“Sayin Hasan bey! Ilahi takvim yoktur.”
İLAHÎ takvim İLAH GİBİ takvim demekse ona ben de inanmam. Ama Allah’ın bir takvimi var. Meallerde öne sürüldüğünün aksine, “ayların sayısı”nı değil ”dolunayların sayılması”nı (9:36) esas alan bir takvim.
Hani Hz İbrahim “Ben de can verir, can alırım!” deyip rablik taslayan bir hükümdara “Allah güneşi doğudan getirir; hadi sen batıdan getir!” diye meydan okur ya (2:258).
“Ben de keyfimce takvim yaparım!” diyen hicrî takvimci zamane hükümdarlarına Hz İbrahim’i örnek alıp meydan okumak gerekiyor: “Allah bazı dolunayların sayısını 13 yaptı; hadi siz 13′ü 12 yapın!”
Mümkün değil. Hiç kimse güneşi batıdan getiremez ve ayların sayısını 12 yapamaz. Çünkü Allah güneşin doğudan gelmesini de bazı “süre”lerde dolunayların sayıca 13 olmasını da gökleri ve yeri yarattığı gün karar altına almış.
Artı, ŞeHR “bir dolunayla onu izleyen dolunay arasındaki 28 günlük bir zaman birimi”dir iddiası. Eğer inanıyorsanız bu dediğinize bölün 365′i 28′e. 12 mi çıkıyor? Hayır. 12.53.
Matematik bu. Neden “On ikidir!” dedirtip Allah’a yalan söyletirler?
*
Adet “sayı”dır; ıddet ise SAYMA. Tevbe 36 buna göre okunmak zorunda. ZORUNDA. Çünkü matematik bu. 12.53 asla 12 değildir.
İnne IDDET eş-şuhûri ındellahi ‘sné aşere şehran... Bunun alışıla gelen çevirisi: Şüphesiz Allah’ın ındinde ayların SAYISI on ikidir.
Ayların SAYISI?
Oysa Allah IDDET diyor. IDDET eş-şuhûr: ayların SAYILMASI. Bunun uygulanmasını şu süreler üzerinde yapalım (H: Haziran, t: temmuz, a: ağustos, e: eylul, e: ekim…)
18T-16a-15e-14e-/13k-12a-11 Oc 2009-9ş-11m-9n-9m-7h
7T-6a-4e-4e-/2k-2a-30a-30 Oc 2010—28ş-30m-28n-27m+26h
26T-24a-23e-23e/21k-21a…
Görüldüğü gibi 18 Temmuzda başlayıp 7 Haziranda sona eren “süre”deki ayların SAYISI 12, tamam. Ama 7 Temmuzda başlayıp 26 Haziranda sone eren “süre”deki ayların SAYISI 13! Yani o SAYI bazan 12, bazan 13′tür. “Ayların SAYISI 12′dir,” diye bir KURAL yok.
Burada ard arda gelen iki kızıl dolunayın arasındaki süre tanımlanıyor. Dolunayların SAYISI 12 olmuş ya da 13 olmuş, konu o değil. Konu, o iki kızıl dolunayın arasındaki “süre”dir. Dolunayları sayacaksınız. On ikincide “Tamam. Süre bu!” diyeceksiniz.”
“Süre”nin tanımı için dolunayların SAYISI en az on iki olacak; o, şart. On üç olması da Allah’ın gerçeği. Ama o şart değil. SAYI henüz tamamına ermemiş olsa bile SAYIM on ikinci dolunayda gerçekleşiyor.
DOLUNAYLAR için Kuran eşhur diyor, ki meşhur ile aynı kökten olup tanınan, KOLAYCA GÖRÜLEN demek.
Yani ŞEHR eşittir dolunay. Ve RAMAZAN en sıcak demek. Elmalılı:
Çoğunluğun görüşüne göre RAMAZAN “ramaz”dan alınmıştır. RAMAZ güneşin hararetinin şiddetinden taşların son derece kızmasıdır ki, böyle pek kızgın yere RAMDÂ denir. Bu bakımdan RAMAZAN “ramda”dan YANMAK mânâsına ramida fiilinin masdarıdır. Yani kızgın yerde yalın ayak yürümekle yanmak demektir. (Hak Dini Kur’an Dili, Bakara 185).
ŞEHRU RAMAZAN yani en kızıl dolunay anılan dönemde üç kez görünmüş: 18 Temmuz, 7 Temmuz, 26 Temmuz. O ve onu izleyen üç dolunay Tevbe 36′da anılan “dört yasak“tır - erba’atun hurum. Allah’ın takviminde bu var.
Dolunayların SAYIMI on iki dolunaydır; bunların içinde dört yasaklar var– erbaatu’n-hurum (9:36).
Yüce Allah yasaları ve “yasaklar”ı vurguluyor. Önemli olan, insanların onlara uyması. Yasakların ne zaman başladığı, ne zaman bittiği bilinecek ki uygulanması mümkün olsun.
O “dört yasaklar”a saygı göstereceksiniz; onlardaki av yasağını delmiyeceksiniz.
*
Kafirler Allah’ın o yasağını NESÎ hinliğiyle deliyordu. NESÎ, dolunayı ertelemek yani bir sonraki “süre”ye devretmek demek. Oysa Allah’ın ölçüp biçerek kurduğu düzene fesat sokmaktı bu; amansız zulümlere teşneydi.
DEVRETMEK küfüre küfür katar. Kafirler Allah’ın yasak ettiğini SAYIMA uydurmak için onu bir yıl haram bir yıl helal ilan ederler ve onunla saptırılırlar (9:37).
NESÎ fesadının o sürelere uygulanışını görelim:
18T-16a-15e-14e-/13k-12a-11 Oc 2009-9ş-11m-9n-9m-7h
7T-6a-4e-4e-/2k-2a-30a-30 Oc 2010—28ş-30m-28n-27m+26h
26T-24a-23e-23e/21k-21a…
Yasak dönemlerinden biri, örneğin, 26 Temmuz-23 Ekim arasıdır; 26 Temmuzdaki kızıl dolunay ile başlar ve 21 Kasımdaki dolunay ile sona erer.
23 Ekim dolunayı ERBAATU’N-HURUM yani “dört yasaklar”ın içindedir. Allah’ın yasak ettiği bu.
Ama kafirler, Allah’a inat, o dolunayda avlanmaya azimlidir. İsteklerini gerçekleştirmek için ne yaparlar?
Allah “Dolunayların SAYILMASI on ikidir,” diyor ya. Sayarlar. On ikinci dolunaya gelince “SAYI tamam!” derler; ve artan on üçüncü dolunayı bir sonraki süreye devrederler.
NESİ fesadına uğratılan süreler şu hale gelir:
18T-16a-15e-14e-/13k-12a-11 Oc 2009-9ş-11m-9n-9m-7h
7T-6a-4e-4e-/2k-2a-30a-30 Oc 2010—28ş-30m-28n-27m+
26h-26T-24a-23e/23e-21k-21a…
Allah’ın haram kıldığı 23 EKİM DOLUNAYI görüldüğü gibi beşeren helal ilan edilmiştir. Ardı yumak söküğü gibi gelir. Sıradaki 23 Eylul dolunayı helal ilan edilir, ardından 24 Ağustos dolunayı, sonra 26 Temmuz ve 26 Haziran. Av yasağı fiilen ortadan kalkar.
Oysa o dönem, av hayvanlarının yavrulama ve yavrularını büyütüp eğitme zamanıdır. Yasak ortadan kalkınca yavrular buna fırsat bulamaz. Büyüyemeden ve avcıya av olmak nedir öğrenemeden onunla burun buruna gelirler. Avcıyı koklayıp yalamaya kalkarlar. Anaları kendini ortaya atar. Sonra?
Size helalken avlanın -Ve izâ haleltum festâdû! (5:2). Size yasakken av hayvanı öldürmeyin –lâ taktulû’s sayde ve entum hurum (5:95).
“Ve entum hurum” diyen Allah’ın “size YASAKKEN” anlamına gelen sözlerini de “siz İHRAMLIYKEN” diye çarpıtırlar. İyi de Arapların eskiden giydiği o donsuz giysiden av hayvanlarına ne?
Keramet ihramda olduğuna göre ve yalnızca iki gün süren hac ibadetinin dışında o da giyilmediğine göre av yasağı anlamında haram aylar fiilen iptal edilmiştir.
Allah’ı hayattan böyle dışladılar. O’nu hayatın içine tekrar sokmak amacında samimi iseniz önce bu küfrün tanısını yapacaksınız sonra tedavisini.
*
Yûsuf dedi ki: Hep yaptığınız gibi yedi YIL ekip biçeceksiniz. Yiyeceğiniz az miktarın dışındaki ürünü başağında bırakın (12:47).
Ardından yedi kurak yıl gelecek ve tükettiğiniz az miktarın dışında bu yıllar için alıkoyduğunuzu yiyip bitirecek (12:48).
O yedi verimli “yıl”ın sonu Allah’ın takvimine göre: 10 Haziran,
bazı insanların uyduruk HİCRÎ takvimine göre ise: 14 Mart
10 Haziran ekinlerin biçilmeye başlandığı zamandır. O ÜRÜN alınır. İnsanlar yedi yıllık kurak döneme yeterli ürünü kaldırıp bir yana koyduktan sonra girerler ve açlıktan ölmemeyi başarırlar.
14 Mart ise aşırı erkendir. Tohumlar yeni yeni filiz vermektedir, bazan karlar altında. Üreticiler o yedinci ÜRÜNÜ alamadan izleyen yıla yakalanır ve açlıktan ölürler.
İşte dolunayların SAYILMASINI esas alan Allah’ın takvimi. Buna uyan insanlar kendilerine tanınan 7 bitek yılda 7 ürün alıyor:
28H-27t-26a-24e/24e-22k-22a-21Oc1943-20ş-21m-20n-19m+18h
17T-15a-14e-13e/12k-11a-10 Oc 1944-9ş-10m-8n-8m-6h
6T-4a-2e-2e/31e-30k-29a-28 Oc 1945-27ş-28m-27n-27m
25H-25t-23a-21e/21e-19k-19a-17Oc1946-16ş-17m-16n-16m+14h
14T-12a-11e-10e/9k-8a-7 Oc 1947-5ş-7m-5n-5m-3h
3T-2a-31a-30e/29e-28k-27a-26 Oc 1948-24ş-25m-23n-23m
21H-21t-19a-18e/18e-16k-16a-14Oc1949-13ş-14m-13n-12m+10h
Ve 28 günlük 12 ayın SAYISINI esas alan hicrî takvim. Bu takvim yedinci bitek yılın son üç ayını dışlıyor ve üreticileri 7 bitek yılda yalnızca 6 ürüne mahkum ediyor:
28H-27t-26a-24e-24e-22k-22a-21 Oc 1943-20ş-21m-20n-19m
18h-17t-15a-14e-13e-12k-11a-10 Oc 1944-9ş-10m-8n-8m
6h-6t-4a-2e-2e- 31e-30k-29a-28 Oc 1945-27ş-28m-27n
27m-25h-25t-23a-21e-21e-19k-19a-17 Oc 1946-16ş-17m-16n
16m-14h-14t-12a-11e-10e-9k-8a-7 Oc 1947-5ş-7m-5n
5m-3h-3t-2a-31a-30e-29e-28k-27a-26 Oc 1948-24ş-25m
23n-23m-21h-21t-19a-18e-18e-16k-16a-14 Oc 1949-13ş-14m
Dışlanan aylar: 13n-12m-10h
24H-24t-22a-21e/21e-8k-8a-18Oc2003-16ş-18m-16n-15m+14h
13T-12a-10e-10e/8k-8a-7 Oc 2004-6ş-6m-5n-4m-3h
2T-31t-30a-28e/28e-26k-26a-25 Oc 2005-24ş-25m-24n-23m
22H-21t-19a-18e/17e-16k-15a-14Oc2006-13ş-14m-13n-13m+11h
11T-9a-7e-7e/5k-5a-3 Oc 2007-2ş-3m-2n-2m-1h
30H-30t-28a-26e/26e-24k-24a-22Oc2008-21ş-21m-20n-20m+18h
18T-16a-15e-14e/13k-12a-11 Oc 2009-9ş-11m-9n-9m-7h
24H-24t-22a-21e/21e-8k-8a-18 Oc 2003-16ş-18m-16n-15m
14h-13T-12a-10e-10e/8k-8a-7 Oc 2004-6ş-6m-5n-4m
3h-2T-31t-30a-28e/28e-26k-26a-25 Oc 2005-24ş-25m-24n
23m-22H-21t-19a-18e/17e-16k-15a-14 Oc 2006-13ş-14m-13n
13m+11h-11T-9a-7e-7e/5k-5a-3 Oc 2007-2ş-3m-2n
2m-1h-30H-30t-28a-26e/26e-24k-24a-22 Oc 2008-21ş-21m
20n-20m-18h-18T-16a-15e-14e/13k-12a-11 Oc 2009-9ş-11m
Dışlanan aylar: 9n-9m-7h
*
"Takvimlerin birbirlerine üstünlükleri yoktur."
Bence 365 günlük “güneş yılı”nı esas alan bütün takvimlerin “28 günlük 12 ay”ı esas alan hicrî takvime üstünlüğü var. Çünkü Allah’ın “takdîr”i güneş yılıdır (12:47); o takvimler bu ilahî takdîrle uyum içindeler.
Bu bir yana, hicrî takvimi Allah reddediyor.
Kanıt, örneğin, Yûsuf 47’dir: tezra’ûne seb’a SİNÎNE de’âben –yedi YIL hep yaptığınız gibi ekip biçersiniz.
YEDİ YIL EKİP BİÇMEK yedi ekim “mevsim”i demek. Ve “mevsim”leri AY değil, GÜNEŞ oluşturur.
Yedi YIL içindeki “dolunaylar”ın ve 28 günlük “aylar”ın dökümlerine bir daha bakın lütfen.
Ard arda gelen iki kızıl dolunay arasındaki zamana SÜRE demiştik; 28 günlük 12 ay ise hicrî takvimin “yıl”ıdır.
7 bitek yılın içindeki SÜRELER, yedi güneş yılına denk düşüyor. O yüzden hem insanlara Allah’ın tanıdığı 7 “süre”de hem de 7 “güneş yılı”nda mevsimler vakten sabit.
Ama o 7 “güneş yılı”nın aylarından Nisan, Mayıs ve Haziran 7 hicrî yıla çok geliyor; o yüzden bir sonraki hicrî yıla devrediliyorlar; ve mevsimler vakten oynak hale geliyor. İşte NESÎ fesadı bu.
Böylece NESÎ fesadı otomatiğe bağlanıyor.
Hicrî takvimciler gerçeği istedikleri kadar çarpıtsınlar; gerçekte o üç dolunay fiilen, bitek dönemin son yılına aittir. İstedikleri yalanı uydursunlar. Allah, ekini tarlada dipdiri tutarak, yüzlerine vuruyor onların yalanını.
Hicrî takvime uyan üreticiler kurak dönem başladı diye isterlerse evlerine kapansınlar. Güneş yılını esas alan “Allah’ın takvi”mine uyanlar o ürünü kaldırıp açlıktan ölmemeyi başarırlar.
*
ŞEHRU RAMAZAN en sıcak dolunay demek, ki 21 Haziran’daki Yaz Dönencesini izleyen 0 ile 30 gün içinde görülür. Uzaydaki ay o anda bulunduğu yer nedeniyle köz gibi kızıl bir renge bürünür ve kızgın yaz sıcaklarını haber verir. Örneğin 24 Haziran 2002′nin çilek dolunayı:
http://www.pa.msu.edu/people/frenchj/moon/index3.html
*
ORUÇ, inananlar “kızıl dolunay“a tanık olunca başlar:
Kızıl dolunayda okuma indirildi. İnsanları iletip bazı kanıtları dile getiren ve gerçeği yalandan ayıran okuma. Hanginiz o dolunaya tanık olursa ORUÇ tutsun (2:185)
Söz konusu yalan, ikiyüzlülerin iman etmiş GİBİ yapmalarıdır. Yalanlarını bildiren bir SÛRE iniverirse diye korku içindedirler:
İkiyüzlüler, kalplerindekini haber veren bir sûrenin tepelerine indirilmesinden korkarlar. (9:64).
Kızıl dolunay kavurucu sıcakların habercisidir. Ama “Allah’a iman edin ve O’nun elçisiyle birlikte savaşın!” diyen bir SÛRE indirilmiş, savaş farz olmuştur (9:86). İkiyüzlüler sıcağı bahane ederler:
"Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşmak zor geldi onlara. 'Bu sıcakta savaşa çıkmayın!' dediler." (9:81).
İndirilen sûre, Bakara 185′te açıklandığı üzere, yalan nedir gerçek nedir ortaya çıkaran bir ayıraçtır:
Bir sûre indirilince bazıları “Hanginizin imanını artırdı bu!” derler. İman edenlere gelince, sûre onların imanını artırır (9:124).
İkiyüzlüler kendilerine yakışanı yaparlar: Bir SÛRE indirilince ”Sizi biri görüyor mu?” diye birbirlerine göz atarlar; ve sıvışırlar (9:127).
*
ÖLÇÜ GECESİ “kızıl dolunay“ın belirdiği gecedir:
Biz onu ÖLÇÜ GECESİ indirdik. Ölçü gecesini sana ne bildirir? Ölçü gecesi bin dolunaydan iyidir. Melekler ve Ruh her türlü iş için Rabbin izniyle onda inerler. Şafak atana kadar esenliktir (Sûre 97).
“Kadr”in fiil halleri ölçüp biçmek anlamında Yâ Sîn 39-40’ta geçiyor:
Ve ay. Hurma çöpünden bir yaya dönene kadar küçülen dilimler ölçüp biçtik ona (KADDERna). Güneş aya yetişmez; gece gündüzü yakalayıp geçmez. Hepsi kendi yolunda yüzer. Bunu o Güçlü Olup Bilen, ölçüp biçti (TAKDÎR).
*
DOLUNAY demek olan ŞEHR, Bakara 185’de geçmişti: ŞEHR-u ramazan. “Ay”ın dilimleri olan HİLALLER ise Bakara 189’da geçiyor:
Sana ayın dilimlerini soruyorlar. De ki, onlar insanlar için ve hac için vakitleri belirler. Evlere arkadan girmeniz değildir iyi olan; sorumlu duruşunuzdur. Evlere kapılarından girin.
EVLERE KAPILARINDAN GİRMEK ayetteki anlam örgüsünden açıkça anlaşıldığı üzere göz önünde olan yolu kullanmak demek. Evlerin gözden ırak arkalarını değil, meŞHuR olan kapılarını kullanmak.
Buna göre HAC İBADETİ sırasında yapılan etkinlikler meŞHûR “ŞeHR”in ”teŞHiR”iyle başlar; o ”ŞeHR”in “hilal”e dönmesine kadar sürer. Dolunayın hilale dönmesi 10 gün aldığına göre 10 günlük bir süredir bu. Ama acelesi olana iki gün yeter (2:203).
Ayın yerküre çevresindeki devri 28 küsûr gün alıyor.
Yeni aydan hilale….: 4 ya da 5 gün
hilalden dolunaya…: 10 gün
dolunaydan hilale: 10 gün
hilalden eski aya….: 4 ya da 5 gün
Hac ibadeti, Bakara 197’deki “Hac dolunayları BİLİNİR” ifadesince de ortaya konduğu üzere, Tevbe 36′da geçen “erba’atu’n-hurum“un her bir dolunayı ile onun hilale döndüğü an arasında yapılır. Yani bir yılda 10′ar günlük dört dönem.
2008′in dolunayları, koyu yazılılar erba’atu’n-hurum olmak üzere: 22 ocak-21ş-21m-20n-20m-18h-18T-16a-15e-14e-13k-12a
Buna göre 2008’in “erba’atu’n-hurum”u ve onların içindeki 10’ar günlük hac dönemleri: 18-28 Temmuz, 16-26 Ağustos, 15-25 Eylul, 14-24 Ekim
Hicrî yılın “aylar”ı: (1)Muharrem, (2)Sefer, (3)Rabîu’l-evvel, (4)Rabîu’s-sâni, (5)Cemaziye’l-evvel, (6)Cemaziye’s-sâni, (7)Receb, (8)Şaban, (9)Ramazan, (10)Şevval, (11)Zi’l-kâde, (12)Zi’l-hicce.
Zİ’L-HİCCE sonradan uydurulan ve, adından da anlaşıldığı üzere, halen içinde hac yapılan aydır ama Kuran’ın eşhurun ma'lûmât diye andığı o dört aylardan biri değildir.
Bu durumda 2008’de yapılan hac geçerli mi? Ne dersiniz?
____________________________________________________
*İtirazın asıl sahibi: Dr Ayman. Onun yazdığı makaleler ve konunun müzakeresi sırasında yaptığı açıklamalar şurada okunabilir:
http://free-minds.org/forum/index.php?topic=9188.0
Ben makalemi oradan edindiğim bilgiye kendi araştırma ve incelemenin sonuçlarını ekliyerek yazdım.
*
Haccın farziyetine inanmayan bir Müslüman tarafından yapılan yorum: HACCIN FARZLARI üçtü: 1-İhram, 2-Arafatta vakfe, 3-Ka’beyi tavaf. Sen birinci farzı kaldırdın! Yavaş yavaş hac hakkında dediğimize gelmeyesin!!:))
Cevabım: Allah Kitab’ında ne diyorsa o. Allah “Hacılar ihrama girsinler!” diyorsa lütfen bana bildirin. Hangi ayette diyor? Daha önce haccın farzlarını bir iletimde ele almıştım. Onun ilgili bölümünü buraya aktarıyorum:
Hac evlerin kapıları gibi meŞHuR olan dolunayın teŞHiRiyle başlayıp onun “hilal”e dönmesiyle sona erer (2:189). Bu demektir ki haccın normal süresi on gündür çünkü dolunayın hilale dönmesi 10 gün alır.
Ama acelesi olana iki gün yeter (2:203). Şöyle ki:
Dolunayın göründüğü geceyi izleyen sabah ilk gündür. Adaylar o gün Arafat’ta Allah’a hesap verir, arınır, bilinçlenirler (22:29). Arafat vakfesi denen bu etkinliği dile getiren ayet:
Arafat’tan Meş’ari’l-Harâm’a akın ettiğinizde Allah’ı O’nun sizi ilettiği gibi anın; O’ndan önce (min ba’dihî) şaşırmış durumdaydınız (2:198)
Hacılar içinde “Meş’ari’l-Harâm”ın bulunduğu Müzdelife’de aynı günün akşamı Allah’a şükrederler, kendilerini Arafat’ta bilinçlendirip arındırdığı için. Bu da Müzdelife vakfesi (2:198).
İkinci günün sabahı Kâbe’nin yoluna düşerler. O yönde yoksullara hayvan bağışında bulunurlar (2:196, 22:28) ve bağışın, yerine vardığına dair işlem tamam anlamında saç tıraşı olurlar.
Ardından Kâbe’yi ziyaret ederler (3:97). Buna ifade tavafı deniyor (22:29).
Özetle, haccın “menasık”ı yani farzları: (1)Arafat’ta bilinçleniş, (2)Meş’ari’l-Harâm’da şükür, (3)Kâbe yönünde hayvan bağışı, (4)İfade tavafı olarak uygulanan Kâbe ziyareti.
Hac bu. İhrama girmek yok; şeytanı taşlamak yok; o kara taşı öpmek yok…