Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

18.Şubat.2009

Nahl / 4.

Haktansapmaz- 4. Bilmiyorsanız /anlamıyorsanız Zikir ehline sorun!

Elmalılı – 1. Allah'ın emri geldi, sakın onu acele edip istemeyiniz. Allah, müşriklerin koştukları ortaklardan münezzeh ve yücedir.

2. Kendi emrinden ruh (vahiy) ile melekleri, kullarından dilediği peygamberlere indirip şu gerçeği insanlara bildirin, buyuruyor: Benden başka hiçbir ilâh yoktur. Ancak benden korkun.

3. Allah gökleri ve yeri hikmeti ile yarattı. O, kâfirlerin ortak koştukları şeylerden çok yücedir.

4. O, insanı bir meniden (spermadan) yarattı. Bir de bakarsın ki o, Rabbine karşı apaçık bir düşmandır.

5. Hayvanları da O yarattı. Onlarda sizi ısıtacak şeyler ve birçok faydalar vardır. Ve siz onlardan bir kısmını da yersiniz

Hayrullah41: Abdurrahman abi, Nahl4 olarak çevirdiği ayeti, muhtemelen yanlış anlamış veya yazdığı çeviriye sure/ayet numarasını yanlış koymuş. Bu çalışmadaki asli amacımın sadece çevirileri karşılaştırmak olmasından dolayı, her notu değerlendiriyorum. Zira ayet çevirisi zaten çok az yapılmış Abdurrahman abi tarafından. O sebeple yaptığı her çeviri bizim için önemlidir. Bu çalışmaya katmaya değerdir.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

16/43. ayet.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

teşekkürler düzeltme için Abdurrahman Abi,

 18.Şubat.2009

Nahl / 43.

Haktansapmaz- 43. Bilmiyorsanız /anlamıyorsanız Zikir ehline sorun!

Elmalılı – 41. Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, biz dünyada mutlaka onları güzel bir yere yerleştiririz. Halbuki bilirlerse ahiretin mükafatı elbette daha büyüktür.

42. O Muhacirler, müşriklerin eziyetlerine sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir.

43. Senden evvel de Resul olarak başka değil, ancak kendilerine vahy veriyor idiğimiz erler göndermişizdir, ehli zikre sorun bilmiyorsanız

44. Biz o peygamberleri mucizelerle ve kitaplarla gönderdik. Ey Peygamberim! Sana da Kur'ân'ı indirdik ki, insanlara vahyedileni açıklayasın. Belki onlar da düşünürler.

Hayrullah41 notu: bu durumu yani Allah yolunda hicret edenlerin hem dünyada, hem ahrette güzelliklere mazhar olacakları durumu vurgulanıyor. Ve sorun deniyor hatırlayanlara, şahit olanlara eğer ki Zikir kelimesini hatırlayanlar olarak alırsak. Zikir kelimesini, kitap olarak anlar isek, medinede ki Yahudi ve hristiyanlara sorun deniyor. Çünkü onlar da medinede ise, zaten hicret etmişler onlar veya babaları veya dedeleri veya dedelerinin dedeleri. Zira isa peygamberin geliş tarihi yaklaşık 6 nesil önce Muhammed peygambere göre. Hurafeler, bidatlar, şirk karışmış olsa da, elbette onlarda da dede korkut hikayeleri vardır ve Medine de yerleşik hayatta olmalarının temelinde de hicret yatar.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

26.Şubat.2009

Taha-14.15.16

Haktansapmaz – 14. Şüphen olmasın ki benim, ben Allah’ım. Benden başka hiç bir ilah yoktur. Bana kulluk yapacak; Zikrim’in salatını ikame edeceksin!” 

15. 16. "(Kıyamet) saat(i) mutlaka gelecek. Ben onu gizlemek istedim ki, her kes yaptığının karşılığını alsın. Sakın ona (kıyamete veya salata) inanmayıp hevasını izleyen seni ondan (salattan) uzaklaştırmasın!"

Elmalılı -13. "Ben seni seçtim, şimdi (sana) vahyolunacak şeyleri dinle."

14. Şüphesiz ben Allah'ım, benden başka hiçbir ilâh yoktur. Onun için bana kulluk et ve beni anmak için namaz kıl.

15. Çünkü kıyamet muhakkak gelecektir. Onun vaktini gizli tutuyorum ki, herkes yaptığının karşılığını görsün.

16. Sakın kıyamete inanmayıp, kendi heva ve hevesine uyan kimse seni, ona iman etmekten alıkoymasın; sonra helak olursun

17. Ey Musa! Sağ elindeki nedir?

Hayrullah41 notu:  Buradaki abdurrahman abi çevirisinde, anlam bütünlüğü içerisinde hep salata devamın vurgulandığını düşünmüş. Çünkü salata yüklediği anlamdan kurtulamamış. Elmalılı çevirisinde ise salat, namaz kılmak olarak alınmış ve anlam bütünlüğünde unutulmaması istenenin din günü/hesap günü/kıyamet günü olduğu vurgulanmış. Nitekim, O çetin günün vaktinin ne zaman olduğu gizlenmiş, fakat var olduğu/olacağı gerçeği de vurgulanarak, o günü unutup, dünyanın heva ve isteklerine kendimizi kaptırmamamız için, dünyada başıboş bırakılmadığımız için, zikir (hatırlamak) için, Allaha ibadet ederek, namaz kılarak  Kıyamet gününü hatırlamamız gerektiğini vurgulamış. Cenaze namazları /duaları/törenleri nasıl ölümü hatırlatıyor ise, gerçek bir durum olarak. Zira insan en yakınını da kaybetse, insan olduğu için, normal hayata devam eder. Ancak ölümü ve din gününü de hatırlaması gerekir ki, dünyanın süsüne kendisini TAMAMEN kaptırmasın.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

28.Şubat.2009

Furkan suresi 27,28,29,30

Haktansapmaz : Furkan 27,28,29. ayetler zalim/kafir/mücrimin o günkü pişmanlığını, hayıflanışını, üzüntüsünü, ızdırabını resmediyor. 30. ayetin de Resul'ün: "Rabbim! benim halkım bu Kuran'ı kabule yanaşmadı, onu kötüledi; onu saçma, abuk sabuk sözler vs addetti (ittexazû...mehcûra)" diyerek kavmi için  üzüntüsünü seslendiriyor, diye anlıyorum.

Elmalılı- 26 - İşte o gün gerçek hükümranlık, çok merhametli olan Allah'ındır. Kâfirler için ise o, pek çetin bir gündür.

27 - O gün zalim kimse ellerini ısıracak: "Eyvah!" diyecek, "keşke Peygamberin yanında bir yol tutsaydım!"

28 - "Eyvah!" diyecek, "keşke falancayı dost edinmeseydim.

29- Çünkü zikir (hatırlatma / Kuran) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı  yapayalnız ve yardımcısız bırakmaktadır.

30- Peygamber dedi ki: "Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'ân'ı terkedilmiş (bir şey yerinde) tuttular."

31- Ve işte biz böyle her peygamber için günahkarlardan bir düşman yapmışızdır. Bununla beraber hidayet verici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.

Hayrullah41 notu : burada hitap “kafir” leredir. Kafir’den anladığım bildiği halde gizleyen, örten, üstüne yatan, UYGULAMAYANdır. Kafir olan aynı zamanda “zalim” olmaktadır. Yani hem kendisine hem de başkalarına zulmetmektedir. Dolayısı ile bu tanımlama altına Yahudiler, hristiyanlar ve Müslümanlar da girebilir. Ve dikkat edilmesi gereken nokta “keşke falancayı dost edinmeseydim” ifadesidir. Buradaki dost edinmeden anladığım, birisinin görüşleri, uygulamaları doğrultusunda amel etmektir. Bu noktada amacım hakaret etmek değil fakat düşünen akıllara şu soruyu tekrar sormaktır :

Ben fiziksel olarak günün belirli zamanlarında ayakta kuran okuyor, üzerinde düşünüyor ve anlamaya çalışıyorum, Allah’a boyun eğiyor ve yere kapanıyorum. Çünkü zaten rukuyu ve secdeyi MECAZİ anlamda yaşıyorken, üzerine bir de fiziksel olarak bütün azalarımı ve bedenimi şahit tutuyor, dünyalık bedenime de emr ediyorum, kalbin itaat diyor, öyleyse eğil ve yere kapan. Hiç zorlanmıyorum, ve bunun ŞİRK olmadığını da biliyorum. Zira her kıyamda “iyya kenabudu ve iyya kenastin” diyorum. Başka kimseden şefaat beklemiyor, araya aracılar sokmuyorum. Öyle ise, bunlar yoktur diyenleri dost edinirsem ne oluru soruyorum kendime ve uygulamalarımda dost edinmiyorum. Çünkü biliyorum ki benim uygulamalarım da ŞİRK yok, öyleyse neden yapmayım bana zara ne diye soruyorum. Ve Namazı belirli vakitlerde DEVAMLI olarak kılmadığım zamanlardaki günah dairesine adım adımı yaklaştığım geçmişimi hatırlıyor ve namazımı dosdoğru kılmaya GAYRET ediyorum.