Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sinan_B Yazdı:
Adam sanki Kral birader, Allah'danki eski Cin dönemindeki gibi 100 metrelik bir mesafe kurali yok. Kendisinden yasli insanlar bile sürünerek geliyor önüne. Bunlarin yaptigini Peygamber yapmaz, bide sözde Peygamber torunlari. |
|
|
“Ey iman edenler! Allah’ın ve Resulünün önüne geçmeyin. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.
Ey iman edenler! Seslerinizi peygamberin sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, peygambere yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir.
Allah’ın Resulünün huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah’ın kalplerini takva ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve mükafat vardır.
(Resulüm) Sana odaların arka tarafından bağıranların çoğu aklı ermez kimselerdir.” (Hucurat; 1,2,3,4)
Allah-u Zülcelal’in bu şekilde emretmesinden dolayı, ashab-ı kiramlar Peygamber Efendimiz’e -sav-karşı son derece edepli davranıyorlardı. Peygamber Efendimiz -sav- yanlarına geldiği zaman, edeplerinden dolayı asla dikkatli bir şekilde mübarek yüzüne bakmazlar, O’nun huzurunda sanki başlarına kuşlar konmuş gibi kıpırdamadan ve konuşmadan otururlardı.Aynı şekilde Peygamber Efendimiz -sav- de insanlara karşı çok edepli idi.
Şimdi bazı kimseler:
“Bunların hepsi Peygamber -sav-’in zamanına ait şeylerdir. Ondan başkasına yapılamaz.” derlerse, onlara şöyle cevap veririz:
“Öncelikle Kur’an’ın getirmiş olduğu emir ve nehiyler kıyamete kadar geçerlidir. Allah-u Zülcelal, peygamberine nasıl davranılmasını emretmişse, yuka-rıda geçtiği gibi; alimler peygamberlerin varisleridir-ler. Onun yolunun devam ettiricileridirler. Aynı şeyler onlar içinde geçerlidir.”
Peygamber Efendimiz -sav-’in varisleri olan alim ve salih kimselere değer vermeyen, onlara gereken edebi göstermeyenler, Peygamber Efendimiz’e -sav-gereken önemi göstermemiş olurlar.
Şahabi (r.a) şöyle rivayet etmiştir:
“Zeyd bin Sabit (r.a) bir cenazenin namazını kıldıktan sonra, katırına binerken Abdullah bin Abbas (r.a) onun katırının üzengisini tutup binmesine yardımcı olmak istedi. Zeyd bin Sabit (r.a):
“Ya Peygamberimizin amcasının oğlu! Niye böyle yapıyorsun?” diyerek ona engel olmak istedi. O zaman İbn-i Abbas (r.a):
“Biz alimlere hürmet etmekle emrolunduk.” dedi. Bunun üzerine Zeyd bin Sabit (r.a) eğildi ve Abdullah bin Abbas (r.a)’ın elini öptü ve :
“Biz de Peygamber Efendimiz -sav-’in Ehl-i Beyt’ine sevgi ve hürmet göstermekle emrolunduk.” dedi. (Taberani, Beyhaki, Hakim)
İnsan, kendi nefsini bütün mahlukattan daha hakir ve aşağı görmeli ve Peygamber Efendimiz -sav-’in varisi olan ve salih kimselerin huzuruna gittiği zaman, onlardan istifade etmeye çalışmalıdır.
Çünkü alim ve salih kimselerin meclisi, deniz sahiline benzer. İnsan bu deniz sahilinde edeple oturup menfaat elde etmeye bakmalıdır.
“Allah-u Zülcelal buyuruyorki: Her kim benim veli kullarımdan birisine düşmanlık ederse, muhakkak ben ona harb açarım.” (Buhari; Rikak, 38: İbni Mace; Fitan, 16)
Bu hadis-i kudsi, hepimiz için büyük bir uyarıdır. Onun için alim ve salih olan evliyalara karşı ileri-geri konuşup hataya düşmemek lazımdır.
Bu yazılanları okuyup, eski hallerinden tövbe ederek doğruların peşinde gitsinler ki, dehşetli kıyamet günü gelip çattığında perişan olmasınlar. Çünkü Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
“Bu topluma ne oluyor ki, bir türlü laf anlamaya yanaşmıyorlar.” (Nisa; 78)
Efendimiz -sav- hadis-i şeriflerinde:
“Müslümanı kötülemek ve sövmek fasıklık, onunla savaşmaksa küfürdür” (Buhari, Müsli, Tirmizi) buyurmuştur.
Seyyidlere laf atıyorsun hadi neyse seyyidliği bir kenara bırak bahsedip papaz dediğin kisiler senelerce islami ilim tahsil edip bunu uygulamaya ve öğretmeye çalışan kişilerdir. Acaba nasıl kalbin razı oluyor kendi dediklerine?
__________________ Şahı Bilvanis'tir mürşidim,
O'nu görmeden bir berdûş idim,
Bilvanis'e gidip geldim,
Şimdi O'na gönül verdim.
~ŞAH GELDİ OYUN BİTTİ~
|