Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Bakara165:''İnsanlardan kimi, Allah'tan başka eşler tutar,Allâh'ı sever gibi onları severler.İnananlar ise en çok Allâh'ı severler.Zulmedenler,azâbı gördükleri zaman bütün kuvvetin Allah'a âid olduğunu ve Allâh'ın azâbının çetin olduğunu anlayacaklarını keşke bilselerdi!'' Bakara166:''İşte uyulanlar,uyanlardan uzak durdular;azâbı gördüler,aralarındaki bağlar kesildi.'' Bakara167:''Uyanlar,şöyle dediler; "Âh keşke bir daha dünyâya gitmemiz mümkün olsaydı da şimdi onların bizden uzak durdukları gibi biz de onlardan uzak dursaydık!"Böylece Allâh,onlara işledikleri bütün fiilleri hasretler (pişmanlık kaynağı olarak) gösterir.Ve onlar,ateşten çıkamazlar.''(Süleyman Ateş meali) selamün aleyküm,kıymetli dostlarım,yukarıdaki ayet meallerinde geçen altı çizili kelimeler برا kökünden gelen kelimelerin anlamlarıdır.meallerden de görüleceği bu ayetlerin konusu halk ve liderlerdir ve onların ahiretteki yargılanmalarıdır.halk tabi olanlardır,tabi olunanlar ise liderlerdir. soru:Bakara165'te şirkten bahsediliyor ve sonra halk ile yöneticiler arasındaki yargılamaya geçiliyor.şirk ile idarenin(siyasetin)ne ilgisi var? cevap:yüce Allah Kur'anın çeşitli ayetlerinde kendi kurallarına isyan etmeyi şirk olarak nitelendirmiştir.o halde liderlerin Kur'andaki temel kuralları hayat kuralları olarak benimsemedikleri için konu edinilmiştir.yani buradaki yargılamanın konusu Allah'ın kurallarına aykırı kurallar koyanlar ve onların destekçisi olan halkın (veya halktan kimselerin) yargılanmalarıdır.bu şu demektir.Kur'andaki Allah'ın kurallarına göre halklarını yönetenler bu tür bir yargılanmaya veya azaba maruz kalmayacaklardır.ayetteki amaç,insanların bundan ibret alarak o cehennemlik olanların düştüğü durumlara düşürmemek ve halkı bu konuda sorumlu ve dikkatli davranmaya teşvik etmektir.yani şu denmek isteniyor.: piyangodan bilet çeker gibi lider seçmeyin.onların amaçlarını,proğramlarını icraatlarını,Kur'ana uygun hareket edip etmediklerini iyice bilmeden o insanların peşinden gitmeyin ve onları desteklemeyin aksi halde onların düştüğü azaba sizde düşersiniz denmek isteniyor ve insanlar uyarılıyor. Kim demiş Kur'anda siyaset yoktur diye..hayattaki tüm ihtiyaçlarını ve onların çözüm yollarını Kur'anına koyan Allah,senin siyasetini mi unutacak haşa?..''din ayrı siyaset ayrı'' sözleri siyonist uydurmalarıdır..bakın yüce Allah yukarıdaki ayetlerde tam siyasetinizin merkezine giriyor ve sizin seçiminize müdahele ediyor..insanları bu konuda bile başıboş ve kuralsız bırakmıyor..seçiminize dikkat edin,zalimlere(zararlılara) fırsat,imkan ve iktidarlık)vermeyin,müminleri(zararsızları ve en yararlısını)seçin,buna mecbursunuz,bu konuda keyfi davranmak gibi bir lüksünüz yok,bu iş emanet işidir o yüzden sorumlu olursunuz vebal altında olursunuz,bu konuda umursamazca davrandıkları için azap tattırdığım insanların durumundan ibret alın demek istiyor..ee pekala ''din ayrı,siyaset ayrı''siyonist uydurması sözler niçin söylenmiş olabilir,bundaki amaçlar nelerdir? 1-mümin(zararsız insan)düşmanı olanlar isterlerki müminler ahmak olsunlar kendileri gibi ahmak olanları seçip iktidara getirsinler bu sayede bizde yolumuzu buluruz kerizleri sömürmeye başlarız amacı vardır.yani tam bir ''cambaza bak''oyunudur bu.. 2-isterlerki müminler siyasetle meşgul olmasınlar,onlar sadece güdülen koyun olsunlar,biz onlara çeşitli iktidar alternatifleri sunarız,çoğunada kendi adamlarımızı yerleştiririz,onları pohpohlarız,överiz.. kıl kadar iyiliklerini göklere çıkartırız,dağ kadar büyük hatalarını sinek kadar küçültürüz,siyasetten anlamayan kerizlerde bu pohpohladıklarımızı seçip iktidara getirerek yolumuzu bulmamızı sağlamış olurlar. 3-isterlerki müminler siyasetten anlamasın,piyangodan bilet çeker gibi parti seçip onlara oy versinler isterler.halbuki onların çoğunda siyonist yandaşları vardır..seçilip iktidara gelincede her yönden halkı ifsad etmenin icraatlarına başlarlar,Allah'ın kurallarına aykırı kurallar koyarlar, milli eğitimi,batı hayranı,taklitçi,kendi bir şey üretmeyen,hep gözünü batıya diken,her icraatını batıya soran,patent haklarını bile batıya veren gençleri yetiştiren bir kurum haline getirirler,o kurumda matematiğinden tutunda fizik kimyasına kadar pek çok dersi bulabilirsiniz ama Allah'ın kurallarını öğreten bir ders bulamazsınız,buradaki amaçta materyalist,maddeci,manevi ve ahlaki değerlerden bihaber,dinsiz bir gençlik yaratmaktır,bu liderler ,''dinsiz''damgası yememek içinde bazı manevralarada geçerler,''din kültürü'' adı altında bazı dersler koyarlar,içini hurafelerle doldururlar,ruhbanlığı din gibi aşılarlar.işi sadece ruhbanlık yapmak olan din kurumlarıda açarlar,Kur'ani yönetim isteyen müminleri,mürteci,gerici,bedevi,çöl kanuncuları olarak tanıtırlar. iktisadi alanda da ifsadı başlatırlar,halkı gelir bakımından fakirliğe düçar ederler.gelir dağılımında büyük uçurumlara yol açan kararlar alırlar.ülkenin iktisadi gelişimine olumlu hiçbir katkısı olmayan,kendi yandaşlarından oluşan,yattığı yerden para kazanan,borsa zengini,dolar zengini altın zengini bir sınıf yaratırlar.halkıda asgari ücretle yarı aç yarı tok yaşayan köleler haline getirirler.bazı tarafsız iktisat uzmanları bu durumu''kapitalist,yasal,modern hırsızlıklar''olarak nitelendirmektedirler.. daha hangisini sayayım,bunların ifsadları(bozgunculukları)say say bitmez.. yüce Rabbim,zalimleri desteklemeyin,seçiminize,tercihinize dikkat edin,bunda kul hakkı ve vebal vardır,onların her yaptığı yanlışlığında parmağınız olduğunu,buna ortak olduğunuzu bilerek hareket edin demek istiyor..''demekki din ayrı siyaset ayrıdır''..iddiası müminleri aldatmak ve onları sömürmek için söylenmiş Kur'ana aykırı sözlerden birisidir..mü'minler,bu ''cambaza bak'' oyunlarına,bu dalaverelere kanacak kadar salak olamazlar.. selamlar,sevgiler.
selamlar,kıymetli dostlarım, ''brc''kökünden gelen ve fiil olarak geçen ahzab süresi 33.ayette ''vela teberracne''diye geçen ifadede buradaki la olumsuzluk anlamında olduğuna göre isterseniz gelin bu kelimenin tahlilini yapalım ne dersiniz? kelimenin kök anlamlarını dikkatlice değerlendirdiğimiz zaman insanlara bazı mesajlar verdiğini hissediyorum.bunlar.: ayetteki bu cümlenin hemen devamında salat ve zekattan bahsettiğine göre konu bütünlüğü açısından baktığımızda meselenin salat(çalışmak) ve zekat (üretim)le ilgisi olması gerektiği ilk akla gelen husustur,o halde bu kelimenin anlamlandırmalarından açılıp saçılmanın bu işle ilgisi olmadığını düşünüyorum.yukarıdaki tabloda geçen ''burç,kale,sema,surların yüksek yerleri''insanlara tepeden bakmayı,tabya ve saray''kelimeleride ''gücü'' sembolize eder.o halde bunu ahzab 33'e uyarladığımız zaman şöyle bir anlam ortaya çıkıyor: ''...eski Cahiliyye'de olduğu gibi açılıp saçılmayın; namazı kılın; zekatı verin; Allah'a ve Peygamberine itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! (ehl-i beyt) Şüphesiz Allah sizden kusuru giderip sizi tertemiz yapmak ister.''(DİB.eski meali) bunun doğru şekli: ''..eski cahiliyyede olduğu gibi güç gösterişine girişmeyin veya gücünüz eşitliği bozacak hale getirmesin veya gücünüzle birbirinize üstünlük taslamayın veya birbirinize tepeden bakmayın veya gücünüzü birbirinize kullanmaya çalışmayın veya birbirinize kabadayılık yapmayın'' şeklinde anlamamız akla mantığa ve vicdana en uygun anlamlandırmanın bu şekilde olduğunu düşünüyorum.bu lugat açısından değerlendirmemdir. Not:zaten bu konuda Mahmut Çanga hocam,Lügat kitabında ''teberrace'' kelimesinin,sonraki müfessirler tarafından açılıp saçılmayın anlamında manalandırıldığını belirtmiştir. birde olayın iklimsel açıdan değerlendirmesi vardır.oda şudur: peygamber efendimizin yaşadığı coğrafi bölgenin iklimsel yapısı kadınların kılık kıyafetlerindeki açılıp saçılmaya imkan vermediği gerçeğidir.yani kim ne kadar vücudunu güneşten,güneşin yakıcı sıcağından koruyabiliyorsa o kadar şanslı sayılıyordu.köleler ise bu şansa ve imkana yeterince sahip değillerdi,onlar ancak avret yerlerini kapatabiliyordu.fazla kapalılık fazla gücü,az kapalılık az gücü sembolize ediyordu.bu anlamda zengin müşrik kadınları bile kölelerden daha kapalıydılar çünkü onlar kendilerini güneşin sıcağından koruyacak imkana sahiptiler.o halde ayette vurgulanan husus ''açılıp saçılma''durumu olamaz,çünkü müşrik kadınları zaten yeterince kapalıydılar,burada vurgulanan husus ''cahiliyyede olduğu gibi ''güç gösterişine girişmeyin''veya gösteriş yapmayın veya birbirinize tepeden bakarak kibirlenmeyin veya birbirinize kabalık yapmayın''şeklinde olması akla mantığa en uygun anlamlandırma olduğu kanaatindeyim. zaten yüce Allah kadınlara ve erkeklere kılık kıyafet konusunda bunun standartlarını belirtmişken(Araf26 ve Nur31de atlet kilotla avret yerlerinin(iç giysi)ile,ahzab 59daki ''celabib'' kelimesi ile kısa pantolon (veya şort) ve ceket (veya gömlek)(dış giysi) ile kapatmalarını belirtmişken tam bunu bertaraf edercesine açılıp saçılmayın diye niye söylesinki?bu akla ve ''ayetlerin birbirleriyle çelişemeyeceği'' ilkesine ters düşer. Nur31de geçen''..Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar..''(DİB yeni meali)diye çevrilmiş ayetin arapçasına dikkat ederseniz ‘’vela yedribne bi ercülihinne’’diye geçer,burada olumsuzluğu ifade eden ''la''ile belli olan şey bacaklarınızı kapatmayındır.yani diyeceğim şu ki bacakların bile kapatılmasını yasaklamış(çünkü vücut,güneş enerjisini buradan alacaktır) olan yüce Rabb,başka bir ayetinde niye açılıp saçılmayın desinki.Yüce Rabbim,çelişkili beyanda bulunmayacağına göre.. ahzab33:''..Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın...''(DİB yeni meali)anlamı bana göre anlamlı değildir.üstelik şöyle bir ayet varken: Araf31:''Ey Ademoğulları! Her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin(DİB eski meali) şimdiki gelenekçi cahiliyye algılaması güzel ve temiz elbise giymeyi bile açılıp saçılma olarak değerlendiriyorken ''açılıp saçılmayın ifadesi''nin en küçük sakıncası böyle bir yanlış anlamaya mahal vermesidir.daha büyük sakıncası olan ayetin çarpıtılması ve amacından saptırılması ise daha büyük yanlışıdır.. selamlar,sevgiler.
برر Kök kelimesinin Geçtiği Bazı Ayetler ve Tahlilleri: mümtehine8:''Allah,sizi,din konusunda sizinle savaşmamış,sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten,onlara âdil davranmaktan men etmez.Şüphesiz Allah,âdil davrananları sever.(diyanet meali) Tahlili:selamlar,kıymetli dostlarım,yüce Rabbim bu ayetinde müminlerden şunları istemektedir. 1-Müminler her hususta adalete öncelik vermelidirler. 2-adaletli davranmakta bir iyiliktir.hemde iyiliklerin en büyüklerindendir.bir ülkede bozulma önce aklın bozulmasıyla başlar.akıl bozulunca akılsızlar çoğalır,çoğalan akılsızlarda akılsız liderleri seçip onlara imkanlar ve iktidarlık verir.onlarda iktidar güçlerini kötüye kullanır,kendi hırsları uğrunda her melaneti yaparlar,kendi yandaşlarını zengin edip milleti aç bırakırlar.zengini daha zengin,fakiri daha fakir yapacak icraatlara girerler. hak hukuk zail olup rüşvetsiz iş yapılmaz olur.adalet mefhumu çöker,güçlüler her zaman haklıdır zihniyeti hakim olur.huzur ve barışın yerine terör,şiddet ve kaos egemen olur.böylece ülke içten içe kokuşmaya ve çöküşe doğru gider.demekki kendimize de,çevremizede,ülkemizede birr(salih ameller)içinde olmalıyız.iyilik ve adalet kelimelerinin bu ayette birlikte zikredilmiş olması anlamsız değildir. en büyük iyiliğimiz adalete dikkat etmemizdir.çünkü adalet çökünce herşey çorap söküğü gibi dağılır,heba olur gider. evlatlarımıza karşı da adil(eşit) davranmalıyız.birini mamur edip diğerini mahrum etmek hakkına sahip değiliz.hepsinede eşit davranmalıyız.çevremizde bazen karşılaşıyoruz.adam evladının birine katları yatları hep ona bağışlamış,diğerini de mahrum bırakmış hiçbir şey vermemiş.mazeret mi;mazeret çok canım..,insan bahane bulmak isterse çok bahane bulur,gözüyün üstünde kaşın var misali..bunlar çok yanlıştır.hadi dünyada insanlara uydurdukları bahaneleri bazıları yerler,ama yüce Rabbimin huzurunda bahanelerinin geçerli olacağına varmıymış garantileri?sen evlatlarına karşı eşit davranacaksınki evlatlarında seni baştacı yapacak.bu ayrımı yaptığın gün,onların nazarındaki değerin yavaş yavaş çökmeye başlar; çünkü insan yaradılıştan fıtrattan adaleti seven bir yapıyla yaradılmıştır.bu fıtrat onlara taa doğuştan verilmiştir.bu doğuştan gelen duygular sebebiyle bu ayrımcılıklarla karşılaşan insanların o ayrımcılık yapanlara içlerinden küfretmeyeceklerini nasıl garanti edebilirsiniz?o halde insanlar kendilerine küfrettirecek fiillerden uzak durup herşeyden önce adil davranmalıdırlar. 3-müminler(zararsızlar),inanç bakımından kendileri gibi olmayan fakat kendileri gibi zararsız olan gayri müslimlere de zararsız olmalıdırlar.onlara karşıda adil davranmalıdırlar.bizim gibi inanmıyor diye onlara hakaret etmek veya zulüm yapmak hakkına sahip değiliz..misilleme prensipleri (buna,göze göz,dişe diş prensibide denilir)gayri müslimler içinde geçerlidir.yani iyiliklere iyilikle mukabele,kötülüklere de misillemeyle mukabele etmemiz emrediliyor.gayri müslimler müminlere zarar vermedikleri sürece müminlerde onlara zarar veremezler. insan5:''İyiler ise,katkısı kâfur olan içecekler dolu bir kadehten içerler.''(diyanet meali) Tahlili:yüce Rabbim bu ayetinde insanları iyi olmaya ve iyilikler yapmaya teşvik etmiş,iyilik yapanlara güzel,nefis kokulu çiçeklerle tatlandırılmış cennet şarapları vadetmiştir. kıldığınız namazların,tuttuğunuz oruçların maddi anlamda kimseye bir faydası olmaz.yapanlara sportif bedensel faydası,manevi şarj deşarj gibi şeylerde olabilir,o anki haleti ruhiyesiyle ilgilidir.ama birr (salih amel) bunlardan çok farklı bir şeydir.birr'in içinde hem maddi faydalar olur,hemde manevi faydalar olur. yolun ortasında kalmış bir taşı kenara itmen bile birrdir,iyiliktir.öksüz bir çocuğun saçını okşayıp ona biraz harçlık vermen bile birr'dir(salih ameldir),çoluk çocuğuyun rızkı için bismillah deyip işine koyulmanda birr'dir(salih ameldir),ortalıklara saçılmış çöpleri toplayıp çöp kutusuna atmanda birrdir,iyiliktir.tuvalet temizlemende,yeraltında maden çıkarmanda birr'dir,iyiliktir.komşularınızla iyi geçinmenizde birr'dir(ameli salihtir),kısacası kendine,çevrene ve ülkene yaptığın her iyilik birr'dir(salih ameldir),bunların karşılıkları ise hem dünyada hemde ahirette nimetler ve cennetlerdir. ülkene hizmet etmeye aday olan parti liderlerinden en yakışıklısına değil,en paralısına değil,en yakın akrabana değil,en çok nara atanına değil,en çok alkışlananına değil,anketlerde en önde olanına değil,Din için,Kur'an için,vatan millet için en iyi,en yararlı olanına oy vermen hem kendine hem ülkene yaptığın en büyük iyiliktir.bu yüzden birr(salih amel ve iyilikler)ruhbanların ibadetlerinden katbe kat üstündür,değerlidir. selamlar,sevgiler.
برز Kelimesinin Geçtiği Bazı Ayetler ve Tahlilleri: İbrahim21:''İnsanların hepsi Allah’ın huzuruna çıkacak ve güçsüzler büyüklük taslayanlara diyecek ki: “Şüphesiz bizler size uymuştuk; şimdi siz az bir şey olsun, Allah’ın azabından bizi koruyabilecek misiniz?” Onlar da, “Eğer Allah bizi doğru yola eriştirseydi, biz de sizi doğru yola eriştirirdik. Şimdi sızlansak da, sabretsek de bizim için birdir. Artık bizim için hiçbir kurtuluş yoktur” derler. İbrahim22:''İş bitirilince şeytan da diyecek ki: “Şüphesiz Allah, size gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz verdim ama yalancı çıktım.Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu.Ben sadece sizi çağırdım,siz de hemen bana geliverdiniz.O hâlde beni kınamayın,kendinizi kınayın.Artık ben sizi kurtaramam,siz de beni kurtaramazsınız. Şüphesiz ben,daha önce sizin,beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim.Şüphesiz, zalimlere elem dolu bir azap vardır.”(diyanet meali) selamlar,kıymetli dostlarım, ''brz''kök kelimesinin geçtiği yukarıdaki ayetlerde yüce Rabbim,dünyanın zayıflarıyla güçlülerinin mahkemesini yapmış ve onların bu mahkemedeki konuşmalarından bir pasajı Kur'anına koymuştur.bundaki amaç insanların bundan ibret almalarıdır.Bu ayetlerden şunları anlıyoruz: 1-ayetteki mustazaflar,zayıflardır.bunlar genellikle halkın çoğunluğunu oluştururlar. 2-ayetteki müstekbirlerde halkın rejimini ve ekonomisini yöneten yönlendiren zengin sınıfıdır. 3-dünya kuruldu kurulalı genellikle şu düzen sürmüştür. her topluluk kendisine mutlaka liderler,yöneticiler seçmişlerdir.bu sosyal yaşamın zaruri unsurlarındandır.bunun adı bazen krallık olmuştur,bazen monarşi olmuştur,bazen cumhuriyet olmuştur.ama mutlaka her topluluğun başında onları yöneten bir zümre veya kralları olmuştur.Kur'an halk kesimine bazen teba demiştir,bazende mustazaf demiştir,yöneticilere de bazen ülül emr demiş,bazen imam demiş bazen reis demiş,bazende müstekbir demiştir. Kur'anda siyaset konularında halkın suçlandığı bazı hususlar şunlardır. 1-liderleri ilah gibi görmeleri,halbuki onlar ilah değildirler.toplumdaki suç işleyenleri kendileri sorgulayabildikleri gibi suç işlerlerse kendileri de sorgulanmalıdırlar.işte bu sorgulamaya mani olan şeylerde Kur'anda belirtilmiştir. buna mani olan en büyük engel,onların ilah gibi görülüp ilah gibi sevilmeleridir.işte yüce Rabbim bunu şirk olarak görmüştür ve en çok sevilmeye layık olanın kendisi olduğunu belirtmiştir(bakara165te) işte liderlere tapınıp onlara dokunulmazlıklar atfetmek,körü körüne peşlerinden gitmek,toplumun başına büyük felaketlerin gelişini başlatıyor..bu dokunulmazlık zırhına bürünen müstekbirlerde güçlerine güç katarak zulümlerini dahada artırıyorlar ve öyle hale geliyorki,Yüce Allah'a ve onun yasalarına kafa tutacak hale geliyorlar.oysaki hiçbir topluluk yüce Rabb tarafından başıboş ve sorumsuz bırakılmamış onlara peygamberler ve kitaplar gönderilmiştir.reislerinde yapmaları gereken doğru hayat kuralları olan Allah'ın bu yasalarına uymaktır. ama uymuyorlar,bu dokunulmazlıkların verdiği şımarıklıklarla azgınlaştıkça azgınlaşıyorlar,hakkı hukuku unutuyorlar,astığı astık kestiği kestik bir dikta rejimine dönüşüyorlar.Rabbimin mustazafları tenkit ettiği yönlerden biri onları Allah'ı sever gibi sevmeleri ve onları putlaştırmalarıdır.yüce Rabbim bu durumu şirkle eşdeğer tutuyor ve en çok kendisinin sevilmesini ve en önce kendisine tabi olunmasını istiyor. yani temel kuralların kendi koyduğu kurallar olmasını istiyor. zamanın değişen şartlarına göre hükümdarlar,yönetmelikler çıkartabilir ancak temel kurallar Kur'an olmazsa hiçbir toplum huzur bulamaz ve mutlu olamaz.dünya tarihi bunun örnekleriyle doludur: örneğin dünyada 8buçuk milyon insanın ölümüyle sonuçlanan 1.dünya savaşı ve 50 milyon insanın ölümüne yol açan 2.dünya savaşı bu Kur'anın temel kurallarından uzaklaşılması sebebiyle oluşmuştur. çünkü yüce Rabbim Kur'anda yöneticilere adil olmasını istemiş ancak yöneticiler adaletten sapmışlar,hepbana hep banaya gitmişler. bu iki savaşında baş müsebbipleri o zamanki şımarık ingiliz kralları ve yönetimleridir. osmanlının siyasal yönetimleride Kur'anın kurallarına göre hareket etmeyince,padişahlarda Kur'anın prensiplerinden uzaklaşınca onlarda çürümeye ve gerilemeye başlamıştı.bundan faydalanan ingiliz britanya imparatorluğu sömürgelerini gittikçe yaygınlaştırmış yayılmacı politikalarını çoktan başlatmıştı. sömürdüğü topraklarda o halklarıda doyuracağı yerde o halkları aç bırakmış sadece kendi ırkının çıkarlarını düşünen azgın bir imparatorluğa dönüşmüştü.o sırada Almanlarda güçlenmişti,onlarda sömürgeden pay almak istiyorlardı.hep bana hep banacı ingilizler buna izin vermek istemeyince 1.dünya savaşı patlak verdi ve bu paylaşım savaşında 8buçuk milyon insan öldü. bundan ders almayan ve savaş galibi olduğu için dahada şımaran ingilizler,Almanlara ağır savaş tazminatları ödetince Almanlar,10 yıl bunun ezikliğini yaşadılar,bu eziklik onları miskinleştirmedi daha da keskinleştirdi,bu eziklik Alman ırkının güçlenmesi için bir motivasyona dönüştü ve hızla sanayiye,teknolojiye yönelip silahlanmaya başladılar.amaçları bu esaretten kurtulup yeni sömürgelere yelken açmaktı böylece 2.diriliş hamlesine ve başkaldırı defansına geçtiler.15-20 sene içinde tekrar toparlandılar,ezici bir çoğunlukla Adolf Hitler'i iktidara getirdiler.aslında bu ingiliz sömürüsüne başkaldırının ta kendisiydi.2.defa Almanlar ''yine bizde varız''diyorlardı.yani ''bu paylaşım adil bir paylaşım değildir,bu paylaşımda bizimde yerimiz olmalıdır''deyince bu kurtlar sofrasındaki savaş yeniden başlamıştı.bu savaştada 50 milyon insan öldü. dünya tarihleri bu savaşlara 1.dünya ve 2.dünya savaşları diyerek yalan söylediler,bu savaşların doğru adları 1.dünya paylaşım savaşları ve 2.dünya paylaşım savaşları olmalıydı. kıymetli dostlarım,görülüyorki adil bir paylaşım için ülkelere adaleti her zaman gözönünde bulundurması gereken liderler gerekiyor.isminin adalet olması bir partiyi adil yapmaz,onu adaletli yapacak olan şeyler icraatları ve Kur'ana bağlı oluşlarıdır..ismi adalet olupta kapitalizmin uşaklığını yapan dünyada onlarca parti vardır.onun için yüce Rabbim,yoldan çıkan liderlerin,halklarını felaketlere sürükleyen liderlerin ve onların destekçilerinin yargılanma sahnelerini ayetlerine koymuşki insanlar bunlardan ibret alsınlarda adil yöneticiler,paylaşmayı bilen yöneticiler seçsinler diye..çünkü insanlığın fıtratında olan bir şey vardırki biri yer,biri bakarsa insanoğlu buna razı olmaz ve tepkilerini çeşitli şekillerde gösterir.atalarımız bu durumu''biri yer biri bakar,kıyamet ondan kopar'' diye ne güzel ifade etmişlerdir..huzur ve barış en başta adil paylaşımdadır.bu dünyayı felekete sürükleyenler paylaşmayı bilmeyen benciller ve hepbanacılar olmuştur.onun için Kur'anın çizgisini benimsemiş liderleri müminlerin seçmesi bir seçenek değil,bir lüks değil bir zorunluluktur,Allah'ın emridir.farzdır. Allah'ın bu emirlerini gaale almamak,ciddiye almamak,umursamamak en büyük zulümlerdendir,zulme ortaklıktır.onun için yüce Rabbim ayetininin sonunda ''...Şüphesiz,zalimlere elem dolu bir azap vardır''buyurarak insanları uyarmıştır. hem ülke çapında hem dünya çapında huzur,refah ve barış en önce adil paylaşımlarla gerçekleşir. sanıyorum şimdi yukarıdaki ayetlerin bizlere ne mesajlar vermek istediğini daha iyi anlamışızdır. selamlar,sevgiler.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma