HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: Allah’ın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
ehli-ibrahim
Yeni Uye
Yeni Uye


Katılma Tarihi: 02 agustos 2009
Gönderilenler: 17
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ehli-ibrahim

Selam

Aşağıdaki özel günler takviminden anlaşılacağı gibi, Yahudilerin de özel günleri her sene 10 gün geriye gidiyormuş. Yani, onlarda bizim kullandığımız hicri takvimin bir benzerini kullanıyorlarmış.




Buradan çıkan sonuç şu olabilir: Doğru takvim hicri takvim ya da benzeridir. Gökyüzündeki kamer 12 kez eski aydan yeni aya dönüşür ve 13. oluşunca yeni yıla girilmiş demektir. Allah Yahudilere nasıl Ay takvimini kullanmayı emretmişse, Müslümanlara da emretmiştir.
Sonuç olarak Hicri takvimi müslümanlar ilk kez kullanmamışlar çünkü Allah her topluma bu takvimi kullanmayı emretmiştir.

Ancak karşı iddia da şudur: 'Takvim kızıl dolunay ile başlar. Kızıl dolunay 12 dolunayda bir görülür. Bir sonraki kızıl dolunayın görülmesi ile bir sonraki yıla geçilir ve önceki yıl tamamlanmış olur. (Eğer 13. dolunay kızıl değilse bir sonraki yıla geçilmez, 14. dolunay kızıl dolunaydır ve o zaman bir sonraki yıla geçilir.)
Kızıl olmayan 13. ay bir sonraki yıla ertelenmeyecek, fazlalık olarak yaşanacak. Yeni yıl için kızıl dolunay beklenecek)

Allah Kuran'da Ayları ertelemeyin uyarısı yapıyor. Bu çok önemli bir uyarı çünkü erteleyenler kafir oluyor. Biz bu ertelemeyi genel olarak şöyle anlıyoruz: 'Geçen sene Recep ayı haram aydı, gelin bu sene şaban ayını haram ay yapalım.'

Ertelemek ancak inkârda bir artıştır. Bununla kâfirler şaşırtılıp saptırılır. Allah'ın haram kıldığına sayı bakımından uymak için, onu bir yıl helal, bir yıl haram kılıyorlar. Böylelikle Allah'ın haram kıldığını helal kılmış oluyorlar. Yaptıklarının kötülüğü kendilerine 'çekici ve süslü' gösterilmiştir. Allah, inkârcı bir topluluğa hidayet vermez. 9-37


Bu ayet genel görüşteki ertelemeyi de kastediyor da olabilir, bizim iddiamız olan yukarıda bahsettiğim ertelemeyi de. '4 yılda bir oluşan 13. dolunay bir sonraki yıla ertelenmeyecek.'

Ertelemek ancak inkârda bir artıştır. Bununla kâfirler şaşırtılıp saptırılır. Allah'ın haram kıldığına sayı bakımından uymak için, onu bir yıl helal, bir yıl haram kılıyorlar. Böylelikle Allah'ın haram kıldığını helal kılmış oluyorlar. Yaptıklarının kötülüğü kendilerine 'çekici ve süslü' gösterilmiştir. Allah, inkârcı bir topluluğa hidayet vermez. 9-37

Dikkatlerinizi sayı bakımından uymak için yazan yere çekmek istiyorum. Yani kafirler, kendi zevkleri ya da istekleri doğrultusunda değil, SAYI BAKIMINDAN UYMAK İÇİN erteleme yapıyorlar. Bu durumda bizim iddiamız daha geçerli görünüyor. Sonuçta Yahudiler de, Ehli-sünnet de aynı hataya düşmüş olabilir. En doğrusunu Allah bilir.




Araştırma sürüyor. Bizim iddamızı destekleyen ya da çürüten bulabildiğim her delili sizinle paylaşacağım inşallah..



__________________
Kim bundan (Kuran'dan) yüz çevirirse, şüphesiz kıyamet günü o, bir günah-yükü yüklenecektir. Taha 100
Yukarı dön Göster ehli-ibrahim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ehli-ibrahim
 
isimsiz
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 02 haziran 2010
Gönderilenler: 137
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı isimsiz

O, senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye güneşi bir aydınlık, ayı bir ışık yapan ve ona menziller ayarlayandır. Allah bunu ancak gerçek ile yaratmıştır. O, bilecek olan bir kavim için âyetleri detaylandırır. 10-5 Bu, doğru bir çeviri olmamış.

[Yunus/5]: Güneşi bir ışık, ayı da bir aydınlık kılan ve senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye ona duraklar ayarlayan O'dur. Allah, bunları ancak gerçek ile yaratmıştır. Bilen bir toplum için ayetleri detaylandırarak açıklar.

Selam

Yukarı dön Göster isimsiz's Profil Diğer Mesajlarını Ara: isimsiz
 
ehli-ibrahim
Yeni Uye
Yeni Uye


Katılma Tarihi: 02 agustos 2009
Gönderilenler: 17
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ehli-ibrahim

Not: Bu tartışmanın sonunda İsimsiz adlı kişinin haklı olduğu tarafımdan kabul edilmiştir.

------------------------------------------------------------ ------------------


İsimsiz demiş ki;

O, senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye güneşi bir aydınlık, ayı bir ışık yapan ve ona menziller ayarlayandır. Allah bunu ancak gerçek ile yaratmıştır. O, bilecek olan bir kavim için âyetleri detaylandırır. 10-5 Bu, doğru bir çeviri olmamış.

[Yunus/5]: Güneşi bir ışık, ayı da bir aydınlık kılan ve senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye ona duraklar ayarlayan O'dur. Allah, bunları ancak gerçek ile yaratmıştır. Bilen bir toplum için ayetleri detaylandırarak açıklar.

Selam

---------------------------------------------------------


Selam İsimsiz. Bu çeviri hasanakcay.net adresinde tartışıldı. Oradaki tartışmanın sonucunda bu çevirinin daha doğru olduğu kararına varıldı. Ben de oradaki sonuçtan giderek bu ayeti bu şekilde paylaştım.

Hasan beyin ayetin meali hakkındaki açıklaması; 

Huvellezî cealeş şemse dıyâen vel kamere nûren ve kadderehu menâzile li ta'lemû adedes sinîne vel hisâb(hisâbe), mâ halakallâhu zâlike illâ bil hakk(hakkı), yufassılul âyâti li kavmin ya'lemûn(ya'lemûne).

1. huve : o ki
2. ellezî ceale : ki o kıldı (yarattı)
3. eş şemse : güneş
4. dıyâen : bir ziya, bir ışık (olarak)
5. ve el kamere : ve ay (kamer)
6. nûren : bir nur
7. ve kaddere-hu : ve ona takdir etti
8. menâzile : menziller, yörüngeler
9. li ta'lemû : bilmeniz için
10. adede es sinîne : senelerin adedini, sayısını
11. ve el hisâbe : ve hesabını
...
..

Huvellezî cealeş şemse dıyâen vel kamere nûren ve kadderehu menâzile
O’dur ki güneşi bir ışık ve kameri bir nûr yapıp ona gittikçe küçülen dilimler ölçüp biçti…


li ta’lemû adede’s sinîne ve’l hisâb.

li ta’lemû: bilesiniz
adede’s sinîne: yılların sayısını
ve’l hisâb: ve hesabı

ki yılların sayısını ve hesabı bilesiniz.

O’dur ki güneşi bir ışık ve kameri bir nûr yapıp ona gittikçe küçülen dilimler ölçüp biçti ki yılların sayısını ve hesabı bilesiniz.

YILLARIN SAYISINI VE HESABI BİLİN DİYE GÜNEŞİN BİR IŞIK VE AYIN BİR NÛR OLMASINI SAĞLAYAN VE ONA GİTTİKÇE KÜÇÜLEN DİLİMLER ÖLÇÜP BİÇEN O’DUR.

Önce YILLARIN SAYISI" Hasan Akçay


Yani yılların sayısını güneş, yılların hesabını ayın şekilleri belirliyor. Bizim yorumumuz, yaklaşımımız budur.

Sizin çeviriniz ayeti bölüyor. Şöyle ki; ayette, güneş, ay ve ayın menzilleri birlikte, senelerin sayısı ve hesabı da kendi içinde birlikte yani yanyana verilmiş. Ama siz güneşi ve ayı bir önce çevirip, araya senelerin sayısını ve hesabını eklemiş ardından da ayın menzillerini çevirmişsiniz. Neden 'ona duraklar ayarlayan O'dur.' kısmını ayırdınız?  Sizin mealiniz de bana doğru gelmedi.


Ancak eğer bir Arapça yazım kuralından dolayı bu parçalamayı ve ayrımı yapıp, ayeti bu hale getirdiyseniz onu da bilmek isterim. Sonuç olarak siz bir açıklama yapasaya kadar bizim getirdiğimiz meal sizinkinden daha doğru görünüyor. Vesselam.




__________________
Kim bundan (Kuran'dan) yüz çevirirse, şüphesiz kıyamet günü o, bir günah-yükü yüklenecektir. Taha 100
Yukarı dön Göster ehli-ibrahim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ehli-ibrahim
 
isimsiz
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 02 haziran 2010
Gönderilenler: 137
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı isimsiz

Merhaba ehli-ibrahim,

 

[Yunus/5]: Huvellezî cealeş şemse dıyâen vel kamere nûren ve kadderehu menâzile li ta'lemû adedes sinîne vel hisâb(hisâbe), mâ halakallâhu zâlike illâ bil hakk(hakkı), yufassılul âyâti li kavmin ya'lemûn(ya'lemûne).

 

kadderehu menâzile li ta'lemû adedes sinîne vel hisâb cümlesi bir bütündür ve “ve” bağlacıyla Huvellezî cealeş şemse dıyâen vel kamere nûren cümlesine bağlanmıştır.

 

kadderehu menâzile li ta'lemû adedes sinîne vel hisâb

Ona duraklar ayarladı. Neye ayarladı? Aya.

Neden ayarladı? Yılların sayısını ve hesabını bilesiniz diye.

 

Duraklar ayarlanan şey, aydır, güneş değil. Şayet çeviri sizin yaptığınız şekilde olursa, güneşe de duraklar ayarlandığını söylemeniz gerekir.

 

Ve sizin çevirinize göre “güneşin ışık kılınması”nın gerekçesi, “yılların sayısını” bilmemiz oluyor ki, bu mantıklı değildir.

 

Sizin yazınızdan alıntılıyorum:

 

O’dur ki güneşi bir ışık ve kameri bir nûr yapıp ona gittikçe küçülen dilimler ölçüp biçti ki yılların sayısını ve hesabı bilesiniz. Bu çeviri, benim yaptığım çeviriyle aynı şeyi söylüyor. “Ona” zamirinin öznesi “kamer”.

 

YILLARIN SAYISINI VE HESABI BİLİN DİYE GÜNEŞİN BİR IŞIK VE AYIN BİR NÛR OLMASINI SAĞLAYAN VE ONA GİTTİKÇE KÜÇÜLEN DİLİMLER ÖLÇÜP BİÇEN O’DUR. Ancak bu çeviri ile yukarıda yaptığınız çeviri birbirinden farklı. Zarf tümleci/gerekçe yer değiştirmiş. Dikkatli okuyun lütfen.

 

Ayrıca şu adresten başka çevirilere de bakabilirsiniz.

http://www.kuranmeali.org/kuran_meali.aspx?suresi=yunus& ayet=5

 

Selam

Yukarı dön Göster isimsiz's Profil Diğer Mesajlarını Ara: isimsiz
 
ehli-ibrahim
Yeni Uye
Yeni Uye


Katılma Tarihi: 02 agustos 2009
Gönderilenler: 17
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ehli-ibrahim

Not: Bu tartışmanın sonunda İsimsiz adlı kişinin haklı olduğu tarafımdan kabul edilmiştir.

------------------------------------------------------------ ------------------


Yeniden merhaba

Sanırım anlaşamıyoruz. Siz de haklı olabilirsiniz ben de. Ancak aklıma takılan birkaç şeyi açık bir şekilde sormak istiyorum.

Öncelikle bir noktada aynı şeyleri söylüyoruz.

Güneşi bir ışık kılan ve kameri bir nur kılan ve ona menziller ölçüp biçen
(...). Elbette meziller kamer için geçiyor. Ben asla 'ona' zamirini güneşe istinad etmedim. Menziller kameri işaret eder.

Güneşi bir ışık kılan
Ve kameri bir nur kılan ve ona meziller belirleyen (...)

Dikkat edin bunlar Kuran ayetlerinde arka arkaya. Ama siz bakın ne yapmışsınız..

Güneşi bir ışık
Kameri de bir aydınlık kılan ve

senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye
ona duraklar ayarlayan O'dur.

Yani siz gayet açık olarak ayetin içinde anlam kayması yaratacak şekilde böl-parçala-karıştır yapıp, ayeti istediğiniz şekilde yazıyorsunuz. Evet, ayet sizin yazdığınız gibi olsaydı o zaman yılların senesini ve hesabını yalnızca kamerin mezillerine göre yapmamız gerekirdi ve güneşin bir değeri olmazdı ama ayetin gelişi böyle değil. Sırayı bozmayın.


İkinci olarak;

Kuranmeali.org adresini ben de uzun zamandır kullanıyorum. Zaten verilerin bir kısmını da ordan aldım. Hanif bir müslüman olarak biliyorum ki Türkçe'ye ilk meali Elmalılı Hamdi yazır yapmıştır. Daha sonra başka mealler yazılmışsa da bunlar çoğunlukla Elmalının kopyasıdır/benzeridir. Yani o sitede gördüğünüz bir çok meal Elmalı'nın mealinin bir kopyasıdır. Çevirenler de bunu açık olarak söylemişlerdir. Yalnışım yoksa Elmalılı meallerini Hanefi adlı adamın oluşturduğu mezhebe göre oluşturmuştur.
Oradaki bütün meallerle sizin iddia ettiğiniz mealin benzeştiğini söylemeniz birşeyi değiştirmez. Hanif bir Müslüman olarak herkesin yanılıyor olma olasılığını göz önünde bulundurmalıyız. Ya da onların yanılmadığını ve doğru olduklarını kanıtlamalıyız.


Üçüncü olarak;

O’dur ki güneşi bir ışık ve kameri bir nûr yapıp ona gittikçe küçülen dilimler ölçüp biçti ki yılların sayısını ve hesabı bilesiniz.
Siz benim yazdığım bu mealin doğru olduğunu yani sizin yaptığınız/kopyaladığınız çeviriyle aynı şeyi söyledini kabul ediyorsunuz.
Ancak yukarıdaki meal devrik bir cümleden oluşuyor ve içindeki anlamı çıkarmak zor oluyor.

Onu devrik olmayan şekliyle;
 yılların sayısını ve hesabı bilesiniz (diye) O’dur ki güneşi bir ışık ve kameri bir nûr yapıp ona gittikçe küçülen dilimler ölçüp biçti(biçen)
olarak yazılır.

Ama siz şu şekilde çeviriyorsunuz;
O’dur ki güneşi bir ışık ve kameri bir nûr yapıp yılların sayısını ve hesabı bilesiniz (diye) ona gittikçe küçülen dilimler ölçüp biçti
Ben de doğal olarak bu çevirinin problemli olduğunu düşünüyorum.



Dördüncü olarak;

Sizin iddianızın doğru olma olasılığı şu taktirde mümkündür.

Huvellezî cealeş şemse dıyâen vel kamere nûren. (Burada cümle biter. Konu kapanır.)
Güneşi bir ışık, ayı da bir aydınlık kıldı. (nokta)


ve kadderehu menâzile li ta'lemû adedes sinîne vel hisâb(hisâbe) (Burada Allah başka birşeyden bahseder.)
Ve yılların sayısını ve hesabı bilesiniz (diye) ona gittikçe küçülen dilimler ölçüp biçti.


Eğer ayet içindeki ilk kısmı sizin söylediğiniz gibi bölersek, sizin iddianız doğru olur. Ben yanılmış olurum. Ve söylediğiniz gibi benim yazdığım mealde zarf tümleci/gerekçe yer değiştirmiş olur. Ama neden parçalıyorsunuz? Bilmiyorum. Ama parçalamak bana doğru görünmüyor. Belki de Kuran'ın bu ayetinden iki anlamı da çıkarmak mümkündür.


Bence insanlar, yalnızca ayın Allah'ın takvimi belirleriğini bildiklerinden,  tümden gelim yaparak bu ayeti iki kısma bölüyorlar ve güneşi saf dışı bırakıyorlar. Bunu da bilinçli olarak değil, sahip oldukları bilinçaltlarındaki ön yargılarıylarıyla yapıyorlar. Benim fikrim ayetin ikiye bölünmemesi ve zarf tümlecinin güneşi de kapsamasıdır.


Bana ayeti neden iki kısıma ayırdığımızı açıklayabilirseniz sorun ortadan kalkar. Aksi halde buradan ikimiz de bir sonuç elde edemeyiz.

'kadderehu menâzile li ta'lemû adedes sinîne vel hisâb cümlesi bir bütündür ve “ve” bağlacıyla Huvellezî cealeş şemse dıyâen vel kamere nûren cümlesine bağlanmıştır.'

Neden?






__________________
Kim bundan (Kuran'dan) yüz çevirirse, şüphesiz kıyamet günü o, bir günah-yükü yüklenecektir. Taha 100
Yukarı dön Göster ehli-ibrahim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ehli-ibrahim
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

 

Sıcak dolunay yasak dolunayların ilki midir? Kuran’da buna dair kanıt var mı?

 

yasak dolunaylar: eşhurul hurum (9:5)

yasak dolunay: şehril harâm (2:217)

sıcak dolunay: şehru ramazân (2:185)

dört yasaklar: erba’atun hurum (9:36)

dört dolunay: erba’ate eşhûr (9:2)

 

Kanıt elbet var. Bakara 185:

 

Sıcak dolunay odur ki onda indirilen kuran insanlara yol gösterir; yol gösterimden ve "ayıraç"tan apaçık kanıtlar ortaya koyar – Şehru ramazân ellezî ünzile fîhil kuran hüden lin nâsi ve beyyinatin minel hüdé vel furkan.

 

Şehru ramazânda indirilen kuran aslında bir sûredir. Ve sûrenin ayetleri müslümanları Allah için savaşmaya çağırır. Bunu Tevbe 86’dan anlıyoruz:

 

"Allah’a inanın ve O’nun elçisiyle birlikte savaşın!" diye bir sûre indirilince onların imkan sahibi olanları senden izin istediler; "Bizi bırak! Oturanlarla oturalım!" dediler.

 

Ama bununla da yetinmediler; inananlara "Bu sıcakta sefere çıkmayın!" deyip kendilerinin yanında yer açtılar – kâlû lâ tenfirû fil har.

 

Görüldüğü üzere Bakara 185’te iki anahtar kelime var: ayıraç ve sıcak.

 

Anılan ayetler bir AYIRAÇ işlevi görmüştür çünkü içten iman edenleri iki yüzlülerden AYIRIRLAR. Şehid olmayı dahi göze alarak savaşa koşanlar içten inananlardır. Allah için savaşmak istemeyip sıvışanlar ise imanen iki yüzlü. O nedenledir ki iki yüzlüler bir ayet iner de kalplerindekini ortaya çıkarıverir diye sürekli korkmaktadır (9:64).

 

Sınavlar Mekke’nin fethi ve Tebuk seferidir.

 

Mekke’yi ele geçirmek için yola çıkan inananların ordusuna ensârdan bir sürü müslüman katılmıştı. Bunlar hurma bahçelerine sahiptiler. Harman zamanı ise Mayıs- Ekim arası idi. Hurmalar toplanıp "dört dolunay"da kurulan büyük Mekke pazarına yetişecek.

 

 

 

 

Ensarın iki yüzlü olanları orduya katılmamak suretiyle kendilerini ele verdiler (Feth 11):

 

Muhalif araplar sana diyecekler ki: "Bizi ailelerimiz ve mallarımız meşgul etti (şegaletna emvaluna ve ehluna). Bizim için bağışlanma dile."

 

Muhacirler ise Mekke’deki akrabaları ile sınandılar. Gavur, müslüman iç içe yaşıyordu orda. Bir müşriğe nişan alıp ok atsanız onu ıskalayıp kendi ana babanızı vurabilirdiniz.

 

Feth 24:

 

O odur ki sizi onlara üstün getirdikten sonra Mekke'nin göbeğinde (ببطن مكة) onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan çekti...

 

Feth 25:

 

O kafirler ki sizi Mescdi'l-Harâm'a sokmuyor, adadığınız hayvanların yerine ulaşmadan bekletilmesini dayatıyorlardı. Eğer kendilerini tanıyamayıp ezeceğiniz ve o yüzden kınanıp üzüleceğiniz inanan erkekler ve kadınlar bulunmasaydı iş elbet başka türlü olurdu.

 

Allah’ın elçisi de diken üstündeydi. Ordu Mekke’ye girince doğruca Mescidi Harâma gitti ve orada müşriklerle anlaşma yaptı: onlara dört dolunay süre tanıdı.

 

Şimdi o dönemdeki gelişmelere bakalım.

 

Hz Muhammed Mekke müşriklerine dört dolunay süre tanıdı. Tevbe 5’te belirtildiği üzere bunlar yasak dolunaylar anlamında EŞHURUL HURUM olup sıcak yaz mevsimine aittiler çünkü sıcak dolunay onlardan biridir ve sıcak yazın sıcak dolunayıdır. 

 

Zaten kış ve ilkbahara ait olamazlar çünkü o iki mevsimde Kureyşliler ticaret için uzun yolculuklar yapıyor (Sûre 106). Mekke pazarı, hurma dahil, her türlü malın alım satımına kapalı.

 

Kureyşi kış ve ilkbahar yolculuklarına bu evin Rabbi alıştırdı. Kureyşin o Rabbe tapması gerekir. Açtılar, doyurdu onları; korkuyorlardı, güvene kavuşturdu. (Li ilafi kureyş. İlafihim rıhlateş şitâi ves sayf. Felya'budû rabbe hézel beyt. Ellezî at'amehum min cûin ve émenehum min havf.)

 

İnanırlar Mekke'ye girip hac ibadetlerini yerine getirdiler ki Yüce Allah buna Tevbe 3’te büyük hac diyor = HACCI EKBER. Yasak dolunayların ilkinde mi? Hayır. Buna dair kanıtlar:

 
(1)İnanan ordunun Mekke’ye girdiği o dolunay ana baba günüdür. Hac için ortam uygun değil. 
 
 
(2)Artı, hac Arafat vakfesiyle başlar. Arafat, Kabe'nin 25 km güney doğusunda bir ova. İnananlar Mekke'nin denetimini henüz tam olarak ele geçirememiş iken deve sırtında ve yaya olarak ta 25 km uzaktaki o yere gidip gelemez.
 
(3)Arafat vakfesine yetişemeyenler haccı kaçırmıştır. Oysa müşriklere o dört dolunaylık süre inananlar Mekke'ye girdikten sonra tanınmıştır. Arafat vakfesinin daha önce yapılmış olması gerekirdi; artık hac yapılamaz.
 
(4)En önemlisi "sıcak dolunay"a tanık olanların oruç tutmasıyla ilgili hükümdür (2:185). Allah'ın o hükmü Bakara 196 ile birlikte okunduğunda görülür ki "sıcak dolunay"da hacca gitmek Allah'ın şu buyruğunu hükümden düşürür: "Hacda kim hayvan bağışlayamazsa toplam on gün oruç tutsun!" Zaten tutuyorlar! "... oruç tutsunlar" demenin lüzumu var mı?
 
HACCI EKBER ikinci yasak dolunayda yerine getirildi.
 
Bundan bir ya da iki dolunay sonra, hava hâlâ aşırı sıcak iken (9:81), Tebük seferine çıkıldı. İçten inananlar koşa koşa katıldılar o sefere; kalplerinde hastalık bulunanlar ise sıvıştılar. 
 
Sonuç: Kimin içten inandığını, kimin ikiyüzlü olduğunu gösteren sûrenin "sıcak dolunay"da inmesi (2:185), hurmaların Mayıs-Ekim arasındaki sıcak aylarda toplanması, Tebuk seferine çıkıldığında da havanın cehennem gibi sıcak olması (9:81, 9:86)... gösteriyor ki 
 

İnananlar sıcak dolunayda inen özel sûreden Allah için savaşmaya çağrıldıklarını ve savaşmanın içten imanı, sıvışmanın ise ikiyüzlülüğü ortaya çıkaracağını öğrendikten sonra Mekke’ye girdiler. Ardından, sıcak yaz mevsiminin sıcak "dört dolunaylar"ını yaşadılar.



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
isimsiz
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 02 haziran 2010
Gönderilenler: 137
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı isimsiz

Sayın ehli-ibrahim,

 

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, ben o adresi size yardımcı olması açısından verdim. Siz de zaten o siteden faydalanıyormuşsunuz. Yoksa ben çevirilerimi kendim yaparım. Kimin nasıl çevirdiği beni ilgilendirmez.

 

Bakın, Yunus/5 ayeti:

 

Güneşi bir ışık, ayı da bir aydınlık kılan ve senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye ona duraklar ayarlayan O'dur… şeklinde de

 

O ki, güneşi bir ışık, ayı da bir aydınlık kıldı. Ve senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye ona duraklar ayarladı… şeklinde de çevrilebilir. İki çeviri de aynı şeyi anlatır. Ha "adam kel", ha "kel adam", ne fark eder?

 

Ama Yunus/5 ayeti:

 

O, senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye güneşi bir aydınlık, ayı bir ışık yapan ve ona menziller ayarlayandır... şeklinde çevrilemez. Ayeti keyfe göre çevirmek budur. Tümlecin yerini kafanıza göre değiştiremezsiniz. Bu, dilbilgisi kurallarını görmemezlikten gelmek olur.

 

Buradaki tümleç/gerekçe “senelerin sayısını ve hesabını bilmek” tir. Siz ise tümleci ikiye bölüyor ve “senelerin sayısı” ve “hesap bilmeyi” iki gerekçe olarak sunuyorsunuz ve birini güneşe diğerini aya gönderiyorsunuz. Yani böl-parçala-karıştır işlemini siz yapıyorsunuz.

 

Gelin, yine sizin yaptığınız iki çeviriye dönelim.

 

O’dur ki güneşi bir ışık ve kameri bir nûr yapıp ona gittikçe küçülen dilimler ölçüp biçti ki yılların sayısını ve hesabı bilesiniz.

YILLARIN SAYISINI VE HESABI BİLİN DİYE GÜNEŞİN BİR IŞIK VE AYIN BİR NÛR OLMASINI SAĞLAYAN VE ONA GİTTİKÇE KÜÇÜLEN DİLİMLER ÖLÇÜP BİÇEN O’DUR.

 

Bakın, yaptığınız bu iki çeviri birbirinden farklıdır. Birinci çeviride “aya gittikçe küçülen dilimler ölçüp biçilmesinin” nedeni “yılların sayısının ve hesabının bilinmesi” iken, ikinci çeviri de “güneşin bir ışık, ayın bir nur olması ve ona gittikçe küçülen dilimler ölçüp biçilmesinin” nedeni “yılların sayısının ve hesabının bilinmesi” olmaktadır. Şimdi, bu iki çeviri birbirinin aynısı mıdır, siz karar verin. Ayrıca "güneşin bir ışık yapılmasının" nedeni nasıl olur da "yılların sayısını bilmek" olur. Bu, size akılcı geliyor mu?

 

Ve evet, birinci çeviri benim üstte yaptığım çevirilerle aynı şeyi söyler (Ben bu şekilde çevirmem, o ayrı). Aradaki bir "ve" bağlacını "fe" edatına çevirdiğiniz için (ki yapılmaması gerekir) kafanız karışıyor. Yani:

 

Huvellezî cealeş şemse dıyâen vel kamere nûren ve kadderehu menâzile li ta'lemû adedes sinîne vel hisâb(hisâbe) cümlesini,

 

Huvellezî cealeş şemse dıyâen vel kamere nûren fe kadderehu menâzile li ta'lemû adedes sinîne vel hisâb(hisâbe) şekline sokmuşsunuz.

 

Umarım anlamışsınızdır.

 

Selam

Yukarı dön Göster isimsiz's Profil Diğer Mesajlarını Ara: isimsiz
 
ehli-ibrahim
Yeni Uye
Yeni Uye


Katılma Tarihi: 02 agustos 2009
Gönderilenler: 17
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ehli-ibrahim

Selam

Tamamdır. Şimdi ne demek istediğinizi anladım. Sanırım siz haklısınız. Şimdi bu sitedeki ve diğer sitelerdeki delil olarak gösterdiğim bu ayeti inşallah kaldıracağım çünkü yaptığınız açıklama beni tatmin etti.

Bir şey var bilginizi almak istediğim. Yine yanıtlarsanız sevinirim. Ancak problemi çözdük. Ben sizin haklı olduğunuza ikna oldum.

XXXXXXXXXXXXXX


'Huvellezî cealeş şemse dıyâen vel kamere nûren ve kadderehu menâzile li ta'lemû adedes sinîne vel hisâb(hisâbe) cümlesini,

 

Huvellezî cealeş şemse dıyâen vel kamere nûren fe kadderehu menâzile li ta'lemû adedes sinîne vel hisâb(hisâbe)şekline sokmuşsunuz.'

Ben böyle bir iş yapmadım. Yani VE yerine FE koymadım. Burada tam olarak neyi kastettiniz. Yazılarımda 've' yerine 'fe' bağlacı kullanmadığım açık. Bu ithamınıza anlam veremedim.



XXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

Bu tam bir soru değil, durum değerlendirmesi.

Siz 'senelerin sayısını ve hesabını bilmek bir kalıptır. Ya aya ya da güneşe istinad edilir, biri ona biri buna istinad edilemez, demişsiniz.

Benim ve Hasan beyin daha önceki yaklaşımı şöyleydi: (Burada bizim tezimizi kısaca anlatmam lazım ki, güneşin, oluşturduğumuz takvimdeki öneminden bahsedeyim.)

Tezimiz:
'Takvim kızıl dolunay ile başlar. Kızıl dolunay 12 dolunayda bir görülür. Bir sonraki kızıl dolunayın görülmesi ile bir sonraki yıla geçilir ve önceki yıl tamamlanmış olur. (Eğer 13. dolunay kızıl değilse bir sonraki yıla geçilmez, 14. dolunay kızıl dolunaydır ve o zaman bir sonraki yıla geçilir. Bu durum 4 yılda bir gerçekleşir)'

Yani, aslında bizim de güneş ile işimiz yok.
Sonuç olarak bizim teorimizde de yılların sayısını ve hesabını Ay ve ayın şekilleri belirliyor. Hasan bey bu tez üzerinde çalışırken, iddiamızın doğrultusunda oluşacak takvimin mevsimlere de uygun olacağından bahşetmişti. Hasan bey doğru takvimin mevsim/güneş takvimine yakın olduğunu iddia etti. Ve ardından bir eleştiri geldi.

Yunus suresi 5. ayet. Bu ayet, yılların sayısı ve hesabının yalnız ayın mezilleri ile alakalı olduğunu söylüyor. Ama siz güneş takviminin kullanılması gerektiğini iddia ediyorsunuz. Bunu açıklar mısınız?

Bunun üzerine Hasan bey bu ayeti incelemiş ve benim yazmış olduğum meal-çeviriyi yapmış. İnternet sitesinde eleştiriye sunmuştu. Buradan görebilirsiniz. http://www.hasanakcay.net/index.php?topic=9.msg169;topicse en #msg169.
Kimse de sizin gibi bu mealin yalnış olacağını iddia etmedi ve biz doğru olarak kabul ettil.

Ancak şu an sizinle bu konu üzerinde tartışırken fark ettim ki, biz de yani Hasan bey ve ben de oluşturulması gereken takviminin yalnızca Ayın mevzillerinden yararlanılarak oluşturulması gerektiğini iddia ediyoruz. Yaptığımız teoride güneşi kullanmıyoruz.
Buna rağmen gelen eleştiriye 'Bizim zaten güneş ile işimiz yok, biz ayın mezillerine ve şehru ramazana yani kızıl dolunaya bakarız' demek yerine güneşin de takvim oluşturmada etkili olduğunu iddia etmişiz. Hasan beyin yorumunu bilmiyorum ama sanırım bu bizim hatamızdır.

Ayetin bizim düşündüğümüz gibi çevirip, güneş de yılların sayısında etkilidir, yazmamıza rağmen biz bile güneşi takvim belirlerken kullanımıyoruz.
Yalnızca iddia ettiğimiz Kuran'a göre olması gereken takvim, güneş ile belirlenen miladi takvime çok yakın bir takvim olacak...



Ben, beni aydınlattığınız için size çok teşekkür ederim. Benim amacım zaten bu. Tezlerimi buraya yazıyorum ki, eleştirilsin ve doğruyu birlikte bulalım. Allah sizden razı olsun.


Sonuç olarak bu ayetin çevirisini;
O ki, güneşi bir ışık, ayı da bir aydınlık kıldı. Ve senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye ona duraklar ayarladı… 

Olarak kabul ediyorum. Ve senelerin sayısını ve hesabını yalnızca ayın belirlediğini söylüyor ve önceki iddiamın çürütüldüğünü açıklıyorum.

Bununla birlikte bizim genel tezimiz incelendiği taktirde görülecektir ki güneş ile ilgilenilmemekte, yalnızca dolunay ile ilgilenmektedir. Biraz karmaşık oldu ama olay budur. Bizim tezimiz halen geçerliliğini sürdürmektedir.

__________________
Kim bundan (Kuran'dan) yüz çevirirse, şüphesiz kıyamet günü o, bir günah-yükü yüklenecektir. Taha 100
Yukarı dön Göster ehli-ibrahim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ehli-ibrahim
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Huvellezî cealeş şemse dıyâen vel kamere nûren ve kaddere menâzile li ta'lemû adedes sinîne vel hisâb.

İşaretlediğim  zamirini kamer'e değil de hem kamerin hem de şemsin her ikisine veya ikisinin seyrine gönderme yapan görüşler de var. Menzillerin ve burçların oluşumu ayın mı güneşin mi, her ikisinin mi hareketine bağlı olarak oluşuyor, bilmiyorum. Dikkat ettiniz mi; "onu/ona menziller takdir/tayin etti/ve qadderahû menézile" denmiş, "onun için menziller tayin etti /ve qaddera lehû" denmemiş!

Buradaki hû zamiri hem aya hem de güneşe dönüşü Kuran diline ters düşmüyor. Bunun bir örneği de 9/62'de var: Ve-llahu ve rasûluhû ehaqqu en yurdûhu.

Müzakerelerinişzi kaliteli buluyor ve ilgi ile izliyorum. Bu yazdıklarımla katkıda bulunmak istedim.

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
UlulEbsar
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 26 mayis 2010
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 352
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulEbsar

selam,

Öncelikle bu müzakerenin faydayı ve kalitesi konusunda sevgili haktansapmaza katılıyor ve katkı sağlayanlara teşekkür etmek istiyorum.
Ancak küçük bir eleştiri olarak biraz dağınık bir konu anlatımı olduğunu belirtmek isterim...
Dilerseniz takib edenler/konuya ilgi gösterenler açısından bir özet yapabilirsiniz.Böylece konu hakkında daha derli-toplu bir görüş oluşur diye düşünüyorum;

Resul hayatta iken nasıl bir takvim işletiliyordu?
Hicretten itibaren yılları sayarken Güneşmi yoksa Aymı esas alınıyordu?

Görünen o ki Haram Aylar konusunda ciddi bir anlayış farkı var;

Maide ve Hacc surelerinde ciddi bir "kargaşa" olduğunu düşünüyorum.

Buna dayanağım nedir?

Öncelikle "ihram" meselesi ciddi bir yanlış algılamadır.

Rabbimizin kimseye iki parça kumaştan söz etmediği ortada...

Sünnetullahı kurnazca değiştirmek isteyenler AV YASAĞINI sümen altı etmişlerdir.

Görünen o dur ki İslam dininde Canlıların Üreme dönemine gösterilen Saygı "güme gitmiştir"...

Peki bu Takvim müdehalesi ile başka neler yapılmıştır?

Bildiğiniz gibi sorulacak soru: Bu işten kimin ne çıkarı var? sorusudur.

İşin aslı Ekononmiktir...Panayırdır...Müşriklerin Mekkeye Hacı çekmesi hayati önem taşıyordu ve İlkbaharda sabit olması işlerine gelmiyordu...

Şimdi yukarıda ki ve geçmiş sayfalarda ki çıkarımlarda dikkatimi çeken,

bu takvimle Canlıların üreme mevsimine saygı gösterilmesi,hayatın devamı açısından çok ama çok önemlidir ve uygun örünüyor.
Ancak bu Kuzey yarım küre açısından böyle...
Güney yarım küre açısından soru işaretleri var???
Bu "gezen aylar" nedeni ile biliyorsunuz ki bazı yıllarda "Kurban bayramı" denilen ve ortalığı kan gölüne çeviren uygulama İlkbahara denk geliyordu ki bu maalesef Gebe Düvelerin hunharca katli ile sonuçlanıyor...Karnında yavrusu ile kesilen hayvanlar vicdanları yaralıyor.
Bu beyinsiz bir toplumun Hayvancılığı yok etmesi ve Et fiyatlarında fırsatcılığı körüklüyor...Böylece fakir-fukara et alamaz ve yiyemez hale düşüyor...Protein eksikliği nedeni ile az gelişmiş nesiller yetişiyor...

Konuyu dağıtmak istemem ama işte bu Takvim meselesi nerelere kadar uzanıyor görülsün istedim.

Sevgi ile...


Yukarı dön Göster UlulEbsar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulEbsar
 

<< Önceki Sayfa 12 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats