radyoman Uzman Uye
Katılma Tarihi: 09 mart 2005 Yer: Antigua And Barbuda Gönderilenler: 362
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
KUR'AN NESLİ'NİN NOTU:
Aşağıda okuyacağınız çalışma bir eşcinsel tarafından yapılmıştır. Çalışma, Zekeriya Gün'ün 1998-2001 yıllarında Kaos GL dergisinde yayınladığı dizidir. Dolayısıyla kendi sapkınlığını olumlamak için yaptığı hiçbir yoruma katılmadığımızı belirtiriz. Biz yazarın bu çalışmasını tersinden bir delil olarak buraya alıntılıyoruz.
İslam'ın lanetlediği sapkınlıkların muharref gelenekte yaşanmış olması onu haklı çıkartmaz aksine o geleneğin de sapkın olduğunu gösterir.Bu açıdan ne örnek verilen şahsiyetler İslamidir ne de eserler İslam klasiğidir! Şark İslam klasiği olarak tanımlanan Kur'an dışı sapkınlılar sadece sapkın Şark klasikleri olarak tanımlanabilir.
www.kurannesli.org
Eşcinsellik ve Tasavvuf Üzerine
Eşcinsel Birikim İncelediğimiz tasavvuf metinlerinde birçok eşcinsel öyküye rastlamış ve bunların bir kısmını yazı dizimizin önceki bölümlerinde dikkatlerinize sunmuştuk1. Fakat tasavvufî birikim bizim ulaşabildiğimizden çok daha zengin ve geniştir elbette. Şark-İslam klasiklerinden Türkçeye yapılmış çevirilerden -ki çoğu Farsçadandır- de gözümüzden kaçan ve habersiz olduğumuz birçok metin bulunuyor. Yalnız bu metinlerden zaman zaman konumuzla uzaktan yakından ilgili yayınlarda yapılan alıntılar da bizim için malzeme sunmaktadır.
İşte "Tasavvufta Seks Fenomeni"2 adlı kitap da bu bakımdan konumuzla ilgili malzemeler içermektedir. Bu malzemeyi değerlendirmeden önce Yazarın konuya yaklaşım tarzına eleştiri getirmek istiyoruz.
KİTAPTAKİ EŞCİNSEL ÖYKÜLER
1. Tüysüz Oğlana Methiye
"... Güzel delikanlının biri arzu kemendini dervişler halkasına attı. Merkez noktası gibi sofiler dairesine yerleşti. Yanağı Tanrı'yı arayanların kıblesi oldu! Onlar Tanrı'ya dönmüş olan yüzlerini bu mahbubun (sevgilinin) yüzüne çevirdiler. Futa örtünmüş olan dervişler bu şeker sözlünün etrafına şeker arayan sinekler gibi üşüştüler. Herkes onu kendine mal etmek ister, onun iltifat nazarlarıyla şereflenmek arzusunu güderdi. Nihayet aralarında ayrılık ve kavga baş gösterdi.
Aşk oyununa girenler arasında birbirini dövmek tehlikesi uzak değildir. Çünkü hepsi de güzel yüzlü bir sevgilinin aşkından dem vururlar. Kâbe'nin çevresini dolaşanların süratle koşmak zevkinden dolayı birbirlerine çarpmaları pek yerinde bir harekettir.
Tekkenin piri de o sevdaya külah kaptırmış ve o dava da kendisini şahit tutmuştu. Gence öğüt vermeye başladı." Ey değerli oğul, ey gönüller bağlayan taze" dedi. "Her rastgelenle süt ve şekerin birleşmesi gibi düşüp kalkma, her alçağın aldatıcı ipi ile kuyuya inme, sen Tanrı'nın çehresini aksettiren bir aynasın. Her ipsiz sapsıza yüz gösterme. Her an dizgini yabancıların pençesine kaptırma, hususi halvetinde umuma iltifat gösterme. Senin yanağın parlak bir aynadır, bu saf ve temiz aynayı tozlarla kirletme.
O tatlı delikanlı bu öğüdü işitince kendisine acı geldi, yüzünü ekşitti. Şeyhin huzurundan kalktı ve bir bahaneyle tekkeden dışarı çıktı. Birkaç gün uğramadı. Pir ve müritler onun ayrılmasından üzüldüler. Hicran acısından feryada geldiler, kirpiklerinin elmasıyla zaruret ve zavallılık cevherini deldiler, umutsuzca ağladılar, yoksulluk diliyle ve özür dileme yoluyla şu beyiti tekrarladılar:
"Ey çocuk, geri gel ki hiç kimse senin üzerinde hükmünü yürütemez. Her kiminle oturmak istersen otu, her kimden kaçmak istersen kaç, her ne kadar aklı aldatan ve dine düşman olan bir fettansan da gene geri dön. Çünkü kırık gönüllere sükun veriyorsun. Bizim çektiğimiz bela ve mihnetleri gördüğün halde meclisimizde başkalarının takıntılarıyla oturma derdi bize yetişir."
Delikanlı dervişlerin özür dilediklerini duyunca sert huyluluktan vazgeçti, onların derneğinde yalnız kaldı, hasretini çekenlerin, ayrılığından hasta düşenlerin yanına döndü..." (Molla Câmî, Baharistan, M.E.B Yayınları, s.151)3
2- 'Mahbubperest' Şeyh:
"Yine nakledilmiştir ki bir gün Şemseddin, seyahati esnasında bir şeyhe rastladı. Bu şeyh mahbubperestlik (genç erkekleri seyretme) illetine tutulmuştu. Nerede genç bir çocuk görse onun yüzünü temaşa etmekten kendini alamazdı. Şems ona "Hey, bu ne haldir?" diye çıkıştı. Şeyh "Güzellerin yüzü ayna gibidir. Ben Tanrı'yı o aynada müşahede ediyorum" dedi." (Eflakî, Ariflerin Menkıbeleri, M.E.B Yayınları, c.2, s.205) 4
3. 'Livata' Öyküsü
" Şaranî, Ebu Havde'den şöyle söz ediyor: "Allah ondan razı olsun! Bir kadın veya bıyıkları henüz terlemiş bir genç gördüğü zaman onunla cinsi münasebete kalkışır ve dübürünü yoklardı. Bu kişi ister emirin, ister vezirin oğlu olsun, isterse babasının veya başkalarının huzurunda olsun, arkasını yoklar onunla livata yapmaya kalkışırdı." (Şaranî, et-Tabakatü'l-Kübra, c.2, s.122) 5
***
Bu öykülerin dışında kitapta bir de "Kerametle Transseksüel Olan Şeyh" başlıklı bir öykü yer alıyor. Bu öykü, Abdülaziz Debbağ'ın el-İbriz adlı yapıtından alıntılanmıştır. (Debbağ, s. 41) 6
------------------------------------------------------------ --------------------
1Attar ve Câmî'den derlemeler için bk. Kaos GL'nin sayıları. 2Süreyya Aslaner, Tasavvufta Seks Fenomeni, Tevhid Yayınları, İstanbul, 1996. 3Aslaner, s. 121. 4Aslaner, s. 173. 5Aslaner s. 174. 6Öykü için bk. Aslaner, s. 142-143.
__________________ 43/44 Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.
|