KADIN VE ERKEK EŞİT MİDİR?
4/32 Allah'ın, bir kısmınıza bir kısmınızdan farklı olarak lütfettiği şeyleri isteyip durmayın! Erkeklere kendi kazandıklarından bir pay var; kadınlara da kendi kazandıklarından bir pay var. Allah'tan, O'nun lütfunu isteyin. Allah, her şeyi iyice bilmektedir.
4/124 Erkek veya kadın, inanmış olarak hayra ve barışa yönelik işler yapanlar cennete gireceklerdir. Ve zerre kadar zulme uğratılmayacaklardır.
9/67 İkiyüzlülerin erkekleri de kadınları da birbirinin aynıdır. Kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, harcamamak için ellerini sıkarlar. Onlar Allah'ı unutmuştur, Allah da onları unutmuştur. İkiyüzlüler, yoldan sapmışların ta kendileridir.
Selamlar, kadın erkek eşittir diyenler, acaba eşitliği hangi boyutuyla ele alıyorlar merak ediyorum. Çünkü kadın ve erkek; ibadette eşittir, amelde eşittir, günahta eşittir, sevapta eşittir.
Rahman olan Allah, kadına bir pay erkeğe de bir pay veriyor, Kazandığı her sevapta ve günahta.
Yüce olan Allah, imanda ve inkârda kadın erkek ayrımı yapmıyor zaten. Allah bize gereken hak ve hukuku yeterince vermiş. Bizler yeter ki haklarımızı öğrenip korumasını bilelim.
Eşitliği hak ve hukukta ararsak, onu zaten yaratan bize vermiş. Biz onu korumayı bilememişiz.
Nasıl mı? Yaşam tarzımızı Kuran’dan ayırarak.
Kadın hakları savunucuları, acaba haklarını yeterince savunabiliyorlar mı?
Tabiî ki hayır.
Kadın olsun, erkek olsun, Kuran’dan beslenmedikçe adaleti ne kadar ayakta tutabilirler ki?
Eşlerini aldatan insanlara bakın, karşı taraf en ünlü dedektifi dahi tutsa, başarı elde edemiyor.
Çünkü insanda ahiret bilinci, hesap verme kaygısı yoksa o insan her türlü günahı ve çirkinliği yapar ve siz buna engel olamazsınız. Çirkinlikten, hayâsızlık dan, her türlü kötülükten, ancak gerçek iman sahipleri uzak dururlar.
İman ile beraber Salih amel işleyerek. Bu amelin en başıda tabiî ki namaz:
29/45 Kitap'tan sana vahyedileni oku. Namaz da kıl. Çünkü namaz , çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki Allah'ın Zikri/Kur'an'ı daha büyüktür. Allah, neler yaptığınızı biliyor.
49/13 Ey insanlar! Biz sizi, bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve örfler yoluyla tanışıp kaynaşasınız diye sizi milletlere, boylara ayırdık. Hiç kuşkusuz, Allah katında en seçkininiz, kötülüklerden en çok korunanınızdır. Allah herşeyi bilir, herşeyden haberdardır.
Evet, namaz Allah rızasını gözeterek kılındığında, her türlü kötülükten, çirkinlikten alıkoyar.
Çünkü namazın zaten gerçek gayesi insanı çirkinlikten, hayâsızlıktan korunmak ve gaflet uykusundan uyanmak için kılmaktır.
Bütün bunlardan alı koymuyorsa o namaz gerçek namaz değildir. Aksi takdirde Allah cc bunlar için bir süre indirmezdi.
107/1 Gördün mü o, dini yalan sayanı?
107/2 İşte odur yetimi itip kakan.
107/3 Yoksulu doyurmayı özendirmez o.
107/4 Vay haline o namaz kılanların ki,
107/5 Namazlarından gaflet içindedir onlar.
107/6 Riyaya sapandır onlar/ gösteriş yaparlar.
107/7 Ve onlar, yardıma/ zekâta/ iyiliğe engel olurlar.
Gördüğünüz gibi namaz, Allah rızasına uygun yapıldığında, insanı hem her türlü kötülükten ve çirkinlikten alıkoyuyor. Hem yaşam tarzını Kuran’a göre belirlemesini hem hiçbir şekilde haksızlık yapmamasını sağlıyor.
Bu da doğal olarak Allah’ın koyduğu yasaların işlemesini sağlıyor.
Şimdi bütün bu saydığım kurallar ve yasalar kadar, hangi yasalar sizi koruyabilir. Veya haksızlık yapılmasını önleyebilir.
Eşlerini aldatan insanlardan bahsetmiştim. Evet, rahmanın gözetimi altında olan insanlar onu her an gözetip, yaptığı her olumlu veya olumsuz işi gördüğünü bilir ve sizin o insana bekçilik yapmanıza gerek kalmadan o vicdanın bekçiliğini kendi yapar ve böylesine çirkin fiilleri asla işlemez.
Rabbine olan inancı, ahiret bilinci hesap verme sorumluluğu buna engel olur.
Çünkü inanan insan bilir ki hiç kimsenin görmediği yerde rahman onu görür ve gözetir. Hesabını veremeyeceği büyük günahlardan kaçar ve bütün bunları eşinden korktuğu için değil, sadece sahip olduğu iman ve güzel ahlak tan dolayı bu fiili işlemez.
Peki, bütün bu meziyetlerden mahrum olan insanlar hayat çizgisini neye göre ayarlar, elbette nefsinin kötü arzu ve isteklerine göre ayarlar.
Son zamanlarda evlilikler, sizlerinde gördüğü gibi soba başında duran kar misali hemen eriyip yok olmakta.
İnsanın inancında eksiklik varsa, verecek hesap kaygısıda yoksa neden günah işlemesinki;
Ne engel olabilir ve aldatılan eşin hakkını hangi vicdan muhakeme edecek ki? Artık insanlar işin o kadar kolayını bulmuş ki ayrıldığı eşine nafaka vermemek için, malını başkasının üstüne gösterip nafaka vermekten kurtuluyor ve karşı taraf hiçbir şey yapamıyor.
Bunu kadın erkek eşitliğini sürekli gündeme getiren çevreler daha çok yapıyor.
Verdiğim bu örnekler, hemen her çevrede yaşanan acı ama gerçek örnekler.
Bizim kadın erkek eşitliğini, koruma adına bir şey yapmamıza gerek yok.
Yaradan her şeyi yerli yerince âdemin hakkını âdeme, havvanın hakkını havvaya vermiş zaten.
Bizim yapmamız gereken şey yaşam kaynağımız olan Kuran’a sarılmak ve Allah’ın bize verdiği hakkı yerli yerinde kullanmak.
Kadın erkek eşitliği rahmanın kuranda bildirdiği gibi amelde, sevapta ve günahta eşittir. Burada bir problem yok zaten, Allah bize bu hakkı vermiş.
Hiçbir hukuk sisteminin veremeyeceği hakkı vermiş.
Bizler, yanlış yaşam biçimleri ile yanlış evlilikler yaparak, Allah’ın bize verdiği bu hakkı kendi yaptığımız yanlışlıklarla kaybediyoruz. Nasıl mı?
Yaşam kaynağınız kuran değilse, seçtiğiniz eş kurandan beslenmemişse, Allah’ın size verdiği hakkı kaybetmiş olursunuz.
Rehberi kuran olan insanlar yolunu şaşırmazlar. Evliliklerinde haksızlık ve şiddet olmaz. Fakat rehberi kuran değil de beşeri sistemlerse haksızlıkta olur şiddet de. Kültür seviyesi ne kadar yüksek olursa olsun fark etmiyor şiddet her zaman ve her yerde olabiliyor.
Yani eş seçimi yaparken, insanlarımızın öncelikleri olması gerektiği gibi değil, kültür seviyesinden, mesleğinden, maaşından, kasasından, masasından vs.. bu onların olmazsa olmazları olmuş.
Oysa ki olması gereken muhkem bir iman, dimdik duran bir ahlak ve salih amel sahibi eşler seçersek, haklarımız kendiliğinden korunmuş olur.
İnsanlar hep cehaletten yakınıp dururken, kültür seviyesi yüksek insanların, sanki eşlerine haksızlık yapmıyormuş gibi onların yaptığı şiddeti görmüyorlar.
Haksızlıkta yapıyorlar şiddet de. Demek ki okumak, kültürlü olmak, başka şey, hakkı ve adaleti ayakta tutmak başka şey.
Tek problem cehalet olsaydı, o zaman kültür seviyesi yüksek insanların boşanma oranı bu kadar fazla olmazdı.
Her zaman doğuda ve güney doğuda yaşanan kız çocuklarına yapılan haksızlıklardan bahseden medya, batıda yaşanan haksızlıkları göz ardı ediyor. Aldatılan eşler, hiçbir nafaka vermeden sokağa atılan eşler ne yazık ki batıda yaşanıyor.
Kadın erkek eşittir sözü ne kadar doğru bunu da anlamış değilim.
Örneğin;
Kadın anadır, doğurgandır. Ana olması sebebiyle, yapı itibari daha duygusal ve yumuşaktır. Olaylar karşısında kadın duyguları ile hareket eder. Duyguları mantığını biraz bastırır. Özel muayyen günlerini daha stresli ve duygusal geçirir, buda duygularının, mantığının önüne geçmesini sağlar.
Şimdi bütün bunları yok sayıp görmezden gelebilir miyiz?
Allah insanları yaratırken, bir erkek ve dişiden yarattığını söylüyor. Biri diğerini tamamlayan iki parça. Fakat bu, insanlar tarafından farklı anlaşılıyor.
Çocuğun dünyaya gelişinde dahi, kadının rolü başka erkeğin rolü başka. Ebeveyn olarak çocuk üzerinde eşit haklara sahipler fakat, rolleri farklı paylaşmışlar öyle değimli?
Allah, kadına güzellik, cazibe ve çekicilik vermiş, erkeğe güç, kuvvet ve koruyup sahiplenme özelliği vermiş. Biri diğerine muhtaç iki varlık.
Muhtaç sözüme belki bazıları kızarlar fakat gerçek bu değil mi?
Her ne kadar kabul etme sekte, kadın ve erkek birbirine muhtaç iki ayrı özellikte varlıklardır.
Eşitliği, ibadet, amel, adalet, sevap günah gibi kavramlarda arıyorsak tamam onu zaten yaratan belirlemiş Allah indinde her ikisi de bu saydığım kavramlarda eşit. Bunun aksini kimse iddia edemez. Fakat, hayatın diğer alanlarında kadının konum ve yeri farklı, erkeğin farklı. Konuyu böyle düşünürsek eşitliğe zarar vermiş olmayız.
Aileyi ele alalım, ne annesiz nede babasız aile olmuyor. Aile olabilmek için kadın ve erkek olması gerekir.
Çocuk ne anasız nede babasız kalmak ister. Bir çocuğun büyüyüp gelişmesi için hem anneye hem de babaya ihtiyacı vardır. Annenin verdiği sevginin yerini baba dolduramaz. Babanın verdiği sevginin yerini de anne dolduramaz. Bakın burada yine eşitlik bozuldu.
Günlük ihtiyaçlarımızı karşılarken bile karşı cinse ihtiyaç duyarız. Evini taşıyan bir kadının, erkek gücüne ihtiyacı vardır. Erkeğinde, temizlik ve dekorasyon işlerinde
bir kadına ihtiyacı vardır. Böyle basit işlerde bile erkek ve kadın birbirine ihtiyaç duyarlar.
Eşitlik farklı bir şey, kadın ve erkek olmak farklı bir şey.
Bu iki farkı birbirine karıştırmadan, eşitliği olması gereken yerde aramalıyız.
Hayatınızın bazı anlarında, geçirdiğiniz çok zor günlerde, başınızı göğsüne yaslayacak bir güce mutlaka ihtiyaç duyarsınız.
Bu görevi de genelde bir erkek üstlenir. Buda onun doğası gereği sahiplenmeye daha yatkın olduğundan bu görevi gayet tabi bir şekilde yapar ve eşini rahatlatır.
Erkekler üzülse de, korksa da her zaman kadını koruma ve sakinleştirme görevini üstlenir. Bunun aksini hiç görüyor musunuz? Yani korkan bir erkeği koruma altına alan bir kadın görüyor musunuz? Yâda ağlayan bir erkeği göğsüne yatırıp sakinleştiren bir kadın oluyor mu?
Belki istisnalar vardır saydığım bu başlıklarda fakat genel bu değimlidir.
9/71 Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emrederler, kötülükten alıkoyarlar. Namazı kılarlar, zekatı veririrler. Allah'a ve resulüne itaat ederler. Allah bunlara rahmet edecektir. Allah Aziz'dir, Hakim'dir.
9/72 Allah, mümin erkeklerle mümin kadınlara, altından ırmaklar akan cennetler vaat etmiştir. Sürekli kalacaklardır orada. Adn cennetlerinde de tertemiz barınaklar vaat etmiştir. Allah'ın bir hoşnutluğu ise hepsinden büyüktür. İşte budur o büyük başarı/o büyük kurtuluş.
33/35 Allah şu kişiler için bir affediş ve büyük bir ödül hazırlamıştır: Müslüman erkekler, Müslüman kadınlar, mümin erkekler, mümin kadınlar, itaat eden erkekler, itaat eden kadınlar, özü-sözü doğru erkekler, özü-sözü doğru kadınlar, sabreden erkekler, sabreden kadınlar, Allah korkusuyla ürperen erkekler, Allah korkusuyla ürperen kadınlar, sadaka veren erkekler, sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar, ırz ve iffetlerini koruyan erkekler, ırz ve iffetlerini koruyan kadınlar, Allah'ı çok anan erkekler, Allah'ı çok anan kadınlar.
33/73 Bunun böyle olması, Allah'ın; ikiyüzlü erkeklerle ikiyüzlü kadınlara, şirke sapmış erkeklerle şirke sapmış kadınlara azap etmesi, mümin erkeklerle mümin kadınların tövbelerini kabul etmesi içindir. Allah Gafur'dur, Rahim'dir.
57/12 Gün olur, mümin erkeklerle mümin kadınları, ışıkları önlerinde ve sağ yanlarında koşar görürsün. Şöyle denilir: "Bugün size, altlarından ırmaklar akan cennetler müjdeleniyor. Sürekli kalıcısınız içlerinde." İşte büyük başarının ta kendisidir bu.
Rahman olan Allah, o kadar güzel, yerli yerince kadının hakkını da erkeğin hakkını da belirlemiş ki; bize düşen sadece Kuran’a göre yaşamak ve haklarımızı kuran çerçevesinde değerlendirmek. Böyle yapar ve yaşarsak hiçbir problem yaşamadan hayatımızı sürdürebiliriz.
Evet, bütün bunları bir bütün olarak düşündüğümüzde görüyoruz ki kadın ve erkek ayrı özelliklere sahip iki ayrı varlık. Bunu böyle kabul edip ve de düşünürürsek aslında bir problem olmadığını da görmüş oluruz.
Rabbim erkek ve kadın el ele verip hayat mücadelesini sürdüren, omuz omuza verip Allah’a nasıl kul olurumun savaşını veren mümin kullarından etsin inşallah. |