HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: RIZK kavramı 28- 24 Merkezli bir Çalışma Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
UlulElbab
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 488
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulElbab

20 Qassas 20-Ve câe raculun min aksal
medîneti yes’â
kâle yâ mûsâ innel
melee ye’temirûne bike li
yaktulûke fahruc innî leke minen nâsıhîn

20-20-Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. Dedi:
"Ey Mûsa, kentin ileri gelenleri seni
öldürmeyi
planlıyorlar. Çık buradan! Ben sana öğüt verenlerdenim."



36 YÂSÎN - 20-Ve câe min aksal medîneti
raculun yes’â
kâle yâ
kavmittebiûl murselîn

36-20-Kentin öbür ucundan bir adam koşarak gelip şöyle
dedi: "Ey topluluk, bu elçilere uyun!"

*********************************************************
katılım görmediğimden ve bozulan âhengden dolayı bir
müddet bu çalışmaya ara vermeyi uygun gördüm.

Doğrular Rabbimden , yanlışlar bana aid...

Allah siz değerli dostlardan Razı olsun...

sevgiler....

metehan












__________________
Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Yukarı dön Göster UlulElbab's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulElbab
 
UlulElbab
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 488
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulElbab

Konu başka Boyutları ile Şurada paralel
devam ediyor


"Şu halde yerin sırtlarında dolaşın ve Allah'ın rızkından yiyin. Dönüş ancak O'nadır."

Yeryüzünün sırtları, yükseklikler ya da kenarlardır. insanın yerin sırtlarında dolaşmasına

izin verildiğine göre düzlüklerinde ve ovalarında dolaşmasına öncelikli olarak izin verilmiş demektir.

Dünyanın engebeli, geçit vermez bölgelerinde dolaşmasına izin verildiği zaman, düz yerlerinde de
dolaşmasına izin
verilmiştir.

Yeryüzündeki bütün rızkları yüce Allah yaratmıştır. Bütün rızk kaynakları O'nun mülkünün kapsamındadır.

Aslında bu kavram insanların rızk kelimesinden anladıklarından daha geniş kapsamlıdır.

Buna göre rızk, sadece bir insanın ihtiyaçlarını gidermek, çeşitli yönlerinden yararlanmak üzere

elinde bulundurduğu mal ve servet değildir.

Rızk kavramı, yüce Allah'ın yeryüzüne yerleştirdiği tüm rızk sebeplerini ve

rızkın elde edilmesine yardımcı olan tüm araç ve gereçleri, insanın sahip olduğu tüm yetenekleri kapsar.

Rızk aslında, yeryüzünün meydana gelmesine neden olan elementlerin özü ile,

bu elementlerin dünyanın oluşumundaki oranları ile, sonra yüce Allah'ın bitkilere ve

-en başta insan olmak üzere- hayvanlara bahşettiği rızk elde etme yeteneği ile bağlantılıdır.

Bu anlamıyla rızk kavramının ifade ettiği gerçeğe çeşitli yönlerden ama özet olarak işaret edelim:

"Bilindiği gibi bütün bitkilerin hayatı neredeyse küçüklüğü sonsuza varan havadaki karbondioksit oranına
bağlıdır.

Denebilir ki bitkiler O'nunla soluk alıyorlar. Fotosentez olarak tanımlanan bu birleşik

kimyasal reaksiyonu en basit yoldan açıklamak için şunları söyleyebiliriz:

Ağaç yaprakları akciğer fonksiyonunu görürler. Ağaç yaprakları güneşin ışığı altında zor

çözülür karbondioksit elementini karbon ve oksijene ayrıştırabilirler.

Diğer bir ifadeyle ağaç yaprakları oksijeni dışarı verir, karbonu ise,

bitkilerin kökleri aracılığı ile topraktan emdiği suyun hidrojeni ile birleştirerek içinde tutar.

(Bilindiği gibi bitki kökleri aracılığı ile emilen su hidrojen ve oksijene ayrışır).

Tabiat, sihirli bir kimyasal işlem sonucu bu elementlerden şeker, selüloz gibi çeşitli

kimyasal ürünler, meyvalar ve çiçekler üretir.

Bununla hem bitkinin kendisi beslenir, hem de yeryüzündeki tüm hayvanlara yetecek miktarda üretilir.

Aynı zamanda bitkiler, bizim teneffüs ettiğimiz ve onsuz beş dakikadan fazla yaşayamadığımız oksijeni
dışarı verirler.

"Böylece görüyoruz ki, bütün bitkiler, ormanlar, otlar, yosunlar, sulanan ekinler,

karbondan, özellikle de sudan meydana gelmişlerdir.

Hayvanlar solunum yoluyla karbondioksiti dışarı verirler,

bitkiler de oksijen gazını dışarı verirler.

Şayet bu karşılıklı alış-veriş olmasaydı, hayvanların ya da bitkilerin hayatı bütün oksijenin

veya karbondioksitin tükenmesi sonucu sona erecekti.

Bu dengenin tamamen bozulması ile bitkilerin koruması ve insanları peş peşe ölmesi birbirini izleyecekti.

Son bilimsel keşiflerde az oranda karbondioksitin hayvanların büyük çoğunluğu için zorunlu olduğu,

yine bitkilerin de bir miktar oksijen kullandığı belirlenmiştir.

"Biz teneffüs etmesek de, hidrojen de söz etmemiz gerekir. Çünkü hidrojensiz su olmaz.

Hayvan ve bitkinin yapısındaki su oranının büyüklüğü ise insanı dehşete düşürüyor ve

kesin olarak hidrojensiz olunamayacağı sonucuna götürüyor:

Yerden elde edilen rızkların oluşmasında Azotun rolünü de unutmamak gerekir.

"Azot olmadan, besin kaynağı bitkilerin hiçbiri gelişemez. Azotun ekime elverişli toprağa karışmasının

iki yolu vardır. Bunlardan biri; belirli bakterilerin üremesidir.

Bunlar, yonca, nohut, bezelye ve bakla gibi bitkilerin köklerinin yanına yerleşirler.

Bu bakteriler havadan aldıkları azotu, bitkinin emmesine elverişli olacak şekilde ayrıştırırlar.

Bitkiler kuruyunca bu birleşik azotun bir kısmı toprakta kalır.

"Azotun toprağa karışmasını sağlayan bir diğer yol da gök gürlemesidir.

Havada şimşek çaktığı sırada az miktarda oksijen ve azot birleşir. Bu konu ile ilgili 13 / RA'D başlı

başına bir suredir.RAD Yıldırım demektir.

Yıldırm ve Şimşekler etkisi ile birleşik azot,yağmur tarafından toprağa karıştırılır.

(Yani bu azot bitkilerin emebileceği şekilde toprağa iner.

Yoksa bitkiler -daha önce değindiğimiz gibi- havada % 78 oranında bulunan saf azotu emecek güçte
değildirler.)

Yerin altında gizli bulunan katı ve sıvı maden yatakları gibi rızklar da bütünüyle yeryüzünün yapısal
özelliği ile,

varoluşuna etki eden durumlar ile bağlantılıdır. Ancak konuyu fazla uzatmak istemiyorum.

Bu seri açıklamaların ışığı altında rızk kavramının insanların bu sözden anladıklarından çok daha geniş
boyutlu ve
kapsamlı olduğu anlaşılıyor.

Rızk sebepleri gerek yerin yapısında gerekse tüm evrenin projesinde insanların anladıklarından daha
köklüdürler.

Konu başka Boyutları ile Şurada paralel devam
ediyor


__________________
Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Yukarı dön Göster UlulElbab's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulElbab
 
UlulElbab
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 488
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulElbab

28-24

Fe sekâ lehumâ summe tevellâ ilez zılli fe kâle rabbi innî limâ enzelte ileyye min
hayrin
fakîr



Tekrar merkezde ki Ayetimize dönüyorum.

Tevellâ ilez zilli Sonra GÖLGEYE YÖNELDİ....ve Dua


Acaba Güneşin kavurucu sıcağı mı,ışınları mı kast ediliyor?

Gölgede dua etmek ile açık alan da Dua etmek farklı mı?

Boa nın şükrü farklı mı ?



__________________
Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Yukarı dön Göster UlulElbab's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulElbab
 
bembeyaz
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı bembeyaz

 

Türkiye’de İşsizlik Sorunu Yok, Tembellik Sorunu Var!

 

İşsizlik sorununun tüm dünyanın çözmeye çalıştığı sorunların başında geldiği asırlardır konuşulmakta ama bir türlü de bu sorun halledilememektedir. Bu konuda derin toplantılar yapılmakta ve çözüm önerileri masaya yatırılmakta ama kalıcı çözümlere hala ulaşılamamaktadır. Nitekim benzer şekilde ülkemizde de işsizliğin bir problem olduğu yıllardır konuşulmakta, bu konu üzerinden pek çok kimseler politik çıkarlar elde etmekte ve bu sanal sorun üzerinden insanların duyguları ile oynanmaya devam edilmektedir.

 Oysa durum bize göre çok daha farklıdır. Sorun işsizlik sorunu değil, kalifiye eleman sorunudur. Kaliteli bir eğitimle kaliteli insan yetiştirememe sorunudur.

 Şurası bir gerçektir ki, kaliteli olan ve yaptığı işin hakkını veren herkese dünyanın her yerinde iş imkânı vardır. Ama kendini bir alanda geliştirmeyen ve hazıra konmak isteyenlerin sayısı da azımsanamayacak kadar çoktur.

 Bir mesleği en güzel şekilde öğrenmeyen, sevdiği işi yapmak için yeteneklerini geliştirmeyenlerin “işsizim” diye ortalıklarda dolaşması çok ayıptır ve yanlıştır. Böyle tipler sadece kendilerine yazık etmemekte ve etraflarına da zarar vermektedirler.

 Bir mesleği iyice öğrenen, ahlaklıca çalışan ve işini adam gibi yapana dünyanın her yerinde iş ve ekmek vardır. Dolayısıyla sorun işsizlik sorunu değildir. Sorun; kendini bir meslekte geliştirmeyen tembel ve asalak insan sorunudur.

 Bu zamana kadar ki tecrübemiz bize şunu gösterdi ki, pek çok insan hazıra konmak, hak etmeden almak, üretmeden tüketmek, başkalarının sırtından geçinmek, ehil olmadığı yerlere torpille gelmek, kısa yoldan köşeyi dönmek derdindedir.

 “Ben kendimi geliştirmek için bu zaman kadar ne yaptım?”, “ben bu göreve layık mıyım?”, “ben bu görevin hakkını gerçekten verebilir miyim?”, “ben buradan kazanacağım parayı helal ettirebilir miyim?”, “benden daha iyi olanların hakkını gasp mı ettim?” gibi soruları kendine sormayanların “işsizim” demeye ve duygu sömürüsü yapmaya hakları olmasa gerektir.

 Yeteneklerini sürekli geliştirerek severek yapacağı ve insanlığa faydalı olacağı mesleği seçip yapmayanların birer asalak ve beleşçi olduklarında şüphe yoktur.

 Kendisine çalışması için her türlü imkânlar sunulduğu halde zora talip olmayanların, bedel ödemeyenlerin, ter dökmeyenlerin, uykusuz sabahlamayanların, dirsek çürütüp kafa patlatmayanların boş boş konuşup “işsizim” demeye hakları olmasa gerektir.

Kendine verilen her türlü nimetin hakkını vermeyenlerin, televizyon başında ömür tüketenlerin, dizi film müptelası olanların, internete boş boş dolaşanların, kahve köşelerini mesken tutanların, futbolla yatıp kalkanların, zevkleri uğruna yaşayanların “iş yok ki” demeye hakları olmasa gerektir.

 Kaliteli ve aranan eleman olmak için çalışmayanların “işsizim” diye insanları kandırmaya çalışmaları ve kendilerine acındırmaları insanlık onur ve erdemi ile bağdaşmayan bir tutum olsa gerektir.

Böylelerine verilecek cevap; “hangi mesleği yaparsın?”, “kendini hangi alanlarda geliştirdin?”, “bu işe ehil olduğuna dair belgelerin ve tecrübelerin neler?”, “zamanını nasıl geçiriyorsun?”, “neden senden istenilen yüksek puanı almak için çalışmadın da ortalıkta boş boş dolaştın?”, “neden kendini o göreve hazır hale getirmek için çaba sarf etmedin?”, “neden falanca kursa gidip sertifikalar almadın?” ve benzeri soruları sormak olmalıdır.

 Bu sorulara tatmin edici cevaplar vermeyenlere acımak doğru mudur bunun da üzerinde ciddi şekilde düşünülmesi gerekmektedir.

 Geçenlerde bir ilimizin valisi açıkladı. Geliştirdikleri proje kapsamında 600 gence iş vereceklerini belirtti. Ortaya koydukları şartların ise şunlar olduğunu söyledi. Gençleri iş garantili kursa alacaklarını, onları bir meslekte 6 ay boyunca yetiştireceklerini, günlük bu gençlere 15 TL cep harçlığı koyacaklarını ve kursu başarı ile bitirenleri ise istihdam edeceklerini ifade etti. Ancak üzülerek devam etti ve şunları söyledi: “bu ilanımıza başvuru sadece 10 kişi ile sınırlı kaldı ve kursu açamadık.”

 Ben de buradan soruyorum. 220 bin nüfuslu bu kentimizde hani işsizlik sorunu vardı? Nerde bu işsizler? Hani işsizlik baş edilemez bir sorundu? Nerede bu işsiz gençler ve onların aileleri? Neden bu kursa müracaat etmediler? Neden kendilerini geliştirmeleri için önleri konulan bu fırsatı heba ettiler ve geri teptiler? Yoksa işi mi beğenmediler? Hak etmedikleri masa başı bir iş mi bekliyorlardı? Torpille bir yere kapağı atıp yan gelip yatmak mı istiyorlardı? Yattıkları yerden maaş almayı mı arzu ediyorlardı?

 Dolayısıyla herkes dönüp kendine bakmalıdır. Bazı kimseler ise siyasi amaçları için gençlerin ve ailelerin duygularını istismar etmekten artık vazgeçmelidirler.

 Öte yandan, şu da ifade edilmelidir ki, kendi yandaşını işe almak ve hak etmediği halde o kimseyi o göreve getirtmek de kul hakkıdır ve çok büyük vebaldir. Herkes hak ettiği yere gelmelidir. Fazilet ve liyakat esaslı görevlendirme biçimi esas olmalıdır. Puanları yüksek olanlar mağdur edilmemelidir.

Bu genç ya da bu adam bizden, biz ne dersek onu yapar” mantığı yanlıştır. “bu adam ya da kadın o işi en güzel şekilde yapar ve o işin hakkını verir” düşüncesi egemen olmak durumundadır. İslam ahlakının de gereği bu değil midir?

 Diğer taraftan “Nerde bu millet? Nerde bu devlet?” diye suçu başkalarına atma mantıksızlığı da derhal terk edilmelidir. Herkes önce kendine bakmalı ve bir işi en güzel şekilde yapacak olgunluğa, kıvama, ehliyete ve liyakate ulaşmanın yollarını aramalı ve buluncaya kadar da çalışmasını aralıksız sürdürmelidir.

 Yine “ne iş olsa yaparım abi!” devri geçmişte kalmıştır. Artık herkes bir konuda uzman olmak zorundadır. Bu ülkenin iyi fırın işçisine, iyi kaportacıya, iyi fayans ustasına, iyi çobana, iyi demir ustasına, iyi öğretmene, iyi doktora, iyi temizlik işçisine, iyi polise, iyi hakime, iyi savcıya, iyi avukata, iyi gazeteciye, iyi pilota, iyi imama, iyi vaize, iyi müftüye, iyi akademisyene, iyi girişimciye, iyi ev hanımına, iyi psikologa, iyi sosyologa, iyi iş adamına, iyi esnafa, iyi sanatkara vs. ihtiyacı vardır. Her meslek değerlidir. Dolayısıyla herkes işini en güzel şekilde yapmalı ve buradan kazandığı parayı helal ettirmeye bakmalıdır.

 Diğer taraftan kimi insan kas gücü ile işini yaparken kimi de zihin gücünü kullanmaktadır. Bu itibarla hepsinin ürettiği değer ve emek kıymetli ve saygın olmalıdır. Bedenen çalışmaya bakıp ona önem veren, ama bilgiyi, aklı etkin kullanmayı ve zihin emeğini gözardı edenler de dar kafalı olanlardan başkası değildir. Bu nedenle her türlü kaliteli iş, emek, hizmet, bilgi ve ürünün değerli olduğu unutulmamalı ve bunlara hak ettiği değer de mutlaka verilmelidir.

 Sonuç olarak, ülkemizde işsizlik sorunu yok tembellik sorunu vardır. Kalifiye eleman sorunu vardır. Yetenekleri geliştirip bir meslek sahibi olmayanların suçlamaları gereken en başta kendileridir. Suçu anneye, babaya, öğretmene ve çevreye atanlar mazeret üreten kifayetsiz, tembel, asalak ve muhteris tiplerdir.

 Tekrar belirtelim ki, bir mesleği en iyi yapana dünyanın her yerinde iş ve aş vardır.

 Öte yandan başkalarının sırtından geçinmeyi alışkanlık haline getiren, hak etmediği koltuğu kapan, üretmeden tüketen, tembel tembel oturan, aylak aylak gezen, sürekli sızlanan ama bir değer üretmeyen, kendini yenileyip geliştirmeyen insanın onurlu ve şerefli bir insan olduğunu söylemek de kanaatimizce zor görünmektedir. (03.02.2012)

 

Dr. Ahmet Emin SEYHAN

 



__________________
Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!

www.ahmeteminseyhan.blogcu.com/

selam ve dua ile...
Yukarı dön Göster bembeyaz's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bembeyaz Ziyaret bembeyaz's Ana Sayfa
 
Özben
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 16 mayis 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 126
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Özben

Selam.

Türkiye'de her türlü sorun var.Bunun nedenide savurganlık.Planlanmış bir  eğitim anlayışından yoksun şekilde gelişigüzel açılmış fakülteler ile doludur memleketim.

İnsanlara şu meslek ile şukadar para kazanılır,şu meslek garantilidir diye açılan okular haddinden fazla insan gücünün bir mesleğe yönelmesine sebeb oluyor.İş ve yeni iş kollarından bi haber olanlar ,ayıplarının farkına varacakları yerde yönlendirdikleri insanları suçlu ilan ediyor.



__________________
Ey iman edenler, Allah'tan sakının ve sözü doğru söyleyin. (Ahzab Suresi, 70)
Yukarı dön Göster Özben's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Özben
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

<< Önceki Sayfa 3
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats