Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kur’an’da çokça yer alan, bir çok anlama gelen, mahiyetine dair farklı ve ihtilaflı görüşler beyan edilen kelimelerden biri de emr kelimesidir. Emr kelimesi, ayetteki yerine göre bazen bir buyruğu, tavsiyeyi ya da Allah’ın bir hükmünü, bazen de bir olayı, işi ve konuyu ifade eder. Kur’an’da yer alan buyrukların muhatapları, tavsiyelerin boyutları, hükümlerin sonuçları, olayın, işin, konunun alanları ve mahiyetleri, bir bütün olarak ele alındığında ilk bakışta pek anlaşılamayan, insan ufkunun sınırlarını zorlayan bir problematikle karşılaşılmaktadır.
Allah’ın emri, beşeri bir amirin emri gibi bir direktifi ve buyruğu mu ifade eder? Allah’ın emrinin yerine getirilmemesi mümkün müdür? Ne tür emirler anında yerine getirilir, hangileri sona bırakılır? Allah’ın emirleri ile mahlukatın emirleri arasındaki mahiyet ve anlam farkları nelerdir? Âmir ile memur arasındaki ilişkilerin boyutları ve sonuçları nelerdir? Emr kelimesi ele alındığında bu ve benzeri sorular gündeme gelmekte, konunun anlaşılması, bu soruların açıklığa kavuşturulması ile mümkün olmaktadır.
E-M-R kökünden iki farklı anlam grubu teşekkül ediyor:
a) Emere fiili, buyruk, talep ve rica anlamına gelir, çoğulu, evamirdir.
b) İş, fiil, durum ve hadise anlamındaki emrin çoğulu umurdur.[1]
E-M-R kökünde meydana gelen değişikliklerle, çeşitli varlıklara ad, sıfat ve zarf olan kelimeler[2], buna göre yapılması istenen şeyler ve yapılan işlerin tümü emr kapsamına girmektedir. Böylesine geniş bir anlam sahası olan emr kelimesi, din literatürüne girince anlam bakımından daha da genişlemiş ve zenginlemiştir. Emr kelimesinin din dilindeki anlam çerçevesini şu şekilde gruplandırabilmekteyiz:
a) Allah’ın buyruğu ve işi. Bu da kendi arasında ikiye ayrılır:
1-Allah’ın ontolojik alana ilişkin buyrukları ve işleri
2-Allah’ın etik alana ilişkin buyrukları ve işleri
b) Mahlukatın buyrukları ve işleri. Bu da kendi arasında üç kısma ayrılır:
1-Meleklerin işleri
2-İnsanların buyrukları
3-Şeytanın buyrukları (telkin) ve işleri
Başlangıçta, emir sahiplerinin tasarrufları ile sınırlı olan emr kelimesi, dini sahaya girdikten ve Kur’an kelimesi olduktan sonra alabildiğince genişlemiş olması emr kelimesi üzerinde spesifik bir çalışmayı gerekli kılmıştır.
Çalışmamızın birinci bölümünde emr kelimesi, anlam bilim açısından bir tahlile tabi tutulacaktır. Bu bölümde e-m-r kökünün türevleri, emr kelimesinin temel anlamları, izafi anlamları ve anlamdaşlarını inceleyeceğiz. İkinci bölümde ise emr kelimesinin normatif/teklifi ve deskriptif/tekvini kullanım alanı incelenecektir. Daha önce bu konu ile sn. Şakir Kocabaş’ın ilgilendiğini İngilizce olarak yayınladığı bir eserinden anlıyoruz.[3] Çalışmamızın araştırma işleminin tamamlanmasından sonra bu eserin İslam’da Bilginin Temelleri adıyla Türkçe olarak yayınlandığını müşahede ettik. Bu eser yazarın ifadesi ile, yapılacak yorumların anlamlılık sorunlarını tespit etmeyi amaçlayan bir gramer çalışmasıdır. Yazar, eseri, bir yorumlama çalışması, anlam verme metoduyla değil, anlam çerçevesini tespit etme metoduyla ortaya koyduğunu söylemektedir. Yazar emr kelimesi ile yakınlığı olan kadr, izn, sahhara, sultan akl, ve ruh kavramlarını da yine aynı metotla ele almıştır. Söz konusu eser bu yönüyle bizim çalışmamızın birinci bölümüne benzemektedir. Biz bu eserden farklı olarak birinci bölümde anlam tespit çalışmasına ilaveten lügat, divan ve tefsirlerin yardımı ile yer yer yorumlara gireceğiz. İkinci bölümde ise bu eserden tamamen farklı olarak emrin normatif ve deskriptif kullanım alanını tespite çalışacağız. Çalışmamızın, bu yönü ile emri anlamaya çalışanlara epeyce kolaylıklar sağlayacağını umuyoruz.
Kainatın yaratılışı, idare edilişi, insanların sevk ve idaresi ve görevleri hakkındaki bilgilerin anahtar kelimesi konumunda olan emr kelimesinin, hem Kur’an’ın anlaşılması hem de mükevvenatın varoluş amacının bilinmesi açısından iyi anlaşılması zarureti vardır. Biz, bu nedenlerle böyle bir konuyu seçmiş bulunuyoruz. Bu tür çalışmaların, anahtar kelime araştırmalarının, “Konulu Kur’an Tefsiri” hareketinde de kilometre taşı sayılacağı kanaatindeyiz.
Çalışmamız, emr kelimesinin; etimolojik (kökbilgisel) ve semantik (anlam-bilimsel) tahlilidir. Kelimemiz belki birçok kavramın genel adı durumundadır. Ancak kendisi Kur’an’la sınırlandığında kavram olarak değil, geniş anlamlı herhangi bir kelime olarak incelenmesi daha uygun bulunmuştur. Bu nedenle yeri geldikçe “emr kelimesi” terkibini özellikle tercih edeceğiz.
Çalışmamızda izlediğimiz (uyguladığımız) semantik yönetimin özellikleri özetle şöyledir:
Türkçe tam karşılığı anlambilim olan semantik yöntem, Batılı dil bilimcileri bir hayli meşgul etmiştir. K. Nyrok, Fransız dilinin tarihsel dilbilgisini inceleyen eserinin dördüncü cildinde, semantique başlığı altında, Fransızca sözcüklerin anlam değişmelerini belirlerken, çok anlamlılık, eşanlamlılık, zıt anlamlılık ve anlam değişmeleri üzerinde durmuştur. 1930 yıllarında Amerika’da A. Korzybski’nin başlattığı genel anlam bilim akımı ise, anlam konularını çok geniş bir çerçeve içinde ele almış, dilin gerçekle ilişkisinden ruh ve sinir hastalıkları konularına kadar uzanan sorunlara el atmıştır.[4] Özetle semantik ilmi; kelime yada kavramları enine boyuna ve derinliğine incelemekte, söz konusu kelimenin değişimini ve gelişimini araştırmakta, bu kelimenin bir vesile ile nüfuz alanına giren,olumlu ya da olumsuz bir şekilde bu kelime ve kavramların kelimeye etkisini araştırmakta olan dilbilgisel çalışmanın adıdır. ST. Ultmann da Semantiğin manevra alanını şu sözleri ile açıklığa kavuşturmaktadır:
“ Anlambilim, bir çok ilgi alanının kavşak noktasındadır. Dilbilim, felsefe, ruhbilim, insanbilim, bilgi iletim kavramı deyiş bilim ve çeşitli öteki bilimler, anlamın değişik yönleri ile ilgilidir."[5]
Demek ki bir kelimenin, yerine ve kullanışına göre değişen anlamı onun semantik anlamıdır. Meselâ salt “kıl” kelimesi insanın vücudunda kıl, üst dudakta bıyık, göz üstünde kaş, göz kapağında kirpik, erkeğin çenesinde sakal, başta saç anlamını alır.[6]
Semantiğin, mânâ ile ilgilenen geniş kapsamlı bir bilim olduğunu söyleyen ve kelimenin anlam derecelerini verdiğini kaydeden İzutsu, semantiği şöyle açıklamaktadır:
“Benim anladığıma göre semantik, bir dilin anahtar terimleri üzerindeki tahlili çalışmadır. Bir ulusun tarihinin şu veya bu önemli devresindeki dünya görüşünün mahiyeti ve yapısı hakkında bir çalışmadır (...) Kur’an semantiği ise, bu kainatın nasıl meydana geldiği, dünyanın en büyük elemanların neler olduğu ve bunların birbiri ile ilişkilerinin ne biçimde kurulduğu soruları ile ilgilenmektedir. Bu anlamda semantik, bir çeşit ontoloji olmaktadır."[7]
Buna göre emr kelimesinin Kur’an’daki semantik alanı; Kur’an-ı Kerim'de emr kelimesi ve emr olgusu ile ilişkilendirilebilecek tüm kelime, kavram, sembol, tasvir, hüküm, durum ve buyruğun anlam ve mahiyetini içine almaktadır. Emr kelimesinin izafi anlamları da Kur’an’daki bu bağlantılardan doğmaktadır ve emr kelimesi, Kur’an’da kendisi ile bir şekilde irtibat kurulabilen kelimelerle birlikte bir bütün olarak yorumlandığında emr kelimesinin semantik anlamı ortaya çıkmaktadır.
Kur’an-ı Kerim’de 218 ayette (tekrarları ile birlikte 236 yerde) geçen emr kelimesi, türevleri, izafi anlamları ve anlamdaşları ile birlikte onbeş kadar anlama gelmektedir. Kurtubi’nin Bakara Suresi 117. Ayetin tefsirinde verdiği bilgilerde, söz konusu muhtelif anlamların bir çoğunu bir arada görmek mümkündür:
1-ed-Din: “Allah’ın dini olan İslam (emrullah) gelinceye kadar...” (9/Tevbe, 48) Ayette (emrullah) Allah’ın emri ifadesiyle din kastedilmiştir.
2-el-Kavl: “Aralarında sözlerini tartıştılar.”20/Taha, 62)
3-el-Ahzap: “(Cehennem ehline) azap, vacip olduğunda...” (14/ İbrahim, 22)
4-İsa(a.s.): “Allah dilediğini yaratır. Bir işte (Hz. İsa’nın yaradılışına) hükmedilince ona sadece “ol” der.” (8/Enfal, 42)
5-Bedir’de Öldürme: “ Allah’ın emri (yani Mekkeli küffarın ölüm hükmü-nün, yerine gelmesi için (8/Enfal, 42)) gelinceye kadar...” (9/Tevbe, 24) yani Mekke’nin fethi...
6-Mekke’nin Fethi:Allah’ın emri
7-Kureyza oğulları ve Nadir oğullarının tahliyesi: “Allah, onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedip bağışlayın” (2/Bakara, 109)
8-Kıyamet: “Allah’ın emri gelmiştir.” (16/Nahl, 109)
9-Hüküm: “İşi yönetiyor, idare ediyor” (10/Yunus, 4) Burada hükme işaret eden ayet olarak “iza kada emren” (bir işe hükmettiğinde) mealindeki çok sayıda ayetten birini örnek verilmesi daha uygundur.
10-Vahiy: “gökten yere kadar her işi yönetir.” (32/Secde, 5) Kurtubi, “yani vahiy” diyor. “Her göğe görevini vahyetti.” (41/Fussilet, 12) mealindeki ayette vah-ye işaret daha net bir şekilde gözüküyor.
11-Mahlukatın işi: “Dikkat edin, bütün işler sonunda Allah’a döner.” (42/Şura,53) Kurtubi, “yani mahlukatın işleri” diyor.
12-Yardım, zafer: “De ki: iş (yardım, zafer) Tamamen Allah’a aittir.” (3/Al-i İmran, 154)
13-Günah: “Böylece onlar da yaptıkları (günahların) karşılığını tatmışlardır.” (65/Talak, 9)
14-Fiil, durum, hal: “Oysa Firaun’un emri iyi değildi” (11/Hud, 97) Kurtubi, yani fiili durumu “iyi değildi” diyor.[8] (Haz.Arif Yüksel
1-İbn el-Cezzi, Kitab et-Teshil, Dar el-Kutub el-Arabi, 2. Baskı, Beyrut, 1973, s.16; Salim Öğüt, Emir maddesi, İslam Ansiklopedisi, TDV yay. İstanbul, 1995, s.XI/119
[2] İbn Manzur, Ebu’l Fadl, Lisan el-Arab, Dar el-Fikr, Beyrut, 1990, IV/26-27; Muhiddin ez-Zebidi, Min Şerh el-Kamus el-Musemma, Tac el-Arus, el-Matbaa el-Hayriyye, 1306 h;s.II/17; Ebu Mansur Muhammed bin Ahmet el-Ezheri, Tehzib el-Lüğa, y.y. ve ty. Yok, s.XV/279
[3] Şakir Kocabaş,The World Constallation Amr In The Quran,The İslamic Philosophical Socrety,London,1987;Türkçesi:İslam'da Bilginin Temelleri,İz yay.İstanbul,1997
[4] Doğan Aksan, Her Yönü ile Dil, TDK yay. Ankara, 1982, s.III/144
[5] Aksan, Her Yönü ile Dil, s.III/146
[6] Ebu’l-Muin Meymun en-Nesefi, Tabsire el-Edille tahk: Hüseyin Atay, D.İ.B. yay. Ankara, 1993 s.I/42 (Sn. Hüseyin Atay’ın bu esere yazdığı takdim yazısı)
[7] Toshihiko İzutsu,Kur'an'da Allah ve İnsan,Yeni Ufuklar neş. İstanbul,1992,s.14-15
[8] Ebu Abdullah Muhammed b. Ahmet el-Kurtubi, el-Cami li Ahkam el-Kur’an, Dar el-Kutup el- İlmiyye, I.baskı, Beyrut, 1988, s.II/116-117
__________________ ''Eğer biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik,kesinlikle onun,Allah korkusuyla baş eğerek parça parça olduğunu görürdün..''Haşr:21
|