Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Benim anladığım, AYIN MENAZİLİ aya ait dolunay, ehille ve eski ay şeklindeki görüntülerdir. Ama lütfen dikkat edelim: hareket dolunaydan eski aya doğrudur. Yani şöyle:
Ya Sin 39:
Vel kamere kaddernehumenâzile hattâ âdekel urcûnil kadîm.
Ve ay... Hurma çöpünden bir yay gibi olana dekinen dilimler ölçüp biçtik ona.
Güneşe ait bu tür görüntüler yok. O halde kadderehû menâzile ifadesindeki hu yalnızca "ay"a gider.
"li ta'lemû adedes sinîne vel hisâb"a gelince bu, yılların sayısını ve hesabı bilin diye anlamına geliyor.
HESAP dolunay ve hilaller sayesinde bilinir (2:189), yılların sayısı ise "ay"ın görüntülerinden olan dolunaylar sayesinde. Ama önce, "yıl"dan kastın GÜNEŞ YILI olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Kanıt örneğin Yûsuf 47'dir.
Orada yedi verimli "yıl"dan söz ediliyor. Yedi hasat mevsimi demek bu. Ve mevsimleri güneş oluşturur; ay değil.
İki sıcak dolunay arasındaki sürede bazan 12 dolunay, bazan 13 dolunay oluyor. Eğer Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki bu hükmünü hicrî takvimin otomatiğe bağladığı NESÎ fesadına kurban etmez de O'nun hükmüne razı olursak yılların sayısını da hasad mevsimlerini de bilir, aç kalmayız.
Yûsuf dedi ki: Hep yaptığınız gibi yedi YIL (سبع سنين) ekip biçeceksiniz. Yiyeceğiniz az miktarın dışındaki ürünü başağında bırakın (12:47).Ardından yedi kurak yıl gelecek ve tükettiğiniz az miktarın dışında bu yıllar için alıkoyduğunuzu yiyip bitirecek (12:48).
O yedi verimli "yıl"ın sonu güneş yılını esas alan takvime göre.......: 10 Haziran, ay yılını esas alan HİCRİ takvime göre...: 14 Mart
10 Haziran ekinlerin biçilmeye başlandığı zamandır. O ÜRÜN alınır. İnsanlar yedi yıllık kurak döneme yeterli ürünü kaldırıp bir yana koyduktan sonra girerler ve açlıktan ölmemeyi başarırlar.
14 Mart ise aşırı erkendir. Tohumlar yeni yeni filiz vermektedir, bazan kar altında. Üreticiler o yedinci ÜRÜNÜ alamadan izleyen yıla yakalanır ve açlıktan ölürler.
İşte dolunayların "sayım"ını, dolayısıyla güneş yılını, esas alan takvim. Buna uyan insanlar kendilerine tanınan 7 bitek yılda 7 ürün alıyor (Altı çizik olmayan sürede 12 dolunay var;çizik olanda 13):
Ve 28 küsur günlük 12 ayın "sayı"sını esas alan hicrî takvim. Bu takvim yedinci bitek yılın son üç ayını dışlıyor ve üreticileri 7 bitek yılda yalnızca 6 ürüne mahkum ediyor:
7 bitek yılın içindeki SÜRELER, yedi güneş yılına denk düşüyor. O yüzden hem insanlara Allah’ın tanıdığı 7 "süre"de hem de 7 "güneş yılı"nda mevsimler vakten sabit.
Ama 7 "güneş yılı"nın aylarından Nisan, Mayıs ve Haziran 7 hicrî yıla çok geliyor; o yüzden bir sonraki hicrî yıla devrediliyorlar. İşte NESÎ fesadı bu. Hicrî takvimde mevsimler vakten oynak hale gelmiştir çünkü NESÎ fesadı otomatiğe bağlanmıştır.
Hicrî takvimciler gerçeği istedikleri kadar çarpıtsınlar; gerçekte o üç dolunay fiilen, bitek dönemin son yılına aittir. İstedikleri yalanı uydursunlar. Allah, ekini tarlada dipdiri tutarak, yüzlerine vuruyor onların yalanını.
Hicrî takvime uyan üreticiler kurak dönem başladı diye isterlerse evlerine kapansınlar. Güneş yılını esas alıp Allah’ın hükmüne uyanlar o ürünü kaldırıp açlıktan ölmemeyi başarırlar.
Katılma Tarihi: 02 haziran 2010 Gönderilenler: 137
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayınehli-ibrahim,
Düştüğünüz yanılgıyı çok güzel açıklamışsınız.Zaten benim meseleye dahil olmam, yanlış çeviriden yola çıkılarak mantık yürütülmesini önlemek içindi.
Ancak bir düzeltme yapmam gerekiyor. Yazınızdan alıntılıyorum:
Siz 'senelerin sayısını ve hesabını bilmekbir kalıptır. Ya aya ya da güneşe istinad edilir, biri ona biri buna istinad edilemez, demişsiniz.
Evet, gerekçe “senelerin sayısını ve hesabını bilmek”tir. Ama ben bu gerekçenin ay veya güneşten sadece birine isnad edilmesi gerektiğini söylemedim. “Senelerin sayısı” ve “hesabın bilinmesi” iki ayrı gerekçe değil, tek bir gerekçedir dedim.
Sayın haktansapmazında belirttiği gibi, “hu” zamiri “güneş” ve “ayı” birlikte de işaret edebilir. Bunun dil açısından da Kur’an açısından da bir sakıncası yoktur. Ama anlam açısından problemli olabilir. Çünkü benim bildiğim ayın menzilleri/durakları vardır, güneşin değil.
Amacım sizi itham etmek değildi. Uyarılarımı dikkate aldığınız için ben size teşekkür ederim.
Hicri
Takvim, Haram Aylar ve Haram Ayların Ertelenmesi
Zilkâde - Zilhicce -
Muharrem - Receb ayları haram kabul edilen aylardır.
Sizlere
Hicri takvimle ilgili bazı makaleler paylaşıyorum..
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Muhammed ve beraberindekiler, Safer ayının 27. günü Ebubekir ile
birlikte Medine'ye
hicret etmek üzere Mekke'den ayrılmış, 4 gece Sevr
Mağarası'nda kalmış, 1 Rebiülevvel
Pazartesi günü Sevr
Mağarasından Medine'ye doğru yola çıkmışlardır. 8 Rebiülevvel /
20 Eylül 622 Pazartesi günü Kuba köyüne gelmiş, burada Kuba Mescidi'ni
inşa
etmiş ve 12
Rebiülevvel Cuma günü Medine'ye doğru hareket etmişlerdir.
Ömer zamanında Hicretin 17.
yılında alınan bir
kararla Hicretin olduğu yıl Hicri Takvimin 1. yılı ve o yılın Muharrem
ayı da Hicri Kameri takvimin ilk ayı kabul edilmek suretiyle, o yıl 1
Muharrem'in rastladığı 16 Temmuz 622 tarihi de Hicri
Kameri Takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
(...)
Her
bir
Kameri ay
yaklaşık 29.5
gün sürer ve
bir Kameri
yıl 354
gün olarak
elde edilir. Bu nedenle Kameri takvimde 6 adet 29 günlük 6 adet 30
günlük ay bulunur. Hangi ayların 29 ya da 30 gün süreceği ayın fazı
göz önünde bulundurularak Şeyh ül İslam tarafından belirlenir.
Ancak
gerçek Kameri ay 29.5 günden 44 dakika 3
saniye daha uzun olduğundan 12 Kameri ayın belirlediği 354 günlük
kuramsal Kameri yıldan 8 saat 48 dakika 36 saniye daha uzundur. 30
yılda bu hata 11 gün 0 saat 18 dakika 0 saniye olacağından
eşzamanlılığı sağlamak için 30 yıl boyunca 19 adet 354 gün süreli
ve 11 adet 355 gün süreli yıl oluşturulur. 355 günlük yıllar son
aya bir gün ilave edilerek gerçeklenir. Böylece eşzamanlık sağlanır
ve ancak 2400 yılda bir takvime tekrar 1 gün ilave etmek
gerekir.
XXXXXXXXXXX
Ay yani kamerî takvimi
ilk olarak Bâbillilerin
kullandığı
bilinmektedir.
Medine'de İslam
devletinin kurulmasından Hz.
Ömer (r.a.) devrine kadar müslümanlar bazı önemli olayları
tarih başlangıcı kabul edip buna göre zamanlarını
tayin etmekteydiler. Meselâ; Fil olayı, ficâr savaşı,
zelzele yılı, veda haccı yılı ve bazı
önemli zatların ölümü gibi olaylar tarih başlangıcı
olarak kabul edilmekteydi. Ancak bu, zaman zaman karışık
bir durum arzediyordu. Hz. Ömer (r.a) bu karışıklığı
gidermek amacıyla konuyu diğer sahabelerle istişare etti.
Bu sırada meydana gelen olay bunun gerekliliğini bir kat daha
arttırdı. Yemen Valisi Ya'la b. Ümeyye Hz. Ömer (r.a)'a gün,
ay ve yılı belli olmayan bir mektup gönderir. Aynı
şekilde yılı belli olmayan vadesi Şaban ayı, diye
kaydedilen bir senet Basra Valisi Ebû Musa el-Eşarî'ye getirilir.
Sözkonusu senette geçen şaban kelimesinin, bu yıla mı, geçen
yıla mı, yoksa gelecek yıla mı ait olduğu
meselesi kesin olarak anlaşılmayınca bu tarih ve sened
ihtilafa sebeb oldu ve konunun önemini ortaya çıkardı.
Sahabiler meseleyi görüşerek tarih başlangıcı
konusunda İran, Yunan vb. gibi ülkelerin takvimlerini benimseme
tekliflerini ileri sürdüler. Ancak bu teklifler kabul görmeyince
Hz.
Ali (r.a) takvimin hicretin başlangıç olması
gerektiğini ileri sürdü. Onun bu görüşü derhal benimsendi.
Hz. Peygamber (s.a.s), rebiülevvel ayında hicret etmişti. Ancak
kamerî yıl muharrem ayı ile başladığından
tarih iki ay sekiz gün geri alınıp Hicrî takvimin başlangıcı
23 Temmuz 622 olarak tesbit edildi. http://www.sevde.de/islam_Ans/H/H2/hicri_takvim.htm
XXXXXXXXXXXXXX
Haram
ayları ertelemek,
sadece
kafirlikte ileri gitmektir
Cahiliyye
devrinde, birbiri ile çarpışmaya ve talana alışmış olan
Araplara fasılasız üç ay güvenlik ve sulh içinde yaşamak çok ağır
geliyordu. Onun için Hz. İbrahim (A.S.) ve Hz. İsmail (A.S)’den beri
devam ede gelen bu tertibi canlarının istediği gibi bozmaya, mesela
Muharrem ayındaki haramlığı Safer ayına çevirmeye, diğer haram ayları da
ileri geri götürmeye başladılar ve hadis-i şeriflerde de belirtildiği
üzere:
“Muharrem ayını Safer
diye isimlendirerek”, (Bak.
Buhari,
Hacc: 34, Menakıbu’l-Ensar: 26, Müslim, Hacc:198, Ebu Davud, hacc: 80)
Muharrem’i haram ayı olmaktan çıkarıyorlar, haram ayındaki yasakları
işliyorlardı. Böylece, Muharrem’in haramlığını Safer ayına tehir
ediyorlardı. Maksatları ardarda gelen üç haram ayı ikiye indirmek,
üçüncüyü bir ay geriye bırakmaktı. Çünkü üç ay üst üste, savaşmak,
yağmalamak ve öldürmek gibi alışkanlıklardan uzak kalmak onlara zor
geliyordu.
Binaenaleyh,
Safer ayının uğursuzluğu hakkında
söylenenlerin asıl menşei işte bu cahiliyye devri davranışlarıdır.
Ayrıca
http://fikih.ihya.org/islam-fikhi/haram-aylar.html sitesindeki Haram
Aylar başlıklı yazı:
(...)
Ayette geçen "nesî" (geciktirme)'nin
nasıl olduğuna ve Arapların bu sûretle haram ayı nasıl helâl
saydıklarına gelince; Ay senesi (354 gün) ile güneş senesi (365 gün)
arasında on bir günlük bir fark olduğu için kamerî aylar her sene on bir
gün evvel geliyordu. Buna göre Hac mevsimi bazan kış ortasına gelir,
bazan yazın en sıcak zamanlarına rastlardı. Bu durum müşriklerin hoşuna
gitmiyordu. Çünkü yazın sıcağında kışın soğuğunda bedevîler Kâbe
ziyaretine gelemiyor, ticaret hayatı da aksıyordu. Bundan dolayı her üç
yılda bir defa bir meclis toplanır, o senenin aylarına bir ay eklenerek
ay senesi on iki aydan on üç aya çıkarılırdı. Hac mevsimi ise devamlı
olarak, dört mevsimden işlerine gelen (mesela ürünlerin yetiştiği)
mevsime bırakılırdı. Bu suretle Hac mevsimi değişmiyor fakat aylar yer
değiştirmiş oluyordu. Muharrem ayı Saferden başlayarak sırasıyla
onikinci ay olan Zilhicce'ye kadar bütün on bir ayın yerini alırdı.
Böylece haram aylar helâl ayların yerine geçmiş olurdu. Hac ayı
(Zilhicce) de, her sene on bir ay sonraya bırakıldığı (yani nesî'
yapıldığı) için hakiki Hac ayı olan Zilhicce'nin dokuzuncu günü ancak
otuz üç senede bir defa esas kendi yerini buluyordu. Nitekim Hicretin
onuncu yılı Zilhicce'si aslı yerine gelmişti.
Peygamberimiz (s.a.s.) Veda Hutbesi'nde haram aylar konusunda şöyle
buyurmaktadır: "Ey insanlar, harbedebilmek için haram ayların yerlerini
değiştirmek, şüphesiz ki küfürde çok ileri gitmektir. Bu, kafirlerin
kendisiyle dalalete düşürüldükleri bir şeydir. Bir sene helâl olarak
kabul ettikleri bir ayı öbür sene haram olarak için ederler. Cenâb-ı
Hakk'ın helâl ve haram kıldıklarının sayısına uydurmak için bunu
yapıyorlar. Onlar Allah'ın haram kıldığına helâl, helâl kıldığına da
haram derler. Hiç şüphe yok ki zaman, Allahu Teâlâ'nın yarattığı gündeki
şekil ve nizamına dönmüştür. Sene oniki aydır; dördü haram aylardır;
üçü peşpeşe gelir: Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Şaban'la Cemâzilevvel
arasındaki Mudar kabilesinin Receb'i (Mudar kabilesi Receb ayına çok
hürmet ettikleri için böyle denilmiştir) (et-Tâc, II, 149).
__________________ Kim bundan (Kuran'dan) yüz çevirirse, şüphesiz kıyamet günü o, bir günah-yükü yüklenecektir. Taha 100
Jülyen
takvimi, Jül
Sezar tarafından M.Ö. 46
yılında kabul edilen ve batı dünyasında 16. yüzyıla kadar kullanılan takvim. Artık yıl hesaplamasındaki ufak bir fark sonucu
yaklaşık her
128 yılda bir günlük bir kayma oluşturduğu için, yerini Gregoryen takvimi
almıştır.
Jül
Sezar, o
zamana kadar kullanılan takvimdeki karışıklıkları çözmesi için
İskenderiyeli astronomi bilgini Sosigenes'den
yardım alır. Sosigenes,
1
yılı 365.25 gün alarak oluşan mevsim kaymalarını düzeltmeyi
hedeflemiştir. Böylece 4'e tam bölünemeyen yıllar 365 gün olmuş, bu
yıllardan artan çeyrek günlerse 3 yılın ardından gelen artık yıla
eklenerek, artık yılı 366 güne çıkarmıştır. Ayrıca 1 yılın 12 ay
kalabilmesi için artık yıllarda aylar 6 ay 30, 6 ay 31 gün çekecek
şekilde düzenlenmiştir. Artık olmayan yıllarda ise yılın son ayından 1
gün çıkarılmıştır. Bu da o dönemde yılbaşı Mart olduğundan dolayı Şubat
ayının artık yıllarda 30, diğer yıllarda ise 29 güne çekilmesine sebep
olmuştur. Ayrıca takvim düzenlemesini yaptığı için Temmuz ayının ismini
değiştirerek kendi adından gelen July ismini vermiştir.
Fakat Sezar'ın öldürülmesinden sonra takvimde yapılan bu ıslahat
düzgün uygulanamadı. Takvim düzenlemelerini yapan Pontifeksler, 3 yılda 1
artık yıl uygulaması yaparak takvimde tekrar bozulmalara sebep
olmuştur. Bu uygulamanın yapıldığı yaklaşık 40 yıl boyunca 3 gün kayma
meydana gelmiş ve M.Ö. 8. yıl'da Augustus 12 yıl boyunca artık yıl
uygulamasını durdurarak bu kaymayı düzeltmiştir. Augustus tıpkı Jül Sezar gibi
takvimde
değişiklik yaptığı için Ağustos ayının adını değiştirip kendi ismi olan
Augustus'u vermiştir. Fakat ismi Sezar'dan
gelen Temmuz ayının 31, Ağustos ayının ise 30 çekmesinden dolayı Şubat
ayından 1 gün alınıp Ağustos ayına eklenmiştir. Böylece Şubat ayı artık
yıllarda 29, diğer yıllarda 28 güne düşmüştür.
Gregoryen
takvim ya da Miladî takvim, Jülyen takviminin yerine Papa XIII. Gregory
tarafından
yaptırılan takvim. Milad'ı tarih
başlangıcı ve Dünya'nın
Güneş
etrafındaki dönüş süresi olan 365 gün 6 saatlik zamanı "1 yıl" olarak
kabul eder. Senede 10.8 saniye
hata oranıyla en güvenilir ve hassas takvimdir.
Gregoryen takvim,
günümüze kadar kullanılan takvimler içinde en az
hatalı olanıdır. Günümüzde bir ekinoks
yılı 365.242375 gündür. Gregoryen takvimde ortalama bir yıl 365.2425
gündür ve gerçek ekinoks yılı uzunluğuna oldukça yakındır.
Senede "ortalama" 0.000125 günlük bu ufak hata, 10.8 saniyeye
tekabül eder. Takvim
hesaplamasında 1 günlük
hatanın ortaya çıkması için yaklaşık 8000 yıl geçmesi gerekir. Bununla
birlikte 8000 yıl içerisinde bir ekinoks yılının uzunluğu da sabit
kalmayacaktır ve hangi uzunlukta olacağı tam olarak bilinemez. Bu
nedenlerle Gregoryen takvim yeterli hassasiyette bir takvimdir ve
yeniden düzenlenmesi çok uzun bir süre gereksizdir.
Bu
düzenlemenin nedeni Mart ekinoksunu,
21 Mart
tarihine mümkün olduğunca yakın denk getirmektir. Böylece Paskalya
bayramı 21 Mart tarihinde veya hemen sonrasında kutlanabilecekti.
__________________ Kim bundan (Kuran'dan) yüz çevirirse, şüphesiz kıyamet günü o, bir günah-yükü yüklenecektir. Taha 100
Hesap yapılırken yalnız
Kamer kullanılır. Güneşten yararlanılmaz.
İki
dolunay arasındaki süre bir aydır. Dolunaylardan sonraki gün, ayın ilk
günü olarak kabul edilir.
Aylar kimi zaman 30 gün,
kimi zaman 29 gün sürer.
Yılın başlancı, rengi
kırmızıya
çalan kızıl dolunayın oluştuğu sonraki günüdür.
İki
kızıl dolunay arasındaki
süre bir yıl olarak kabul edilir.
Genel olarak iki
kızıl dolunay arasında 11 dolunay yani 12 ay vardır.
İstisnai
olarak 12 dolunay yani 13 ay olabilir. Bu ay, artık ay olarak görülür.
Yeni yıla geçmek için kızıl dolunay beklenir.
Kızıl
dolunay, Kuran'da geçen şehru ramazan'dır ve kızıl dolunay görüldüğü
gece sahura kalkılır ve oruç
tutmaya başlanır.
Oruç, kızıl dolunay gökyüzünden
kaybolasayakadar yani 10 süreyle tutulur.
Takimin ilk ayı her zaman 21 haziran -19 temmuz arasında başlar
Aylar mevsimlere paralel olarak ilerler.
Her zaman yılın sonuncu, birinci ve ikinci ayları yaz aylarıdır.
Miladi 1967-2009
yılları arası iddia edilen ay takvimi kızıl dolunayları/yıl başları:
Koyu
ve
aynı renki yazılı yıllar arasında artık ay vardır.
Döngü bir 22 Haziran1967 10 Temmuz 29 Haziran 18
Temmuz 8 Temmuz 26
Haziran 15 Temmuz 4 Temmuz 23
Haziran 11 Temmuz 1 Temmuz 20 Temmuz 9 Temmuz 28 Haziran 17 Temmuz 6
Temmuz 25
Haziran 13 Temmuz 2
Temmuz Döngü
iki 22
Haziran 11 Temmuz 29 Haziran 18 Temmuz 8
Temmuz 1990 27
Haziran 14
Temmuz 3
Temmuz 23 Haziran 12 Temmuz
1
Temmuz 20
Temmuz 9 Temmuz 28
Haziran 16 Temmuz 5
Temmuz 24
Haziran 13 Temmuz 2
Temmuz Döngü
üç 22 Haziran 11 Temmuz 30 Haziran 18
Temmuz 7 Temmuz 26
Haziran 15 Temmuz 3
Temmuz 23
Haziran 12 Temmuz 2 Temmuz 19 Temmuz 9 Temmuz 28 Haziran 16 Temmuz 5
Temmuz 24
Haziran 13 Temmuz 3
Temmuz Döngü dört 22
Haziran 10 Temmuz 29 Haziran 18 Temmuz2027 .... ... .. ..
Döngü şu:
kırmızı siyah - kırmızı - siyah kırmızı - siyah - kırmızı -
19
yılda bir döngü yeniden başlıyor!
(not renklerin bir önemi yok,
iki renk de iki dolunay arasında artık yıl olduğunu gösteriyor. İki renk
yapmamın nedeni hangi iki yıl arasında olduğunun belli olması.)
Döngüyü
fark ettiniz mi?
__________________ Kim bundan (Kuran'dan) yüz çevirirse, şüphesiz kıyamet günü o, bir günah-yükü yüklenecektir. Taha 100
Diğer bir konu ise, Tevbe suresindeki 37. erteleme ayeti: Bu ayet
detaylandırılmış bir ayet. Allah neyi, neden ve nasıl yapıldığını
anlatıyor. Bu ayeti tam olarak anlayabilirsek belki sorunun cevabına
yaklaşabiliriz.
Ayet 3 kısımdan oluşuyor
1.kısım: İnnemen
nesîu ziyâdetun fîl kufri yudallu bihillezîne keferû (Haram ayları)
Ertelemek ancak kafirlikte artıştır. Kâfirler bununla saptırılır.
3.
kısım zuyyine lehum sûu a'mâlihim, vallâhu lâ yehdîl kavmel kâfirîn Onların
kötü amelleri onlara süslendi (güzel gösterildi). Ve Allah,
kâfir kavmi hidayete erdirmez.
Ayetin bu iki kısmının mealinde
problem yok. Ancak 2. kısma baktığımızda, farklılıklar göze çarpıyor.
Ama ayetin önemli kısmıda burası zaten. Ne yaptıkları, neden yaptıkları
ve sonucunun ne olduğu anlatılıyor.
2. Kısım yuhillûnehu
âmen ve yuharrimûnehu âmen li yuvâtiû iddete mâ harremallâhu
fe yuhillû mâ harremallâh
Önce, ne yaptıklarına bakalım: yuhillûnehu
âmen ve yuharrimûnehu âmen harâm ayı bir yıl helâl sayarlar, bir
yıl harâm sayarlar.
Sonuçta ne elde ediyorlar: fe yuhillû mâ
harremallâh Böylece Allah'ın haram kıldığı şeyi helal kılıyorlar.
Peki
bu haram kılınanı helal yaparken zulümlerini nasıl gizliyorlar? Asıl
soru bu. li yuvâtiû iddete mâ harremallâhu
Allah'ın
haram kıldığının sayısına uygun göstersinler de
Allah'ın haram
kıldığının
sayısını bozmak
Allah'ın harâm ettiği
ayların sayısını denk getirsinler de
Allah'ın haram kıldığı
süreyi denkleştirmek için
Allah'ın haram kıldığına sayı
bakımından uymak
için
Allah’ın haram ettiği belirli ayların sayıları tamamen
olsun diye
Allah'in haram kildigi aylarin sayisina uydurmak icin
Allah'ın
haram kıldığı sayıya uydurmak için
Allah'ın haram ayların
adedinin/müddetinin uyması
için
Allah'ın haram
kıldığı ayları sayıca denk getirmek için
Allahı'n
kutsal saydığı ayların sayısına denk düşürmek amacıyla
Allah'ın
haram
kıldığına sayı bakımından uymak için
ayların sayısını Allahın
yasak kıldığı takvime uyarlamak amacıyla
http://www.kuranmeali.org/kuran_meali.aspx?suresi=tevbe&am p;am p;am p;
ayet=37
sitesindeki çeşitli mealleri aldım. Birbirlerinin aynı olanları
çıkarttım. 13 farklı meal var. Ben bu meallerden hiçbir şey anlamıyorum.
sayısına
uygun göstermek? Allah'ın haram kıldığının sayısı nedir? sayıca
denk getirmek? sayısını denk getirmek/bozmak/uymak?? süreyi
denkleştirmek? belirli ayların sayıları tamamen olsun diye? ayların
sayısına uydurmak? sayıya uydurmak? sayı bakımından uymak? sayısına
uygun olmak?
Bir kere ayette iddet kelimesi geçiyor.
iddet:
islâm hukukunda evliliğin ölüm, boşanma veya fesih sebeplerinden
birisiyle sona ermesi halinde yeniden evlenebilmek için kadının
beklemeğe mecbur olduğu müddet.
Yani beklenmesi/geçmesi zorunlu olan minimum zaman.
Bence meal
yazanların da kafası çok karışık. Bizim bildiğimiz birşey var
o da 4 tane haram ay var. Kafirler: 4 tane haram ay olsun ne zaman
olursa olsun mu diyorlar? Ama bir yıl helal bir yıl haram kılmaları
lazım. İşin içinde erteleme de var.
Haram olan ayın iddetini/geçmesi gereken en kısa süreyi helal kılabilmek
için uygun hale getiriyorlar.
Kafirler ayları komple
erteliyorlarsa ayların sayısının bir değeri olmaması gerekir.
Anlatılanlara göre bir haram ayı erteleyip, haram aya helal ay giysisini
giydiriyorlar. Sonra gelen helal ay da haram oluyor. Bu şekilde yine 4
tane haram ay olmuş oluyor. Ama geçmesi gereken minimum süreyi denk
getirmeleri lazım? Bu cümleden hiçbir şey anlamıyorum.
Erteleyerek
bir yıl helal bir yıl haram kılıyorlar ki, haram olan ayın geçmesi
gereken minimum süre denk gelsin/uygun olsun(neye? bilmiyorum). Erteleyerek
bir yıl helal bir yıl haram kılıyorlar ki, haram olan ayın
geçmesi gereken minimum süreye denk gelsin/uygun olsun. O zaman da
amaç sanki haram olanı helal kılmak değil de, başka birşeyler varmış
gibi görünüyor.
Ben bu ayetin mealini çözemiyorum...
__________________ Kim bundan (Kuran'dan) yüz çevirirse, şüphesiz kıyamet günü o, bir günah-yükü yüklenecektir. Taha 100
Katılma Tarihi: 13 ocak 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selamlar.
bence ayet gayet açık. hani şu bizim kameri aycılara tokat denecek kadar.açık seçik. bir ayet.
evet bu aylar.
bakın bir önceki ayete .. allah gökleri ve yeri yaratmasında ve yazdığı yani programlamasında ayların sayısı 12 dir. yeryüzündeki canlı cansız dengesini 12 aya bölmüş allah (cc) hu
bu bölmede. 4 ay haram sayılır. ve insandan başka her canlı bunu bilir. ekinin toğumlanması . ağacın yeşermesi. hamile hayvanların doğurması gibi olayların bütünü bu aylarda olur. ama bir tek insan bilmez. ve
gelelim meseleye. kameri ay diye tuturanlar. bu ayları bir yıl kışın ortasına bir yıl yazın sıcağına denk getirerek. sınırı aşarlar.
hamileyi katlederler. toğumu yok ederler. yaşareni kuruturlar.
mesela sözgelimi bu yıl kameri aya göre. tavşan doğumu haram aya gelir. hiç kimse. tavşan öldürüp yemez.
ama diğer. yıl kameri ay on gün geri gittiğinden aynı tavşanların üreme mevsimidir. ama kameri ayagöre haram değildir. ve bakın siz tavşan katliyamına......
işte. yerlerin ve göklerin yaratılmasında programlanan. ve bu programa göre canlı hayatı güneş yılıdır. kamer yılı. değil...
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
Merhaba. Önce elimdeki konuyu tamamlamak istediğim için bazı soruları ertelemek zorunda kaldım; ancak şimdi cevaplayabiliyorum. Özür dilerim.
İsimsiz:
"Şehr" sözcüğünün Kur'an'da geçtiği her yerde dolunay olarak çevrilmesi gerektiğini mi düşünüyorsunuz? Yoksa bu sadece Bakara/185, Tevbe/36 gibi ayetler için geçerli bir tanımlama mıdır?
Her geçtiği yerde dolunay olarak çevrilmesi gerektiğini düşünüyorum. Lütfen tıklayın: شهر. Ayetlerdeki ŞEHR sözcüklerinin bir listesi bu. Hangisinin farklı çevirilmesi gerektiğini söyler misiniz.
Nermus:
Yani sözün özü şu: kuzey yarım küre ve özellikle Mekke ve civarı için geçerli olan haram aylar ve bu ayların haram kılınmasının gerekçeleri, aynı tarihlerde dünyanın her yeri için geçerli değildir.
Allah’ın gökleri ver yeri yaratırken verdiği hüküm evrenseldir; yalnızca Mekke ve civarını değil bütün dünyayı bağlar.
(İki sıcak dolunay arasındaki sürede) dolunayların sayımı oniki dolunaydır ve dört yasaklar onlardandır. Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü bu hükmü evrenseldir; Mekke ve civarı ile sınırlı değildir:
Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı gün yazdığı odur ki dolunayların sayımı onikidir ve dört haramlar (erba'ate hurum) onlardandır.
Dört haramlar: erba’ate hurum
Haram dolunaylar: eşhurul hurum
Yani
dört haramlar = haram dolunaylar
"Haram"dan kasıt ise "avlanma yasağı"dır (5:1-2, 95). Ve onun zamanı dünyanın her yerinde yaz aylarıdır. Örneğin Türkiye’de Mayıs-Ekim arası.
Avlanmanın yasak olduğu YASAK DOLUNAYLAR kuzey yarıkürede oranın yaz dönencesi olan "21 Haziran"dan sonraki sıcak dolunay ile başlar; güneyde ise oranın yaz dönencesi olan "21 Aralık"tan sonraki sıcak dolunay ile.
Katılma Tarihi: 21 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 30
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba Sayın takva81 , haram ayların ve ramazanın hangi takvime (kameri takvimm mi, güneş takvimi mi?) endekslenmesi meselesinde anlayamadığım noktalar var. Da ha önce de sayın akçaya aynı soruyu yöneltmiştim ama heralde gözden kaçtı cevap alamadım .Müsadenizle aynı soruyu sizede yöneltmek istiyorum.
Sayın Akçay
Ramazan dolunayı ve haram aylar hakkındaki görüşlerinizi anlamaya
çalışıyorum ve kafamda düşüncelerinizin çelişkili olduğu yönünde bazı
şüpheler oluştu, sanki ramazan konusunda tutarlı bir açıklama değilmiş
gibi geliyor. Bu bağlamda sormak istediğim bir kaç sorum olacak (
sadece anlamak için ), aydınlatırsanız sevinirim.
Hasan Akçay yazdı
KAVURUCU DOLUNAY ki onda kur’an indirildi... o dolunaya hanginiz tanık olursa oruç tutsun – ŞEHRU RAMAZÂN ellezî ünzile fîhil kuran… fe men şehide minkumü’ş şehre fel yesumh.
Yani önemli olan o kavurucu dolunaydır, ki yılda yalnızca bir kez görünür. Yaz dönencesi denen 22 Hazirandan sonraki 0-30 gün içinde.
21 haziran gündönümüden sonra ilk görünen , yıl içindeki en sıcak
günlere denk gelen ve bu yüzden kavurucu dolunay diye nitelenen
dolunay kuzey yarımküre için geçerlidir. Aynı tarihlerde güney
yarımkürede , örneğin Güney Amerika yada Avustralya da kış mevsimine
denk geldiği için oralardan görünen dolunayın kavurucu olarak
nitelendirilmesi mümkün değildir, çünkü o dönemde ( 21 hazirandan
sonraki ilk 30 gün ) orada yılın en soğuk dönemleri
yaşanmaktadır.Tarım ve yabani av hayvanlarının üreme dönemi
mevsimlerden etkilendiği için , güney yarım küredeki hasat ve üreme
dönemleri de kuzey yarımkürdeki üreme ve hasat dönemleri ile
parelellik arz etmeyecek ve farklı aylara denk düşecektir.21 haziran
sonrasındaki 4 dolunay döneminde belkide hayvanların üremediği
dönemler haram ay olacak , daha sonraki ürediği dönemler av mevsimi
olacaktır.
Yani sözün özü şu : kuzey yarım küre ve özellikle Mekke ve
civarı için geçerli olan haram aylar ve bu ayların haram kılınmasının
gerekçeleri , aynı tarihlerde dünyanın her yeri için geçerli değildir.
Ayrıca orucu güneş takvimine endekslemiş olmak, orucun belki her yıl
aynı dönemlerde ( 21 haziran sonrasında ilk dolunayla başlayan dönem)
tutulmasını sağlar ama iklim koşullarının ve yabani av hayvanlarının
üğreme döneminin dünyanın her yerinde aynı zamana denk gelmesini
sağlamaz.Ne dersiniz?
Sorumu biraz daha açıyım. diyorsunuzki,
bu bölmede. 4 ay haram sayılır. ve insandan başka her canlı
bunu bilir. ekinin toğumlanması . ağacın yeşermesi. hamile hayvanların
doğurması gibi olayların bütünü bu aylarda olur. ama bir tek insan
bilmez. ve
gelelim meseleye. kameri ay diye tuturanlar. bu ayları
bir yıl kışın ortasına bir yıl yazın sıcağına denk getirerek. sınırı
aşarlar.
hamileyi katlederler. toğumu yok ederler. yaşareni kuruturlar.
mesela sözgelimi bu yıl kameri aya göre. tavşan doğumu haram aya gelir. hiç kimse. tavşan öldürüp yemez.
ama diğer. yıl kameri ay on gün geri gittiğinden aynı
tavşanların üreme mevsimidir. ama kameri ayagöre haram değildir. ve
bakın siz tavşan katliyamına......
işte. yerlerin ve göklerin yaratılmasında programlanan.
ve bu programa göre canlı hayatı güneş yılıdır. kamer yılı. değil...
Burada örnek olarak tavşanların üreme sezonunun haram aya denk geldiğinden bahsediyorsunuz. A ma dünyanın her yerinde aynı tarihte bütün yaban av hayvanlarının üreme sezonu aynı tarihe denk gelmiyor.Gene bunun gibi en sıcak dolunay dizisi olarak nitelendirdiğiniz ( 21 hazirandan sonraki ard arda gelen 4 dolunay ki ilki ramazan oluyor) haram aylar, dünyanın her yerinde aynı şekilde nitelendirilemez.Yani örneğin aynı tarihlerde güney yarımkürede bu tarihlere denk gelen aylar yılın en soğuk dönemi olan kış mevsimine denk geliyor ve buna bağlı olarak gerek ekinlerin hasat zamnanı gerekse güney yarımküredeki av hayvanlarının üreme dönemi kuzey yarımküre ve özellikle Mekke ve civarındaki hasat ve üreme dönemlerine denk gelmiyor.O bahsetmiş olduğunuz en sıcak haram aylar kuzey yarım küre için geçerli. Bunun sonucu olarakta kuzey yarım küre için geçerli olan haram aylarda uygulanacak av yasağı, güney yarım küre için hiç bir anlam ifade etmeyecektir.O dönemlerde güney yarımkürede hayvanların üreme sezonu olmayan, av sezonu olması gereken aylarda , o bölgelerde yaşayan insanlar av yapamayacak, tam tersine o bölge için haram ay olması gereken dönemlerde avlanacaklardır. Bu çelişkiyi nasıl izah ediyorsunuz?
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma