Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
NECM SURESİ
Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla...
1. Yemin olsun inip çıktığı zaman yıldıza/fışkırıp çıktığı zaman çimene/süzülüp aktığı zaman Ülker yıldızı'na/aşağı indiği zaman o parçalar halinde ağır ağır gelene,
**bu ayette yemin edilen şeyin bir yıldız, bir takımyıldız, ay veya ayın evreleri, kuran ayetleri, olduğu iddia edilebilir şimdilik bunun ne olduğu konusunu erteliyorum. ***
2. Ki arkadaşınız ne saptı ne de azdı.
3. O; kuruntudan, keyfinden konuşmuyor.
4. İndirilmiş bir vahiyden başkası değildir o.
**bu ayette o diye bahsedilen Muhammed peygamberin gördüğü şey(1. Ayette sayılan olasılıklar.)***
5. Kuvvetleri çok müthiş olan belletip öğretti onu ona.
6. Akıl, güzellik ve güç sahibidir. Doğrulup dikildi.
** (Zû mirreh(mirretin), festevâ.) Arapçası bu şekilde yazılan yazının çevirilerinde problem olduğunu düşünüyorum nedenine gelince mirreh kelimesinin kurandaki tüm anlamlarına baktım bütün anlamlar birbiriyle ilişkili ve tutarlı ama bu ayette verilen anlam ortada ayrık otu gibi duruyor.
Bu kelime kuranda iki anlamda kullanılıyor 1. Zaman anlamı var(çeşitli kullanımlarıyla) 2. Süregelen geçip giden anlamı var ve toplam kuranda 35 yerde geçiyor benim tespit ettiğim.
Bu ayette verilen anlam “”gücün, kuvvetin, sağlamlığın sahibi anlamları”” bir tek bu surede var ve doğru bir anlamdırma olduğu konusunda kuşku içindeyim.
Zaman anlamı ve hareket anlamları birbiriyle ilişkili anlamlardır bildiğiniz gibi zaman ve hareket birbirinin neredeyse eş anlamıdır.
Bu ayet şu şekilde de anlamdırılabilinir.
“”6.Hareketin sahibi(hareket edebilen) göründü, ortaya çıktı(istiva etti).””**
Bu şekilde metni çevirdikten sonra görülen gök cisminin ortaya çıkmasına vurgu yapıldığı görülür.**
7. En yüksek ufuktadır o.
**burada ise gözlenen cismin gökyüzünde en tepe noktada yere 90 dereceye yakın bir noktada olduğunu anlıyoruz.**
8. Sonra iyice yaklaştı ve sarktı,
**Bu ayette ise gözlenen gök cisminin yörüngesi dâhilinde batış noktasına doğru gittiği kast ediliyor.**
9. İki yayın beraberliği gibi, belki ondan da yakındı.
**burada yay kavramıyla gökyüzünün yaylara ayrılıp parsellenmesi söz konusu burada iki yayın beraberliğinden kasıt gökyüzünü ikiye bölen iki yayın(kuzey-güney ve doğu-batı yayları) kesiştiği noktaya(yayın kabzası) olan mesafeye uzaklığının belirtilmesi.**
10. Böylece vahyetti kuluna vahyettiğini.
11. Kalp yalanlamadı gördüğünü.
12. Onun gördüğü şey hakkında kuşkuya düşüp onunla çekişiyor musunuz?
13. Yemin olsun ki onu bir başka inişte de görmüştü.
14. Son sınır ağacı, Sidretül Münteha yanında.
15. O ağacın yanındadır sığınılacak bahçe.
16. O vakit kuşatıp sarıyordu Sidre'yi kuşatıp saran,
**burada ağacı (sidreyi) kuşatıp saran şey ağacın çiçeklenmesini ve/veya yapraklanmasıdır bu ifade neden burada var derseniz gözlem yapılan zamanın ilkbahar olduğunu belirtmek için derim.
17. Göz ne kayıp şaştı ne azıp haddi aştı.
18. Yemin olsun ki Rabbinin en büyük ayetlerinden bir kısmını gördü.
** şimdi burada rabbinin en büyük ayetlerinden birini gördü deyince bu ifade bende Müddesir suresindeki bir ayet grubunu anımsattı hemen onu aşağıya yazayım.
Hayır, sandıkları gibi değil! Yemin olsun Ay'a, Yemin olsun geceye, sırtını döndüğünde;Yemin olsun sabaha, ağarıp ışıdığında,ki o gerçekten en büyüklerden biridir.(Müddesir 32-35)
görüldüğü gibi bu surede de göksel olayların şahit gösterilmesi bir gözlem sonucu ortaya çıkan şeyin Allahın büyük ayetlerinden biri olduğu vurgusu var.**
SONUÇ:
Ben Necm suresinin bu ayetlerinin Muhammed peygamber tarafından yapılan gökyüzü gözlemlerini tasvir ettiği sonucuna vardım bu sonucu daha öncede müddesir suresi ile ilgili yaptığım çalışmalardan elde ettiğim sonuçlarla da birleştirince de birbirini tamamlayan ayet gruplarının varlığını fark ettim.
Necm suresiyle müddesir suresini birlikte okuduğumuzda Muhammed peygamberin ilkbaharda(21 Mart an sonraki bir zamanda) gökyüzünde dolunayı gözlemlediğini bu dolunayın kadir(ölçü) gecesini belirleyen bir yılı kapatan diğer bir yılı açan bir işaret olduğunu, gözüyle gördüğünü kalbiyle tasdik ettiğini anladım..
|