Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 14 temmuz 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 15
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
kuranın önerdiği takvim ne tek başına ""güneş takvimidir"" nede tek başına ""ay takvimidir"" kuran ikisinin
karışımı olan
""metonik döngüyü"" dikkate alan ""GÜNEŞ-AY"" takvimini uygulamasını önermektedir bu takvim
mevsimsel
sapmaları olmayan ""kalan vermeyen"" bir takvim sistemidir gerek güneş takvimi gerek ay takvimi mevsimsel sapmalara
sebep
olmaktadır güneş takviminde bu sapma uzun yıllar sonucu olsada bu sapma gene gerçekleşmektedir.
GÜNEŞ-AY TAKVİMİ METONİK DÖNGÜ allahın yaratıkları canlıların düzenlerini mevsimlere göre kurmuştur allah yasaklarını koyarken doğal olarak
yasaklarını bu
mevsimleri gözeterek koymuştur.
"güneş-ay" takvimi mevsimleri gözeten 19 yılda bir güneş ve ayı aynı yerde buluşturan meton döngüsünü dikkate alan
bir
takvimdir.
ay takvimine göre bazı "güneş yıllarına" 12 ay bazı "güneş yıllarına" da 13 ay düşmektedir.ay takvimini sadece
araplar
kullanmamaktadır çinliler hintliler babiller yahudiler de ay takviminden yararlanmaktadırlar hatta babiller ve
yahudiler
bahsettiğim güneş ay takvimini gözetere meton döngüsüne göre takvim sistemleri oluşturmuşlardır.
kuranda bahsedilen nesi fesadıyla yahudiler hedef alınmaktadır.yahudiler bazı "güneş yılınına isabet eden 13.
ayları bir
sonraki seneye devrederek birsene bazı aylarda kendilerine haram kılınan davranışları helal, diğer sene helalleri
haram
yapmışlardır. arapların yaptığı ise çok daha büyük bir günah olup mevsimlerin gözetilmesi toptan kaldırılmıştır.
(3, 6, 8, 11, 14, 17,19) bu sayılar meton döngüsünde hangi "güneş yıllarının" 13 ay çekeceğini belirleyen
sayılardır.
[örneğin 8 rakamı meton döngüsünün başlangıcından itibaren 8. güneş yılında 13 ay(ay takvimine göre)
gerçekleştireceğini
bildirir.]
yahudiler yukardaki döngüdeki rakamları örneğin ( 4 ,7, 9 ,12 ,15 ,18, 19 ) şeklinde yaparak haramları helal
helalleri haram
yapmışlardır.
bir meton döngüsünde yani 19 "güneş yılında" 12 tane 12 ay vardır 7 tanede 13 ay vardır.yani (12*12)+(13*7)=235
yada
(19*12)+7=235 ay
bir senede 365,25gün vardır
365,25*19=6939,75 gün eder===>6939,75/235ay=29,5308 bu rakam 19 sene içindeki ayların ortalama değerini verir.
Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan
dördü haram
aylardır. İşte bu, Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin. Fakat Allah’a ortak
koşanlar sizinle
nasıl topyekûn savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten
sakınanlarla
beraberdir.(9/36)
Haram ayları ertelemek , ancak inkârda daha da ileri gitmektir ki bununla inkâr edenler saptırılır. Allah’ın haram
kıldığı
ayların sayısına uygun getirip böylece Allah’ın haram kıldığını helâl kılmak için haram ayı bir yıl helâl, bir yıl
haram
sayıyorlar. Onların bu çirkin işleri, kendilerine süslenip güzel gösterildi. Allah, inkârcı toplumu doğru yola
iletmez.(9/37)
kurandada belirtildiği üzere bir senedeki ayların sayısı 12 dir.
allah bize 12 rakamını vermekle bir seneyi kaça bölmemiz gerektiği konusunda bize yol göstermiştir.burada yapılması
gereken
hesap 13. ayın günlerini 12. aya devretmektir bu şekilde 12. ay bazı seneler 60 güne çıkabilmektedir.Allah bizden
ayların
sayısını 12 ye tamamlamamızı istemiştir bir ayın kaç gün olması gerektiğiyle ilgili bir sınırlama yoktur.
Burada önemli bir şeyde sene başlarının nasıl belirleneceği meselesidir burda da bakara 185 ayeti belirleyicidir.
BAKARA(185) :Şehru ramedanellezı ünzile fıhil kur'anü hüdel lin nasi ve beyyinatim minel hüda vel fürkan* fe men
şehide
minkümüş şehra felyesumh* ve em kane merıdan ev ala seferin fe ıddetüm min eyyamin uhar* yürıdüllahü biküml yüsra
ve la
yürıdu bi külüm usr* ve li tükmilül ıddete ve li tükebbirullahe ala ma hedaküm ve lealleküm eşkürun
Ramazan ayı (SICAK DOLUNAY) İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apaçık
belgeleri
(kapsayan) Kur'an onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahid olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da
yolculukta
olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun). Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. (Bu
kolaylık) sayıyı
tamamlamanız ve sizi doğru yola (hidayete) ulaştırmasına karşılık Allah'ı büyük tanımanız içindir. Umulur ki
şükredersiniz.
burada dikkat etmemiz gereken senenin başlangıcının SICAK DOLUNAYLA(şehri ramazanla) başlaması ve kim ona şahitlik
ederse
lafıdır.SICAK DOLUNAY güneş ay takviminin müslümanlar için başlangıcıdır ve sonudur.
sıcak dolunay ifadesi arapların 21 haziran yaz dönencesinden sonra görülen ilk dolunaya verdikleri isimdir, çeşitli
kültürlerde dolunaylara çeşitli adlar verilmiştir.bu adları incelemek için aşağıdaki linkten faydalanabilirsiniz.
bu takvim güneş ve aydan hesaplamalar için faydalansada mevsimleri gözetmektedir bu yüzden kim sıcak dolunaya şahit
olursa
lafı önemlidir güney yarımkürede biz kışı yaşarken onlar yazı yaşamaktadır ve onların sıcak dolunaya şahitliği biz
kışı
yaşarken olmaktadır.bu yüzden onların allahın yasaklarından sakınildığı günler bizimle aynı ana denk düşmemektedir
mesela av
yasağını farklı olmakta veya oruç zamanları burada evrensel olan hac zamanı olabilir çünkü hacc ın yapılacağı yer
mekkedir.
insanların oruç tutacakları zaman farklı zamanlarda oruca başlamaları ve bitirmelerinin yadırganmadığı gibi bu
durumda
yadırganılacak bir şey değildir.
Allah bu şekilde senenin başı için bir milad koymuştur.kuranda geçen bütün şehr kelimeleri bu ayetin haricinde
belli bir
zaman aralığını belirtmekte olup sadece bu ayette dolunaya işaret etmektedir bu türkçedeki ay kelimesinin hem zaman
aralığını
hemde dünyanın uydusunu işaret etmesi gibi bir şeydir.arapçadada şehr kelimesi hem dolunayı hemde zaman aralığını
işaret
etmesiyle aynıdır.kuranda toplam 14 kere geçen şehr kelimesi nin 12 si zaman aralığı 2 si dolunay anlamındadır.
kurandaki ay kelimesinin ahenklerini gösterdiğimizde ateistlerin neden çoğul kelimelerle tekilleri ayırıyorsunuz
itirazı bu
açıklamayla geçersiz olmaktadır.
Şafağı yarıp sabahı ortaya çıkaran/Fâlık O'dur! Geceyi dinlenme zamanı yaptı; güneş'i ve Ay'ı hesap aracı. İşte
budur
ölçülendirmesi o Azîz'in, o Alîm'in! (ENAM 96)
YASİN SURELERİ
38. güneş, kendine özgü bir durak noktasına/bir durma zamanına doğru akıp gidiyor. Azîz, Alîm olanın takdiridir bu.
39. Ay'a gelince, biz onun için de bir takım durak noktaları/birtakım evreler belirledik. Nihayet o, eski hurma
sapının
eğrilmişi gibi geri döner.
40. güneş'in Ay'a ulaşıp çatması gerekmiyor. Gecenin de gündüzü geçmesi gerekmez. Her biri bir yörüngede
yüzmektedir.
**güneş ve ay takvimindeki hesaplamaların aynı olmasının gerekmediğine vurgu var.güneş yılıyla ay yılı
farklıdır.
güneş'i ısı ve ışık kaynağı; Ay'ı, hesabı ve yılların sayısını bilesiniz diye bir nur yapıp ona evreler takdir eden
O'dur.
Allah bütün bunları rastgele değil, şaşmaz ölçülere bağlı olarak yaratmıştır. Bilgiyle donanmış bir topluluk için
ayetleri
ayrıntılı kılıyor.(YUNUS 5)
**gene burdada ""yılların hesabını"" yapabilmemiz için güneşten ve aydan faydalanmamız gerektiğine
vurgu var.
RAHMAN SURELERİ
5. güneş ve Ay. Hesaba bağlıdır herbirinin her şeyi.
6. Çimen/yıldız ve ağaç secde ediyorlar.
7. Ve gök. Yükseltti onu. Ve koydu şaşmaz ölçüyü, mizanı.
8. Azgınlık etmeyin ölçü ve tartıda, saptırmayın mizanı.
9. Ölçüyü titizlikle, adaletle koruyun ve hüsrana araç yapmayın mizanı.
**6. suredeki secere kelimesinin ağaç olarak çevrilmiş güneş takviminin hesaplanmasında uzun
direklerden
yararlanılmıştır bu
kelime ağaç anlamında olsa bile düzgün bir palmiye ağacıyla güneşin hareketleri gölgesinden izlenebilir ve yılın
hangi
gününde olduğu hesaplanabilinir. ayrıyeten bu hesaplamalarda şaşılmaması gerektiğine vurgu var.
KIYAMET SURESİ
8. Ay tutulduğunda,
9. Ve güneş'le Ay biraraya getirildiğinde,
10. Der ki insan o gün: "Kaçılacak yer nerede?"
(meton döngüsünde güneş ve ayın birleştiği ana vurgu yapılıyor.)
Görmedin mi Rabbini, nasıl uzatmıştır gölgeyi? Eğer dileseydi, onu elbette hareketsiz kılardı. Sonra nasıl güneş'i
ona delil
yapmışız! (FURKAN 45) ** buradada güneş takviminde hesaplamalar için gölgenin ve uzunluğunun delil
olarak
kullanılmasına vurgu var.
bu ayetlerdende görülebileceği gibi güneş ve ayın birlikte hesap aracı olduğu tescillenmektedir.
araplar "sadece ay" takvimini kullanmakla en kötü ve mevsimleri hiç gözetmeyen bir takvim sistemini
benimsemişlerdir.kurandaki "güneş ay" takvim sistemine yapılan vurguları peygamberden sonra ya anlamamışlardır yada
unutmuşlardır.
bir başka ayet grubunuda bu bilgile ışığında yeniden bakmanızı istiyorum;
MÜDDESİR SURESİ
26. Onu Sekar'a fırlatacağım.
27. Bilir misin nedir Sekar?
28. Ortada bir şey bırakmaz, hiçbir şeyi görmezlik etmez o.
29. İnsan için tablolar/levhalar/ekranlar sunandır o.
30. Üzerinde ondokuz vardır onun.
31. Biz, cehennem yârânını hep melekler yaptık. Ve biz, onların sayılarını da küfre sapanlar için bir imtihandan
başka şey
yapmadık. Ta ki, kendilerine kitap verilenler iyice ve apaçık bilsinler. İman etmiş olanların imanı artsın.
Kendilerine kitap
verilmiş olanlarla iman sahipleri kuşkuya düşmesin. Kalplerinde hastalık olanlarla küfre sapmış bulunanlar da;
"Allah bununla
neyi örneklendirmek istiyor?" desinler. İşte böyle. Allah, dilediğini/dileyeni saptırır, dilediğini/dileyeni de
doğruya ve
güzele kılavuzlar. Rabbinin ordularını ancak O bilir. Bu, insan için bir öğüt verici ve düşündürücüden başka şey
değildir.
32. Hayır, sandıkları gibi değil! Yemin olsun Ay'a,
33. Yemin olsun geceye, sırtını döndüğünde;
34. Yemin olsun sabaha, ağarıp ışıdığında,
35. Ki o gerçekten en büyüklerden biridir.
36. İnsan için bir uyarıcıdır.
37. Sizden, öne geçmek yahut arkaya kalmak/erken davranmak yahut gecikmek isteyen için.
** buradaki sekar sözcüğünün meton döngüsünün hesabının yapıldığı tablolarının çizildiği parşümenler
veya
levhalar olma ihtimali bence bayağı yüksek üzerinde 19 var ifadesinde meton döngüsünün 19 seneolmasına vurgu
yapılıyor.bu
hesabın kalansız olmasıda meton döngüsünün bir başka özelliğidir.
edip in bu ayete verdiği anlamı da inkar ediyor değilim kuranda bazı kelimelerin 19 sayısıyla olan uyumunuda inkar
etmiyorum.bu ayetin ikili bir anlamı da olabilir hem kurandaki 19 a hemde allahın güneşi ve ayı yaratmasındaki ve
bunların 19
yılda bir buluşmasına yani bir takvime vurgu yapılması bence kuvvetli bir ihtimal.ikili bir anlam olmasınıda
muhtemel
görüyorum bu anlamlar birbiriyle çelişkili değil.
meton döngüsü daha öncede belirtiğim gibi babiller ve yahudiler tarafındanda bilinmekteydi ve kullanılmaktaydı alta
verdiğim
linktede görebileceğiniz gibi bir evangelist bu döngüyü kullanarak farklı amaçlar için hesaplamalar
yapabilmektedir.
Katılma Tarihi: 14 temmuz 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 15
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
takvimler konusunda yukarda belirtmediğim bir şeyde var;
bir takvim hem güneş hem ay takvimi nasıl olabilir diye aklınıza takılıyor olabilir uygulamada bu şu şekilde işliyor bu takvimin işleyebilmesi için SICAK DOLUNAYIN tespitini gerektirir... bu ise 21 haziran gündönümünün tespit edilmesiyle mümkündür.çünkü sıcak dolunay bu gündönümünden sonra ortaya çıkan ilk aydır.
işte ""gündönümünün"" tespiti güneşin hareketlerinin tespitiyle mümkün olmakta.bunu ise o çağdaki insanlar örneğin uzun bir direğin gölgesinin hareketlerini gözlemleyerek yapabilmektedirler.bildiğiniz gibi 21 haziranda en uzun gün yaşanmaktadır ve insanların öğle vakti güneş en tepede olduğu vakit ""gölgenin boyu"" gün dönümünde en kısa haline ulaşacaktır.çünkü güneş ışınlarının en dik olduğu konumdur bu tarih.
işte insanlar sene içinde dolunayları sayarak aybaşlarını tespit ediyorlar sene sonunuda güneş ve ayın birlikte hesaplanmasıyla tespit ediyorlar.
"sıcak dolunayın" gökyüzündeki ayın rengine göre belirlenmesi yöntemi sağlıklı bir yöntem değil.
işte insanlar sene içinde dolunayları sayarak aybaşlarını tespit ediyorlar sene sonunuda güneş ve ayın birlikte hesaplanmasıyla tespit ediyorlar.
Sene ya küsursuz güneş yılıdır ya da küsursuz ay yılı.
Güneş yılının küsursuz olması dünyanın güneşi bir kere dolanması küsursuz olduğu içindir. Allah örneğin Yûsuf 47'de SENE derken "365 küsur gün"ü kastetmez; dünya güneşi bir kez dolanınca geçen zamanı kasteder. ŞEHR deyince de asla "29 küsur gün"ü kastetmez; ay dünyayı bir kez dolanınca geçen zamanı kasteder. Küsursuz ve kusursuz.
Ay yılı diye bir şey yok aslında. Bir "şehr"in 12 ile çarpılmasıyla elde edilen bir komiklik. Komiktir çünkü "YIL 12 dolunaydır" diye hükmedilip 12 dolunay = 1 yıl dendikten sonra onun 12'ye bölünmesi elbet küsursuz sonuç verir. "YIL 13 dolunaydır" diye hükmedilip 13 dolunay = 1 yıl dendikten sonra onun 13'e bölünmesi de küsursuz sonuç verir.
(12 dolunaylı yılın 354 gün sürmesi sineye çekildiğine göre 13 dolunaylı yılın 383 gün sürmesi de sineye çekilir. 354'e itiraz etmeyenlerin 383'e itiraz etmeleri için bir neden var mı?)
Şunlar da pek âlâ söylenebilir: YIL = 14 dolunay, YIL = 15 dolunay, YIL = 16 dolunay... Ve hiçbir karışık durum ortaya çıkmaz çünkü bir sayıyı çarptığınız sayıya bölerseniz elde edeceğiniz sonuç daima küsursuzdur.
Sayın birkatkimolsun, "aybaşları" nedir ve "aybaşlarının tesbiti" derken neyi kastediyorsunuz? İnsanlar neyin içindeki dolunayları sayarak aybaşlarını tesbit ediyor; ay yılının mı ya da güneş yılının mı ya da dolunay devrelerinin mi? (Dolunay devreleri yıl değildir.)
"sıcak dolunayın" gökyüzündeki ayın rengine göre belirlenmesi yöntemi sağlıklı bir yöntem değil.
Siz o özel dolunayın rengini önemsemeyebilirsiniz ama onun özel olmasını sağlayan etmenlerden biridir. Öteki etmenler:
(1)yılın en uzun gününe denk gelen yaz dönencesinden sonra doğması, (2)yılın en sıcak döneminde doğması, (3)ŞEHRU RAMAZÂN adındaki "ramazân"ın yakıp kavuran anlamına gerlmesi, (4)biyolojik takvim gereğince av hayvanlarının üreme döneminden önce doğması, (5)haram ayların ilki olması.
Katılma Tarihi: 14 temmuz 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 15
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
merhaba hasan arkadaşım öncelikle bu takvim konusunu gündeme taşıdığın için ve hicri takvimin geçersizliğini
kanıtladığın için teşekkürler senin yazıların sayesinde bu konuyu araştırmaya başladım.bu konuda ufkumu açtığını
belirtmek isterim.
seninle seninle takvim mevzusunda pek çok konuda anlaşıyoruz aslında bazı anlaşmazıklarımız ifade tarzımızdan
bazılarıda esastan.inşallah doğru olan yolu ayrıntılardada çözebiliriz.neyse lafı uzatmadan direk konuya giriyorum.
takvim meselesinde esas olay ""mevsimlerin doğru takip edilmesidir"" yoksa bunu güneşle,ayla veya yıldızlarla yapılması
sadece birer araçtır.
sen pek çok yazında aslında güneş-ay takvim sisteminin faklı bir çeşidini savunuyorsun fakat savunduğun sistemin bir
adı var ve bu sistem kurandan öncede vardı gerek araplar gerek yahudiler gerekse babiler bu sistemi farklıda olsa
uyguluyorlardı zaten allah benin yukarda belirtiğim ayetlerdede belirttiği üzere insanları hesabı doğru yapın diye
uyarıyor zaten hesap biliniyor ve uygulanıyordu allah yeni bir takvim sistemi önermiyor varolan takvim sisteminin
bozulması çabalarını işaret ediyor.
önemli olan senenin kaç gün olduğu veya ayın kaç gün çektiği değil önemli olan takvim sisteminin mevsimleri doğru takip
edip etmediğidir.
mesela senin ve benim savunduğumuz sistemde bir yıl bazen 354-355 bazende 384-385 gün çekmektedir bunun bir önemide
yok.
bir ayın 29 çekmesi veya 30 çekmeside değil mesele.mesele pratik her çağda herkez tarafından takibi kolay mevsimleri
doğru takib eden bir takvim sisteminin oluşturumasıdır
aybaşlarının tespiti derken bir ayı diğer aylardan ayıran sınırlardan bahsediyorum iki dolun ay arasındaki gün
sayısının tespitinden.
sıcak dolun ayın tesptinin rengine ve parlaklığına göre tespitin çeşitli ihtilaflar doğuracağını düşünüyorum eşitli
coğrafyalarda nem oranının yüksekliğine bağlı olarak bu tespitin yapılması kesin olmayacaktır.
halbuki güneşin hareketlerine bağlı olarak gündönümünün tespiti hem kuranın indiği dönemde hemde bugün kolaydır.
ayrıyaten kuranda geçen sıcak dolunayın gün dönümünden sonraki ilk dolun ay olduğu konusunda emin değilim
ekinokstan(mart 21) sonraki ilk dolunay olması ihtimali bence üzerinde düşünülmeyi hak eden bir düşünce.buna nasıl
kanaat getirdin dersen; haram ayların hangi aylar olduğunun hesabını araplar zaten yapıyordu yahudier ve babillilerin
yaptığı gibi ve bu coğrafyanın tüm takvimleri araplarda dahil yılın başlangıcını bahar sayardı yaz değil.sıcak dolun ay
ifadesi anlamını serin zamanların bittiği sıcak zamanların başladığı ilkbahardan alıyor olabilir.
http://en.wikipedia.org/wiki/Full_moon
bu adrese gidip bakarsan burada çeşitli kültürlerin dolunaylara verdiği isimleri gösteren bir tablo var oradada
görebileceğin gibi ""hot moon"" ifadesi farklı zamanlardaki dolunaylar içinde kullanılabiliyor.
senin arap kültüründe bu ifade 21 hazirandan sonraki dolunaydır diyebilmen için daha fazla delil göstermen gerekir.
Katılma Tarihi: 14 temmuz 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 15
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
ayrıyeten nesi fesadıyla ilgili olarak şunu söyleyebilirim nesi fesadı dolunayın ertelenmesi değil haram ayların
ertelenmesi manasına gelmektedir bunu şu şekilde yapmaktalar; dolunayların 13 olmadığı bir yıl örneğin 2000 yılı
ertesi senede dolunaylar 13 çekecek olsun nesi fesadında bir sene içindeki dolunayların sayısı 13 olmadığı halde
2000 yılında 13 ay varmış gibi yapılması suretiyle haram aylar ertelenmektedir bir sonraki sene ise 13 ay olmasına
rağmen 12 a varmış gibi hesap yapılmaktadırlar.
19 yıl da ay ve güneşin hesabı denkleşmektedir.binlerce yıldan beri bu hesap bilinmektedir.19 yıl içinde 13 dolunay
olan yılların sayısı 7 dir 12 dolunay olan yılların sayısı ise 12 dir.
güneş-ay takvimini kullanan bütün medeniyetler bu hesabı ve döngüyü bilmektedirler.3, 6, 8, 11, 14, 17,19 bu sayılar
19 yıllık dönemde hangi yılların 13 dolunaylı olduğunu gösteren sayılardır.fesadı yapanlar bilerek menfati icabı
haram ayları ertelemek için bunu yapmışladır.
kütüphanecinin verdiği makaledeki tez yazarı çok yararlı tarihsel bilgiler vermiş olmasına rağmen malesef güneş ay
takvimini anlamamış ve doğru yorumlar yapamamaktadır.
nesi fesadı 13 dolunayı hesaba katmak değildir .nesi fesadı 13. dolunayı yanlış yılda hesaba katmaktır. malesef bu çok
önemli noktayı tez yazarı anlayamamıştır.
bir takvimin ay yada güneş takvimi olmasını ve adlandırılmasını hesaplamalarında ayı yada güneşi kullanmasına göre
belirlenir. güneş ay takviminde hem aydan hem güneşten hesaplamalarda faydalanılır. bu yüzden ismi ""güneş aydır"" karma
bir takvimdir.
kuranda geçen sıcak dolunayın gün dönümünden sonraki ilk dolun ay olduğu konusunda emin değilim; ekinokstan (mart 21) sonraki ilk dolunay olması ihtimali bence üzerinde düşünülmeyi hak eden bir düşünce. (birkatkimolsun)
Merhaba.
"YAKIP KAVURAN dolunay" anlamındaki ŞEHRU RAMAZÂN 21 Mart’tan sonraki dolunay olamaz. Bu dediğimizi somut hale getirirsek, sıcak dolunay örneğin 630 yılının 2 Nisan dolunayı olamaz. Çünkü yılın o vaktinde hava serindir; yakıp kavurmaz.
O sıcak dolunay, 630 yılının 30 Haziran akşamı doğmuştur. Kanıt:
"Sıcak dolunay… onda… FURKÂN indirildi – Şehru ramazân… ellezîunzile fîhil… furkân..."(2:185). Aslında indirilen, münafıkları fark etmenizi sağlayan bir sûre idi (9:64, 86, 124, 127). Çünkü FURKÂN "fark ettiren" demek.
Şimdi buna göre 630 yılının olaylarına bakalım.
İnananlar Mekke’yi fethetmek için Medine'den yola çıktılar. Hava sıcaktı. Oranın harman vakti idi. Hurmalar toplanıyordu. Münafıklar onu bahane ederek savaştan kaçtılar; sonra da "Bizi mallarımız ve ailelerimiz meşgul etti," dediler (48:11).
İnananlar 30 Haziran dolunayında Mekke’ye girdiler; 29 Temmuz dolunayında "büyük hac"larını yaptılar (9:3); Ağustos başında Huneyn’de önce yenildikleri, sonra kazandıkları bir ölüm kalım savaşı verdiler (9:25-26) ve Ağustosun ortalarında Mut’e seferine çıktılar.
Burası önemli.
Hava cehennemî sıcaktı. Münafıklar yine yan çizdiler; artı, inananları da seferden alıkoymaya yeltendiler. "Bu sıcakta sefere çıkmayın!" dediler - ve kâlû lâ tenfirû fîl harr (9:81).
Kısacası, şehru ramazânda indirilen FURKÂN ile o yılın sıcak döneminde olanlar iç içedir. Sıcak dolunay o yakıp kavurucu dönemden alınıp 2 Nisanın serinliğine yamanamaz. Sıcak dolunay yaz mevsiminin içindedir. Bu kesin.
Peki, haram aylardan biri midir? Bunu ayrıca ele alayım, Allah isterse.
Katılma Tarihi: 14 temmuz 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 15
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam arkadaşım
http://turkish.wunderground.com/history/airport/OEMK/2011/4/ 2/DailyHistory.html?req_city=NA&req_state=NA&req_statename=N A
verdiğim linkte mekkedeki 2 nisan 2011 deki sıcaklık değerlerini göstermektedir görebileceğin gibi hiçte öyle
serin havalar yoktur sıcalık 38 dereceye kadar çıkabilmekedir, türkiyenin hava şartlarıla orayı karıştırmamalısın.
o tarihte pek çok kültürde olduğu gibi arap kültüründede sıcakların başlangıcı yani ilk cemre havaya 21 marttan
sonra düşer
bilimsel olarakta böyledir bu, kışın bittiği havaların ısınmaya başladığı bir andır bu ayrıyaten gerek tarihi
kaynaklardan gerekse bilimsel izahlardan sıcakların başlaması
ifadesinin 21 martan sonrası için söylendiğini anlayabilirsin.
ayrıyeten bu günkü hicri takvimin hangi esaslarla çalıştığı bellidir bugünden geriye doğru projeksiyon
yaptığında kurandaki olayların hangi miladi aylara düştüğü konusunda bize bir
fikir vermesi kuvvetle muhtemeldir.
2 Nisan ile 30 Haziran arasında 4 derece fark var. Bence önemli bir fark ama "2 Nisan’da havalar serindir," demiştim; onun yanlışlığı kesin. Tamam, yakıp kavurmaz ama SERİN de sayılamaz.
Bu rakamlara inanmakta zorlanıyorum ama Nisanla ilgili olarak SERİN dediğim için özür dilerim.
4 Ocak bile 26 derece. O dönemin Türkiye'sinde kar yağdığını göz önüne alırsak 26 derece çok sıcak. 2 Nisan ise ondan iki ay sonra. İlk baharın ortası. Elbet daha sıcak olacak. 30 Hazirana gelince o, sıcak yaz mevsimine ait bir ay. Ege'de Haziranın ortası harman vaktidir.
Kısacası 2 Nisandaki havaya
yakıp kavuran anlamında ramazân diyemeyiz;
yoksa 30 Haziran-1 Temmuz sıcağını
nitelemekte zorlanırız.
*
Bir de hem "sıcak dolunay"ın adında hem de münafıkların "Bu sıcakta sefere çıkmayın!" demesinde SICAK kavramı ortak temadır ve o sıcak, cehennemî bir sıcaktır. 2 Nisan sıcağı cehennem ateşiyle mukayese edilecek kadar şiddetli midir ki sefere çıkmayı engellesin?
Artı, Allah isterse daha sonra Kuran ayetlerine dayanarak anlatmaya çalışacağım: ŞEHRU RAMAZÂN haram aydır ve haramdan kasıt avlanma yasağıdır, ki biyolojik takvim gereğince yaz aylarına denk gelir; 2 Nisan örneğinde görüldüğü üzere ilk baharın ortalarına değil.
Buna göre meal: Allah’ın ındinde dolunayların sayımı on iki dolunaydır.
Hasan Akçay yazdı.
Merhabalar sayın Akçay,
kavuran dolunay ifadesinin türkçe karşılığı nedir? Bu bir deyim mi, mecaz mı?
Yanlış görmediysem, uydu olan için hep kamer demişken, daha sonra neden şehru ramadan desin? Halihazırda şehru ramadan-kavuran ay dendiğinde her birey az çok ne dendiğini anlayacaktır ama kavuran dolunaydan ne anlaşılır onu bilemiyorum çünkü ben açıkca anlamadım. İfade, en az benim yazdığım cümleler kadar devrik görünmüyor mu sizede? Saygılarımla
Katılma Tarihi: 14 temmuz 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 15
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
merhaba arkadaşım, çok şükür iyiyim.
evet seninde gördüğün gibi sıcaklık değerleri öyle serin havaları göstermiyor;yalnız bazı hususları gözden kaçırıyorsun gibi geliyor açıklayayım; sen 2 nisandaki ortalama değerleri almışsın ben ise sıcaklık değerlerini alırken en yüksek değerleri(38 derece) almıştım bunu yaparken ki mantığım insanlar bu gün hava çok sıcak dediklerinde konuşma dilinde genelde gün içindeki en sıcak zamanı kast ederek konuşurlar çünkü akıllarında yaşadıkları sıkıntı kalmıştır.kuranda geçen ifadeleride bu mihvalde okumak lazım.
ilave olarak ortalama değerlerin alınma yöntemi en düşük sıcaklıkla(gece) enyüksek sıcaklık(öğle) toplamlarının ikiye bölünmesiyle bulunur.
yani (24+38)/2=31 sen de takdir edersinki gece sıcaklıklarının ortalamaya dahil edilmesi gündüzün ortalama sıcaklık değerleriyle aynı sonucu vermesini engeller.
yukarda daha öncede verdiğim linke bakarsan orada gündüz vakti değerleri saat saat verilmektedir görebileceğin gibi 31 c o değerler içinde bayağı istisnai bir yerdedir.
birde şunu gözönünde bulundurmanı isterim verdiğim linkte en yüksek sıcaklıkların mevsimsel ortalamaları ve kaydedilen en yüksek sıcaklık değerleride var bunuda hesaba katarsan 15 temmuzdaki sıcaklık ortalama değerleriyle neredeyse aynı seviyeye geliyor.yani bahsettiğimiz tarihte (2 nisan) ""mevsimsel ortalamanın üstünde"" bir sıcaklıkta gerçekleşmiş olabilir.
bir önemli noktada bütün meteoroloji ölçümleri gölgede yapılır.halbuki sefere çıkan askerler direk güneşin altındadırlar ve gölgede 38 derece olan sıcağı artık nasıl hissedeceklerini senin takdirine bırakıyorum.
üstelik kuranda cehennem sıcağı tabiri geçmez münafıkların havalar sıcak olacak lafına karşı cehennem daha sıcaktır sözüyle karşılık verilir.
tabi tüm bu meteoroloji tartışmalarından çıkarabileceğin başka bir sonuç daha var, en azından mekkenin dışındaki dünya için belirli tarihlerden sonra (21 mart veya 21 haziran) gözlemsel olarak(renk veya parlaklık) "sıcak dolunay" ın tespit edilmesi fark edilmesi mecburi bir olay olmaktan çıktığı sonucuna varabiliriz.nasıl bu sonuca vardın dersen kuzey yarımkürede farklı yerlerde aynı tarihte farklı sıcaklık değerleri ve hava durumu varsa heryerde meteorolojik etmenlere bağlı olarak ortaya çıkan "sıcak dolunayın" aynı anda gözlemlenebileceğini idda etmek mantıksızdır.bu dolunaya şahit olmak raslantısaldır.
benim yaptığım araştırmalarda insanlar genelde dolunaylara ayın rengine göre değil kendilerini etkileyen bir mevsimsel etmene göre isim vermişlerdir mesela hasat dolunayı, balık dolunayı, gül dolunayı, vs
bu linkteki tablolordaki bütün bir yıla dağılmış dolunay isimlerini incelersen hemen hepsinin aynı mantıkla isimlendirildiklerini görürsün. hatta tabloda "sıcak dolunay" ifadesi ""hot moon"" bile var yalnız ilk bahar ekinoksundan sonraki aya verilmiş bu ad.
uzun lafın kısası "sıcak dolunay" ifadesi ayın belli bir görselliğini ifade etmek için değil sıcakların habercisi olduğu için bu aya ""sıcak"" adı verilmiştir ve bütün kültürlerde ve arap kültüründe sıcaklar 21 mart ekinoksundan sonra başlar. bu sadece kültürel bir şey değildir doğada gözlemlenebilen farkedilen bir şeydir.
yukardaki mevsimsel açıklamalarıma bakarakta anlayabilirsinki insanlar 2 nisanda da güneşin altında kavrulmaktadırlar.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma