Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam cin13 kardeşim,

sorularıma cevab için tekrar teşekkür,

aşağıda kitabınıda okuduğum link,

http://www.bigbang.gen.tr/big-bang-caner-taslaman.pdf

belki ilginizi çeker

selam ve dua ile,

rıdvan

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Hayrullah41 kardeşim,

Allah sizden razı olsun. Fizik bilginizin temel düzeyde olduğunu belirtmişsiniz. Bu nedenle elimden geldiğince açıklayıcı yazmaya çalıştım.

Sorunuz: Bu durumda nesnelerin ışık hızı ile bir yerden başka bir yere transferinin ilmi açıdan mümkün olduğuna yürekten inanıyorum. Ancak Allah bu ilmi kime nasib eder, en doğrusunu O bilir. Bu ilme nasıl sahip olabiliriz?

Parçacıkların ortak bazı özellikleri var, spin, elektrik yükü vs..gibi kuantum sayıları..Spin dedikleri de açısal momentum ile ilgili bir özellik. Bu parçacıklar dönüyormuş gibi olduklarından açısal momentum değerleri oluyor. Planck sabiti denilen, bir enerji paketçiğinin enerjisinin frekansına oranıyla ifade edilen bir değer..Wolfgang Pauli' nin dışlama ilkesi gereğince, parçacıkların fermiyonlar sınıfına giren, örneğin elektronlar, aynı anda aynı kuantum durumunda bulanamazlar. Örneğin, aynı enerji seviyesinde bulunan iki elektron aynı kuantum durumunda bulunamayacağından dolayı birbirlerine zıt spine sahip olmak zorunda olur.

Bir deney yapalım. Bu iki elektronu birbirine zıt yönlerde çok uzaklara gönderelim. Bu iki elektronun zıt spinlere sahip olduğunu kuramsal olarak biliyoruz. Ama hangisinin yukarı spine hangisinin aşağı spine sahip olduğunu bilmiyoruz. İki elektron için de yukarı veya aşağı spine sahip olma olasılığı % 50.  Buraya kadar bir sorun yok.

Problem şu: Bu elektronlardan herhangi biri üzerinde bir gözlem gerçekleştirip spinini öğrenirsek, örneğin yukarı spin, diğer elektron "aynı anda" aşağı spine sahip olur. Burada "aynı anda" tanımı çok önemli. Çünkü, özel görelilik kuramına göre hiçbir bilgi ışık hızından hızlı taşınamaz.

Başlangıçta birbirine bağlı bu elektron çiftlerine "dolanık" çiftler deniyor. Birine yaplan etkiden aynı anda etkileniyorlar. Bu deneye de "EPR deneyi" deniyor.

2000'li yılların başında, bu özellikten faydalanılarak bir fotona ait bir kuantum bilgisi, başka bir fotona taşındı. Fotonun kendisi değil..

Bu ışınlanma için ilk adım olabilir.

 ----------------

Soru: Nesneleri atom seviyesinden de öteye limit sonsuza giderken, parçalayabilme durumunda hangi seviyeye ulaşabiliriz. Bu seviyede bir parçalanma ışık demek olabilir mi, gibi...

Kütleçekim kuvvetinin şiddeti uzaklığın karesiyle ters orantılıdır.

Elektromanyetik kuvvetin şiddeti uzaklığın karesiyle ters orantılıdır.

Yani, iki parçacığı birbirinden uzaklaştırırsak, bu iki parçacık arasındaki kütleçekim ve elektromanyetik kuvvet şiddeti azalır.

Atomaltı düzeyde etkili olan ve temel kuvvetlerin en güçlüsü adından da anlaşılabileceği gibi güçlü nükleer kuvvettir.

Güçlü nükleer kuvvetin şiddeti ise uzaklıkla doğru orantılıdır.

Yani, iki parçacığı birbirinden uzaklaştırırsak birbirlerin daha güçlü çekerler.

Buna "asimptotik özgürlük" denir.

Hadronların yani (proton,nötron,omega,sigma,epsilon vb..) yapıtaşı kuarklardır.

Bu kuarklar da gluon denilen şerit gibi kuantlar ile birbirine bağlanır. Güçlü nükleer kuvvetin taşıyıcısı bu gluonlardır.

İki kuarkı birbirinden ayırmak isteyelim.  Bu iki kuarkı birbirinden ayırmak için enerji vermeye başlayalım. Kuarklar birbirinden uzaklaştıkça, kuarkları birarada tutan gluonların enerji alma potansiyeli artar. Belirli bir uzaklıktan sonra gluonlar o kadar enerji yüklenirler ki gluonlar kopacağı yerde, bu enerji ile yeni kuark çiftleri (kuark ve antikuark) oluşur. Yani, serbest kuark elde etmek kuramsal olarak mümkün değildir.

Bu nedenle en küçük yapı taşı kuarklardır.

Parçacıkları sonsuza kadar parçalamak mümkün değildir.

Kuramsal engeli aşabilmemiz bugün için mümkün görünmüyor.

 --------------------

Baybora kardeşim, bağlantısını verdiğiniz kitabı okumuştum. O çalışmanın bir benzerini beş-altı yıl önce yazmıştım. Hatta bir kısmını e-kitaplar bölümünde yönetici arkadaşlar yayınlamıştı. Bu çalışmalar asla bilimsel makaleler değillerdir. Bunlar kolaj-toplama çalışmalar. Yeni bir şey de ortaya koymuyorlar.

Gerçekten bilimsel bilgiden faydalanmak isteyenler, konusunda uzman akademisyenlerin yazmış olduğu, her bilgi düzeyine hitap eden popüler bilim kitaplarına başvurabilirler.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Bakara 240: Ve içinizden zevcelerini geri bırakarak vefat edecek olanlar(a), zevceleri için senesine kadar çıkarılmaksızın bir intifaı (geçimlerinin sağlanmasını) vasiyet etmek var! Bunun üzerine kendileri çıkarlarsa, kendi haklarına yaptıkları meşru bir hareketten dolayı size bir mesûliyet yoktur. mâmafih Allah azîzdir hakîmdir. (elmalılı Hamdi Yazır)

1- Allah vasiyet etmeyi ölüye /ölecek kişiye emretmekle yanlış yapmış olmuyor mu? Ölüye değil de, geride kalanlara bizzat kendisi vasiyette bulunsaydı daha doğru olmaz mıydı?

2- Her kes vefat edecek; vefat edecek olan ne zaman  vasiyet edecek? Adam devesiyle eve dönerken, devesi tarafından saldırıya uğradı ve geride bıraktığı karısı için vasiyette bulunamadan oracıkta öldü...!

3- "senesine kadar çıkarılmayacak!" Senesi dolduktan sonra durumu ne olacak? Allah bir sene sonrası için vasiyet edilmesini emir buyurmadığına göre kadın dışarı edilirse...? 

........

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhabalar

Sayın Haktansapmaz abim;

"Vasiyet" kavramına ilişkin yapmış olduğunuz bu açılım için teşekkür ederim. İnşaallah geleneğin Kur'an dışı tabulaşmış bir anlayışı daha bu vesile ile son bulacak.

Bahsi geçen ayetle ilgili karşılaştırma olması açısından iki ayet mealide ben asayım ki, vasiyet Allah'dan mı yoksa kuldan mı? değerlendirmede katkısı olsun istedim!

2/234 (ynö) "İçinizden ölüp de geriye eşler bırakanların bu eşleri, dört ay on gün kendi başlarına beklerler. Sürelerini tamamladıklarında kendilerince uygun gördüklerini örfe uygun biçimde yapmalarında sizin için bir sakınca yoktur. Allah, yapmakta olduklarınızdan gereğince haberdardır."

2/235 (ynö) "İddet bekleyen kadınlara evlenme isteğinizi dolaylı yoldan anlatmanızda veya böyle birşeyi içinizde saklamanızda sizin için bir günah yoktur. Allah bilmiştir ki, siz onları mutlaka anacaksınız, unutmayacaksınız. Bu arada onlarla, örfün normal göreceği sözlerle konuşma dışında gizli bir buluşma için anlaşmayın. Ve bu zorunlu olan süre doluncaya kadar nikahını bağlamaya girişmeyin. Bilin ki Allah, benliklerinizin içindekini bilir. O’ndan sakının. Ve bilin ki Allah çok affedicidir, çok yumuşak davranışlıdır."

Elbette konuyla ilgili gerekli açıklamayı yapacağınız kanaatindeyim.

Muhabbette...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhabalar

Asım bey değindiğiniz konu dkkate değerdir.

Kısa ve öz olarak;

Maaruf: Akılların ortak doğrusu.

Bu anlamdan hareketle istisnalar olsada, hak ve hakikatle bütünleşmiş gelenek olan "örf" bizler için çok şey ifade etmekte. Ama saygıdeğer Haktansapmaz'ın ifade etmiş olduğu "vasiyet" kavramı Allah'ın emri anlamında iken, eşlerin birbirlerine veya yetişkin kimselere söyleyipte yapılması mutlak olan, birçok şişirmelerle birlikte dini boyut kazandırılıp uygulatılmaya çalışıldığı bir bidattır.

Muhabbetle...  

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sevgili Öğrenci98 Kardeşim!

Verdiğin ayetler, kocasını kaybetmiş kadının karnında, ölen kocasından bir çocuğunun olup olmadığının açığa çıkması için bekleyeceği iddet ve başka bir erkekle evlenme isteği ile ilgilidir. Benim dikkat çektiğim ölen kocanın geride bıraktığı kadına vasiyettir. Bu vasiyet ölen kocanın yapacağı vasiyet midir, yoksa ölenin yakınlarına veya yetkililere Allah'ın yaptığı bir vasiyet /bir emir midir? 

Vasiyetin anlaşılması için Nisa 11-12 ve Mâide 106-107 âyetlerde geçen vasiyetin doğru anlaşılması gerekir. Tabi ki bu âyetlerin o günkü toplumla ilgili olduğu da göz ardı edilmemesi gerekir. Çünkü bu âyetlerin muhatapları o zamanda yaşamış toplumdur. Bugün bu âyetlerin bize yönelik bir yaptırımı olabilir mi? Bunun da ayrıca düşünülmesi ve değerlendirilmesi gerekir.

Benim gördüğüm; vasiyetin Allah'tan olduğudur. Örneğin, ana baba hem terekeden pay alacaklar hem de kendilerine ayrıca vasiyet edilmesi emredilecek, bunun izahı zordur.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhaba,

Bu ayet başıma geldi. Kurana göre çözmeye çalıştım ama tam olarak başarabildiğimi söyleyemem.

Nisa 11-12 yi incelediğimizde, örneğin ölen bir erkek, iki kız çocuğu, annesi, babası, ve karısı var. Bu durumda, toplam 23/24 yapıyor.

Aynı örnekteki kız çocuk sayısı bir olduğunda 1 (bütün) aşılıyor.

Tabiki ben bunun bizdeki anlama ve meallendirme zaaflığından olduğunu sanıyorum. ÖZellikle bunları kesirli sayı olarak algılamak gibi. Daha basit/kesirli işlemi bilmeyenlerin anlayabileceği bir şekilde MEALLENDİRME yapamazmıyız?

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhabalar

Değerli Haktansapmaz;

Vermiş olduğum 2/234-235 ayetlerinde "vasiyet" kelimesi geçtiği için değilde, konuyla parelellik arzettiği için gündeme getirdim. Dikkat edecek olursak kocasından şu yada bu şekilde geride kalmış bir kadının, sonraki haliyle ilgili bir kısım yaptırımları vardır Rabbimizin. Sizin gündeme getirdiğiniz ayette aynen kocası ölüp geride kalmış kadının, sonraki haliyle ilgili bir kısım temel durumu anlatıyor Rabbimiz. Neticede bu parelelliğe ilişkin bir değerlendirme olması için gündeme getirdim ayetlerdir 2/234-235.

Elbette 4/11-12 ile 5/106-107 ayetleri de "vasiyet" kavramının farklı yansıması şeklidir ki, bu ayetlerle ilgili gereken açıklamayı yapacağınız kanaatindeyim.

Teşekkür ederim.

Muhabbetle...    

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Kuran'da üç değişik yaratma/ORTAYA koyma fiili var.

Fatır:taslak plan üzerinden ortaya çıkarma,planlama,genetik

Halak:Dönüştürme,üzerinde işlem yapma var olan malzemeyi işletme

Bedi:Benzeri olmayan birşeyi icat,önceden benzeri olmayan birşeyi yapmak,

Yoktan var ediş ifadesi big bang kuramının etkisiyle yapılan meallendirmeler her ne kadar bu meallendirmeye karşı olmasamda.Big bang teorisi henüz çok soru işareti içerdiğinden yoktan var ediş olarak düşünmemeli.

Keza ben alan ve zamanın sonsuz olduğunu düşünüyor.Big bangten öncede sonsuz alan ve zaman vardı.Big bang ile evrenin bilinebilir boyutu ve zamanı açıklanmaya başlandı.Big bang öncesine yokluktan çok hakkında bilgisi olmadığımız gerçeklik demekte fayda var.

Selam.