Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
"....Biz bu dini hadislere göre'mi ? Hayatımıza sokup yaşayacagız yoksa Allahın hududlarına göremi."
peygamber ALLAHIN hududundan başka bir hududda mı yaşadı bu dini....?veya peygamberin nasihat,öğüt,tavsiye ..emir..gibişeylerine uyan birisi kur'an ın hudularının dışına çıkabilir mi?
birleri ise birşeylerden bahseder...kim cahil görülecekdir.....sadecene sabırlı ol....ben buyum demekle o olunmuyor.....sanki çok cevap vermiş gibi de birde luzum görmüyorum diye......
kur'an ın savunulması beni niye rahatsız edsin...böyle birşey mümkünmü?asla...lakin kur'an savunuculuğu altında,biz dini özüne döndürmeye çalışıuyoruz laflarının altında üretilen onca yanlış fikre..karşıyım......
şeytanın...teslimiyetin değilde aklı ilahlaştırmanın...hgerşeyi bildiğini zannedmenin..ürünü dahi olduğunu bilmeyenlerin...birilerini cahillikle itham edmesine güler geçeriz....herkesin tevbeye ihtiyacı var..her an .....ama senle münakaşmdan dolayı ise yanılıyorsun....okısma sen dahilsin...belkide....
sıkıştığın yerde ben akıllı onlar cahil denklemine sarılman nekadar komik....
Ve aleyküm selam El-turki
Elbette ki peygamber allahın hududları içinde yaşıyordu zaten bu yüzden peygamber seçilmedi.
Peygamberin nasihat, öğüt, tavsiye ..emir.!? gibi şeylerine uyan birisi kuranın hududları dışına çıkabilirmi.?
Çıkabilir arkadaşım bunun çok örnekleri var hayatımızda gelen öğütün nasıl çarpıtıldığı yozlaştırıldığı belli birde ben peygamberin Din konusunda emir koyabileceğini düşünmüyorum
Dinin emirleri zaten Yüce yaratan tarafından konulmuş bunda eksiklik veya bozukluk bulamazsın yok eger bana gelen emir böyledir diyorsan hem peygambere iftira atmış hemde peygamberin ile allah şirk koşmuş olursun
Bizim bu formda ki bulunma amacımız Yüce yaratan ve onun sevgisiyle bilgi paylaşımı ama bunu yaparken kimseyi kırmamaya kişiliklerini rencide etmemeye özen gösteririz.
Herkesin yada her kesimden insanın kendine has düşünceleri vardır ve dilediği gibi beyan etme özgürlüğüne sahiptir
Peygamberin yaşadığı ve senin bize yedirmeyeceğin 23 küsür sene var ya..Bu mübarek insan hayatını allahtan gelen vahiyler doğrultusunda yaşamadımı bunu hayatına geçirirken yardımcı bir kaynakmı aradı tevrattan veya incildenmi faydalandı.Bunların hepsi bize GAYP
Öyleyse hakkında bilgimiz olmayan şeyin ardına düşmeyelim..Allah bunu böyle yapmamızı emretmiyormu ve
Yüce Allahtan ve ondan gelen bu hidayet ve yol gösteci kılavuza yani allahın ipine sımsıkı sarılalılm ve ondan başka şeylere veya kimselere İlahi'yet, ulu'luk yüklemiyelim neticede peygamberlerde Allahın yaratığı bir beşerden başkası değildi muhakkak ki onlarında yanlışları ve hataları olmuştur ve bunu bizlere kuran açıklar..
Daha önceki bir yazımda dediğim gibi burada kimsenin peygamber düşmanlığı yaptığını sanmıyorum.İnsanlar arasında fikir ayrıcalıkları mutlaka olacaktır İnsanı insan yapan en belirgin özelliklerden birisidir bu.
Kurandaki kıssalar bunu gözümüzün içine soka soka anlatır ve akletmemizi kolaylaştırır.
Ben burada ki her hangi bir arkadaşımın aklını ilahlaştırıp karşısındaki her hangi bir kimseyi küçümseyeceğini ve cahillik ile atfedeceğini sanmıyorum .
__________________ "Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen."
önce sahih hadislerin varlığına inanaların....ve sayıcada sizin kabul edemeyeceğiniz kadar çok olduğuna inanaların...inanma şeklini yargılamayın.kimse kur'an=hadis demiyor.böyle bir denklem kurmuş değil...bu sadecene sizin vehminiz.böylecene kendi fikrinizi anlatmada daha kolaylık çekiyorsunuz...
şunu ister anlayın..ister anlamayın ilk ayatin inişinden dinin kemale erdirldiği ana kadar geçen 23 senede peygamberin ve toplumun yaşadığı hayat..kur'an ın bir tefsiridir.....ALLAH ın murad ediği bir tefsiridir...ondan sonra gelecek olan bütün devirlerede ışık tutar.....kur'an ı anlmada insanlara kolaylık sağlar...yol gösterir....buna inanmanız yada inanmamanız hiçbirşey değiştirmez.....
ama 23 senelik hayatı kendine GAYB haline getirmiş insanların işi akıllar ve nefisleri arasında yorum yapmakdır.....
ALLAH peygamberini bile tehdit etmiş-uyarmışken..az kalsın gönlün kayacakdı..az kalsın dilşinden şu çıkacakdı dereken.şunu unutmayın ki siz daha fazla o uyarıya tabisiniz.....bende....herkes...
islamın tevhid dini olamsı aslında çok şey anlatır..ama bir dönemi kendine gayb haline getirmiş lerle ne konuşsak artık zordur.gayb üzerine ne konuşabiliriz....
abdullah ibn ömer hiç sormadımı babasına baba:sen peygamberle çok anların oldu anlatsana diye....baba peygamber abdest alırken nasıl alırdı..anlatsana diye...namaz kılarken nasıl kılardı anlatsana diye....sizce sormadımı?
veya sen olsaydın sormazmıydın....
hz ömer yoksa oğluna şöylemi dedi...oğulcuğum bırak peygamber nasıl abdest almış..al işte nasıl alırsan....bırak nasıl namaz kıdığını kılda nasıl kılarsan kıl....bırak peygamber nasıl yapmış..bak kur'an a anlarsın.....mı demişdir sizce....
ve diğer sahabeler.....
şimdi hayatın gerçekelrini anlayın....bir insan çok önem verdiği biri ile bir zaman geçirir..eve gelir hemen bunu çocuklarına eşine anlatır...arkadaşlarına anlatır....defalarca..artık eşi ve çocukları bunalır ....dede torununa hayatını anlatır...sürekli...önemli anlarını anlatır.... acaba fotoğrafcılık..ve albüm insanların bu özelliğinden çıkmıyormu..önemli anlarını hatırlama..yaşatma arzusu...
şimdi siz şunumu diyeceksinzi..o zamanlar önemli değildi..o insnalardada böyle duygular yokdu...ne anlaralr onlar öenmli anlardan...mı diyeceksiniz....
peygamberi en ufak detayına kadar incelemiş..dinlemiş insanların sonrasını gaby ilan edmek artık sözün bittiği andır....oyüzden şimdi şunu yapalım..gayb eddiğin o zaman dilimine seni taşıyalım...şimdi sen o dönemde yaşıyrosun....bakıyorsun peygamber 5 vakit namaz kılıyor...sen de 3 kılıyorsun....bakıyorsun zekatla ilgili şeyler anlatıyor...sende diyorsun ki sadaka zekat sadakadır....bakıyorsun olmuyor..artık saberedemiyrosun..çıkıyorsun peygamberin karşısına :VALLAHİ sen yanlış yapıyorsun....kur'an da namaz ikidir...üçdür..zekat ta işte şu manayadır...şu şuı şekildedir....çünki ben kur'an dan bunu anlıyorum..ben çok ukudum..çok inceledim..zeki de bir insanım...mı dersin...yolun ne olur?
Sana katılıyorum el_turki; eğer günlük kılınan bu kıyamlı rukulu secdeli dediğiniz namaz varsa ve Kuran kaynaklı ise ve bunu tebliğ eden bu Kuran'ın Resulü her gün bu namazı bizzat kılmış/kıldırmışsa, kesinlikle günümüze kadar aynı şekilde hiç değişmeden gelmesi gerek, ki gelmiştir de. Günde 5 vakit namaz, 2,4,4,3,4 rekat; iftitah tekbirinden sonundaki selama kadar aynen gelmiştir. Daha sonra 2'yi, 3'ü ne diye 5 vakte çıkarsınlar? İki rekatı niçin 3-4 yapsınlar? Kim nasıl, niçin bunu yapsın? Kesinlikle Resul döneminde 2 yada 3 vakit olan namazı daha sonra kimse 5'e çıkaramazdı. Çıkarsa da bunu her yerde ve bütün zamanlarda sabit tutamaz. Muhakkak aykırı sesler, aykırı uygulamalar olacaktır!
Bütün bunlarda seninle hem fikirim. Ancak, benim aklımın almadığı; neden 2-4-4-3-4/ farklı rekat sayısı. Neden her rekatte 1 ruku, 2 secde var? Neden farzları ve sünnetleri şeklinde ayırıyorlar namazdaki ekzersleri? Resul'ün namazdaki her yaptığı örnek ve farz olmalı değil mi? Her rekatta ayakta fatiha vs okuyorsun, eğiliyorsun, kalkıyorsun, yere kapaklanıyorsun, doğruluyorsun, olmadı dercesine bir daha aynı hareti tekrarlıyorsun? Sonra bunları 2-3-4 aynen tekrarlıyorsun! Bunun, sahibinin komutu ile hareket eden programlanmış bir robottan farkı nedir? Bugün de insanların namazı bir robutun davranışından farklı değildir. Her gün aynı zamanlarda, değişmeyen tekrarlanan aynı okumalar ve mekanik haretler... Bu robotlaşma, robotlaştırma değildir de nedir? Düşünen insan, "ben ne yapıyorum böyle hep aynı.. ben manyak mıyım acaba" der, aklından şüpheye düşer.. Bu yapılanlar, huzurda bir saygı duruşu ise; kıyamsa kıyamda başlar kıyamda biter, eğilmekse, eğilir ve biter, ayaklarına kapanmaksa kapanıverir... Saygın zatın "rahat ol!" komutu ile bu saygı duruşu sona erer... Kendin huzurda değilken, aynı yer ve ortamda birden huzurda oluveriyor ve başlıyorsun/geçiyorsun saygı duruşuna! Kılasik bildik aynı haretlerini yapıp tekrarlarından sonra dilediğin an son deyip huzurdan çıkıp ayrılıyorsun! Tuhaf değil mi? Az önce huzurda değildin, birden bire huzurda oldun, istedin, bir müddet sonra da huzuru terk ettin! Hep senin isteğin veya iraden devre dışı, önceden bunu böyle seni eğitip iradesizleştirenlerin ayartması. Bu Rab nasıl bir şey; namaz vakitleri ortaya çıkıyor, hemen sonrasında da kayıplara karışıyor! Kendimizi aldatıyoruz.
bazı noktalarda orta bit yol bulmak güzel.....bir şeyi bozmak genel olarak...insan fıtratını da göz önüne aldığımızda azaltmak yönündedir.nefsin hoşlandığı şekle bürümekdir...nefis namazın 5 den 3 ehatta 2 ye hatta mümkünse 0 a düşmesini ister....eğer bozulacaksa akışı gereği namaz 5 vakitten aşağıya doğru çekilerek bozulamlıydı....zekat da öyle....daha az verecek şekile sokularak bozulur..hac da öyle..şimdi kalkacan ta okadar yolu çekecen..okadar kalabalığın arasına girecen..off dersin..dolaysıyla hac la ilgili şeylerde gevşetilerek..hac a gideceğine gariban sevindir diyerek bozulur...ama garibansevindrimekde bir maddi külfet onuda nekadar az indirgerse daha iyi olur.....genel olarak bütün bozulma süreçleri böyledir....nefsin tenbellik yönüne...sevdiği şeylerden ayrılmaması yönüne...maddeye olan tapınma yönüne hitap eden değişimlerdir....
birşeyde şudur....askerlik erkekler arasında önemli biryer tutar..adam 12 ay askerlik yapar ama 12 sene anlatır...annelik kadınlar için çok öenmlidir.....hamile kaldığı andan doğuma..emzirme dönemlerine kadar herşeyi hıfzeder..sonra çocuğuna anlatır.....önemli anlar ve önemli zamanlar kolay hıfzedlir...anlatılarakda sonraki nesellere miras bırakılır...
her rekatta 1 ruku,2 secde neden?dersen bende derim ki:onu ben bilmiyorum....elbette peygamber sallahu aleyhi vesellem doğrusunu biliyrodur.ve ona göre amel edmişdir.bizde onu taklid ederiz....farz ve sünnet ayırımına gelince..sadecene farz ı kılsanda yeter.....ama ibadetin ölçülü olmak şartıyla fazlalığından zarar gelmez...ama ölçülü olamak şartıyla.....çünki herşey bir ölçüyledir....
yaznın diğer kısmına gelince...bunu rpobotlaşma olarak görme...seni o hareketleri dahi yapmakdan alı koyan şeyleri dizginlemek olarakda bakabilrisin....o hareketleri yapmak için bile bazı şeyleri terketmek zorunda kalıyorsun...iyi düşün.....mesela..işyerin var...işini bırakıp gidiyorsun namaz kılmaya gidiyorsun...birşeyi terkediyorsun....nefsin meftun olduğu bazı şeyleri ona rağmen terkediyorsun...en son cümlene gelince..tam tersi düşün sadecene belirli vakitlerde insan kulluğunu hatırlıyor da olabilir...
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
QUOTE=el_turki]Ama tüm kalbim ve samimiyetim ile ben senin
niyetini anlamış değilim hala mümkünse sade bir dil ile anlatabilirmisin
dileğini."
sahih hadis vardı...hemde sizin kabul edemiyeceğiniz kadar çok...kur'an
ayatleri izaha tabi tutulurken önce bu hadilsere müracaat edilir...eğer onlarda
yoksa akla yöneilnir....yol budur.....çok mücmel bir anlatımla bu...
[/QUOTE]
sayın el_turki,
Şimdi sen diyorsun ki Hadise güvenmiyorsun, Kur'ana güveniyorsun. Aynı
adamlar aktarmadı mı ona nasıl güveniyorsun. Kur'ana güveniyorsan hadislere de
güvenmen lazım.
Şimdi benim görüşüm peygamber Kur'anı yazdırdı. Kitap haline getirdi ve öyle
vefat etti. Eğer ki Kur'anı kitap haline getirmeden ölmüş olsa idi görevini
yapmadan ölmüş olurdu.
Bunu biz çok tartıştık. Eski devirlerde çarşılarda yazıcı denilen bir esnaf
olurdu. Kimse doğru dürüst okuma yazma bilmediğinden aralarında anlaşma
yapacaklarsa, yazıcıya gider, sözleşmesini yazdırır. Bir nüsha yazıcıda kalır.
Diğer nüshalar taraflara verilir. Aynen bugünün noterleri gibi. Ayrıca bütün
ortaçağ şehirlerinde olan bir esnaf. Hele ki bütün yaşantısı ticaret üzerine
Mekke ve Medine de olmaması imkansız. Peygamber hiç bir şey yapmammışsa Mekke
devrinde parasını verip bir yazıcıya o zamanın kağıdı neyse artık ceylan derisi,
parşömen, papirüs vb. yazdırmıştır.
Medine de devlet reisi idi. Vahiy katipleri vardı. Bu katipler nereye yazdı.
Yazdıkları ne oldu. Onun için hadislerde geçen Kur'an ezberlerde idi. Hafızlar
savaşta öldü. Kemik üzerine bile yazılmıştı. Hz. Ebubekir onu Mushaf haline getirdi
lafları Tarihi hakikatlere, Kur'ana uymuyor.
Bir akıl yürüteyim. Olsa olsa ne olmuştur. Peygamberin Mushafı olsa olsa
kızı Fatıma dolayısı ile Hz. Aliye kaldı. Hz. Ali ile Hz. Ebubekir arasında
peygamberin mirasının kızına verilmesi konusunda anlaşmazlık vardı. Fedek
bahçesi olayı. Bu konu şiilerin kitaplarında çok tafsilatlıdır. Şiiler için bu
olaylar iman konularıdır. Benim için tarihi hakikatler. Çünkü bunlar bilinmeden
fitne devri ve Ümeyyenin hatta Abbasinin yaptıkları pek anlaşılmaz.
Neyse , dargınlık sebebiyle Hz. Aliden bu mushafı alıp çoğaltamadığından, böyle bir komisyon toplayıp
kitabı mushaflaştırdı diye düşünürüm. Bu mushaf ta bir harfi bile peygamberin
mushafı ile değişik olmadığından Hz. Ali tarafından tepki görmedi. Eğer bir
harf farklı olsa büyük tepki görürdü. Çünkü onu tutan büyük bir kitle vardı.
Hz. Ali , hırslı, iktidar düşkünü biri olsa idi fitne daha Hz. Ebubekir
zamanında kopardı. O her zaman ümmeti fitneye bulaşmaktan korudu. Yoksa
yeterince malzeme herzaman vardı fitne için. Hele ki böyle Kur'anın
değiştirilmesi , bozulması gibi bir olay olsa idi bu konuda Hz. Ali anında
isyan bayrağını çekerdi. Ama kişisel sebeblerle hiçbir zaman olay
çıkarmamıştır.
Hz. Osmanın yaptığı da artık genişleyen İslam devleti için eyaletlere göndermek
üzere Kur'anı çoğaltmaktır. Kur'anın yazımı ve çoğaltılması sağlıklı koşullarda
olmuştur. Yani asla ekleme çıkarma yoktur. Bunun için Kafi kitabında yazan
hadisler de uydurmadır. Şiiler bu konuda hep Ehl-i beytin halifeliğinin Kur'ani
bir kaynağı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Ama yoktur. OLsa idi, Hz. Ali ve
taraftarlarının bu konuda en baştan harekete geçmeleri beklenirdi.
Kur'anın nakli sağlıklıdır. İşin en başında yapılmıştır. İşte hadisler de
Kur'an gibi yapılmış olsa iş peygamber zamanında, dört halife devrinde falan
yapılmış olsa idi hiçbir tenkit yapmadan sahihliğine inanırdım. Ama şimdi Metin
tenkidi yapmak durumundayım. Kur'an bilgim dahilinde değerlendirip kabul
ediyorum.
Hadisleri peygamber yazdırmadı. Din de Yahudileşme olmasın diye. Önlerinde bir
Mişna örneği vardı. Dört halife de çeşitli tedbirlerle ümmeti bundan
sakındırdı. Fitne devrinde taraflar birbiri hakkında hadisler uydurdular.
Özellikle de Abdullah bin Zübeyr (682-692) in isyanında , Suriyelileri Hacca kabul
etmedi. Hacca gidemeyen Suriyeliler , Abdülmelik e isyan edeceklerdi.
Abdülmelik Şihab ez zühriye Miraç hadisini uydurttu. Kudüsü kutsal ilan etti.
İnsanları Mescid-i Aksa da hac yaptırdı. Benzer olarlar Osmanlı da da olmuştur.
Mesela Hac yollarının Vehhabiler tarafından kesildiği yıllarda Rumelideki
müslümanlar Selimiye camiinde hac yapmıştır.
Hadisler nereden baksan, öncelikle siyasi sebeblerle
uydurulup kullanılmıştır. Bunlar tutunca Emevi devrinde yazılmış. Ama bunlar da
kaybolmuş. Abbasi devrinde Buhari,Müslim, Nesei, Tirmizi,Ebu Davud ve İbni Mace
+ Muvatta ve Müsned gibi eserlerle yazılmış, imam şafii nin uygulamalarında her
meselede bir ayet, birkaç hadisli anlatımla bugünlere gelmiştir. Bu metod İmam
Şafii nin metodu olup, diğer mezhepler de kendilerini buna uydurmuştur veya
uydurmak zorunda kalmıştır.
Sayın El-türki,hadisler öyle Sahabeden, tabiine, oradan tebe
tabiine, Müçtehitlere sağlıklı bir şekilde geçmemiştir. Sahabe üç şehirde
toplanmıştı. Mekke, Medine ve Kufe. Abdullah bin Zübeyr İsyanlarında Mekke ve
Medine halkının yarısından fazlası öldürülmüştü. Tam bir terör ortamında
kimsenin hakkı söyleyecek durumu da yoktu. Kufe şehri de Hz. Ali taraftarı
şiilerin olduğu bir şehir olup, zamanla tümüyle şiileşti.
Bunun için sağlıklı
olarak hiçbir şey aktarılamadı. Ebu Hanifenin dikkat çektiği budur. Hadis
külliyatı içindenKur'ana uyan ,
peygamberin söyleme ihtimali olan hadisler elbette var. Ebu Hanifenin dediği
hadisler zamanında yazılmadığı için, siyasi amaçla uydurulduğu ve özellikle
kendi davasına peygamberin manevi desteğini katmak için kullanıldığından güvenilmez
ve o devir için hatıralarda kalan kesin peygamberdendir denilen hadis sayısı
17. Bunları da nereden öğreniyoruz. Ehl-i hadis in özellikle Şafii ulemasının
eleştirilerinden. Örneğin Buhariki
Ebu_hanifeden yüz sene sonra yaşadı. Ebu Hanife yi zındık ilan etmiştir. Hiç
sevmez. Bütün mezhep imamları bir şekilde Ebu Hanifeden ve onun öğrencilerinden
ders okumuştur. Hepside Ebu Hanife hakkında kötü konuşmuşlardır. Neden, çünkü
serbest aklı kullandı, hadise itibar etmedi diye. Ehli hadis Ebu Hanifeyi
sevmez. Ben de bu bilgiyi İlahiyatın Usul-i Hadis ile ilgili bir kitabından 1984 ler de öğrenmiştim. Bunu bütün ilahiyatçılar bilir, ama konuşulmazdı. Prof. Yaşar Nuri Öztürk şimdi her yerde açık açık anlatıyor.
Bu konular çok tafsilatlı. Yaz yaz bitmez kitap olur.
Ama şunu söyleyebilirz. Kur'anın aktarılması çok sağlıklı,
hadisler öncelikle siyasi sebeblerle çıktığı, ve ikiyüz sene sonra yazıya
geçirildiği, metin tenkidi yapılmadığı, Kur'ana tabii olmak şöyle dursun,
Kur'anın da önüne geçirildiği, hatta hadis Kur'anı nesheder gibi ifadelerle
şirke sebeb olduğu, kendi içinde de çelişkilerle dolu olduğundan ( bir hadisin
doğru dediğine , diğeri eğri diyor. Bu hemen hemen her konuda var.)cihetle sağlıklı değildir.
Metin tenkidi yapılarak, Kur'ana uygunluğu belirlenen hadislere benim de bir itirazım yok.Buna varmak için
öncelikle insanların Kur'an meallerini birkaç kere hatim etmesi gerekiyor.
Kur'an anlaşılır bir kitap. Çünkü Allah öyle söylüyor. Kamer17,22,32,40. Dini Kur'andan öğrenmemiz
gerektiğinin delili. Zuhruf 44 te Kur'andan sorumlu olduğumuzun delili.
Sayın el_turki,
sizi de anlıyorum.. Siz de hadisler
konusunda, peygamber sevgisi konusunda bizi yanlış veya eksik düşüncelere sahip
kişiler olarak görüyorsunuz. Bizler
peygamberi severiz. Biztek dini
kaynağın Vahiy olması nedeniyle, bir müslümanın öncelikle Vahyi anlaması
gerektiğini düşünürüz. Her şeyi de Kur'an kültürümüzün kontroluna tabi kılarız.
Ama gelenekseller , hala peygamber sevgisini öne çıkarıp, Kur'anın mealen
okunmasını önlemeye çalışıyorlar. Kendi sitelerinde bizi kötü tanıtıyorlar.
Geleneksel müslümanlar, Kur'anı hadise tabi kılarlar. Biz
hadisi Kur'ana tabi kılarız. Tüm hadisleriokumuşsanız ki hepsi ihya.org ta var. Ne demek istediğimi anlarsınız.
Din kitabı Kur'andır .Kur'an Vahiydir. Bunun
dışındaki hadis kitapları, İlmihaller vb. hepsibir yorumdur. Mezhepler de bir yorumdur. Zaten Mezhep , zehab dan gelir,
anlayış, yorum demektir. Tek Nakil Vahiy
dir o daKur'andır.
Hadislerle ilgili ciddi Metin tenkidinin yapıldığı Türkçe
tek eser Ferec Hüdür habimizin çalışması. Sitesine de koymuş. http://www.kuran-tekrehber.com/
Bu siteyi okumanızı tavsiye ederim. İhya.org u okumanızı
tavsiye ederim.Orada Hadis tarihi diye
bir kitap vardı. Hadis profesörü Talat Koçyiğit'in kitabı. Ondan çok
faydalanmıştım. Bu kitabın eleştirel akılla okunmasında çok fayda var. Aslında
hadisten yana bir kitap. Şimdi kaldırmışlar veya bir arıza var farkında
değiller.
Şimdi ne oluyor. Türkiyede insanlar okumuyor.Eleştirel
okumayı hiç bilmiyor. Her türlü kaynak
ellerinin altında olduğu halde okumuyor. Cahili vaz geçtim. Üniversite
mezunları da okumuyor. Araştırmıyor. Sözel kültürü tercih ediyorlar. Öyle
oluncada doldurmalara, kışkırtmalara geliyorlar. Hemen diğerini öteki ilan
ediyorlar ve kavga gürültüye neden oluyorlar. Kendi fikrinin dışında bir kitap okumak,
örneğin bir dindarın sol bir kitap okuması, bir solcunun dini bir kitap okuması
mümkün değil. İnternette bir geleneksel müslüman, ateist sitelere girmiyor. Bir
ateist te İslami sitelere. Aman etkilenirim de yobazlık elden gider diye. Bu
yobazlık lafı her iki taraf için de geçerli. Böyle olunca da entellektüellik olmuyor.
Aslında okullarda kitap nasıl okunur, araştırma nasıl
yapılır. Bunlar gerçekten öğretilmeli. Doktora seviyesindeki metodoloji
dersleri Lisede bitmeli. Ama olmuyor. Eğitim Sınavlara, testlere yönelik
olunca, inanın birikim olmuyor. Çocuk doğru metodolojiyi öğrenebilse ve
uygulayabilseinanın testleri de geçer.
İstediği fakülteye de girer. Bunlar nezaman öğreniliyor biliyormusunuz. Adam
doktoraya başladığı zaman. Okuyacaksın. Önemli fikirleri şöyle fişleyeceksin.
Kitabın adı, yazarı, sayfası, fikir vb. Bunları kendi planına göre şöyle
sıralayacaksın. Ayrırı fikirler, istisnalar hepsi bunun içinde olacak. Bu
sıralamaya göre fişlerini okuyacak ve bunlara kendi açıklamanı, eleştirilerini
yazarak kitap yazacaksın. Hadi yazmadın, görüş oluşturacaksın. Yani bunlar
inanırmısınız Master seviyesinde bile oturmuyor.
Ancak doktora seviyesindeoturuyor.
Bir not, Sayın
Abdurrahman hocam,
Kur'anın Akla uygunluğu konusunda bir dil sürçmem olmuş.
Kur'anın Akla uygunluğunda en ufak bir şüphem yok. Şimdiye kadar da
rastlamadım. Onun için Kur'an akla ters ise akıl tercih edilir ifadesibir dil sürçmesi. Aklın önemini anlatmak
açısından benim yanlış ifadem olmuş. Prof. İlhan Arsel in de eleştirilerini okudum
bu konuda. Adam Allahı Sünnetullah la
sınırlamaya kalkıyor, ondan çelişki var,
akıl dışılık var diyor. Sitesine böyle
şeyler yazıyor.O zamanAllah Mucize yaratamaz, Örneğin Musaya
Kızıldeniz böldüremez, O zaman İsayı da yaratamaz, Nuh da bin sene yaşayamaz,
Eshab-ı Kehf 300 sene uyuyamaz. Bunlar Mucizedir. Allah genel olarak
Sunnetullah (nedensellik kanunları, bilim) ile iş görür. Bunlar istisna olup,
Allahın kudretini gösterir. Ama istisnalar da kaideyi bozmaz. Müslümanlar bu kaidelerle uğraşmammış,
istisnalarla uğraşmış. Şeyhleri , Evliyaları uçurmuşlar. Müslümanlar maalesef
bu kaideleri ortaya çıkarmak için aklını hiç zorlamamış,bak batılı aklını zorlayıca neler oluyor, iki
yüz senedir. Uçaklar, gemiler, trenler, arabalar, ilaçlar, televizyon,
bilgisayar, ceptelefonu. İnan bu
gelişmeler sayesinde bana windows 95 öncesi, internet öncesi, cep telefonu
öncesi adeta taş devri gibi geliyor.
Sayın el_turki,çok uzun oldu ama inşallah meramımı
anlatabildim. Biz peygamberi severiz. Peygamber ile aldatılmaya da, Allah ile
aldatılmaya da karşıyız. Bütün
geleneksel arkadaşlarımızı Kur'an meali okumaya davet ederiz. Oku, yaratan rabinin adıyla
oku (Alak) emrinden ne anlıyoruz. Kur'an meali oku da öğüt al ı anlıyoruz.
(Kamer).İnsanları Kur'an meali
okumaktan çeviren anlayışları da dinen kusurlu görürüz. (ağır kelimeler
kullanmaktan her zaman kaçmaktan yanayım. )
Birinci yol , Önce
Kur'an mealini birkaç kez oku. Sonra hadis oku, ilmihal oku.İkinci yolSadece ilmihal + Hadisleri oku, sonra Kur'an meali oku hatta meal okuma
anlamadan Arapçasını oku yaklaşımı arasında fark var.
Ben çocukluk ve gençliğimde ikinci yoldan
gittim. Geçmişte ve bugün de hala ikinci yol tavsiye ediliyor.Daha sonra birinci yola döndüm. Çocuğumu
birinci yoldan gitmek üzere yetiştiriyorum. Birinci yoldan gidilirse din daha
aydınlık, daha bilinçli, daha güzel. Sana hurafe zarar veremiyor. İkinci yol
insana dini kayramları doğru vermiyor, Kur'an cahili yapıyor, hurafeye
batırıyor. Takke, sakal, tespih,türban dincisi yapıyor. Türbeperest
yapıyor. Mukabeleci yapıyor.
Farkımız budur.
Herkese selamlar,
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
elinize sağlık bir emek harcamışsınız.....emek herzaman saygıyı hak eder...
sağlıklı aktarılmamış" işin özeti şeklinde olmuş...birde sizde bir emevi düşmanlığı tarzında bir önyergı gördüm..birkaç sefer aynı vurguyu yaptınız...
kur'an ın toplanmasında bir seenryonuz var..ve orada demişsiniz ki..hz ali öyle olmasaydı karşı çıkardı kesinlikle diye..." sonrada haz osmandöneminde insanların baskıdan ve korkudan dolayı hakkı savunmakda aciz oldukarını...terör ortamındn dolayı hakkı söyleyemedikerlini söylemişsin...bence bu ikit tezat arasında kalmışsınız....olaylar siyasiydi...ameli değil...peygamber namazda elini bağlamadı..bağladıysada şöyle bağladı insanlara bunu anlatacakmısın dendi...baskı bu yöndemniydi...hayır....olayları karıştırmayalım...
haz ali iktidar hırslıdı değildi..gibi demişsiniz..bence büyük yanılgı..haz ali iktidar hırslısı bir sahabeydi....hemde çok fazla...ama konu bu da değil...
200 sene sonra yazılması meslesine gelince ....verdiğim örnekleri iyi anlamaışsınzı....birşeyin illaki yazılması gerekmiyor.....50 senede geçse bazı şeyleri ilk günki şekliyle hatırlarsınız.... ama ona rağmen 200 sene sonra yazıldı fikrinizde doğru değil....eğer 200 sene sonra yazılsaydı..neden peygamber sallahua leyhi vesellem hadis yazmayı yasakladı ozaman...veya sakındırdı...demek ki hadis yazma işi daha o zamanlarda başladı...ve yazılan hadisler miras olarakda bırakıldı.... islam ilme önem verdiğinden nakil yoluyla gelen rivayetlerde sürekli eğitim sistemi içinde aktarıldı....
ihya.org u okumam.gerekde yok...hadis olmadığı halde hadis mişdiye aktarılan birçok şeyin olduğunu zaten biliyorum...sürekli önüme aynı şeyi koymayın..israiliyat içeren örnekleri....
hadisi kur'an a tabi kılarım deyip ortada hadis bırakmamak..peki ne oluyor? hayır siz şunu yapıyorsunzu:hadisi mantığınıza -aklınıza tabi kılıyorsunuz.aklınızın neyi nekadar anladığının ölçüsüyse yok...peki doğrumu anladı?yanlış mı?
aktarımın sağlıklı olması veya olmaamsı konusnda anlaşılan ortak bir noktaya ulammamız zor gözüküyor...verdiğim örneklerin hayatın gerçekleri olduğunu anlamamışsınız.insanın bir hafızası olduğunu..ve bunun hıfzedmey yaradığını..birşeyi muhafaza altında tutmaya yaradığını biliyor ama idrak edemiyorsunuz...
kimsede peygamberden gelen rivayuetlerin kur'an kadar sağlıklı olmasını beklememeli..harfı harfine..noktası noktasına...çünki hadis kur'an ın tefsiridir.izahıdır.açıklamasıdır.
imam yusuf ve imam muhammed de ebu hanifeye muhalif eddiği şeyler olmuşdur.onun matıksız bulduğunu mantıklı bulmuşlar..matıklı bulduğu bazı şeyleride mantıksız bulmuşlar ve o görüşü terketmişler....
kendisine kitap ve-veya suhuf verilmeyen bir peygamberden sonra gelen nesiller neye göre amel eder? şöyle demeleri hak mıdır:peygamber geldi geçti,banane bir kitapda yazılı bir eserde bırakmadı..beni bağlayan birşey yok...aklım var ama aklımı neye göre kullanacağıma dair bir somut şey yok...?siz öyled iyrosunzu ama nerden bileyim onu peygamber demiş?
hem bazı arkadaşların...hadisler arasındaki bazı çelişkileri metin tenkidi olarak kullanmaları..hakikaten çok anlamsız.sonuçta peygamber sallahua leyhi vesellem tek tip bir toplum oluşturmamış...herkes aynı hareketi yapacak...programlanmış robot gibi(bir arkadaşın deyimiyle)..eğer öyle yapsaydı bu insanlar bu seferde buna itiraz edeceklerdi:niçin hep aynı hareket...kimisinin imkanı yokdur..hacla umreyi birleştirir....kimisinin imkanı vardır hac ile umreyi ayırır....vs .vs....
hareket genişliği sağlamak....seçme seçenekleri sunmak....iradeni ve imkanlarını yansıtan seçenekelr arasından seçimde bulunmak çelişkimidir?
önce sahih hadislerin varlığına inanaların....ve sayıcada sizin kabul edemeyeceğiniz kadar çok olduğuna inanaların...inanma şeklini yargılamayın.kimse kur'an=hadis demiyor.böyle bir denklem kurmuş değil...bu sadecene sizin vehminiz.böylecene kendi fikrinizi anlatmada daha kolaylık çekiyorsunuz...
Sayın el_turki, kimse Kur'an = hadis demiyor diyorsunuz...diyorlar, hem de daha da beterini diyorlar arkadaşım. sanırım aşağıda vereceğim bilgilerden henüz haberiniz olmadığı için böyle söylüyorsunuz...lütfen bir okuyunuz:( hadis İDDİAlarının Kur'an'ı bile neshedebileceğini söylüyorlar...bu durumda bırakınız Kur'an hadis eşitliğini, hadis İDDİAları Kur'an'dan bile daha üstün hale gelmiş oluyorlar...
Hanefiler şöyle söylemektedirler: “ Kur’an, mütevatir veya meşhur sünnetle nesh edile bilir. Sadece ahad hadisle nesh edilemez”. böylece hadislerin Kur’an’ı nesh edebileceğini yani iptal edebileceğini fıkıhlarına esas Kabul etmişlerdir. ( Bak. Dr. İsmail Hakkı Ünal. İmam Ebu Hanife’nin Hadis Anlayışı ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları No.327 Baskı-1994 Sayfa 213 )
Medarik’de Şöyle denir: “ Malik derki, İbni Hürmüz’ü şöyle derken işittim” ifadeleri bunu açıkça ortaya koyar. Meşhur Kitabı Muvatta da 1826 hadis mevcuttur. Sünnet Kur’an ile Tearruz ederse, Bazı hallerde Kur’an’ı sünnete takdim eder, bazı hallerde sünneti Kuran’a hakim kılar. Böylece sünnetin Kur’an’ı iptal edebileceğini Kabul etmiştir. ( Bak, İmam Malik , Hayatı-Görüşleri- Fıkıhta yeri, Prof. Muhammed Ebu Zehra, Hilal Yayınları 1984 sayfa 283.)
Şafii’nin kendiside Harun Reşid zamanında Şiilikle itham edilmiş ve takibata uğrayarak, Harun Reşid’in huzuruna bu konuda çıkarılmıştır. Kur’an ve Sünnet Konusundaki görüşü: Şafii’nin bu konudaki görüşü, Sünnetin Kuran’la nesh edilemeyeceği şeklindedir. Resûlullah’ın sünnetini ancak Resûlullah’ın sünneti nesh edebilir. Kur’an bir sünneti nesh edemez, nesih olayı olması için bunu başka bir sünnetin ilân etmesi gerekir der. Kuran’ın sünnetle nesh edilip nesh edilemeyeceği konusuna gelince, her ne kadar Kur’an’ı ancak Kur’an nesh eder diyorsa da , uygulama konusunda durum hiçte öyle değildir. Örneğin, Kuran’a rağmen, zina olayında Recim cezasını kabul etmekle, sünnetin Kur’an’ı nesh edebileceğini açıkça beyan etmiş olur. Yani kısaca iddiası; Kur’an sünneti iptal edemez fakat sünnet Kur’an’ı iptal eder şeklindedir. (Konu hakkında bak: İmam Şafii. Osman KESKİOĞLU s.238-239. Büyük Şafii İlmihali, Yazan Halil Gönenç. Hilâl Yayınları 1979, 2. Baskı s. 375.)
Ahmed, Sünnetin Kuran’a hakim olduğunu, fakat Kuran’ın sünnete hakim olmadığı ve sünnetin Kur’an’ı nesh yani iptal edebileceği iddiasındadır. Şöyle ki : “Ahmed’e göre sünnet beyan bakımından Kuran’a hakim sayılır, onun ahkamını takrir eder. Şatıbi sünnetin Kur’an’a hakim olmasını şöyle açıklar. Ulemaya göre sünnet, kitaba hakimdir, Kitab hakim değildir, çünkü kitabın iki ve daha ziyade şeye ihtimali vardır.” demekte.“gerek iman itimade, gerek amel ve akla dair olsun, Hadisler arasında bir fark yapmazdı.” ( Konu hakkında bak.Ahmed İbn-i Hanbel. Hilâl Yayınları 1984 s.242-255 Prof. Muhammed Ebu Zehra. Terc. Osman KESKİOĞLU .)
Bütün korkuları Kuran’ın İslam dini öğretisine esas alınmasıdır. Zira Kur’an esas alınmış olsa ve Peygamber adına ileri sürmüş oldukları sözler Kur’an ölçüsüne vurulsa, bütün iftira ve yalanları hemen ortaya çıkar ve sünnet diye ileri sürmüş oldukları sözlerden geriye pek bir şey kalmaz. Bu hususu onlarda kabul eder mahiyette şu şekilde itiraf etmektedirler. “İmam Ahmed’e gelince, o İmam Şafii’nin usulüne uygun hareket eder. İbni Kayyım, Ahmed’in ve Şafii’nin görüşlerini destekleyerek şöyle der: Eğer bir kimsenin kitabın zahirinden anlayışına göre Hz. Peygamber Aleyhisselamın sünnetleri red olunacak olursa o zaman sünnetlerin çoğu red olunur ve sünnet batıl olur.” (Ahmed ibn-i Hanbel, Hilal Yayınları S.247 )
Bu ifadeler bile, Sünnetle Kuran’ın ne kadar bir birleriyle bağdaşmayan bilgiler ihtiva ettiğini belirtmeye kafidir.
Sonuç olarak, İmam Ahmed birçok sözlerinde belirtmiştir ki, İslam dinini öğrenilmesi, aynı zamanda Kur’an’a hakim olan! sünnetle mümkündür. Kur’an bilgisi sünnet yoluyla olur, Kur’an sünnete hakim olamaz. Bu din sünnet yoluyla öğrenilir. İslam fıkhının en kestirme ve en işlek yolu sünnetten geçer. Sünnetin beyanından yararlanmaksızın sadece Kur’an’dan öğrenmeğe çalışanlar, doğru yolu şaşırırlar, hak yolu şaşırırlar iddiasındadır.
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
el_turki Yazdı:
bazı noktalarda orta bit yol bulmak güzel.....bir şeyi bozmak genel olarak...insan fıtratını da göz önüne aldığımızda azaltmak yönündedir.nefsin hoşlandığı şekle bürümekdir...nefis namazın 5 den 3 ehatta 2 ye hatta mümkünse 0 a düşmesini ister....eğer bozulacaksa akışı gereği namaz 5 vakitten aşağıya doğru çekilerek bozulamlıydı....zekat da öyle....daha az verecek şekile sokularak bozulur..hac da öyle..şimdi kalkacan ta okadar yolu çekecen..okadar kalabalığın arasına girecen..off dersin..dolaysıyla hac la ilgili şeylerde gevşetilerek..hac a gideceğine gariban sevindir diyerek bozulur...ama garibansevindrimekde bir maddi külfet onuda nekadar az indirgerse daha iyi olur.....genel olarak bütün bozulma süreçleri böyledir....nefsin tenbellik yönüne...sevdiği şeylerden ayrılmaması yönüne...maddeye olan tapınma yönüne hitap eden değişimlerdir....
birşeyde şudur....askerlik erkekler arasında önemli biryer tutar..adam 12 ay askerlik yapar ama 12 sene anlatır...annelik kadınlar için çok öenmlidir.....hamile kaldığı andan doğuma..emzirme dönemlerine kadar herşeyi hıfzeder..sonra çocuğuna anlatır.....önemli anlar ve önemli zamanlar kolay hıfzedlir...anlatılarakda sonraki nesellere miras bırakılır...
her rekatta 1 ruku,2 secde neden?dersen bende derim ki:onu ben bilmiyorum....elbette peygamber sallahu aleyhi vesellem doğrusunu biliyrodur.ve ona göre amel edmişdir.bizde onu taklid ederiz....farz ve sünnet ayırımına gelince..sadecene farz ı kılsanda yeter.....ama ibadetin ölçülü olmak şartıyla fazlalığından zarar gelmez...ama ölçülü olamak şartıyla.....çünki herşey bir ölçüyledir....
yaznın diğer kısmına gelince...bunu rpobotlaşma olarak görme...seni o hareketleri dahi yapmakdan alı koyan şeyleri dizginlemek olarakda bakabilrisin....o hareketleri yapmak için bile bazı şeyleri terketmek zorunda kalıyorsun...iyi düşün.....mesela..işyerin var...işini bırakıp gidiyorsun namaz kılmaya gidiyorsun...birşeyi terkediyorsun....nefsin meftun olduğu bazı şeyleri ona rağmen terkediyorsun...en son cümlene gelince..tam tersi düşün sadecene belirli vakitlerde insan kulluğunu hatırlıyor da olabilir...
Sayın El_turki,
Ben her zaman insanların dini sevmesini ve Allaha kulluğunu kolay yapmasını arzu ettim. KOnuya bu şekilde yaklaştım. Günlük beş vakit namaz dini zorlaştırmaktır. BUnu Kur'an değil, geleneksel din Miraç hadisiyle farzlaştırmaktadır.
Kuran namaz için iki vakit demektedir. İnsanlar gününe namazla başlamalı, gününü namazla bitirmelidir. Farz budur. Öğle, ikindi vakti hamdetme vardır. İstersen Öğle,ikindide de namaz kılabilirsin. Peygamber kılmış olabilir. Kur'anda olmayan bir şeyi peygamberin yapması farziyyeti değil, sünneti, nafileyi belirtir. Hamdetmeyi namaz kılmak olarak yorumlayabilirsin. Ama farzlaştıramazsın. O zaman insan kılmaz, kılamaz, eksik kılar, geleceğe erteler. Gençliğinde dinle işi olmaz. Emekli olunca dindar olur. Bunlar yanlıştır. Sabah akşam ve Cuma namazları farz, diğer namazlar bize sünnettir. Nafiledir. İstediğin vakit, istediğin kadar kılabilirsin. Ama insanlara asgari kulluk vazifesi, sorumluluğunu anlatacaksan, olmazsa olmazı anlatacaksan günlük namaz sabah iki rekat, akşam iki rekatdır. Hanefi mezhebi Sünnet namazları da Farz gibi anlatır. Kılmazsan peygamberin şefaatine nail olamazsın der. Diğer mezheplerde farz borcu olan sünnet kılmaz.
Din Kur'anın anlattığı gibi anlatılmalıdır. Din, Zorluk çıkarıp, insanları nefs mücadelesi yaptırmak değildir. Nefs mücadelesini tasavvufçular yapsın. Dinin hükümleri insanın nefsiyle mücadele etmesine gerek duydurmayacak kadar kolaydır.
Kur'anda günlük namaz Fecr ve Işadır. Öğle ikindi Allaha Hamd etme vardır. Gündüz meşakkat vardır. Gündüz Cuma dışında Farz namaz yoktur. 15 yaşından ölünceye kadar da herkes Kur'an da anlatılan namaz ile mükelleftir. İnsanlar dinin içine bu şekilde çekilir. Asgari kulluk vazifeleri doğru anlatılarak. Zorlaştırarak değil. Bunlar bizim nefsimizin istedikleri değil , Kur'anın anlattıklarıdır.
Hac konusuna gelince insan ömründe asgari bir defa gitmelidir. Bu farzdır. Buna denecek bir şey yoktur. Zaten şimdi talep fazlalığından dolayı hac mevsimi ikinciye gitmen zor. Umreye gidersin. BUnu çok abartanlar var. İbadet amacıyla bir iki kere gidip nefsini tatmin etmen yeter. Peygamber bile bir kere yaptı ömründe. Bundan sonrası bunun yerine sadaka ver falan bir yorumdur. Tutarsın tutmazsın. Sonuçta sevap için yapmıyormusun. Hangisinin daha sevap olduğunu sen takdir edersin. Benim bir tanıdığım zengin vardı. Böyle söyleyenlere, siz Avrupaya maça gidenlere böyle söylüyormusunuz, Avrupaya maça gitme, fakire sadaka ver diye. Demiyorsun. O zaman lafını etme. Haklıdır. Arap'a gideceğine sadaka ver de, Avrupaya gideceğine sadaka ver deme. olmaz yani. enazından tutarlı değil. Sadaka vermeyi, Avrupaya giderken de, Antalyaya denize giderken de zikredersek daha tutarlı olur.
Benim babaannem allem etti, kallem etti dul kadın haliyle, bazen kardeşleri, bazen evlatları ile beş kere gitti. Niye. O topraklarda ölüp cennetül Baki ye gömülmek istiyordu. Nasip olmadı o başka. Böyle tipler de var.
SAyın El-turki, Başka bir iletinde Abdullah bin ömerden bahsetmişsin. Abdullah bin Ömer Muksirundandır. En çok hadis rivayet eden kişi demektir muksirun. Muksiruna dahil olanlar, Abdullah bin Abbas, Abdullah bin Ömer, Abdullah bin Cabir, Enes bin Malik, Ebu Said El hudri, Said bin Cübeyr , Hz. Ayşe ve uydurma bir karakter olduğunu sandığım Ebu Hureyre.
Ebu Hureyre ve Hz. Ayşeyi bir kenara bırakırsak diğerleri peygamber döneminde peygamberin hizmetine verilmiş çocuklar, yaşları hicrette en fazla dokuz, peygamberin ölümünde ondokuz falan olan kişiler. Zaten hadisleri onlara rivayet ettiriyorlar güya inandırıcı olsun diye. Çünkü peygamberin her halini bunlar görebilir. İyi de peygamberin ölümünde en fazla ondokuz olan bir çocuk, hangi hükmü doğru anlar da iletir. Varsa bu yaştaki çocuklarınıza bakın bakalım.
Abdullah bin ömeri zalim Haccac ayağına zehirli ok batırarak öldürdü. SAid bin cübeyr i kendi elleri ile boğarak. Abdullan bin Abbas Taife kaçtı. 688 de orada öldü. Abdullah bin CAbir Hz. Ali yanında savaştı. 694 de öldü. Ebu Said El hudri 669 da öldü. Enes bin Malik en uzun yaşayan sahabi. Yüz yaşının üzerinde öldü. Bu da 715 lere falan gelir. Fitneyle savaşma, fitneden kaçma derdinde olan bu insanlar , rahat bir hayat yaşamamış. Bu insanlar ne kadar hadis rivayet edebilir, hem de hadis rivayetinin özellikle yasak olduğu bir devirde. Takdiri size bırakıyorum. Hz. Ömer hadis söyleyene kırbaç vurduracak, oğlu en fazla hadis rivayet edenlerden biri olacak. Mümkün müdür. Sizce.
inandırıcı olsun diye isimlerinin kullanıldığını düşünüyorum.
Neyse, uzun lafın kısası, Hadis Kur'Ana uygun olmak zorundadır. Uygunsa hoşgeldi, safa geldi, uygun değilse peygamberin söylememiş olduğuna kanaat getiririz vesselam.
Herkese selamlar,
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma