Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Allahın kalpleri mühürlemesi ile ilgili ayetler var bunlar ile ilgili şu soruyu soruyorum: bir kısım insanlar diyor ki: onlar mühürlendi ama şundan çünkü onlar çok isyan etmişlerdi ve azmışlardı o bakımdan onlar hakettikleri için Allahda onların kalplerini mühürledi diyorlar. ya da Allah onların iman etmeyeceğini bildiğ için mühürledi. diyorlar. ben de diyorum ki :lakin sorum şu : bu kişiler mühürlendikleri an da iman edebilirler mi? eğer edemezler derseniz işte bu anda da iman teklifi bu kişilere var mı? şu ayetlere bakın Araf 158 ve Bakara 21 bu konudaki bazı ayetleri de vereceğim. bu işe ne diyorsunuz? hem mühürlüyori hem de aynı anda da iman teklifi yani o kişiye yine imanı emrediyor? bu iş yani iman etme bu mühürlenme anında nasıl olacak? ve bu o kişiye kaldıramayacağı yükü yüklemek " teklifi mala yutak" olmuyor mu ? evet oluyor. lakin bakın Bakara 256: "Allah hiçbir nefse kaldıramayacağı yükü yüklemez" buyruluyor. r ben bu işlerin kolay olmadığını hep söyledim ve ben bu ayeti inkar da etmiyorum lakin tevil edilmesi gereken bir ayettir. yani başka bir mana vermek gerekir. Kurandaki başka ayette köre, topala güçlük olmadığı bildirilmişti.( ayet numarasını hatırlamıyorum) işte bu manada bir kaldıramayacağı yükü yüklemez manasında. hani onlar savaşa gitmesede olur manasında . bu konuyu da o kadar ifade ettim bunu da pek yorumlamadınız ne diyorsunuz. bu başlıkta da özelikle bu konuyu konuşalım. zira bu hususta özgürlükçüler savunma yapamıyorlar.............. *** İsnad prensibi ile alakalı daha evvel detaylı bilgi verdik. Aşağıda vereceğim ayetleri, sırayla okuyun ve işlerin bazen Allah'a, bazen kullara isnad edildiğini göreceksiniz. Bu konu çok ince olup, en az bilinen hususlardandır. Çoğu kişi bu mevzuyu bilmediği için kaderi inkar eder. _ Namaz: Bakara 3, Tevbe 5, İbrahim 40, Nur 56 _ Kur'an: Nisa 82, En'am 25, 157, Yusuf 2, İsra 45, 46,106,107, Kehf 57, Furkan 73, Lokman 7, Sad 8, Zümer 27, 28, Fussilet 44, Zuhruf 3, Muhammed 24, Kamer 22, Kalem 51,52, Abese 11, 12, Mutaffifin 13,14 _ İlim: Ankebut 43, Rum 59, Fatır 28, Mücadele 11 _ Sabır: Nahl 127, Lokman 17, Saffat 102, Zümer 10, Fussilet 35, İnsan 12 _ Şeytan'ın azdırması: Araf 16, Kehf 50, Hacc 4, Ankebut 38, Neml 4, Sebe 20, 21, Yasin 62, Zuhruf 36, 37, 62, Mücadele 10, Hicr 39, Bakara 36, Kasas 63, Nahl 99,100, _ Musibet, şer ve iyilik dokunması: Nisa 78, 79, Yunus 106, Kasas 47, Rum 36, Fussilet 51, Teğabün 11, Tevbe 51 _ İman, küfür, saptırma, mühürleme: Bakara 6,7, 21 , Araf 100, 158, 178,179, 186, En'am 107,109,110,111,148, Tevbe 55, 85, Yunus 100, Yusuf 101, İbrahim 35, Kehf 29, Taha 79, 85, Mülk 2, Zariyat 56, Nahl 93, Kasas 56, 64,68, Zümer 36,37, 41, Hacc 16, Tin 7, Muhammed 24 _ Cihad: Bakara 190,191, Al-i İmran 140, 165, Tevbe 5, 46,52, Ankebut 69 _ Tevbe etmek: Tevbe 117,118, Hud 3, Furkan 70, 71 _ Öğüt alma: Fatır 37, Saffat 12,13, Abese 11,12, Müddesir 54,55,56, _ Dileme: Hacc 14, Nur 45, Tur 35, Zümer 62, Buruc 16, Tekvir 27,28,29, İnsan 29,30 _ Gezmek: Tevbe 2, Neml 69, Yunus 22 _ Gülmek: Necm 43, 60, Tevbe 82 _ Çıkarmak: Tevbe 40, Enfal 5 bakın yukarıda verdiğim mühürleme ilgili ayetler var. bir de şunu söylüyorum ki bu isnad ile ilgli bu ayetleri gösterdim bu husuta da yorum yapmadınız bunu da bekliyorum.
Katılma Tarihi: 02 nisan 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 94
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam Kursat
Insan kendi kalbini yaptigi eylemler sonucu kendu muhurler. Allah kurallari koymus, sunu sunu yaparsan su olur. Yani su islemleri yaparsan sonucu sudur. Yani insanin kalbini muhurlemesi Allah'in koydugu kurallar sonucunda kendi eylemelri ile oluyor.
Senin bir turlu anlamak istemedigin. Allah kurallari koymus sonuclari sunlar diyor. Sonucda onlari yapan insan sonucu kendi cikariyor. Allah kalpleri muhurlenen insanlarin kalbleini acar mi ? Elbetde DUA. DUA Allah'a acilan kapidir.
ibrahim
__________________ Ankebut 41: Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, kendine yuva yapan örumceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümceğin yuvasıdir. Keşke bilseler.
ben mühürlenme sonra açılmaz demedim ancak şunu ısrarla soruyorum bu mühürleme anında iman etme emri var mı? ve bu iman edemeyeceği halde iman etme emri değil mi?
evet haklısın hata yaptım kafadan söylediğim için karıştırmışım ayet numarasını: "Allah hiç bir nefse kaldıramayacağı yükü yüklemez" ayeti bakara 286 olacaktı. yanılmışım sayende düzeltmiş oldum.......... cevap: insanların ekserisi, çoğunluğu cehenneme gidecek delil: Araf 179 . ayet ve daha delil çok ayet var. ben cennete gideceğimi bilemem nasıl bir inançla öleceğim bilemem . evet cennet ve cehenneme inanıyorum . ya bana çok kişi müslüman mısın? diye soruyorlar bakın şu örneği vereyimde hakkımda bilgi sahibi olun: ben 98 yılında beden öğretmenliği bölümünden 19 mayıs ünüversitesinden mezun oldum ve tayinim çıktı yozgata fakat tayin çıkma aşamasında ben kızlara bakmanın haram oluşuyla ilgili araştırmalarımı o dönemde tamamlamıştım. yani inceliklerini. ve ulaştığım sonuç şuydu: yabancı kızların saçına bakmak haramdır. hal böyle olunca günah diyerek göreve gitmedim. ben üniversite 2. sınıfta bu islami ilimlere yönelmeye başladım. (96 yılında) yani bana karşı çok şüpheci davranıyorsunuz ben bir şey diyorsam zaten ona karşı yapılan savunmaları yıllarca okudum demektir. kaç kere dedim ki bana güvenin. ancak ben bir kaç günde fikirlerimi değiştirebilen biriyimdir yeniliklere açığımdır ve bunu size anlatmakta isterim yani.... hanif dostlar diye sonra teknik forum bir de özgür düşünce forum yani bunlar beni işte bir kısmı kovmadı bazıları kovdu sonra başka isimlerle yine yazdım yine kovdular böyle gidiyor bu beni devamlı kovan kayzer diye bir yer bir acayip iş bana cevap veremeyeceklerini bildiklerinden kovuyorlar aslında benim bu söylediklerimin arka planı var yani ben misal Allahın iradesini inkar ettim ama 4 yıldır kafamdaki bir problemdir mesela ve yüzlerce kitapta bu zayıflıkları göre göre ben de birikiyor ve boommmmmmmmmmmmmmmmmmm patlıyorum bu aralar birbiri ardınca çok patlamalar oldu bende. ve ben taassup sahibi değilimdir. hayatım boyunca savunduğum bir görüşün yanlışlığını anladığım anda o görüşü saniyede terkederim. yani bu millet benim ne kadar araştırma yaptığımı abartma olacak ama " hayal bile edemezler " esasında bu son yazdığım yalan ama ne kadar araştırdığımı anlamanız için böyle dedim. zaten normalde yani internet dışında görüştüğüm 1 kişi var onun haricinde kimse benimle bu ince meseleleri konuşmuyor. çünkü işi nefse döküyorlar sonra bakıyorlar ki ben onlara anlyamayacakları şeylerden bahsedince daha benimle konuşmuyorlar. yani samsunda kovulmadığım yer zaten kalmadı. hocalar beni tanıyorlar hatta şöyle bir anımı anlatayım: bir defasında bir cami hocasına yaklaştım kendisini tanımıyordum ve kendisine kağıda yazdığım soru vardı ona kağıdı uzattım o kişi kağıda bakmadan elimi kendisinden uzaklaştırdı ne oldu? beni tanıyormusunuz dedim evet anlamında başını salladı ve birşey söylemeden kalktı gitti. böyle yani bende burada nette yazıyorum ne yapayım .
tamam güzel iyi araştırma yapmışsın ve önüne gelenle tartışmamış
dalaşmışsın. kişilerle tartışmak ya da fikir konuşmak bir üsluba
bağlıdır. üslubumuzu karşı tarafa ve onun davranışlarına göre ayarlarız.
cami imamlarından bahsediyorsun ve onlardan dem vuruyorsun. kardeşim
bizlerin şikayetlerinin olmadığını nerden çıkardın ancak tutup "imama
iman peygambere iman gibidir" lafını savunanlardan başka ne bekliyorsun
ki.
boşa çaba ve boşa zaman kaybı.
ama şimdi senin fikirlerine gelelim; arapça kökenli kelimelere
bakıldığında mealcilerin onları ancak anladıkları kadarıyla
çevirebildiklerini görüyoruz. her yeni meal çevirmenin itikatını ve
eğitim geçmişini bizlere gösteriyor. bu sebeple ayetlere yaklaşırken
lütfen meale bak ama meal=ayet mantığı yürütme.
diğer hatana geleyim; önceki noktadan hareketle inanmış olduğun
düşünceleri ve yeni fikirleri kuranda aramak gibi bir huya sahipsin.
bence bu huyu bırak.inandığın şey tağut ise kuranda onu HAK olarak
bulamazsın. bu sebeple bazı konularda kurana teslim olmanı tavsiye
edeceğim. ALLAH "iman etmeyen cennete giremez" dediyse "AMA...." ile
başlayan cümleleri senin kurmaya hakkın yoktur. yani ortada kesin bir
hüküm var ve hükümde (mesleğimin deyimidir) ALLAH'tan sapma talep etmek
pazarlık yapmaya çalışmak gibi bir şeydir.
doğrusunu ALLAH açıkladı ve bize düşen ona uymaktır. yeni düşünceler peşinde koşmak değil
işte size çooooooooooooooooook kuvvetli bir istidlal, delil. özgür iradeyi savunanların en çok kullandığı bi "Allah bildiği için yazdı" lafıyla kasdettikleri şeyin yalan olup bu işin iç yüzünü gösteren delildir. gecenin 3 'ünde aklıma gelen bir delildir. çok mühimdir eğer anlarsanız.. Allahın ilminin maluma tabi olmaması meselesi Allahın ilmi ezelidir evvelden de izah edildiği gibi ezeli olanın sebebi olmaz halbuki ilim maluma tabidir denildiğinde; ilim, malumdan( bilinenden) etkilenen durumunda olmakta ve malum ilmi etkileyen konumda bulunuyor dolayısıyla etkileyen malum, etkilenen ilme sebep teşkil ediyor. zira etkileyen etkilenene sebep konumundadır. halbuki akli delille sabit ki ezeli olanın sebebi olmaz. o halde Allahın ilmine ezeli diyenlerin: "ilim maluma tabidir" lafları yanlış olmaktadır. Allahın ezeli ilmi asla başka bir şeye tabi değildir. böyle oluncada cebr olduğu aşikardır. etkilenmek demek etkileyen olduğu varsayılan ( düşünülen) şeyin etkilenene sebep teşkil ettiğini kabullenmek demektir. insanın özgür iradesini savunanların en çok kullandıkları laf olan "Allah bildiği için yazdı" ifadesidir bununla şunu kasdederler mesela ben şimdi klavyede yazı yazıyorum ya hah diyorlar ki Allah ezeli ilmiyle senin bu saatte, bu vakitte bu yazıyı yazacağını bildiği için levhi mahfuza böyle yapmanı yazdı. yoksa O, böyle yazdığı için sen böyle yapıyor değilsin. yani yine insanın özgür iradesi vardır derler. buraya kadar tamam mı anladınız mı? devam ediyorum sonra şunu diyorlar: "ilim maluma(bilinen) tabidir" yani Allahın ezeli ilmi sonradan olacak olan bilinen fiillere, hareketlere tabidir derler. bununla da şunu kasdederler: yani Allahın ilmi, bilmesi sonradan olacaklara tesirli değildir düşüncesini savunurlar. işte bu düşünceyi anlatmak isterler. yani Allahın evvelden hadiseleri bilmesi bizi cebr altında bırakmaz biz yine hürüz derler. tamam mı? yani Allahın ezeli ilmi, sonradan olacak olaylara tabidir derler. tamam mı? şimdi çooooooooooooook dikkat ediniz: tabi olan, tabi olunandan zaman bakımından önce mi gelir, beraber midirler, yoksa zaman bakımından sonra mı gelir? iyi düşünün. evet cevap şu: tabi olan, tabi olunandan zaman bakımından sonra gelir. bu aklen açıktır. şimdi duruma bakalım: bunlar ne demişti? "Allahın ezeli ilmi, sonradan olacak şeylere tabidir" . soruyorum: ezeli olan şey, hiç sonradan olan şeye tabi olur mu? olmaz eeeeee bu ne o zaman? ne olacak kandırma üç kağıt yüzyıllardır süren pek çok üçkağıttan biri. ezeli olan şey başka şeyden sonra olamaz . başka şeyden sonra olsa zaten ona ezeli ( öncesiz, başlangıcı olmayan) denilmezdi. demek ki onların "ilim maluma tabidir" lafları yalan dolandır. dolayısıyla insanın özgür iradesini savunan biri Allahın ilmi ezeli dediğinde ne dediğini bilmiyor demektir. dolayısıyla şunu şiddetle bildiriyorum ki: insanın özgür iradesi vardır diyen Allah hadiseleri olmadan önce bilmiyordu, hadiseler olurken bildi demek durumunda kalır . ve bunu dediğinde de Kuran daki "kıyamet vaktinin sadece Allahın bildiğini ifade eden" ayeti de inkar etmiş olur. yaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa evet bu başlıkta bunu konuşalım yani Allahın ilmi ve bu ezeli ilim sonuçta kulun özgür iradesi kalmaz. bunu konuşalım ne diyeceksiniz bakalım.. mesela benim son zamanlarda okuduğum metin özdemir diye üniversite hocasının Allahın ilmi ile ilgili kitabı var. orada ezeli ilim kabul edilirse ve Allah hadiseleri önceden bilir denirse kulun özgürlüğü kalmadığını yazar anlıyor ve kendince çözüm arıyor halden hale geçiyor. yani basit değil bu işler. hadi bakalım........
müjde size be. neden mi bugün bir istidlal yapmışım ki üfffffffffffff önce şunu söylüyeyim konu şu: Allahın görmesi ve duyması ben diyorum ki Allah görmez ve duymaz neden mi bak şimdi : mesela Allah bir insan yürüdüğünde görüyor mu yoksa daha evvelde görmüşmüydü? eğer görmüştü demezsen Allahın görmesinin ezeli olduğunu reddettin demektir. eğer Allahın görmesine ezeli dersen bak şimdi problemlere: bir insan 1 yaşındayken ve 90 yaşındayken bin türlü hali oluyor mesala o kişi banyoda çıplakken ve dışarıda giyinikken ki hallerini ele alalım eğer Allahın görmesi ezeli derseniz bu çıplak hali ile giyinik hali ise birbirine zıt durumlardır bunlar birleşmez ve ezeli olarak milyarlarca bu değişik durum nasıl cem olur yani birleşir ve manası olur. bu sefer yok Allah hadiseleri olduğunda görür ondan önce görmez derseniz mesela adam yürüyor ya Allalh o yürürken onu görüyor yürümeden önce görmedi dersen yine sorarım Allah o adamın yürüyeceğini yürümeden evvel biliyormuydu evet dersen yine sorarım peki onun yürürken ki görüntüsünü bilyormuydu evet dersen halbuki Allahın ilmide ezeli o zaman bu görmeside ezeli demiş gibi oluyorsun. lafın özü çok düşündüm ve şu kanaate vardım . görmesini ve duymasını onun ilmine raci edip yani o meydana çıkan görüntüleri ve sesleri zaten Allah yaratıyor ve yaratanda ne yaratacağını bilir o bakımdan bu işler böyle yani Kuranda geçen Allahın görmesi ve duyması mecazidir. nasıl ki Kuranda Allahın yüzünden ve elinden bahsedyor bunlar nasıl mecazi ise bunlar da öyle. bir delil daha: bu hususta iyi dinleyin: görünen herşey mekandadır zaten ben ruyetulllahı ( Allahın görülmesi) bu ve benzer delillerle inkar ettim ama şuna dikkat: görende ancak bir yönden ve bir mekandan görebilir halbuki Allah yönde ve mekanda bulunmaktan münezzehtir. o bakımdan Allah görmez duymaz . daha iyi inceleyip detaylı olarak yazmayı düşünüyorum. helhalde siteye yazarım .orjinal görüştür hiçbir kitapta okumadım yani. Kurandaki Allahın görmesi ve duyması mecazidir dedim izahı: yani insanlar Allah görür ve duyar deyip günahlardan sakınır ya, ha işte bu bir mecazdır yani Allah onların böyle deyip kendinden sakınmalarını istemiştir gibi bir tevil aklıma geldi daha detaylı düşüneceğim inşaallah
Allahın görmesi ve duymasıyla ilgili bu aralar çok önemli bilgiler elde ettim. bunlardan biri şu ki mutezile mezhebi de Allahın görme ve duymasını inkar ediyorlarmış ve bu konudaki ayetleri duyulan ve görülenleri bilmek anlamında olduğunu söylüyorlar. bu aralada şöyle bir delil de öğrendim işte soru: Allahın görmesi var mıdır? vardır dersen soruyorum peki bu görme de ezeli mi? evet dersen (zira kitaplarda ekseriyetle ezeli diye geçiyor) soruyorum o halde ezelde alem yoktu yani dünya , kainat gibi yani( alem demek Allahtan başka herşey demektir) o halde soruyorum bu pozisyonda yani ezelde Allah neyi görüyordu? eğer alemi bu durumda görmüyordu, yarattığı zaman gördü derseniz yine çelişkiye düşüyorsunuz. çünkü ezeli olan şey de değişme olmaz. halbuki demenize göre önce görmüyor dünyayı sonra görüyor dünyayı. bu ise değişme manasına gelir ki ezeli olan zaten değişme kabul etmez yaaaaaaaaaaaaaaaa anladınız mı ? yorumunuz nedir? şimdi delil: ben Allahın görmesi ve duymasını inkar etmiştim ya. o konu: bakın kitapların ekserisinde diyor ki Allahın görmesi ve duyması vardır ve bu sıfatları ezelidir derler bakın şimdi: bu kitaplar hem aleme yani Allahtan başka herşey dünya, uzay gibi) hadis diyor yani sonradan olan. şimdi bakın o halde alemin olmadığı bir durum var demektir. o halde bu durumda Allah alemi görmüyor muydu? yani dünyayı görmüyor muydu? yaaaaaaaa. eğer görüyordu dersen sorarım daha meydanda olmayan şey nasıl görülür? devam ediyorum: derseniz ki dünya yokken Allah görmiyordu ama onu yaratınca gördü derseniz bak ne oldu o halde : bu Allah ta değişmeyi savunmak olur. çünkü önce görmüyor dünyayı sonra görüyor olur. bu ise bir değişmedir. ve Alllahın zatına bir eklenmedir halbuki en basit bir mantıkla belli ki ezeli olan şey de değişme bozulma olmaz. değişme, eklenme olmaz çünkü o ezeli ve başlangıcı yok dolaysıyla onu etkileyecek bir şey yok. yani etkilemek için etkileyen etkilenenden önce gelmelidir. eee ezeli ise öncesiz demektir ve öncesizin öncesi olmaz ki onu etkileyen, değiştiren bulunsun.( zira her değişim bir değiştiren ve etkilemme de bir etkileyen gerektirir) o halde bir şey ezeli kabul edildiğinde onda değişme olmaz denmelidir. bunlar ne demek durumunda kalıyorlar: " önce görmez dünyayı sonra yaratığında görür." deyince bu ise açıkça bir değişme bu ne şimdi çelişki değil mi? . yaaaaaaaaaaa aynı delil duyma içinde söz konusu. yine anlatamadım mı .............
size bugün karar verdiğim bir düşüncemi söylemek istiyorum bu konuda görüşlerinizi merak ediyorum son 3 - 4 yılıdır düşünmekten bile kaçındığım düşünceler bunlar. Allahın iradesini inkar ediyorum. ispatı: Allahın ilmi ezeli ise ki öyle olduğuna inanıyorum. o halde hadiseleri olmadan önce olacak şeyleri biliyor demektir o halde iradesi ne manaya gelir 1. irade demek seçmektir ve seçmek için düşünmek gerekir mesela benim erkek olarak yaratılmam hadisesini ele alalım benim kız mı yoksa erkek mi olarak yaratılacak olmamın tercihini ele alalım. bakın bu tercihte ve seçmede düşünme vardır ve tereddüt vardır ve düşünmek ve tereddüt demek ise zaman geçmesi manasına gelir o haldae siz neden iradeye ezeli dediniz. 2. Allahın iradesi ezeli diyorlar. soruyorum ezeli olarak sadece Allah var o halde Allah neyi seçecek? eğer denirse ki Allah ilminde olan mümkünlerden yani olabilmesi muhtemel olanlardan birini seçer, denirse cevap: zaten neyin olacağı Allahın ezeli ilminde var daha irade neyi tahsis edecek neyi seçecek? önemli : bu delili ibn rüşd ve ibn sina verdiler : Allahın ilmine ezeli denirse bakın ne oldu ilmi maluma( bilinene) tabi diyorlar. yani Allahın ilmi ilerde olacak olaylara etki etmez diyorlar ve Allahın sizin ne yapacağınızı bilmesi sizi zorlamaz diyorlar : burada basit bir düşünce yüzyıllardır anlatılıyor: halbuki zaman olarak önce olan sonradan olacak olan şeye tabi olur mu olmaz mı? iyi düşünün. olmaz. tabi olan her zaman sonra gelmelidir. ezeli olan şey varken, sonradan olan ise var değil ki ..... not: bu konuyu derinlemesine araştırmayı düşünüyorum yani bu işin incelikleari hususunda bakalım araştırmak istiyorum kolay değil. bakacağım. eğer Allahın ilminde varsa ........ bu noktaya geleceğimi hiç düşünmemiştim............ bu konu çok ince bana bu hususta yardım edin görüşlerinizi bildirin zaten detaylı olarak bu konuyu araştırma düşüncem var sizin fikirlerinizi merak ediyorum 2 gündür kafam fırın gibi yanıyor bu konuyu düşünmekten. bu aralar bazı kitaplarda bu konuda yol gösterici bazı deliller gördüm. yıllardır beklediğim buymuş, 3-4 yıldır bu konuyu biliyordum ama çok ince olduğundan altından kalkamayacağımı bildiğimden bu konu aklıma geldiğinde düşünmekten korkuyordum. geçiştiriyordum. zaten kitapların ekserisi bu konuyu geçiştirirler. bana yol gösterin yani bu konuda kendime güvenmiyorum yani incelikleri konusunda bu konuda daha evvelde bazı deliller vermiştim onları tekrar veriyorum iyice anlayın ve cevabı yorumunuzu bana yazın.
yaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaabak nesli cedid sen de hakikaten çok inatçıymışsın ama beni dikkatle dinle ben bu en son yazdığım delil ile yıllardır inandıklarımdan vazgeçtim yani Allahın iradesi olduğu inancını bıraktım ve artık temel olarak şunu savunmaktayım: Allahın iradesi ifadelerini Allahın ezeli ilmine göre yaratması manasında alıyorum ve bu görüşleri sadece ben savunmuyorun. mutezileden Kabi ve Nazzam'da bu görüşteymiş yine ibn sina da öyle. bu konuları incelemek istiyorum ama sana ve sorularına en son yazdığım delil cevap verecektir. ben daha evvel "bence kaderin sırrı şu " diye başlayan delilde Allahın iradesinin ezeli olmasıyla O'nun dilemesinin nedeni yok diyorsum. şimdi aynı delili Allahın ilmi için yapacağım ve Allahın ilminin nedeni yoktur diyorum. ezeli olanın sebebi yoktur. bunun izahını yapmıştım. ve Allahın ilmi de ezeli olunca nedeni yok işte yaptıklarının. çünkü "Allah ilmine göre yaratıyor" olay bu. iradesi yine dediğim gibi, ilmine göre yaratması manasına alıyorum. yani hakiki manada Allahın iradesi yoktur . dediğim gib inceleyeceğim detaylarıyla ve öğrendiklerimi size ulaştırmak istemekteyim siz bunu istemiyor musunuz? yoksa basit düşünceler ve görüşler sizi tatmin etmeye yetiyor mu? . şunu unutmayın ki "kişi bilmediğinin düşmanıdır" insanların anlattıklarıma ilk etapta düşmanca tavır takınmalarını zaten tahmin etmekteyim. size bir düşünce: en son attığım Allahın ezeli ilmi ile ilgili soruyu ve delili o kadar foruma yazdım bir tane bile ilmi anlamda tenkit açısından teşebbüste dahi bulunamadılar. zaten ben de böyle tahmin ediyordum. size tüm samimiyetimle söylüyorum ki: ben bu meseleyi yıllardır biliyordum ve çok ince olduğundan düşünmüyordum bile. ama şunu da gördüm: yüzyıllardır bu mesele, yani Allahın ezeli ilmi ile iradesini anlatanlar bu ilişkinin inceliklerine girmiyorlardı. ama yakın zamanda filozofların bu mesele ile ilgili yazılarını okuyunca( ibn sina ,ibn rüşd, farabi) bu işi daha iyi anlamaya başladım. lütfen anlamaya çaba gösterin. bakın soruyorum: Allahın ezeli ilmi benim şu an klavyede yazı yazma durumuma mı tabi, yoksa benim şu yazı an klavye de yazmam Allahın ezeli ilmine mi tabi? evet bu çok önemli ama yüzyıllardır görmezden gelinmiştir. ben üzüldüm siz de üzülmelisiniz........ daha yeni farkına varıyorum bu gerçeğin.
zira Allah benim şu anda yazacağımı ezeli olarak biliyor dersen cebr olur. çünkü benim şu an yazmam mı Allhın ezeli ilmine tabi yaksa Allahın ezeli ilmi mi benim şu an yazmama tabi? dikkat et ki : önce olan sonra olana tabi olmaz. sonradan olan öncekine tabi olur. o halde ben bu yazıyı mecburen yazıyorum. yakında bu konudaki geniş izahı siteden yapmak istityorum .
kafana göre konuşuyorsun değil mi? ben de biliyorum Kuran daki irade ile ayetleri ancak şu var ki bu ayetleri yani irade ile ilgili ayetleri ekseriyetle Allahın ilmine göre yaratması manasına alacağız. bu işler kolay mı? bak neden Allahın iradesini inkar ettim anla: ezeli iradesi var Allahın ; diyorsunuz; ezeli irade seçim nasıl olur düşün bakalım? ezelde ne varda ne seçilecek ezeli olan ancak Allahtır misal ezeli seçme diyorsunuz ya zaten Allahın ilminde neyin olacağı yok mu?var daha seçmeye ne hacet zaten Allahın ilminde neyin
gerçekleşeceği vardır ezbere konuşuyorsun bu bahsettiğim
inceliklere gazalide razide
eşaride ve bir çokları vakıf olamadılar ya BEN YÜZLERCE KİTABI İNCELİYORUM BUNLARI BULMAK İÇİN KAFAMA GÖRE SALLAMIYORUM hadi bu delillerin yorumunu yapın bakalım düşünün düşünün...
delil: bakın Allahın ezeli iradesi var diyorsunuz şimdi iyice düşünelim bir seçimden bahsetmek için ortada seçilecek
olanların bulunması icab eder bu açıktır. fakat siz diyorsunuz ki bu yaratılanlar sonradan meydana geldi.yani Allahın irade ettikleri. şimdi bakalım: demekki bu lafla diyorsunuz ki seçilenler mevcut değilken Allah onları seçti diyorsunuz ne dediğinizi görüyormusunuz? ha derseniz ki Allahın
ilminde olan mümkünlerden yani olmasıda olmamasıda eşit olanlardan Allah irade etti yani seçti derseniz zaten neyin meydana geleceğ Allahın ilminde zaten mevcuttur . bir de şu var: bir seçimden iradeden bahsetmek gerekiyorsa muhakkak bu seçme hadistir yani sonradandır. zira önce seçilecekler mevcut olmalı ki seçim gerçekleşsin . zaten bu aralar okuduğum kitaplarda Allahın iradesini &n bsp; kabul edenlerin düştüğü çelişkileri daha net görüyorum bu delilide yorumlayın .
kafamda çok -büyük bir- -s-o-r-u--n var o da zaman - za-manı- A-l-la-h- -mı yarat-t-ı? - evet derseniz soruyorum A-l-lah- zamanı ne zaman yarattı? ------- eğe-r zaman A-l-la-hın-- --alemi yaratmasıyla mevcut oldu ondan önce zaman yoktu derseni-z b--u -i-ş beni pek tatmin etmiyor çünkü A-l-la-h alem y-o-kken de vardı diyor kitapla-r.- sonra alemi ( Allahtan başka herşey) yarattı diyorlar demek ki bu anlatıma göre alem yokkende Allah var yani alemin öncesinde Allah yine var alem sonradan deniyor ama her sonradan olanın öncesi olmazmı ve zaman kavramı ne olacak ? kitaplar da Allah alemden zaman olarak değil ama zat olarak öncedir diyorlar bu konu çok ince ne yapacağım yıllardır bu konu da kafamda bakalım ne olacak.. çünkü şöyle sorular var: Allah alemi 1 dakika önce yaratabilir miydi? gibi sorular var. ne denecek bu soruya ? evet dersen alemden önce zaman ın varlığını bir nevi kabul etmek gibi oluyor. hayır yaratamazdı dersen bu sefer de Allahı alemi bu anda yaratmaya zorlayan kim var? ya da Allah böyle yapmaya mecbur muydu? gibi sorular sorulur. aslında size itiraf ediyorum ki determinizm kavramını dah iyi incelemem lazım çünkü kitaplar da bu hususlarda imalar görüyorum . lafın kısası ben bu konuyu araştırmam lazım kabul ediyorum zaten araştırıyorum ama siz bu sorulara ne dersiniz ya da yorumlarınız var mı ? fikir verebilir misiniz bana? çünkü değişik fikirler olursa bakacağım onları da düşüneceğim . bu arada şu soruyu sizin de pek anlayamayacağınızı düşünürek ve bunu baştan söylerek sormak istemekteyim. çünkü beni çok etkiledi ama düşünmek ise.. (yeterli olmadığımı düşündüm) araştırmam lazım. gazalinin tehafütü-l felasife (felsefenin tutarsızlıkları) adlı kitabında bu soruyu gördüm : "alemin varlığı varlığından önce mümkün mü ya da mümkün müydü) tam hatırlayamıyorum . beni kafa karıştırıcı diye lanse ediyorlar. zaten benim kafam karışık. bakalım belki biri bana güzel bir açıklama yapar diye ve sizleri de bu görüşlerden haberdar etmek istiyorum. bunu kötü görmek bence yanlış .... bu aralar aklımda şöyle bir durum var: Allahın ilmi bahsi. şöyle ki mesela güneş tutulma olayını ele alalım: güneş tutulmadan önce Allah güneşin tutulacağını biliyorsa, yani böyle denirse sonra güneş tutulur ve bir kaç dakika sonra güneş tutulması biter. şimdi soruyorum bu durumda da Allah yine güneşin tutulacağını biliyor denebilir mi? çünkü güneş tutulmuştur. güneş tutulması bittiğinde de yine güneş tutulacak diye Allah bilir denirse, bu bilgi yanlış olmuyor mu? çünkü bu anda güneşin tutulması bitmiştir. yani lafın kısası Allahın ilmi ezeli denirse ki öyledir, o halde değişen durumlarla ilgili ilmi nasıl oluyor? halbuki Allahın ilmi değişmez. ( çünkü ezeli olanda değişme olmaz) herhalde tam anlatamadım, zaten bu konuda ki araştırmalarım yeni. yani ben de anlamaya çalışıyorum. farabi ve ibn sina nın yazılarından okuyorum ve bu yazıları yorumlayanları okuyorum. çok zor konular. size danışıyorum fikirlerinizi bekliyorum ne dersiniz? söylüyorum pek bilgim yok bu konuda fakat araştırmayı düşünüyorum zaten araştırma aşamasındayım....... yani Allahın ilmi konusunda anlattığım örnekteki hususta fikirleriniz nedir? ....
ya neyse size zaten yukardaki yazıyı önceden yazmıştım fakat benim şu anki görüşüm şudur: bence zaman yoktur. mesela (zamanın olmadığı zaman olur mu ?) bu öyle.. neyse devam ediyorum: ben zaman yok dedim ama Kuranda zamandan bahis vardır o halde nedir bu iş? denirse cevap: bu ifadeler bizim yaptığımız saniye dakika gibi şeyler var ya. işte bizim kafa yapımızın anlayacağı gibi bu ayetler. yani zaman bence yok ama biz saniye dakika kendimiz yaptık bunları. yani ben çok inceliyorum bu zaman kavramını. araştırmalarım son hız sürüyor lakin sizde bu husutaki görüşlerinizi bildirin yani zaman nedir ne değidir? varsayılan bir şeymidir? cisimmidir? değilse nedir? yani zamannnnnnnnnnnn anlatabildim mi? yine mi anlamadınız? . hadi bu konudaki düşüncelerinizi anlatın.. olur ki ben bunlardan faydalanırım değil mi? zira bu konu çokkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk kk incedir. her türlü yardıma ihtiyacım var..........
sonralıktan bahsediyorsan bunun sonradan olması için bir şeyden sonra olması icab eder. bu da öncesinde bir şey olduğu anl*mına gelir. o bakımdan sonradan olanın öncesi vardır dedim. ezeli olan değişmez ifadesinin de izahı şudur: bir kere değişme varsa değiştirende olmalıdır. bu kaçınılmazdır çünkü sonradan olan her hadisenin bir etki edeni olmalıdır çünkü hiçbir şey kendi kendinin sebebi olamaz. neden? çünkü sebep demek zaten öncelik kavramını akla getirir. bak sebep sonuç ilişkisi deriz ya. bak önce sebep diyoruz sonra sonuç diyoruz. bir şeyin kendi kendinin sebebi olmasını savunmak ise o şeyin kendi varlığından önce var olmasını savunmak manasına gelir ki zaten bu imkansızdır. ha ne diyordum . değişme demek ki hiç bir şey kendi kendinin sebebi olamazsa demek ki onun sebebi kendisinden başka bir şeydir. ancak bu sebep şeyin yani bahsettiğimiz eşyanın ( beyaz eşya değil) ( aslında o da olur) varlığından zaman olarak önce olmalıdır. buraya kadar tamamsa . değişme içinde etkeni lazım. o da başka fakat zaman olarak önce gelen bir şey olmalıdır. fakat ezeli dediğimiz zaman, kasdedilen ise öncesi olmayan başlangıcı olmayandır. dolayısıyla onun öncesinde yani ezelinin öncesinde bir varlık olmaz ki onu yani ezeli varlığı etkilesin ve dolayısıyla değiştirsin. o halde ezeli olan şey değişmez bu kesin bir kanıttır. bir de Allahın varlığınınşöyle bir delili vardır: bu ( alem) dünyada değişimler oluyor( yağmur yağıyor peşine güneş açıyor) her değişen sonradandır . her sonradan olanın bir yapıcısı lazım gelir. o halde Allah vardır
Katılma Tarihi: 29 nisan 2005 Yer: Antarctica Gönderilenler: 357
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
SeLaM kursatotcu Forumdaş ve Dostlar
ZAMAN DENEN KAVRAM ve NASIL BİR RAHMET OLDUĞUNUN İRDELENMESİ
Bu konudan gidilirse! inşaAllah, hayırlı bir sonuca ulaşılabilecek gibi görünüyor! Zira, nedenselliğin olmadığı bir düzlemde, daima kaos vardır ve/veya olacaktır.
O durumda da, hiç bir bilincin doğru bir önermeye ulaşması hiç de mümkün görünmemektedir.
Mutlak olanda asla böyle bir sorun(zaman) yokken! fani olanda ise bazan teslimiyet de gerekmektedir(iman gibi). İlimden az bilgi verildiği bildirilen hususları bu şekilde değerlendirmemiz lazımdır.
Şeytani zeka şöyle demekte: Allah'dan şeker iste bakayım evladım! Aaa hala şeker gelmedi mi yoksa? bir de benden iste evladım! hocam bana şeker verir misiniz? al evladım! bak evlad, Allah'dan istedin, ama şeker gelmedi! demek ki; Allah diye birisi yokmuş!(Haşa&Tövbe).
Mutlak olanın müdahalesindeki ilmi nasıl bilebiliriz? OL! nedensel hitabının içinde olanlara ne derece hakimiz? aslında OL! demesi bile gerekmezken üstelik! yani bir yaratma işi için illaki konuşması mı gerekmektedir?
Qur'an'daki hitapları ve de kıymetini hakk ölçekte nasıl idrak edebileceğiz acaba? O tenezzül makamından inzal olunan ayetleri nasıl algılayabileceğiz?
Aslında, mutlak olan Zat(C.C) hazretleri, bize ilmi açmaya wahy yolu ile “slm” demiş bile! mutlağın dili(hitabı-izahı) ile göreceli nedensellik(zaman) bağlamından, başlangıç ve son ile ilgili bilgiler toptan(kitab) verilmiş veya elimizdedir.
Zaman dediğimiz kavram, aslında bizlerin algı matematiğimiz ile başabaş giden bir olgudur. Bazan düşünce hızında giderken, bazan da kaplumbağa hızında seyr etmektedir.
Mutlak olan Zat(C.C) indinde, abes ve boş iş olmadığından! her bir yaratım örneğinde bir mükemmellik ve sanatın(ilim) bulunduğunu görebilmekteyiz.
Bir OL! emri içinde, ne sanatlar, ne ilimler mevcuttur(?) Allah’ın ilmine elbette ki hudut yoktur!
O'nun(C.C) OL! demesinde;
Bütün ilmi ile OL!an OL!maktadır(Taqdir-Qader) ve her şey de, aslında bir ilmi eser-dir Rabbimizden(El Alim)..
OL! deyip de, OLdurduğu şeylerin; bu emri algılamasını(idrak) irade buyurduğu zaman ise nedenselliğin dili ile “İQRA=OKU” denmesi gerekmektedir!
İqra'ya muhatab olan bilinçde ise şu donanımlara ihtiyaç bulunmaktadır;
Karşıtlığın söylemine sahip bulunma keyfiyeti!(sen-ben=enfus=iç uzay) yani, tabiatı gereği Allah'ı bile red edebilmelidir bu kazanımlar!(El Adl-lütuf).
Kendi karşıtlığı(tecrit) bağlamında dış alemden(enfus dışı=afak=objektif alem) bir sentezlemeye-genellemeye gidebilmesi kaabiliyetinin bulunması gerekmektedir(isimlerin öğretilmesi).
Ve bunları algılamaya lazım olan bir takım duyum aktarıcı alt yapıya da sahip bulunması gerekmektedir.
Şimdi de en zoru olan işi kabullenme ahdine gelelim inşaAllah!.
Bu halifelik emanetini kabul etmemizle başlayan bir süreci anlatmaktadır bizlere!.
Mutlak olan Zat(C.C), halife bilince OKU emrini vermiştir artık!.
Ve OKUmamız için gereken her türlü donanımlar da bizlerin bünyesinde mevcut bulunmaktadır(Hanif Fıtrat).
Şöyle bir realite ile karşı karşıya bulunmaktayızdır; Fani olanın Mutlak olanı bilmesi gibi! ve Mutlak Zat'ın yaratımını veya yaratma ilmindeki inceliği, akıl yolu ile Gör-mek ve Oku-mak gibi bir mükellefiyetimiz bulunduğu hususu..
Muhtaç olan fani bilinçde göreceli bir kapsama alanından söz ederken! Mutlak olanda ise böyle bir eksiklikten bahsetmek asla mümkün bulunmamaktadır(El Muhit).
Fani bilinç kendi kulvarı(qader-taqdir) dahilinde olan konularda bir yorum sahibi iken! Mutlak olana(C.C) bir hudut veya kulvar çizmek asla ve asla mümkün görünememektedir.
Bu bağlamda, fani bilincin her bir noktasında(yazılım), Allah C.C'ün yani Mutlak olan Zat'ın, mutlak bir hakimiyeti söz konusudur(kuşatma).
Nedensellik kulvarında olan bizler için, Zat-ı Mutlak'ın müdahalesinde(yaratma) bir zaman denen kavrama ihtiyacı bulunmazken! yani, zamansızlığın(zamanı da yaratan) olduğu Mutlaklık makamından müdahalesi söz konusudur.
Ama, fani karşıt bilincin(muhtaç) olayları-olanları algılaması için illaki bir nedensel ifade yahutta sunuma ihtiyacı bulunmaktadır.
Elestte kendinin farkına varması yahutta bunun da öğretilmesinde, bu öncelik yahutta sonralığın öğretilmesi-terbiyesinde, yine, bu nedensel ifade yahutta sunuma muhatab bulunduğumuzu görebilmekteyiz!.
"Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" "evet-şahidiz" yani, bir öncelik(!?) Allah'ın bulunması gerekmekte, sonra da OL! demesi ile bizlerin(bilinç) OLması gerekmektedir ki; bizler de olaylara-olanlara bir mana yahutta hüküm verebilelim!.
Allah'ın verdiği göz-lük ile bakmak-bakabilmektir bizlerden istenen.. Bu göz-lüğü çıkardığımızda ise yine kaos başlamakta olup, her türlü azgınlık yahutta cezaya muhatab bulunmalar da, böylesi durumlarda söz konusu olmaktadır.
Şu yaşananlara bir mana vermenin-verebilmenin yegane yolu bu realiteden geçmektedir. Bu OKUma sürecinde, bizlerin daima Rabbimizi zikr etmemiz gerekmekte olup, bunun içini de şükr ile doldurmamız gerekmektedir.
Bizler nedensellik bağı dahilinde serbestçe seçimlerimizi yaparken, bizleri kuşatan(ilim-kudret) Rabbimizin Mutlaklık bağında(teşbih) ise zamansızlığın saltanatı ile an-da(yine bir nedensel ifademiz) yaratımı(sonsuz ve hudutsuz) söz konusudur.
Makro ölçekte baktığımızda ise, "O", her gün bir yaratımdadır(iş-şan).
Allah C.C, daima bizlerle(şah damarımızdan da yakın) iken hatta bizleri kuşatmış veya istila etmiş iken! bizler ne yapıyoruz? bir takım şeytanların(ins&cinn) yalanlarına! güya bizleri Allah'a götürecekleri gibi bir yalana kanıp, dinimizi imanımızı onlara has kılabilmekte ve acı bir sona; göz göre göre! kendimizi ateşe doğru götürmekteyiz maalesef!.
Allah'ı(C.C); haqq ölçekte bilmenin-bilebilmenin(iman&amel) de yegane yolu; O'nun bizlere hitabı olan wahy yolu ile bizlere tenezzül buyurup, inzal ettiği kitabımız el qur'an-il hakim'den geçmektedir!.
Ol! Emri içinde Olan bizlere, bu OL!un OKU!nması emri verilmekle(abidlik); muhtaç karşıt bilincin(nefs), Es Samed olan Mutlak İradeyi(=bilinç)! yani, Zat-ı İlahi’yi(C.C) bilmesi ve kulluğu murad(emr) edilmiş bulunmaktadır. İlahi Rahmeti gereği bizleri kaostan kurtaran Rabbimizin, bizlere bahş ettiği “zaman” yahutta “göreceli nedensellik” ni’meti sayesinde bizler, tutarlı önermelerle! Yahutta nedenlerden sonuçları öngörme gibi bir algı avantajına sahip olabilmişizdir. Akıl çarkımızın sağlıklı çalışmasında, bu olmazsa olmaz şartlardan birisidir. Allah’ın emrettiklerini yapmak ve sonuçta da nelerle muhatab olacağımızın öngörümü de bu nedensellik kavramının bizlere sağladığı algı avantajından başkası değildir. Bizlere, kendini&kendimizi bildiren veya bilmemizi&bilebilmemizi sağlayan(ni’metler) Rabbimize; sonsuz ve sayısız Hamd ve Şükürler olsun!. inşaAllah..
EL HAQQ OLAN ALLAH C.C HAZRETLERİNİN, AHSEN EL HADİSLERİ OLAN EL QUR'AN'INA "EVET"!!!!
ONDAN BAŞKA DİĞER HADİSLERE İSE "HAYIR" DİYORUZ İNŞAALLAH!.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma