. Bakın, bunun sonu gündüzün ucuna bitişik olmadığı gibi yakın da değil.

 

Gecenin sabahki "zulef"i ise seherin ak ipini kara ipinden seçebildiğiniz anında başlayıp gün doğumunda sona erer. Bunun ise başı gündüzün ucuna bitişik olmadığı gibi yakın da değildir.

 

*

 

Arap dilini bilmediğimi hep söyledim. Bil-mi-yo-rum. Bu bilgileri ana dili Arapça olan kimselerden aldım; sonra kendim de araştırıp örneğin Kuran'da görmeye çalıştım.

 

ZULEF için tıklayın: زلف." dedim. Ama belli ki siz tıklamadınız; yoksa "ZULEF şu anlama da gelir, bu anlama da gelir!" demezdiniz. 

 

Artı, Allah aşkına, zaman ifadelerinin ele alınığı bu müzakerede zamanla ilgisi olmayan o anlamları ortaya sürmenin lüzumu var mı?



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 

<< Önceki Sayfa 15 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats