Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
sn Hasan Akçay açıklamalarınız için teşekkürler.Çok açık ve net bir şekilde anlatmışsınız.Bunca zamandır böylesine basit bir anlamı olan bir ayet nasıl bu kadar çarpıtılıp tesettür ve kapanmaya gerekçe gösterilmmiş hayret yani...Demekki başörtüsü takmayanlar bazılarının sandığı gibi kokona sayılmıyor.:
Savana bacima katilip, Allah razi olsun diyroum.
__________________ Müslümanim diye hic utanmiyorum.... Mevsim Bahar..Ben artık özgur bir müslümanım. Bir elimde KURAN, Bir elimde bahar çiçekleri ve arkamda 1400 yıllık hurafe, hadis, mezhep ve şeyhlerın enkazı.
Katılma Tarihi: 30 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
hasan akçay yazdı
"Peki bu yasağın sebebi ne?
Bu ayeti 7:31-32, 24:60 gibi ziynetler konusundaki başka ayetlerle birlikte okursanız yasak edilenin ziynet takınmak değil ziynet teşhirciliği olduğunu anlarsınız. Teşhircilik neden yasak olmasın?"
selam
Daha önceki yazılarda Sayın Hasan Akçay'ın açıklamalarında nur 31 de bahsedilen ziynetlerin ,kadınların takmış oldukları takıların yine kadınları korumak amaçlı olarak, belirtilen kişiler dışındaki kimselere gösterilmesinin ,takı teşhirciliği yapılmasının yasak olduğu anlatıldığına bende katılıyorum, ancak araf 31 de mescitlerde ziynetinizi takının gibi bir anlatım var.Şimdi nur 31 de takı teşhirciliği yasak edilirken mescitlerde ziynetlerinizi takının diye bir anlatım geçmesi çelişkili olmuyormu?
Hasan bey bu konuda açıklamanız nasıl paylaşırsanız sevinirim.
__________________ O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Evden uzaktayım. Onun için kaynak gösteremem. Ama bildiğimi anlatmaya çalışayım. Gerekiyorsa kaynakları sonra belirtmek üzere.
Ayetlerde şu söyleniyor: Allah'ın, kulları için çıkardığı ziynetleri kim yasak edebilir? Bu dünyada inananlar için de var onlar; öteki dünyada ise yalnızca inananlar içindir.
İnci, mercan, sedef... gibi ziynetleri Allah, denizde var ediyor; ordan çıkarıyor. Altın, gümüş gibi ziynetleri ise karadan. Kulları için.
Bunların hepsi bu dünyada, inananlar dahil, herkese helal. Öteki dünyada ise nimetler ancak cennette sunulacağı için yalnızca inananlara helal çünkü cennete onlar girecek.
Gözden kaçaıyor bu ayrıntı belki. Ama Yüce Allah'ın, ziynetleri helal kılmakla kalmayıp cennetin sakinlerine cennette layık görmesi anlamlı değil mi?
Secde yerleri de öyle. Oralarda Allah'ın önündeyiz. O'na layık bir görüntü içinde olmamız gerekiyor. İlahî tavsiyenin nedeni bu: Her secde yerinde ziynetlerinizi takının.
Ama hemen ardından uyarı geliyor: Aşırı gitmeyin; Allah aşırıları sevmez.
Burada sözü edilen aşırılığın takı teşhirciliği olduğu belli. Onu Allah ta sevmez biz de. Çünkü kokanalık iğrençtir, insanı iğrendirir.
Kanıt, Nur 60:
Cinselliği kalmamış olup (evde) oturan kadınlar giysilerini atabilirler. Ama ziynet gösterisi yapmasınlar; ölçülü olsunlar. onlar için bu daha iyidir.
Sözü edilen kadınların cinselliği kalmamış (lâ yercûne nikâhen), dolayısıyla cazibesi kalmamış. Bunu telafi için kokanalık denen takıp takıştırma zaafı gösterebilirler. Ama sonuç telafi değil, tam aksine, iğrenç bir haldir. Yüce Allah'ın yasakladığı işte bu. Takı teşhirciliği.
Giysilerini atmaları günah değildir -leyse aleyh inne cünahün
Ama ziynet teşhirciliği yapmasınlar -gayri müteberricatin biziynetih
Dikkat ederseniz takılardan söz ediliyor; vücuttan değil. Çünkü cinselliği kalmamış olup (evde) oturan yani bir bakıma yatalak olan o kadınların pörsümüş vücudu iticidir; söz konusu olan, onun telafisidir.
Özetle, Araf 31 dahil konuyla ilgili ayetlerde bir tavsiye var bir de yasak. Tavsiye: ziynetlerinizi takının. Yasak: ziynet teşhirciliği yapmayın.
Katılma Tarihi: 30 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
"Özetle, Araf 31 dahil konuyla ilgili ayetlerde bir tavsiye var bir de yasak. Tavsiye: ziynetlerinizi takının. Yasak: ziynet teşhirciliği yapmayın."
selam
"Ey Ademoğulları! Her mescitde ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü o, israf edenleri sevmez"araf 31
ben araf 31de tavsiye;ziynetlerinizi takının görüyorum Ama devamında isaraf etmeyin diye bir yasak görüyorum yani yenilip içilenlerde israf etmeyin olarak..bu ayetin içinde teşhirciliğe yasağa dair bir anlatım göremiyorum ..mealdemi hata var bilmiyorum
__________________ O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
"Eğer çekip gitmezseniz sizi taşlarız ve bunaltan acılara gömeriz - lein lem tentehû lenercümen neküm ve leyemessen neküm minna azabün elîm.
(Elçiler) dedi: "Uğursuzluk kendinizde. Sizi uyardık diye mi bu? Siz aşırı giden bir kavimsiniz -Kâlû tâirüküm ma'aküm. E in zükkirtüm. Bel entüm kavmüm müsrifûn.
Süs için yetiştirilen, fakat çekişme ve savaşta yetersiz kalanı, öyle mi?
Zuhruf suresinde kadinlarin süslerle yetistirildigi anlasilmiyor mu? Söyle düsünebilirmiyiz. Peki biz erkeklerin taki (künye ,kolye ,yüzük,hatta küpe) takinca da asirilik yapmis oldugumuz düsünebilinir mi?
Taki teshirciligini düsünürsek; Ayetde bahsedilen erkekleri (EN YAKINLARI) sanki cok özür dilerim sanki hirsiz gibi algiliyorum; Bu onlara güvensizlik olmazmi. Inanin kafam cok karisik.
Siz zaten size verilen nimeti lüzumsuz şeylere harcamakta (israf eden) bir kavimsiniz. dolayısıyla uğursuzluk bizde değil sizin yaşam şeklinizde.
sorunum şu kuranda genellikle ileri giden azgınlık fahiş kelimesiyle tanımlanırken burada israf kelimesiyle tanımlanmış.
saygı ve sevgiyle
O kafir kasabaya gönderilen elçilerin öyküsü bütünüyle okununca israfın o halkın kendilerine verilen nimeti lüzumsuz şeylere harcamak anlamına değil dinde aşırı gitmek anlamına geldiği anlaşılıyor.
Örneğin onlardaki uğursuzluk saplantısı İslama sonradan musallat olan kader saplantısı gibi tıpkı. Benim anladığım, bu, dinde aşırı gitmektir.
Ya Sin suresi ezberimde olduğu için o bölümü uzun uzun anlatabilirim ama sıkıcı olur diye korkuyorum.
Ama madem siz uğursuzluk saplantısından malı mülkü lüzumsuz şeylere harcamayı anlıyorsunuz lütfen önce siz biraz ayrınıtıya girerek açıklayın. Sonra Allah isterse ve sahiden gerekiyorsa ben kendi anladığımı ayrıntlı olarak açıklayayım.
Süs için yetiştirilen, fakat çekişme ve savaşta yetersiz kalanı, öyle mi?
Zuhruf suresinde kadinlarin süslerle yetistirildigi anlasilmiyor mu? Söyle düsünebilirmiyiz. Peki biz erkeklerin taki (künye ,kolye ,yüzük,hatta küpe) takinca da asirilik yapmis oldugumuz düsünebilinir mi?
Taki teshirciligini düsünürsek; Ayetde bahsedilen erkekleri (EN YAKINLARI) sanki cok özür dilerim sanki hirsiz gibi algiliyorum; Bu onlara güvensizlik olmazmi. Inanin kafam cok karisik.
dostca kalin.
Teşhirciliğin ölçüsü zamandan zamana ve toplumdan topluma değişiyor. Örfe bağlı olarak. Örneğin kadınların üstsüz olması Türkiye'mizdeki örfe göre teşhirciliktir ama Senegal'deki örfe göre, değil. Erkeklerin takılarına da her halde bu açıdan bakmalıyız.
Nur 31'deki müstesna kişilerin hırsız yerine konması ihtimaline gelince, doğrusu bir ara benim de aklıma geldi bu. Ama "Bu alınganlığn lüzumu yok!" dedim kendi kendime. Hele bir de o müstesna kişilerin inanan kadına mahrem sayılıp İslama fuhuşun boca edildiği gözönüne alınınca. Tepkimizi asıl o rezalete göstermemiz gerekmiyor mu?
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
sevgili hasan akçay ağabeyim/kardeşim
Allah biliyor ya aslında size sorduğuma pişman
oldum. soruyu geri çekmeye geldiğimdede
cevaplanmış olduğunu gördüm. Cevabınızdaki
inceliktende durumu farkettiğinizi anlıyorum.
azarlanmadığım için rahatladım ama cevap
vermemek ilginize ve ilminize saygısızlık olacaktı.
Özürümü kabahatimden büyük yapmamak için önce
kısaca durumumu izah etmeliyimki sorumun
nedenini açıklarken, kendi hesabıma vaktinizi
ayırdığınıza değecek bir cevapla aydınlanayım.
Hemde doğrumu yanlışmı yapıyorum eleştirinizi
alayım.
Bu siteye girdikten sonra kuran artık beni itmiyor tam
tersine çekiyor. Yani şunu demek istiyorum. Kuranın
arapçasını yüzünden okumayı kendi içimde anlamlı
bulmuyordum. Mealleri okudukçada içimde bir isyan
oluşuyordu kuran sanki bana "ben bu değilim' ben
bu değilim' diyordu ve kapatıyordum.
burada sizler gibi bir çok arkadaşın bak şuraya bak
buraya demesinden tekrar cesaret alarak ayetlerdeki
kelimeleri anlamlandırarak bakmaya başladım.
görüyorumki meallerdeki aynı kelimeler kurandaki
aynı kelimeler değil. ve anlamaya uğraşılırsa
kurandaki kelimelerin pek çoğu aynı anlamda günlük
hayatta kullanıyoruz. örneğin; hatta, örneğin
müçtehid, içtihat, müsrif, israf, fahiş gibi. örneğin
küfretmenin karşılığı gerçeği inkar etmek .ama
sövmeyide kapsamasına rağmen sövmek değil.
kafir bile bile inkar eden ama söven değil. yani
küfretmek için illaki kızmak gerekmiyor. yani küfr
içinde bulunmak yirmidört saat mütemadiyen
sövmek değil. buradan yola çıkarak hem arapça
kelime anlamını hem mealleri karşılaştırarak ayetleri
anlamaya çalışıyorum.
çok vakit alıyor ama çok zevkli geliyor. Bu şekilde
okumaya çalıştığımda izafi kavramlar rahatsız ediyor.
Örneğin din günü, küfr içinde bulunmak örneğin azıp
sapmak, örneğin şüphe olmayan, örneğin allah
yolunda harcamak....vb. Bunlar ilk ağızda akılda bişi
oluşturmuyor.
Gerçekte kuranda böyle kelimeler yok. Kurandaki
kelimeler en genel tanımıyla, yada müellifin o andaki
yorumuyla böyle anlamlara geliyor.
Ama ayetlerdeki ilgili kelimeler akılda çok şey
oluşturuyor. Hemde benim ilmim kadar oluşturuyor
böylece yanlış bile anlasam nerde yanlış yaptığımı
kavrayabiliyorum.
İşte size sorduğum soru bu anlayıştan
kaynaklandı.Heyecanlandım ve acele ettim.
Anlayışımı test etmek istedim.
=========================================
İsraf, aşırı gitmek demek. Kanıt için bkz. Ya Sin
suresi:
"Eğer çekip gitmezseniz sizi taşlarız ve bunaltan
acılara gömeriz - lein lem tentehû lenercümen
neküm ve leyemessen neküm minna azabün elîm.
(Elçiler) dedi: "Uğursuzluk kendinizde. Sizi uyardık
diye mi bu? Siz aşırı giden bir
kavimsiniz -Kâlû tâirüküm ma'aküm. E in zükkirtüm.
Bel entüm kavmüm müsrifûn.
=========================================
Surenin ilgili bölümünün tamamını okumadan
tercümeleride ekranda ki orada kavmüm müsrifun u
görünce, kıvranan yemi gören sazan gibi atladım
üzerine.
bu anlayışla kime niye elçilerin uğursuzluk
getireceğini, elçilerinde biz hangi işinize taş koydukki
söylemini kavramaya çalışırken şunun gibi bişi
canlandırdım hayalimde.
kahvehane dolu kapıdan elçiler giriyor yazık değilmi
vaktinize diyor burada hem birbirinizi kazıklıyorsunuz
hemde vakit öldürüyorsunuz. O anda kaybetmekte
olan bi kaç kişi gidin işinize kardeşim
uğursuzmusunuz nesiniz kapıdan girdiğinizden beri
kaybediyoruz. kaldırmayın ayağa kahvenin tüm
sandalyelerini kafanızda kırmadan çekin gidin
burdan diyorlar.
elçilerde diyorlarki:uğursuzluk kendinizde, sizi
uyardık diyemi sandalyeleride israf edeceksiniz. siz
zaten herşeyi israf eden bir topluluksunuz.
Böyle yaptığımda yanlış kurgulama bile yapsam ayet
gözümün önünde canlanıyor. Aşırılığın ne olduğunu
kavrıyorum.
Yine sonne kardeşin ağır bulduğu ayetler için,
ayetlerde sayılan aile efradını kendi aileme
uyguladığımda mahrem olanların dışardan gelene
göre olduğunu farkettim. bana bire bir doğru geldi.
Yurdum insanının Gelin kaynana, gelin görümce,
yenge kızkardeş damat kayınbirader ilişkilerinde
yada miras meselelerinde çadır öyle bir karışıyorki
ilgili şahıslarca düşünülenlerin yanında hırsızlık
sütten çıkma ak kaşık kalıyor. Zaten kimse aile içi
yürütmelere hırsızlık demediği için ayet dikkat çekiyor
ziynetlere.
işte sorumun nedenini anlattım ve istediğiniz
cevabımı verdim. Buradan yola çıkarak, aşağıdaki
sorularımı yanıtlarsanız sevineceğim.
bu ayetler için anlayışım doğrumu?
Kuranı böyle anlamaya çalışmamada bir sakatlık
varmı?
yazının uzunluğu ve vaktinizi aldığım için hoş
görünüze sığınıyorum.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma